Richard’ın hikayesi
09 OCAK 2023 , PAZARTESİ
Richard McKinney, ABD Deniz Piyade Kolordusu’ndan emekli oldu.
Bir zamanlar Muncie’deki İslam Merkezini bombalamak
isteyen Richard McKinney, havaya uçurmayı planladığı merkezde Müslüman olarak
yeni bir hayat yolculuğuna başladı. ABD Deniz Piyadeleri gazisi Richard,
Afganistan'daki savaştan travma geçirmiş bir şekilde döndü. Bu, İslam'a karşı
derin bir nefrete dönüştü ve Richard, Muncie, Indiana'daki evinde İslam
Merkezini havaya uçurmaya karar verdi. Ancak nefret ettiği topluluğun bir üyesi
olarak hayat yolculuğuna devam ediyor.
Amerika
Birleşik Devletleri’nin Indiana eyaletine bağlı bir
şehir olan Muncie’deki İslam Merkezi kendisine doğru öfkeli
adımlarla gelmekte olan birini; ABD Deniz Piyade Kolordusu’ndan
emekli bir asker olan Richard McKinney’i karşılıyordu. Bir hayli
yapılı vücudunda taşıdığı dövmeler ve sinirden kızarmış yüzüyle İslam
Merkezi’ndeki kişilerin tedirginliğine yol açan bu kişi içinde Müslümanlarla
alakalı çok kötü düşünceler taşıyor, bu kötü düşüncelerini eyleme dökmek için
artık zamanın geldiğine inanıyordu. Attığı adımlardaki sertlik yapmayı
planladıklarıyla paralellik arz ediyordu.
Problemli
bir gençlik geçiren McKinney’nin ciddi uyuşturucu problemleri
olmuştu. 18 yaşındayken orduya katılması da zaten boşuna olmamış; hem
kullandığı hem de sattığı uyuşturucu sebebiyle başarısız bir
öğrenci olması dolayısıyla gerçekleşmişti. O, yoksul bir aileden geliyordu ve
yoksunu olduğunu düşündüğü şerefin orduya girmekle elde edilebileceğini
düşünmüştü. Amerikan ordusu içerisinde oldukça prestijli bir mevkiye sahip
olan Deniz Piyade Kolordusu’nun bir parçası olmak onun için ayrı
bir öneme sahipti. Yaklaşık 25 yıl gibi uzun bir zaman orduda
bulunan McKinney, Irak ve Afganistan işgallerinde de
bulunmuştu. McKinney’ın ilginç hikayesi beyaz perdeye de
yansımıştı. Amerikalı film yapımcısı Joshua Seftel, 2022 Tribeca
Film Festivali’nde kendisine jüri özel ödülü kazandıracak Stranger
at the Gate (Kapıdaki Yabancı) isimli kısa belgeseli çekmişti.
Richard
McKinney burada, Irak ve Afganistan’da savaştığı kişileri insan olarak değil,
atış poligonunda kağıt hedefler olarak görmek üzere eğitildiğini söylüyordu.
McKinney için emekli olup da Muncie’ye döndükten sonraki hayat bir hayli çetin geçiyordu. Şehirde gördüğü ve terörist olarak değerlendirdiği Müslümanlara tahammül edemiyordu. Irak’ta, Afganistan’da kendileriyle savaştığı insanlar nasıl olurdu da kendi şehrinde rahatça yaşayabilirlerdi. Müslümanlara yönelik 11 Eylül’ün sebep olduğu travma McKinney’de şiddetli bir biçimde kendisini gösteriyordu. Ne var ki asıl zorluğu ülkedeki Müslümanlar çekmekteydi. CNN’in aktardığı kadarıyla Brown Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre 2000 ilâ 2009 yılları arasında Müslümanlara yönelik nefret suçlarında %500’lük bir artış olmuştu. O dönemde McKinney bu güruhun içerisinde yer alan kişilerden sadece biriydi. Kendisini verdiği alkol problemini çözmeye yardımcı olmuyordu.
- “Ülkemin benimle
işi bitmiş olabilirdi ama benim ülkemle işim bitmemişti” diyor, bunun için
gerekirse ölebileceğini söylediği vatanperver bir ruh hali içerisinde bu
soruna karşı çözüm bulmaya çalışıyordu.
Nihayet bir
çözüm de bulmuştu: Muncie’deki İslam Merkezi’ni içerisinde insanların
da olduğu bir vakitte havaya uçurmak. Bir bomba yapım uzmanı olmasa da
bomba yapabilecek kadar bilgiden yoksun da değildi. Cuma namazı için
Müslümanların toplandığı vakit ona göre en uygun zamandı. Bunun için
gözlemlerde bulunan McKinney kendisine hedef de belirlemişti: en az 200 ölü
Müslüman.
Bir yandan kafasında planını pişiren McKinney’in yaşadığı bir olay yapmayı düşündüğü şeyi hızlandırmasına sebep olmuştu. Olayın yaşandığı adres üvey kızının okuluydu. Tesettürlü bir anne, McKinney’in kızının yanında oturan çocuğunu almak için okula gelmişti. Kadının tesettürü genç kızın o kadar dikkatini çekmişti ki okuldan döndükten sonra bu durumu babasına anlatma ihtiyacı hissetmişti. Bu durum karşısında kız, üvey babasının öfkeyle dolacağına ihtimal veremezdi. Babası o kadar öfkelenmişti ki adeta tanınmaz hale gelmişti. McKinney için artık bu da işin son damlasıydı. Demek ki tehlike hayatta her şeyi olan kızının yanına kadar gelmişti. Odasına çekilen McKinney öfkesinden çıldırmıştı. Acilen bir şey yapması gerekiyordu. Kafasında bir zamandır şekillendirmekte olduğu planın da artık zamanı gelmişti. Muncie İslam Merkezi’ne gidip bombayı koyacağı yeri belirlemek de bu minvalde planının bir parçası olmuştu, ayrıca gittiği yerde terör unsurları bulacağını düşünüyordu. Müslümanların nasıl bir tehdit olduğunu bu şekilde göstermiş olacaktı. Öfkeden yüzü kıpkırmızı olan McKinney, bu düşüncelerle Muncie İslam Merkezi’ne gidiyordu.
İslam
Merkezi’ne yaklaşmakta olan McKinney’i fark edenlerden biri de Jomo
Williams olmuştu. Büyük büyük dedesi beyaz bir saldırgan tarafından
öldürülen ve bu sebep dolayısıyla Müslüman olduğu tarihe kadar beyaz
düşmanı bir siyahî olan Jomo Williams ters giden bir şeyler olduğunu o
anda anlamıştı. “Size nasıl yardımcı olabilirim?” sorusuna muhatap olan
McKinney’ın ise kendi ifadesiyle içeriye girer girmez göğsü sıkışmaya
başlamıştı. Son derece gergindi, ve buradan canlı çıkamayacağına yönelik içinde
bir duygu besliyordu. McKinney burada her şeyin başına gelebileceğini
düşünmüştü ama kendisine Muhammed Behrami’nin sarılacağını düşünmemişti. Bu
merkezin kurucu isimlerinden olan, Afganistan’ın Rus işgali
sebebiyle Amerika’ya yerleşen Behrami’nin düşündüğü şey bu kişinin şefkate
muhtaç biri olduğuydu. Camiye gelmişti ve ne olursa olsun bir
misafirdi. Ona şefkatle yaklaşmıştı. Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde
bir camiye 2019 yılında yapılan saldırıda da benzer bir şey
yaşanmış, elinde silahla camiye yaklaşmakta olan fanatiğe bir müminin son
sözleri “hello brother” olmuştu. Ne var ki bu muamele McKinney’dekinin
aksine Brenton Tarrant’da aynı aksülameli bulmamıştı.
Yaşanan bu
muamele karşısında ne yapacağını bilemeyen McKinney, oradan hızla ayrılmıştı.
Merkeze ertesi gün bu sefer çok daha farklı düşüncelerle gitmişti. "Bu
insanlar hiç de teröriste benzemiyorlardı". Yemek programlarına
katılan McKinney, mescitte çok daha sık dolanıyordu. Sekiz haftalık
yoğun bir düşüncenin ardından McKinney nihayet Müslüman olmaya karar vermişti.
Bugün hâlâ Amerika’da yaşamakta olan McKinney’in havaya uçurmak için girdiği
merkezin parçası olacağını kim bilebilirdi?
Richard
McKinney'in İslam'ı kabul etmeden önceki (solda) ve İslam'ı kabul ettikten
sonraki (sağda) fotoğrafı.
Yaşananlar
bir kez daha En’âm Sûresi’nin 125. âyet-i kerîmesini hatırlatıyordu: “Allah
kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar.”
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar