Print Friendly and PDF

Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anhı Överken, Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemi İncitmeyelim



Son zamanlarda artan yanlış ifadeli övgüler nedeniyle yazıldı.

Bu meyanda maksadımız şu beyandır. Bilinen vech ile Efendimiz salla'llâhü aleyhi ve sellem için söylenen birçok sıfat bazı kişiler tarafından, Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anh içinde kullanılmaya başlandı. Bu türlü hareketler manevi yönden düşme nedenlerindendir. Ehl-i Beyti sevmek imanımızın gereğidir. Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemi sevmek ise Allah Teâlâ’ya olan aşkımızın isbatı ve Efendimize minnet ve şükran borcumuzdur. Ona Allah Teâlâ ya itaat eder gibi itaat ederiz.

Ne zararı olacak, Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve selleme söylenen bu ifadelerden Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anh e söylense. Sevgide aşırılık caizdir. Ancak bu konu Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz konusunda ayrıcalık kesbeder. Efendimize olan en büyük beşeri aşk Hz. Fatıma aleyhisselâm annemizdekidir. Eğer ki Efendimiz salla'llâhü aleyhi ve sellemin yerine kaim bir durumda olsa idi Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anh, O bu dünyadan kısa bir zaman sonra göçmezdi. Bundan  daha büyük delil olmaz.  

Binaenaleyh, Efendimiz salla'llâhü aleyhi ve selleme ilk olarak kullanılmış ve   nispet edilmiş bir sıfat ondan başkasına nispet edilemez, söylenilemez.

Olursa ne olur?

El Cevap, manevi olarak ayaklar kayar. Huzuru Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemden ve Ehl-i beytin huzuruna varmaktan mahrum kalırlar.

Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem  Efendimiz Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anh haitaben buyurdular ki:

“Ya Ali!  İsa (aleyhisselâm) hakkında olduğu gibi senin hakkında da iki taife helak olur: Bunlardan Yahudiler, İsa’ya olan kinlerinden ötürü, onun annesine iftira ettiler. Hristiyanlar ise, ona karşı aşırı sevgilerinden ötürü, onu kendi makamından öteye uçurdular.”(bk. Kenzu’l-Ummal, h. No: 36399).

Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anh de Efendimiz (salla'llâhü aleyhi ve sellem)'in bu beyanına dayanarak şunları söylemiştir:

“Dikkat edin; benden dolayı iki kişi / grup helak olur: Bunlardan biri, bana olan aşırı sevgilerinden ötürü   helak olur. Diğeri, bana karşı beslediği kin ve nefret yüzünden helak olur."

Aşağıda gelen kaside de geçen birçok ifade Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem için kullanıldığını biliyoruz. Onunla has olmuş sıfatları Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anh kullanmak hata işlemek gibidir. Şiir sanatında sevgiliye söylenen birçok övgü ve sena vardır. Onlar marife  kısmına girmediğinden kalpdeki ve gönüldeki yâre bağlıdır. Meçhul olduğundan onlara tevil gerekir. Bu yönden onlar muaftır.

Örnek:

Ateş-i aşkınla yandım nûr-ı îmânım Alî

Kevser-i lutfundur ancak, derde dermanım Alî

Aç nikâbın, merhamet kıl, tende cananım Alî

Her dü âlemde penâhım, mâh-ı tabanım Alî

Hak ile hak oldun el-hak sırr-i yezdan'ım Alî

Her taraf nurunla doldu, şems-i rahşânım Alî

Meded ya pir, meded ya desti

Şah-i merdan

Çün resülallah, (ibadettir dedi), zikr-i Alî

Nur-ı sübhanım Alî,

Mescid-i kalbde demadem, nur-ı sübhanım Alî 

 

….

Yazının muhteviyatı genişleyeceğinden şerhini yazmaya gerek duymadım.

Sonuç olarak biz Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemi çok severiz. Onun sevgisinden doğan aşkımızla ehli beyti de onun için çok severiz. Ancak onun bulunduğu makam ve mevkiyi sadece ona layık görürüz.

Allah Teâlâ da Davut aleyhisselâma şöyle buyurdu.

 “Ya Davut! Muhammedi (sallallâhü aleyhi ve sellem)´i kendim için, Âdemin çocuklarını Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem) için, Diğer yaratıklarımı Âdemin çocukları için yarattım. Kim benimle meşgul olursa, onun için yaratıklarımın önüne geçer. Kendisi için yarattıklarımla meşgul olanlardan ise kendimi saklarım.”

Sözün özü bu.

 

Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlallah

Nasıl bilmem bu nîrâne dayandım yâ Rasûlallah.

Ezel Bezmi’nde dinmez bir figândım yâ Rasûlallah

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallâh.

 

Yanan kalbe devâsın sen, bulunmaz bir şifâsın sen

Muazzam bir sehâsın sen, dilersen rû-nümâsın sen

Habîb-i Kibriyâ’sın sen, Muhammed Mustafâ’sın sen

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.

 

Gül açmaz, çağlayan akmaz, ilahî nûrun olmazsa

Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa

Firâk ağlar, visâl ağlar, ezel mesrûrun olmazsa

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.

 

Erir canlar o gül-bûy-i revân-bahşın nevasından

Güneş titrer, yanar dîdârının bak ihtirasından

Perîşân bir nazâr inler hayâtın müntehasından

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.

 

Susuz kalsam yanan çöllerde, can versem elem duymam

Yanardağlar yanar bağrımda, ummânlarda nem duymam

Alevler yağsa göklerden ve masseylesem duymam

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.

 

Ne devlettir yumup aşkınla göz, râhında can vermek

Nasîb olmaz mı Sultânım, haremgâhında can vermek

Sönerken gözlerim âsân olur âhında can vermek

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.

 

Boyun büktüm perîşânım, bu derdin sende tedbiri

Lebim kavruldu âteşten, döner pâyinde tezkîri

Ne dem gönlün murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîri

Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.

 (Yaman Dede)



Ek olarak bu hususu da beyan etmek elzem oldu. Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem buyurdular ki;

“Ben ilmin şehriyim ve Ali onun kapısıdır. O zaman ilim isteyen, kapıya gelsin.” Hâkim-i Nişaburi, c. 3, s. 126./ İbn-i Abdulbirr, c. 3, s. 1102./ Tirmizi, c. 5, s. 637.

Dinin ve ona ait olan ilmin ev sahibi Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemdir. Kapısını da açtıracak ve girme izni verecek olan Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem Efendimizdir. Böyleyken ev sahibini razı etmeyen o kapıdan nasıl girebilir. Allah Teâlâ’ya kulluk etmeyen biri de Efendimiz salla'llâhü aleyhi ve sellemi nasıl razı edebilir.

Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemin Hz. Fatıma anneme hitaben bizlere olan nasihatini görmemezlikten gelmek ise, İslam dinini oyun ve eğlenceye çevirmek gibidir.

“Ey kızım Fatıma! Babam Peygamber diye güvenme Rabbine karşı kulluk vazifeni yap, Eğer Allah'tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey yapamam..." [Müslim, İman,89]

 “Ey Ebû Fâtıma! Sen eğer (ahirette) benimle bu­luşmak istiyorsan secdeleri çoğalt (yani bol bol namaz kıl.)” [Müsned’i Ahmed]

Binaenaleyh:

“Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.” (Mecmâü’l-Evsat, 3:154, (2313.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir)

Ebu’d-Derda ( radiya'llâhü anh) şöyle dedi:

“Dostum Muhammed (salla'llâhü aleyhi ve sellem) bana şöyle tavsiyede bulundu. Parça parça kesilsende, yakılsanda Allah ‘a ortak koşma ve farz olan namazı bilerek terk etme. Kim ki farz olan namazı bilerek terk ederse Allah ‘ın koruması ondan uzaklaşmıştır.” (Müsned:5/238, El-Bani Sahihi ibn Mace:3529, Beyhaki)

Yine bir rivayette Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki:

“Her kim şu beş vakit namazı eksiksiz kılarsa namazı, kıyamet gününde ona bir aydınlık, hakkında delil ve kurtuluş olur. Her kim de bu beş vakit namazı gereği gibi kılmazsa kıyamet gününde Karun’la, Haman’la, Firavun’la ve Ubeyy ibn-i Halefle birliktedir.” (Müsned: 2/169, Darimi: 2/301, İbn-i Hibban: 1448)

Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anhi sevdiğini iddia eden ve onunla beraber haşrolmak isteyen namaz kılmalıdır. Namazın tevili  ve Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemin kıldığı şekilden başka türlüsü yoktur.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar