Print Friendly and PDF

Durağı Ancak Kâbe Olan Zahidi Gördüm: O Bile Dudağının Zikriyle Meyhane Kapısında

Bunlarada Bakarsınız

 




 

Zülfün, rüzgârın eline düşünce sevdalı gönül, hasedinden, kederinden iki parça oldu.

Sihirbaz gözün sihrin ta kendisi, sihre ait ne varsa onda yazılı. Yalnız şu kadar var ki bu muskanın kendisi de hasta!

Zülfünün büklümündeki o kara ben nedir, bilir misin? Cim harfinin çanağına düşen mürekkep noktası!

Cennet gibi yanağında misk gibi siyah ve güzel kokulu zülfün nedir? Cennet bahçesindeki tavus!

Ey canımın munisi sevgili, yüzünü görmek hevesine düşen gönlüm, yolda bulunan ve rüzgârın eline düşmüş olan bir avuç tozdan, topraktan ibaret!

Bu toprak beden, civarına öyle bir düşüş düşmüş ki toz gibi kalkıp savrulmasına imkân yok!

Ey İsa nefesli canan, vücuduma vuran selvi boyunun gölgesi, âdeta Çürümüş kemiklere düşen bir ruhun aksi!

Durağı ancak Kâbe olan zahidi gördüm: O bile dudağının zikriyle meyhane kapısında mukim olmuş!

Aziz dost, sevginde kendini kaybetmiş Hâfız’ın derdinle bağdaşması dünden, bugünden değil, ezelî bir ahit!

Tâ ser-i zulf-i tu der dest-i nesim uftâdest
Dil-i sevdâ-zede ez ğussa du nim uftâdest

36‏

 

تا سر زلف تو در دست نسيم افتادست

دل سودازده از غصه دو نيم افتادست

 

چشم جادوی تو خود عين سواد سحر است

ليکن اين هست که اين نسخه سقيم افتادست

 

در خم زلف تو آن خال سيه دانی چيست

نقطه دوده که در حلقه جيم افتادست

 

زلف مشکين تو در گلشن فردوس عذار

چيست طاووس که در باغ نعيم افتادست

 

دل من در هوس روی تو ای مونس جان

خاک راهيست که در دست نسيم افتادست

 

همچو گرد اين تن خاکی نتواند برخاست

از سر کوی تو زان رو که عظيم افتادست

سايه قد تو بر قالبم ای عيسی دم

عکس روحيست که بر عظم رميم افتادست

 

آن که جز کعبه مقامش نبد از ياد لبت

بر در ميکده ديدم که مقيم افتادست

 

حافظ گمشده را با غمت ای يار عزيز

اتحاديست که در عهد قديم افتادست

 

 

Sevgilim, kadehi eline alınca güzellerin revnakını giderir, alışverişlerine kesat verir.

Onun gözünü kim gördüyse dedi ki: Nerde muhtesip? Tutsun şu sarhoşu!

Sevgili, oltasıyle avlasın diye balık gibi denizlere düştüm.

Ağlaya, ağlaya ayaklarına kapandım, elimden tutar mı ki?

Hâfız gibi Elest şarahından bir kadehe malik ninnin ne mutlu gönlüne!

Yarem çu kadeh be dest gired
Bâzâr-ı bütan şikest gired

148‏

 

يارم چو قدح به دست گيرد

بازار بتان شکست گيرد

 

هر کس که بديد چشم او گفت

کو محتسبی که مست گيرد

در بحر فتاده‌ام چو ماهی

تا يار مرا به شست گيرد

 

در پاش فتاده‌ام به زاری

آيا بود آن که دست گيرد

 

خرم دل آن که همچو حافظ

جامی ز می الست گيرد

**


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar