Print Friendly and PDF

Düşünceden Yanıyorum, Eriyorum

 



LII

Şuh gözleri, alnına düşen siyah saçlarına, ben filâna üfürür, aldatırım onu, sen de külâhını kapıver dedi.

*           Yakub’a söyledim, Yusuf kuyunun dibinde, kuyunun ağzına gelince yakala, at onu devlete, ikbale.

Hacı şeklinde gösteriyoruz kendimizi, halbuki yol kesenlerin casusuyuz biz; hacı yola düştü mü tutar, yolunu keseriz.

*          Ay’la onun ordusu olan yıldızlar, nasıl suda ters görünürse biz de tersine çakılmış nallarla, mıhlarla iz güdeni aldatırız; erguvan dalıyız, yücelere boy atmışız, fakat suya vurmuşuz, suda görünüyoruz.

Tilki, yeşillikte bir yağlı kuyruk gördü de olacak şey değil dedi. Çayır, çimen arasında tuzaksız kuyruğu kim görmüş?

Halbuki kurt, hırsından tuz gibi kuyruğun üstüne düştü; tuzak, yıkılası hatırından geçmiyordu bile.

Aptal düştü mü, bir derde uğradı mı suçum yok der; aptallığı suç olarak yetmez mi ona a kardeş?

Aşk da adamı aptallaştırır, bâri bir aşk seç ki sevgilinin güzelliği, alımı, devleti, aptal olmaya değsin.

Ayağın ağrıdı mı can afsununu oku, o nur ayağına; çünkü o ayak, öküz ayağıdır, afsunu da samandır onun.

Boğazın daraldı mı, soluk alırsın, solukla dertten kurtulursun; dert çağında ah etmeden için açılabilir mi hiç?

Aşkının tapısına dek nasıl, nedir kayıtları var, fakat biz elden çıktık mı en aşağı yer bile onun yüce bir mevkii kesilir bize.

O bezenmiş, o eşsiz güzelde ne güzellik var ki iş yurdundaki şekiller bile canımızı yaktı, yandırdı.

Düşünceden yanıyorum, eriyorum, Tanrı’nın hile, düzen bellettiği o güzele ne hile yapayım, ne çeşit düzen kurayım?

Yolunu yitiren gene akılla yola gelir; fakat aklını yitiren kime sığınır artık?

Biz o padişahın adamı değil miyiz? Ne akıl isteriz biz, ne can; akıl dediğin nedir? Onun bağı, aklın verdiği öğüt ne; can denilen kim oluyor, onun ah vah edişi nedir ki?

Sarhoşluk arttı, sus da bir nükte söylemeyesin, bir işarette bulunmayasın ey pervasızca kendinin iyiliğini isteyen kişinin kanına girmeye yürüyen.

 

Kaynak: Cilt 1

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar