Print Friendly and PDF

Kaderin İnce Çizgisini Korumak İçin

 


Hayat ilerledikçe akla hayale gelmez birçok olay ile karşı karşıya kalıyoruz. En güzel olanı, duymadığınız bir sevgiyi duymak ve yaşamak. Olağan şartlar içinde olursa bu durum için en güzel şans denir. Lakin öyle hallerde olur ki insan bulunduğu ortamın kafesinde gibi olunca ne yapmalı?

Bir kuş kafesin içine düşünce tek kurtuluşu, ya sahibi onu özgür bırakacak ya da ölmek olmalı. Bu iki ihtimalin bir üçüncüsü olmadığı kesin.

Hz. Mevlana’nın dediği gibi neden hayatımız değişti ki, durduk yere bir şeyler değişti ve sonuçta çaresizlik pençesine düşüp kaldıysak eğer.

Mesele çözümün olmadığı yerde çözüm bulmak.

İyi de nasıl?

İnsanların hataları affetmediği ve acımasızca cezalandırdığı bir ortamdayız.

Öyle ki hep şu aklıma gelir. Allah iyi dediğimiz insanların eline düşürmesin. Onlar insanı alır yerden yere vurur.

Hiç unutmam. Bir topluluk karşısında bir metin okumuştum. Nedense az bir heyecan diyelim veya tekrarın azlığı nedeniyle kekelemiştim. O sıra emekli bir öğretmen gelip, “çok güzel okudunuz” dedi. Bunu neden söylemek ihtiyacı duydu ki dedim. Okuyamadığımı kesinkes bildiğim halde, güya beni uyardı mı yoksa üzülmeyim diye düşündüm. Nedense bu olay üzerinden kırk yıl geçti hala unutamadığım bir yara gibi beynimde. Hala nedenini bulamadım. Neden dedi ki?

Bu meyanda hayatımızda o kadar çok hata nedeni olabilecek hadiseler var ki, ne yapmalı ne etmeli diye düşüyorsunuz. Sonuçta yanlış yapmak şöyle dursun, doğru olanı bile yapmak kırıcı oluyor. Doğru olana,  ne o zaman bu doğru hareket denilir?

Doğru bir tane mi, yoksa daha başka doğrular mı var?

Doğru ayıktıran olmalı ama nasıl?

Ben bunu doktorlara benzetirim. Acı ilaçlarla bizi tedavi etmeleri. Birde cerrahları düşünün sizi keserler biçerler, dikerler…üstüne üstlük olarak teşekkür ederiz. Yapılan eylem sonuçta ameliyat. Belki insan kendisi için şifa bulacağını düşündüğü için mi razı oluyor? Ancak bazı şeyler var ki ne yapacaksın ne diyeceksin bilemediğin haller. Birde ölümsüz sevgin varsa. Sevdiğinse o kişi.

Söylemek ve yapmak en doğrusu. Sonuçta bahsedilen konuda yapılması gerekenin sabırla beklemek olduğunu kabul etmeli.

Eğer bir insanın sadık bir davası varsa bunu bekleyerek çözmeli.

Allah Teâlâ bile günahkarları için hep neden sabırla bekler. Acele bir azap vermez.

Bizde onun huzuruna çıkacağız, mahcubiyyeten emin olmak için, sabredip beklemeli. Onun koyduğu esaslar insanların yıllarca tecrübe ederek bulduğu yasalardan daha doğru olduğunu hepimiz biliyoruz. Onun emrine kucak açmalı, onun dediğini yapmalıyız. Güneş yıllarca değişmeyen kaderine bağlı kaldıysa, onunda kendine inanan ve itaat eden kuluna yardım edeceğini biliyoruz.

İşte bu nedenler ile hak etmeliyiz.

En çok üzüldüğümüz şeyler sevdiklerimize verdiğimiz zararlardır. Bir genç evladını kaybeden bir baba düşünün. Dualar eder yavrusuna ama sonuçta hep döner dolaşır durur. Ona neden yardım edemedim. O gidişi olmasaydı kalsaydı. Ancak olmuyor. Bir sevdiğinizi düşünün yıllarca emek vermiş hayatında borç harç içinde bir şeyler başarmış, sonunda onu korumak için, yapacağınız en haklı durum acıyı tatlı niyetine yemek olmalı. Bence sevgi bu olmalı. Seven sevdiğini korumalı.

Sözün nihayetinde büyükler der ki, Allah Teâlânın koyduğu sınırlarını aşmayın, biz bu sınırları aşana yardım edemeyiz

Bence haklı oldukları kesin. Dedemin bir arkadaşı öyle demiş, “Efendi, neden yardım etmedin dediğinde sen yapılması gerekeni yapmadın demiş.” O kişi de nedir dediğinde Allah’ın koyduğu emirler ve yasaklar var. Bunu aşmamalısın.

Mazeretlerimiz olabilir haklı da olabiliriz. Ama eğer ki biz doğru olmayı şiar edindiysek, daha fedakâr olmalıyız. Fedakarlık ise sabır ve beklemek olmalı. Zaman kadar acele etmeyen ve adil olan hiçbir unsur yoktur.

Bekleyelim.

Bizler, bir kaderin en ince haline vakıf isek, o çizgide en doğru olan razı olmak ve o yazılmış çizgi üzerinde kalem gezdirmemek gerek. Hangi hattat bir çizginin üzerinden giderken ikinci bir gezdirme yapar ki, İlla ki taşar. Yazı bozulur. Öyle ise başka kalem değdirmeye gerek yok. Olana razı  sadece nihayete kadar onu   izlemeliyiz.

İhramcızâde İsmail Hakkı

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar