HALKINA ACIMAYAN YÖNETİCİ ENVER
Yazlık elbiselerle eksi 30’un üzerinde soğuk! Kar ve zaman zaman tipi fırtınasında yol almayı bırakın, yürümenin İmkânsız olduğu kar kaplı bir dağda, gündüz ve gece yazlık elbiselerle ilerlemeye çalışan 100.000 Mehmetçik. Neticede ordumuz için büyük bir felaket oldu. [Sarıkamış]
3 Ocak’ta her şeyin bittiği anlayan Enver Paşa derhal Albay Hafız Hakkı’yı “Paşa” yaparak III. Ordu’nun başına geçirdikten sonra Erzurum’a döndü.
Aralık ayındaki Sarıkamış faciasından sonra ise ocak ayında hayatta kalan asker sayısı 10.000, düşmanla çarpışmadan beyaz kefene bürünen şehit Mehmetçiğin sayısı ise 90.000’di.
Enver Paşa Erzurum’dan İstanbul’a dönüşünde Osmanlı’da benzerine hiç rastlanmamış olan bir sansür uyguladı ve basında Sarıkamış harekâtı ile ilgili olarak tek bir satır haber, resim çıkmadı. Sansür öylesine yoğundu ki, halk Sarıkamış’ta nelerin yaşandığını seneler sonra öğrenebilecekti.
Behiç Bey bir gün bazı kanunları savunmak için Mebusan Meclisi’ne gitmişti; Sarıkamış hadiseleri hakkında mebuslar arasında çok dedikodu vardı.
Enver Paşa kürsüye çıktı. Sarıkamış muharebesini bir zafer olarak anlattı ve bu zafer, “Şevket-meâb efendimizin bana tevdi ettikleri ordunun vazifesini iyi gördüğüne delalet eder,” tarzında beyanatta bulundu. Birkaç dakika evvel aleyhte bulunan mebuslar da dâhil olmak üzere herkes Enver Paşa’yı alkışladı. Behiç Bey, salonda mebusların ön sırasında bir yerde oturmaktaydı; alkışları duyunca arkasına baktı ve bu karşıtlık karşısında şaşırdı kaldı.
Selmanpak civarında cereyan eden muharebe hakkında da Enver Paşa mecliste “Bu muharebeyi Allah’ın lütfü ile kazandık,” diye beyanda bulunmuştu; fakat aradan çok geçmeden gerçek ortaya çıktı.
Seferberlikten evvel III. Ordu’nun mevcudu takriben 100.000 kişi idi. Sarıkamış muharebesini takiben III. Ordu mıntıkasında silahaltına alınabilecek ne kadar erat varsa hepsi alındı; ordunun mevcudu harp başladıktan tam 16 ay sonra yine takriben 100.000 kişi kaldı.
Halbuki o mıntıkada silah altına alınan efradın toplam sayısı 855.696 kişiydi. Bu hesaba göre, zayiatımız aşağı yukarı 750.000 ere denk düşüyor demektir. Bunun dörtte birini kayıt yanlışı diye kabul etsek dahi, yine aşağı yukarı 600 bin kişinin esir olmuş, donmuş, yaralanmış, ölmüş ve firar etmiş olduğu neticesine varırız.
Behiç Bey bu hesabı Enver Paşa’ya gösterdiği zaman, Enver Paşa Behiç Bey’in yüzüne baktı: “Bunlar nasıl olsa bir gün ölmeyecekler miydi?” diyerek meseleyi halletti.
Behiç Bey de, “Evet, bunlar bir gün gelecek öleceklerdi; fakat memleketi müdafaa edecek kuvvet de bunlardı,” diye yanıtladı onu.
Enver Paşa bu gencecik Mehmetçikler için bu ifadeyi kullanırken, Rus Kurmay Başkanı Pietroroviç anılarında Sarıkamış’a ulaşabilen bir avuç kahramanı şöyle anlatacaktı:
“İlk sırada diz çökmüş beş kahraman. Omuz çukurlarına yasladıkları mavzerleri ile nişan almışlar. Tetiğe asılmak üzereler. Ama aşılamamışlar. Kaput yakaları, Allah ’ın rahmetini o civan delikanlıların yüreklerine akıtabilmek istercesine semaya dikilmiş, kaskatı... Hele bıyıkları, hele hele bıyıkları ve sakalları! Her biri birer zafer oku gibi çelik misal. Ya gözler?.. Dinmiş olmasına rağmen, şu kahredici tipinin bile örtüp kapatamadığı gözleri!.. Apaçık!.. Tabiata da, başkumandana da, karşısındaki düşmana da isyan eden, ama Allah ’ına teslimiyetle bakan gözler... Açık, apaçık!..
“Allahuekber Dağlarındaki Türk müfrezesini esir alamadım. Bizden çok evvel Allah'larına teslim olmuşlardı. ”
Grandük Nikola kumandasındaki Rus ordusu bir yıllık bir bekleyişten sonra 13 Ocak 1916’da Erzurum cephesinde harekete geçti. 16 Şubat 1916’da Erzurum, 3 Mart’ta Bitlis ve Muş, 18 Nisan’da Trabzon, 24 Temmuz’da Erzincan düştü.
Rusya’da 1917’nin Mart ayında çarlık rejimine karşı başlayan ayaklanma kasım ayında Bolşevik rejimin kurulması ve 1918 Ocak ayında Rus ordusunun dağılması ile sonuçlandı. Rus ordusunun dağılıp çekilmesi üzerine, onların boşalttığı alanlarda 1918 başlarında Antranik Ozanyan komutasındaki Ermeni birlikleri “Batı Ermenistan Geçici Hükümeti” ilan ettiler. Ancak hücuma geçen Türk ordusu karşısında tutunamayarak dağıldılar. 26 Şubat 1918’de Erzincan, 27 Şubat’ta Trabzon, 12 Mart’ta Erzurum, 2 Nisan’da Van kurtarıldı.
I. Dünya Savaşı’nda, Sarıkamış faciasının da içinde bulunduğu Ardahan Harekâtı, Köprüköy Savaşı, Sarıkamış Harekâtı, 1915 Malazgirt Savaşı, Kara Killisse Savaşı, Van Savaşı gibi Doğu Cephesi’ndeki (Kafkasya Cephesi) Osmanlı-Rus savaşlarının Osmanlı’ya yaptığı tahribat korkunç boyutlardaydı. Sh:98-100
“CEPHEYE GİDEN YOL” Behiç ERKİN (1876 – 11 Kasım 1961)
Kaynak: https://ismailhakkialtuntas.blogspot.com/2020/08/cepheye-giden-yol-behic-erkin-1876-11.html
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar