Print Friendly and PDF

Yayınlar


Azazil…İblis..Şeytan

Bunlarada Bakarsınız

 


Şeytan Kavramının En Eski Bilgisi ve Evrimi

Şeytan kavramının tarihi, farklı dinler ve inanç sistemleri içinde zamanla büyük bir gelişim ve dönüşüm geçirmiştir. Şeytan hakkındaki bilgiler en iyi şekilde tarihsel yönden araştırılabilir.

En Eski Kavramlar ve Kökenler

  1. Eski İbrani Yazmaları (Satan):
    • Satan kelimesinin en eski kökenlerinden biri Eski İbrani elyazmalarıdır.
    • Burada Satan, görevi insanı Tanrı'nın gözünde küçük düşürmek olan bir suçlayıcıdır. İnsanın temel yapısının kötü, eksik ve değersiz olduğunu göstermeye ve Cennet'e giremeyeceğini ispatlamaya çalışır.
    • Eski Ahit'te Şeytan (Satan), Cehennem'de değil, meleklerle birlikte Göksel Konsey'de oturan ve Tanrı ile dostça konuşan bir figür olarak geçer. Şeytan (Satan), Eyüb Kitabı'nda (M.Ö. 460) bir "iftiracı" olarak takdim edilmiştir.
  2. İran Etkisi (Mazdeizm ve Ahriman):
    • Şeytanın ilk defa İran'da Zerdüştlük dininde ortaya çıktığı belirtilir.
    • Lucifer'in düşüşüyle ilgili hikâye ilk kez bir Pers miti olan Ahriman'da (Karanlık Tanrısı, Büyük Yılan) geçer; Ahriman, düşmanı güneş tanrısı Ahura Mazda'ya meydan okur.
    • Ahriman, fiziksel dünyayı yarattığı için şereflendirilmiş ve Mithras kültünü derinden etkilemiştir. Mazdacılıkta Ehrimen, ışıksızlığın prensi olarak tanımlanır. Şeytan'ın Ortaçağ inançlarında vurgulanan soğuk ve pis kokulu özelliği doğrudan Ehrimen'in ikonografisinden kaynaklanmaktadır.
  3. Mezopotamya ve Mısır:
    • Başlıca Demonlar, Babil dönemlerinde belirlenmiştir.
    • Eski Mısır dininde ise panteonda Şeytan gibi mutlak kötülüğü temsil eden bir varlık görülmez, ancak kötülük yapan Seth gibi tanrılar vardır. Eski Mısır'da hastalıklara ve felaketlere sebep olan cinler, Şeytan olarak isimlendirilebilirlerdi.

Şeytan Kavramının Gelişimi

Şeytan kavramı, zaman içinde kökten farklı dört oluş biçimine sahip olmuştur: (1) Tanrı'dan bağımsız bir ilke, (2) Tanrı'nın bir yönü, (3) yaratılan bir varlık (düşmüş bir melek), (4) İnsani kötülüğün bir simgesi.

Yahudi-Hristiyan Gelenekte Dönüşüm:

  • Sürgün Sonrası Dönem: Sürgün sonrası İbraniler, kötülüğün sorumluluğunu Tanrı'dan başka bir varlığa yükleyebilmek için Şeytan'ı kendi geleneklerine aşılamışlardır. Apokaliptik Yahudi felsefesinde ve daha sonra Gnostisizm ve Hristiyanlıkta dile getirilen düalizm, kötülüğün kişileştirilmesine ve Şeytan'ın tinsel bir ilke olarak gelişimine katkıda bulunmuştur.
  • Hristiyanlıkta Şeytan: Hristiyanlıkta Şeytan'a İngilizce konuşan kesimde Devil denilir, bu kelime Eski Yunanca'daki Diabolos'tan gelir. Kilise, insanları Cehennem ve Şeytan korkusuyla kendine bağlı tutabilmek için bütün eski tanrıları şeytan, demon ve kötülüğün temsilcisi ilan etti.
  • Lucifer: Lucifer (Işık Getiren), Kilise tarafından şeytan haline getirilmiş bir Eski Roma tanrısının ismidir. Şeytan, İşaya 14'ün kibrinden dolayı düşen sabah yıldızı Helel-ben-Shahar (Venüs) ile Hezekiel 28'in kusursuz kerrubunun birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.
  • Orta Çağ İmajı: Kilise eski tanrıları da kullanarak Şeytan'a o kadar çok isim ve vasıf kattı ki, zamanla Hristiyanların kafalarındaki Şeytan kavramı ikinci ve rakip tanrı halini aldı. Şeytan'ın boynuzlu, kuyruklu, kıllı, keçi figüründeki betimlenişi öncelikle Yunan orman ve tabiat tanrısı Pan imgesinden kaynaklanır.

İslami Şeytan Anlayışı (İblis)

  • İblis, Kur'an'da geçen ve Şeytan'ın özel ismidir.
  • Kur'an'a göre Şeytan ya da İblis, ateşten yaratılmış cin taifesinden olup, Tanrı'nın düşmanı değildir. Din bilimcilerinin yorumlarına göre Şeytan'ın, kendisini insanların saptırılmasına adamasının sebebi, Tanrı'nın yakınlığını paylaşmak istememesi, kıskançlığı ve Tanrı'ya insandan daha yakın olmayı istemesidir.
  • Müslüman Şeytan'ı Tanrı ile savaşmaz; kullandığı güç, Tanrı'nın ona kullanmasına izin verdiği güçtür. O sadece saptırır ve aldatır; öldürme, yok etme, mahvetmek gibi gücü yoktur.

Modern ve Satanist Görüş

  •  
    1. yüzyıldan itibaren rasyonalizm Şeytan'a inancı zayıflatırken, Romantizm onu zorbalığa karşı soylu bir başkaldırının simgesi olarak yeniden canlandırdı.
  • Gnostik inançlar, Satanizm akımının şekillenmesinde besleyici olmuştur. Bu inanca göre: "Dünya'yı yaratan ve yöneten kötülüktür (Şeytan'dır). Bütün madde kötüdür ve Hıristiyanlıktaki tanrı, insanlara yardım edemeyecek kadar uzaktadır".
  • Modern Satanistlere göre, Şeytan boynuzlu, kuyruklu bir yaratık olmayıp, bilimin veya dinin izahını yapamadığı, tabiatta gizli karanlık güçlerdir. Satanistler, Şeytan'ın ilerleme ruhu ve medeniyetin gelişmesine katkıda bulunan varlık olduğunu düşünür. Bu görüşte Şeytan, ışığın, zevkin, bilginin ve sanatın getiricisidir.

Sihir ve Büyü Alanındaki Gizemli Bilgiler

Kaynaklar, sihir, büyü ve okültizm konularını Satanizm ile olan tarihsel ve kavramsal bağları nedeniyle ayrıntılı olarak ele almaktadır.

Okültizm ve Temel Kavramlar

Okültizm (Gizli bilimler), Büyü, Astroloji, kehanet yöntemleri, medyumsal çalışmalar, Ruhçuluk, Cincilik, Simya, şifacılık, Tasavvuf ve Kabala gibi akla gelebilecek hemen her şeyi kapsayan bir deyimdir. Okültist, bu konularda araştırma veya pratik çalışma yapan, Gizli bilimlerin bilim adamıdır ve bu konuların her biri hakkında az da olsa bilgi ve pratiğe sahip olmalıdır.

Grimoire'lar ve Demonoloji

Grimoire'lar, özellikle Orta Çağ Avrupa'sında çok bol miktarda ortaya çıkmış olan büyü kitaplarıdır.

  • İçerik: Bir Grimoire, genel anlamda eski bir büyücünün not defteri gibidir ve içinde demon veya melek daveti ile değişik amaçlar için kullanılabilecek bir sürü büyü formülü bulunur. Bunlar, büyü bilgilerinin, geleneklerin, tılsımların ve değişik ayinlerin hayret verici koleksiyonlarıdır.
  • Tarih ve Köken: Çoğu 12. ve 18. yüzyıllar arasında ortaya çıkmış anonim eserlerdir. Bazılarının Eski Mısır veya İbrani metinleri olduğu iddia edilir.
  • Önemli Grimoire'lar: Abra Melin'in Kutsal Büyüsü (Yahudi Abraham'a atfedilir), Lemegeton ve Honorius'un Grimoire'u sayılabilir.
  • Demonoloji: Orta Çağ Avrupa'sındaki büyücü ve Okültistler, demonları çağırmak, onlardan güç almak ve onları kontrol altında tutarak bazı şeyler yaptırtmak üzerine birçok Grimoire hazırlamışlardır.

Demonlar ve Büyü Pratiği

Demonlar, genellikle kötü, aldatıcı ve şeytanidirler ve güçleri farklıdır. Büyücülük pratiğindeki önemleri, uygun şekilde çağırıldıkları zaman büyücünün emrine gireceklerine inanılmasından gelir.

  • Demonların Bilgisi: Daemon'lar (demonlar), okültün birçok kolunda çok derin bilgilere sahiptirler ve bu bilgileri inisiye olmuş Satanistler ile paylaşırlar. Bu paylaşım, özel bir "daemon invoke" ritüeli gerektirir.
  • Gizli Bilgiler: Demonlardan bazıları astral seyahat, büyü veya taşların majikal kullanımlarının reçeteleri gibi çeşitli dallarda eğitim verebilirler.
  • Büyünün Amacı: Büyü, tabiatüstü güçleri kontrol altında tutma yoluyla olayların rotasını istenilen yönde değiştirme amacı taşır. Dört temel büyü amacı şunlardır: İşin güçlü ve iyi yürümesi, para, sevgilinin kendi olması ve düşmanın kahrolması.

Enochian Dili ve Gizemli Öğretiler

Enochian dili, Anton LaVey'in ayinlerinde kullandığı garip bir dildir ve okültizmle ilgilenen hemen hemen herkesin bildiği bir dil olarak tanımlanır.

  • LaVey, bu dili "Çok çok eski bir dil ve Satanist ayinlerde kullanılır" şeklinde tanıtmıştır.
  • Bu dilin, majikal çalışmalarda bulunan Dr. John Dee (1527 doğumlu, Kraliçe I. Elizabeth'in danışmanı) ile ilişkili olduğu belirtilir.

Kara Büyü ve Kurban

  • Kara Büyü tabiri Orta Çağ'dan kalma bir uydurmadır; aslında, bilgili kişiler "Kara Büyü, Beyaz Büyü diye bir şey yoktur. Büyü, Büyüdür. Siyah beyaz rengi yoktur. Ne amaçla kullanılırsa onu yapar" görüşündedirler.
  • Kurban Etmek: Orta Çağ Satanist ayinlerinde çıplak kadın vücudu altar olarak kullanılmıştır. Bazı Satanist ekollerde insan ya da hayvan kurban etmek ön planda tutulur. Kan, hayat gücünü temsil ettiğinden, kurbanın kanıyla elde edilen enerjiyi büyüsel mekanizma atmosferine atmak ve bu yolla büyücünün başarı şansını artırmak amaçlanır.

Diğer Gizemli Bilgiler

  • Gaipten Haber Vermek: Cahiliye döneminde cinler, gökten aldıkları bilgileri kâhinlere (Şeytânü'l-Kâhin) ve şairlere (Şeytânü'ş-Şâir) bildirir ve gelecekten haber verirlerdi.
  • Sihirbazlık ve İddialar: Bazı kaynaklarda büyü ustalarının, Harpedonaptes rahiplerinin adetler ibadetine dair kitapları, Pythagore'un öğrendikleri, Yahudilerin Zohar'ı, Sabiî'lerin kütüphanesi, Harran mektebi, Asûrîlerin ilmi nümucunu (bilgi numunesini) ve Hind'in cifrini bildiği; ayrıca bu kişilerin eşyaya tasarruf etmek ve ruhlara hükmetmek iddiasında olduğu belirtilir. Ancak bu iddiaların sonuçlarının sıfır olduğu, çünkü bu kişilerin kendi nefislerine bile hükmedemedikleri de iddia edilmiştir.

(Şeytan'ın Dostları)

Şeytanlar ile anlaşan veya onlarla çeşitli şekillerde ilişki kuran insanları; dinsel-teolojik, folklorik ve modern Satanizm pratikleri açısından detaylı bir şekilde ele almaktadır.

İnsanlar ve Şeytan (İblis veya Demonlar) arasındaki bu anlaşmalar veya ilişkiler, genellikle güç, bilgi, kişisel tatmin veya dini bir isyan etrafında şekillenir.

1. Dinsel/Ruhani Dostluk (Şeytan'ın Dostları)

İslami ve Hristiyan teolojik yaklaşımlarda, Şeytan ile anlaşma, öncelikle Tanrı'nın yolundan saparak bilerek kötülüğü seçmek ve Şeytan'a itaat etmek şeklinde yorumlanır.

Kuran ve Şeytan'ın Dostları

Kur'an'da, Şeytan'ı dost edinen insanlar kavramı üzerinde durulur.

  • İnsanın, Allah'ın doğru yolundan ayrıldıktan sonra girdiği yol, otomatik olarak Şeytan'ın yoluna sapmaktır. Allah, bu şekilde davrananları Şeytan'ı dost edinmiş insanlar olarak nitelendirmiştir.
  • Kur'an'da, Allah'ı bırakıp Şeytan'ı dost edinenlerin "açıktan açığa bir zarara" düştükleri belirtilir.
  • Şeytan'ın dostları, Kur'an'daki ayetlere göre şunlardır: Zayıf erkek, kadın ve çocuklara zulmedenler, inançlarından dolayı baskı yapanlar, Allah'a inanmayıp kendi nefslerine zulmedenler, Müslümanlarla mücadele edenler, Allah'ın yolundan çıkıp kendini doğru yolda zannedenler, ve tâğutun uğruna savaşanlar.
  • Şeytan, dostlarına dünyada ve ahirette kazanacaklarını vaat eder, fakat bu vaatler aldatmacadan başka bir şey değildir.

Şeytan'ın Telkinleri ve Manipülasyon

Şeytan, insanı kendi kontrolü altına almak için geçici olarak dost gibi görünür ve kişinin zaaflarını kullanır.

  • Şeytan, insanı çok iyi tanır; her türlü kültürü, ideolojiyi, insanın nefsinin isteklerini ve zaaflarını bilir. Buna göre tuzaklar hazırlar.
  • Şeytan, insana yardım etmek, onun iyiliğini düşünmek, kötü durumdan kurtarmak istediğine inandırdıktan sonra kişiyi kontrolü altına alır. Bu "insi şeytanlar" (insan şeytanları) da benzer aldatmacalarla insanları kandırmaktadır.
  • Şeytan, insanları dünyevi hazların ve tensel zevklerin onları mutlu edeceğine inandırmaya çalışır.

2. Şeytan'la Resmi Anlaşmalar (Pacta Cum Diabolo)

Orta Çağ Hristiyanlık geleneğinde ve büyücülük inancında, insanlar (özellikle cadılar ve büyücüler), belirli bir güç veya ödül karşılığında ruhlarını Şeytan'a satmak üzere açık anlaşmalar yaparlardı.

  • Cadılar ve Büyücüler: Cadılık çılgınlığının dorukta olduğu 16. ve 17. yüzyıllardaki Hristiyan teolojiye göre cadılar, Şeytan'la bir anlaşma imzalayarak resmen kendilerini ona teslim etmiş kişilerdi. Bu anlaşmalar karşılığında İblis onlara kötü amaçlar için kullanabilecekleri büyülü güçler sağlıyordu.
  • Anlaşmanın Amacı: Büyücü erkekler (çoğu apokrifaya ait hikâyelerde), bilgi arayışları veya açlıkları sebebiyle ruhsal yollara dalmış ve kendi kanlarıyla Şeytan'la anlaşma imzalamışlardır. Amaç, Şeytan'dan güç almaktır.
  • Anlaşma Örnekleri:
    • Aziz Basil Hikayesi (5. ve 6. yüzyıllar): Cazibeli bir kızın peşine düşen bir adam, bir büyücü aracılığıyla Şeytan'la anlaşma imzalamış, ruhunu satmayı kabul ederek kızı elde etmiştir.
    • Theophilus Hikayesi: Küçük Asyalı bir rahip, görevini geri almak için Musevi bir büyücü aracılığıyla Şeytan'la anlaşma yapmış, saygı göstergesi olarak onu öpmüş ve anlaşmayı imzalamıştır.
    • Bu anlaşmalar, onüçüncü yüzyıldan itibaren vaazlarda ve tiyatroda yaygın bir tema haline gelmiş ve cadı teorisine katkıda bulunmuştur.
  • Aldatıcı Sonuçlar: Şeytan'la yapılan anlaşmaların ödülleri genellikle aldatıcıdır: altın taşa dönüşür, ziyafetler çöp ve pislik olur, güzel kızlar dırdırcı cadalozlara dönüşür.

3. Satanistler Olarak Şeytan'a Tapanlar

Modern Satanizmde (özellikle teistik ekoller veya geleneksel Şeytan tapımı) Şeytan'la ilişki kurma şekli, tinsel veya felsefi bir hizmet ve tapınma yoluyla gerçekleşir.

  • Amaç: Satanistler, Şeytan'ı yüceltir, ondan yardım ister ve ondan gelen emirlere göre hareket ettiklerini söylerler. Kimi zaman insan ya da hayvan kurban etmek ve kanlı ayinler bu bağlılığın göstergesidir.
  • Klan Liderleri: Özellikle klan liderlerinin Şeytan'la sürekli bağlantı içinde olduğuna, onunla konuştuğuna ve emirler aldığına inanılır. Yeni bir Satanist, Şeytan'la konuştuğuna inandığı lidere büyük bir bağlılık gösterir ve onun her söylediğini eksiksiz yerine getirir.
  • Majikal/Okült İlişki: Satanist majikal uygulamalar, Demon (Daemon) davet etme pratiklerine dayanır. Demonlar, okültün birçok kolunda derin bilgilere sahiptir ve bu bilgileri, özel bir "daemon invoke" ritüeli uygulayan inisiye olmuş Satanistlerle paylaşırlar.
  • Teistik Satanistler: Bu grup, Şeytan'ı mutlak iyi bir tanrı veya evrende tek hâkimiyetin sahibi olarak görür. Onlara göre, bir kişi ne kadar çok kötülük işlerse, Şeytan'a o kadar yakınlaşır ve cehennemde daha az ceza alıp Şeytan'ın hizmetinde zebani olarak görev yapabilir.
  • Eski Dine Dönüş Yanlıları: Kendilerini Satanist olarak nitelendiren bu grup, gerçek iyi tanrının Şeytan olduğunu, şu an hüküm süren Tanrı'nın ise Gazap ve kötülüğün yalancı tanrısı olduğunu savunur.

4. İnsan Şeytanları (İnsî Şeytanlar)

Kutsal kitaplarda ve İslami terminolojide, Şeytan'ın etkisini veya karakterini taşıyan insanlar, fiziksel olarak Şeytan olmasalar da, onun işlevini üstlenirler.

  • Tanım: Kur'an, cin şeytanlarının yanı sıra İnsi Şeytanlar (insan şeytanları) ve Tagut (şeytan türü) gibi kavramlara değinir. İnsan şeytanı, kötülük ve azgınlıkta fevkalade bir yükselişle kendi sınıfının dışına çıkmış, inatçı insan türü varlıkların ortak adıdır.
  • İşlevleri: İnsan şeytanları, bâtılı ve şerri seçmelerinin yanı sıra, peygamberlere ve onların takipçilerine karşı düşmanlık bayrağı açanlardır. İç dünyalarını tamamen Şeytan'ın hakimiyetine vermiş bu insanlar, çevrelerine karşı Şeytan'ın fonksiyonunu icra etmeye başlarlar.
  • Tehlike: İnsan şeytanları, cin şeytanlarından daha tehlikeli kabul edilir; çünkü bir arkadaş gibi yaklaşırlar ve insanın güvenini kötüye kullanarak onu geri dönüşü olmayan badirelere sürüklerler.
  • Modern Örnekler: Basında sıkça yer alan satanist cinayet, tecavüz ve şiddet vakalarını gerçekleştiren kişiler, genellikle düşük sosyo-ekonomik seviyeden gelen, sorunlu ve ilgisiz aile çocukları olup, Satanizm lafını sağdan soldan duydukları için bu akıma yönelmişlerdir; ancak aslında bu kişiler, Satanizm felsefesini öğrenme kapasitesine sahip bile değildirler. Bu gençler, toplum içinde yer edinmek, komplekslerini tatmin etmek veya dikkat çekmek gibi kişisel sorunlar nedeniyle Satanist olabilirler ve şeytanın telkinlerine aldanarak itibar kazanacakları yanılgısına düşerler.

İblis, Çirkin mi?

İblis/Şeytan figürünün ilk yaratılışındaki muhtemel güzelliği ile tarih boyunca özellikle Batı sanatında tasvir edilen çirkin, grotesk görünümü arasındaki çelişkiye odaklanmaktadır. Kaynaklar, bu çirkin betimlemenin dinsel ve kültürel tarihten kaynaklanan bir ikonografik tercih olduğunu, İblis'in özgün durumuyla doğrudan ilgili olmadığını göstermektedir.

İşte bu çirkinleştirmenin nedenleri ve Şeytan'ın fiziksel görünümünün tarihsel olarak nasıl dönüştüğüne dair detaylar:

1. Düşüş Öncesi İblis/Lucifer'in Özgün Durumu

İblis (Şeytan'ın Kur'an'da geçen özel adı), isyan etmeden önce yüksek bir varlıktı. Bu durum, onun başlangıçta çirkin olmadığı, aksine görkemli veya güzel olduğu fikrini destekler:

  1. Işık Getiren (Lucifer): Kilise tarafından şeytan haline getirilen Lucifer, Eski Roma'nın ışık tanrısının ismidir. Lucifer isminin kendisi de "Işık Getiren" anlamına gelir ve bu, düşüşten önceki yüksek statüyü işaret eder.
  2. Meleksi Yapı ve Kibirden Düşüş: Kur'an, İblis'in Cennet'ten kovuluşundan önceki özgün durumu hakkında fazla bilgi vermez. Ancak bazı teologlar ve mistik düşünürler, Lucifer'in düşüşünü, kendi güzelliğinin farkına varmasıyla ilişkilendirir, bu da kibir ve gururun kaynağı olur.
  3. Görünümün Belirsizliği: İlk yüzyıllardan beri, Şeytan'ın dış görünüşünün güzel mi çirkin mi olduğu teolojik olarak bilinmiyordu.
  4. Aldatma Yeteneği: İblis veya diğer kötü melekler, insanları kandırmak istediklerinde yakışıklı ya da alçak gönüllü bir dış görünüme bürünme yeteneğine sahiptirler. Nitekim Adem ve Havva'yı ayartırken de, ayartmanın karşı konulmaz olmaması için Tanrı, İblis'in grotesk biçimini almasına izin vermemiştir; bu yüzden yılan aracılığıyla konuşmak zorunda kalmıştır.
  5. Sürekli Deformasyon: John Milton'ın tasvirlerinde, İblis cennetten kovulduktan sonra hemen çirkinleşmez; ancak istençlerinin kötülüğe sapmasına koşut olarak dış görünümünün giderek artan biçimde groteskleşmesi sonsuza kadar süren bir süreçtir. Bu, kötülüğü seçtiği an ihtişamının onu terk ettiğini gösterir.

2. Çirkinleştirmenin Kaynağı: Hristiyan İkonografisi ve Paganizm

Şeytan'ın yaygın olarak bilinen boynuzlu, kuyruklu, yarasa kanatlı ve keçi ayaklı grotesk imajı, Kilise'nin dinsel zorunlulukları ve Batı ikonografisinin eski pagan tanrılarını demonlaştırması sonucu ortaya çıkmıştır.

A. Eski Tanrıların Şeytanlaştırılması

Hristiyan Kilisesi, gücünü pekiştirmek amacıyla bütün eski tanrıları şeytan, demon ve kötülüğün temsilcisi ilan etti. Şeytan'ın en belirgin çirkin özellikleri, özellikle iki pagan figüründen ödünç alınmıştır:

  1. Pan Etkisi (Keçi Figürü): Boynuzlu, kuyruklu, toynaklı Şeytan imajını Kilise tamamen Eski Yunan orman ve doğa tanrısı Pan'dan almıştır.
    • Pan, belden aşağısı keçi, yukarısı insan, kafası boynuzlu bir figürdü. Pan, aynı zamanda hem yapıcı hem de yıkıcı olabilen kösnül arzuları temsil eden fallik bir tanrıydı.
    • Kilise, Pan'ı "kötünün temsilcisi" haline getirerek, onu ormandan çıkartıp Cehennem'e yerleştirdi ve çevresine dumanlar, kükürt kokuları ekledi; ancak Pan'ın ince, koruyucu ve Lirik vasıfları tamamen unutuldu.
    • Şeytan'ın keçi biçiminde betimlenişi, öncelikle Pan imgesinden kaynaklanır.
  2. Diğer Hayvansal Kaynaklar: Şeytan'ın pençeleri, çift toynakları, kıllı bedeni, kanatları, boynuzları ve kuyruğu gibi özellikleri, Pan ve satyr'ler de dahil olmak üzere, kötülükle ilişkili olduğuna inanılan hayvanbiçimli atalardan miras alınmıştır. Örneğin, yeraltı dünyasıyla ilişkilendirilen Etrüsk ölüm tanrısı Kharon'un gaga burunlu, keçi sakallı ve kanatlı görünümü de Hristiyan Şeytan'ının ikonografisine etki etmiştir.

B. Didaktik ve Teolojik Amaçlar

Şeytan'ın çirkin olarak resmedilmesinin temel amacı, kötülüğün kendisinin çirkin ve tiksindirici olduğunu göstermektir:

  1. Kötülüğün Kişileştirilmesi: Şeytan'ın grotesk ve canavar şekli, güzellik, uyum, gerçeklik ve yapıdan yoksun olan, meleksi doğasının çarpık, çirkin bir bozuntusu olarak gösterilmeyi amaçlıyordu.
  2. İçsel Çirkinliğin Dışa Vurumu: Şeytan'ın canavar ve çarpık biçimli görünmesi, iç kusurunu açığa vurur. Düşüşü nedeniyle topaldır, dizleri geriye doğrudur, yarasa benzeri bozuk kanatları vardır ve sülfürlü, pis bir koku yayar.
  3. Korkutma ve İtaat Sağlama: Kilise, insanları Cehennem ve Şeytan korkusuyla kendine bağlı tutabilmek için daima Şeytan'ı dehşetli, güçlü ve korkunç olarak tasvir etti. Orta Çağ'da bu didaktik amaç, günahkarları işkence ve cehennem tehdidiyle korkutmaktı.
  4. Şekli Olumsuzlukların Sembolü: İblis'in isyanından sonra vasıfları değişmiş ve sureti çirkinleşmiştir. İsyankâr ve itaatsiz tavrından dolayı çirkinlik, korkunçluk gibi şeklî olumsuzlukların sembolü olmuştur. Kur'an'da cehennemdeki zakkum ağacının çirkinliğinin "şeytanların başları gibi" diye ifade edilmesi, Şeytan'ın çirkinliğinin Arapların zihinlerinde görüntü itibarıyla varlıkların en çirkini olarak yer ettiğini göstermektedir.

Sonuç olarak, İblis'in başlangıçta bir ışık meleği (Lucifer) olarak güzel olması mantıklı olsa da, Kilise, Hristiyanlık öncesi döneme ait keçi tanrısı Pan gibi figürleri kullanarak, Şeytan'ı kasıtlı olarak çirkin ve grotesk resmetmiştir. Bu çirkinlik, onun isyanının ve içsel ahlaksal yozlaşmasının somut bir göstergesi ve halkı korkutarak Kilise'ye bağlamanın bir aracıydı.

İblis’in İsyanda Israr Edişi

Şeytan (İblis) gibi yaratıcısının gücünü ve varlığını bilen bir varlığın, sonuçsuz ve ebedi azapla bitecek bir isyanı neden başlattığı veya sürdürdüğü şeklindeki teolojik paradoksa değinmektedir. Kaynaklarınız, bu isyanın mantıksızlığını kabul eden eleştirilere ve bu eylemi açıklayan dini ve psikolojik nedenlere dikkat çekmektedir.

İblis'in bu eyleminin anlamsız görünmesinin temel sebepleri ve kaynaklarda sunulan açıklamalar aşağıdadır:

1. İblis'in Allah'a Olan İnancı ve Bilgisi

Şeytan'ın isyanı anlamsızdır, çünkü kaynaklara göre O, isyan etmeden önce Tanrı'yı yakından tanıyordu ve varlığını inkar etmiyordu.

  • Allah'ın Varlığına İnanmak: Şeytan, Allah'ın varlığına inanan ve Allah'tan korkan bir varlıktır.
  • Kulluk Bilinci: Kur'an, İblis'i "cin" taifesinden, melekler arasında yüksek bir konuma sahip, Allah'ı yakînen bilen ve tanıyan birisi olarak tanımlar. Şeytan, neticede bir kul olduğuna vurgu yapılan bir varlıktır.
  • Küfrün Niteliği: İblis'in küfrü, Allah'ı ve ahireti tamamen inkâr etmek şeklinde değil, teklif edilen ilahi emrin (Adem'e secde) gereğini yerine getirmeyi gururla reddetme şeklindedir.

2. İsyanın Kaynağı: Mantıksızlık ve Kibir

İblis'in isyanı, rasyonel bir hesaplamadan veya ilahi gücü inkar etmekten değil, duygusal ve kibre dayalı bir yanılgıdan kaynaklanmıştır; bu da eylemin rasyonel anlamda anlamsız olmasına yol açar.

A. Kibir ve Gurur

Kibir, İblis'in düşüşünün temel ve gayri mantıki sebebidir:

  • Emre İtaatsizlik: Tanrı, insanı (Âdem'i) yarattıktan sonra bütün meleklere ona secde etmelerini emretmiştir. İslami ismiyle İblis, Batılı ismiyle Satan veya Lusifer, bu emri dinlemeyerek açıkça isyan etmiştir. İblis, büyüklük tasladı ve bu itaatsizliği nedeniyle kâfirlerden oldu.
  • Yaratılış Kıyası: İblis, isyanını savunurken kendince batıl (yanlış) bir kıyas geliştirmiştir. "Ben Ateş'tenim, insan topraktan. Ben daha saf ve temizim insandan; neden secde edeyim ona" demiştir. Bu, onun mantığının sadece maddeyle sınırlı olduğunu gösterir.
  • Geri Dönememe: İblis'in işlediği hatadan dolayı tevbe edip af dilemek yerine gurura kapılması ve hatasında diretmesi, onun isyanda ısrarın sembolü haline gelmesine neden olmuştur. Gerçekten de, İblis secde emrine itaat etmedikten sonra artık bir daha geri dönmeyi gururuna yedirememiş, haset ve inadından dolayı yanlışında ısrar etmiştir.

B. Kıskançlık ve Bağımsızlık Arzusu

İblis'in isyanının mantıksızlığı, aynı zamanda duygusal hasetten ve yanlış bir bağımsızlık arzusundan beslenir.

  • Haset: Din bilimcilerinin yorumlarına göre, Şeytan oluşunun ve kendisini insanların saptırılmasına adamasının sebebi, Tanrı'nın yakınlığını paylaşmak istememesi, kıskançlığı ve Tanrı'ya insandan daha yakın olmayı istemesidir.
  • Kendi Kaderinin Efendisi Olma İsteği: Şeytan, kendi kaynaklarıyla mutluluğu ele geçirme, kendi kaderinin efendisi olarak Tanrı gibi olma ve Efendi'ye şükran borçlu olmama arzusunda yatan kibirdir. O, Tanrı'dan bağımsız olmaya, kendi başına bir ilke olmaya çalışmayı özgürce seçmiştir.

3. Mantıksal Tutarsızlığa Yönelik Eleştiriler

Kaynaklar, bu isyanın mantıksal bir çelişki barındırdığını ve bu durumun akılcı düşünürler tarafından sorgulandığını belirtir.

  • Rasyonel Sorgulama: Bir kaynak, "Şeytan, sonunun Cehennem olacağını bildiği halde, kendinden binlerce kez daha güçlü olan Tanrı'ya... niçin isyan etti ve hangi mantıkla bu ümitsiz isyanını inatla sürdürüyor?" diye sorarak sizin sorgulamanızı doğrudan yansıtmaktadır.
  • Tanrı'nın Kudretinin Bilinmesi: İblis, Tanrı'nın sınır tanımayan gücünün kendisine karşı sürdürülen bir başkaldırıya izin vermeyeceğini en baştan beri bilmektedir.
  • Gerçeklikten Uzaklaşma: Buna rağmen, İblis yanılsamayı hakikate ve çarpıtmayı gerçekliğe tercih etmektedir. Tanrı'yı yenmeyi öylesine güçlü bir biçimde arzulamaktadır ki, kendi kendini bunu başarabileceğine inandırmıştır. İblis'in bu tepkileri, boş övünmeler ya da kör bir çılgınlıktan öte bir şey değildir.
  • Çaresizliğin Dışavurumu: İblis'in bu isyanı, kendine güvenen, güçlü bir varlığın isyanı değil, bilakis çaresizlik içerisinde kıvranan bir varlığın isyanıdır.

Bu bağlamda, İblis'in eylemi, aklın ve bilginin üstesinden gelemediği kibir, haset ve kendini aldatma gibi içsel kusurların bir sonucu olarak anlamsız veya ümitsiz kabul edilmektedir. İblis, nefsanî heva ve hevesini ilahi iradenin üstünde görerek, nefse tapmanın sembolü haline gelmiştir.

4. Şeytanın Rolüne Alternatif Yaklaşımlar

Bazı yorumlar, isyanın anlamsızlığını bir kenara bırakarak, İblis'in isyanına bir "görev" veya zorunluluk atfetmektedir:

  • İmtihan Vesilesi: İblis, Allah'ın kozmos planının bir parçasıdır. Dünyada bulunmamızın sebebi adeta şeytandır. O, ruhsal tekamülümüz için bizlere çeşitli imkanlar ve sınavlar sunan bir varlıktır.
  • İlahi Amaç: Şeytan'ın varlığı, insanın iradesinin işlevi açısından gereklidir. O olmasaydı, Tanrı'ya kulluk ve itaatten söz etmek mümkün olmazdı.
  • Celâl Sıfatının Mazharı: Bazı yorumlar, İblis'in yaratılışın gereğini yerine getiren bir varlık olup, yaratılış cihetiyle kötü olmadığı; Allah'ın celal sıfatının mazharı olduğu vurgular.

Ancak, İblis'in isyanının bir "görev" olduğunu savunanlar, kendisine verilen 'görev'i yerine getiren varlığın neden lanetlenerek cehennemle cezalandırılacağını açıklayamama çelişkisiyle karşılaşmaktadırlar.

İblis'in (Şeytan) Akıbeti

Genel olarak İslami ve Hristiyan geleneklerde, kendisine tanınan süre dolduktan sonra ebedi lanetlenme ve Cehennem azabıyla sonuçlanacak kesin bir yenilgi olarak tanımlanır. Kaynaklarınız, bu akıbetin detaylarını ve nihai sona ilişkin teolojik farklılıkları sunmaktadır.

1. İlahi Mühlet Dönemi ve Lanetin Sürekliliği

İblis, Âdem'e secde etmeyi reddedip cennetten kovulduktan sonra, insanları saptırmak amacıyla Allah'tan bir süre (mühlet) istemiştir. Bu süre, onun nihai yazgısı gelene kadar tanınmış bir faaliyettir.

  • Kıyamet Gününe Kadar Süre: İblis, Allah'tan, varlıkların tekrar diriltilecekleri güne (kıyamet gününe) kadar mühlet vermesini talep etmiştir. Allah, onun bu isteğini, "bilinen vaktin gününe kadar" ya da "eceli bilinen bir güne kadar" kabul etmiştir. Bu "bilinen vakit", bütün yaratılmışların öldüğü sûra ilk üfürüş vakti, yani kıyametin kopma vakti olarak rivayet edilmiştir.
  • Lanetli ve Kovulmuş Durum: İblis, huzurdan kovulduktan sonra Allah, ona kıyamet gününe kadar lanetinin üzerine olacağını buyurmuştur. İblis bu kovuluşun ardından, kendisine uyanlarla birlikte Cehennemle cezalandırılacağı bildirilmiştir.
  • Şeytanın Fonksiyonu: İblis (Şeytan), kendisine verilen bu mühlet boyunca yeryüzünde dolaşır ve insanların iradelerini kullanarak onları aldatıp saptırmaya çalışır. Allah, zamanın sonuna kadar onun bizi ayartmasına izin verir. Onun insanları saptırma fırsatını bu şekilde yakaladığı belirtilmiştir.
  • Aldatıcılık ve Terk Ediliş: Şeytan, dostlarına dünyada ve ahirette kazanacaklarını vaat etse de, bu vaatler aldatmadan başka bir şey değildir. İş (hesap) bitirilince, Şeytan kendi takipçilerine yalancı çıktığını, onları zorlayacak bir gücü olmadığını ve artık onları kurtaramayacağını söyleyecek, onları yalnız bırakacaktır.

2. Nihai Akıbet: Ebedi Azap ve Yok Ediliş

İblis'in ve ona uyanların, kıyamet gününden sonraki nihai ve ebedi akıbeti, farklı geleneklerde detaylı olarak anlatılmıştır.

İslami İnançta Cehennem

  • Allah, İblis'i huzurundan kovarken, "Doğrusu – ki Ben hep doğruyu söylerim- mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım!" buyurmuştur.
  • Kur'an'da defalarca İblis'in cinlerden olduğu ve isyan ettiği için cehennemde cezalandırılacağı belirtilmektedir.
  • İblis, ilahi rahmetten ümidini kestiği için (İblis kelimesinin kökeni) lanetlenmiştir. Onun kurtulma umudu yoktur, çünkü pişmanlık duyup tövbe etmek yerine gururla hatasında diretmiştir.
  • Modern teistik Satanistler bile, kötülük işleyen kişinin Şeytan'a yakınlaşacağına ve cehennemde daha az ceza alıp Şeytan'ın hizmetinde zebani olarak görev yapabileceğine inanmaktadırlar, ancak bu inanç Satanist felsefesine aittir.

Hristiyanlıkta Mahkumiyet ve Yok Ediliş

Hristiyan eskatolojisinde (dünyanın sonu), Şeytan'ın akıbeti açıkça belirlenmiştir:

  • Zincire Vurulma ve Ateş Gölü: Yeni Ahit'in Vahiy bölümüne göre Şeytan, bir melek tarafından yakalanacak ve bin yıl süreyle dipsiz bir kuyuya atılarak kilitlenecektir. Bin yılın sonunda serbest bırakılacak, ancak daha sonra ateş ve kükürt gölüne atılacak ve gece gündüz sonsuza kadar işkence çekecektir.
  • Nihai Yenilgi: İsa'nın yeryüzüne inişi, Şeytan'ın krallığını yok etmek olan Tanrı'nın isteğine bağlıdır. İsa'nın İblis üzerindeki zaferi tamdır; ancak bu zaferin eksiksiz biçimde tezahürü nihai güne kadar ertelenmiştir.
  • Üçüncü Düşüş/Yok Ediliş: İblis'in düşüşü üç kez yinelenir: Cennet'ten düşüş, İsa tarafından yenilgiye uğratılma ve dünyanın sonundaki nihai yenilgisi ve yok edilişi.
  • Apokaliptik yazına göre, dünyanın sonu geldiğinde Mesih yükselecek, kötülük meleklerinin gücü yok edilecek ve onlar, artık İsrailoğullarını suçlamamak üzere sonsuza değin esir edilecek ve bağlarla bağlanacaklardır. Diğer Apokaliptik yapıtlar, kötü meleklerin ve İblis'in Mesih tarafından yok edileceğini, "ve artık İblis bir daha hiç varolmayacağını" belirtir.

3. Kurtuluş İhtimali Üzerine Tartışmalar

Şeytan'ın ebedi lanetinin adilliği, teolojik olarak tartışma konusu olmuştur:

  • Tövbe Edememe Paradoksu: Şeytan, saf tinsel bir varlık olduğu için nedamet (pişmanlık) getiremez. Hristiyan geleneğinde, İblis'in ilk günahı işleyen olduğu için kurtarıcısının olmayacağı yaygın bir görüştür.
  • Kurtuluş (Apocatastasis) Görüşü: Bazı erken dönem Hristiyan düşünürler (İskenderiyeli rahip Clemens) adil bir Tanrı'nın Şeytan'ı sonsuza dek azapla bırakmasının ne kadar doğru olduğunu sorgulamışlardır. Clemens'e göre özgür irade sayesinde Şeytan bile tövbe etme hakkına sahipti. Origen ise apocatastasis kavramını geliştirerek, zamanı gelince tüm günahkârların -Şeytan'ın bile- kurtulacağına inanıyordu.
  • İlahi İrade: Başka bir alternatif görüş, Tanrı'nın İblis'in selamete kavuşmasına yer vermediğini varsaymanın zorunlu olmadığını, onun kurtuluş yollarının insanın kurtuluş yolları kadar mucizevi ve tuhaf olabileceğini ileri sürer.

Ancak İblis'in kendisi, yaşadığı acının ve düşüşünün derinleştiğinin farkındadır ve umutsuzluk içindedir: "Hiçbir umut yok benim için" demiştir.

Şeytanın İncili

"Şeytanın İncili" ifadesi, kaynaklarınızda esas olarak modern Satanizmin kurucu metni olan Anton Szandor LaVey'in yazdığı kitaba (The Satanic Bible) ve Orta Çağ'dan kalma meşhur bir el yazmasına (Codex Gigas) atıfta bulunmak üzere kullanılmaktadır. Ayrıca, Türkiye'de vahyedildiği iddia edilen Ayetler Kitabı da Şeytan'ın metni olarak anılmaktadır.

İşte "Şeytanın İncili" kavramları hakkında detaylı bilgiler:


1. The Satanic Bible (Anton Szandor LaVey'in "Kara İncil"i)

Bu kitap, modern Satanizmin kurucusu Anton Szandor LaVey tarafından kaleme alınmış olup, Amerika'daki Şeytan Kilisesi'nin (Church of Satan) temel metnidir.

Kökeni ve Kimliği

  • Kitabın orijinal ismi The Satanic Bible'dır.
  • LaVey'in kendi hazırladığı ve Şeytan'ın Kara Kitabı (Kara İncil) olarak da adlandırılan bu eser, Şeytan Kilisesi'nin kurucusu LaVey'e aittir.
  • LaVey'in Kara İncil'i, aslında onun tarafından yazılmış bile değil, sağdan soldan toparlanmıştır. Bu durum, ciddi okült çevreler ve diğer Satanist gruplar tarafından eleştirilmiştir. Hatta bu nedenle LaVey'in müridleri, onu eleştirenleri susturmak için büyük kitapçıların raflarındaki ilgili kitapları karıştırarak fikir sahibi olabilirdi.
  • LaVey, Şeytan Kilisesi'ni 1966 yılında San Fransisco'da kurmuş ve The Satanic Bible 1969'da yayınlanmıştır. Kitap, müntesiplerince "şeytanın kutsal kitabı" olarak kabul edilir ve LaVey de "Kara Papa" olarak tanınır.

İçeriği ve Öğretileri

  • LaVey, Satanizminin bir din olduğunu iddia etse de, Kara İncil'de bir sürü saçma sapan büyü reçetesi ve majikal öğütler bulunmaktadır.
  • Kitapta, Enochian dili anahtarları (şifreleri) de yer alır. LaVey, bu dilin eski bir şeytani lisan olduğunu iddia ederek kendi ayinlerinde kullanmıştır. Şeytan İncili, John Dee'nin biyografisinden alınan sihirli formülün bulunduğu "Enoch Şifreleri" bölümüyle biter.
  • Kitap, karşı cinsi cezbetmek için en iyi kokunun kişinin kendi doğal beden kokusu olduğunu ve bu nedenle parfüm gibi şeylerin hayvanî çekim gücünü yok ettiğini öne sürer; bu nedenle az yıkanmak gerektiğini ileri sürer.
  • Kitapta, çeşitli dilekler ve Şeytan'a övgüler için kullanılan 19 anahtar (dualar) bulunmaktadır. Örneğin, "Yedinci Anahtar" Seylan'dan şehvet vermesini istemek için yapılan duayı içerir.
  • LaVey, The Satanic Bible adlı kitabında 9 Satanist İlkesi'ne yer vermiştir. Bu ilkeler arasında tahammülsüzlüğe karşı müsamahayı, imkânsız şeylere karşı realizmi ve intikamı temsil etme gibi maddeler yer alır.
  • Kitap, "Lanetlenenler zayıftır ve ancak boyunduruk altına girebilirler!" gibi ifadelerle Şeytan Kilisesi'nin güçsüzlere karşı nezaketsiz olduğunu gösterir.
  • LaVey'in Kara İncil'i, onun çelişkilerini de ortaya koyar; kendisi kan ve kurban gibi şeylere karşı çıktığını iddia etse de, kitabın bazı bölümlerinde bu tür şeylerin övüldüğü görülür.

2. Codex Gigas (Tarihi "Şeytanın İncili")

Bu, Orta Çağ'da Bohemya'da yazılmış devasa bir el yazmasıdır ve popüler olarak "Şeytanın İncili" olarak adlandırılmıştır.

Tarihsel Bilgiler ve Efsane

  • Codex Gigas (Yunanca'da "gigantesk" anlamına gelir), dünyanın en büyük ortaçağ el yazması olup, haklı olarak Şeytan'ın İncili (Devil’s Bible) olarak adlandırılmıştır.
  • Buhur ve İncil'den bahseden eserler, İncil'in son kısmı olan Vahiy bölümünün dünyanın sonunun nasıl geleceği konusunda ilginç felaketleri betimlediğini belirtmektedir.
  • Bohemya'da, 13. yüzyılın başlarında (muhtemelen 1229 civarında) bir Benedictine manastırı olan Podlažice'de yazılmıştır.
  • Kitabın varlığı, bir rahiple ilgili bir efsaneyle ilişkilendirilir: Günahkar bir eylemden dolayı canlı canlı duvarla örülme cezasına çarptırılan bir keşiş, cezadan kurtulmak için bir gecede dünyanın görebileceği en büyük kitabı yazmayı vaat etmiştir. Gece yarısı yetişemeyeceğini anlayınca Şeytan'dan yardım istemiş ve minnettarlığının bir ifadesi olarak kitaba Şeytan'ın resmini çizmiştir.
  • Araştırmalar, kitabın karbon testleriyle 13. yüzyılda yazıldığını doğrulamıştır. Grafoskopi testleri ise, kitabın tamamının tek bir kişi tarafından, "g" harfinin aynı şekli ve tüm el yazması boyunca aynı basınç kullanılarak yazıldığını göstermiştir.
  • Büyücü John Dee'nin (1527-1608) arkadaşı Edward Kelley'in elinde Şeytan'a ait büyülü formüllerin bulunduğu "Enoch Şifreleri" vardır.

İçeriği ve Şeytan Tasviri

  • Kitap, Latince yazılmış olup, Eski Ahit ile başlayan ve çeşitli karakterlerde on dört metin içerir. Bunlardan biri, rahipler için günahların listesini ve kefaret yöntemlerini içeren bir el kitabı olan Penitential'dır.
  • El yazmasının en ürkütücü kısmı, sayfa 290 recto'da yer alan, neredeyse yarım metre yüksekliğindeki şeytanın renkli figürüdür.
  • Bu resmin hemen ardından gelen birkaç sayfa, hem görünüm hem de içerik olarak koyu ve kasvetlidir. Bu sayfalar, demonsal şeytan çıkarma ayinlerini kovmak için tıbbi duaları içermektedir.
  • Satanik efsaneye rağmen, Codex Gigas Engizisyon tarafından hiçbir zaman kınanmamış, aksine bilginlerin ve sanatseverlerin ilgi odağı olmuştur.

3. Ayetler Kitabı (Şeytan Tarafından Vahyedildiği İddia Edilen Metin)

Bu metin, Satanist ekollerin modern dinsel metin arayışında ortaya çıkan ve vahiy ürünü olduğu iddia edilen bir metindir.

Vahiy İddiası ve Eleştiriler

  • Şeytan tarafından vahyedildiği öne sürülen bilinen tek metin, Yezidilerin kutsal kitaplarıdır; ancak buradaki Ayetler Kitabı tamamen kendisine özgü bir metindir.
  • Bu kitabın, Türkiye'de yaşayan bir insana, Türkçe olarak vahyedildiğinin iddia edildiği bilinmektedir. Kitabı vahiy olarak alan veya yazan kişinin kimliği veya cinsiyeti bile belli değildir.
  • Metnin gerçekten Şeytan tarafından mı vahyedildiği yoksa bir "delinin hezeyanı mı" olduğu konusunda kaynak, okuyucuyu karara varmaya çağırmaktadır.
  • Kitabın dili, eski dinsel metinlerdeki gibi uzun, çarpık çurpuk cümleler ve sıkça kullanılan "Ve" bağlacı nedeniyle "Tevrat ağzı" ile yazılmış olarak eleştirilmiştir.
  • Kitabın başındaki ve sonundaki Latince sözler, açıkça LaVey'in ayinlerinde sıkça kullanılan Ave Satanus Amen gibi ifadelerden ve Kara Ayin'den alınmadır.

Felsefesi

  • Kitap, "Işık ve Güzelliği anlatan Lucifer" kavramını kullanarak, kendisinin bu düzen için kötü olduğunu ancak asla kötülük olmadığını iddia eder.
  • Şeytan (Satanus), kendini Albız, Mara, Seth, Loki gibi farklı isimlerle tanımlar ve "İçinizdeki İsteğim aslında" diyerek insan ruhunun bir parçası olduğunu vurgular.
  • Kitabın, "Ben, Ruh'unuzu Arındıracak Olan ve size Ruhsal Güç'ler Verecek Olanım" ve "Benim, bugün Büyü Denilen'i, yarının, herkes için olan Bilim Yapacak Olan" gibi ifadelerle kendisini ilerleme ruhu olarak konumlandırdığı görülür.
  • Kitapta, Tanrı'dan (kötülüğün yalancı tanrısından) kaçan kahinlerin karanlıkta kalması gerektiği, çünkü açık kahinlerin aciz tanrının cennet vaatlerine kananlar tarafından katledildiği belirtilir.
  • Ayetler Kitabı'nın onüç günde yazıldığı ve korunduğu; 27 Haziran ile 9 Temmuz arasındaki dönemin inananlar için kutlama olması gerektiği belirtilmiştir.

Yahudilerde Şeytan Korkusunun Belirgin Olmamasının Başlıca Nedenleri

Kaynağınızdaki bilgilere göre, Yahudilikte Şeytan (İblis) korkusunun Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi diğer İbrahimi dinlere kıyasla daha az belirgin olmasının temel nedeni, Yahudi Kutsal Kitabı'nın (Tevrat) genel yapısı ve Şeytan'a atfettiği roldeki farklılıklardır.

Yahudilerde Şeytan korkusunun belirgin olmamasının başlıca nedenleri şunlardır:

1. Korku Odağı Tanrı'dır, Şeytan Değil

Yahudi inancının temel yapısı, insanları Şeytan'ın gücü veya tehdidi ile değil, Tanrı'nın gazabı ve dehşeti ile korkutmaya odaklanmıştır.

  • Tevrat'ın genel yapısı, insanları Şeytan’la korkutmaz.
  • Tevrat, aksine, insanları Tanrı ile korkutur.
  • İnsanın korkması gereken tek varlık, gazap getiren Tanrı'dır.

Bu durum, Hristiyanlık ile keskin bir tezat oluşturur; zira Hristiyanlıkta korkulacak varlık Şeytan'dır ve Kilise, Şeytan'ın korkunç imajını destekleyerek ayakta durabilmiştir.

2. Şeytan'ın Rolü Sınırlı ve Tanrı'ya Bağımlıdır

Yahudilikte Şeytan (Satan) figürünün işlevi, diğer dinlerdeki gibi evrensel bir kötülük ilkesi veya Tanrı'nın rakibi olmak yerine, daha dar ve belirlenmiş bir rolle sınırlıdır.

  • Suçlayıcıdır (Satan): Eski İbrani el yazmalarına göre Satan, görevi insanı Tanrı'nın gözünde küçük düşürmek olan bir suçlayıcıdır. Satan, insanın temel yapısının kötü, eksik ve değersiz olduğunu göstermeye ve Cennet'e giremeyeceğini ispatlamaya çalışır.
  • Tanrı'nın Hizmetkarıdır: Tevrat'ın Eski Ahit metinlerinde Şeytan, Göksel Konsey'de yer alır ve Tanrı'nın yakını olarak görülür; Tanrı'nın onayıyla zavallı Eyüp'ü sınamak için kafasını karıştırır. Bu bağlamda Şeytan, nihayetinde tanrısal istençlerin bir aletidir.
  • Tek Rol Yaratıcı'nın İradesiyle Uyumdur: Şeytan'ın tek rolü, Yaratıcı'nın iradeleriyle uyum içinde olmaktır. O, Kötülük değildir; Tanrı iradesinin gerektirdiği ıstıraptır.

3. Şeytan Kavramının Belirsizliği

Yahudilikte, Hristiyanlık ve Müslümanlık'ta olduğu gibi kişileşmiş, varlık olarak tek olan bir Şeytan'dan fazla bahsedilmez.

  • Yahudilerin kafalarındaki Şeytan kavramı fazla açık değildir.
  • Tevrat, Âdem ve Havva'nın Cennet'ten kovuluşuyla ilgili kısımda Şeytan'dan doğrudan bahsetmez; Havva'yı aldatanın "Yılan" olduğu söylenir.
  • Tevrat, çoğul olarak demonlardan bahseder, ancak bu varlıkların fazla üzerlerinde durulmaz; bunlar sadece başka kavimlerin tanrılarıdır ve Yahudilerin onların peşinden gitmesi yasaktır.
  • Bu kitabın genel yapısı yüzünden, Yahudilerde belirgin bir Şeytan kavramı oluşmamıştır; onlar için Şeytan daha belirsiz bir şeydir.

4. Şeytan İmgesinin Tarihsel Gelişimi

Şeytan'ın Tanrı'nın düşmanı olarak güçlü bir figür haline gelmesi, Yahudiliğin ilk dönemlerine ait bir kavram değildir.

  • İ.Ö. III. ya da II. yüzyıla kadar, Tanrı'nın tescilli düşmanı olarak Şeytan imgesi Yahudilikte yoktur.
  • Şeytan'ın Tanrı'nın düşmanı olarak yeni rolünü benimsemesi, İ.Ö. III. yüzyılın sonuna doğru Ortadoğu'daki hareketliliğin ve İran'daki Mazdacılığın etkisi ile bazı Yahudi mezheplerine (özellikle Essenilere) nüfuz etmesi sonucu gerçekleşmiştir. Bu düşman figürünün ödünç alınması politik nedenlerle meydana gelmiştir.
  • Eski Ahit'in verilerine sadık kalan Yahudilik (Batı Akdeniz Yahudiliği) için Şeytan çok belirgin bir kişilik değildir.

"Şeytanla Konuşmalar"

Hilmi Ziya Ülken’in "Şeytanla Konuşmalar" adlı eserindeki temel amacı, kaynaklarda belirtildiği üzere, hem eleştirel bir gözlem yapmak hem de felsefi bir arayış içinde olmaktır. Yazar, Şeytan figürünü bir anlatım aracı olarak kullanarak, kendi döneminin entelektüel ve toplumsal sorunlarını derinlemesine incelemeyi hedeflemiştir.

Hilmi Ziya Ülken’in bu eseri yazarken güttüğü başlıca amaçlar şunlardır:

1. Kötülüğün ve İnsani Zaafların Analizi

Yazar, Şeytan'ı bir hekimin "bir bakteri faaliyetine bakan hekim gibi" gözlemlediğini belirterek, amacının kötülük veya Şeytan figürü karşısında ne onaylamak ne de reddetmek olduğunu vurgular.

  • İnsanın İçindeki Reziletleri Göstermek: Yazar, içinde insanlığımızın reziletleri kaynayan bir kazanı görmekten zevk aldığını ifade eder. Şeytan, ruhunda çatışan psişik güçlerin ete kemiğe bürünmüş şekli olarak işlev görür.
  • Kişisel Hâkimiyet Kazanma: Şeytan'ı seyretmek ve dinlemek—onu ne kabul edip ne de reddetmek suretiyle—yazara "kendi kendimize karşı hâkim kılmaz mı?" diye sorarak, bu sürecin bir nevi kişisel hâkimiyet kazanma yolu olduğunu ima eder.
  • Hakikate Ulaşmak: Yazar, Şeytan'ın sözlerinin, dünyayı "eskisinden daha iyi görüyormuşum gibi" kendisine yardım ettiğini, bu çarpık suratlar ve olaylarla dünyanın kendisine eskisinden daha hakikî göründüğünü ifade eder.

2. Çağın Fikri ve Sosyal Bozukluklarının Tenkidi

Ülken, Şeytan'ın ağzından konuşturduğu hiciv ile modern Türkiye'nin entelektüel hayatındaki riyakârlığı, taklitçiliği ve ilkesizliği eleştirir.

  • Riyakârlığı Ortaya Çıkarmak: Şeytan, din, ahlâk ve fazilet namına yapılan reziletlere takılacak en güzel ismin riyakâr olduğunu söyleyerek, başta din adamları (rahipler, yobazlar, cinci hocalar) olmak üzere, toplumsal aktörlerin ikiyüzlülüğünü ifşa etmeyi hedefler.
  • Aydınların Durumunu Sorgulamak: Yazar, aydınların "Beynelmilel" olma hevesiyle kendi değerlerine güvenmediklerini ve "git-sin de kendini büyük meclislere tasdik ettirsin" zihniyetiyle hareket ettiklerini eleştirir.
  • Fikri İstikrarsızlığı Vurgulamak: Şeytan, Ziya Gökalp gibi fikir adamlarının dahi İttihad ve Terakki'nin siyasî fırıldağı ne tarafa dönerse ona göre fikirlerini (büyük Türkçülük, küçük Türkçülük, Hükümeti müsennâ, vb.) değiştirdiğini anlatarak, entelektüel tutarsızlığı gözler önüne serer.

3. Aklı Selim ve Karar Verme İhtiyacını Vurgulamak

Ülken, dönemin siyasi ve sosyal karmaşası karşısında duyulan şiddetli "aklı selim" (sağduyu) ihtiyacına dikkat çekmeyi amaçlar.

  • Aklı Selim'in Eksikliği: Yazar, Abdullah Cevdet'in rahip Meslier’nin kitabını tercüme etmesini örnek göstererek, aklı selimin şiddetle duyulduğu bir zamanda yaşadıklarını ifade eder. Ona göre aklı selim, ne laboratuvarda ne de kütüphanede bulunabilir, ancak hayattan çıkabilir.
  • Eyleme Geçme Çağrısı: Şeytan, "Aksiyon karar ister" diyerek, düşünce ve teorik tartışmalarla vakit kaybeden aydınlara, bu "hummalı âlemde" gözlerini faltaşı gibi açıp, "içinizde dram yoksa, şu dışarıdaki dramı seyredin!" çağrısında bulunur.
  • Fosil Olmama Uyarısı: Yazar, aydınlara "Mazi sizde yaşasın. Fosil olmaktan kendinizi koruyun!" diyerek, hareketsizlik ve eski fikirlerin peşine düşme tehlikesine karşı uyarıda bulunur.

Özetle, Hilmi Ziya Ülken, Şeytan'la kurduğu bu edebi diyalog aracılığıyla, kendi döneminin düşünsel krizini ve sosyal dramını gözlemlemek, bu durumu eleştirel bir dille yansıtmak ve okuyucuyu kendi çıkarımlarına sevk etmek (ve bu yolla aklı selime ulaşma ihtiyacını hissettirmek) amacını taşımıştır.

Bertrand Russell'ın Şeytan Anlayışı

Filozof ve matematikçi Bertrand Russell'ın Şeytan konusunu ele aldığı belirli bir esere dair doğrudan bir özet sunmamaktadır. Ancak, Russell’ın felsefi duruşu ve ismen anılan eseri hakkında önemli bilgiler mevcuttur.

İşte Russell'ın Şeytan/kötülük konusundaki genel amaçları ve kaynaklardaki ilgili bilgiler:

1. Russell'a Ait Eserler

Kaynakçada, Bertrand Russell'ın Şeytan temalı bir kitabı belirtilmiştir:

  • Bertrand Russell, Satan in the Suburbs, and Other Stories (Banliyölerdeki Şeytan ve Diğer Hikâyeler), 1953 yılında New York'ta yayımlanmıştır.

Ancak kaynaklar, Russell'ın bu hikâye koleksiyonunda tam olarak ne anlatmak istediğine dair bir analiz sunmamaktadır. Russell'ın Şeytan figürünü kullanma amacı, büyük olasılıkla, onun kötülük sorunu (theodicy) hakkındaki felsefi duruşuyla yakından ilgilidir.

2. Kötülük Sorununa Yönelik Eleştirel Yaklaşımı

Russell, tektanrılı dinlerin (İbrani-Hristiyan-Müslüman geleneği) temel sorunu olan, Tanrı'nın iyiliği ve kadiri mutlaklığı ile kötülüğün varlığı arasındaki zıtlık konusunda keskin bir eleştiriye sahiptir.

Russell'ın felsefi olarak neyi amaçladığı, özellikle kötülüğün, gerçekte daha yüce bir iyilik için gerekli bir olgu olduğu şeklindeki teolojik argümanı reddedişinde görülür:

  • Russell, kötülüğün daha yüce bir iyilik için gerekli olduğu veya ilahi bir planın parçası olduğu yönündeki monizm (tekçilik) argümanına karşı küçümseme göstermiştir.
  • Russell, bu argümanın, çocuğu lösemiden ölmekte olan bir anaya da söylenebileceğini alaycı bir şekilde belirtmiştir. Bu gönderme, Tanrı'nın her şeyi kapsayan bir iyilik planına dair felsefi gerekçelerin, bireysel acı ve ıstırabın dehşeti karşısında ne kadar boş ve anlamsız kaldığını göstermeyi amaçlar.
  • Russell'ın bakış açısına göre, eğer evrenin karşılıksız bir biçimde acımasız olduğu söylenirse, bu acı çeken anaya, çocuğunun çektiği acıların anlamsız olduğunu, onun için herhangi bir ödül ya da adalet olmayacağını söylemek anlamına mı gelir? Bu, rasyonel felsefenin ve teolojinin yetersizliğini gösterme çabasıdır.

3. Bilimsel Şüphecilik ve İnanç Eleştirisi

Russell, genel felsefesinde kanıtlanamayan inançlara karşı şüpheciliği temsil eder. Şeytan/Tanrı kavramını bu eleştirel çerçeveye oturtmuştur:

  • Russell, bilimsel kanıtlardan yoksun olan güçlü inançlara şüpheyle yaklaşır ve bu duruma, Güneş etrafında dönen farazi porselen demliği örneğini vermiştir. Bu, Tanrı veya Şeytan gibi kanıtlanamayan metafizik varlıkların varlığını sorgulayan felsefi bir duruştur.
  • Şeytan'ın varlığına dair herhangi bir iddianın, bilimsel olarak kanıtlanmasının mümkün olmadığı ve bilimsel yöntemin dışındaki yaklaşımlar (teolojik, mitsel, psikolojik) aracılığıyla incelenebileceği genel Şeytan literatüründe belirtilmiştir; Russell'ın materyalist/ateist bakış açısı, Şeytan düşüncesini anlamsız bir kavram olarak tamamen dışlayan kişiler arasında yer alır.

Dolayısıyla, Bertrand Russell'ın Şeytan temalı eserlerinde anlatmak istediği şey büyük ihtimalle, geleneksel dinlerin kötülük sorununu çözmekteki yetersizliğini rasyonel bir dille ifşa etmek ve ilahi bir iyilik bahanesiyle ızdırabın meşrulaştırılmasına karşı çıkmaktır.

Codex Gigas

I. MM-Codex Gigas (Memento Mori Evrenindeki Kitap)

Kaynaklarınızda "MM-Codex Gigas" olarak geçen metin, Memento Mori adlı bir evrenin (oyun/kurgu) ayarları ve kozmogonisi üzerine derinlemesine bilgi veren bir manuel veya el kitabıdır.

Kitabın Amacı ve Yapısı

  • Bu kitap, Memento Mori evreninin ortamına ve kozmogonisine dair derin bir incelemedir.
  • Volume, Memento Mori ortamını genişletmek ve kesin tarihsel bağlamının ötesine geçmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.
  • Kitap, Hermann the Recluse adlı efsanevi bir Serseri'nin (Drifter) birinci elden anlatımı, bir günlük ve antlaşması olarak sunulur.
  • Codex Gigas, deneyimsiz oyuncuların Perdenin Ötesindeki (Beyond the Veil) dünyayı yöneten temel mantığı ve bu dünyanın otoritelerini anlamalarına yardımcı olan bir rehberdir.
  • Metin, yazar Hermann'ın el yazması ve tam sözlerini içeren ana sütunlarla düzenlenmiştir, böylece başka hiçbir metin veya içerik onun açıklamalarını ve kuruntularını bölmez.

MM-Codex Gigas Ana Başlıkları (Hermann'ın Günlüğü)

Yazarların perspektifinden yazılan önsöz ve son söz dışında, metin Hermann'ın günlüğü ve incelemesi olarak şu bölümleri içerir:

  1. Diary of the Illness (Hastalık Günlüğü).
  2. I. Cosmogony (Kozmogoni).
  3. Key notions (Temel Kavramlar).
  4. Gates and Where to Find Them (Kapılar ve Onları Nerede Bulmalı).
  5. Survival and Exploration (Hayatta Kalma ve Keşif).
  6. Powers of Beyond the Veil (Perdenin Ötesindeki Güçler).

Kitabın Sonu: Hermann the Recluse, Codex GigasM.S. 1229'da tamamlamıştır. Maav'ın görevinden azledilmesinden hemen sonra, Hermann kutsanmış kodeksi ellerinde tutarak Unaware (Farkında Olmayan) dünyaya dönmüş ve ölmüştür.


II. Tarihi Codex Gigas (Şeytanın İncili)

Tarihsel olarak Codex Gigas, Orta Çağ'da Bohemya'da yazılmış, büyüklüğü ve içerdiği Şeytan tasviri nedeniyle "Şeytanın İncili" olarak ün salmış devasa bir el yazmasıdır.

1. Kitabın Tanımı ve Fiziksel Özellikleri

  • Kitap, "Şeytanın İncili" (Devil's Bible), Codex Gigas (Yunanca "gigantesk"), Liber Pergrandis veya Gigas Librorum olarak adlandırılmıştır ve dünyanın en büyük ortaçağ el yazması olarak kabul edilir.
  • Orta Çağ'da Dünyanın Yedi Harikası ile karşılaştırılmıştır.
  • Boyutları: Yaklaşık 900 mm yüksekliğinde, 505 mm genişliğinde ve tam 75 kilogram ağırlığındadır.
  • İçeriği: 312 parşömen folyo (yaprak), yani 624 sayfa içerir. Yazı materyali için yaklaşık 160 hayvanın derisinin gerekli olduğu tahmin edilmektedir.
  • Yazılışı: 13. yüzyılın başlarında (muhtemelen 1229 civarında) Bohemya'daki küçük bir Benedictine manastırı olan Podlažice yakınlarında yaratılmıştır.
  • Tek Yazarlık: Yazıdaki ve baş harflerdeki uyum, kitabın tek bir kişinin hayat eseri olduğunu düşündürmektedir. Tarihçiler, bu anıtsal eser üzerinde yazarın tahminen yirmi yıl harcamış olabileceğini tahmin etmektedirler. Grafoskopi testi, tüm el yazması boyunca "g" harfinin aynı şekle sahip olduğunu ve yazarın aynı baskıyı uyguladığını doğrulamıştır.
  • Yazı Dili ve Mürekkep: Kitap antik Latince ile yazılmıştır ve altın, yeşil, sarı, mavi ve kırmızı mürekkepler kullanılmıştır.

2. Efsanesi ve Şeytan Tasviri

Kitabın varlığı, popüler adını da aldığı bir keşiş ve şeytan efsanesiyle ilişkilidir.

  • Şeytanla Anlaşma: Podlažice manastırında yaşayan bir keşiş, günahkar bir eylemden dolayı canlı canlı duvarla örülme cezasına çarptırılmış. Cezadan kaçmak için bir gecede dünyanın gördüğü en büyük kitabı yazmaya söz vermiş. Ancak gece yarısı bunu yetiştiremeyeceğini anlayınca şeytandan yardım istemiş. Şeytan, keşişin ruhu karşılığında anlaşmayı kabul etmiş ve kitabı tamamlamasına yardım etmiştir.
  • Şeytanın Çizimi: Keşiş, minnettarlığının bir ifadesi olarak kitaba şeytanın resmini çizmiştir.
  • İşkence Sahneleri: Efsanevi kökenine rağmen, Codex Gigas Engizisyon tarafından asla kınanmamış, aksine bilim insanlarının ve sanatseverlerin ilgi odağı olmuştur.

3. Ana İçeriği ve Temaları

Codex Gigas, Latince yazılmış ve farklı karakterde on dört metin içerir.

  • Kutsal Metinler: Kitap, Tevrat (Eski Ahit) ile başlar. Kitap ayrıca Yeni Ahit'i de içerir.
  • Rahipler İçin El Kitabı: Metinler arasında, rahipler için günahların ve uygun kefaret yöntemlerinin bir listesini içeren Penitential adı verilen bir el kitabı da bulunmaktadır.
  • Büyü ve Şeytan Çıkarma: Kitap, şiddetli ve kutsal büyüler, tılsımlar (spells) ve demonsal şeytan çıkarma (exorcism) ayinleri içerir.
  • Kötülük Tasviri: Kitabın en korkutucu kısmı, 290 recto sayfasında yer alan, yaklaşık yarım metre yüksekliğinde, renkli şeytan figürüdür. Şeytanın. Bu illüstrasyondan hemen sonra gelen birkaç sayfa, hem görünüm hem de içerik açısından koyu ve kasvetlidir ve şeytan çıkarma ayinlerini kovmak için tıbbi duaları barındırır.

Kabala Geleneğinde, İblis Veya Şeytani Varlıkları (Demonları) Etkisiz Kılmak İçin Kullanılan Dualar

Yahudi mistisizminin temel metinlerinden biri olan Kabala geleneğinde, İblis veya şeytani varlıkları (demonları) etkisiz kılmak için kullanılan dualar veya formülleri kapsamaktadır.

Kaynaklarınız, Kabala'nın Lilith gibi şeytani varlıklarla yoğun bir şekilde ilgilendiğini ve bu varlıklardan korunmak için spesifik yöntemler içerdiğini göstermektedir. Ayrıca genel okült uygulamalarda da Kabalistik kökenli arınma ritüellerine değinilmiştir.

1. Kabala ve Şeytani Varlıklardan (Lilith) Korunma Duaları

Kabala (Yahudi mistisizmi), Şeytan'ın dişi ve tehlikeli bir demon olan Lilith ile en çok uğraşan gizli ilim sistemi olarak geçer. Lilith, cinsel enerjiyi ve şehveti temsil eden, "kara tanrıça" olarak karalanmış bir figürdür. Kabala metinleri, bu varlıkların etkisini kırmak amacıyla uygulanan özel sözler ve ritüeller içerir.

Zohar'dan Lilith'i Etkisiz Kılan Sözler

Lilith'ten korunmak ve onun olumsuz etkisinden kaçınmak amacıyla (ki bu, Kabalistik metinlere göre genellikle cinsellik sırasında boşalan enerjiyi minimize etmek anlamına gelir), temel Kabala metinlerinden biri olan Zohar'da bir çare önerilir.

Bir adamın karısıyla beraber olacağı zaman, aklını sadece "efendi'nin kutsallığına" vermesi ve şu duayı (sözleri) söylemesi gerekir:

“Sen, kadifeye sarılı olan, sen göründün! Bırak, bırak! Gelme de, gitme de! Ne sen, ne de seninkiler! Git, git! Deniz köpürüyor, dalgalar seni çağırıyor. Ben Tanrıya yapıştım, kendimi Kral’ın kutsallığına sardım”.

Bu sözler söylendikten sonra, çiftin başlarını bir saat örtüp beklemesi ve iş bitince yatağın çevresine temiz su serpmesi gerektiği belirtilir.

Şeytan İsimleri ve Kabalistik Kaynaklar

Modern Satanist ritüellerde dahi, Şeytan'ın isimleri zikredilirken İbrani Kabala’sı, Nordik Panteon ve Fenikelilerin esrarengiz dinleri gibi kaynaklardan faydalanıldığı açıkça görülmüştür. Bu, Kabala'nın demonolojik varlıklarla (Şeytan/Demon) yoğun bir şekilde ilgilendiğini gösterir.

2. Kabalistik Haç Ritüeli (Qabalistic Cross)

Bazı okült ve majikal geleneklerde, Kabala'ya dayanan pratikler, kişinin üzerindeki negatif enerjileri ve titreşimleri temizlemek veya ruhsal koruma sağlamak amacıyla kullanılır.

Kabala'nın temel arınma ve dengeleme ritüeli olan Kabalistik Haç (Qabalistic Cross), rahatsız edici ve takıntılı düşünceleri zihinden uzaklaştırmayı ve bir Satanist pratik olmamasına rağmen, negatif ruhsal ve duygusal titreşimleri temizleyerek şeytani/zararlı etkileri dağıtmayı amaçlar.

Bu ritüel, vücudun belirli noktalarına dokunularak (Haç işareti çizilir gibi) İbranice isimlerin söylenmesini içerir:

  • Alına dokunulur ve ATEH (Sen varsın) denir.
  • Cinsel organlara dokunulur ve MALKUTH (Krallık) denir.
  • Sağ omuza dokunulur ve VE-GEBURAH (ve güç) denir.

Bu tür uygulamalar, "İlahi" kıvılcımı içeridekiyle, dışarıdaki "İlahi" olanı (Makro) temas ettirme amacı taşır.

3. İbrahimi Dinlerde Şeytanı Etkisiz Kılma Yolları (Kabala Dışında)

Kaynaklarınız, genel olarak şeytani etkileri kesin ve net bir şekilde etkisiz kılan uygulamaların, özellikle Kuran ve Hadislerde belirtilen, Allah'a sığınma temelli dualar olduğunu belirtir:

  • İstiâze: Şeytanın vesvesesinden veya kışkırtmasından (iğva) kurtulmanın en kesin yolu hemen Allah'a sığınmaktır (istiâze). Allah'ı zikreden kulların şeytanın hakimiyetinden uzak olacağı ifade edilir.
  • İstiâze Formülü: İstiaze kavramı genellikle "Euzü billahi mine'ş-Şeytani'r-racîm" (Kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım) cümlesiyle ifade edilir.
  • Kuran Okumak: Kuran okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığınmak emredilmiştir.
  • İsa'ya İman: Hristiyanlıkta, Şeytan'ı alt etmenin tek veşr Suresi'nin son üç ayetinin (22-23-24) okunması tavsiye edilmiştir.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar