İoanna Kuçuradi Hakkında
İoanna
Kuçuradi Danışmanlık Yaptığı Tezlerle Bir Bakış
İoanna Kuçuradi'nin danışmanlığını yaptığı yüksek
lisans tezleri, Kuçuradi'nin felsefi bakış açısının temel kavramları etrafında
şekillenmekte olup, bu çalışmaların ana odak noktası insan hakları ve etik
değer bilgisidir. Bu tezlerde dine doğrudan bir teolojik inceleme veya
dinsel öğretilerin analizi nadiren görülmekle birlikte, din ve dinsel inançlar
genellikle Kuçuradi'nin felsefi ayrımında yer alan ahlak (göreceli
toplumsal veya kültürel normlar) ve etik (evrensel, bilgiye dayalı
ilkeler) arasındaki ilişki bağlamında veya insan hakları meseleleri
çerçevesinde ele alınır.
İoanna
Kuçuradi'nin Etik Görüşü Işığında Din ve Ahlak
Danışmanlık yaptığı tezlerin felsefi zeminini
oluşturan Kuçuradi'nin etik yaklaşımı, insan eylemlerini ve toplumsal sorunları
değerlendirirken dinî inançlar veya töreler gibi kültürel koşullara dayanan ahlak
kavramını, bilimsel ve felsefi bilgiye dayanan etik kavramından ayırır.
1. Ahlakın Göreceliği: Kuçuradi'ye göre,
toplumsal değer yargıları bazen dinî normlara, törelere, örf ve adetlere
dayanarak belirlenir ve bu tür kurallar genellikle bilgiye dayanmayan, ezbere
yapılmış değerlendirmeler olarak karşımıza çıkar. Bu tür kurallar, iyi niyetle
ortaya konsalar bile, değişen ilkelerdir ve insan haklarını koruma söz konusu
olduğunda yetersiz kalmaktadırlar. Örneğin, kişinin değerlilik yaşantısını,
yani hayatının anlamını, ahlaksal değer yargılarının (namus cinayetleri
gibi) belirlemesindeki tehlikeler Kuçuradi tarafından açıkça görülmektedir.
2. Evrensel Etik ve İnsan Değeri: Kuçuradi,
insan haklarını temellendirirken, insanı tek bir özelliğe indirgeyen (ki bu tek
özellik dinî inanç da olabilir) bir görüşten değil, insanın varlıktaki özel
yeri ve yapısal olanakları bilgisinden hareket eder. İnsan hakları
normlarının evrenselliği, dinî veya kültürel görelilik savlarını dışarıda
bırakacak şekilde, tür olarak insanın varlık koşullarının bilgisinde
temellendirilir.
3. Dinî Çatışmalar ve Siyasal Sömürü:
Küreselleşme sürecinin, tek bir dünya oluşumuna yol açtığı gibi, etnik ve
dinsel çatışmaların canlanmasına da yol açtığı ve ayrılıkları
keskinleştirdiği belirtilmiştir. İnsan hakları kavramının teorik alandaki
karışıklığı nedeniyle siyasal sömürüye açık, "korkulur bir konu"
olarak durduğu ifade edilmektedir.
4. Din Özgürlüğü: Din, etik ve hukuk ilişkisi
bağlamında ele alındığında, Kuçuradi, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkının
(İHEB 18. Madde) bir insan hakkı olarak önemine değinir. Ancak aynı zamanda,
evrensel beyannamede düşünce (fikir/kanaat) ve bilgi arasındaki ayrımın göz
ardı edildiğini, din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin koşulların bu bağlamda
değerlendirildiğini belirtir. Çok dinli toplumlarda (çok etnik kökenli
toplumlardan farklı olarak), farklı bir dine sahip olanların ayrımcı muamele
görmemesi gerektiği, bunun negatif bir temel hak olduğu ifade edilir.
Danışmanlık
Yapılan Tezler Bağlamında Dinî Unsurlar
İoanna Kuçuradi'nin danışmanlığını üstlendiği tezlerde
dinî unsurlar, genellikle toplumsal veya siyasal bir problematik içinde ve
Kuçuradi'nin etik/hukuk çerçevesiyle ilişkilendirilerek ele alınmıştır:
• İnsancıl Müdahale Tezi: Bu tez, insancıl
müdahalenin etik, hukuksal ve siyasal sorunlarını incelerken, yazar tezin ithaf
bölümünde, annesinin inançları gereği her türlü şiddete karşı olmasını
belirtir. Bu, etik duruşun bireysel inançlardan kaynaklanabileceğine dair bir
bağlam sunar, ancak tezin çözümlemesi Kuçuradi'nin felsefi antropolojiye
dayanan insan hakları temellendirmesi üzerinden yürütülür.
• Tragedya ve Etik Tezi (Unamuno): Bu tezin
konusu olan yaşamın trajik duygusu, insanın ölümsüzlük arzusundan (dinî
bir motifin felsefi karşılığı) kaynaklanır. Ancak yazar, Unamuno'nun bu insanca
duygudan yola çıkarak, değişen ahlak anlayışlarından bağımsız bir etik
yaşam öğretisi ortaya çıkardığını vurgular.
• Adil Yargılanma Hakkı Tezi: Bu tez, İoanna
Kuçuradi'nin etik değer bilgisi temelinde adil yargılanma hakkının ihlalini
incelerken, toplumsal ahlaki değer yargılarının rolüne değinir. Çoğunlukça dine
en yüksek değerin biçildiği Ortaçağ'da (veya her çağdaki dinsel kurumların
egemen olduğu toplumlarda) dinin egemenliği altında bireylerin ezbere
değerlendirmeler yaparak değer harcadığı ve bunun etik sorunlara yol açtığı
belirtilir.
• Engelli Bireylerin İnsan Hakları Tezi: Bu
tezin amaçlarından biri, engelli hakları konusunun yalnızca hukuki veya sosyal
politika boyutuyla değil, felsefi ve etik boyutlarıyla da ele alınması
gereken temel bir insan hakları meselesi olduğunu göstermektir. Bu yaklaşım,
hakları merhamet veya yardıma dayalı (ki bu tür yaklaşımlar zaman zaman dinsel
motivasyonlardan beslenebilir) bir bakış açısıyla değil, insan onuru ve yapısal
olanaklar bilgisi temelinde temellendirmeyi amaçlar.
Sonuç olarak, Kuçuradi'nin
danışmanlığını yaptığı tezlerde dine bakış açısı, felsefi etik bağlamında
eleştirel bir ayrım üzerine kuruludur. Dinî veya kültürel inançlar, ahlak
ve değer yargılarının kaynağı olarak kabul edilir; ancak evrensel insan
haklarının temellendirilmesinde bu göreceli kaynaklar yerine, insanın
yapısal olanaklarının ve değerinin bilgisine dayanan nesnel bir etik
anlayışının esas alınması gerektiği vurgulanır.
Kuçuradi
Hristiyan mıydı?
Sağladığınız
kaynaklarda, İoanna Kuçuradi'nin Hristiyan olup olmadığına dair doğrudan veya
dolaylı bir bilgi bulunmamaktadır.
Ancak, kaynaklar Kuçuradi'nin felsefi çalışmalarında
dinî inançların ve Hristiyanlık temalarının etik ve insan hakları bağlamındaki
rolünü çeşitli şekillerde ele almaktadır:
1. İnsan Haklarının Kökenleri: İnsan haklarının
entelektüel soy ağacının, klasik doğal hukuk, modern rasyonalizm, Aydınlanma
idealleri ile birlikte Yahudi ve Hristiyan teolojisini de içerdiği
belirtilmektedir.
2. Kavramsal Temellendirme: Kuçuradi'nin insan
hakları kavramını temellendirirken, kişinin "ırkı, rengi, cinsiyeti,
dili, dininden" bağımsız olarak, insan olmasından kaynaklanan değere
odaklandığı vurgulanır. Din, Kuçuradi'nin insan haklarını tanımladığı
özellikler arasında, insan haklarının dışında bırakılması gereken kültürel
görecelik unsurlarından biri olarak listelenir.
3. Hristiyanlığın Etkisi ve Eleştirisi:
◦ Bazı görüşlerin, insan
hakları standartlarının Hristiyan veya Batı kültürüne göre
hazırlandığını iddia ederek, insan haklarının evrensel meşruiyetini sorguladığı
kaydedilmiştir.
◦ Uluslararası hukukun
tarihsel olarak az sayıda ayrıcalıklı Hristiyan ulusun biçimlendirdiği
bir devletler sistemi olduğu belirtilmiştir.
◦ İnsancıl müdahale fikrinin,
izinin Hristiyan inancına kadar sürülebileceği; 16. ve 17. yüzyıllardaki
din savaşlarına dayandığı belirtilmiştir. Ayrıca, geçmişte müdahale hakkının,
yöneticilerin uyruklarını putperestliğe zorlaması durumunda veya yerlilerin Hristiyanlığa
geçmesi durumunda Papa'nın yöneticileri devirmesi gibi Hristiyanlık ile
ilgili gerekçelere dayandığı örnekler verilmiştir.
19.
yüzyıldaki insancıl müdahalelerin, genellikle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı, Hristiyan
azınlıkları korumak amacıyla gerçekleştirildiği belirtilmiştir.
◦ Nietzsche'nin etik görüşünün
Kuçuradi'nin çalışmalarında ele alındığı bağlamda, Hristiyan ahlakının
(sürü ahlakı şeklinde kendini gösteren çöküntü ahlakı) özgür kişi tarafından
reddedildiği ifade edilmiştir.
◦ Çeviri bilimle ilgili bir
kaynakta, Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte İncil çevirilerinin önem
kazandığı, çevirmenlerin Tanrı'nın kelamını yayan elçi görevi üstlendiği
belirtilmiştir.
4. Çok Dinli Toplumlarda Durum: Kuçuradi, çok
dinli toplumlarda farklı bir dine sahip olanların ayrımcı muamele görmemesi
gerektiği fikrine değinmiştir.
Bu kaynaklar, Kuçuradi'nin kendi dinî kimliğini değil,
dinin ve Hristiyanlık inancının etik, ahlak ve insan hakları tartışmalarındaki
felsefi ve tarihsel konumunu analiz ettiğini göstermektedir.
Kuçuradi
İslam hakkında ne düşünüyor?
İoanna Kuçuradi'nin doğrudan İslam dini veya İslamiyet hakkında kişisel
bir değerlendirmesi ya da teolojik bir görüşü, sunduğunuz kaynaklarda açıkça
belirtilmemektedir. Ancak Kuçuradi'nin felsefi yaklaşımı, dinî
inançların ve dinsel normların toplumsal ve etik alandaki konumunu, genellikle insan
hakları, ahlak ve etik kavramları bağlamında ele almaktadır.
Kuçuradi'nin genel felsefi çerçevesinde
dinî inançlar, ahlak (göreceli toplumsal değer yargıları ve normlar)
kategorisi içinde değerlendirilirken; etik (evrensel ve bilgiye dayalı
ilkeler) bu görecelikten ayrılır.
İslamiyet ve
Dinî Kavramlara İlişkin Dolaylı Atıflar
Kaynaklar, Kuçuradi'nin çalışmalarına
atıfta bulunan metinlerde veya analiz edilen konular bağlamında İslamiyet'e ve
dinî olgulara çeşitli şekillerde değinmektedir:
1. Ahlak ve Değer Yargılarının Kaynağı
Olarak Din: Kuçuradi'nin etik görüşüne göre, insanlar sıklıkla eylemlerini,
toplumsal çevrelerinden hazır olarak aldıkları ve çoğunluğun din, ahlak ya da
ideoloji adı altında dayattığı değer yargılarına veya davranış
kurallarına göre belirler. Bu tür ezbere değerlendirmeler, doğru değerlendirme
değildir ve insanın değerinin harcanmasına neden olabilir. Örneğin,
ahlaksal değer yargılarına dayanarak gerçekleştirilen namus cinayetleri
üzerinden, bir insanın değerlilik yaşantısını insanın değerinin harcanmasına
yol açan değer yargılarının belirlemesindeki tehlikeler açıkça görülmektedir.
2. Kavramların Göreceliği ve Tarihsel
Gelişimi: Bir eserde, "hak" kavramının eski Türkiye'de her
kesimin mensup olduğu fikre göre yorumlanmasının çatışma ortamı oluşturduğuna
değinilirken, yazarın ele aldığı bir romanda (Körkuyu), 'Hak' formatının
karşılığının mutlak doğru, yani Allah, Kur’an ve İslamiyet olduğu, bu
kelimenin Yüksek Öğretmen Okulu'nda ise 'harcanmış emeğin karşılığı' olarak ele
alındığı belirtilmektedir.
3. Dinî Ritüeller ve Toplumsal
Değerler: Aynı roman bağlamında, dinî ritüellerden olan Üç Aylar,
Miraç Kandili, hatim indirme ve kandil gecelerinde helva dağıtılması
gibi uygulamaların değer olgusu olarak sunulduğu görülür. Ayrıca, Müslümanlıkta
intihar edenin cenaze namazının kılınmadığı bilgisine de yer verilmektedir.
4. Hadisler ve Yorumlama Sorunları:
Yine bir roman üzerinden, hadis olduğu belirtilen bir ifadenin (Kocası
gurbette olan kadınların yanına girmeyin. Zira şeytan, her birinizin içinde
vücudunuzda kanın dolaştığı gibi dolaşır) yanlış yorumlama ve telkin sonucu
oluştuğu şeklinde yorumlanabileceği belirtilmiştir.
5. Toplumsal Sorunlar ve Dinî Figürler:
Toplumdaki erdem problemlerinin çözümü için din âlimi dahil herkesin
önce kendi bünyesinde bir ahlak düzeni oluşturması gerektiği ifade edilmiştir.
Ayrıca, güncel siyasal/küresel konular ele alınırken, öz değerler olarak İslâm
ve Türklük kavramlarına değinilmiş; bu değerlerin benimsenmesi durumunda
küresel sisteme karşı durulabileceği vurgulanmıştır.
6. Din Temelli Çatışmalar ve
Ayrımcılık: Başka bir kaynakta, İslâm'da "hoşgörü" adı
altında nasıl çatlaklar oluşturulduğu anlatılmakta ve Vahabiler'den
bahsedilmektedir. Ayrıca, toplumsal ayrımcılık örnekleri verilirken, muhafazakâr
kesimde imam nikâhlı eş (çok eşlilik) meselesine değinilmiştir. Ciddi
toplumsal krizler ve bilgi tahrifatı bağlamında, Sünnilerin Alevi kadınların
karınlarındaki çocukları öldürdüğüne dair basında çıkan yalan haberler
örneklendirilmiştir.
7. Vicdan ve İnanç: Kuçuradi
felsefesinde vicdan, kişinin çevresi tarafından empoze edilen ahlaki
değer yargılarına dayanarak ortaya çıkan bir bilinç olgusu olarak görülür.
Bu bağlamda, vicdanın sesine kulak vermenin veya vicdana göre hareket etmenin
tehlikeli bir istem olduğu belirtilmiştir, çünkü vicdan, insanın değerini
harcayan ezbere değerlendirmelere götürebilir. Bir eylemi gerçekleştiren
cihatçının (Işid üyesi) "hiçbir pişmanlık duymadığı" örneği,
yanlış değerlendirmelerin realitedeki somut sonuçlarını göstermek amacıyla
sunulmuştur.
Kuçuradi'nin Etik Çözümlemesi ve
Laiklik İlkesi
Kuçuradi'nin felsefesinin ana hedefi,
insanın değeri, onuru ve yapısal olanakları bilgisine dayanan evrensel etik
ilkeleri temellendirmektir. Bu evrensel ilkeler, dinî inançlar, töreler
veya kültürel normlar gibi göreceli kaynaklardan bağımsızdır.
• İnsanın değeri, ırkı, rengi, cinsiyeti,
dili, dininden bağımsız olarak korunmalıdır.
• Kuçuradi, dilsel, dinsel ve etnik
azınlıkların farklı özelliklere sahip olmasının onları ayrıcalıklı
kılmadığı gibi ayrımcı muamele görmeyi de gerektirmediğini belirtir.
• Devletin kamusal düzenlemeleri, farklı dinlerin
ya da çoğunluğun dinini hesaba katmadan, laikliğe bağlı olarak
düzenlemeler yapması anlamına gelir. Bu yaklaşım, evrensel insan haklarının
korunması için temel bir gerekliliktir.
Özetle, kaynaklar İoanna Kuçuradi'nin
İslam'a yönelik herhangi bir teolojik analizini sunmamaktadır; ancak dinî
inançların ve normların (İslami gelenekler dahil), toplumsal ve siyasal yaşamda
ahlaki değer yargıları olarak nasıl işlev gördüğünü, insan hakları ve
etik sorunlar bağlamında eleştirel bir yaklaşımla incelediğini göstermektedir.
Bu eleştirel yaklaşım, evrensel etik ilkelerin, dinî ve kültürel görecelik
savunularından ayrıştırılması gerekliliğine odaklanmaktadır.
Kuçuradi
"Küçük Prens" kitabına ayrı bir değer verdiğini söylüyor. Bunun
nedeni ne olabilir
İoanna Kuçuradi'nin Küçük Prens (Antoine
de Saint-Exupéry) kitabına ayrı bir değer vermesinin temel nedenleri, bu eserin
Kuçuradi'nin insanın değeri ve insan başarıları hakkındaki
felsefi görüşlerini somutlaştıran bir fenomen olarak görülmesidir.
Kaynaklara göre, Küçük Prens'in
Kuçuradi'nin düşüncesindeki önemi şu üç ana başlıkta toplanır:
1. İnsanın Değerli Başarılarının Bir
Örneği Olması
Kuçuradi, insan hakları fikrini
temellendirirken, insanın diğer varlıklardan üstünlüğünü sağlayan özel yerini
ve yapısal olanaklarını vurgular. İnsan haklarının özündeki fikir,
insanların sırf insan oldukları için, yani bu özeliklere ve doğal olanaklara
sahip insan türünün üyeleri oldukları için özel bir muamele görmeleri gerektiği
düşüncesidir.
Bu bağlamda Küçük Prens, insan
türünün gerçekleştirdiği değerli başarıların bir örneği olarak
anılmaktadır:
• Kuçuradi, insan türünün üyelerinin yediğimiz
ekmeği, kullandığımız elektriği, Küçük Prensi yazmış, hakkaniyet
düşüncesini getirmiş ve ombudsman kurumunu kurmuş bir türün üyeleri
olmasından dolayı özel bir muamele görmeleri gerektiği düşüncesini dile
getirir.
• Bu başarılar (bilim, sanat, felsefe,
hukuk, kültürler gibi) Kuçuradi'nin felsefesinde insanın değerleri
olarak adlandırılan, insanın olanaklarının gerçekleşmiş hâlidir. Küçük Prens
de bu üstün insan başarılarından biri olarak kabul edilir.
2. Kişi Değerini Temsil Etmesi
Kuçuradi, insanın değeri (tür
olarak insanın diğer varlıklarla ilgisi bakımından özel durumu) ile bir
kişinin değeri (o kişinin o tek olan yapı bütünlüğüne sahip olması)
arasında ayrım yapar. Küçük Prens, felsefi ve etik derinliği olan bir
eser olarak, tekil insan varlığının bu benzersiz değerini temsil eden bir figür
olarak listelenir:
• "Bir kişinin değeri" ifadesi,
Kuçuradi'ye göre, "bir Brand’ın, bir Prometheus’un, bir Antigone’nin,
bir Schweizer’in, bir Küçük Prens’in değeridir".
• Bu, eserin yalnızca edebi bir başarı
olmanın ötesinde, Kuçuradi'nin etik düşüncesinde merkezi bir yer tutan, bir
kişinin sahip olduğu özel bütünlüğü ve benzersizliği simgelediğini
gösterir.
3. Eleştirel Sorgulamanın ve Doğru
Değerlendirmenin Sembolü Olması
Kuçuradi, insanların çoğunlukla
ideolojilerin, ahlakın veya kültürel koşulların dayattığı hazır, ezbere
değerlendirmeler yaparak yanlış eylemlerde bulunduğuna dikkat çeker. Bu kısır
döngüden kurtulmanın yolu doğru değerlendirme yapmaktan geçer. Küçük
Prens'in başkahramanı, bu felsefi sorgulama ihtiyacını temsil eder:
• Kuçuradi, birbiriyle "karşıt"
ideolojilerin "mutlu yarınlar" vaat ettiğini ancak bu uğurda
insanların ölmeye ya da öldürmeye yollandığını belirtir. Bu durumlarda, onlara "niçin?"
diye sorulduğunda, ve Kuçuradi'nin ifadesiyle "Küçük Prens gibi inatla
“ne için?” diye tekrar tekrar sorduğumuzda, yanıtları bir kısır çember içinde
dönüp dolaşıyor".
• Bu alıntı, Küçük Prens'i, siyasal
sömürüye açık, dogmatik ve kısır döngüsel yanıtlara karşı temel ve etik
sorgulamada ısrar eden bir figür olarak konumlandırır. Bu inatçı sorgulama,
Kuçuradi'nin felsefesinde doğru değerlendirme yapabilmenin ve insanın değerini
koruyabilmenin ön koşuludur.
Ekşi
sözlükte Kuçuradi için eleştirel olarak ne söyleniyor
Ekşi Sözlük'teki alıntılara dayanarak,
Ioanna Kuçuradi hakkında bu bölümlerde doğrudan hiçbir eleştirel ifade veya
olumsuz yorum bulunmadığı sonucunu çıkarabiliriz.
Aksine, verilen girdilerin tamamı
Kuçuradi'yi öven, ona saygı duyan ve onu savunan ifadeler içermektedir:
1. Savunma İçeren İfadeler (Örtülü
Eleştirilere Yanıtlar):
En kritik noktalardan biri, bazı
kullanıcıların Kuçuradi'ye yönelik olası olumsuz algıları veya dedikoduları
bizzat reddetmesidir. Bir kullanıcı, Kuçuradi hakkındaki şu iddialara
kesinlikle inanmadığını belirtmiştir:
• Kitap çaldığına.
• Kendisi gibi düşünmeyene asla not
vermemezlik etmediğine. (Ancak, eğer kişi kendi görüşlerini bilgisel
olarak temellendiremiyorsa durumun farklı olduğunu, zira felsefenin kişinin
kendi kafasındakileri kusması olmadığını da eklemiştir).
2. Pozitif ve Övgü Dolu İfadeler:
Kuçuradi hakkındaki diğer tüm ifadeler,
onun akademik ve kişisel üstünlüğünü vurgulamaktadır:
• "Büyük ve saygıdeğer
akademisyen, duayen" olarak nitelendirilmektedir.
• Kendisi, sabrın sınırı olmadığının
belgesi olan insan olarak tanımlanmıştır.
• "Tanıdığım en şahsiyetli
insanlardan" biri olduğu, aynı zamanda filozof olmasının yanı sıra
sanatçı duyarlılığına da sahip olduğu ifade edilmiştir.
• Kendisinin etik üzerine doktorasını
yapan ve etik'i doğru anlatan nadir insanlardan biri olduğu
belirtilmiştir.
• Kitaplarının tekrar tekrar okunabildiği
ve akademik camiaya yüzeye yakın ulusal ve uluslararası yayınıyla örnek
oluşturduğu vurgulanmıştır.
• Koridorlarda etrafında bir hale
(aura) ile dolaştığı söylenmiştir.
Özetle, Ekşi Sözlük'ten alınan bu
alıntılar, Kuçuradi'nin genel olarak akademik çevrelerce saygı duyulan,
dürüstlüğü ve etik alandaki uzmanlığı ile savunulan bir figür olduğunu
göstermektedir. Kaynaklarda Kuçuradi'ye yönelik net bir eleştiriye
rastlanmamaktadır.
İoanna Kuçuradi (d. 4 Ekim 1936, İstanbul),
Türkiye Rumu filozof ve öğretim üyesidir.
Türkiye Felsefe Kurumunun başkanı.
Hâlen Maltepe Üniversitesinde İnsan Hakları
Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı
olarak görev yapmaktadır. Özellikle insan hakları, insan felsefesi, etik gibi
alanlara önem verip bu konularda çalışma yapmaktadır.
Yaşamı
4 Ekim 1936'da,
İstanbul'da, Rum bir ailenin çocuğu olarak dünyaya
geldi. İsminin anlamının erili Ioannes/Johannes/Yahya (Tanrının armağanı) olup
soyadının Türkçe karşılığının ise, Kütükoğlu olduğunu belirtmiştir.[1] Babası,
İstanbul doğumlu bir Sisam Adası göçmeninin oğlu, annesi ise dört yaşındayken
Çorlu'dan İstanbul'a göç etmiş bir ailenin kızıdır.[1] Çocukluğu Beyoğlu'nda
geçti. Babası eczacılık yapmaktaydı. Ailesi, 1942 yılında çıkartılan Varlık Vergisi nedeniyle bazı
mülklerini kaybettiler.
1954'te Zapyon Rum Lisesinden
mezun oldu. 6-7 Eylül Olayları sırasında
ailesiyle Kınalıada'ydılar. 1959'da İstanbul Üniversitesi Felsefe
Bölümünden mezun oldu[2] ve
Prof. Dr. Takiyettin Mengüşoğlu'nun asistanı olarak bu
bölümde göreve başladı. 1965'te hazırladığı "Schopenhauer ve Nietzsche'de
İnsan Problemi" başlıklı tezle doktor oldu. Mengüşoğlu, 27 Mayıs Darbesi'nden sonra 147'ler'e
dahil edilerek üniversiteden ihraç edildi. 1965-1968 arasında Erzurum Atatürk Üniversitesinde görev
yaptı. 1969 yılında Hacettepe Üniversitesi'ne geçti. Emel Doğramacı tarafından
kurulan Felsefe bölümü dekanlığının başkanlığına getirildi. 1970'te doçent,
1978'de profesör oldu.1983'te Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu
FISP'in yönetim kuruluna seçildi ve 1988-1998 arasında genel sekreter,
1998-2003 yılları arasında da federasyon başkanı olarak görev yaptı. Hâlen bu
federasyonun onursal başkanıdır.[3]
1969'da Hacettepe Üniversitesinde felsefe bölümünü
kurdu ve 2003 yılında emekli oluncaya dek bölümün başkanlığını yaptı. 1997'den
beri Maltepe Üniversitesinde İnsan Hakları ve
Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezinin yöneticiliğini yapmaktadır ve bu
merkez bünyesinde kurulan UNESCO kürsüsünün başkanıdır. Ayrıca Koç Üniversitesi mütevelli heyeti
üyesidir. 2015 yılında ODTÜ tarafından kendisine "Senato Özel Ödülü"
verildi.
the European Monitoring Centre
on Racism and Xenophobia, Vienna (Observer, 2004-2007) and the Turkish National
Committee of the UN Decade for Human Rights Education (Chair, 1997-2005).
İoanna Kuçuradi, aralarında
Türkiye Felsefe Derneği (kurucu üye, 1974-1980 arasında genel sekreter ve
1980'den bu yana başkandır), Afro-Asya Felsefe Derneği (2010'dan beri
başkandır), Uluslararası Felsefe Toplulukları Federasyonu (FISP, 1983'ten beri
yönlendirme komitesi üyesi, 1988-1998 arasında genel sekreter, 1998-2003
arasında başkan, 2003-2008 arasında eski başkan ve 2008'den beri onursal
başkan), Yüksek İstişare Konseyi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İnsan Hakları
(1994-1996 arası başkan), Uluslararası Felsefe Enstitüsü, Paris (2014-2017
yılları arasında başkan ve o zamandan bu yana onursal başkandır), Türkiye İnsan
Hakları Ulusal Danışma Konseyi (2002-2005), Avrupa Irkçılık ve Yabancı
Düşmanlığı İzleme Merkezi, Viyana (Gözlemci, 2004-2007) ve BM İnsan Hakları
Eğitimi Türkiye Milli Komitesi (1997-2005 arası başkan) bulunan çeşitli dernek
ve kuruluşların üyesidir.
Eserleri
·
Perdenin Arkası -Şiirler-
(1962)
·
Max Scheler ve Nietzsche'de
Trajik (1965)
·
Nietzsche ve İnsan (1966)
·
Schopenhauer ve İnsan (1967)
·
Liselerimizde Felsefe Öğretimi
(1969)
·
İnsan ve Değerleri: Değer
Problemi (1971)
·
Etik (1977)
·
Sanata Felsefeyle Bakmak (1980)
·
Çağın Olayları Arasında (1980)
·
Uludağ Konuşmaları - Özgürlük,
Ahlâk, Kültür Kavramları (1988)
·
Yüzyılımızda İnsan Felsefesi -
Takiyettin Mengüşoğlu'nun Anısına (1997)
·
Ahlak Etik ve Etikler (2019)
Çevirileri
·
Pratik Aklın Eleştirisi
(Kant'tan, 1980)
·
Ahlâk Metafiziğinin
Temellendirilmesi (Kant'tan, 1981)
·
Gelecekte Bilim Olarak Ortaya
Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena (Kant' tan, 1983)
Üye olduğu kuruluşlar
·
Türkiye Felsefe Kurumu
(1979'dan beri Başkan)
·
Klasik çağ Araştırmaları Kurumu
·
Türk Sosyal Bilimler Derneği
·
Unesco Türkiye Millî Komisyonu,
İnsan Bilimleri Komitesi (Mart 1997'ye kadar)
·
Alman Kültür Merkezi (Ankara)
·
Fédération Internationale des
Sociétés de Philosophie (1983'ten beri Yönetim Kurulu Üyesi, 1988-1998
yıllarında Genel Sekreter, Ağustos 1998'den beri de Başkan)
·
Afro-Asian Philosophy
Association (Asya için Başkan Yardımcısı)
·
Greek Philosophical Society
(Ömür boyu üye)
·
Institut international de
philosophie (Paris)
·
Humboldt Bursiyerleri Derneği
·
Birleşmiş Milletler Türk
Derneği
·
Atatürkçü Düşünce Derneği
·
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakfı
·
T.C. Başbakanlık İnsan Hakları
Başmüşavirliği, İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu (Kurulduğu Ekim 1994'ten,
kaldırıldığı Mart 1996'ya kadar Başkan)
·
International Council for
Philosophical Inquiry with Children
·
World Futures Studies
Federation
·
International Academy of
Humanism
·
Centre de Recherches
Interdisciplinaires en Bioéthique (Onursal Komite Üyesi, Brüksel)
·
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Etik Komitesi (Başkan)
·
İnsan Hakları Eğitimi On Yılı
Ulusal Komitesi (Başkan)
·
PEN Türkiye Merkezi Onur Üyesi
(17 Kasım 2011'den bu yana)[4]
Ödülleri
Kuçuradi, aralarında
aşağıdakilerin de bulunduğu çok sayıda ödül aldı:
·
Goethe-Madalyası (1996)
·
2024 - Cumhuriyetin Aydınlık
Yüzleri[5]
·
Onursal doktor, Girit Üniversitesi, Yunanistan (1996)
·
Türkiye Bilimler Akademisi Ödülü
(1996)
·
Hacettepe Üniversitesi Bilimsel
Başarı Ödülü (1994-1995 ve 1995-1996 Akademik Yılları)
·
Onursal doktor, Universidad
Ricardo Palma, Lima, Peru (2000)
·
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın
Özgürlüğü 1999 Ödülü (2000)
·
Grosses Verdienstkreuz des
Verdienstordens der Bundesrepublik Deutschland Almanya Liyakat Nişanı Şövalye Komutanı
(2001)
·
Mansiyon Ödülü, UNESCO İnsan
Hakları Eğitimi Ödülü (2002)
·
Huésped Ilustra de la Ciudad de
La Habana (2002)
·
Mustafa N. Parlar Bilimsel
Başarı Ödülü, Parlar Vakfı Bilim Ödülü, Ankara, Türkiye (2003)
·
UNESCO Aristoteles Madalyası
(2003)
·
Diyarbakır Tabipler Birliği
Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü (2004)
·
Laik Hümanizm Konseyi
Gezegensel Hümanist Filozof Ödülü (2005)
·
Onursal Üye, Türkiye Bilim
Akademisi Topluluğu, İstanbul (2015)
Kaynakça
1.
^ a b "Başkaldırı
için felsefeyi seçtim". 22 Kasım 2020 tarihinde
kaynağından arşivlendi.
Erişim tarihi: 29 Kasım 2020.
2.
^ Kaynardağ, Arslan (1999). Kadın
Felsefecilerimiz (inceleme ve antoloji). Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu.
s. 32. ISBN 975-7748-22-6. OCLC 43426307.
3.
^ İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin internet sitesindeki
biyografisi [1] 14
Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
4.
^ "Prof. Dr.
İoanna Kuçuradi PEN Onur Üyesi Seçildi". PEN Türkiye
Merkezi. 19 Kasım 2011. 16 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Erişim tarihi: 16 Ocak 2024.
5.
^ "MALTEPE
BELEDİYESİ'NİN İSTASYON DERGİSİ'NE GÖRKEMLİ 3. YAŞ KUTLAMASI". ankahaber.net.
13 Ocak 2024. 13 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Erişim tarihi: 13 Ocak 2024.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar
Yorum Gönder