Print Friendly and PDF

İoanna Kuçuradi Hakkında

Bunlarada Bakarsınız

 

İoanna Kuçuradi Danışmanlık Yaptığı Tezlerle Bir Bakış  

İoanna Kuçuradi'nin danışmanlığını yaptığı yüksek lisans tezleri, Kuçuradi'nin felsefi bakış açısının temel kavramları etrafında şekillenmekte olup, bu çalışmaların ana odak noktası insan hakları ve etik değer bilgisidir. Bu tezlerde dine doğrudan bir teolojik inceleme veya dinsel öğretilerin analizi nadiren görülmekle birlikte, din ve dinsel inançlar genellikle Kuçuradi'nin felsefi ayrımında yer alan ahlak (göreceli toplumsal veya kültürel normlar) ve etik (evrensel, bilgiye dayalı ilkeler) arasındaki ilişki bağlamında veya insan hakları meseleleri çerçevesinde ele alınır.

İoanna Kuçuradi'nin Etik Görüşü Işığında Din ve Ahlak

Danışmanlık yaptığı tezlerin felsefi zeminini oluşturan Kuçuradi'nin etik yaklaşımı, insan eylemlerini ve toplumsal sorunları değerlendirirken dinî inançlar veya töreler gibi kültürel koşullara dayanan ahlak kavramını, bilimsel ve felsefi bilgiye dayanan etik kavramından ayırır.

1. Ahlakın Göreceliği: Kuçuradi'ye göre, toplumsal değer yargıları bazen dinî normlara, törelere, örf ve adetlere dayanarak belirlenir ve bu tür kurallar genellikle bilgiye dayanmayan, ezbere yapılmış değerlendirmeler olarak karşımıza çıkar. Bu tür kurallar, iyi niyetle ortaya konsalar bile, değişen ilkelerdir ve insan haklarını koruma söz konusu olduğunda yetersiz kalmaktadırlar. Örneğin, kişinin değerlilik yaşantısını, yani hayatının anlamını, ahlaksal değer yargılarının (namus cinayetleri gibi) belirlemesindeki tehlikeler Kuçuradi tarafından açıkça görülmektedir.

2. Evrensel Etik ve İnsan Değeri: Kuçuradi, insan haklarını temellendirirken, insanı tek bir özelliğe indirgeyen (ki bu tek özellik dinî inanç da olabilir) bir görüşten değil, insanın varlıktaki özel yeri ve yapısal olanakları bilgisinden hareket eder. İnsan hakları normlarının evrenselliği, dinî veya kültürel görelilik savlarını dışarıda bırakacak şekilde, tür olarak insanın varlık koşullarının bilgisinde temellendirilir.

3. Dinî Çatışmalar ve Siyasal Sömürü: Küreselleşme sürecinin, tek bir dünya oluşumuna yol açtığı gibi, etnik ve dinsel çatışmaların canlanmasına da yol açtığı ve ayrılıkları keskinleştirdiği belirtilmiştir. İnsan hakları kavramının teorik alandaki karışıklığı nedeniyle siyasal sömürüye açık, "korkulur bir konu" olarak durduğu ifade edilmektedir.

4. Din Özgürlüğü: Din, etik ve hukuk ilişkisi bağlamında ele alındığında, Kuçuradi, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkının (İHEB 18. Madde) bir insan hakkı olarak önemine değinir. Ancak aynı zamanda, evrensel beyannamede düşünce (fikir/kanaat) ve bilgi arasındaki ayrımın göz ardı edildiğini, din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin koşulların bu bağlamda değerlendirildiğini belirtir. Çok dinli toplumlarda (çok etnik kökenli toplumlardan farklı olarak), farklı bir dine sahip olanların ayrımcı muamele görmemesi gerektiği, bunun negatif bir temel hak olduğu ifade edilir.

Danışmanlık Yapılan Tezler Bağlamında Dinî Unsurlar

İoanna Kuçuradi'nin danışmanlığını üstlendiği tezlerde dinî unsurlar, genellikle toplumsal veya siyasal bir problematik içinde ve Kuçuradi'nin etik/hukuk çerçevesiyle ilişkilendirilerek ele alınmıştır:

İnsancıl Müdahale Tezi: Bu tez, insancıl müdahalenin etik, hukuksal ve siyasal sorunlarını incelerken, yazar tezin ithaf bölümünde, annesinin inançları gereği her türlü şiddete karşı olmasını belirtir. Bu, etik duruşun bireysel inançlardan kaynaklanabileceğine dair bir bağlam sunar, ancak tezin çözümlemesi Kuçuradi'nin felsefi antropolojiye dayanan insan hakları temellendirmesi üzerinden yürütülür.

Tragedya ve Etik Tezi (Unamuno): Bu tezin konusu olan yaşamın trajik duygusu, insanın ölümsüzlük arzusundan (dinî bir motifin felsefi karşılığı) kaynaklanır. Ancak yazar, Unamuno'nun bu insanca duygudan yola çıkarak, değişen ahlak anlayışlarından bağımsız bir etik yaşam öğretisi ortaya çıkardığını vurgular.

Adil Yargılanma Hakkı Tezi: Bu tez, İoanna Kuçuradi'nin etik değer bilgisi temelinde adil yargılanma hakkının ihlalini incelerken, toplumsal ahlaki değer yargılarının rolüne değinir. Çoğunlukça dine en yüksek değerin biçildiği Ortaçağ'da (veya her çağdaki dinsel kurumların egemen olduğu toplumlarda) dinin egemenliği altında bireylerin ezbere değerlendirmeler yaparak değer harcadığı ve bunun etik sorunlara yol açtığı belirtilir.

Engelli Bireylerin İnsan Hakları Tezi: Bu tezin amaçlarından biri, engelli hakları konusunun yalnızca hukuki veya sosyal politika boyutuyla değil, felsefi ve etik boyutlarıyla da ele alınması gereken temel bir insan hakları meselesi olduğunu göstermektir. Bu yaklaşım, hakları merhamet veya yardıma dayalı (ki bu tür yaklaşımlar zaman zaman dinsel motivasyonlardan beslenebilir) bir bakış açısıyla değil, insan onuru ve yapısal olanaklar bilgisi temelinde temellendirmeyi amaçlar.

Sonuç olarak, Kuçuradi'nin danışmanlığını yaptığı tezlerde dine bakış açısı, felsefi etik bağlamında eleştirel bir ayrım üzerine kuruludur. Dinî veya kültürel inançlar, ahlak ve değer yargılarının kaynağı olarak kabul edilir; ancak evrensel insan haklarının temellendirilmesinde bu göreceli kaynaklar yerine, insanın yapısal olanaklarının ve değerinin bilgisine dayanan nesnel bir etik anlayışının esas alınması gerektiği vurgulanır.

Kuçuradi Hristiyan mıydı?

Sağladığınız kaynaklarda, İoanna Kuçuradi'nin Hristiyan olup olmadığına dair doğrudan veya dolaylı bir bilgi bulunmamaktadır.

Ancak, kaynaklar Kuçuradi'nin felsefi çalışmalarında dinî inançların ve Hristiyanlık temalarının etik ve insan hakları bağlamındaki rolünü çeşitli şekillerde ele almaktadır:

1. İnsan Haklarının Kökenleri: İnsan haklarının entelektüel soy ağacının, klasik doğal hukuk, modern rasyonalizm, Aydınlanma idealleri ile birlikte Yahudi ve Hristiyan teolojisini de içerdiği belirtilmektedir.

2. Kavramsal Temellendirme: Kuçuradi'nin insan hakları kavramını temellendirirken, kişinin "ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, dininden" bağımsız olarak, insan olmasından kaynaklanan değere odaklandığı vurgulanır. Din, Kuçuradi'nin insan haklarını tanımladığı özellikler arasında, insan haklarının dışında bırakılması gereken kültürel görecelik unsurlarından biri olarak listelenir.

3. Hristiyanlığın Etkisi ve Eleştirisi:

    ◦ Bazı görüşlerin, insan hakları standartlarının Hristiyan veya Batı kültürüne göre hazırlandığını iddia ederek, insan haklarının evrensel meşruiyetini sorguladığı kaydedilmiştir.

    ◦ Uluslararası hukukun tarihsel olarak az sayıda ayrıcalıklı Hristiyan ulusun biçimlendirdiği bir devletler sistemi olduğu belirtilmiştir.

    ◦ İnsancıl müdahale fikrinin, izinin Hristiyan inancına kadar sürülebileceği; 16. ve 17. yüzyıllardaki din savaşlarına dayandığı belirtilmiştir. Ayrıca, geçmişte müdahale hakkının, yöneticilerin uyruklarını putperestliğe zorlaması durumunda veya yerlilerin Hristiyanlığa geçmesi durumunda Papa'nın yöneticileri devirmesi gibi Hristiyanlık ile ilgili gerekçelere dayandığı örnekler verilmiştir.

        19. yüzyıldaki insancıl müdahalelerin, genellikle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı, Hristiyan azınlıkları korumak amacıyla gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

    ◦ Nietzsche'nin etik görüşünün Kuçuradi'nin çalışmalarında ele alındığı bağlamda, Hristiyan ahlakının (sürü ahlakı şeklinde kendini gösteren çöküntü ahlakı) özgür kişi tarafından reddedildiği ifade edilmiştir.

    ◦ Çeviri bilimle ilgili bir kaynakta, Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte İncil çevirilerinin önem kazandığı, çevirmenlerin Tanrı'nın kelamını yayan elçi görevi üstlendiği belirtilmiştir.

4. Çok Dinli Toplumlarda Durum: Kuçuradi, çok dinli toplumlarda farklı bir dine sahip olanların ayrımcı muamele görmemesi gerektiği fikrine değinmiştir.

Bu kaynaklar, Kuçuradi'nin kendi dinî kimliğini değil, dinin ve Hristiyanlık inancının etik, ahlak ve insan hakları tartışmalarındaki felsefi ve tarihsel konumunu analiz ettiğini göstermektedir.

Kuçuradi İslam hakkında ne düşünüyor?

İoanna Kuçuradi'nin doğrudan İslam dini veya İslamiyet hakkında kişisel bir değerlendirmesi ya da teolojik bir görüşü, sunduğunuz kaynaklarda açıkça belirtilmemektedir. Ancak Kuçuradi'nin felsefi yaklaşımı, dinî inançların ve dinsel normların toplumsal ve etik alandaki konumunu, genellikle insan hakları, ahlak ve etik kavramları bağlamında ele almaktadır.

Kuçuradi'nin genel felsefi çerçevesinde dinî inançlar, ahlak (göreceli toplumsal değer yargıları ve normlar) kategorisi içinde değerlendirilirken; etik (evrensel ve bilgiye dayalı ilkeler) bu görecelikten ayrılır.

İslamiyet ve Dinî Kavramlara İlişkin Dolaylı Atıflar

Kaynaklar, Kuçuradi'nin çalışmalarına atıfta bulunan metinlerde veya analiz edilen konular bağlamında İslamiyet'e ve dinî olgulara çeşitli şekillerde değinmektedir:

1. Ahlak ve Değer Yargılarının Kaynağı Olarak Din: Kuçuradi'nin etik görüşüne göre, insanlar sıklıkla eylemlerini, toplumsal çevrelerinden hazır olarak aldıkları ve çoğunluğun din, ahlak ya da ideoloji adı altında dayattığı değer yargılarına veya davranış kurallarına göre belirler. Bu tür ezbere değerlendirmeler, doğru değerlendirme değildir ve insanın değerinin harcanmasına neden olabilir. Örneğin, ahlaksal değer yargılarına dayanarak gerçekleştirilen namus cinayetleri üzerinden, bir insanın değerlilik yaşantısını insanın değerinin harcanmasına yol açan değer yargılarının belirlemesindeki tehlikeler açıkça görülmektedir.

2. Kavramların Göreceliği ve Tarihsel Gelişimi: Bir eserde, "hak" kavramının eski Türkiye'de her kesimin mensup olduğu fikre göre yorumlanmasının çatışma ortamı oluşturduğuna değinilirken, yazarın ele aldığı bir romanda (Körkuyu), 'Hak' formatının karşılığının mutlak doğru, yani Allah, Kur’an ve İslamiyet olduğu, bu kelimenin Yüksek Öğretmen Okulu'nda ise 'harcanmış emeğin karşılığı' olarak ele alındığı belirtilmektedir.

3. Dinî Ritüeller ve Toplumsal Değerler: Aynı roman bağlamında, dinî ritüellerden olan Üç Aylar, Miraç Kandili, hatim indirme ve kandil gecelerinde helva dağıtılması gibi uygulamaların değer olgusu olarak sunulduğu görülür. Ayrıca, Müslümanlıkta intihar edenin cenaze namazının kılınmadığı bilgisine de yer verilmektedir.

4. Hadisler ve Yorumlama Sorunları: Yine bir roman üzerinden, hadis olduğu belirtilen bir ifadenin (Kocası gurbette olan kadınların yanına girmeyin. Zira şeytan, her birinizin içinde vücudunuzda kanın dolaştığı gibi dolaşır) yanlış yorumlama ve telkin sonucu oluştuğu şeklinde yorumlanabileceği belirtilmiştir.

5. Toplumsal Sorunlar ve Dinî Figürler: Toplumdaki erdem problemlerinin çözümü için din âlimi dahil herkesin önce kendi bünyesinde bir ahlak düzeni oluşturması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, güncel siyasal/küresel konular ele alınırken, öz değerler olarak İslâm ve Türklük kavramlarına değinilmiş; bu değerlerin benimsenmesi durumunda küresel sisteme karşı durulabileceği vurgulanmıştır.

6. Din Temelli Çatışmalar ve Ayrımcılık: Başka bir kaynakta, İslâm'da "hoşgörü" adı altında nasıl çatlaklar oluşturulduğu anlatılmakta ve Vahabiler'den bahsedilmektedir. Ayrıca, toplumsal ayrımcılık örnekleri verilirken, muhafazakâr kesimde imam nikâhlı eş (çok eşlilik) meselesine değinilmiştir. Ciddi toplumsal krizler ve bilgi tahrifatı bağlamında, Sünnilerin Alevi kadınların karınlarındaki çocukları öldürdüğüne dair basında çıkan yalan haberler örneklendirilmiştir.

7. Vicdan ve İnanç: Kuçuradi felsefesinde vicdan, kişinin çevresi tarafından empoze edilen ahlaki değer yargılarına dayanarak ortaya çıkan bir bilinç olgusu olarak görülür. Bu bağlamda, vicdanın sesine kulak vermenin veya vicdana göre hareket etmenin tehlikeli bir istem olduğu belirtilmiştir, çünkü vicdan, insanın değerini harcayan ezbere değerlendirmelere götürebilir. Bir eylemi gerçekleştiren cihatçının (Işid üyesi) "hiçbir pişmanlık duymadığı" örneği, yanlış değerlendirmelerin realitedeki somut sonuçlarını göstermek amacıyla sunulmuştur.

Kuçuradi'nin Etik Çözümlemesi ve Laiklik İlkesi

Kuçuradi'nin felsefesinin ana hedefi, insanın değeri, onuru ve yapısal olanakları bilgisine dayanan evrensel etik ilkeleri temellendirmektir. Bu evrensel ilkeler, dinî inançlar, töreler veya kültürel normlar gibi göreceli kaynaklardan bağımsızdır.

• İnsanın değeri, ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, dininden bağımsız olarak korunmalıdır.

• Kuçuradi, dilsel, dinsel ve etnik azınlıkların farklı özelliklere sahip olmasının onları ayrıcalıklı kılmadığı gibi ayrımcı muamele görmeyi de gerektirmediğini belirtir.

• Devletin kamusal düzenlemeleri, farklı dinlerin ya da çoğunluğun dinini hesaba katmadan, laikliğe bağlı olarak düzenlemeler yapması anlamına gelir. Bu yaklaşım, evrensel insan haklarının korunması için temel bir gerekliliktir.

Özetle, kaynaklar İoanna Kuçuradi'nin İslam'a yönelik herhangi bir teolojik analizini sunmamaktadır; ancak dinî inançların ve normların (İslami gelenekler dahil), toplumsal ve siyasal yaşamda ahlaki değer yargıları olarak nasıl işlev gördüğünü, insan hakları ve etik sorunlar bağlamında eleştirel bir yaklaşımla incelediğini göstermektedir. Bu eleştirel yaklaşım, evrensel etik ilkelerin, dinî ve kültürel görecelik savunularından ayrıştırılması gerekliliğine odaklanmaktadır.

Kuçuradi "Küçük Prens" kitabına ayrı bir değer verdiğini söylüyor. Bunun nedeni ne olabilir

İoanna Kuçuradi'nin Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupéry) kitabına ayrı bir değer vermesinin temel nedenleri, bu eserin Kuçuradi'nin insanın değeri ve insan başarıları hakkındaki felsefi görüşlerini somutlaştıran bir fenomen olarak görülmesidir.

Kaynaklara göre, Küçük Prens'in Kuçuradi'nin düşüncesindeki önemi şu üç ana başlıkta toplanır:

1. İnsanın Değerli Başarılarının Bir Örneği Olması

Kuçuradi, insan hakları fikrini temellendirirken, insanın diğer varlıklardan üstünlüğünü sağlayan özel yerini ve yapısal olanaklarını vurgular. İnsan haklarının özündeki fikir, insanların sırf insan oldukları için, yani bu özeliklere ve doğal olanaklara sahip insan türünün üyeleri oldukları için özel bir muamele görmeleri gerektiği düşüncesidir.

Bu bağlamda Küçük Prens, insan türünün gerçekleştirdiği değerli başarıların bir örneği olarak anılmaktadır:

• Kuçuradi, insan türünün üyelerinin yediğimiz ekmeği, kullandığımız elektriği, Küçük Prensi yazmış, hakkaniyet düşüncesini getirmiş ve ombudsman kurumunu kurmuş bir türün üyeleri olmasından dolayı özel bir muamele görmeleri gerektiği düşüncesini dile getirir.

• Bu başarılar (bilim, sanat, felsefe, hukuk, kültürler gibi) Kuçuradi'nin felsefesinde insanın değerleri olarak adlandırılan, insanın olanaklarının gerçekleşmiş hâlidir. Küçük Prens de bu üstün insan başarılarından biri olarak kabul edilir.

2. Kişi Değerini Temsil Etmesi

Kuçuradi, insanın değeri (tür olarak insanın diğer varlıklarla ilgisi bakımından özel durumu) ile bir kişinin değeri (o kişinin o tek olan yapı bütünlüğüne sahip olması) arasında ayrım yapar. Küçük Prens, felsefi ve etik derinliği olan bir eser olarak, tekil insan varlığının bu benzersiz değerini temsil eden bir figür olarak listelenir:

• "Bir kişinin değeri" ifadesi, Kuçuradi'ye göre, "bir Brand’ın, bir Prometheus’un, bir Antigone’nin, bir Schweizer’in, bir Küçük Prens’in değeridir".

• Bu, eserin yalnızca edebi bir başarı olmanın ötesinde, Kuçuradi'nin etik düşüncesinde merkezi bir yer tutan, bir kişinin sahip olduğu özel bütünlüğü ve benzersizliği simgelediğini gösterir.

3. Eleştirel Sorgulamanın ve Doğru Değerlendirmenin Sembolü Olması

Kuçuradi, insanların çoğunlukla ideolojilerin, ahlakın veya kültürel koşulların dayattığı hazır, ezbere değerlendirmeler yaparak yanlış eylemlerde bulunduğuna dikkat çeker. Bu kısır döngüden kurtulmanın yolu doğru değerlendirme yapmaktan geçer. Küçük Prens'in başkahramanı, bu felsefi sorgulama ihtiyacını temsil eder:

• Kuçuradi, birbiriyle "karşıt" ideolojilerin "mutlu yarınlar" vaat ettiğini ancak bu uğurda insanların ölmeye ya da öldürmeye yollandığını belirtir. Bu durumlarda, onlara "niçin?" diye sorulduğunda, ve Kuçuradi'nin ifadesiyle "Küçük Prens gibi inatla “ne için?” diye tekrar tekrar sorduğumuzda, yanıtları bir kısır çember içinde dönüp dolaşıyor".

• Bu alıntı, Küçük Prens'i, siyasal sömürüye açık, dogmatik ve kısır döngüsel yanıtlara karşı temel ve etik sorgulamada ısrar eden bir figür olarak konumlandırır. Bu inatçı sorgulama, Kuçuradi'nin felsefesinde doğru değerlendirme yapabilmenin ve insanın değerini koruyabilmenin ön koşuludur.

Ekşi sözlükte Kuçuradi için eleştirel olarak ne söyleniyor

Ekşi Sözlük'teki alıntılara dayanarak, Ioanna Kuçuradi hakkında bu bölümlerde doğrudan hiçbir eleştirel ifade veya olumsuz yorum bulunmadığı sonucunu çıkarabiliriz.

Aksine, verilen girdilerin tamamı Kuçuradi'yi öven, ona saygı duyan ve onu savunan ifadeler içermektedir:

1. Savunma İçeren İfadeler (Örtülü Eleştirilere Yanıtlar):

En kritik noktalardan biri, bazı kullanıcıların Kuçuradi'ye yönelik olası olumsuz algıları veya dedikoduları bizzat reddetmesidir. Bir kullanıcı, Kuçuradi hakkındaki şu iddialara kesinlikle inanmadığını belirtmiştir:

Kitap çaldığına.

• Kendisi gibi düşünmeyene asla not vermemezlik etmediğine. (Ancak, eğer kişi kendi görüşlerini bilgisel olarak temellendiremiyorsa durumun farklı olduğunu, zira felsefenin kişinin kendi kafasındakileri kusması olmadığını da eklemiştir).

2. Pozitif ve Övgü Dolu İfadeler:

Kuçuradi hakkındaki diğer tüm ifadeler, onun akademik ve kişisel üstünlüğünü vurgulamaktadır:

• "Büyük ve saygıdeğer akademisyen, duayen" olarak nitelendirilmektedir.

• Kendisi, sabrın sınırı olmadığının belgesi olan insan olarak tanımlanmıştır.

• "Tanıdığım en şahsiyetli insanlardan" biri olduğu, aynı zamanda filozof olmasının yanı sıra sanatçı duyarlılığına da sahip olduğu ifade edilmiştir.

• Kendisinin etik üzerine doktorasını yapan ve etik'i doğru anlatan nadir insanlardan biri olduğu belirtilmiştir.

• Kitaplarının tekrar tekrar okunabildiği ve akademik camiaya yüzeye yakın ulusal ve uluslararası yayınıyla örnek oluşturduğu vurgulanmıştır.

• Koridorlarda etrafında bir hale (aura) ile dolaştığı söylenmiştir.

Özetle, Ekşi Sözlük'ten alınan bu alıntılar, Kuçuradi'nin genel olarak akademik çevrelerce saygı duyulan, dürüstlüğü ve etik alandaki uzmanlığı ile savunulan bir figür olduğunu göstermektedir. Kaynaklarda Kuçuradi'ye yönelik net bir eleştiriye rastlanmamaktadır.

İoanna Kuçuradi (d. 4 Ekim 1936, İstanbul), Türkiye Rumu filozof ve öğretim üyesidir.

Türkiye Felsefe Kurumunun başkanı. Hâlen Maltepe Üniversitesinde İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır. Özellikle insan hakları, insan felsefesi, etik gibi alanlara önem verip bu konularda çalışma yapmaktadır.

Yaşamı

4 Ekim 1936'da, İstanbul'da, Rum bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İsminin anlamının erili Ioannes/Johannes/Yahya (Tanrının armağanı) olup soyadının Türkçe karşılığının ise, Kütükoğlu olduğunu belirtmiştir.[1] Babası, İstanbul doğumlu bir Sisam Adası göçmeninin oğlu, annesi ise dört yaşındayken Çorlu'dan İstanbul'a göç etmiş bir ailenin kızıdır.[1] Çocukluğu Beyoğlu'nda geçti. Babası eczacılık yapmaktaydı. Ailesi, 1942 yılında çıkartılan Varlık Vergisi nedeniyle bazı mülklerini kaybettiler.

1954'te Zapyon Rum Lisesinden mezun oldu. 6-7 Eylül Olayları sırasında ailesiyle Kınalıada'ydılar. 1959'da İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünden mezun oldu[2] ve Prof. Dr. Takiyettin Mengüşoğlu'nun asistanı olarak bu bölümde göreve başladı. 1965'te hazırladığı "Schopenhauer ve Nietzsche'de İnsan Problemi" başlıklı tezle doktor oldu. Mengüşoğlu, 27 Mayıs Darbesi'nden sonra 147'ler'e dahil edilerek üniversiteden ihraç edildi. 1965-1968 arasında Erzurum Atatürk Üniversitesinde görev yaptı. 1969 yılında Hacettepe Üniversitesi'ne geçti. Emel Doğramacı tarafından kurulan Felsefe bölümü dekanlığının başkanlığına getirildi. 1970'te doçent, 1978'de profesör oldu.1983'te Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu FISP'in yönetim kuruluna seçildi ve 1988-1998 arasında genel sekreter, 1998-2003 yılları arasında da federasyon başkanı olarak görev yaptı. Hâlen bu federasyonun onursal başkanıdır.[3]

1969'da Hacettepe Üniversitesinde felsefe bölümünü kurdu ve 2003 yılında emekli oluncaya dek bölümün başkanlığını yaptı. 1997'den beri Maltepe Üniversitesinde İnsan Hakları ve Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezinin yöneticiliğini yapmaktadır ve bu merkez bünyesinde kurulan UNESCO kürsüsünün başkanıdır. Ayrıca Koç Üniversitesi mütevelli heyeti üyesidir. 2015 yılında ODTÜ tarafından kendisine "Senato Özel Ödülü" verildi.

the European Monitoring Centre on Racism and Xenophobia, Vienna (Observer, 2004-2007) and the Turkish National Committee of the UN Decade for Human Rights Education (Chair, 1997-2005).

İoanna Kuçuradi, aralarında Türkiye Felsefe Derneği (kurucu üye, 1974-1980 arasında genel sekreter ve 1980'den bu yana başkandır), Afro-Asya Felsefe Derneği (2010'dan beri başkandır), Uluslararası Felsefe Toplulukları Federasyonu (FISP, 1983'ten beri yönlendirme komitesi üyesi, 1988-1998 arasında genel sekreter, 1998-2003 arasında başkan, 2003-2008 arasında eski başkan ve 2008'den beri onursal başkan), Yüksek İstişare Konseyi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İnsan Hakları (1994-1996 arası başkan), Uluslararası Felsefe Enstitüsü, Paris (2014-2017 yılları arasında başkan ve o zamandan bu yana onursal başkandır), Türkiye İnsan Hakları Ulusal Danışma Konseyi (2002-2005), Avrupa Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı İzleme Merkezi, Viyana (Gözlemci, 2004-2007) ve BM İnsan Hakları Eğitimi Türkiye Milli Komitesi (1997-2005 arası başkan) bulunan çeşitli dernek ve kuruluşların üyesidir.

Eserleri

·        Perdenin Arkası -Şiirler- (1962)

·        Max Scheler ve Nietzsche'de Trajik (1965)

·        Nietzsche ve İnsan (1966)

·        Schopenhauer ve İnsan (1967)

·        Liselerimizde Felsefe Öğretimi (1969)

·        İnsan ve Değerleri: Değer Problemi (1971)

·        Etik (1977)

·        Sanata Felsefeyle Bakmak (1980)

·        Çağın Olayları Arasında (1980)

·        Uludağ Konuşmaları - Özgürlük, Ahlâk, Kültür Kavramları (1988)

·        Yüzyılımızda İnsan Felsefesi - Takiyettin Mengüşoğlu'nun Anısına (1997)

·        Ahlak Etik ve Etikler (2019)

Çevirileri

·        Pratik Aklın Eleştirisi (Kant'tan, 1980)

·        Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi (Kant'tan, 1981)

·        Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena (Kant' tan, 1983)

Üye olduğu kuruluşlar

·        Türkiye Felsefe Kurumu (1979'dan beri Başkan)

·        Klasik çağ Araştırmaları Kurumu

·        Türk Sosyal Bilimler Derneği

·        Unesco Türkiye Millî Komisyonu, İnsan Bilimleri Komitesi (Mart 1997'ye kadar)

·        Alman Kültür Merkezi (Ankara)

·        Fédération Internationale des Sociétés de Philosophie (1983'ten beri Yönetim Kurulu Üyesi, 1988-1998 yıllarında Genel Sekreter, Ağustos 1998'den beri de Başkan)

·        Afro-Asian Philosophy Association (Asya için Başkan Yardımcısı)

·        Greek Philosophical Society (Ömür boyu üye)

·        Institut international de philosophie (Paris)

·        Humboldt Bursiyerleri Derneği

·        Birleşmiş Milletler Türk Derneği

·        Atatürkçü Düşünce Derneği

·        Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı

·        T.C. Başbakanlık İnsan Hakları Başmüşavirliği, İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu (Kurulduğu Ekim 1994'ten, kaldırıldığı Mart 1996'ya kadar Başkan)

·        International Council for Philosophical Inquiry with Children

·        World Futures Studies Federation

·        International Academy of Humanism

·        Centre de Recherches Interdisciplinaires en Bioéthique (Onursal Komite Üyesi, Brüksel)

·        Türkiye İnsan Hakları Vakfı Etik Komitesi (Başkan)

·        İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi (Başkan)

·        PEN Türkiye Merkezi Onur Üyesi (17 Kasım 2011'den bu yana)[4]

Ödülleri

Kuçuradi, aralarında aşağıdakilerin de bulunduğu çok sayıda ödül aldı:

·        Goethe-Madalyası (1996)

·        2024 - Cumhuriyetin Aydınlık Yüzleri[5]

·        Onursal doktor, Girit ÜniversitesiYunanistan (1996)

·        Türkiye Bilimler Akademisi Ödülü (1996)

·        Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Başarı Ödülü (1994-1995 ve 1995-1996 Akademik Yılları)

·        Onursal doktor, Universidad Ricardo Palma, LimaPeru (2000)

·        Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü 1999 Ödülü (2000)

·        Grosses Verdienstkreuz des Verdienstordens der Bundesrepublik Deutschland Almanya Liyakat Nişanı Şövalye Komutanı (2001)

·        Mansiyon Ödülü, UNESCO İnsan Hakları Eğitimi Ödülü (2002)

·        Huésped Ilustra de la Ciudad de La Habana (2002)

·        Mustafa N. Parlar Bilimsel Başarı Ödülü, Parlar Vakfı Bilim Ödülü, Ankara, Türkiye (2003)

·        UNESCO Aristoteles Madalyası (2003)

·        Diyarbakır Tabipler Birliği Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü (2004)

·        Laik Hümanizm Konseyi Gezegensel Hümanist Filozof Ödülü (2005)

·        Onursal Üye, Türkiye Bilim Akademisi Topluluğu, İstanbul (2015)

Kaynakça

1.     ^ a b "Başkaldırı için felsefeyi seçtim". 22 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2020.

2.     ^ Kaynardağ, Arslan (1999). Kadın Felsefecilerimiz (inceleme ve antoloji). Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu. s. 32. ISBN 975-7748-22-6OCLC 43426307.

3.     ^ İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin internet sitesindeki biyografisi [1] 14 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

4.     ^ "Prof. Dr. İoanna Kuçuradi PEN Onur Üyesi Seçildi". PEN Türkiye Merkezi. 19 Kasım 2011. 16 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2024.

5.     ^ "MALTEPE BELEDİYESİ'NİN İSTASYON DERGİSİ'NE GÖRKEMLİ 3. YAŞ KUTLAMASI". ankahaber.net. 13 Ocak 2024. 13 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ocak 2024.

 

Formun Üstü

Formun Altı

 

Formun Üstü

Formun Altı

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar