Print Friendly and PDF

Yayınlar


Sünnete (Hadislere) Karşı Düşmanlık

Bunlarada Bakarsınız

Sünnete (Hadislere) karşı düşmanlığın altında yatan gizli nedenler, kaynaklara göre genellikle İslam dünyasının bütünlüğünü bozmaya, Batı medeniyetinin değerlerini yerleştirmeye ve emperyalist/küresel güçlerin çıkarlarına hizmet etmeye yönelik stratejik ve siyasi amaçlardan kaynaklanmaktadır. Bu düşmanlık, teolojik bir tartışmadan öte, küresel ve bölgesel bir çatışmanın aracı olarak görülmektedir.

Kaynaklarda belirtilen sünnet düşmanlığının gizli ve sistemik nedenleri şunlardır:

1. Dış Güçlerin İfsat ve Kontrol Projeleri

Sünnet düşmanlığının fikir kaynağı, İslam'ı yıkmak isteyen Yahudi ve Hıristiyan müsteşrikler tarafından sistematik olarak İslam âleminde yayılmaktadır.

  • İngiliz Emperyalizminin Rolü: Özellikle 19. yüzyılda ve sonrasında İngiliz emperyalizmi, İslam coğrafyasındaki istila ve işgal girişimlerine karşı direnen ehl-i sünnet ümmetini bölmek, parçalamak ve birliğini bozmak için bu fikirleri kullanmıştır.
  • Özel Olarak Yetiştirilen İşbirlikçiler: İngilizler bu amaçla, Müslümanların içinden özellikle seçip yetiştirdikleri (güya) İslam âlimleri vasıtasıyla, bu ifsat edici fikirleri basın-yayın ve sosyal medya aracılığıyla yaymışlardır. Bu durum, Hindistan alt kıtasında Hind Kur’aniyyün ekolüyle başlamış ve dünyaya yayılmıştır.
  • Küresel Sermayenin Şartı: Kapitalizm ve emperyalizm, İslam âlemini sömürmek ve direnme gücünü kırmak için sünnetin devre dışı bırakılması suretiyle bu değişimi bir şart olarak görmektedir.

2. Dini Hayatta Boşluk Oluşturma ve Kur’an’ı Çarpıtma Amaçları

Sünnetin devre dışı bırakılmasının asıl hedeflerinden biri, Müslümanların ibadet ve yaşam biçimlerini imkânsız hale getirerek Batı medeniyetine iktidar yolu açmaktır.

  • Dini Yaşamda Boşluk Yaratmak: Dini kuralların çok büyük oranda uygulaması sünnetten öğrenilmektedir (örneğin namazın kılınışı, haccın uygulanışı, zekât uygulamaları). Şayet Sünnet devre dışı kalırsa, bu ibadetlerin Kur’an’da nasıl kılınacağına dair hüküm bulunamaz ve İslam’ın anlaşılıp yaşanması mümkün olmaz. Oryantalistlerin amacı da tam olarak budur.
  • Kur’an’ı Yanlış Yorumlama İmkanı: Sünnet devre dışı kaldığı takdirde, Kur’an’ın istenildiği gibi yanlış yorumlanması söz konusu olacaktır. Amaçları, bu yanlış yorumlarla Kur’an’ın hükümlerini değiştirip dönüştürmektir.
  • İbadetleri Sulandırma: Sünnet düşmanlığı yapanlar, ibadetlerin en doğru şekilde yapılmalarını engelleyerek, yanlış yorumlarla kafa karışıklığı meydana getirmeye çalışmaktadırlar. Örneğin, "Salat" kelimesinin sadece dua anlamına gelebileceği teziyle, namaz kılmadan dua yapılması yeterlidir diyebilmenin yolunu açmaya çalışarak ibadetleri sulandırmak istemektedirler.

3. Batı Merkezli Değerleri İktidar Kılma Çabası

Sünnete karşı çıkanlar, Batı medeniyetinin üstünlüğünü kabul eden ve hayatın sorunlarına dinden çözüm üretecek donanımda olmayan (kâbız) kimselerdir.

  • Alternatif Medeniyeti Engellemek: Hadis/sünneti reddedenler, Hz. Peygamber’i ve Tevhid mücadelesini tarihselleştirerek Müslümanların Batılılaşmaya karşı alternatif bir medeniyet kurmalarını engellemek istemektedirler. Sünnet dışlandığı zaman, boşluk kabul etmeyen hayat bunu farklı dünya görüşleri ve medeniyet anlayışlarıyla dolduracaktır.
  • Batı Merkezli Değerleri Kriter Yapmak: Hadis/sünneti reddedenler, Müslümanların derecelerini belirleyen en önemli ölçüt olan sünneti yok ederek, Batı merkezli değerleri insan olmanın ölçüsü yapmak isteyenlere taşeronluk yapmaktadırlar. Bu, değer merkezli paralel bir dinin zuhuruna yardımcı olmak anlamına gelmektedir.
  • Ümmetin Birliğini Yok Etmek: Sünnet düşmanları, Müslümanların dünya çapındaki ortak davranışlarını (abdest, namaz, oruç, zekât, selâmlaşma, tesettür, hayâ vb.) ortadan kaldırarak İslâm ümmetinin vahdetini (birliğini) bozmak isteyen işbirlikçilerdir.

4. Peygamberin Konumunu İtibarsızlaştırma

Sünneti reddedenlerin benimsediği ana tekniklerden biri, Hz. Peygamber'in dindeki konumunu ve yetkisini sınırlamaktır.

  • Peygamberi "Postacı" Düzeyine İndirme: Amaç, Resûlüllah’ın peygamberlik makamını bir ulak veya postacı düzeyine indirgemek. "Peygamber postacıdır, ona tabi olmaya gerek yoktur" gibi söylemler kullanılarak dinde şüphe uyandırılmaya çalışılmaktadır.
  • Kendilerini Sahte Peygamber Konumuna Koyma: Hadis ve sünneti reddedenler, Resûlüllah'ın tebyin/açıklama yetkisini O’nun elinden almaya çalışarak kendilerini işlevsel anlamda sahte peygamber yerine koymaktadırlar. Kur'an'ın beyan yetkisinin Hz. Peygamber’e verildiği açıkça belirtilmesine rağmen, sünneti kabul etmeyerek bu yetkiyi kendilerine devretmeye çalışırlar.
  • Hadislerin Güvenirliğine Gölge Düşürmek: Hadis mecmualarını, yüz kızartıcı, gülünç ve saçma konularla dolu olduğu izlenimini uyandırmak amacıyla, Hristiyan misyonerlerinin yaptığı gibi, kopuk cümle ve ibareler çıkarıp Müslüman halka göstermek suretiyle, sünnetin zenginliğine ve güvenirliğine gölge düşürmek istemektedirler.

5. Siyasi ve Tarihi Kökenler

Sünnet düşmanlığı fikri, İslam tarihinde de benzer amaçlarla ortaya çıkmıştır.

  • Hariciler ve Siyasi Bölünme: Sünnet düşmanlığı başlangıcı, Peygamberimizden sonra kimin halife olacağı tartışmalarıyla başlamıştır. Haricîler, Kur’an’ı yücelterek ona uymaya çağırmışlar, ancak Sıffin Savaşı’nda sünneti devre dışı bırakarak fitne ateşini yakmışlardır. Onlar hadisleri delil olarak kabul etmez ve bütün sahabeleri kâfirlikle itham ederlerdi.
  • Mutezilenin Felsefi Teslimiyeti: Mutezile, fetihler sonucu karşılaştıkları Acem ve Yunan felsefelerini akla ve akılcılığa uygun kabul ederek, İslam inanç ve kurallarını bu sözde akılcı ölçülere uydurmak istedi. Ancak bu yolda hadis/sünnet engeliyle karşılaştıkları için, Hariciler gibi hadise şüpheyle yaklaştılar ve sünneti delil kabul etmekten çekindiler. Bu durum, yabancı felsefe ve gayrimüslim medeniyet ve kültürle karşılaşınca zihinsel yenilgiye uğramakla açıklanır.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar