Sosyal Medya Hocaları Sayesinde, Türkler Gavur mu oldu?
“Denenmiş komplo
tekrarı..”
Görevli olduklarını söylemeye
gerek yoktur. Onları yetiştirenler, bu kişilere öyle bir ayar vermişlerdir ki,
nizami bir emir vermeye gerek yoktur. Toplumun temel dinamiklerinden biri olan
dindir. Bu kişiler sanki yeni bulmuşlarda eskiler, bu mevzuları konuşmamış
gibi, netameli konuları gündeme taşıyorlar. İlimi avam derecesinde olduğu halde
kaliteli dinine bağlı insanları, şüpheye düşürüp dinsiz yapmak diye de bir
dertleri de yok. Ortalık bulanık olsun asıl konuşulması gerekenler unutulsun
istiyorlar.
Düşünmeden de, edemiyorum. Bunların atalarının genetikleri de aynı
görevleri üstlenmişlerdir.
Şöyle ki, bu adamların zırvalamaları ile ne değişiyor.
Değişen bir şey yok aslında.
Yılların oturmuş inancına gelenek diyorlar. Hatırlayacak olursanız, Fazlurrahman
denen reformist, nasıl Pakistan Müslümanlarına akıttığı zehir sayesinde dolaylı
olarak ulusun parçalanmasında gizli rol oynamıştır. Aynen benzeri de yurdumuz
için uygulanıyor.
Pakistan, çeşitli dil ve etnik
grupların yanı sıra coğrafya ve yaban yaşamı bakımından da zengin bir ülkedir. Britanya
Hindistanı'nın bölünmesini ve Müslüman nüfuslu bölgelerin bağımsızlığını talep
eden Pakistan Hareketi'nin çabalarıyla 1947'de Hint Müslümanları için bir yurt
olmak üzere bağımsızlığını kazanmıştır. Fazlurrahman 1946’da İngiltere’ye
giderek Oxford Üniversitesi’nde Simon Van Den Berg’in danışmanlığında
Avicenna’s Psychology teziyle tamamladı. 1949’a kadar doktora çalışmasını
sürdürdü ve İslam Felsefesi ile ilgilendi. 1950 yılında Durham Üniversitesi’ne
öğretim üyesi olarak atandı. Burada İran kültür ve medeniyeti ile İslâm
felsefesi okutmaya başladı.
Vatanımızdaki ilahiyatçı zümre
gibi, Fazlurrahman, Durham
Üniversitesi’nde ders vermeye başladıktan sonra daha önce almış olduğu modern
eğitimi ve geleneksel eğitimi arasında çelişkiler olduğunu ifade etmektedir.
1940’lı yılların sonu 1950’li yılların başlarında felsefe
çalışmaktan ciddi bir şüphe dönemi geçirdiğini ve geleneksel inançlarının
altüst olduğunu açıklamıştır. 1958 yılında İngiltere’den Kanada’ya
giderek McGill Üniversitesi’nde İslâmî ilimler doçenti olarak görev yaptı.
Burada üç yıl kaldıktan sonra Eyüp Han’ın daveti üzerine
Pakistan’a geri döndü. İslâmî Araştırmalar Enstitüsü’nde bir yıl profesörlük yaptıktan sonra
genel müdür tayin edildi. Burada kaleme aldığı kitaplar dolayısıyla Pakistan
ulemasının tepkisini çekti. Bu sebeple Pakistan’ı terk etmek zorunda kaldı.
Attığı zehirler ile inançlı
beyinleri meşgul ederken İngilizler parçaladıkları topraklarda emellerine kavuşmasına yardımcı olmuştur.
Aynı şeyi şu an yurdumuzda geneli
karadeniz bölgesi uleması [ben söylemiyorum yapay zeka tesbiti] olan bazı zevat
Fazlurrahman ekolüne bağllıkları ile müslümanları meşgul ediyorlar. Neymiş, Kur'ân-ı
Kerimi hiç okumamış bu millet, salaklar gibi dine bağlılar, vb…
Neden bu çalışma yapıldı, ve hala
durdurulmuyor?
Türkü ve Kürdü birleştiren en
yüksek vasıf özellik İslamdır. Bu bir gerçektir. Dini düşüncede Kürtler Türklerden
daha tutucudur. Onların içine sızmış İngiliz kafası ile yetişmiş bu kişiler
sayesinde Türkleri gavur olarak göstermeyi başardılar. Sosyal medya bu konuda
çok başarılı oldu.
Radikal İslami hareketleri
araştırın, genelde merkezleri Güneydoğu Anadolu ve Doğu ya kın kökenlidir.
Memleketimizde din bağını yıkan
bu hoca kılıklı heriflere sorun, bunların dinle dertleri yok. Memleketi
huzursuz etmekten başka gayeleri yok. Bu milletin hadisle sorunu yokken sorun
çıkardılar. Namazla sorunu yokken yanlış vakitlerde kılıyorsunuz diye İngilizlerin
oyununu icra ettiler. Sayılacak o kadar çok şey var ki. Eskiden kimse
birbirinden rahatsız değilken şimdi rahatsız ettiler. Boşanmalara bakın,
feminist fikirler ile sabırlı kadınları sabırsız ettiler. Say say bitmez.
O kadar çok faraziye ile
uğraşıyorlar ki, dinledikçe Allah belalarını versin diyeceğim bu insanlar,
memleketin içine düştüğü ahlak deformasyonu üzerine bir gayretleri yok. Halk
geçim derdine düşmüş. Onlara ticaret ahlakını öğretmiyorlar.
Binaenaleyh, Fazlurrahman
ekolünün müdavimleri olan bu misyoner kafaları dinleyip dinimize soğuyup, bizi
bağlayan bağları kırmayalım. İçimize atılan hain fitne tohumları ile din bağını
zayıflatmayalım.
Muhakkak bilinmeli ki Kürtlerin
bizden ayrılma istemelerinin ardında “Türkler gavur oldu” düşüncesidir.
Türkler gavur mu oldu?
Hayır, Türkler dünya tarihinde
gavur kelimesine dönüşmeyecek tek millettir. Kürtlerde özbe eş, karındaş
kardeştirler.
Böyle biline
…
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder