Freud Ve Jung Arasındaki Entelektüel Ve Kurumsal Ayrılık...
Freud ve Jung
arasındaki entelektüel ve kurumsal ayrılık, mutlak gerekircilik / determinizm
ilkesi ile akausal / nedensiz bağlantı ilkeleri arasındaki temel
bir dünya görüşü çatışmasından kaynaklanmıştır. İkili arasındaki ilişki 1907
yılında Jung'un Freud'a duyduğu "dinsel bir hayranlık / crush"
ile başlamış, Freud'un da Jung'u adeta manevi oğlu olarak görüp eserini devam
ettirmesini umduğu bilinmektedir. Ancak, bu yakınlığa rağmen, aralarındaki
fikir ayrılıkları giderek derinleşmiştir.
"Bu
ayrılığın tohumları, bilinçdışı / unconscious zihnin yapısına dair köklü
kuramsal farklılıklara dayanmaktadır."
1. Temel Kuramsal Anlaşmazlıklar (Fikirler)
Freud ve Jung, insan psişesinin doğası ve
işleyişi konusunda temelden farklı iki görüşe sahipti:
- Bilinçdışının Yapısı ve Kaynağı: Freud, bilinçdışının
içeriğini öncelikle bastırılmış cinsel dürtüler ve çocukluk travmalarından
kaynaklanan bireysel deneyimler ve içgüdüler olarak ele alıyordu.
Buna karşın Jung, bilinçdışının daha derin, nesnel ve kolektif bir
katmana sahip olduğunu öne sürdü. Jung'a göre bu katman, bireyin kişisel
geçmişinden bağımsız, tüm insanlığın ortak hafızasını ve arketip
adı verilen evrensel sembolleri barındırıyordu.
- Yöntem ve Bilim Görüşü: Freud, yaklaşımını rasyonel
/ akılcı ve bilimsel bir temele oturturken, Jung, ruhsal / spiritual
olgulara, fanteziye ve düşlere daha fazla önem veriyordu. Jung'un bu
mistisizme olan ilgisi, Freud'un katı nedenselci (causal) dünya
görüşüyle çelişiyordu.
2. Çatışmayı Tetikleyen Olaylar
Kuramsal farklılıklar, somut olaylar aracılığıyla
doruk noktasına ulaşmıştır:
A. Kitaplık
Sesi Olayı (1909)
Jung ve Freud'un yakınlığının devam ettiği
1909'da, aralarındaki gerilim belirginleşti. Freud, Jung'u ruhsal konulara olan
aşırı ilgisinden dolayı eleştiriyor, onu "gizliciliğin kara sularına / black
tide of occultism" kapılmakla uyarıyordu.
- Akausal Bağlantı İddiası: Tam bu
sırada, Jung diyaframında şiddetli bir sıcaklık hissetmiş ve hemen
ardından arkalarındaki kitaplıktan yüksek bir çatlama sesi gelmiştir. Jung
bu olayı, psikolojik durumdaki şiddetli bir enerjinin dış dünyaya
yansıması olarak gördü ve buna "katalitik dışavurum olgusu"
(catalytic exteriorisation phenomenon) adını verdi. Jung, bunun bir
akausal / nedensiz ilkenin kanıtı olduğunu savunarak, hemen
ardından ikinci bir çatlama sesi daha duyulacağını tahmin etti, ki bu da
gerçekleşti.
- Freud'un Tepkisi: Freud, bu olayı
"tamamen saçmalık / sheer bosh" olarak nitelendirmiş ve
olayın akausal anlamını toptan reddetmiştir. Bu an, Jung'un
nedensellik zinciri dışında anlamlı bir bağlantı kuran akausal ilkeye olan
inancını pekiştirirken, Freud'un bilimin sınırları konusundaki katı
rasyonalizmini gözler önüne sermiştir.
B. Mektuplaşma
ve Kurumsal Ayrılık (1912)
Ayrılık, 1912 yılında Freud'un Jung'un bir
mektubundaki ifadeyi "Freudyen sürçme" (Freudian slip) olarak
yorumlamasıyla derinleşti. Jung'un buna verdiği sert tepki, ilişkiyi tamamen
kopardı.
- Jung'un İstifası ve Sonrası: Jung,
1913'ten sonra uluslararası psikanaliz kongresi başkanlığından istifa
etti. Bu kurumsal ayrılığı, Jung'un toplam ruhsal yıkım / total mental
breakdown yaşadığı zorlu bir dönem izlemiştir. Jung, bu dönemde
zihninin en gizli katmanlarını keşfetmiş ve kolektif bilinçaltı
fikrini daha derinlemesine geliştirmiştir.
Netice itibarıyla, Freud, mutlak nedenselliğin
evreni yönettiği fikrine bağlı kalırken, Jung, eşzamanlılık / synchronicity
kavramını (nedensel olarak ilişkili olmayan, ancak anlamlı bir şekilde
çakışan olayların eşanlılığı) temel bir ilke olarak tanımlamış ve bu
akausal bağlantı ilkesi, ikilinin felsefi temelini ayırmıştır. Jung bu yeni
ilkeyi (kuantum fiziği ve psikoloji yaklaşımlarını birleştirerek) Wolfgang
Pauli ile birlikte yayınlamıştır.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder