Yazgı ve Kaderin Yapısı
"Tanrı'nın yazgı / kader (İngilizcede
destiny / fate) içerisindeki konumu ve yazılmış bir kaderin varlığına
dair elimizdeki kaynaklarda yer alan felsefi ve bilimsel yaklaşımlar, konuya
katı bir gerekircilik / determinizm açısından değil, niyet, akausal /
nedensiz bağlantı (synchronicity) ve ilahi müdahale / Godwink
çerçevesinde yaklaşmaktadır."
Bu karmaşık meseleyi, Tanrı'nın (ya da evrensel
Zekâ'nın) olay örgüsü içindeki rolünü ve yazgının niteliğini, kaynaklarımızdaki
veriler ışığında üç ana başlıkta inceleyelim:
1. Yazgı ve Kaderin Yapısı: Gerekircilik /
Determinizm Yerine İrade ve İhtimal
Fizik,
psikoloji ve felsefe alanındaki incelemeler, olayların mutlak bir zincirle
önceden belirlendiği (katı gerekircilik) fikrini sorgulamaktadır. Kaynaklar,
yaşamın zorunlu bir tekerrürden ziyade, akausal bağlantılarla örülen bir olumsallık
/ contingency alanı olduğunu gösterir.
- Mutlak Gerekirciliğin İmkânsızlığı: Klasik fizikte, Newton
yasalarına göre her olayın neden-sonuç zinciriyle önceden
belirlenebileceği görüşü (Laplace'ın şeytanı), modern fizikte
sarsılmıştır. Kuantum kuramı, atom altı düzeyde olayların
belirsizlik / indeterminism içerdiğini ve tam olarak öngörülemez
olduğunu ortaya koyar. Bu, rastlantının / olumsallığın nesnel bir
gerçeklik olduğu anlamına gelir. Karmaşık sistemlerde (örneğin
meteoroloji), başlangıç koşullarındaki en küçük bir belirsizlik (bir
kelebeğin kanat çırpışı gibi) dahi, zamanla büyük ve öngörülemez sonuçlara
yol açar; bu kaos kuramıdır.
- İlahi İrade ve Olumsallık: Bu
nedenle, yazgının önceden yazılmış mutlak bir metin olduğu fikri, bilimsel
açıdan desteklenmemektedir. Tanrı'nın zarları atmadığı (gerekircilik)
aksiyomu (“Tanrı zar atmaz”) yaygın olsa da, sonuçta önceden
bilinemezliğin bazı gerekirci yasaların karmaşıklığından kaynaklandığı da
bilinmektedir. Aslında bu önceden bilinemezlik, bireye eylem alanı
bırakır: İnsanlığın
geleceği, Tanrı'nın önceden bilinemezliği yerine, insanın iradesiyle
düzenlenir.
- Kader/Yazgı (Fate/Destiny) Ayrımı: Yazgı (destiny),
bireyin yaşam yolculuğunu, seçimlerini ve bu yolculukta kendini
gerçekleştirmesini ifade eder. Kader (fate) ise, kişinin pasifçe
maruz kaldığı dışsal olaylar zinciridir. Ancak her ikisi de, Tanrı'nın,
evrensel Zekâ'nın veya logosun var ettiği akausal bağlantılar ve
örüntülerle işler. Birey, bu örüntülerle iş birliği yaparak kendi
yazgısını şekillendirebilir.
2. Tanrı’nın Varlığı ve Müdahalesi (Godwinks /
Eşzamanlılık)
Tanrı'nın yazgıdaki rolü, çoğunlukla akausal
bağlantılar yani anlamlı tesadüfler (synchronicity) ve ilahi onay
(godwink) anları üzerinden açıklanır.
A. Akausal
Bağlantı (Eşzamanlılık)
Jung’un geliştirdiği eşzamanlılık (synchronicity)
kavramı, Tanrı'nın (veya evrensel zekânın) doğadaki varlığını gösterme
biçimidir. Eşzamanlılık, nedensel olarak bağlantılı olmayan iki veya daha fazla
olayın, birey için anlamlı bir uyum içinde çakışmasıdır.
- İlahi Mesaj: Eşzamanlılık,
kişinin iç dünyasındaki (düşünce, duygu, rüya) bir olay ile dış dünyadaki
fiziksel bir olayın akausal olarak örtüşmesiyle meydana gelir. Bu deneyim,
Tanrı'dan gelen, kişisel ve doğrudan bir güvence mesajı (godwink)
olarak yorumlanır.
- Onay Mekanizması: Bu
akausal olaylar, kişiye doğru yolda olduğuna dair kozmik bir onay (cosmic
yes) verir, umut ve rehberlik sağlar. Örneğin, bir kişinin bir sorunun
yanıtını radyoda duyması, kayıp bir anahtarın postayla gelmesi, ya da
kritik bir anda telefonun çalması. Bu, Tanrı'nın, bireyin kişisel yaşamına
özel ilgi gösterdiğinin bir işaretidir.
- Yerel Olmayan Zekâ: Bu
akausal olayların kaynağı, evreni düzenleyen ve her şeyi senkronize eden,
zaman ve mekânla sınırlı olmayan (nonlocal) bir zekâdır. Dua,
meditasyon ve güçlü niyetler (intention), bu yerel olmayan zekâ ile
uyumlanmayı sağlayarak arzulanan sonuçların ortaya çıkışını kolaylaştırır.
B. Müdahalenin
Amacı: Rehberlik ve Dönüşüm
Tanrı’nın müdahaleleri, genellikle bireyi kişisel
gelişimine veya yazgısına doğru yönlendirmeyi amaçlar:
- Engellenmiş Görünüm: Bazen
duaların cevaplanmaması (unanswered prayers) veya felaketler, aslında daha
büyük bir hayır için bir yönlendirmedir. Kaynaklar, bir dileğin
gerçekleşmemesinin, daha büyük bir kader planını yansıtabileceğini
gösteren örnekler sunar (örneğin Giuliani'nin hastalığı nedeniyle Senato
yarışından çekilmesi ve 11 Eylül'de New York Belediye Başkanı olarak
ulusal bir role hazırlanması). Bu, "cevaplanmamış duaların en
büyük armağanlardan biri" olabileceği fikrini destekler.
- Yazgıyı Kucaklama:
Tanrı'nın müdahalesi, bireyin kendi egosunun (ego)
sınırlamalarından kurtularak, daha büyük olan Evrensel Zekâ'ya (Self)
teslim olmasını ve kendi bütünlüğüne (wholeness) ulaşmasını
sağlar. Yazgı, bu akausal kuvvetlerle iş birliği yaparak
şekillenir; Tanrı'nın planına uymak, kişinin en derin arzularını
gerçekleştirmesini sağlar.
3. Yazılmış Kader: Biyolojik ve Psikolojik Miras
Mutlak bir yazılmış kader olmasa da, bireyin
hayatını şekillendiren ve olayların tekrar etmesine neden olan görünmez,
aktarılmış örüntüler mevcuttur.
- Genetik ve Kronogenetik: İkizler
üzerinde yapılan çalışmalar (Minnesota İkiz Çalışması gibi), sadece
fiziksel özellikleri değil, aynı zamanda kişisel seçimleri (hobi, meslek)
ve hatta ölüm yaşını dahi etkileyen genetik örüntülerin olduğunu
düşündürmektedir. Kronogenetik kuramı, genlerin özelliklerin ortaya
çıkacağı zamanlamayı (spurts and lags) dahi kontrol ettiğini, bunun
da yazgının önceden bir biyolojik program dahilinde işlediğini
gösterdiğini öne sürer.
- Kuşaklararası Aktarım (Anniversary
Syndrome): Birey, ailesinin geçmiş travmalarını ve
çözülmemiş sırlarını bilinçdışı bir sadakat (invisible loyalty)
ile tekrarlama eğilimindedir. Bu, ölüm, hastalık veya kaza gibi olayların
sonraki kuşaklarda aynı yaşta veya aynı tarihte aniden ortaya çıkmasıyla
kendini gösteren "yıldönümü sendromudur". Bu psikolojik
zorunluluklar, bireyin yaşam yolunu yapısal olarak etkiler, ancak bunlar ifşa
edilerek ve üzerinde çalışılarak değiştirilebilir.
Sonuç olarak, yazılmış kader, mutlak bir çizgi
olmaktan çok, akausal yasalarla (synchronicity) sürekli etkileşim
halinde olan ve biyolojik / psikolojik mirasla şekillenen olası yolların
bir toplamıdır. Tanrı'nın rolü ise, bu yolların kesiştiği anlarda, bireyin niyetini
ve farkındalığını kullanarak ona rehberlik etmek ve onu daha yüksek bir
varoluşsal düzleme taşımaktır.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder