Print Friendly and PDF

Yayınlar


Parapsikoloji - Psişik Araştırmalar 4

Bunlarada Bakarsınız

 


"İnsan zihni neden gizli, okült veya ezoterik bilgilere karşı derin bir ilgi duyar ve bu saklı öğretilerin bireyin arzularına kavuşmasında, kaderini şekillendirmesinde sağladığı somut faydalar nelerdir?", bu konuyu Colin Wilson'ın "bilinç hiyerarşisi" ve "Факултет X" (Fakülte X) teorileri ile Joseph Murphy'nin "Teleepsikoloji" / Telepsychics prensipleri ışığında incelemek gerekir.

Eldeki kaynaklar, "gizli bilginin" çekiciliğinin sadece merak duygusundan kaynaklanmadığını; bunun, insanın "robot" olarak adlandırılan otomatikleşmiş günlük bilincinden kaçma ve "daha yüksek benlikler" ile temas kurma arzusunun bir yansıması olduğunu vurgulamaktadır.

1. Gizli Bilginin Çekiciliği: "Robot"tan Kaçış

Colin Wilson, Mysteries (Gizemler) adlı eserinde, insanın günlük yaşamını sürdürebilmesi için bir "robot" geliştirdiğini belirtir. Bu robot, araba kullanmak, yemek yemek veya rutin işleri yapmak gibi eylemleri devralan otomatik bir mekanizmadır. Ancak sorun, bu robotun zamanla duygusal hayatı ve "anlam" arayışını da ele geçirmesidir. İnsanlar bu yüzden kendilerini boşlukta, sıkılmış ve "canlı değilmiş" gibi hissederler [Wilson, 2024].

  • Fakülte X: Gizli bilgiler (simya, maji, telepati), insanın bu robottan kurtulup "Fakülte X" adını verdiği, zaman ve mekanın ötesini algılayan bir gerçeklik duygusuna ulaşma vaadi sunduğu için çekicidir. İnsan, gizli bir bilgiye ulaştığında, evrenin sadece fiziksel maddeden ibaret olmadığını, zihnin maddeye hükmedebileceğini hisseder. Bu, "büyülü" bir özgürlük hissidir [Wilson, 2024].
  • Yasak Meyvenin Tadı: Mary Anne South'un simya üzerine yazdığı A Suggestive Inquiry into the Hermetic Mystery adlı eserini babasıyla birlikte yakmasının nedeni (Önceki yazılarımızda değinildiği gibi), bu bilginin "hazır olmayanlar" için tehlikeli olabileceği inancıydı. Bu tür "tehlikeli ve yasak" etiketler, bilginin değerini ve çekiciliğini artırır. İnsan, "seçilmiş azınlık"tan biri olma arzusuyla bu bilgilere yönelir [Wilson, 2024].

2. İsteklere Kavuşmada Gizli Bilgilerin Faydası

Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde belirttiği üzere, çağlar boyunca "gizli" olarak saklanan en büyük sır, dışsal ritüeller veya büyüler değil, insanın kendi bilinçaltındaki "Sonsuz Zeka"nın / Infinite Intelligence gücüdür. İsteklere kavuşmak için bu gücü kullanmanın yöntemleri şunlardır:

A. Zihinsel Yasalar ve "İşlem-Tepki" İlkesi

Murphy, doğadaki her şeyin bir yasa ile yönetildiğini belirtir. Çiftçi tarım yasalarına, mühendis elektrik yasalarına güvenir. "Gizli bilgi", zihnin yasalarına güvenmektir.

  • Prensip: "Aksiyon (Düşünce) ve Reaksiyon (Bilinçaltının Tepkisi)" evrensel bir yasadır. Siz bilincinizde bir düşünceyi (isteği) "gerçek" olarak kabul ettiğinizde, bilinçaltı bunu bir emir olarak alır ve dış dünyada gerçekleştirmek için yollar arar. Bu bilgiye sahip olmayanlar olayları "şans" sanırken, bilenler "kaderlerini" yazar [Murphy, 2010].
  • Uygulama: Bir şeyi istemek yerine, onun zaten sizin olduğuna inanmak (inanç yasası) gerekir. Murphy, "İstemek, yokluğunu kabul etmektir" der. Bunun yerine, arzunun gerçekleşmiş halini imgelemek ve şükretmek, "telepsişik" gücü aktive eder.

B. Telepati ve Uzaktan Etkileme

Richard Webster'ın Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? (Herkesin Zihnini Nasıl Okursunuz?) kitabında, telepatinin "gizli" bir yetenek değil, herkesin sahip olduğu ancak kullanmayı unuttuğu bir "iletişim kanalı" olduğu belirtilir.

  • Fayda: İsteklerinize (örneğin birinin sizi araması, bir işin olması) kavuşmak için, o kişiye veya duruma odaklanarak zihinsel mesajlar gönderebilirsiniz. Webster, sevgi ve uyum mesajlarının, karşı tarafın bilinçaltı tarafından asla reddedilmediğini ve ilişkileri iyileştirdiğini vurgular [Webster, 2015].

C. Simya ve "İçsel Dönüşüm"

(Önceki yazılarımızda) bahsedildiği gibi, simya sadece kurşunu altına çevirmek değildir. Colin Wilson, simyacıların asıl sırrının, laboratuvar çalışması sırasında operatörün (simyacının) zihinsel durumunun maddeyi etkilemesi olduğunu belirtir.

  • Fayda: Arzu edilen şeye (altın/hedef) ulaşmak için, kişinin önce kendi içindeki "kurşunu" (korku, şüphe, tembellik) dönüştürmesi gerekir. Bu "içsel simya", dış dünyadaki engelleri eriten bir enerji alanı yaratır. Gurdjieff'in dediği gibi, insan "kendi üzerinde çalışarak" (süper çaba ile) kaderini değiştirebilir [Wilson, 2024].

3. Modern Dünyada Gizli Gücün Kullanımı

William Hewitt'in The Truth About Mind Power (Zihin Gücü Hakkındaki Gerçek) adlı eserinde, sıradan insanların "gizli" güçleri kullanarak nasıl olağanüstü sonuçlar elde ettiği anlatılır.

  • Problem Çözme: Mantıklı zihin bir duvara çarptığında, "gizli bilgi" (sezgi/bilinçaltı) devreye girer. Hewitt, bir kamyon şoförünün sıkışan aracını kurtarmak için zihinsel olarak gevşeyip çözüm istediğini ve bilinçaltının ona "lastiklerin havasını indir" fikrini vererek sorunu çözdüğünü anlatır. Bu, "dahi" olmanın sırrının, zihnin kullanılmayan %90'lık kısmına (gizli bölgeye) erişmek olduğunu gösterir [Hewitt, 2005].

Hikaye: Genç Pilotun Rüyası

Joseph Murphy'nin Telepsychics kitabında, gizli zihinsel yasaları kullanarak imkansız görünen bir isteğine kavuşan genç bir adamın hikayesi anlatılır.

Bu genç adamın en büyük hayali havayolu pilotu olmaktı. Tüm eğitimlerini tamamlamış, lisanslarını almıştı. Ancak o dönemde ekonomi kötüydü ve havayolları yeni pilot almak bir yana, mevcut pilotları işten çıkarıyordu. Bir havayolu şirketi nadiren 10 kişilik bir kadro açtığında, 2500'den fazla başvuru yapıldı ve bunların %90'ı bu gençten daha deneyimliydi. Mantıken şansı yoktu.

Ancak genç adam, "telepsişik" yasalarını biliyordu. Pes etmek yerine, her gece uyumadan önce ve gün içinde arabasını sürerken zihninde bir "film" oynattı. Kendini bir havayolu üniforması içinde, kokpitte otururken, uçağı yerden kaldırırken hayal etti. Motorların sesini duydu, üniformanın dokusunu hissetti ve "Beni bekliyorlar, orası benim yerim" diye içinden geçirdi. Bu imgelemeyi üç hafta boyunca sürdürdü.

Sonunda, personel müdüründen bir telefon aldı. Şaşırtıcı bir şekilde, eğitim sınıfı dolmuştu ama son anda bir aday ayrılmıştı. Dosyalar arasından onunki "rastgele" (aslında bilinçaltı çekimiyle) seçilmişti. Görüşmeye gittiğinde, işe alınan 10 kişiden biri oldu. Üstelik, diğer 9 kişinin çoğu "torpilli" (üst düzey yöneticilerin oğulları) idi.

Kıssadan Hisse: Bu hikaye, "gizli bilginin" (zihinsel odaklanma ve inanç yasasının), istatistikleri ve dış koşulları nasıl yendiğini gösterir. Genç adam, dış dünyadaki "imkansız" tabelasına değil, iç dünyasındaki "gizli gerçeğe" odaklandı. Bilinçaltı, doğru zamanda doğru kişinin (personel müdürünün) zihnine etki ederek arzusunu gerçekleştirdi.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan, isteklerine ulaşmak için genellikle dışsal mücadeleye, torpile veya şansa güvenir. Oysa bu "gizli" yasalar, herkesin içinde bir "görünmez ortak" olduğunu hatırlatır. Rekabetin acımasız olduğu dünyada, en büyük avantaj, kendi zihninizin yaratıcı gücünü kullanabilmektir.


Dua: Gizli Bilgelik ve Rehberlik İçin

Bu dua, bilinçaltındaki "Sonsuz Zeka" ile bağlantı kurmak, gizli (henüz bilinmeyen) çözüm yollarını öğrenmek ve doğru kararlar vermek için okunur. (Joseph Murphy'nin öğretilerine dayanarak).

Okunuş Usulü: Gece yatmadan önce veya sabah uyanır uyanmaz, zihin sakinleştirilir. Sorun veya istek düşünülür ve şu sözler, cevabın geleceğine dair tam bir güvenle tekrarlanır.

Arapça Dua (Niyet): "Yâ Âlimal ğaybi veş-şehâdeh, iftah lî ebvâbe hikmetik ve elhimnî esrâra kudretik." (Ey görüneni ve görünmeyeni bilen (Allah'ım), bana hikmet kapılarını aç ve kudretinin sırlarını ilham et.)

Türkçe Olumlama: "Bilinçaltımdaki Sonsuz Zeka, her şeyi bilir ve her şeyi görür. Şu anda benim için en doğru yolu, en mükemmel planı ve en gizli fırsatları bana açıklıyor. Arzumun gerçekleşmesi için bilmem gereken 'gizli' bilgi, bir sezgi, bir rüya veya bir tesadüf olarak bana geliyor. İlahi rehberlik benimledir. Zihnimin kapıları, evrenin zenginliklerine ve bilgeliğine açıktır. Cevap şu an yolda ve onu şükranla kabul ediyorum."

Kaynakça

  • Hewitt, W. W. (2005). The Truth About Mind Power. Llewellyn Publications.
  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How to read anyone's mind?].
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.

Dişil Sezginin Anatomik ve Spiritüel Sırları

"Metafizik ve parapsikoloji literatüründe, kadınların psişik yeteneklere, sezgilere ve telepatiye erkeklerden daha yatkın olduğu yönündeki yaygın inancın bilimsel veya spiritüel dayanakları nelerdir ve kaynaklar bu durumu nasıl gerekçelendirmektedir?", bu hususu eldeki metinler ışığında biyolojik farklılıklar, duygusal bağlar ve istatistiksel veriler üzerinden detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, kadınların psişik güçlerinin fazlalığını sadece kültürel bir varsayım olarak değil, hem anatomik (beyin yapısı/bezler) hem de psikolojik (duygusal açıklık) temellere dayanan bir olgu olarak sunmaktadır.

1. Biyolojik Temel: Epifiz Bezi ve Ivan Tutinsky'nin Araştırması

Kadınların psişik yeteneklerinin biyolojik kökenine dair en çarpıcı iddia, 20. yüzyılın başlarında Moskova Üniversitesi'nde yapılan nörolojik araştırmalara dayanmaktadır. Billy Roberts'ın So You Want to Be Psychic eserinde aktardığına göre, Profesör Ivan Tutinsky, yedi yıl süren kapsamlı bir çalışma sonucunda, paranormal deneyimlerin merkezinin beyindeki "Epifiz Bezi" / Pineal Gland (ceviz büyüklüğünde bir salgı bezi) olduğu sonucuna varmıştır.

  • Boyut ve Gelişim Farkı: Tutinsky'nin bulguları, epifiz bezinin çocuklarda yetişkinlerden çok daha büyük olduğunu ortaya koymuştur (bu, çocukların neden daha fazla hayalet gördüğünü veya psişik deneyim yaşadığını açıklar). Daha da önemlisi, yetişkinlerde kadınların epifiz bezinin erkeklerinkinden çok daha gelişmiş olduğu tespit edilmiştir. Tutinsky, kadınların erkeklere kıyasla neden çok daha hassas, sezgisel ve psişik olaylara yatkın olduğunu bu anatomik farkla açıklamıştır. Bu çalışma, o dönemde ateist olan bilim insanının metafiziğe ilgi duymasına neden olacak kadar sarsıcı olmuştur.

2. Ruhsal Bağ ve Duygusal Açıklık

Richard Webster, Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? (Herkesin Zihnini Nasıl Okursunuz?) adlı eserinde, kadınların düşünce transferi (telepati) konusunda erkeklerden daha yetenekli olduğunun genel kabul gördüğünü belirtir.

  • Anne-Çocuk Bağı: Webster, bu yeteneğin kökenini "anne ve çocuk arasında gelişen inanılmaz derecede güçlü ruhsal bağ"a dayandırır. Bu biyolojik ve ruhsal kordon, kadının alıcı / receiver yönünü güçlendirerek onu dış dünyadan gelen süptil sinyallere karşı daha duyarlı hale getirir.
  • Psişik Etkiye Açıklık: Kadınların genel olarak psişik etkilere erkeklerden daha açık olduğu belirtilir. Erkekler genellikle mantık ve rasyonalite ile (Colin Wilson'ın deyimiyle "sol beyin" veya "robot" ile) hareket etmeye şartlanmışken, kadınlar sezgisel kanalları daha aktif kullanmaktadır.

3. İstatistiksel Veriler ve Araştırmalar

Bu "kadınsal yatkınlık" sadece teorik değil, istatistiksel olarak da desteklenmektedir.

  • Enstitü Araştırması: Webster'ın atıfta bulunduğu, 2003 yılında Institute of Noetic Sciences (Noetik Bilimler Enstitüsü) tarafından yapılan bir konferans anketinde, 465 kişiye psişik deneyimleri sorulmuştur. Sonuçlar çarpıcıdır: Ekstrasensör (duyu dışı) yeteneklere sahip olduğunu belirtenlerin %85'i kadındır. Bu oran, kadınların paranormal algılamada ezici bir çoğunluğa sahip olduğunu göstermektedir.
  • Rüyalar ve Önsezi: (Önceki yazılarımızda) değinilen rüya telepatisi ve önsezi vakalarında da kadınlar ön plandadır. Joanne Austin'in ESP, Psychokinesis, and Psychics kitabında ve Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde aktarılan vakaların çoğunda (kayıp nesneleri bulan, tehlikeleri sezen), süje (özne) genellikle kadınlardır. Örneğin, Joseph Murphy'nin aktardığı bir vakada, genç bir dadı rüyasında uçağın kaçırılacağını görmüş ve sezgisine güvenerek uçuşunu iptal etmiştir; uçak gerçekten kaçırılmıştır.

4. Kuantum ve Enerji Alanları

Susan Shumsky'nin El despertar del tercer ojo (Üçüncü Gözün Uyanışı) adlı eserinde, kadın ve erkeğin enerji kutupları (Yin ve Yang) bağlamında ele alındığında, kadının "Yin" (alıcı, manyetik, içsel) enerjiyi temsil ettiği, bunun da psişik bilgiyi "alma" kapasitesini artırdığı dolaylı olarak ifade edilmektedir. Epifiz bezi (Üçüncü Göz) ile ilgili modern araştırmalar, bu bezin ışığa duyarlılığını ve melatonin üretimini (biyolojik saati) düzenlediğini, bunun da ruhsal vizyonlarla bağlantılı olduğunu göstermektedir. Kadın fizyolojisindeki hormonal döngülerin epifiz beziyle olan yakın ilişkisi, onların bu "içsel göze" erişimini kolaylaştıran bir faktör olarak değerlendirilebilir.

Hikaye: Uçak Kaçırma ve Dadının Rüyası

Joseph Murphy'nin Telepsychics kitabında, kadınların sezgisel güçlerinin (telepsişik yeteneklerinin) hayat kurtarıcı niteliği üzerine şu yaşanmış olay anlatılır:

Genç bir kadın (bir dadı), uçakla bir seyahate çıkmayı planlamaktadır. Ancak uçuştan önceki gece çok canlı bir rüya görür. Rüyasında bineceği uçağın suçlular tarafından kaçırıldığını görür ve içsel bir ses (duruişiti) ona net bir şekilde "O uçağa binme" der.

Kadın sabah korkuyla uyanır. Rasyonel aklı "Bu sadece bir kabus" diyebilirdi, ancak o, kadınlara özgü o güçlü içsel sesi dinler ve biletini iptal eder. Gerçekten de, binmekten vazgeçtiği o uçak, rüyasında gördüğü şekilde kaçırılır.

Kıssadan Hisse: Bu olay, kadınların psişik gücünün sadece "geleceği görmek" değil, aynı zamanda "korunmak" için de bir mekanizma olduğunu gösterir. Murphy'ye göre, bu olayda kadının bilinçaltı, evrensel zihinle (kolektif bilinçdışı) bağlantıya geçmiş ve henüz gerçekleşmemiş ancak planlanmış bir olayı (korsanların niyeti evrensel zihinde mevcuttur) algılamıştır. Kadınların bu sinyalleri ciddiye alma eğilimi, hayatta kalma mekanizmalarının bir parçasıdır.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern dünyada kadınlar, iş hayatında veya ilişkilerde genellikle "içlerine doğan" hislerle hareket ederler ve buna "kadın sezgisi" denir. Kaynaklar, bunun bir batıl inanç değil, daha gelişmiş bir epifiz bezi ve daha açık bir nörolojik alıcı sistemi sayesinde gerçekleşen bilimsel bir fenomen olduğunu öne sürmektedir.


Dua: Sezgi ve İçsel Rehberlik İçin

Bu dua, (Joseph Murphy'nin öğretilerine dayanarak) sezgisel gücü artırmak, içindeki "İlahi Dişil" bilgeliği uyandırmak ve doğru kararlar almak için okunur.

Okunuş Usulü: Sessiz bir ortamda, sabah uyanınca veya gece yatmadan önce, kalp bölgesine odaklanılarak, huzurlu bir ses tonuyla okunur.

Arapça (Benzer Niyet): "Allahümme elhimnî rüşdî ve eıznî min şerri nefsî." (Allah'ım, bana doğru yolu (rüşdümü) ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru.)

Türkçe Olumlama: "İçimdeki Sonsuz Bilgelik, benim rehberimdir. Sezgilerim, Tanrı'nın bana fısıldadığı gerçeklerdir ve ben onları güvenle dinlerim. Epifiz bezim ve tüm psişik kanallarım, ilahi ışığa ve korumaya açıktır. Nereye gitsem, ne yapsam, içimdeki sessiz ses bana doğruyu, güzeli ve güvenli olanı gösterir. Ben bir alıcıyım ve sadece hayrı, sevgiyi ve gerçeği kabul ediyorum. Ruhumun derinliklerindeki güce şükrediyorum."

Kaynakça

  • Austin, J. P. (2008). ESP, Psychokinesis, and Psychics. Chelsea House.
  • Kaplan, R. M. (1997). El Poder Detrás De Sus Ojos. Inner Ocean Publishing.
  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Roberts, B. (2012). So You Want to Be Psychic. Watkins Media.
  • Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your Third Eye]. Ediciones Obelisco.
  • Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How to read anyone's mind?].
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.

Hayvan Psi: Telepati, Önsezi ve Morfik Bağ

"Evcil hayvanların, sahiplerinin düşüncelerini okuma, eve dönüşlerini hissetme veya yaklaşan tehlikeleri sezme gibi psişik yeteneklerinin (Anpsi) dayandığı temeller, bu fenomenlerin bilimsel ve spiritüel açıklamaları nelerdir ve kaynaklarda bu bağın nasıl güçlendirileceği anlatılmaktadır?", bu konuyu parapsikoloji literatüründe Rupert Sheldrake'in "Morfik Alanlar" / Morphic Fields teorisi ve Richard Webster'ın hayvanlarla telepatik iletişim çalışmaları ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, hayvanların sadece keskin duyulara (işitme, koklama) sahip biyolojik varlıklar olmadığını; aynı zamanda zaman ve mekanın ötesine geçen, telepatik ve önsezisel (prekognitif) yeteneklerle donatılmış psişik alıcılar olduğunu vurgulamaktadır. Bu alana parapsikolojide "Hayvan Psi"si veya kısaca Anpsi adı verilmektedir [Austin, 2008].

1. Hayvanlarda Psişik Yeteneklerin Kategorileri

Rupert Sheldrake ve Richard Webster, hayvanların paranormal yeteneklerini temel olarak üç ana kategoride inceler: Telepati, Yön Duygusu (Eve Dönüş) ve Önsezi [Austin, 2008].

A. Telepati ve "Eve Dönüş" Fenomeni

Birçok evcil hayvan sahibi, hayvanlarının kendileri eve gelmeden dakikalar hatta saatler önce bunu hissettiğini fark etmiştir.

  • Morfik Bağ: Rupert Sheldrake, bu durumu "Morfik Rezonans" teorisiyle açıklar. Sürü hayvanları (ve evcil hayvanlar aileyi "sürü" olarak görür) arasında, mesafe ne olursa olsun kopmayan görünmez bir elastik bağ vardır. Sahip eve dönmeye niyetlendiği an (eyleme geçmese bile), hayvan bu niyeti telepatik olarak algılar ve kapıda beklemeye başlar [Webster, 2002; Sheldrake, 2004].
  • Sessiz İletişim: Richard Webster, hayvanların kelimeleri değil, zihinsel imgeleri ve duygusal paketleri okuduğunu belirtir. (Önceki yazılarımızda) değinilen insan zihninin yayın yapma özelliği, hayvanlar tarafından bir radyo sinyali gibi alınır. Örneğin, bir köpek sahibi tatil için bavulunu hazırlamadan önce bile, köpeğin depresifleşmesi veya saklanması, sahibinin "ayrılık" düşüncesini okumasından kaynaklanır [Webster, 2002].

B. Önsezi / Precognition ve Tehlike Uyarısı

Hayvanlar, yaklaşan doğal afetleri, kişisel krizleri veya sağlık sorunlarını insanlardan çok daha önce sezerler.

  • Deprem Uyarıları: Çin'de 1975 yılında Haicheng depreminin başarıyla tahmin edilmesinde hayvan davranışları (kış uykusundan uyanan yılanlar, panikleyen köpekler) temel alınmıştır. Hayvanlar, yerkabuğundaki piezoelektrik değişimleri veya manyetik alan sapmalarını hissetme yeteneğine sahiptir [Webster, 2002].
  • Hastalık Tespiti: Kaynaklar, köpeklerin sahiplerindeki epileptik nöbetleri krizden dakikalar önce haber verdiğini, hatta kanserli hücreleri koklayarak (veya psişik olarak görerek) tespit edebildiğini aktarır. Köpeklerin koku alma duyusu insanlardan milyonlarca kat daha güçlüdür, ancak nöbeti önceden bilmeleri genellikle telepatik bir "erken uyarı sistemi" olarak değerlendirilir [Austin, 2008; Webster, 2002].

C. Psişik İz Sürme / Psi-Trailing

Bu, bir hayvanın daha önce hiç gitmediği bir yerde olan sahibini, yüzlerce kilometre öteden bulabilme yeteneğidir. Bilimsel olarak koku veya görsel hafıza ile açıklanamayan bu durum, hayvanın sahibine duyduğu sevgi bağı üzerinden, bir tür "psişik GPS" kullanarak hedefe kilitlenmesiyle gerçekleşir [Sheldrake, 2004].

2. Türlere Göre Psişik Özellikler

Kediler: "Görenler" (Mau)

Antik Mısır'da kedilere "Mau" yani "Gören" denilirdi. Richard Webster, kedilerin sadece fiziksel dünyayı değil, astral boyutu ve ruhsal varlıkları da görebildiğini belirtir.

  • Hayaletleri Görmek: Bir kedi aniden boş bir köşeye odaklanıp tüylerini kabartıyorsa veya görünmeyen bir şeyi takip ediyorsa, bu genellikle ortamdaki ruhsal bir aktivitenin işaretidir. Ayrıca kedilerin, sahiplerine yönelik psişik saldırıları (negatif enerjileri) emerek nötralize ettiği düşünülür [Webster, 2002].
  • Hava Saldırıları: II. Dünya Savaşı sırasında, kedilerin radar sistemlerinden çok daha önce yaklaşan bombardıman uçaklarını hissedip sığınaklara koştuğu ve sahiplerini uyardığı kaydedilmiştir [Webster, 2002].

Köpekler: Telepatik Ortaklar

Köpekler, sahiplerinin duygusal durumuna en çok uyumlanan canlılardır.

  • Sevgi Bağı: Webster, telepatik bağın en güçlü iletkeninin "sevgi" olduğunu vurgular. Köpekler, sahiplerini memnun etme arzusuyla onların zihinlerini sürekli tararlar. Sahiplerine yönelik bir tehlike anında (sahibi kilometrelerce uzakta olsa bile) köpeklerin uluduğu veya huzursuzlandığı vakalar, bu bağın anlık veri transferi sağladığını gösterir [Webster, 2002].

Atlar: Yüksek Duyarlılık

Atlar, çevrelerindeki insanların kalp atışlarını ve niyetlerini uzaktan hissedebilirler. "Akıllı Hans" / Clever Hans olayı (matematik işlemleri yapan at), hayvanın sahibinin en ufak, bilinçsiz kas hareketlerini ve zihinsel beklentilerini okuyabildiğini kanıtlamıştır [Webster, 2002].

3. Hayvanlarla Telepatik Bağ Kurma Teknikleri

Richard Webster, evcil hayvanlarla bilinçli bir zihinsel iletişim kurmak için şu yöntemleri önerir:

  1. Zihinsel Resim Gönderme: Hayvanınıza bir komut verirken, sadece kelimeyi söylemek yerine, o eylemin gerçekleşmiş halini zihninizde canlandırın. Örneğin, "Otur" derken, köpeğinizin oturduğunu hayal edin. Hayvanlar imgelerle düşünür.
  2. Göz Teması ve "Sessiz Konuşma": Hayvanınızla sakin bir anda göz teması kurun (tehditkar olmadan, yumuşak bir bakışla). Zihninizden ona sevgi dolu mesajlar gönderin. Webster, "Seni seviyorum" düşüncesinin hayvanlarda fiziksel bir rahatlama ve mutluluk yarattığını belirtir.
  3. İzin İsteme: Hayvanınızın davranışını değiştirmek istiyorsanız (örneğin bahçeyi kazmaması için), ona emir vermek yerine zihinsel olarak durumu açıklayın ve işbirliği isteyin. "Bahçenin güzel görünmesini istiyorum, lütfen burayı kazma" şeklindeki bir niyet, otoriter bir bağırmadan daha etkili olabilir [Webster, 2002].

Hikaye: Bekleyen Köpek Jaytee

Parapsikolog Rupert Sheldrake'in The Sense of Being Stared At ve Joanne Austin'in eserlerinde detaylandırılan, İngiltere'de yaşayan Pam Smart ve köpeği Jaytee'nin hikayesi, hayvan telepatisinin en ünlü kanıtlarından biridir.

Jaytee isimli teriyer cinsi köpek, sahibi Pam ne zaman eve dönmeye karar verse (henüz yola çıkmasa bile), evin penceresine gidip onu beklemeye başlıyordu. Pam'in eve dönüş saatleri düzensizdi; bazen öğlen, bazen akşam geliyordu. Şüpheciler, köpeğin araba sesini duyduğunu veya rutini bildiğini iddia etti.

Bunun üzerine bilimsel deneyler yapıldı. Pam, rastgele zamanlarda, bazen taksiyle, bazen bisikletle, bazen de yürüyerek eve döndü. Evdeki kameralar Jaytee'yi, Pam'in yanındaki kameralar ise Pam'i kaydetti. Sonuç şaşırtıcıydı: Pam, kilometrelerce uzakta "Artık eve dönmeliyim" diye niyet ettiği anda, Jaytee uyanıyor ve pencereye koşuyordu. Araba sesi veya rutin söz konusu değildi; köpek, sahibinin zihinsel kararını anında algılıyordu.

Kıssadan Hisse: Bu olay, sevgiyle bağlı canlılar arasında zaman ve mekanın ötesinde bir "morfik alan" (birleşik bir zihin alanı) olduğunu gösterir. Hayvanlar, bizim "altıncı his" dediğimiz yeteneği, hayatta kalmanın ve sürüyü (aileyi) korumanın doğal bir parçası olarak kullanırlar. Onlar "konuşamıyor" olabilirler, ancak "duyabiliyorlar" ve hissedebiliyorlar.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan teknolojinin gürültüsü içinde sezgilerini köreltmişken, evcil hayvanlar hala doğanın "geniş bant" internetine bağlıdır. Deprem öncesi huzursuzlukları, bir hastalık gelişirken o bölgeyi sürekli koklamaları veya sebepsiz havlamaları, aslında "biyolojik sensörlerin" uyarısıdır. Evcil hayvanlarımıza sadece "dost" olarak değil, aynı zamanda görünmeyen dünyanın habercileri olarak da saygı duymalı ve onların ince işaretlerini dikkate almalıyız.


Dua: Hayvanlar İçin Koruma ve Şifa

Bu dua, evcil hayvanların sağlığı, korunması ve onlarla daha derin bir ruhsal bağ kurmak niyetiyle okunur. (Richard Webster ve kadim geleneklerden esinlenilmiştir).

Okunuş Usulü: Eller, hayvanın başının veya rahatsız olan bölgesinin üzerine (temas etmeden hafifçe yukarıda veya dokunarak) konulur. Hayvanın etrafında parlak beyaz veya yeşil (şifa) bir ışık olduğu hayal edilir.

Arapça Dua (Niyet): "Bismillâhillezi halaka külla dâbbetin min mâ. Yâ Hâfız, yâ Şâfi, ıhfız hâze'l-hayvâne min külli belâin ve maradin bi-hakkı ismike'l-Azîm."

Türkçe Anlamı: "Her canlıyı sudan yaratan Allah'ın adıyla. Ey Koruyucu, ey Şifa Veren (Rabbim)! Yüce isminin hakkı için bu hayvanı her türlü beladan ve hastalıktan koru."

Ardından şu niyet 3 kez tekrar edilir: "Seninle benim aramdaki sevgi bağı kutsaldır. Seni anlıyorum ve hissediyorum. Evrensel şifa enerjisi şu an bedenine akıyor, acılarını dindiriyor ve sana huzur veriyor. Sen güvendesin, seviliyorsun ve korunuyorsun."

Kaynakça

  • Austin, J. P. (2008). ESP, Psychokinesis, and Psychics. Chelsea House.
  • Sheldrake, R. (2004). Le septième sens [The Seventh Sense]. Éditions du Rocher.
  • Sheldrake, R. (2003). The Sense of Being Stared At. Three Rivers Press.
  • Webster, R. (2002). Is Your Pet Psychic?. Llewellyn Publications.
  • Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How to read anyone's mind?].

 

Psişik İddiaların Bilimsel Sorgulanması

Şöyle bir soru sorulursa: "Telekinezi, telepati ve benzeri psişik fenomenlerin bilimsel çevrelerce ve şüpheciler tarafından çürütüldüğüne dair iddialar hangi temellere, deneylere ve mantıksal açıklamalara dayanmaktadır?", bu konuyu eldeki kaynaklarda yer alan şüpheci argümanlar, illüzyon teknikleri, istatistiksel olasılıklar ve kontrollü deneylerin sonuçları üzerinden detaylandırmak gerekir.

Kaynaklar, psişik fenomenlerin varlığını savunan görüşlerin yanı sıra, bu olayların doğal nedenlerle, hileyle veya psikolojik yanılsamalarla açıklanabileceğini öne süren "çürütme" (debunking) argümanlarını da kapsamlı bir şekilde sunmaktadır.

1. İllüzyon, Sahne Sihirbazlığı ve Hile İddiaları

Psişik güçlerin çürütülmesindeki en güçlü argüman, bu etkilerin profesyonel illüzyonistler tarafından taklit edilebilmesidir. Şüpheciler, medyumların ve psişiklerin aslında yetenekli birer sihirbaz olduğunu ve "doğaüstü" görünen olayların arkasında fiziksel hileler yattığını savunmaktadır.

  • Kaşık Bükme ve Uri Geller: 1970'lerde metal bükme yeteneğiyle ünlenen Uri Geller, şüphecilerin bir numaralı hedefi olmuştur. Ünlü illüzyonist ve şüpheci James Randi, Geller'in kaşıkları zihin gücüyle değil, el çabukluğu / sleight of hand ve önceden hazırlık yaparak büktüğünü iddia etmiştir. Geller'in eski menajeri Yasha Katz ve şoförü, Geller'in numaralarının birer "blöf" olduğunu ve el çabukluğu tekniklerini kullandığını itiraf etmişlerdir,.
  • Kodlu İletişim (Zancig'ler): 20. yüzyılın başlarında telepati gösterileriyle ünlü Zancig çifti, şüpheciler tarafından incelenmiştir. Araştırmalar, çiftin son derece karmaşık bir "sözel kod" sistemi kullandığını ortaya koymuştur. Örneğin, "Bu nedir?" sorusu belirli bir nesne grubunu (A Grubu) işaret ederken, sorunun ardından gelen "Biliyor musun?" gibi bir cümle, o grup içindeki 4 numaralı nesneyi (örneğin bir zincir) işaret etmekteydi. Bu sistem, seyircilerin fark edemeyeceği kadar hızlı ve doğal bir konuşma akışı içinde uygulanıyordu,.
  • Soğuk ve Sıcak Okuma: Medyumların insanları "okuma" yetenekleri, "Soğuk Okuma" / Cold Reading (genel ifadelerle başlayıp kişinin tepkisine göre daraltma) ve "Sıcak Okuma" / Hot Reading (kişi hakkında önceden gizlice bilgi toplama) tekniklerine dayandırılmaktadır. Şüpheciler, bu tekniklerin psişik güç gerektirmediğini, sadece iyi bir gözlem ve psikoloji bilgisi gerektirdiğini belirtir,.

2. Fizyolojik ve Psikolojik Açıklamalar

Psişik olduğu iddia edilen bazı fenomenlerin aslında vücudun bilinçdışı fiziksel tepkileri veya psikolojik süreçler olduğu savunulmaktadır.

  • Kas Okuma / Muscle Reading: "Temasla zihin okuma" olarak bilinen gösterilerde, medyumun bir kişinin bileğini tutarak gizli bir nesneyi bulması, aslında psişik bir güç değil, kişinin bilinçdışı kas hareketlerinin (ideomotor tepkiler) yorumlanmasıdır. Kişi, gizlenen nesneye yaklaştığında veya doğru yöne döndüğünde kaslarında oluşan mikroskobik gevşemeler veya dirençler, yetenekli bir "kas okuyucusu"na rehberlik eder. Bu durum, kaynaklarda "Hellstromizm" olarak da adlandırılır,,.
  • Fizyolojik Stres: Rus medyum Nina Kulagina'nın telekinezi (cisimleri hareket ettirme) gösterileri sırasında kalp atışlarının dakikada 240'a kadar çıktığı ve aşırı kilo kaybettiği gözlemlenmiştir. Şüpheciler, bu fiziksel belirtilerin, medyumun psişik enerji kullanmasından ziyade, hileyi gerçekleştirmek için (örneğin gizli mıknatıslar veya ipler kullanarak) yoğun bir fiziksel efor ve stres altında olmasından kaynaklandığını öne sürmüşlerdir.

3. İstatistiksel Olasılık ve Tesadüf

Günlük hayatta yaşanan "telepatik" deneyimlerin çoğu, şüpheciler tarafından "Büyük Sayılar Yasası" / Law of Large Numbers ve seçici hafıza ile açıklanır.

  • Tesadüflerin Doğası: Milyarlarca insanın yaşadığı bir dünyada, "düşündüğüm an aradı" gibi olayların yaşanması istatistiksel olarak kaçınılmazdır. İnsanlar, bu tür "isabetleri" hatırlama, ancak düşündüğü halde aramayan veya aradığı halde düşünmediği binlerce "ıskalamayı" unutma eğilimindedir (Seçici Hafıza). Şüpheciler, bu olayların psişik bir bağdan ziyade şans eseri olduğunu savunur,,.
  • Bağlam ve Rutin: Rupert Sheldrake'in araştırmalarına karşı çıkan şüpheciler, köpeklerin sahiplerinin eve dönüşünü hissetmelerini veya insanların kimin aradığını bilmelerini, rutinlere, ince duyusal ipuçlarına (araba sesi, günün saati) veya bilinçdışı beklentilere bağlarlar. Eğer bir kişi her gün benzer saatte arıyorsa, bunu tahmin etmek telepati değil, alışkanlık takibidir,.

4. Bilimsel Yöntem ve Tekrarlanabilirlik Sorunu

Bilimsel kabulün en önemli şartı, bir deneyin bağımsız araştırmacılar tarafından aynı koşullarda tekrarlandığında aynı sonuçları vermesidir (tekrarlanabilirlik). Psişik iddialar bu noktada zayıf bulunmaktadır.

  • Kontroller Arttıkça Başarı Düşüyor: Parapsikoloji tarihindeki genel bir eğilim, deney koşulları sıkılaştırıldığında ve hile yapma olasılıkları (duyusal sızıntılar) tamamen ortadan kaldırıldığında, psişik başarı oranlarının şans seviyesine düşmesidir. Örneğin, J.B. Rhine'ın Zener kartları deneylerinde, kartların arkasının görülmemesi veya deneğin araştırmacının yüzünü görmemesi sağlandığında başarı oranları azalmıştır,.
  • Teknolojik Gelişme ve PK'nin Zayıflaması: Georges Charpak ve Henri Broch, "Debunked!" adlı eserlerinde, ölçüm cihazlarının hassasiyeti arttıkça, iddia edilen telekinetik (psikokinetik) etkilerin gücünün azaldığını gösteren bir grafik sunarlar. Eskiden masaları uçurduğu iddia edilen medyumlar, kameralar ve sensörler geliştikçe sadece miligramlık kağıtları oynatabilmeye başlamışlardır.

5. Kurumsal Şüphecilik ve Ödüller

  • CSICOP ve James Randi: "Paranormal İddiaların Bilimsel Araştırılması Komitesi" (CSICOP) ve sihirbaz James Randi, psişik iddiaları çürütmek için aktif olarak çalışmışlardır. James Randi Eğitim Vakfı (JREF), kontrollü koşullar altında herhangi bir paranormal gücü kanıtlayabilen kişiye 1 milyon dolar ödül vadetmiş, ancak bu ödül (Sylvia Browne gibi medyumların iddialarına rağmen) bugüne kadar kimse tarafından kazanılamamıştır,,.

6. Sahtekarlık Vakaları

Bazı ünlü vakaların sonradan sahtekarlık olduğunun kanıtlanması, tüm alana yönelik şüpheleri artırmıştır.

  • Poltergeist ve Tina Resch: Evdeki eşyaların kendiliğinden hareket ettiği iddia edilen "Tina Resch" vakasında, Tina'nın kimsenin bakmadığını sandığı anlarda bir telefonu fırlattığı veya masa lambasını devirdiği gizli kameralar tarafından tespit edilmiştir. Bu durum, "poltergeist" (gürültücü ruh) fenomeninin aslında dikkat çekmek isteyen ergenlerin fiziksel eylemleri (Tekrarlayan Spontan Psikokinezi / RSPK yerine fiziksel hile) olabileceğini göstermiştir,.

Özetle

"Çürütme" iddiaları temel olarak; psişik olduğu sanılan olayların fiziksel hileler, istatistiksel tesadüfler, psikolojik yanılsamalar (seçici hafıza, ideomotor etki) veya duyusal ipuçları (farkında olmadan bilgi alma) ile açıklanabildiği gerçeğine dayanır. Bilimsel standartlarda yapılan sıkı kontrollü deneylerde "olağanüstü" sonuçların tekrarlanamaması, bu iddiaların bilimsel olarak kabul edilmemesinin ana nedenidir.

Kaynakça

  • Baggally, W. W. (1917). Telepathy: Genuine and Fraudulent. Methuen & Co.
  • Charpak, G., & Broch, H. (2004). Debunked! ESP, Telekinesis, and other Pseudoscience. Johns Hopkins University Press.
  • Guiley, R. E. (1991). Harper's Encyclopedia of Mystical & Paranormal Experience. HarperSanFrancisco.
  • Huson, P. (2001). Testing Your ESP. Madison Books.
  • Longe, B. (1996). Mind Reading Magic Tricks. Sterling Publishing.
  • Marrs, J. (1995). Psi Spies. Red Wheel/Weiser.
  • Sheldrake, R. (2003). The Sense of Being Stared At. Crown Publishers.
  • Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How to read anyone's mind?].

Tesadüf mü, Yasa mı? "Psikosfer" ve Zihinsel Bağlantılar

"Hayatta rastlantısal, başıboş tesadüfler var mıdır, yoksa bu olaylar daha derin bir yasanın, yani eşzamanlılığın / synchronicity bir tezahürü müdür ve kaynaklar bu mekanizmayı nasıl açıklamaktadır?", bu konuyu Carl Jung'un analitik psikolojisi, Bernard Beitman'ın "Coincidencias" (Tesadüfler) adlı çalışması ve Joseph Murphy'nin "Telepsikhika" (Telepsişik) öğretileri ışığında; nedensellik dışı bağlar, psikosfer ve ilahi düzen kavramları üzerinden detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, evrende "kör tesadüf" diye bir şeyin olmadığını, her olayın zihinsel bir nedeni veya "nedensiz" ama anlamlı bir bağlantısı (eşzamanlılık) olduğunu savunmaktadır. Ralph Waldo Emerson'un dediği gibi: "Sığ insanlar şansa inanır... Güçlü insanlar ise neden ve sonuç ilişkisine" [Murphy, 3586].

1. Tesadüf mü, Yasa mı? "Psikosfer" ve Zihinsel Bağlantılar

Joseph Murphy'ye göre, hayatımızda "kazara" olan hiçbir şey yoktur. Her olay, bilinçli ya da bilinçsiz bir düşüncenin, inancın veya beklentinin dış dünyadaki yansımasıdır.

  • Eylem ve Tepki Yasası: Murphy, doğadaki her şeyin "Eylem ve Tepki" / Action and Reaction yasasına dayandığını belirtir. Düşünce eylemdir; bilinçaltının buna verdiği yanıt ise tepkidir (veya dışsal olaydır). Eğer bir kişi "bana hep aksilikler olur" diye düşünüyorsa, yaşadığı kazalar tesadüf değil, bu inancın matematiksel bir sonucudur [Murphy, 3580, 3800].
  • Psikosfer / Psychosphere: Bernard Beitman, insanların bir "Psikosfer" (zihinsel atmosfer) içinde yaşadığını öne sürer. Nasıl ki balıklar suyun içinde yüzüyorsa, biz de düşüncelerin, duyguların ve niyetlerin oluşturduğu bir enerji okyanusunda yüzüyoruz. Bazen bu psikosferden, ihtiyacımız olan bilgiyi veya kişiyi çekeriz. Bir arkadaşımızı düşünürken onun araması veya bir kitaba ihtiyaç duyduğumuzda o kitabın karşımıza çıkması, bu "zihinsel internet" ağındaki titreşimsel uyumdan kaynaklanır [Beitman, 275, 276].

2. Eşzamanlılık / Synchronicity: Anlamlı Rastlantılar

Carl Jung tarafından geliştirilen bu kavram, aralarında görünür bir neden-sonuç ilişkisi (nedensellik) bulunmayan, ancak anlam bakımından birbirine bağlı olan olayların aynı anda meydana gelmesini ifade eder.

  • Nedensiz Bağlantı: Jung'a göre, bazı olaylar fiziksel bir neden (biri diğerine çarptığı için hareket etmesi gibi) ile değil, "anlam" yoluyla birbirine bağlıdır. (Önceki yazılarımızda) değinilen "kolektif bilinçdışı" kavramı burada devreye girer. Zihin ve madde, "Unus Mundus" (Tek Dünya) denilen bir bütünün iki yüzüdür. Bu nedenle, içsel bir psikolojik durum (bir rüya veya yoğun bir duygu), dış dünyada fiziksel bir olayla (bir nesnenin düşmesi veya bir sembolün belirmesi) eşleşebilir [Jung, 829; Wilson, 2144].
  • Seri Olaylar / Seriality: Avusturyalı biyolog Paul Kammerer, "Seri Yasası" / Law of Series adını verdiği bir teoride, benzer olayların zaman ve mekanda gruplaşma eğiliminde olduğunu (örneğin, aynı gün içinde sürekli aynı sayıyı görmek veya aynı isimde insanlarla karşılaşmak) belirtir. Bu, evrenin kaotik değil, belirli bir "çekim" yasasına göre düzenlendiğini gösterir [Wilson, 2490].

3. İhtiyaç ve Çekim: "Görünmez Ortak"

Eldeki kaynaklar, "tesadüf" gibi görünen olayların aslında bilinçaltının veya "Sonsuz Zeka"nın / Infinite Intelligence bir düzenlemesi olduğunu vurgular.

  • Kayıp Eşyalar ve Bilgi: Joseph Murphy, bir babanın ölümünden sonra kaybolan önemli belgeleri arayan bir kadının hikayesini anlatır. Kadın, "Bilinçaltım her şeyi bilir" diyerek uykuya dalar. Rüyasında babası ona belgelerin yerini (bir İncil'in 150. sayfasında) söyler. Bu bir şans eseri bulunma değil, telepsişik bir yönlendirmedir [Murphy, 3607].
  • Fırsatları Çekmek: Dr. Beitman, bir iş veya çözüm arayan kişinin, niyetini netleştirdiğinde, "tesadüfen" o işi sağlayacak kişiyle karşılaştığını veya radyoda tam da o sorunun cevabını duyduğunu belirtir. Buna "Hazırlanmış Zihin" / Prepared Mind ilkesi denir. Zihin bir hedefe kilitlendiğinde, çevredeki milyonlarca veri arasından o hedefe hizmet edecek "tesadüfleri" seçer ve algılar [Beitman, 260].

4. Tesadüfün Uyarıcı Yüzü: Negatif Eşzamanlılık

Bazen "kötü şans" veya "uğursuzluk" olarak adlandırılan olaylar da aslında kişinin içsel durumunun dışa yansımasıdır.

  • Negatif Beklenti: Murphy, "korktuğum başıma geldi" diyen Eyüp Peygamber'den alıntı yaparak, korkunun da dua gibi çalıştığını belirtir. Bir kişi sürekli kaza yapmaktan korkuyorsa, bilinçaltı bu korkuyu bir emir olarak algılar ve "tesadüfi" bir kaza yaratır [Murphy, 3692].
  • Poltergeist ve Stres: Colin Wilson, Mysteries (Gizemler) eserinde, evdeki eşyaların kendiliğinden kırılması veya hareket etmesi (Poltergeist) olaylarının, genellikle o evdeki bir ergenin veya stres altındaki bir bireyin bastırılmış enerjisinin dışavurumu olduğunu belirtir. Bu "tesadüfi" kazalar, aslında zihinsel bir patlamanın fiziksel sonucudur [Wilson, 3124].

Hikaye: Kumarbaz Max ve Rüyadaki Rakamlar

Joseph Murphy'nin Telepsychics kitabında anlatılan ve "şans" ile "bilinçli yönlendirme" arasındaki farkı gösteren çarpıcı bir vaka şöyledir:

Max adında bir adam, her yıl Las Vegas'a gidip rulet oynamaktadır. Ancak bunu kör bir şansa bırakmaz. O, telepsişik yasaları bilen biridir. Otele yerleştiğinde, yatağına uzanır, gevşer ve yarı uyku halinde bilinçaltına şu komutu verir: "Yarın kazanacak numaraları bana göster."

Max, bu yöntemi kimseyle tartışmaz. Rüyasında gördüğü numaraları, uyanır uyanmaz yastığının altındaki bir deftere kaydeder. Bilinçaltı, onu tam doğru zamanda uyandırır, böylece numaraları unutmaz. Bir seferinde, bu yöntemle 50.000 dolar kazanır.

Kıssadan Hisse: Bu hikaye, dışarıdan bakıldığında "inanılmaz bir şans" veya "tesadüf" gibi görünen bir olayın (rulette kazanmanın), aslında zihinsel bir disiplin ve içsel bilgiye erişim (prekognisyon) sonucu olduğunu gösterir. Tesadüf, hazırlıklı olmayan zihnin, göremediği bağlantılara verdiği isimdir. Max için bu bir tesadüf değil, zihinsel bir işlemdir.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan, hayatındaki fırsatları veya krizleri genellikle "şans" veya "kader" olarak etiketleyip pasif kalır. Oysa bu vaka, doğru soruları sorarak ve içsel zekamızı yönlendirerek, "şanslı tesadüfler" dediğimiz fırsatları bilinçli olarak yaratabileceğimizi hatırlatır. Eşzamanlılık, biz ona dikkat ettiğimizde ve niyet ettiğimizde artan bir fenomendir.


Dua: Eşzamanlılık ve İlahi Rehberlik İçin

Bu dua, hayatınızda "doğru zamanda doğru yerde olmak", ihtiyacınız olan kişilerle "tesadüfen" karşılaşmak ve ilahi düzene uyumlanmak niyetiyle okunur. (Joseph Murphy'nin öğretilerinden uyarlanmıştır).

Okunuş Usulü: Sabah güne başlarken veya önemli bir iş öncesinde, zihin sakinleştirilir ve şu sözler inançla, sanki olmuş gibi hissedilerek söylenir.

Arapça (Niyet): "Rabbi yessir ve lâ tuassir, Rabbi temmim bi'l-hayr. Ve heyyi' lenâ min emrinâ raşedâ." (Rabbim kolaylaştır, zorlaştırma; Rabbim hayırla tamamla. Ve işimizde bize doğru yolu/başarıyı hazırla.)

Türkçe Olumlama: "Sonsuz Zeka, beni her zaman yönetir ve korur. Bugün ve her gün, İlahi Yasa ve Düzen hayatımda hüküm sürer. Doğru zamanda, doğru yerdeyim ve doğru insanlarla karşılaşıyorum. İhtiyacım olan her şey, 'anlamlı bir tesadüf' gibi, tam zamanında ve mükemmel bir sırayla karşıma çıkıyor. Yollarım açılıyor, engeller kalkıyor. Ben evrensel uyumun bir parçasıyım ve başıma gelen her şey hayrımadır. Şükrediyorum."

Kaynakça

  • Beitman, B. D. (2018). Coincidencias. Editorial Sirio.
  • Jung, C. G. (1998). Jung on Synchronicity and the Paranormal. Princeton University Press.
  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.

Zihinsel Ölüm ve Psişik Kalkanlar

"Parapsikoloji ve zihin kontrolü ile ilgili kaynaklarda, psişik saldırı, 'voodoo' ölümü veya zihinsel telkin yoluyla bir insanın yaşam fonksiyonlarının durdurulmasının (ölümüne neden olunmasının) mümkün olup olmadığı, bu sürecin mekanizmaları ve bu tür etkilerden korunma yolları nasıl açıklanmaktadır?", bu konuyu Charles Cosimano'nun psiyonik savaş teorileri, Joseph Murphy'nin psikosomatik tıp ve telkin yasaları üzerine analizleri, Zak Martin'in psişik saldırı tanımları ve Colin Wilson'ın okült vakaları ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, zihinsel odaklanma veya ritüeller yoluyla bir başkasına zarar vermenin, hatta ölümüne yol açmanın teorik ve pratik olarak tartışıldığını; ancak bu etkinin mekanizmasının "büyüsel" bir güçten ziyade, ya hedef kişinin biyolojik zayıflıklarının tetiklenmesi ya da kurbanın kendi korku ve inanç sisteminin (negatif plasebo / nocebo etkisi) kullanılmasıyla gerçekleştiğini öne sürmektedir.

1. Psiyonik Savaş ve "Psişik Suikast" Sanatı

Charles Cosimano, Psionic Power (Psiyonik Güç) adlı eserinde, radyonik cihazlar ve zihinsel odaklanma kullanılarak yapılan saldırıları "psişik suikast" / psychic assassination olarak tanımlar ve bunu "ellerinizle yapabileceğiniz nükleer saldırıdan sonraki en güçlü silah" olarak nitelendirir. Ancak Cosimano, bu işlemin rastgele bir "ölüm ışını" göndermek olmadığını, hedef hakkında stratejik bilgi gerektirdiğini belirtir.

  • Judo Prensibi: Cosimano'ya göre psiyonik saldırı, judo sporuna benzer. Saldırgan, kendi kaba gücünü kullanmak yerine, hedefin içindeki mevcut enerjiyi veya zayıflığı ona karşı kullanır. Sağlıklı bir insanı durduk yere öldürmek çok zordur; ancak hedefte halihazırda var olan bir "ön eğilim" (predispozisyon) tetiklenir.
    • Uygulama: Eğer hedef yüksek tansiyona yatkınsa, psiyonik operatör bu tansiyonu yükselterek beyne saldırır ve felce veya ölüme neden olabilir. Eğer hedefte kansere yatkınlık varsa, bu eğilim güçlendirilerek hastalığın hızla yayılması sağlanır. Veya bağışıklık sistemi zayıflatılarak, basit bir enfeksiyonun ölümcül hale gelmesi hedeflenir [Cosimano, 1077].

2. "Voodoo Ölümü" ve Telkinin Gücü

Joseph Murphy, Telepsychics (Telepsişik) eserinde, ilkel kabilelerde görülen "kemik doğrultma" veya "voodoo bebekleri" ile yapılan öldürme vakalarını inceler. Murphy'ye göre, burada öldürücü olan dışsal bir büyü değil, kurbanın zihnindeki korku ve beklentidir.

  • Ölümcül Telkin: Bir "büyücü doktor" kurbana öleceğini söylediğinde, eğer kurban bu büyücünün gücüne şüphe duymaksızın inanıyorsa, bilinçaltı bu emri (telkini) kabul eder. Kurbanın yaşadığı yoğun korku, otonom sinir sistemini felç eder, kalp atışlarını bozar ve psikosomatik bir ölüme (voodoo ölümü) neden olur. İngiliz bir doktorun Güney Afrika'daki altın madenlerinde gözlemlediği üzere, büyücü tarafından "Saat 6'da öleceksin" denilen işçiler, hiçbir fiziksel neden olmaksızın, sırf bu telkine inandıkları için o saatte ölmüşlerdir [Murphy, 3636, 3637].
  • İnanç Yasası: Murphy, "Siz kabul etmedikçe kimsenin size zarar verme gücü yoktur" prensibini savunur. Ancak kişi korkar ve saldırıya inanırsa, kendi zihni, saldırganın niyetini yerine getiren bir cellada dönüşür [Murphy, 3638, 3641].

3. Lanetler ve "Kendi Kendini İmha" Komutları

Zak Martin, How to Develop Your ESP (Duyu Dışı Algılamanızı Nasıl Geliştirirsiniz) adlı eserinde, lanetleri / hexes ve büyüleri, kurbanın derin zihnine ekilen "kendi kendini imha etme komutları" / self-destruct commands olarak tanımlar.

  • Bilinçaltı Tetikleyicisi: Saldırıya uğrayan kişi, bilinçli düzeyde hiçbir şeyin farkında olmayabilir. Ancak negatif psişik enerji, kurbanın bilinçaltına bir virüs gibi yerleşir ve onu kazalara, hastalıklara veya intihara sürükleyen davranış kalıplarını tetikler. Eğer kurbana kendisine büyü yapıldığı söylenirse, bu komut "telkinin gücü" ile daha da pekişir ve süreç hızlanır [Martin, 874].

4. Uzaktan Etki ve "Kötü Niyet" Deneyleri

Colin Wilson, Mysteries (Gizemler) kitabında, nefret ve kötü niyetin uzaktan fiziksel zarar verebileceğine dair vakaları aktarır.

  • İğneleme Yöntemi: St. Leonards'dan bir kadın, kocasını haksız yere işten atan patronuna karşı yoğun bir nefret duymuş ve gece yatağında, adamın uyuduğu yeri hayal ederek o bölgeye zihinsel olarak "iğneler" batırdığını vizüalize etmiştir. Ertesi sabah, adamın karısının (yanlışlıkla hedef alınmış olabilir veya enerji dağılmıştır) şiddetli karın ağrılarıyla hastaneye kaldırıldığı, ancak doktorların fiziksel bir neden bulamadığı (safra kesesi şüphesiyle başlayıp negatif sonuçlanmıştır) bildirilmiştir. Bu vaka, yoğunlaşmış negatif duygu ve imgelemenin (psiyonik bir cihaz olmasa bile), hedef üzerinde fiziksel acı yaratabileceğini gösterir [Wilson, 3222].

Hikaye: Altın Madenindeki Ölüm Emri

Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde, Güney Afrika'nın Johannesburg kentindeki bir altın madeninde çalışan İngiliz bir doktorun tanıklığı, "zihinsel ölüm"ün mekanizmasını çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.

Madende çalışan yerli işçilerden biri, kabilenin büyücü doktoruyla ters düşer. Büyücü, işçiye bir mesaj gönderir: "Bugün akşam saat 6'da öleceksin." İşçi bu haberi aldığında dehşete kapılır. Fiziksel olarak son derece sağlıklı olmasına rağmen, saatler ilerledikçe rengi solar, titremeye başlar ve yaşam enerjisi çekilir. Arkadaşları ve doktor, tıbbi olarak hiçbir sorun bulamazlar.

Saat 6'ya yaklaştığında, adam yere yığılır ve tam söylenen saatte ölür. Doktor otopsi yapar ancak ölüm için hiçbir fizyolojik neden (zehir, kalp krizi vb.) bulamaz.

Kıssadan Hisse: Bu vaka, insan zihninin bedeni öldürme gücüne sahip olduğunu gösterir. Büyücü doktorun "gücü", aslında kurbanın zihnindeki "inanç"tı. Kurban, büyücünün yetkisine o kadar kesin bir şekilde inanıyordu ki, kendi bilinçaltına "öl" emrini verdi ve otonom sinir sistemi bu emri uygulayarak kalbi durdurdu. Bu, "ters plasebo" veya nocebo etkisinin en uç örneğidir.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan "büyüye" inanmasa da, "tıbbi otoriteye" veya "istatistiklere" inanır. Bir hastaya doktor tarafından "6 ay ömrün kaldı" dendiğinde ve hasta buna kesinlikle inandığında, vücut bu takvime uymak için kendini kapatabilir. Murphy'ye göre, bu tür "otorite figürlerinden" gelen negatif telkinleri reddetmek ve zihinsel egemenliği korumak hayati önem taşır.


Dua: Psişik Korunma ve Negatif Enerjiyi Geri Çevirme

Bu dua, başkalarından gelen kötü niyetli düşüncelere, psişik saldırılara veya negatif telkinlere karşı bir "zihinsel kalkan" oluşturmak ve bu enerjiyi kaynağına (yansıtarak) iade etmek için okunur.

Okunuş Usulü: Sabah ve akşam, özellikle korku veya baskı hissedildiğinde, sessiz bir yerde oturulur. Bedenin etrafında parlak, geçilmez bir ışık küresi olduğu hayal edilir ve şu sözler inançla tekrarlanır.

Arapça Dua: "Hasbünallâhü ve n’imel vekîl. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm. Allahümme ya Hâfız, ıhfıznî min şerri'l-hâsidîne ve'l-mâkirîn. Rüdde kendehüm fî nuhûrihim."

Türkçe Anlamı: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir. Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah'a aittir. Ey Koruyucu Allah'ım! Beni hasetçilerin ve tuzak kuranların şerrinden koru. Onların tuzaklarını kendi başlarına çevir."

Ardından şu olumlama (Murphy'nin tekniğiyle) 3 kez tekrar edilir: "Ben Tanrı'nın koruması altındayım. Başkalarının negatif düşünceleri, korkuları veya lanetleri bana dokunamaz; onlar sadece sahiplerine geri döner. Zihnimde sadece iyilik, sevgi ve yaşam vardır. Ben, içimdeki Sonsuz Güç ile birim ve hiçbir dış güç beni incitemez. Çevremde ilahi bir zırh var."

Kaynakça

  • Cosimano, C. W. (1987). Psionic Power. Llewellyn Publications.
  • Martin, Z. (1989). How to Develop Your ESP. Aquarian Press.
  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.
  • Buchanan, L. (2003). The Seventh Sense. Pocket Books.

Kozmik Telepatinin Dinamikleri

"Metafizik ve parapsikoloji literatüründe, '5. Boyut' veya 'Yüksek Boyutlu' telepati olarak adlandırılan, fiziksel ve duygusal sınırların ötesine geçen zihinsel iletişim biçimi nedir; bu iletişimde kullanılan 'Tensor Işını' teknolojisi ve bilinç seviyeleri kaynaklarda nasıl açıklanmaktadır?", bu konuyu Tuella'nın kozmik telepati tebliğleri, Andrija Puharich'in bilinç teorileri ve Colin Wilson'ın yüksek bilinç araştırmaları ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, telepatinin tek bir türden ibaret olmadığını; "Güneş Sinirağı" / Solar Plexus merkezli duygusal telepatiden, "Zihinden Zihne" / Mind to Mind veya "Ruhtan Ruha" gerçekleşen yüksek boyutlu (kozmik) telepatiye kadar uzanan bir spektrum olduğunu belirtmektedir. 5. Boyut telepatisi, genellikle bu yüksek frekanslı, duygudan arınmış ve saf bilgi aktarımını ifade eder.

1. Telepatinin Boyutları ve Türleri

Tuella'nın derlediği The Dynamics of Cosmic Telepathy (Kozmik Telepatinin Dinamikleri) eserine göre, telepati üç ana kategoride incelenir:

  • Güneş Sinirağı Telepatisi (Düşük Boyut): Sıradan ve duygusal insanlar arasında gerçekleşen bu tür, arzu ve duygularla yönetilir. Hayvani ve astral bedenlerde (4. boyutun alt seviyeleri) merkezlenir. "Mesajı iletme arzusu" veya "endişe" gibi duygusal yükler, bu tür telepatide enerjiyi bloke eder ve bumerang etkisi yaratarak göndericiye geri döner [Tuella, 1930].
  • Zihinden Zihne Telepati (Yüksek Boyut/5. Boyut): Bu tür, tüm duygusal koşullardan arınmıştır. Doğası gereği pasiftir; mesajı zorla iletme arzusu yoktur. Yüksek benlikler (Christ Self) arasındaki iletişimdir. Bir düşünce diğerine yerleştirilir veya gönderilir [Tuella, 1930, 1934].
  • Ruhtan Ruha Telepati: En yüksek formdur. Sadece kişiliği ruh bilinciyle bütünleşmiş (entegre olmuş) bireylerde mümkündür [Tuella, 1930].

2. "Tensor Işını" Teknolojisi ve İletişim Mekanizması

Yüksek boyutlu varlıklarla (veya 5. boyut bilinciyle) iletişimde, kaynaklarda "Tensor Işını" / Tensor Beam adı verilen bir kavram öne çıkar. Bu, yüksek zekaların veya dünya dışı kaynakların, alıcı ile bağlantı kurmak için kullandığı bir enerji formudur.

  • Işının Doğası: Tensor ışını, bir radar sistemine benzer. Bir vericiden belirli bir yöne dalga gönderilir. Düşünce veya nesne bu dalgayı yansıtır. Prensipte bu ışın, yansıtıldığı kişiyi etkilemek ve gözetlemek için kullanılan çok amaçlı bir araçtır. İletişim sırasında, gemiden (veya kaynaktan) gelen ışın, bireyi çevreleyen insan aurasıyla karışır [Tuella, 1940, 1942].
  • Fiziksel Belirtiler: Bir kişi "Tensor Işını"na maruz kaldığında veya yüksek frekanslı bir telepatiye girdiğinde çeşitli fiziksel etkiler yaşayabilir. Bunlar arasında mide bulantısı, başın etrafında sıkı bir bant varmış hissi, güneş sinirağında (karın boşluğu) kramplar, kalp atışında hızlanma, vücudun sallanması veya titremesi, aşırı sıcak veya soğuk hissi ve karıncalanma bulunur. Tuella, bu etkilerin zararlı olmadığını, sadece bir "frekans ayarlaması" olduğunu belirtir [Tuella, 1942].

3. Bilinç Seviyeleri ve "Hidrojen" Teorisi

Colin Wilson, Gurdjieff ve Ouspensky'nin öğretilerine atıfta bulunarak, evrenin ve bilincin titreşim seviyelerinden oluştuğunu açıklar. Bu seviyeler, telepatinin hangi boyutta gerçekleştiğini anlamak için kritiktir.

  • Hidrojen Cetveli: Gurdjieff'e göre, "Hidrojen 48" (Dünya seviyesi) ve "Hidrojen 24" (Planetary seviye) gibi madde/enerji yoğunlukları vardır. "Hidrojen 12" (Güneş seviyesi) ve "Hidrojen 6" (Yıldız seviyesi) daha yüksek, daha hızlı titreşen enerjilerdir. Yüksek telepati ve kozmik bilinç, bu daha ince enerjilerin (H12 ve H6) kullanılmasıyla mümkün olur. John Lilly, LSD deneyimlerinde bu seviyeleri (+12, +6) bilinçli olarak deneyimlediğini ve bu seviyelerdeyken başkalarıyla telepatik bağ kurabildiğini iddia etmiştir [Wilson, 3393, 3397].
  • Mobil Bilinç Merkezi: Andrija Puharich, Beyond Telepathy eserinde, bilincin fiziksel bedenden bağımsız hareket edebilen bir "Mobil Merkez" / Mobile Center of Consciousness olduğunu belirtir. Bu merkez, "A Bilinci" (gerçek benlik) olarak adlandırılır ve telepati sırasında ilgi duyulan nesneye veya kişiye doğru uzanan bir "zihinsel plazma" / psi plasma gibidir. Bu durum, kişinin 5. boyut (veya zaman/mekan dışı) bir algılamaya geçmesini sağlar [Puharich, 1690, 170].

4. Uygulama: "Yüksek Benlik" Tokalaşması

(Önceki yazılarımızda) bahsedilen rüya ve şifa çalışmalarına ek olarak, yüksek boyutlu telepati için zihinsel bir "uyumlanma" / attunement gereklidir.

  • Pasiflik ve İzin Verme: Tuella'ya göre, yüksek boyutlu iletişimde alıcı "aktif pasiflik" durumunda olmalıdır. Zihin boşaltılmalı, ancak uykuya dalınmamalıdır. "Kendi dışınızdaki boşluğu yayın." Entelektüel rasyonalizasyon devreye girdiğinde telepatik iplik kopar. Mesajın içeriğiyle özdeşleşmeden veya onu yargılamadan, kelimelerin "zihinsel ekrandan bir borsa şeridi gibi geçmesine" izin verilmelidir [Tuella, 1941, 1952].
  • Kutsal İletişim: Bu seviyedeki telepati, kişisel çıkarlar veya ego tatmini için kullanılmaz. Kaynaklar, bu iletişimin "Kozmik Zeka"nın veya "Tanrı'nın İradesi"nin bir aracı olarak görülmesi gerektiğini vurgular. Hatalı veya düşük seviyeli (astral) mesajlar, genellikle pohpohlayıcı, dogmatik veya korku vericidir; yüksek kaynaklı mesajlar ise evrensel ve aydınlatıcıdır [Tuella, 1954, 1956].

Hikaye: Komutan Anton ve Tensor Işını

Tuella'nın aktardığına göre, "Komutan Anton" adlı dünya dışı bir zeka ile iletişim kurarken, Tuella teknik bir soru sorar: "İletişim sürecimizde tam olarak ne oluyor?" Anton'un cevabı, yüksek boyutlu telepatinin mekaniğini açıklar niteliktedir:

"Aldığınız kelimeler, enerjilerimi size doğru yansıttığımda, kendi enerji alanınız aracılığıyla beyninize indüklenmektedir (yerleştirilmektedir). İletişimimiz zihinden zihinedir."

Anton, "Tensor Işını"nın, çatılardan ve duvarlardan geçerek alıcıya odaklandığını, bir radar gibi çalıştığını açıklar. Tuella, bu iletişimler sırasında sağ kulağında uzun süre "klik-klik" sesleri duyduğunu, bunun bir tür uyarı sinyali olduğunu belirtir. Mesaj gelmeden hemen önce, mor bir renkle birlikte "yanlamasına dokuma titreşimleri" / side to side weaving vibrations hisseder. Mesaj bittiğinde bu titreşimler ve renkler geri çekilir.

Kıssadan Hisse: Bu anlatı, telepatinin sadece psikolojik bir olay olmadığını, aynı zamanda "ince enerji fiziği"ne dayanan teknolojik bir boyutu olabileceğini gösterir. "5. Boyut telepatisi", beynin belirli bir frekansa (Tensor) ayarlanması ve yüksek bir bilincin (Komutan Anton gibi) bu frekans üzerinden veri aktarması işlemidir. Fiziksel belirtiler (kulaktaki sesler, titreşimler), bedenin bu yüksek voltajlı bilgi akışına uyum sağlama çabasıdır.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern dünyada "channeling" (kanallık) veya "medyumluk" olarak bilinen fenomenler, genellikle mistik bir dille anlatılır. Ancak bu kaynaklar, sürecin aslında bir "kozmik radyo" yayını gibi teknik prensiplere dayandığını öne sürer. İnsan beyni, uygun frekansa (bilinç düzeyine) ayarlandığında, sadece diğer insanlardan değil, evrensel veri tabanından veya yüksek zekalardan da bilgi indirebilen biyolojik bir alıcıdır.


Dua ve Niyet: Yüksek Uyumlanma İçin

Bu uygulama, zihni gündelik parazitlerden arındırıp, yüksek boyutlu (kozmik) frekanslara uyumlanmak için Tuella'nın önerdiği beş parmak tekniğine dayanır.

Uygulama: Sol elin parmakları sırayla tutularak niyet edilir.

  1. Başparmak (Rahatlama): "Sakin ol ve bil." (Zihni sustur).
  2. İşaret Parmağı (Işığı Çağırma): "İlahi Işığı çağırıyorum. Koruma altındayım."
  3. Orta Parmak (Titreşimi Yükseltme): "Enerjim yükseliyor, altın bir girdap gibi dönüyor."
  4. Yüzük Parmağı (Davet): "Yüksek bilgeliği ve rehberliği hayatıma davet ediyorum."
  5. Serçe Parmak (Alıcıyı Açma): "Aktif pasiflik halindeyim. Dinliyorum."

Arapça (Niyet): "Allahümme nevvir kalbî bi-nûri marifetike veftah lî ebvâbe hikmetik." (Allah'ım, kalbimi senin marifetinin nuruyla aydınlat ve bana hikmet kapılarını aç.)

Türkçe Olumlama: "Zihnim, evrensel zekanın yayınına açıktır. Kendi egomu ve önyargılarımı bir kenara bırakıyorum. Sadece gerçeği, ışığı ve yüksek hayrı kabul ediyorum. Aramızdaki mesafe yoktur, zihinlerimiz birdir."

Kaynakça

  • Frost, G., & Frost, Y. (1986). Astral Travel.
  • Puharich, A. (1973). Beyond Telepathy. Anchor Press.
  • ,,,,,,,, Tuella. (1983). The Dynamics of Cosmic Telepathy. Guardian Action Publications.
  • , Browne, S. (2008). Kehanetler [Prophecies]. Berkley.
  • ,, Wilson, C. (1978). Mysteries.

Cinsel Simya

"Cinsellik sadece biyolojik bir dürtü ve üreme aracı mıdır, yoksa psişik durumlar, simya ve metafizik disiplinler aracılığıyla bu enerji dönüştürülerek ruhsal güç, yüksek bilinç veya 'büyülü' bir etki kazanmak mümkün müdür?", bu konuyu Colin Wilson'ın "Cinsel Simya" ve "Fakülte X" analizleri, Susan Shumsky'nin Taoist enerji teorileri ve Gurdjieff'in "Hidrojen" tabloları ışığında incelemek gerekir.

Eldeki kaynaklar, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, doğru yönlendirildiğinde "titreşimleri yükselten", "robotu" (otomatik bilinci) devre dışı bırakan ve kişiye yüksek psişik yetenekler kazandıran çok güçlü bir enerji kaynağı (yakıt) olduğunu vurgulamaktadır.

1. Cinsel Simya ve Titreşimlerin Yükseltilmesi

Colin Wilson, Mysteries (Gizemler) adlı eserinde, simyanın / alchemy asıl sırrının kimyasal değil, cinsel olabileceğini öne sürer.

  • Büyük Sır: Wilson, simyacıların metinlerinde geçen "ıslak" ve "kuru" yolların veya "çifte cıva" / double mercury kavramının, aslında cinsel birleşme sırasındaki enerjilere işaret ettiğini belirtir. Thomas Vaughan gibi simyacıların, laboratuvar çalışmalarını eşleriyle ( soror mystica / mistik kız kardeş) birlikte yürütmeleri ve "ilk birleşme"nin doğanın sırrı olduğunu ima etmeleri, cinsel enerjinin "Büyük Çalışma"nın / Magnum Opus (Felsefe Taşı'nı elde etme) katalizörü olduğunu gösterir.
  • Titreşim Yasası: Kardeş Albertus'un tanımına göre simya, "titreşimlerin yükseltilmesidir". Cinsellik, insan bilincini anlık olarak "robot"tan (rutin, sıkıcı, otomatik benlik) kurtaran ve "gerçek benliği" uyandıran bir şok etkisi yaratır. Bu yüksek titreşim anında, kişi normalde erişemediği "yaşamsal rezervlere" ulaşır. Bu, bir tür "içsel simya"dır [Wilson, 2919, 2930, 2933].

2. Tantra, Taoizm ve Enerji Dönüşümü

Susan Shumsky'nin El despertar del tercer ojo (Üçüncü Gözün Uyanışı) ve Wilson'ın analizleri, Doğu disiplinlerinin bu gücü nasıl kullandığını detaylandırır.

  • Jing ve Ojas: Taoistlere göre, "Jing" (öz/cinsel enerji) alt "Dantian"da (göbek altı enerji merkezi) depolanır. Bu enerji, boşalma yoluyla dışarı atılmazsa ve özel tekniklerle yukarıya, beyne doğru yönlendirilirse, "Shen"e (ruhsal enerjiye) dönüşür. Hint yoga geleneğinde ise bu dönüşüm, cinsel sıvıların "Ojas" adı verilen, cilde parlaklık ve kişiye karizma veren süptil bir enerjiye evrilmesiyle açıklanır [Shumsky, 294].
  • Kundalini: Tantrik gelenekte, omurganın tabanında uyuyan "Kundalini" enerjisi (cinsel güç), omurga boyunca yükseltilerek beyni aydınlatır. Wilson, Gopi Krishna'nın deneyimlerine atıfta bulunarak, bu enerjinin doğru kanalize edilmediğinde tehlikeli olabileceğini, ancak doğru kullanıldığında kişiyi "kozmik bilinç" seviyesine taşıdığını belirtir [Wilson, 3300].

3. İrade, Büyü ve "Cinsel Manyetizma"

Kaynaklar, cinsel enerjinin sadece kişisel aydınlanma için değil, başkalarını etkilemek ve "büyü" / magick yapmak için de kullanıldığını aktarır.

  • Gurdjieff ve Hidrojenler: G.I. Gurdjieff, evrenin maddelerinin yoğunluklarına göre sınıflandırıldığı bir "Hidrojenler" tablosu sunar. Cinsel enerji (Hidrojen 12), doğru bir "şok" ile daha yüksek bir enerjiye (Hidrojen 6) dönüştürülebilir. Bu yüksek enerji, psişik ve yaratıcı yeteneklerin yakıtıdır. Gurdjieff'in bakışlarıyla insanları etkileme veya "seks merkezlerine vurma" gücüne sahip olduğu, bu enerjiyi manipüle edebildiği iddia edilir [Wilson, 2936, 3069].
  • Crowley ve Cinsel Büyü: Aleister Crowley, cinselliği "irade doğrultusunda değişiklik yaratma" sanatı olan büyünün merkezine koymuştur. Crowley'e göre, orgazm anında zihin boşalır ve o anda odaklanılan bir niyet (imgelem), evrensel enerjiye doğrudan bir emir olarak gider. Ancak Wilson, Crowley'in bu gücü genellikle başkaları üzerinde hakimiyet kurmak (psişik tecavüz) veya enerji emmek (vampirlik) için kullandığını, bunun da onu nihayetinde tükettiğini belirtir [Wilson, 3070, 3072].

4. Tehlikeler ve Sapmalar

Cinsel enerji ile oynamak, yüksek voltajlı bir kabloyu tutmak gibidir.

  • Marquis de Sade Örneği: Wilson, Sade'ın da cinsel enerjinin "canlılık" yaratma gücünü keşfettiğini, ancak bunu şiddet ve acı yoluyla artırmaya çalışarak (sapkınlık) enerjiyi düşürdüğünü ve kendini yok ettiğini belirtir. "Robot"tan kurtulmak için sürekli daha aşırı uyaranlara ihtiyaç duymak, enerjinin yanlış kullanımıdır [Wilson, 2941].
  • Sıradanlaşma: Çoğu insan için cinsellik, "robot"un (alışkanlıkların) eline geçtiğinde gücünü yitirir. Wilson, Romeo ve Juliet evlenip 20 yıl geçirseydi, o ilk "büyülü" uyanıklığın yerini alışkanlığın alacağını söyler. Güç kazanmak, bu alışkanlığa karşı sürekli bir "iradi dikkat" ve "yeniden odaklanma" gerektirir [Wilson, 2930, 2933].

Hikaye: Simyacı Thomas Vaughan ve Eşi

Colin Wilson, Mysteries kitabında 17. yüzyıl simyacısı Thomas Vaughan'ın (takma adı Eugenius Philalethes) hikayesini anlatır. Vaughan, laboratuvarında yıllarca "Prima Materia"yı (ilk maddeyi) ve felsefe taşını aramıştır.

Vaughan, 1651'de evlenir ve karısı Rebecca ile derin bir aşk yaşar. Günlüklerinde, karısıyla birlikteyken, laboratuvarda yıllardır aradığı sırrı, "Halcali'nin Yağını" (muhtemelen Prima Materia'yı kasteder) elde etmeyi başardığını yazar. Vaughan, bu keşfi "bir günde, karımın yardımıyla" yaptığını ve bunun kendisine "dünyadaki en büyük sevinci" verdiğini belirtir.

Ancak hikayenin trajik ve düşündürücü bir yanı vardır. Vaughan, karısı 1658'de öldüğünde harap olur. Günlüklerinde, bu "büyük sırrı" keşfetmenin bedeli olarak veya bu süreçteki bir hata yüzünden karısını kaybettiğine dair suçluluk ve pişmanlık izleri vardır. Kenneth Rexroth'un analizine göre, Vaughan ve eşi, "Seksüel Simya" veya Tantrik birleşme yoluyla, sadece fiziksel değil, ruhsal bir dönüşüm yaşamışlar, ancak bu yüksek voltajlı enerjiyi yönetmekte zorlanmış olabilirler.

Kıssadan Hisse: Bu hikaye, cinselliğin sadece bedensel bir haz olmadığını, iki ruhun birleşmesiyle ortaya çıkan enerjinin, maddeyi veya bilinci dönüştürebilecek bir "simya fırını" (Athanor) işlevi görebileceğini gösterir. Ancak bu güç, saygı ve dikkatle yaklaşılmadığında (Vaughan'ın suçluluğunda görüldüğü gibi) tehlikeli olabilir.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern ilişkilerde çiftler genellikle cinselliği bir tüketim veya deşarj aracı olarak görür. Vaughan'ın hikayesi, partnerlerin birbirlerini "kutsal birer mabet" olarak gördüklerinde ve birleşmeyi bir meditasyon veya enerji alışverişi olarak yaşadıklarında, ilişkilerinin sıradanlıktan çıkıp "büyülü" bir boyuta taşınabileceğini hatırlatır. Cinsellik, "robot"laşmış modern yaşamda, insanın "an"da kalabildiği ve yüksek bilince (Fakülte X) erişebildiği nadir kapılardan biridir.


Dua: Enerjinin Saflaştırılması ve Yükseltilmesi İçin

Bu dua, cinsel enerjiyi (Jing) sadece fiziksel haz için tüketmek yerine, onu ruhsal güce (Shen/Ojas) dönüştürmek ve bilinci yükseltmek niyetiyle okunur.

Okunuş Usulü: Sakin bir yerde oturun. Dikkatinizi omurganın tabanına (kök çakra) verin. Nefes alırken enerjinin omurganızdan yukarı, başınızın tepesine doğru yükselen beyaz veya altın bir ışık olduğunu hayal edin.

Arapça (Niyet): "Allahümme tahhir kalbî ve hassin farcî ve nevvir basîretî. Yâ Muhavvilal-ahvâl, havvil hâlenâ ilâ ahseni'l-hâl bi-kudretike yâ Azîz."

Türkçe Anlamı: "Allah'ım kalbimi temizle, iffetimi/enerjimi koru ve basiretimi (iç görümü) nurlandır. Ey halleri değiştiren (Rabbim), kudretinle halimizi en güzel hale dönüştür, ey Aziz (izzet sahibi) olan."

Ardından şu olumlama 3 kez tekrar edilir: "İçimdeki yaşam enerjisi kutsaldır. Onu heba etmiyorum, dönüştürüyorum. Bu güçlü ateş, şimdi omurgamdan yükselerek zihnimi aydınlatıyor, irademi güçlendiriyor ve beni Yüksek Benliğimle buluşturuyor. Ben bedenimin efendisiyim, kölesi değil. Enerjim ışığa, sevgiye ve yaratıcılığa dönüşüyor."

Kaynakça

  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your Third Eye]. Ediciones Obelisco.
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.

Mega Yolculuk: Psişikten Mistiğe Geçiş

"'Mega Yolculuk' kavramı, parapsikoloji literatüründe psişik yeteneklerden (durugörü, telepati) mistik birleşme ve aydınlanma aşamasına geçişi nasıl tanımlar ve bu süreçte 'Üst-Ruh' / Over-soul ile 'Giren Ruh' / Walk-in fenomenleri nasıl bir rol oynar?", bu konuyu Veronica Vader'ın Journey to Mega (Mega'ya Yolculuk) adlı eseri, Colin Wilson'ın "Benlikler Merdiveni" teorisi ve Susan Shumsky'nin ruhsal gelişim tuzaklarına dair uyarıları ışığında incelemek gerekir.

Eldeki kaynaklar, "psişik" olmak ile "mistik" olmak arasında kesin bir ayrım yapar. Psişik, "görünmeyen" dünyayı algılar ve fenomenlerle (ruhlar, enerjiler) ilgilenir; Mistik ise bu fenomenlerin kaynağına, yani Yaratıcı ile birliğe ulaşmayı hedefler. "Mega Yolculuk", bu iki durak arasındaki geçiş sürecidir.

1. Mega Yolculuk: Psişikten Mistiğe Geçiş

Veronica Vader'ın Journey to Mega: From Psychic to Mystic eserinde, bu yolculuk, bireyin dışsal psişik fenomenlerden (hayaletler, sesler, önseziler) sıyrılıp, kendi içindeki en yüksek otorite olan "Üst-Ruh" / Over-soul ile tanışma süreci olarak tanımlanır.

  • "Mega" Nedir?: Vader, meditasyon ve içsel çalışmalar sonucunda kendi Üst-Ruh'u ile tanıştığını belirtir. Bu varlığın (veya yüksek benliğin) adı "Mega"dır (okunuşu Meega). Vader sözlüğe baktığında kelimenin "Büyük, Kudretli, Güçlü" anlamına geldiğini doğrulamıştır. Bu, psişik yeteneklerin parçalı yapısından, ruhun bütünleşmiş ve güçlü haline geçişi simgeler [Vader, 791].
  • Benlikler Merdiveni: (Önceki yazılarımızda) Colin Wilson'ın "Benlikler Merdiveni" / Ladder of Selves teorisine değinmiştik. Wilson'a göre insan, tek bir "ben"den oluşmaz. Psişik yetenekler (telepati, durugörü) genellikle "robot"un (otomatik benliğin) devreden çıkmasıyla alt basamaklarda ortaya çıkar. Ancak mistik deneyim, merdivenin en tepesindeki "Yüksek Benlik" ile temas kurmaktır. Psişikler merdivenin ortasında oyalanırken, mistikler zirveye tırmanır [Wilson, 2300, 2321].

2. Geçiş Sürecindeki Fenomenler: "Walk-in" ve Kimlik Değişimi

Mistikliğe geçişte, kaynaklar bazen radikal bir kimlik ve bilinç değişiminden söz eder. Veronica Vader, bu durumu "Walk-in" fenomeniyle açıklar.

  • Giren Ruh / Walk-in: Bu kavram, bir bedenin orijinal ruhunun, yaşam planını tamamladığında veya daha ileri bir görevi kaldıramayacak duruma geldiğinde, bedeni gönüllü olarak terk etmesi ve yerine daha gelişmiş bir ruhun (Walk-in) geçmesi durumunu ifade eder. Vader, kitabında anlatılan deneyimlerin tek bir "kişilik" tarafından yaşanmadığını, bu değişimin bir parçası olduğunu belirtir. Bu, mistik birleşme için gereken "vites yükseltme" işlemidir [Vader, 790].
  • Psikolojik Entegrasyon: Colin Wilson, Doris Fisher vakası gibi çoklu kişilik durumlarında, bazen "Ariel" gibi yüksek bir benliğin (koruyucu ruhun) ortaya çıkarak, parçalanmış kişilikleri yönettiğini ve iyileştirdiğini aktarır. Mistikliğe geçişte, "Mega" gibi bir üst kimlik, tüm alt kimlikleri (günlük benlik, psişik benlik) bünyesinde eriterek "Bir"lik sağlar [Wilson, 2666].

3. Mistikliğe Giden Yolda Tuzaklar: Rudra Granthi

Psişik yeteneklerden mistikliğe geçerken en büyük tehlike, Susan Shumsky'nin Third Eye Meditations eserinde "Rudra Granthi" olarak tanımladığı ruhsal düğümdür.

  • Psişik Ego: Bir kişi Üçüncü Göz'ünü açıp psişik güçler (Siddhis) kazandığında, egosu şişebilir. Kendini "seçilmiş kişi" veya "üstün" hissetmeye başlayabilir. Bu, mistik yolculuğun önündeki en büyük engeldir. Shumsky'ye göre, gerçek mistik, güçlere (fenomenlere) takılmaz, onları sadece birer yan ürün olarak görür ve nihai gerçeğe (Sat-Chit-Ananda / Varlık-Bilinç-Mutluluk) odaklanır [Shumsky, 298, 307].
  • Karanlık Varlıklar: Sylvia Browne, Prophecies (Kehanetler) eserinde, mistik yoldan sapan ve güçlerini ego için kullananların "Karanlık Varlıklar" / Dark Entities haline gelebileceğini, bunların vicdandan yoksun narsisistik sosyopatlar olduğunu belirtir. Mistikliğe geçiş, bu karanlık yoldan (güç tutkusundan) vazgeçip, İlahi Kaynak ile "Birlik" bilincine (Sevgiye) teslim olmayı gerektirir [Browne, 2049].

Hikaye: Mega ile Karşılaşma

Veronica Vader, psişik yeteneklerini geliştirdikten sonra, hayatının bir noktasında daha derin bir anlam arayışına girer. Meditatif bir haldeyken, kendi "Üst-Ruh"u olan Mega ile karşılaşır. Bu varlık, Vader'ın o güne kadar hissettiği her şeyden daha büyük, daha kapsayıcı ve "kudretli"dir.

Vader, Mega'ya o can alıcı soruyu sorar: "Benimle tanışman neden bu kadar uzun sürdü? Neden daha önce gelmedin?"

Mega'nın cevabı, insan deneyiminin ve psişik aşamaların neden gerekli olduğunu özetler niteliktedir: "Diğerlerinin (senin alt benliklerinin/önceki kişiliklerinin) dünyevi hayatı bu beden aracılığıyla deneyimlemesini istedim. Ancak şimdi onlar deneyimlerini tamamladılar, artık ben devralabilirim."

Kıssadan Hisse: Bu diyalog, "Mega Yolculuk"un özünü anlatır. Psişik yetenekler, dünyevi deneyimin bir parçasıdır ve ruhun olgunlaşması için gereklidir. Ancak "Mistik" aşama (Mega'nın gelişi), ancak alt benlikler (ego, arzular, basit psişik merak) doyuma ulaşıp kenara çekildiğinde gerçekleşir. Gerçek güç, fenomenleri kontrol etmekte değil, Yüksek Benlik ile bütünleşmekte yatar.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern spiritüel arayışta birçok insan "görmek", "duymak" veya "bilmek" (psişik yetenekler) peşindedir. Oysa bu hikaye, asıl hedefin bu yetenekleri aşarak "Olmak" (mistik hal) olduğunu hatırlatır. İnsan, psişik güçleriyle şov yapmak yerine, içindeki "Mega"yı (İlahi Özü) uyandırıp hayatının direksiyonunu ona teslim ettiğinde, gerçek huzura ve güce kavuşur.


Dua ve Uygulama: Mistik Bütünleşme İçin

Bu dua, parçalanmış benliklerden ve psişik karmaşadan sıyrılıp, içteki "Üst-Ruh" veya "İlahi Öz" ile bütünleşmek niyetiyle okunur.

Okunuş Usulü: Sessiz bir ortamda, omurga dik bir şekilde oturulur. Dikkati başın tepesine (Taç Çakra) odaklayın. Üzerinizde parlak, altın rengi bir ışık (Mega/Üst-Ruh) olduğunu ve bu ışığın yavaşça bedeninize inerek tüm küçük benliklerinizi içine aldığını hayal edin.

Arapça (Niyet): "Allahümme innî eûzü bike min şerri nefsî ve min şerri külli dâbbetin ente âhizün bi-nâsiyetihâ. Yâ Nûr, Yâ Hakk, Yâ Müheymin. İc'alni nûran min nûrike ve rûhan min rûhike."

Türkçe Anlamı: "Allah'ım, nefsimin şerrinden ve perçeminden tuttuğun her canlının şerrinden sana sığınırım. Ey Nur, Ey Hakikat, Ey Gözetip Koruyan! Beni nurundan bir nur, ruhundan bir ruh kıl."

Türkçe Olumlama (Vader ve Murphy Tarzı): "Küçük benliğimi ve sınırlı algılarımı şimdi serbest bırakıyorum. İçimdeki 'Büyük Ben', Üst-Ruhum, şimdi bilincimin merkezine yerleşiyor. Ben O'yum. Ayrılık bitti. Psişik gürültüler sustu, mistik sessizlik başladı. Artık ben değil, içimdeki 'O' yaşıyor, görüyor ve biliyor. Bütünleştim ve tamamlandım."

Kaynakça

  • Browne, S. (2008). Kehanetler [Prophecies]. Berkley.
  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your Third Eye]. Ediciones Obelisco.
  • Vader, V. (2001). Journey to Mega: From Psychic to Mystic. 1st Books Library.
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.

Evrensel Titreşim: Ses, Bilinç ve Şifa

  "Sesin ve musikinin insan psikolojisi üzerindeki derin etkileri, psişik yeteneklerin uyanışındaki rolü ve evrensel titreşim yasalarıyla bağlantısı kaynaklarda nasıl ele alınmaktadır?", bu konuyu P.M.H. Atwater'ın "Gelecek Hafızası" / Future Memory eserindeki biyolojik armoniler, Colin Wilson'ın bilinç durumu değişiklikleri ve Susan Shumsky'nin "Nada" (içsel ses) öğretileri ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, sesin sadece işitsel bir keyif aracı olmadığını; maddenin yapısını değiştirebilen, şifa veren, psişik kapıları açan ve evrenin temel yapı taşı olan bir enerji formu (titreşim) olduğunu vurgulamaktadır.

1. Evrenin Müziği: Biyoloji ve Titreşim

P.M.H. Atwater, sesin ve müziğin fiziksel gerçekliğimizin temelinde yattığını savunur. Ona göre müzik, aslında zihnimizde oluşan işitsel bir illüzyondur; dışarıda sadece titreşimler vardır, onları "müziğe" çeviren bizim algımızdır [Atwater, 822].

  • DNA'nın Melodisi: Kaliforniya'daki Beckman Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Susumu Ohno'nun çalışmaları, sesin biyolojik temellerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Ohno, canlı hücrelerin kimyasal formüllerini müzik notalarına dönüştürmüştür. Sonuç şaşırtıcıdır: Fare ribonükleik asidinin (RNA) bir parçası piyanoya uyarlandığında, Chopin'in Nocturne eserine (Opus 55, No. 1) ürkütücü derecede benzeyen bir vals ortaya çıkmıştır.
  • Hastalığın Sesi: Daha da ilginci, Ohno işlemi tersine çevirip Chopin'in Cenaze Marşını kimyasal denklemlere dönüştürdüğünde, bunun insanlarda bulunan bir kanser geniyle birebir örtüştüğünü görmüştür. Bu durum, sağlıklı bir bedenin "biyolojik bir senfoni", hasta bir bedenin ise uyumsuz (disonans) bir yapı sergilediğini gösterir. Müzik, kelimenin tam anlamıyla yaşamın kodudur [Atwater, 823, 824].

2. Psişik Hallerde Müziğin Etkisi

Ses ve müzik, (Önceki yazılarımızda) değinilen "Fakülte X" veya yüksek bilinç durumlarına geçişte bir anahtar görevi görür.

  • Eşik Durumu ve Hipnoz: Colin Wilson, Super Consciousness (Süper Bilinç) eserinde, yorgun olduğu bir akşam Richard Strauss'un Salome operasını dinlerken yaşadığı deneyimi anlatır. Müzik onu uyku ile uyanıklık arasındaki "alacakaranlık kuşağı"nda (hipnogojik durum) tutmuş ve bu sayede zihinsel bir genişleme, derin bir rahatlama ve "kayma" / glide hissi yaşamıştır. Müzik, zihnin rasyonel bekçisini (robotu) devre dışı bırakarak bilinçaltına ve psişik algılara giden kapıyı aralar [Wilson, 2795].
  • Şamanik Davul: Robert Moss, Conscious Dreaming (Bilinçli Rüya Görme) eserinde, şamanik davul ritimlerinin (genellikle saniyede 4-7 vuruş, teta dalga boyu), rasyonel batılı insanlarda bile anında bilinç değişikliği yarattığını belirtir. Bu ritmik ses, beyni transa sokarak "rüya yolculuğuna" çıkmayı ve psişik vizyonlar görmeyi kolaylaştırır [Moss, 263].
  • İşitsel Sezgi: Lauren Thibodeau, Natural Born Intuition (Doğuştan Sezgi) kitabında, sezgilerin bazen "işitsel" / auditory olarak geldiğini belirtir. Zihninizde aniden çalan bir şarkı, duyduğunuz bir melodi veya kulak çınlaması, bilinçaltınızdan veya "Bilen Benlik"ten gelen sembolik bir mesaj olabilir. Örneğin, bir karar aşamasında zihninizde neşeli bir marş duymanız "evet", hüzünlü bir ağıt duymanız "hayır" anlamına gelebilir [Thibodeau, 977].

3. Şifa ve Enerji Aracı Olarak Ses

Concetta Bertoldi ve Billy Roberts, sesin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda güçlü bir şifa ve enerji yönlendirme mekanizması olduğunu vurgular.

  • Ruhsal Kaynak: Bertoldi, Do Dead People Watch You Shower? eserinde, tüm müziğin aslında "Öteki Taraf"tan (ruhsal âlemden) geldiğini ve bestecilerin birer kanal / channel olduğunu iddia eder. Ona göre, her müzik türü (klasik, rock, caz) farklı ruhsal frekanslara hitap eder ve hepsi, dinleyicinin ruhsal titreşimine uygun olduğu sürece "şifa" amacı taşır. Beethoven ve Mozart gibi besteciler, bu evrensel şifa enerjisini notalara dökmüşlerdir [Bertoldi, 276].
  • Güç Konisi ve Çan Etkisi: Billy Roberts, So You Want to Be Psychic kitabında, bir grup insanın çember oluşturup ritmik olarak ilahi veya mantra söylemesinin (chanting) muazzam bir psişik enerji yarattığını belirtir. Bu ses enerjisi, çemberin merkezinde oturan kişiye şifa olarak yönlendirilebilir. Alıcılar bu deneyimi, "dev bir çanın içinde oturmak" ve ağırlıksızlık hissi olarak tarif ederler. Ses, fiziksel ve astral beden arasındaki bağı gevşeterek şifanın nüfuz etmesini sağlar [Roberts, 1031, 1032].

4. İçsel Ses: Nada ve Mantralar

Susan Shumsky, El despertar del tercer ojo (Üçüncü Gözün Uyanışı) ve Third Eye Meditations eserlerinde, sesin içsel boyutuna dikkat çeker.

  • Nada (Sessizliğin Sesi): Doğu tradisyonlarında evrenin "OM" sesiyle yaratıldığına inanılır. Meditasyon derinleştiğinde, kişi dışsal sesleri duymayı bırakır ve içsel "Nada"yı (kozmik titreşimi) duymaya başlar. Bu sesler bazen çan, arı vızıltısı, flüt veya okyanus uğultusu şeklinde tezahür eder. Bu, ruhsal kanalların (nadilerin) açıldığının ve psişik algının (duruişiti / clairaudience) başladığının işaretidir [Shumsky, 338, 358].
  • Titreşimle Arınma: Israel Regardie, The Middle Pillar (Orta Sütun) eserinde, kutsal isimlerin veya mantraların sadece söylenmemesi, "titreştirilmesi" / vibrated gerektiğini belirtir. Doğru titreşim, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında hissedilen bir karıncalanma yaratır. Bu ses rezonansı, bedenin hücresel yapısını değiştirir ve eski, hastalıklı enerjiyi dışarı atar [Regardie, 1096].

Hikaye: Mozart ve Masa Celsesi

John Chambers'ın Victor Hugo's Conversations with the Spirit World (Victor Hugo'nun Ruhlar Dünyasıyla Konuşmaları) adlı eserinde, sesin ve müziğin psişik kanallarla nasıl aktarıldığına dair ilginç bir vaka anlatılır.

1854 yılında, ünlü yazar Victor Hugo ve sürgündeki arkadaşları, Jersey adasında düzenli olarak ruh çağırma seansları (masa celseleri) yapmaktadır. Bir akşam, masanın hareketleri (tıklamalar) aracılığıyla Wolfgang Amadeus Mozart'ın ruhu ile iletişime geçtiklerini iddia ederler. Hugo, Mozart'tan yaklaşan devrim için yeni bir marş (yeni bir Marseillaise) bestelemesini ister.

Ancak bir sorun vardır: Masadaki medyumlar müzisyen değildir ve Mozart'ın dikte ettirmeye çalıştığı karmaşık melodileri notaya dökemezler. Ruh (Mozart), onların yetersizliğinden şikayet eder ve "Sizin flütünüz benim orkestramı kaldıramaz!" der. Bunun üzerine Hugo, Charles Bénézit adında yetenekli bir piyanist ve besteciyi seansa davet eder.

Mozart'ın ruhu (veya masa), Bénézit'e müzikal fikirler vermeye başlar. Ancak Mozart, "İnsanlık devrimine uygun basit bir melodi" yerine, "okyanusun, rüzgarın ve fırtınanın seslerinden oluşan, kainatın devasa orgunu kullanan" metafizik bir senfoni tarif etmeye başlar. Bénézit ve diğerleri, bu kozmik müziği notaya dökmekte zorlanırlar. Sonunda Mozart, "Bana siyah ve beyaz tuşları olan bir piyano yetmez; bana gündüz ve gece olan, kuşlar ve ruhlarla dolu iki tuşlu bir piyano getirin" diyerek müziğin sadece fiziksel seslerden ibaret olmadığını, ruhsal bir lisan olduğunu ima eder.

Kıssadan Hisse: Bu olay, müziğin kaynağının fiziksel dünyanın ötesinde, evrensel bir "ses okyanusu"nda olduğunu gösterir. Büyük besteciler (Bertoldi'nin de dediği gibi), bu okyanustan kovayla su taşıyan kişilerdir. Ancak psişik kanallar açıldığında duyulan "kürelerin müziği", dünya enstrümanlarının kapasitesini aşan bir ihtişama sahiptir. İnsan kulağı, bu sonsuz senfoninin sadece küçük bir kısmını "duyabilir".

Günümüze Bakan Yüzü: Modern ses terapileri ve binaural ritimler / binaural beats çalışmaları, belirli frekansların beyin dalgalarını değiştirerek şifa, odaklanma veya yaratıcılık sağladığını kanıtlamaktadır. Hugo'nun masasındaki "kozmik gürültü", bugün kuantum fizikçilerinin "Sicim Teorisi"nde (evrenin titreşen sicimlerden oluştuğu) bahsettikleri temel titreşim olabilir. Müzik dinlemek, aslında evrenin temel kodlarıyla rezonansa girmektir.


Dua ve Uygulama: İşitsel Sezgiyi Uyandırmak İçin

Bu dua, içsel sesinizi (sezgilerinizi) daha net duymak, dış dünyanın gürültüsünden sıyrılıp "hakikatin sesini" (Nada) algılamak ve şifa verici titreşimlere uyumlanmak için okunur.

Okunuş Usulü: Sessiz bir ortamda oturun. Ellerinizi kulaklarınızın üzerine (Shanmukha mudra benzeri bir şekilde veya sadece kapatarak) koyun ve dış sesi kesin. İçinizdeki sessizliğe odaklanın. Derin bir nefes alıp verirken "Hu" veya "Om" sesini titreştirerek çıkarın.

Arapça Dua: "Yâ Semî'u, yâ Basîr. Es'elüke en teşfiye sem'î ve basarî. Ve'c'al lî nûran fî sem'î ve nûran fî kalbî. Allahümme esmı'nî hakâika'l-eşyâi ve elhimnî savâbe'l-kavl."

Türkçe Anlamı: "Ey (her şeyi) işiten, ey (her şeyi) gören (Allah'ım). Senden işitme ve görme duyularıma şifa vermeni istiyorum. Kulağımda bir nur, kalbimde bir nur yarat. Allah'ım, bana eşyanın hakikatlerini işittir ve sözün doğrusunu ilham et."

Ardından şu olumlama 3 kez tekrar edilir: "Evrenin uyumu benim içimdedir. Ben, ilahi senfoninin bir notasıyım. Kulaklarım yalanlara kapalı, hakikate ve şifaya açıktır. İçsel rehberimin sesini net bir şekilde duyuyor ve güvenle takip ediyorum. Bedenimdeki her hücre, sağlık ve sevgi frekansında titreşiyor."

Kaynakça

  • Atwater, P. M. H. (2013). Future Memory. Hampton Roads.
  • Bertoldi, C. (2008). Do Dead People Watch You Shower?. HarperCollins.
  • Chambers, J. (2011). Victor Hugo's Conversations with the Spirit World. Inner Traditions.
  • Moss, R. (2010). Conscious Dreaming. Harmony-Rodale.
  • Regardie, I. (2004). The Middle Pillar. Llewellyn Publications.
  • Roberts, B. (2012). So You Want to Be Psychic. Watkins Media.
  • Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your Third Eye]. Ediciones Obelisco.
  • Thibodeau, L. (2005). Natural Born Intuition. New Page Books.
  • Wilson, C. (2019). Super Consciousness. Penguin Random House.

Kelimelerin Yaratıcı Gücü ve Titreşim

"Kelimelerin, harflerin ve seslerin psişik yetenekler üzerindeki etkisi nedir; belirli sözcüklerin tekrarı, zihinsel imgelerle birleştiğinde parapsikolojik fenomenleri nasıl tetikler ve bu süreçte 'alfanümerik' (harf ve sayı) verilerin algılanmasındaki zorluklar nelerdir?", bu konuyu İsrael Regardie'nin titreşimsel formülleri, Joseph Murphy'nin "Söz" / The Word kavramı ve Lyn Buchanan'ın Uzaktan Görüntüleme / Remote Viewing (CRV) protokolleri ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, kelimelerin sadece iletişim aracı olmadığını; belirli bir niyet ve duyguyla yüklendiklerinde "titreşimsel anahtarlar" olarak işlev gördüğünü, ancak paradoksal bir şekilde, durugörü çalışmalarında harflerin ve sayıların en zor algılanan veriler olduğunu ortaya koymaktadır.

1. Kelimelerin Yaratıcı Gücü ve Titreşim

Ezoterik ve metafizik gelenekte, kelimeler "donmuş enerji" veya belirli bir frekansa sahip güç kutuları olarak görülür.

  • Söz ve İrade: Joseph Murphy, Telepsychics (Telepsişik) eserinde, "Başlangıçta Söz vardı" ifadesine atıfta bulunarak, kelimenin (düşüncenin ifadesi) yaratıcı bir güç olduğunu belirtir. Murphy'ye göre, düşünce içsel bir eylem, söz ise bu eylemin dışavurumudur. Bir kelimeye (örneğin "Zafer", "Huzur" veya "Güç") odaklanıldığında ve bu kelimeye duygu yüklendiğinde, bu kelime bilinçaltında bir komut haline gelir ve dış dünyada buna uygun koşulları yaratır. Buna "Telepsişik" yasa denir [Murphy, 3802, 3889].
  • Titreşimsel Formüller: İsrael Regardie, The Middle Pillar (Orta Sütun) adlı eserinde, kelimelerin ses değerlerinin psişik merkezleri (çakraları veya Sephiroth'u) uyandırmak için kullanıldığını açıklar. Belirli "İlahi İsimlerin" (örneğin AHIH - "Ehin-he-yehin" veya YHVH ALHIM) belirli bir ritim ve tonla "titreştirilmesi" / vibrating, bedendeki enerji merkezlerini aktive eder. Bu, kelimenin sadece anlamıyla değil, sesin fiziksel ve eterik bedende yarattığı rezonansla etki etmesi prensibidir. Bu teknikle, psişik, kendi aurasının rengini ve yoğunluğunu değiştirebilir [Regardie, 1567, 1569].

2. Uzaktan Görüntülemede "Alfanümerik" Sorunu

(Önceki yazılarımızda) ele alınan Uzaktan Görüntüleme (CRV) tekniklerinde, kelimelerin ve sayıların algılanması konusunda ilginç bir paradoks mevcuttur.

  • Kelimeleri Görmenin Zorluğu: Lyn Buchanan, The Seventh Sense (Yedinci Duyu) kitabında, CRV'nin en büyük zayıflığının "alfanümerik" (harf ve sayı) bilgileri algılamadaki yetersizliği olduğunu belirtir. Bir psişik casus, bir kasanın içindeki belgeleri "görebilir", kağıdın dokusunu hissedebilir, ancak üzerindeki yazıları okumakta büyük güçlük çeker. Bunun nedeni, sol beynin (mantıksal/analitik taraf) harfleri ve sayıları hemen yorumlamaya çalışması ve "Analitik Bindirme" / Analytical Overlay (AOL) denilen bir hata üretmesidir. Örneğin, psişik zihin "H" harfinin şeklini algıladığında, sol beyin hemen devreye girip "Bu bir merdiven" veya "Bu bir hastane tabelası" diyerek görüntüyü bozar [Buchanan, 1613].
  • İleri Düzey Okuma: Buchanan, belgelerin okunabilmesi için çok ileri düzey bir eğitim (Evre 8) gerektiğini belirtir. Bu seviyede, psişik, kelimeyi bir bütün olarak değil, harf harf, şekilsel bir desen olarak algılamaya çalışır. Bu, rüyada gazete okumaya benzer; harfler sürekli değişir ve dalgalanır [Buchanan, 1613].

3. Otomatik Yazı ve Kelime Akışı

Kelimelerin psişik etkisinin en doğrudan görüldüğü alanlardan biri "otomatik yazı" / automatic writing fenomenidir.

  • Bilinçdışı Kanallar: Sándor Ferenczi ve diğer araştırmacılar, kalemin kağıda gevşekçe tutulup zihnin serbest bırakılmasıyla, bilinçdışından veya dışsal bir zekadan gelen kelimelerin kağıda döküldüğünü gözlemlemişlerdir. Ferenczi, "Ruhçuluk" üzerine yazdığı makalesinde, elinin kendi kendine hareket ederek anlamlı cümleler kurduğunu ve bilinçli zihninin bilmediği yanıtlar verdiğini belirtir. Burada kelimeler, psişik enerjinin "motor" (hareket) sinirleri üzerinden boşaldığı bir kanal görevi görür [Pierri, 1304; Wilson, 3596].
  • Telepatik Mesajlar: (Önceki yazılarımızda) değinilen Upton Sinclair'in Mental Radio deneylerinde, bazen şekiller yerine kelimelerin veya kavramların telepatik olarak iletildiği görülmüştür. Ancak, zihin genellikle kelimeyi doğrudan duymak yerine, o kelimenin çağrıştırdığı görsel imgeyi algılar. Örneğin "yangın musluğu" düşüncesi, alıcı tarafından "tavus kuşu" (benzer şekil) olarak algılanabilir [Sinclair, 1155].

4. İsimlerin ve Kelimelerin Büyüsü

Tarihsel ve okült kaynaklarda, bir şeyin "gerçek ismini" bilmenin, o şey üzerinde hakimiyet kurmak anlamına geldiği inancı yaygındır.

  • Kabala ve Harfler: Arthur Young ve diğer araştırmacılara göre, İbrani alfabesindeki harfler (veya genel olarak ses sembolleri), evrenin temel yapı taşlarına (arketipsel güçlere) karşılık gelir. Harflerin doğru kombinasyonu (kelimeler), fiziksel gerçekliği etkileyebilecek bir enerji formülü oluşturur. Bu, kelimelerin sadece "etiket" değil, "güç anahtarları" olduğu anlamına gelir [Wilson, 3312, 3684].
  • Telkin ve Hipnoz: Kelimeler, hipnoz ve telepatide "tetikleyici" / trigger görevi görür. Bir kişiye "uyku" kelimesi, belirli bir tonlama ve niyetle söylendiğinde, bu kelime o kişinin sinir sisteminde fizyolojik bir değişikliğe (transa) neden olur. Kelime, enerjinin taşıyıcısıdır [Roberts, 1483].

Hikaye: Dedektif ve "Kanıt" Kelimesi

Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde, kelimelerin odaklanmış gücünün pratik bir sorunu nasıl çözdüğüne dair şu vaka anlatılır:

Bir narkotik dedektifi, büyük bir uyuşturucu şebekesini çökertmek üzeredir ancak kritik bir eksiği vardır: "Kanıt". Şüphelileri bilmesine rağmen, uyuşturucuların nerede saklandığını bulamazsa dava düşecektir. Mantıksal arama yöntemleri tükenmiştir.

Dedektif, Murphy'nin öğretisini uygulamaya karar verir. Uyumadan önce, zihnini sakinleştirir ve tek bir kelimeye odaklanır: "Kanıt" / Evidence. Bu kelimeyi, sorununun çözüldüğü ve aradığı şeye ulaştığı hissiyle, bir ninni gibi tekrar ederek uykuya dalar.

Rüyasında, şüphelilerden birini bir balıkçı teknesinde görür. Adam, balık ağlarının ve şamandıraların içine gizlenmiş paketleri kontrol etmektedir. Rüya o kadar nettir ki dedektif teknenin adını ve liman numarasını görür.

Ertesi gün, dedektif ve ekibi rüyada görülen tekneye baskın yapar. Uyuşturucular tam da rüyada "görüldüğü" gibi, balıkçılık ekipmanlarının içine gizlenmiş halde bulunur.

Kıssadan Hisse: Bu hikaye, tek bir kelimenin ("Kanıt"), bilinçaltı için bir "arama motoru komutu" gibi çalıştığını gösterir. Dedektif karmaşık dualar veya detaylı ricalar yerine, sadece nihai hedefini temsil eden öz kelimeyi kullanarak psişik fakültelerini (durugörü/önsezi) harekete geçirmiştir. Kelime, niyeti odaklayan bir mercek görevi görmüştür.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern dünyada zihnimiz binlerce kelime ve bilgiyle doludur ("bilgi kirliliği"). Bu vaka, karmaşık sorunlar karşısında zihni susturup, sadece çözümü ifade eden tek bir "güç kelimesine" (örneğin: "Çözüm", "Şifa", "Başarı") odaklanmanın, dağınık düşünmekten çok daha etkili olduğunu hatırlatır. Kelimeleri azaltıp niyet yoğunluğunu artırmak, psişik verimliliğin anahtarıdır.


Dua ve Uygulama: Kelimelerin Gücünü Uyandırmak İçin

Bu uygulama, ağızdan çıkan kelimelerin ve zihindeki düşüncelerin psişik etkisini güçlendirmek ve "Söz"ün yaratıcı gücünü aktive etmek içindir.

Okunuş Usulü: Sabahları güne başlarken, sessiz bir yerde durun. Boğaz çakrasına (iletişim merkezi) odaklanın. Aşağıdaki duayı, kelimelerin titreşimini tüm vücudunuzda hissederek, sesli ve kararlı bir tonda 3 kez okuyun.

Arapça Dua: "Bismillâhirrahmânirrahîm. Yâ Halıku, Yâ Bâri, Yâ Musavvir. İc'al kelimâtî nûran ve enfâsî şifâen. Ve allimnî min ledünke ılmen, inneke aleemü'l-guyûb."

Türkçe Anlamı: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Ey Yaratıcı, ey Yoktan Var Eden, ey Şekil Veren! Kelimelerimi nur (ışık), nefesimi şifa kıl. Ve bana kendi katından bir ilim öğret; şüphesiz ki gaybı (gizlilikleri) en iyi bilen Sensin."

Ardından şu niyeti tekrar edin: "Ağzımdan çıkan her söz, evrende bir etki yaratır. Bugün sözlerimi bilgelik, sevgi ve güçle seçiyorum. 'Söz'üm, niyetimin kılıcıdır; engelleri kaldırır ve gerçeği ortaya çıkarır. Düşündüğüm ve söylediğim iyilikler, katlanarak bana döner."

Kaynakça

  • Buchanan, L. (2003). The Seventh Sense. Pocket Books.
  • Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
  • Pierri, M. (2023). Occultism and the Origins of Psychoanalysis. Routledge.
  • Regardie, I. (1998). The Middle Pillar. Llewellyn Publications.
  • Sinclair, U. (1962). Mental Radio. Charles C. Thomas.
  • Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.

 İskandinav Kıyamet Mitleri

"İskandinav mitolojisinde, evrenin sonu ve tanrıların alacakaranlığı olarak bilinen Ragnarok olayından hemen önce yaşanacağı kehanet edilen, kesintisiz devam eden o şiddetli kışın adı nedir ve kaynaklar bu süreci nasıl tasvir etmektedir?", bu konuyu Sylvia Browne'ın Prophecies (Kehanetler) adlı eserinde yer alan İskandinav kıyamet mitleri ve Ragnarok tasvirleri ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, Ragnarok'un (Tanrıların Kıyameti) bir anda gerçekleşen bir olay olmadığını, bunun öncesinde gelen ve hem doğal düzeni hem de toplumsal yapıyı yok eden bir dizi felaketle başladığını belirtir. Bu felaketler zincirinin ilk ve en önemli halkası, "Büyük Kış" olarak da bilinen Fimbulvetr'dir.

1. Fimbulvetr: Ragnarok'un Habercisi

Fimbulvetr / Fimbulwinter (Büyük Kış), İskandinav mitolojisinde dünyanın sonunun başladığını gösteren en kesin işarettir. Kaynaklarda bu süreç, sıradan bir mevsim değişikliği değil, yaşamın sürdürülebilirliğini ortadan kaldıran kozmik bir felaket olarak tarif edilir.

  • Süresi ve Şiddeti: Efsaneye göre Fimbulvetr başladığında, akla gelebilecek en vahşi kış şartları ortaya çıkar. Bu kış, aralarında yaz mevsimi olmaksızın tam üç yıl boyunca kesintisiz devam eder. Güneşin ısıtıcı etkisinin kaybolduğu, karın her yönden yağdığı ve dondurucu rüzgarların durmaksızın estiği bir dönemdir [Browne & Harrison, 2008].
  • Toplumsal Çöküş: Fimbulvetr sadece iklimsel bir felaket değildir; aynı zamanda insanlığın ahlaki ve sosyal yapısının da donarak parçalandığı bir süreçtir. Kaynaklar, bu dönemde insanların acımasız bir sefalet içine düşeceğini belirtir. Bu sefalet ve çaresizlik nedeniyle, tüm ahlaki değerler terk edilir. İnsanlar birbirleriyle kavga etmeye başlar, kardeş kardeşi öldürür ve her türlü insani bağ kopar. Bu, fiziksel soğukluğun kalplere de işlemesi ve dünyanın tam bir kaosa sürüklenmesidir [Browne & Harrison, 2008].

2. Fimbulvetr'i Takip Eden Olaylar

Fimbulvetr'in yaşanması, Ragnarok'un diğer kıyamet alametlerinin tetikleyicisidir. Bu üç yıllık korkunç kışın ardından, evrensel yıkım hızlanır:

  • Göksel Yıkım: Fimbulvetr'in ardından Skoll / Sköll adlı kurt gelir ve güneşi yutar. Hemen ardından kardeşi Hati / Hati, ayı yakalar ve yutar. Böylece dünya, kışın soğuğundan sonra mutlak bir karanlığa gömülür. Yıldızlar gökyüzünden düşer ve yer yüzü ile gök yüzü arasındaki bağlar kopar [Browne & Harrison, 2008].
  • Yeryüzünün Sarsılması: Büyük depremler meydana gelir, dağlar devrilir ve ağaçlar köklerinden sökülür. Bu sarsıntılar, Loki'nin ve oğlu Fenrir'in (dev kurt) zincirlerinden kurtulmasına neden olur. Denizler şiddetle çalkalanır ve Jormungand / Jormungandr (Midgard Yılanı) karaya doğru hareket ederek havayı ve suyu zehriyle doldurur [Browne & Harrison, 2008].

Özetle

Ragnarok'un habercisi olan ve üç yıl süren o korkunç kışın adı Fimbulvetr'dir. Bu olay, sadece iklimsel bir donma değil, aynı zamanda medeniyetin, ahlakın ve yaşamın donarak sona ermesini temsil eden, mitolojik kıyamet senaryosunun başlangıç düdüğüdür.

Kaynakça

  • Browne, S., & Harrison, L. (2008). Kehanetler [Prophecies]. (Çev. Bilinmiyor). Berkley.

Deccal'in Gerçek Adı: İlgisizlik / Apathy

"Yazar, kehanetler ve dünyanın sonu ile ilgili modern yorumlarında Deccal (Antichrist) kavramını nasıl ele almaktadır; bu figürü belirli bir şahıs olarak mı yoksa soyut bir kavram olarak mı tanımlamaktadır ve bu tanım insanlığın geleceği açısından ne anlama gelmektedir?", bu konuyu Sylvia Browne'ın Kehanetler adlı eserinde yer alan Deccal analizleri, Nostradamus'un öngörüleri ve yazarın "İlgisizlik" kavramı üzerine yaptığı vurgular ışığında detaylandırmak gerekir.

Eldeki kaynaklar, Deccal kavramının tarihsel süreçte Napolyon ve Hitler gibi figürlerle somutlaştırıldığını, ancak günümüzdeki asıl tehlikenin (Deccal'in) insani değerlerin yitimiyle ortaya çıkan "İlgisizlik" olduğunu belirtmektedir.

1. Deccal'in Gerçek Adı: İlgisizlik / Apathy

Sylvia Browne, geleneksel kıyamet senaryolarında beklenen, boynuzlu veya korkunç bir iblis figürü yerine, Deccal'in halihazırda dünyada olduğunu ve insan formuna büründüğünü öne sürer. Yazara göre Deccal'in bir adı vardır ve bu ad İlgisizlik'tir.

  • Kötülüğün Kaynağı: Browne, "İyi insanlar hiçbir şey yapmadığında kötülük hakim olur" prensibine atıfta bulunarak, Deccal'in aslında eylemsizlik ve umursamazlık olduğunu vurgular. Yoksulluk, açlık, adaletsizlik ve gezegenin suiistimal edilmesi karşısında sergilenen duyarsızlık, Deccal'in en somut tezahürüdür.
  • Toplumsal Yıkım: Yazar, ilgisizliğin (Deccal'in) artık göze alınamayacak bir lüks olduğunu belirtir. Bu durum, insanlığı ve dünyayı yok edecek olan asıl güçtür. Eğer bu "İlgisizlik Deccali" uzaklaştırılmazsa, dünyanın yaşanmaz hale gelmesi kaçınılmazdır,.

2. Tarihsel Bağlamda Deccal Figürleri

(Önceki yazılarımızda) değinilen Nostradamus'un kehanetlerine atıfta bulunan yazar, tarihte Deccal olarak nitelendirilen üç ana figürden bahseder. Bu, Deccal kavramının tarihsel gelişimini anlamak açısından önemlidir:

  • Birinci Deccal (Napolyon): Nostradamus'un dörtlüklerinde, İtalya yakınlarında doğacak, imparatorluğa mal olacak ve "kasap" olarak anılacak bir prensten bahsedilir. Bu tanımlamalar, Korsika doğumlu Napolyon Bonapart ile örtüşmektedir,.
  • İkinci Deccal (Hitler): "Hister" olarak anılan (Tuna Nehri'nin eski adı Ister ile kelime oyunu yapıldığı düşünülmektedir), fakir bir aileden gelen ve diliyle kitleleri baştan çıkaran bir figür tarif edilir. Bu kişi, Almanya'nın çocuğu olarak tanımlanan Adolf Hitler'dir,.
  • Üçüncü Deccal: Nostradamus, üçüncü Deccal'in Ortadoğu kökenli olabileceğini, "mavi türban" takacağını ve büyük bir terör estireceğini öngörür. 11 Eylül saldırıları ve "büyük yeni şehir" (New York) referansları, bu figürün modern terörizmle ilişkilendirilmesine neden olmuştur,.

3. Spiritüel Bakış ve Çözüm

Sylvia Browne, bu korkutucu tarihsel figürlerin ötesinde, asıl mücadelenin bireysel ve toplumsal bilinçte verilmesi gerektiğini savunur.

  • Mesih ve Deccal Karşıtlığı: Yazar, İsa'nın (Mesih bilincinin) zaten burada, insanların arasında ve kalbinde olduğunu belirtir. Dolayısıyla Deccal'i (İlgisizliği) yenmenin yolu, gökyüzünden bir kurtarıcı beklemek değil, içteki tanrısal kıvılcımı ve "Mesih bilincini" eyleme dökmektir. İlgisizlik (Deccal), ancak sevgi, şefkat ve eylemle (Mesih) yenilebilir,.
  • Karanlık Varlıklar: Kaynaklarda, vicdanı olmayan, sosyopat özellikler gösteren ve "Sol Kapı"dan geçerek reenkarne olan "Karanlık Varlıklar" / Dark Entities tanımı da Deccal kavramıyla ilintilidir. Bu varlıklar, Tanrı'dan ve ışıktan bilinçli olarak yüz çeviren, başkalarının enerjisiyle beslenen kişilerdir,.

Hikaye: Yanan Köy ve Sessiz Gözlemci

Bir zamanlar, uzak bir vadide, huzur içinde yaşayan bir köy vardı. Bir gün, dağlardan inen haydutlar köyün kenarındaki bir evi ateşe verdiler. Köyün meydanında oturan Bilge, olayı gördü ancak "Bu benim evim değil, bana dokunmaz" diyerek kitabını okumaya devam etti.

Yangın yan eve sıçradı. Köyün demircisi, "Benim dükkanım demirden, yanmaz" diyerek işine devam etti. Alevler büyüdü, fırıncının dükkanına ulaştı. Fırıncı, "Benim fırınım zaten ateşle çalışır, alışığım" diyerek umursamadı.

Yangın tüm köyü sardığında, insanlar kaçışmaya başladı ama artık çok geçti. Herkes, "Neden kimse bir şey yapmadı?" diye bağırıyordu. Sonunda, köy tamamen kül olduğunda, hayatta kalanlar harabelerin arasında dolaşırken, yangını ilk başlatan haydutların lideriyle karşılaştılar.

Köylülerden biri haykırdı: "Sen Deccal'sin! Evimizi sen yıktın!" Haydut güldü ve şöyle dedi: "Ben sadece bir kıvılcım çaktım. Evinizi yakan ben değilim; evinizi yakan, o kıvılcım bir yangına dönüşürken izleyip de parmağını kıpırdatmayan 'ilgisizliğiniz'dir."

Kıssadan Hisse: Bu hikaye, Browne'ın "Deccal İlgisizliktir" tezini somutlaştırır. Kötülük (yangın), kendi başına büyük bir güç olmayabilir; ona asıl gücünü veren, iyi insanların (köylülerin) eylemsizliği ve "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışıdır. Felaketler, başkalarının sorunu olarak görüldüğü sürece, eninde sonunda herkesin sorunu haline gelir.

Günümüze Bakan Yüzü: Modern dünyada iklim krizi, savaşlar veya toplumsal adaletsizlikler karşısında "ben tek başıma ne yapabilirim ki?" diyerek pasif kalmak, hikayedeki köylülerin tavrıdır. Yazarın belirttiği gibi, Deccal bir şahıs olarak değil, bu pasiflik ve duyarsızlık hali olarak zaten aramızdadır. Kurtuluş, her bireyin kendi etki alanında sorumluluk almasıyla mümkündür.


Dua: Duyarlılık ve Harekete Geçme İçin

Bu dua, üzerimizdeki ataleti, ümitsizliği ve çevremize karşı duyarsızlığı (ilgisizliği) atmak; yerine farkındalık, merhamet ve eylem bilincini yerleştirmek niyetiyle okunur.

Okunuş Usulü: Sabahları güne başlarken veya toplumsal bir olay karşısında çaresiz hissedildiğinde, el kalbin üzerine konularak samimiyetle okunur.

Arapça Dua: "Allahümme innî eûzü bike mine'l-hemmi ve'l-hazen. Ve eûzü bike mine'l-ajzi ve'l-kasel. Ve eûzü bike mine'l-jubni ve'l-buhl. Ve eûzü bike min galebeti'd-deyni ve kahri'r-ricâl."

Türkçe Anlamı: "Allah'ım! Keder ve üzüntüden Sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten (ilgisizlikten/eylemsizlikten) Sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım. Borç baskısından ve insanların kahrına uğramaktan (zulüm altında ezilmekten) Sana sığınırım."

Türkçe Olumlama (Niyet): "Gözlerimi ve kalbimi gerçeğe açıyorum. İlgisizliğin sisini dağıtıyor, vicdanımın sesini dinliyorum. Ben, dünyanın iyileşmesi için bir aracıyım. Küçük de olsa yaptığım her iyilik, karanlığa karşı yakılmış bir mumdur. Bugün, sevgiyle ve cesaretle harekete geçmeyi seçiyorum."

Kaynakça

  • Browne, S. (2008). Kehanetler [Prophecies]. Berkley.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar