Parapsikoloji - Psişik Araştırmalar 4
"İnsan zihni neden gizli, okült veya
ezoterik bilgilere karşı derin bir ilgi duyar ve bu saklı öğretilerin bireyin
arzularına kavuşmasında, kaderini şekillendirmesinde sağladığı somut faydalar
nelerdir?", bu konuyu Colin Wilson'ın "bilinç
hiyerarşisi" ve "Факултет X" (Fakülte X) teorileri ile Joseph
Murphy'nin "Teleepsikoloji" / Telepsychics prensipleri
ışığında incelemek gerekir.
Eldeki kaynaklar, "gizli bilginin"
çekiciliğinin sadece merak duygusundan kaynaklanmadığını; bunun, insanın
"robot" olarak adlandırılan otomatikleşmiş günlük bilincinden kaçma
ve "daha yüksek benlikler" ile temas kurma arzusunun bir yansıması
olduğunu vurgulamaktadır.
1. Gizli Bilginin Çekiciliği:
"Robot"tan Kaçış
Colin Wilson, Mysteries (Gizemler) adlı
eserinde, insanın günlük yaşamını sürdürebilmesi için bir "robot"
geliştirdiğini belirtir. Bu robot, araba kullanmak, yemek yemek veya rutin
işleri yapmak gibi eylemleri devralan otomatik bir mekanizmadır. Ancak sorun,
bu robotun zamanla duygusal hayatı ve "anlam" arayışını da ele
geçirmesidir. İnsanlar bu yüzden kendilerini boşlukta, sıkılmış ve "canlı
değilmiş" gibi hissederler [Wilson, 2024].
- Fakülte X: Gizli
bilgiler (simya, maji, telepati), insanın bu robottan kurtulup
"Fakülte X" adını verdiği, zaman ve mekanın ötesini algılayan
bir gerçeklik duygusuna ulaşma vaadi sunduğu için çekicidir. İnsan, gizli
bir bilgiye ulaştığında, evrenin sadece fiziksel maddeden ibaret
olmadığını, zihnin maddeye hükmedebileceğini hisseder. Bu,
"büyülü" bir özgürlük hissidir [Wilson, 2024].
- Yasak Meyvenin Tadı: Mary
Anne South'un simya üzerine yazdığı A Suggestive Inquiry into the
Hermetic Mystery adlı eserini babasıyla birlikte yakmasının nedeni
(Önceki yazılarımızda değinildiği gibi), bu bilginin "hazır
olmayanlar" için tehlikeli olabileceği inancıydı. Bu tür "tehlikeli ve
yasak" etiketler, bilginin değerini ve çekiciliğini artırır. İnsan,
"seçilmiş azınlık"tan biri olma arzusuyla bu bilgilere yönelir
[Wilson, 2024].
2. İsteklere Kavuşmada Gizli Bilgilerin Faydası
Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde
belirttiği üzere, çağlar boyunca "gizli" olarak saklanan en büyük
sır, dışsal ritüeller veya büyüler değil, insanın kendi bilinçaltındaki
"Sonsuz Zeka"nın / Infinite Intelligence gücüdür. İsteklere
kavuşmak için bu gücü kullanmanın yöntemleri şunlardır:
A. Zihinsel
Yasalar ve "İşlem-Tepki" İlkesi
Murphy, doğadaki her şeyin bir yasa ile
yönetildiğini belirtir. Çiftçi tarım yasalarına, mühendis elektrik yasalarına
güvenir. "Gizli bilgi", zihnin yasalarına güvenmektir.
- Prensip:
"Aksiyon (Düşünce) ve Reaksiyon (Bilinçaltının Tepkisi)"
evrensel bir yasadır. Siz bilincinizde bir düşünceyi (isteği)
"gerçek" olarak kabul ettiğinizde, bilinçaltı bunu bir emir
olarak alır ve dış dünyada gerçekleştirmek için yollar arar. Bu bilgiye
sahip olmayanlar olayları "şans" sanırken, bilenler
"kaderlerini" yazar [Murphy, 2010].
- Uygulama: Bir şeyi
istemek yerine, onun zaten sizin olduğuna inanmak (inanç yasası) gerekir.
Murphy, "İstemek, yokluğunu kabul etmektir" der. Bunun yerine,
arzunun gerçekleşmiş halini imgelemek ve şükretmek, "telepsişik"
gücü aktive eder.
B. Telepati ve
Uzaktan Etkileme
Richard Webster'ın Kak chitat' mysli ljubogo
cheloveka? (Herkesin Zihnini Nasıl Okursunuz?) kitabında, telepatinin
"gizli" bir yetenek değil, herkesin sahip olduğu ancak kullanmayı
unuttuğu bir "iletişim kanalı" olduğu belirtilir.
- Fayda:
İsteklerinize (örneğin birinin sizi araması, bir işin olması) kavuşmak
için, o kişiye veya duruma odaklanarak zihinsel mesajlar
gönderebilirsiniz. Webster, sevgi ve uyum mesajlarının, karşı tarafın
bilinçaltı tarafından asla reddedilmediğini ve ilişkileri iyileştirdiğini
vurgular [Webster, 2015].
C. Simya ve
"İçsel Dönüşüm"
(Önceki yazılarımızda) bahsedildiği gibi, simya
sadece kurşunu altına çevirmek değildir. Colin Wilson, simyacıların asıl
sırrının, laboratuvar çalışması sırasında operatörün (simyacının) zihinsel
durumunun maddeyi etkilemesi olduğunu belirtir.
- Fayda: Arzu
edilen şeye (altın/hedef) ulaşmak için, kişinin önce kendi içindeki
"kurşunu" (korku, şüphe, tembellik) dönüştürmesi gerekir. Bu
"içsel simya", dış dünyadaki engelleri eriten bir enerji alanı
yaratır. Gurdjieff'in dediği gibi, insan "kendi üzerinde
çalışarak" (süper çaba ile) kaderini değiştirebilir [Wilson, 2024].
3. Modern Dünyada Gizli Gücün Kullanımı
William Hewitt'in The Truth About Mind Power
(Zihin Gücü Hakkındaki Gerçek) adlı eserinde, sıradan insanların
"gizli" güçleri kullanarak nasıl olağanüstü sonuçlar elde ettiği
anlatılır.
- Problem Çözme: Mantıklı
zihin bir duvara çarptığında, "gizli bilgi" (sezgi/bilinçaltı)
devreye girer. Hewitt, bir kamyon şoförünün sıkışan aracını kurtarmak için
zihinsel olarak gevşeyip çözüm istediğini ve bilinçaltının ona
"lastiklerin havasını indir" fikrini vererek sorunu çözdüğünü
anlatır. Bu, "dahi" olmanın sırrının, zihnin kullanılmayan
%90'lık kısmına (gizli bölgeye) erişmek olduğunu gösterir [Hewitt, 2005].
Hikaye: Genç Pilotun Rüyası
Joseph Murphy'nin Telepsychics kitabında,
gizli zihinsel yasaları kullanarak imkansız görünen bir isteğine kavuşan genç
bir adamın hikayesi anlatılır.
Bu genç adamın en büyük hayali havayolu pilotu
olmaktı. Tüm eğitimlerini tamamlamış, lisanslarını almıştı. Ancak o dönemde
ekonomi kötüydü ve havayolları yeni pilot almak bir yana, mevcut pilotları
işten çıkarıyordu. Bir havayolu şirketi nadiren 10 kişilik bir kadro açtığında,
2500'den fazla başvuru yapıldı ve bunların %90'ı bu gençten daha deneyimliydi.
Mantıken şansı yoktu.
Ancak genç
adam, "telepsişik" yasalarını biliyordu. Pes etmek yerine, her gece
uyumadan önce ve gün içinde arabasını sürerken zihninde bir "film"
oynattı. Kendini bir havayolu üniforması içinde, kokpitte otururken, uçağı
yerden kaldırırken hayal etti. Motorların sesini duydu, üniformanın dokusunu
hissetti ve "Beni bekliyorlar, orası benim yerim" diye içinden
geçirdi. Bu imgelemeyi üç hafta boyunca sürdürdü.
Sonunda, personel müdüründen bir telefon aldı.
Şaşırtıcı bir şekilde, eğitim sınıfı dolmuştu ama son anda bir aday ayrılmıştı.
Dosyalar arasından onunki "rastgele" (aslında bilinçaltı çekimiyle)
seçilmişti. Görüşmeye
gittiğinde, işe alınan 10 kişiden biri oldu. Üstelik, diğer 9 kişinin çoğu
"torpilli" (üst düzey yöneticilerin oğulları) idi.
Kıssadan Hisse: Bu hikaye, "gizli bilginin" (zihinsel odaklanma
ve inanç yasasının), istatistikleri ve dış koşulları nasıl yendiğini gösterir.
Genç adam, dış dünyadaki "imkansız" tabelasına değil, iç dünyasındaki
"gizli gerçeğe" odaklandı. Bilinçaltı, doğru zamanda doğru kişinin
(personel müdürünün) zihnine etki ederek arzusunu gerçekleştirdi.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan,
isteklerine ulaşmak için genellikle dışsal mücadeleye, torpile veya şansa
güvenir. Oysa bu "gizli" yasalar, herkesin içinde bir "görünmez
ortak" olduğunu hatırlatır. Rekabetin acımasız olduğu dünyada, en büyük
avantaj, kendi zihninizin yaratıcı gücünü kullanabilmektir.
Dua: Gizli Bilgelik ve Rehberlik İçin
Bu dua, bilinçaltındaki "Sonsuz Zeka"
ile bağlantı kurmak, gizli (henüz bilinmeyen) çözüm yollarını öğrenmek ve doğru
kararlar vermek için okunur. (Joseph Murphy'nin öğretilerine dayanarak).
Okunuş Usulü: Gece yatmadan önce veya sabah
uyanır uyanmaz, zihin sakinleştirilir. Sorun veya istek düşünülür ve şu sözler,
cevabın geleceğine dair tam bir güvenle tekrarlanır.
Arapça Dua (Niyet): "Yâ Âlimal ğaybi
veş-şehâdeh, iftah lî ebvâbe hikmetik ve elhimnî esrâra kudretik." (Ey görüneni ve görünmeyeni
bilen (Allah'ım), bana hikmet kapılarını aç ve kudretinin sırlarını ilham et.)
Türkçe Olumlama:
"Bilinçaltımdaki Sonsuz Zeka, her şeyi bilir ve her şeyi görür. Şu anda
benim için en doğru yolu, en mükemmel planı ve en gizli fırsatları bana
açıklıyor. Arzumun gerçekleşmesi için bilmem gereken 'gizli' bilgi, bir sezgi,
bir rüya veya bir tesadüf olarak bana geliyor. İlahi rehberlik benimledir.
Zihnimin kapıları, evrenin zenginliklerine ve bilgeliğine açıktır. Cevap şu an
yolda ve onu şükranla kabul ediyorum."
Kaynakça
- Hewitt, W. W. (2005). The Truth About Mind Power. Llewellyn
Publications.
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
- Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How
to read anyone's mind?].
- Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.
Dişil Sezginin Anatomik ve Spiritüel Sırları
"Metafizik ve parapsikoloji literatüründe,
kadınların psişik yeteneklere, sezgilere ve telepatiye erkeklerden daha yatkın
olduğu yönündeki yaygın inancın bilimsel veya spiritüel dayanakları nelerdir ve
kaynaklar bu durumu nasıl gerekçelendirmektedir?", bu hususu eldeki
metinler ışığında biyolojik farklılıklar, duygusal bağlar ve istatistiksel
veriler üzerinden detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, kadınların psişik güçlerinin
fazlalığını sadece kültürel bir varsayım olarak değil, hem anatomik (beyin
yapısı/bezler) hem de psikolojik (duygusal açıklık) temellere dayanan bir olgu
olarak sunmaktadır.
1. Biyolojik Temel: Epifiz Bezi ve Ivan
Tutinsky'nin Araştırması
Kadınların psişik yeteneklerinin biyolojik
kökenine dair en çarpıcı iddia, 20. yüzyılın başlarında Moskova
Üniversitesi'nde yapılan nörolojik araştırmalara dayanmaktadır. Billy
Roberts'ın So You Want to Be Psychic eserinde aktardığına göre, Profesör
Ivan Tutinsky, yedi yıl süren kapsamlı bir çalışma sonucunda, paranormal
deneyimlerin merkezinin beyindeki "Epifiz Bezi" / Pineal Gland (ceviz büyüklüğünde bir
salgı bezi) olduğu sonucuna varmıştır.
- Boyut ve Gelişim Farkı: Tutinsky'nin bulguları,
epifiz bezinin çocuklarda yetişkinlerden çok daha büyük olduğunu ortaya
koymuştur (bu, çocukların neden daha fazla hayalet gördüğünü veya psişik
deneyim yaşadığını açıklar). Daha da önemlisi, yetişkinlerde kadınların epifiz
bezinin erkeklerinkinden çok daha gelişmiş olduğu tespit edilmiştir.
Tutinsky, kadınların erkeklere kıyasla neden çok daha hassas, sezgisel ve
psişik olaylara yatkın olduğunu bu anatomik farkla açıklamıştır. Bu
çalışma, o dönemde ateist olan bilim insanının metafiziğe ilgi duymasına
neden olacak kadar sarsıcı olmuştur.
2. Ruhsal Bağ ve Duygusal Açıklık
Richard Webster, Kak chitat' mysli ljubogo
cheloveka? (Herkesin Zihnini Nasıl Okursunuz?) adlı eserinde, kadınların
düşünce transferi (telepati) konusunda erkeklerden daha yetenekli olduğunun
genel kabul gördüğünü belirtir.
- Anne-Çocuk Bağı: Webster,
bu yeteneğin kökenini "anne ve çocuk arasında gelişen inanılmaz
derecede güçlü ruhsal bağ"a dayandırır. Bu biyolojik ve ruhsal
kordon, kadının alıcı / receiver yönünü güçlendirerek onu dış
dünyadan gelen süptil sinyallere karşı daha duyarlı hale getirir.
- Psişik Etkiye Açıklık:
Kadınların genel olarak psişik etkilere erkeklerden daha açık olduğu
belirtilir. Erkekler genellikle mantık ve rasyonalite ile (Colin Wilson'ın
deyimiyle "sol beyin" veya "robot" ile) hareket etmeye
şartlanmışken, kadınlar sezgisel kanalları daha aktif kullanmaktadır.
3. İstatistiksel Veriler ve Araştırmalar
Bu "kadınsal yatkınlık" sadece teorik
değil, istatistiksel olarak da desteklenmektedir.
- Enstitü Araştırması:
Webster'ın atıfta bulunduğu, 2003 yılında Institute of Noetic Sciences
(Noetik Bilimler Enstitüsü) tarafından yapılan bir konferans anketinde,
465 kişiye psişik deneyimleri sorulmuştur. Sonuçlar çarpıcıdır: Ekstrasensör (duyu dışı)
yeteneklere sahip olduğunu belirtenlerin %85'i kadındır. Bu
oran, kadınların paranormal algılamada ezici bir çoğunluğa sahip olduğunu
göstermektedir.
- Rüyalar ve Önsezi: (Önceki
yazılarımızda) değinilen rüya telepatisi ve önsezi vakalarında da kadınlar
ön plandadır. Joanne Austin'in ESP, Psychokinesis, and Psychics
kitabında ve Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde aktarılan
vakaların çoğunda (kayıp nesneleri bulan, tehlikeleri sezen), süje (özne)
genellikle kadınlardır. Örneğin, Joseph Murphy'nin aktardığı bir vakada,
genç bir dadı rüyasında uçağın kaçırılacağını görmüş ve sezgisine
güvenerek uçuşunu iptal etmiştir; uçak gerçekten kaçırılmıştır.
4. Kuantum ve Enerji Alanları
Susan
Shumsky'nin El despertar del tercer ojo (Üçüncü Gözün Uyanışı) adlı
eserinde, kadın ve erkeğin enerji kutupları (Yin ve Yang) bağlamında ele
alındığında, kadının "Yin" (alıcı, manyetik, içsel) enerjiyi temsil
ettiği, bunun da psişik bilgiyi "alma" kapasitesini artırdığı dolaylı
olarak ifade edilmektedir. Epifiz bezi (Üçüncü Göz) ile ilgili modern
araştırmalar, bu bezin ışığa duyarlılığını ve melatonin üretimini (biyolojik
saati) düzenlediğini, bunun da ruhsal vizyonlarla bağlantılı olduğunu
göstermektedir. Kadın fizyolojisindeki hormonal döngülerin epifiz beziyle olan
yakın ilişkisi, onların bu "içsel göze" erişimini kolaylaştıran bir
faktör olarak değerlendirilebilir.
Hikaye: Uçak Kaçırma ve Dadının Rüyası
Joseph Murphy'nin Telepsychics kitabında,
kadınların sezgisel güçlerinin (telepsişik yeteneklerinin) hayat kurtarıcı
niteliği üzerine şu yaşanmış olay anlatılır:
Genç bir kadın (bir dadı), uçakla bir seyahate
çıkmayı planlamaktadır. Ancak uçuştan önceki gece çok canlı bir rüya görür.
Rüyasında bineceği uçağın suçlular tarafından kaçırıldığını görür ve içsel bir
ses (duruişiti) ona net bir şekilde "O uçağa binme" der.
Kadın sabah korkuyla uyanır. Rasyonel aklı
"Bu sadece bir kabus" diyebilirdi, ancak o, kadınlara özgü o güçlü
içsel sesi dinler ve biletini iptal eder. Gerçekten de, binmekten vazgeçtiği o
uçak, rüyasında gördüğü şekilde kaçırılır.
Kıssadan Hisse: Bu olay, kadınların psişik
gücünün sadece "geleceği görmek" değil, aynı zamanda
"korunmak" için de bir mekanizma olduğunu gösterir. Murphy'ye göre,
bu olayda kadının bilinçaltı, evrensel zihinle (kolektif bilinçdışı) bağlantıya
geçmiş ve henüz gerçekleşmemiş ancak planlanmış bir olayı (korsanların niyeti
evrensel zihinde mevcuttur) algılamıştır. Kadınların bu sinyalleri ciddiye alma
eğilimi, hayatta kalma mekanizmalarının bir parçasıdır.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern
dünyada kadınlar, iş hayatında veya ilişkilerde genellikle "içlerine
doğan" hislerle hareket ederler ve buna "kadın sezgisi" denir.
Kaynaklar, bunun bir batıl inanç değil, daha gelişmiş bir epifiz bezi ve daha
açık bir nörolojik alıcı sistemi sayesinde gerçekleşen bilimsel bir fenomen
olduğunu öne sürmektedir.
Dua: Sezgi ve İçsel Rehberlik İçin
Bu dua, (Joseph Murphy'nin öğretilerine
dayanarak) sezgisel gücü artırmak, içindeki "İlahi Dişil" bilgeliği
uyandırmak ve doğru kararlar almak için okunur.
Okunuş Usulü: Sessiz bir ortamda, sabah
uyanınca veya gece yatmadan önce, kalp bölgesine odaklanılarak, huzurlu bir ses
tonuyla okunur.
Arapça (Benzer Niyet): "Allahümme
elhimnî rüşdî ve eıznî min şerri nefsî." (Allah'ım, bana doğru yolu
(rüşdümü) ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru.)
Türkçe Olumlama:
"İçimdeki Sonsuz Bilgelik, benim rehberimdir. Sezgilerim, Tanrı'nın bana
fısıldadığı gerçeklerdir ve ben onları güvenle dinlerim. Epifiz bezim ve tüm
psişik kanallarım, ilahi ışığa ve korumaya açıktır. Nereye gitsem, ne yapsam,
içimdeki sessiz ses bana doğruyu, güzeli ve güvenli olanı gösterir. Ben bir
alıcıyım ve sadece hayrı, sevgiyi ve gerçeği kabul ediyorum. Ruhumun
derinliklerindeki güce şükrediyorum."
Kaynakça
- Austin, J. P. (2008). ESP, Psychokinesis, and Psychics. Chelsea
House.
- Kaplan, R. M. (1997). El Poder Detrás De Sus Ojos. Inner Ocean
Publishing.
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
- Roberts, B. (2012). So You Want to Be Psychic. Watkins Media.
- Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your
Third Eye]. Ediciones Obelisco.
- Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How
to read anyone's mind?].
- Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.
Hayvan Psi: Telepati, Önsezi ve Morfik Bağ
"Evcil hayvanların, sahiplerinin
düşüncelerini okuma, eve dönüşlerini hissetme veya yaklaşan tehlikeleri sezme
gibi psişik yeteneklerinin (Anpsi) dayandığı temeller, bu fenomenlerin bilimsel
ve spiritüel açıklamaları nelerdir ve kaynaklarda bu bağın nasıl
güçlendirileceği anlatılmaktadır?", bu konuyu parapsikoloji literatüründe
Rupert Sheldrake'in "Morfik Alanlar" / Morphic Fields teorisi
ve Richard Webster'ın hayvanlarla telepatik iletişim çalışmaları ışığında
detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, hayvanların sadece keskin
duyulara (işitme, koklama) sahip biyolojik varlıklar olmadığını; aynı zamanda
zaman ve mekanın ötesine geçen, telepatik ve önsezisel (prekognitif)
yeteneklerle donatılmış psişik alıcılar olduğunu vurgulamaktadır. Bu alana
parapsikolojide "Hayvan
Psi"si veya kısaca Anpsi adı verilmektedir [Austin, 2008].
1. Hayvanlarda Psişik Yeteneklerin Kategorileri
Rupert Sheldrake ve Richard Webster, hayvanların
paranormal yeteneklerini temel olarak üç ana kategoride inceler: Telepati, Yön
Duygusu (Eve Dönüş) ve Önsezi [Austin, 2008].
A. Telepati ve
"Eve Dönüş" Fenomeni
Birçok evcil hayvan sahibi, hayvanlarının
kendileri eve gelmeden dakikalar hatta saatler önce bunu hissettiğini fark
etmiştir.
- Morfik Bağ: Rupert
Sheldrake, bu durumu "Morfik Rezonans" teorisiyle açıklar. Sürü
hayvanları (ve evcil hayvanlar aileyi "sürü" olarak görür)
arasında, mesafe ne olursa olsun kopmayan görünmez bir elastik bağ vardır.
Sahip eve dönmeye niyetlendiği an (eyleme geçmese bile), hayvan bu
niyeti telepatik olarak algılar ve kapıda beklemeye başlar [Webster, 2002;
Sheldrake, 2004].
- Sessiz İletişim: Richard
Webster, hayvanların kelimeleri değil, zihinsel imgeleri ve duygusal
paketleri okuduğunu belirtir. (Önceki yazılarımızda) değinilen insan
zihninin yayın yapma özelliği, hayvanlar tarafından bir radyo sinyali gibi
alınır. Örneğin, bir köpek sahibi tatil için bavulunu hazırlamadan önce
bile, köpeğin depresifleşmesi veya saklanması, sahibinin
"ayrılık" düşüncesini okumasından kaynaklanır [Webster, 2002].
B. Önsezi / Precognition
ve Tehlike Uyarısı
Hayvanlar,
yaklaşan doğal afetleri, kişisel krizleri veya sağlık sorunlarını insanlardan
çok daha önce sezerler.
- Deprem Uyarıları: Çin'de
1975 yılında Haicheng depreminin başarıyla tahmin edilmesinde hayvan
davranışları (kış uykusundan uyanan yılanlar, panikleyen köpekler) temel
alınmıştır. Hayvanlar, yerkabuğundaki piezoelektrik değişimleri veya
manyetik alan sapmalarını hissetme yeteneğine sahiptir [Webster, 2002].
- Hastalık Tespiti:
Kaynaklar, köpeklerin sahiplerindeki epileptik nöbetleri krizden dakikalar
önce haber verdiğini, hatta kanserli hücreleri koklayarak (veya psişik
olarak görerek) tespit edebildiğini aktarır. Köpeklerin koku alma duyusu
insanlardan milyonlarca kat daha güçlüdür, ancak nöbeti önceden bilmeleri
genellikle telepatik bir "erken uyarı sistemi" olarak
değerlendirilir [Austin, 2008; Webster, 2002].
C. Psişik İz
Sürme / Psi-Trailing
Bu, bir hayvanın daha önce hiç gitmediği bir
yerde olan sahibini, yüzlerce kilometre öteden bulabilme yeteneğidir. Bilimsel
olarak koku veya görsel hafıza ile açıklanamayan bu durum, hayvanın sahibine
duyduğu sevgi bağı üzerinden, bir tür "psişik GPS" kullanarak hedefe
kilitlenmesiyle gerçekleşir [Sheldrake, 2004].
2. Türlere Göre Psişik Özellikler
Kediler:
"Görenler" (Mau)
Antik Mısır'da kedilere "Mau" yani
"Gören" denilirdi. Richard Webster, kedilerin sadece fiziksel dünyayı
değil, astral boyutu ve ruhsal varlıkları da görebildiğini belirtir.
- Hayaletleri Görmek: Bir kedi aniden boş bir
köşeye odaklanıp tüylerini kabartıyorsa veya görünmeyen bir şeyi takip
ediyorsa, bu genellikle ortamdaki ruhsal bir aktivitenin işaretidir.
Ayrıca kedilerin, sahiplerine yönelik psişik saldırıları (negatif
enerjileri) emerek nötralize ettiği düşünülür [Webster, 2002].
- Hava Saldırıları: II.
Dünya Savaşı sırasında, kedilerin radar sistemlerinden çok daha önce
yaklaşan bombardıman uçaklarını hissedip sığınaklara koştuğu ve
sahiplerini uyardığı kaydedilmiştir [Webster, 2002].
Köpekler:
Telepatik Ortaklar
Köpekler, sahiplerinin duygusal durumuna en çok
uyumlanan canlılardır.
- Sevgi Bağı: Webster,
telepatik bağın en güçlü iletkeninin "sevgi" olduğunu vurgular.
Köpekler, sahiplerini memnun etme arzusuyla onların zihinlerini sürekli
tararlar. Sahiplerine yönelik bir tehlike anında (sahibi kilometrelerce
uzakta olsa bile) köpeklerin uluduğu veya huzursuzlandığı vakalar, bu
bağın anlık veri transferi sağladığını gösterir [Webster, 2002].
Atlar: Yüksek
Duyarlılık
Atlar, çevrelerindeki insanların kalp atışlarını
ve niyetlerini uzaktan hissedebilirler. "Akıllı Hans" / Clever
Hans olayı (matematik işlemleri yapan at), hayvanın sahibinin en ufak,
bilinçsiz kas hareketlerini ve zihinsel beklentilerini okuyabildiğini
kanıtlamıştır [Webster, 2002].
3. Hayvanlarla Telepatik Bağ Kurma Teknikleri
Richard Webster, evcil hayvanlarla bilinçli bir
zihinsel iletişim kurmak için şu yöntemleri önerir:
- Zihinsel Resim Gönderme: Hayvanınıza bir komut
verirken, sadece kelimeyi söylemek yerine, o eylemin gerçekleşmiş halini
zihninizde canlandırın. Örneğin, "Otur" derken, köpeğinizin
oturduğunu hayal edin. Hayvanlar imgelerle düşünür.
- Göz Teması ve "Sessiz Konuşma": Hayvanınızla sakin bir anda
göz teması kurun (tehditkar olmadan, yumuşak bir bakışla). Zihninizden ona
sevgi dolu mesajlar gönderin. Webster, "Seni seviyorum"
düşüncesinin hayvanlarda fiziksel bir rahatlama ve mutluluk yarattığını
belirtir.
- İzin İsteme: Hayvanınızın davranışını
değiştirmek istiyorsanız (örneğin bahçeyi kazmaması için), ona emir vermek
yerine zihinsel olarak durumu açıklayın ve işbirliği isteyin.
"Bahçenin güzel görünmesini istiyorum, lütfen burayı kazma"
şeklindeki bir niyet, otoriter bir bağırmadan daha etkili olabilir
[Webster, 2002].
Hikaye: Bekleyen Köpek Jaytee
Parapsikolog Rupert Sheldrake'in The Sense of
Being Stared At ve Joanne Austin'in eserlerinde detaylandırılan,
İngiltere'de yaşayan Pam Smart ve köpeği Jaytee'nin hikayesi, hayvan
telepatisinin en ünlü kanıtlarından biridir.
Jaytee isimli teriyer cinsi köpek, sahibi Pam ne
zaman eve dönmeye karar verse (henüz yola çıkmasa bile), evin
penceresine gidip onu beklemeye başlıyordu. Pam'in eve dönüş saatleri
düzensizdi; bazen öğlen, bazen akşam geliyordu. Şüpheciler, köpeğin araba
sesini duyduğunu veya rutini bildiğini iddia etti.
Bunun üzerine bilimsel deneyler yapıldı. Pam,
rastgele zamanlarda, bazen taksiyle, bazen bisikletle, bazen de yürüyerek eve
döndü. Evdeki kameralar Jaytee'yi, Pam'in yanındaki kameralar ise Pam'i
kaydetti. Sonuç şaşırtıcıydı: Pam, kilometrelerce uzakta "Artık eve
dönmeliyim" diye niyet ettiği anda, Jaytee uyanıyor ve pencereye
koşuyordu. Araba sesi veya rutin söz konusu değildi; köpek, sahibinin zihinsel
kararını anında algılıyordu.
Kıssadan Hisse: Bu olay, sevgiyle bağlı
canlılar arasında zaman ve mekanın ötesinde bir "morfik alan"
(birleşik bir zihin alanı) olduğunu gösterir. Hayvanlar, bizim "altıncı
his" dediğimiz yeteneği, hayatta kalmanın ve sürüyü (aileyi) korumanın
doğal bir parçası olarak kullanırlar. Onlar "konuşamıyor"
olabilirler, ancak "duyabiliyorlar" ve hissedebiliyorlar.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan
teknolojinin gürültüsü içinde sezgilerini köreltmişken, evcil hayvanlar hala
doğanın "geniş bant" internetine bağlıdır. Deprem öncesi
huzursuzlukları, bir hastalık gelişirken o bölgeyi sürekli koklamaları veya
sebepsiz havlamaları, aslında "biyolojik sensörlerin" uyarısıdır.
Evcil hayvanlarımıza sadece "dost" olarak değil, aynı zamanda
görünmeyen dünyanın habercileri olarak da saygı duymalı ve onların ince
işaretlerini dikkate almalıyız.
Dua: Hayvanlar İçin Koruma ve Şifa
Bu dua, evcil hayvanların sağlığı, korunması ve
onlarla daha derin bir ruhsal bağ kurmak niyetiyle okunur. (Richard Webster ve
kadim geleneklerden esinlenilmiştir).
Okunuş Usulü: Eller, hayvanın başının veya rahatsız olan bölgesinin
üzerine (temas etmeden hafifçe yukarıda veya dokunarak) konulur. Hayvanın
etrafında parlak beyaz veya yeşil (şifa) bir ışık olduğu hayal edilir.
Arapça Dua
(Niyet): "Bismillâhillezi halaka
külla dâbbetin min mâ. Yâ Hâfız, yâ Şâfi, ıhfız hâze'l-hayvâne min külli belâin
ve maradin bi-hakkı ismike'l-Azîm."
Türkçe Anlamı: "Her canlıyı sudan
yaratan Allah'ın adıyla. Ey Koruyucu, ey Şifa Veren (Rabbim)! Yüce isminin
hakkı için bu hayvanı her türlü beladan ve hastalıktan koru."
Ardından şu niyet 3 kez tekrar edilir: "Seninle
benim aramdaki sevgi bağı kutsaldır. Seni anlıyorum ve hissediyorum. Evrensel
şifa enerjisi şu an bedenine akıyor, acılarını dindiriyor ve sana huzur
veriyor. Sen güvendesin, seviliyorsun ve korunuyorsun."
Kaynakça
- Austin, J. P. (2008). ESP, Psychokinesis,
and Psychics. Chelsea House.
- Sheldrake, R. (2004). Le septième sens
[The Seventh Sense]. Éditions du Rocher.
- Sheldrake, R. (2003). The Sense of Being
Stared At. Three Rivers Press.
- Webster, R. (2002). Is Your Pet Psychic?.
Llewellyn Publications.
- Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli
ljubogo cheloveka? [How to read anyone's mind?].
Psişik İddiaların
Bilimsel Sorgulanması
Şöyle bir soru sorulursa: "Telekinezi,
telepati ve benzeri psişik fenomenlerin bilimsel çevrelerce ve şüpheciler
tarafından çürütüldüğüne dair iddialar hangi temellere, deneylere ve mantıksal
açıklamalara dayanmaktadır?", bu konuyu eldeki kaynaklarda yer alan
şüpheci argümanlar, illüzyon teknikleri, istatistiksel olasılıklar ve kontrollü
deneylerin sonuçları üzerinden detaylandırmak gerekir.
Kaynaklar, psişik fenomenlerin varlığını savunan
görüşlerin yanı sıra, bu olayların doğal nedenlerle, hileyle veya psikolojik
yanılsamalarla açıklanabileceğini öne süren "çürütme" (debunking)
argümanlarını da kapsamlı bir şekilde sunmaktadır.
1. İllüzyon, Sahne Sihirbazlığı ve Hile İddiaları
Psişik güçlerin çürütülmesindeki en güçlü
argüman, bu etkilerin profesyonel illüzyonistler tarafından taklit
edilebilmesidir. Şüpheciler, medyumların ve psişiklerin aslında yetenekli birer
sihirbaz olduğunu ve "doğaüstü" görünen olayların arkasında fiziksel
hileler yattığını savunmaktadır.
- Kaşık Bükme ve Uri Geller:
1970'lerde metal bükme yeteneğiyle ünlenen Uri Geller, şüphecilerin bir
numaralı hedefi olmuştur. Ünlü illüzyonist ve şüpheci James Randi,
Geller'in kaşıkları zihin gücüyle değil, el çabukluğu / sleight of hand
ve önceden hazırlık yaparak büktüğünü iddia etmiştir. Geller'in eski
menajeri Yasha Katz ve şoförü, Geller'in numaralarının birer
"blöf" olduğunu ve el çabukluğu tekniklerini kullandığını itiraf
etmişlerdir,.
- Kodlu İletişim (Zancig'ler): 20.
yüzyılın başlarında telepati gösterileriyle ünlü Zancig çifti, şüpheciler
tarafından incelenmiştir. Araştırmalar, çiftin son derece karmaşık bir
"sözel kod" sistemi kullandığını ortaya koymuştur. Örneğin,
"Bu nedir?" sorusu belirli bir nesne grubunu (A Grubu) işaret
ederken, sorunun ardından gelen "Biliyor musun?" gibi bir cümle,
o grup içindeki 4 numaralı nesneyi (örneğin bir zincir) işaret etmekteydi.
Bu sistem, seyircilerin fark edemeyeceği kadar hızlı ve doğal bir konuşma
akışı içinde uygulanıyordu,.
- Soğuk ve Sıcak Okuma:
Medyumların insanları "okuma" yetenekleri, "Soğuk
Okuma" / Cold Reading (genel ifadelerle başlayıp kişinin
tepkisine göre daraltma) ve "Sıcak Okuma" / Hot Reading
(kişi hakkında önceden gizlice bilgi toplama) tekniklerine
dayandırılmaktadır. Şüpheciler, bu tekniklerin psişik güç
gerektirmediğini, sadece iyi bir gözlem ve psikoloji bilgisi
gerektirdiğini belirtir,.
2. Fizyolojik ve Psikolojik Açıklamalar
Psişik olduğu iddia edilen bazı fenomenlerin
aslında vücudun bilinçdışı fiziksel tepkileri veya psikolojik süreçler olduğu
savunulmaktadır.
- Kas Okuma / Muscle Reading:
"Temasla zihin okuma" olarak bilinen gösterilerde, medyumun bir
kişinin bileğini tutarak gizli bir nesneyi bulması, aslında psişik bir güç
değil, kişinin bilinçdışı kas hareketlerinin (ideomotor tepkiler)
yorumlanmasıdır. Kişi, gizlenen nesneye yaklaştığında veya doğru yöne
döndüğünde kaslarında oluşan mikroskobik gevşemeler veya dirençler,
yetenekli bir "kas okuyucusu"na rehberlik eder. Bu durum,
kaynaklarda "Hellstromizm" olarak da adlandırılır,,.
- Fizyolojik Stres: Rus
medyum Nina Kulagina'nın telekinezi (cisimleri hareket ettirme)
gösterileri sırasında kalp atışlarının dakikada 240'a kadar çıktığı ve
aşırı kilo kaybettiği gözlemlenmiştir. Şüpheciler, bu fiziksel
belirtilerin, medyumun psişik enerji kullanmasından ziyade, hileyi
gerçekleştirmek için (örneğin gizli mıknatıslar veya ipler kullanarak)
yoğun bir fiziksel efor ve stres altında olmasından kaynaklandığını öne
sürmüşlerdir.
3. İstatistiksel Olasılık ve Tesadüf
Günlük hayatta yaşanan "telepatik"
deneyimlerin çoğu, şüpheciler tarafından "Büyük Sayılar Yasası" / Law
of Large Numbers ve seçici hafıza ile açıklanır.
- Tesadüflerin Doğası:
Milyarlarca insanın yaşadığı bir dünyada, "düşündüğüm an aradı"
gibi olayların yaşanması istatistiksel olarak kaçınılmazdır. İnsanlar, bu
tür "isabetleri" hatırlama, ancak düşündüğü halde aramayan veya
aradığı halde düşünmediği binlerce "ıskalamayı" unutma
eğilimindedir (Seçici Hafıza). Şüpheciler, bu olayların psişik bir bağdan
ziyade şans eseri olduğunu savunur,,.
- Bağlam ve Rutin: Rupert
Sheldrake'in araştırmalarına karşı çıkan şüpheciler, köpeklerin
sahiplerinin eve dönüşünü hissetmelerini veya insanların kimin aradığını
bilmelerini, rutinlere, ince duyusal ipuçlarına (araba sesi, günün saati)
veya bilinçdışı beklentilere bağlarlar. Eğer bir kişi her gün benzer
saatte arıyorsa, bunu tahmin etmek telepati değil, alışkanlık takibidir,.
4. Bilimsel Yöntem ve Tekrarlanabilirlik Sorunu
Bilimsel kabulün en önemli şartı, bir deneyin
bağımsız araştırmacılar tarafından aynı koşullarda tekrarlandığında aynı
sonuçları vermesidir (tekrarlanabilirlik). Psişik iddialar bu noktada zayıf
bulunmaktadır.
- Kontroller Arttıkça Başarı Düşüyor:
Parapsikoloji tarihindeki genel bir eğilim, deney koşulları
sıkılaştırıldığında ve hile yapma olasılıkları (duyusal sızıntılar)
tamamen ortadan kaldırıldığında, psişik başarı oranlarının şans seviyesine
düşmesidir. Örneğin, J.B. Rhine'ın Zener kartları deneylerinde, kartların
arkasının görülmemesi veya deneğin araştırmacının yüzünü görmemesi
sağlandığında başarı oranları azalmıştır,.
- Teknolojik Gelişme ve PK'nin Zayıflaması: Georges
Charpak ve Henri Broch, "Debunked!" adlı eserlerinde, ölçüm
cihazlarının hassasiyeti arttıkça, iddia edilen telekinetik (psikokinetik)
etkilerin gücünün azaldığını gösteren bir grafik sunarlar. Eskiden
masaları uçurduğu iddia edilen medyumlar, kameralar ve sensörler
geliştikçe sadece miligramlık kağıtları oynatabilmeye başlamışlardır.
5. Kurumsal Şüphecilik ve Ödüller
- CSICOP ve James Randi: "Paranormal İddiaların
Bilimsel Araştırılması Komitesi" (CSICOP) ve sihirbaz James Randi,
psişik iddiaları çürütmek için aktif olarak çalışmışlardır. James Randi
Eğitim Vakfı (JREF), kontrollü koşullar altında herhangi bir paranormal
gücü kanıtlayabilen kişiye 1 milyon dolar ödül vadetmiş, ancak bu ödül
(Sylvia Browne gibi medyumların iddialarına rağmen) bugüne kadar kimse
tarafından kazanılamamıştır,,.
6. Sahtekarlık Vakaları
Bazı ünlü vakaların sonradan sahtekarlık
olduğunun kanıtlanması, tüm alana yönelik şüpheleri artırmıştır.
- Poltergeist ve Tina Resch: Evdeki
eşyaların kendiliğinden hareket ettiği iddia edilen "Tina Resch"
vakasında, Tina'nın kimsenin bakmadığını sandığı anlarda bir telefonu
fırlattığı veya masa lambasını devirdiği gizli kameralar tarafından tespit
edilmiştir. Bu durum, "poltergeist" (gürültücü ruh) fenomeninin
aslında dikkat çekmek isteyen ergenlerin fiziksel eylemleri (Tekrarlayan
Spontan Psikokinezi / RSPK yerine fiziksel hile) olabileceğini
göstermiştir,.
Özetle
"Çürütme" iddiaları temel olarak;
psişik olduğu sanılan olayların fiziksel hileler, istatistiksel
tesadüfler, psikolojik yanılsamalar (seçici hafıza, ideomotor etki)
veya duyusal ipuçları (farkında olmadan bilgi alma) ile açıklanabildiği
gerçeğine dayanır. Bilimsel standartlarda yapılan sıkı kontrollü deneylerde
"olağanüstü" sonuçların tekrarlanamaması, bu iddiaların bilimsel
olarak kabul edilmemesinin ana nedenidir.
Kaynakça
- Baggally, W. W. (1917). Telepathy: Genuine and Fraudulent.
Methuen & Co.
- Charpak, G., & Broch, H. (2004). Debunked! ESP, Telekinesis,
and other Pseudoscience. Johns Hopkins University Press.
- Guiley, R. E. (1991). Harper's Encyclopedia of Mystical &
Paranormal Experience. HarperSanFrancisco.
- Huson, P. (2001). Testing Your ESP. Madison Books.
- Longe, B. (1996). Mind Reading Magic Tricks. Sterling
Publishing.
- Marrs, J. (1995). Psi Spies. Red Wheel/Weiser.
- Sheldrake, R. (2003). The Sense of Being Stared At. Crown
Publishers.
- Webster, R. (2015). Kak chitat' mysli ljubogo cheloveka? [How
to read anyone's mind?].
Tesadüf mü, Yasa mı? "Psikosfer" ve Zihinsel
Bağlantılar
"Hayatta rastlantısal, başıboş tesadüfler
var mıdır, yoksa bu olaylar daha derin bir yasanın, yani eşzamanlılığın / synchronicity
bir tezahürü müdür ve kaynaklar bu mekanizmayı nasıl açıklamaktadır?", bu
konuyu Carl Jung'un analitik psikolojisi, Bernard Beitman'ın
"Coincidencias" (Tesadüfler) adlı çalışması ve Joseph Murphy'nin
"Telepsikhika" (Telepsişik) öğretileri ışığında; nedensellik dışı
bağlar, psikosfer ve ilahi düzen kavramları üzerinden detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, evrende "kör tesadüf"
diye bir şeyin olmadığını, her olayın zihinsel bir nedeni veya
"nedensiz" ama anlamlı bir bağlantısı (eşzamanlılık) olduğunu
savunmaktadır. Ralph Waldo
Emerson'un dediği gibi: "Sığ insanlar şansa inanır... Güçlü insanlar ise
neden ve sonuç ilişkisine" [Murphy, 3586].
1. Tesadüf mü, Yasa mı?
"Psikosfer" ve Zihinsel Bağlantılar
Joseph Murphy'ye göre, hayatımızda
"kazara" olan hiçbir şey yoktur. Her olay, bilinçli ya da bilinçsiz
bir düşüncenin, inancın veya beklentinin dış dünyadaki yansımasıdır.
- Eylem ve Tepki Yasası: Murphy,
doğadaki her şeyin "Eylem ve Tepki" / Action and Reaction
yasasına dayandığını belirtir. Düşünce eylemdir; bilinçaltının buna
verdiği yanıt ise tepkidir (veya dışsal olaydır). Eğer bir kişi "bana
hep aksilikler olur" diye düşünüyorsa, yaşadığı kazalar tesadüf
değil, bu inancın matematiksel bir sonucudur [Murphy, 3580, 3800].
- Psikosfer / Psychosphere: Bernard
Beitman, insanların bir "Psikosfer" (zihinsel atmosfer) içinde
yaşadığını öne sürer. Nasıl
ki balıklar suyun içinde yüzüyorsa, biz de düşüncelerin, duyguların ve
niyetlerin oluşturduğu bir enerji okyanusunda yüzüyoruz. Bazen bu
psikosferden, ihtiyacımız olan bilgiyi veya kişiyi çekeriz. Bir
arkadaşımızı düşünürken onun araması veya bir kitaba ihtiyaç duyduğumuzda
o kitabın karşımıza çıkması, bu "zihinsel internet" ağındaki
titreşimsel uyumdan kaynaklanır [Beitman, 275, 276].
2. Eşzamanlılık / Synchronicity: Anlamlı
Rastlantılar
Carl Jung tarafından geliştirilen bu kavram,
aralarında görünür bir neden-sonuç ilişkisi (nedensellik) bulunmayan, ancak
anlam bakımından birbirine bağlı olan olayların aynı anda meydana gelmesini
ifade eder.
- Nedensiz Bağlantı: Jung'a
göre, bazı olaylar fiziksel bir neden (biri diğerine çarptığı için hareket
etmesi gibi) ile değil, "anlam" yoluyla birbirine bağlıdır.
(Önceki yazılarımızda) değinilen "kolektif bilinçdışı" kavramı
burada devreye girer. Zihin ve madde, "Unus Mundus" (Tek Dünya)
denilen bir bütünün iki yüzüdür. Bu nedenle, içsel bir psikolojik durum
(bir rüya veya yoğun bir duygu), dış dünyada fiziksel bir olayla (bir
nesnenin düşmesi veya bir sembolün belirmesi) eşleşebilir [Jung, 829;
Wilson, 2144].
- Seri Olaylar / Seriality:
Avusturyalı biyolog Paul Kammerer, "Seri Yasası" / Law of
Series adını verdiği bir teoride, benzer olayların zaman ve mekanda
gruplaşma eğiliminde olduğunu (örneğin, aynı gün içinde sürekli aynı
sayıyı görmek veya aynı isimde insanlarla karşılaşmak) belirtir. Bu,
evrenin kaotik değil, belirli bir "çekim" yasasına göre
düzenlendiğini gösterir [Wilson, 2490].
3. İhtiyaç ve Çekim: "Görünmez Ortak"
Eldeki kaynaklar, "tesadüf" gibi
görünen olayların aslında bilinçaltının veya "Sonsuz Zeka"nın / Infinite
Intelligence bir düzenlemesi olduğunu vurgular.
- Kayıp Eşyalar ve Bilgi: Joseph Murphy, bir babanın
ölümünden sonra kaybolan önemli belgeleri arayan bir kadının hikayesini
anlatır. Kadın, "Bilinçaltım her şeyi bilir" diyerek uykuya
dalar. Rüyasında babası ona belgelerin yerini (bir İncil'in 150.
sayfasında) söyler. Bu bir şans eseri bulunma değil, telepsişik bir
yönlendirmedir [Murphy, 3607].
- Fırsatları Çekmek: Dr.
Beitman, bir iş veya çözüm arayan kişinin, niyetini netleştirdiğinde,
"tesadüfen" o işi sağlayacak kişiyle karşılaştığını veya radyoda
tam da o sorunun cevabını duyduğunu belirtir. Buna "Hazırlanmış
Zihin" / Prepared Mind ilkesi denir. Zihin bir hedefe
kilitlendiğinde, çevredeki milyonlarca veri arasından o hedefe hizmet
edecek "tesadüfleri" seçer ve algılar [Beitman, 260].
4. Tesadüfün Uyarıcı Yüzü: Negatif Eşzamanlılık
Bazen "kötü şans" veya
"uğursuzluk" olarak adlandırılan olaylar da aslında kişinin içsel
durumunun dışa yansımasıdır.
- Negatif Beklenti: Murphy,
"korktuğum başıma geldi" diyen Eyüp Peygamber'den alıntı
yaparak, korkunun da dua gibi çalıştığını belirtir. Bir kişi sürekli kaza
yapmaktan korkuyorsa, bilinçaltı bu korkuyu bir emir olarak algılar ve
"tesadüfi" bir kaza yaratır [Murphy, 3692].
- Poltergeist ve Stres: Colin
Wilson, Mysteries (Gizemler) eserinde, evdeki eşyaların
kendiliğinden kırılması veya hareket etmesi (Poltergeist) olaylarının,
genellikle o evdeki bir ergenin veya stres altındaki bir bireyin
bastırılmış enerjisinin dışavurumu olduğunu belirtir. Bu
"tesadüfi" kazalar, aslında zihinsel bir patlamanın fiziksel
sonucudur [Wilson, 3124].
Hikaye: Kumarbaz Max ve Rüyadaki Rakamlar
Joseph Murphy'nin Telepsychics kitabında
anlatılan ve "şans" ile "bilinçli yönlendirme" arasındaki
farkı gösteren çarpıcı bir vaka şöyledir:
Max adında bir adam, her yıl Las Vegas'a gidip
rulet oynamaktadır. Ancak bunu kör bir şansa bırakmaz. O, telepsişik yasaları
bilen biridir. Otele yerleştiğinde, yatağına uzanır, gevşer ve yarı uyku
halinde bilinçaltına şu komutu verir: "Yarın kazanacak numaraları bana
göster."
Max, bu yöntemi kimseyle tartışmaz. Rüyasında
gördüğü numaraları, uyanır uyanmaz yastığının altındaki bir deftere kaydeder.
Bilinçaltı, onu tam doğru zamanda uyandırır, böylece numaraları unutmaz. Bir
seferinde, bu yöntemle 50.000 dolar kazanır.
Kıssadan Hisse: Bu hikaye, dışarıdan
bakıldığında "inanılmaz bir şans" veya "tesadüf" gibi
görünen bir olayın (rulette kazanmanın), aslında zihinsel bir disiplin ve içsel
bilgiye erişim (prekognisyon) sonucu olduğunu gösterir. Tesadüf, hazırlıklı olmayan
zihnin, göremediği bağlantılara verdiği isimdir. Max için bu bir tesadüf değil,
zihinsel bir işlemdir.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan,
hayatındaki fırsatları veya krizleri genellikle "şans" veya
"kader" olarak etiketleyip pasif kalır. Oysa bu vaka, doğru soruları
sorarak ve içsel zekamızı yönlendirerek, "şanslı tesadüfler"
dediğimiz fırsatları bilinçli olarak yaratabileceğimizi hatırlatır.
Eşzamanlılık, biz ona dikkat ettiğimizde ve niyet ettiğimizde artan bir
fenomendir.
Dua: Eşzamanlılık ve İlahi Rehberlik İçin
Bu dua, hayatınızda "doğru zamanda doğru
yerde olmak", ihtiyacınız olan kişilerle "tesadüfen" karşılaşmak
ve ilahi düzene uyumlanmak niyetiyle okunur. (Joseph Murphy'nin öğretilerinden
uyarlanmıştır).
Okunuş Usulü: Sabah güne başlarken veya önemli bir iş öncesinde,
zihin sakinleştirilir ve şu sözler inançla, sanki olmuş gibi hissedilerek
söylenir.
Arapça
(Niyet): "Rabbi yessir ve lâ
tuassir, Rabbi temmim bi'l-hayr. Ve heyyi' lenâ min emrinâ raşedâ."
(Rabbim kolaylaştır, zorlaştırma; Rabbim hayırla tamamla. Ve işimizde bize
doğru yolu/başarıyı hazırla.)
Türkçe Olumlama: "Sonsuz
Zeka, beni her zaman yönetir ve korur. Bugün ve her gün, İlahi Yasa ve Düzen
hayatımda hüküm sürer. Doğru zamanda, doğru yerdeyim ve doğru insanlarla
karşılaşıyorum. İhtiyacım olan her şey, 'anlamlı bir tesadüf' gibi, tam
zamanında ve mükemmel bir sırayla karşıma çıkıyor. Yollarım açılıyor, engeller
kalkıyor. Ben evrensel uyumun bir parçasıyım ve başıma gelen her şey
hayrımadır. Şükrediyorum."
Kaynakça
- Beitman, B. D. (2018). Coincidencias. Editorial Sirio.
- Jung, C. G. (1998). Jung on Synchronicity and the Paranormal.
Princeton University Press.
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
- Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.
Zihinsel Ölüm ve Psişik
Kalkanlar
"Parapsikoloji
ve zihin kontrolü ile ilgili kaynaklarda, psişik saldırı, 'voodoo' ölümü veya
zihinsel telkin yoluyla bir insanın yaşam fonksiyonlarının durdurulmasının
(ölümüne neden olunmasının) mümkün olup olmadığı, bu sürecin mekanizmaları ve
bu tür etkilerden korunma yolları nasıl açıklanmaktadır?", bu konuyu
Charles Cosimano'nun psiyonik savaş teorileri, Joseph Murphy'nin psikosomatik
tıp ve telkin yasaları üzerine analizleri, Zak Martin'in psişik saldırı
tanımları ve Colin Wilson'ın okült vakaları ışığında detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, zihinsel odaklanma veya
ritüeller yoluyla bir başkasına zarar vermenin, hatta ölümüne yol açmanın
teorik ve pratik olarak tartışıldığını; ancak bu etkinin mekanizmasının
"büyüsel" bir güçten ziyade, ya hedef kişinin biyolojik zayıflıklarının
tetiklenmesi ya da kurbanın kendi korku ve inanç sisteminin (negatif plasebo / nocebo
etkisi) kullanılmasıyla gerçekleştiğini öne sürmektedir.
1. Psiyonik Savaş ve "Psişik Suikast"
Sanatı
Charles Cosimano, Psionic Power (Psiyonik
Güç) adlı eserinde, radyonik cihazlar ve zihinsel odaklanma kullanılarak
yapılan saldırıları "psişik suikast" / psychic assassination
olarak tanımlar ve bunu "ellerinizle yapabileceğiniz nükleer saldırıdan
sonraki en güçlü silah" olarak nitelendirir. Ancak Cosimano, bu işlemin
rastgele bir "ölüm ışını" göndermek olmadığını, hedef hakkında
stratejik bilgi gerektirdiğini belirtir.
- Judo Prensibi: Cosimano'ya göre psiyonik
saldırı, judo sporuna benzer. Saldırgan, kendi kaba gücünü kullanmak
yerine, hedefin içindeki mevcut enerjiyi veya zayıflığı ona karşı
kullanır. Sağlıklı bir insanı durduk yere öldürmek çok zordur; ancak
hedefte halihazırda var olan bir "ön eğilim" (predispozisyon)
tetiklenir.
- Uygulama: Eğer hedef yüksek
tansiyona yatkınsa, psiyonik operatör bu tansiyonu yükselterek beyne
saldırır ve felce veya ölüme neden olabilir. Eğer hedefte kansere
yatkınlık varsa, bu eğilim güçlendirilerek hastalığın hızla yayılması
sağlanır. Veya bağışıklık sistemi zayıflatılarak, basit bir enfeksiyonun
ölümcül hale gelmesi hedeflenir [Cosimano, 1077].
2. "Voodoo Ölümü" ve Telkinin Gücü
Joseph Murphy, Telepsychics (Telepsişik)
eserinde, ilkel kabilelerde görülen "kemik doğrultma" veya
"voodoo bebekleri" ile yapılan öldürme vakalarını inceler. Murphy'ye
göre, burada öldürücü olan dışsal bir büyü değil, kurbanın zihnindeki korku
ve beklentidir.
- Ölümcül Telkin: Bir "büyücü
doktor" kurbana öleceğini söylediğinde, eğer kurban bu büyücünün
gücüne şüphe duymaksızın inanıyorsa, bilinçaltı bu emri (telkini) kabul
eder. Kurbanın yaşadığı yoğun korku, otonom sinir sistemini felç
eder, kalp atışlarını bozar ve psikosomatik bir ölüme (voodoo ölümü) neden
olur. İngiliz bir
doktorun Güney Afrika'daki altın madenlerinde gözlemlediği üzere, büyücü
tarafından "Saat 6'da öleceksin" denilen işçiler, hiçbir
fiziksel neden olmaksızın, sırf bu telkine inandıkları için o saatte
ölmüşlerdir [Murphy, 3636, 3637].
- İnanç Yasası: Murphy, "Siz kabul
etmedikçe kimsenin size zarar verme gücü yoktur" prensibini savunur.
Ancak kişi korkar ve saldırıya inanırsa, kendi zihni, saldırganın niyetini
yerine getiren bir cellada dönüşür [Murphy, 3638, 3641].
3. Lanetler ve "Kendi Kendini İmha"
Komutları
Zak Martin, How to Develop Your ESP (Duyu
Dışı Algılamanızı Nasıl Geliştirirsiniz) adlı eserinde, lanetleri / hexes
ve büyüleri, kurbanın derin zihnine ekilen "kendi kendini imha etme
komutları" / self-destruct commands olarak tanımlar.
- Bilinçaltı Tetikleyicisi: Saldırıya
uğrayan kişi, bilinçli düzeyde hiçbir şeyin farkında olmayabilir. Ancak
negatif psişik enerji, kurbanın bilinçaltına bir virüs gibi yerleşir ve
onu kazalara, hastalıklara veya intihara sürükleyen davranış kalıplarını
tetikler. Eğer kurbana kendisine büyü yapıldığı söylenirse, bu komut
"telkinin gücü" ile daha da pekişir ve süreç hızlanır [Martin,
874].
4. Uzaktan Etki ve "Kötü Niyet"
Deneyleri
Colin Wilson, Mysteries (Gizemler)
kitabında, nefret ve kötü niyetin uzaktan fiziksel zarar verebileceğine dair
vakaları aktarır.
- İğneleme Yöntemi: St. Leonards'dan bir kadın,
kocasını haksız yere işten atan patronuna karşı yoğun bir nefret duymuş ve
gece yatağında, adamın uyuduğu yeri hayal ederek o bölgeye zihinsel olarak
"iğneler" batırdığını vizüalize etmiştir. Ertesi sabah,
adamın karısının (yanlışlıkla hedef alınmış olabilir veya enerji
dağılmıştır) şiddetli karın ağrılarıyla hastaneye kaldırıldığı, ancak
doktorların fiziksel bir neden bulamadığı (safra kesesi şüphesiyle
başlayıp negatif sonuçlanmıştır) bildirilmiştir. Bu vaka, yoğunlaşmış
negatif duygu ve imgelemenin (psiyonik bir cihaz olmasa bile), hedef
üzerinde fiziksel acı yaratabileceğini gösterir [Wilson, 3222].
Hikaye: Altın Madenindeki Ölüm Emri
Joseph
Murphy'nin Telepsychics eserinde, Güney Afrika'nın Johannesburg
kentindeki bir altın madeninde çalışan İngiliz bir doktorun tanıklığı,
"zihinsel ölüm"ün mekanizmasını çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.
Madende
çalışan yerli işçilerden biri, kabilenin büyücü doktoruyla ters düşer. Büyücü,
işçiye bir mesaj gönderir: "Bugün akşam saat 6'da öleceksin." İşçi bu
haberi aldığında dehşete kapılır. Fiziksel olarak son derece sağlıklı olmasına
rağmen, saatler ilerledikçe rengi solar, titremeye başlar ve yaşam enerjisi
çekilir. Arkadaşları ve doktor, tıbbi olarak hiçbir sorun bulamazlar.
Saat 6'ya
yaklaştığında, adam yere yığılır ve tam söylenen saatte ölür. Doktor otopsi
yapar ancak ölüm için hiçbir fizyolojik neden (zehir, kalp krizi vb.) bulamaz.
Kıssadan Hisse: Bu vaka, insan zihninin bedeni
öldürme gücüne sahip olduğunu gösterir. Büyücü doktorun "gücü",
aslında kurbanın zihnindeki "inanç"tı. Kurban, büyücünün yetkisine o
kadar kesin bir şekilde inanıyordu ki, kendi bilinçaltına "öl" emrini
verdi ve otonom sinir sistemi bu emri uygulayarak kalbi durdurdu. Bu,
"ters plasebo" veya nocebo etkisinin en uç örneğidir.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern insan
"büyüye" inanmasa da, "tıbbi otoriteye" veya
"istatistiklere" inanır. Bir hastaya doktor tarafından "6 ay
ömrün kaldı" dendiğinde ve hasta buna kesinlikle inandığında, vücut
bu takvime uymak için kendini kapatabilir. Murphy'ye göre, bu tür "otorite
figürlerinden" gelen negatif telkinleri reddetmek ve zihinsel egemenliği
korumak hayati önem taşır.
Dua: Psişik Korunma ve Negatif Enerjiyi Geri
Çevirme
Bu dua, başkalarından gelen kötü niyetli
düşüncelere, psişik saldırılara veya negatif telkinlere karşı bir
"zihinsel kalkan" oluşturmak ve bu enerjiyi kaynağına (yansıtarak)
iade etmek için okunur.
Okunuş Usulü: Sabah ve akşam, özellikle korku veya baskı
hissedildiğinde, sessiz bir yerde oturulur. Bedenin etrafında parlak, geçilmez
bir ışık küresi olduğu hayal edilir ve şu sözler inançla tekrarlanır.
Arapça Dua: "Hasbünallâhü ve n’imel vekîl. Ve lâ havle ve
lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm. Allahümme ya Hâfız, ıhfıznî min
şerri'l-hâsidîne ve'l-mâkirîn. Rüdde kendehüm fî nuhûrihim."
Türkçe Anlamı: "Allah bize yeter, O ne
güzel vekildir. Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah'a aittir. Ey
Koruyucu Allah'ım! Beni hasetçilerin ve tuzak kuranların şerrinden koru.
Onların tuzaklarını kendi başlarına çevir."
Ardından şu olumlama (Murphy'nin tekniğiyle) 3
kez tekrar edilir: "Ben Tanrı'nın koruması altındayım.
Başkalarının negatif düşünceleri, korkuları veya lanetleri bana dokunamaz;
onlar sadece sahiplerine geri döner. Zihnimde sadece iyilik, sevgi ve yaşam
vardır. Ben, içimdeki Sonsuz Güç ile birim ve hiçbir dış güç beni incitemez.
Çevremde ilahi bir zırh var."
Kaynakça
- Cosimano, C. W. (1987). Psionic Power.
Llewellyn Publications.
- Martin, Z. (1989). How to Develop Your
ESP. Aquarian Press.
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika
[Telepsychics]. Popurri.
- Wilson, C. (2024). Misterii
[Mysteries]. Diversion Books.
- Buchanan, L. (2003). The Seventh Sense.
Pocket Books.
Kozmik Telepatinin Dinamikleri
"Metafizik ve parapsikoloji literatüründe,
'5. Boyut' veya 'Yüksek Boyutlu' telepati olarak adlandırılan, fiziksel ve
duygusal sınırların ötesine geçen zihinsel iletişim biçimi nedir; bu iletişimde
kullanılan 'Tensor Işını' teknolojisi ve bilinç seviyeleri kaynaklarda nasıl
açıklanmaktadır?", bu konuyu Tuella'nın kozmik telepati tebliğleri,
Andrija Puharich'in bilinç teorileri ve Colin Wilson'ın yüksek bilinç
araştırmaları ışığında detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, telepatinin tek bir türden
ibaret olmadığını; "Güneş Sinirağı" / Solar Plexus merkezli
duygusal telepatiden, "Zihinden Zihne" / Mind to Mind veya
"Ruhtan Ruha" gerçekleşen yüksek boyutlu (kozmik) telepatiye kadar
uzanan bir spektrum olduğunu belirtmektedir. 5. Boyut telepatisi, genellikle bu
yüksek frekanslı, duygudan arınmış ve saf bilgi aktarımını ifade eder.
1. Telepatinin Boyutları ve Türleri
Tuella'nın derlediği The Dynamics of Cosmic
Telepathy (Kozmik Telepatinin Dinamikleri) eserine göre, telepati üç ana
kategoride incelenir:
- Güneş Sinirağı Telepatisi (Düşük Boyut): Sıradan
ve duygusal insanlar arasında gerçekleşen bu tür, arzu ve duygularla
yönetilir. Hayvani ve astral bedenlerde (4. boyutun alt seviyeleri)
merkezlenir.
"Mesajı iletme arzusu" veya "endişe" gibi duygusal
yükler, bu tür telepatide enerjiyi bloke eder ve bumerang etkisi yaratarak
göndericiye geri döner [Tuella, 1930].
- Zihinden Zihne Telepati (Yüksek Boyut/5.
Boyut): Bu tür, tüm duygusal koşullardan
arınmıştır. Doğası gereği pasiftir; mesajı zorla iletme arzusu yoktur.
Yüksek benlikler (Christ Self) arasındaki iletişimdir. Bir düşünce
diğerine yerleştirilir veya gönderilir [Tuella, 1930, 1934].
- Ruhtan Ruha Telepati: En
yüksek formdur. Sadece kişiliği ruh bilinciyle bütünleşmiş (entegre olmuş)
bireylerde mümkündür [Tuella, 1930].
2. "Tensor Işını" Teknolojisi ve
İletişim Mekanizması
Yüksek boyutlu varlıklarla (veya 5. boyut
bilinciyle) iletişimde, kaynaklarda "Tensor Işını" / Tensor Beam
adı verilen bir kavram öne çıkar. Bu, yüksek zekaların veya dünya dışı
kaynakların, alıcı ile bağlantı kurmak için kullandığı bir enerji formudur.
- Işının Doğası: Tensor
ışını, bir radar sistemine benzer. Bir vericiden belirli bir yöne dalga
gönderilir. Düşünce veya nesne bu dalgayı yansıtır. Prensipte bu ışın,
yansıtıldığı kişiyi etkilemek ve gözetlemek için kullanılan çok amaçlı bir
araçtır. İletişim sırasında, gemiden (veya kaynaktan) gelen ışın, bireyi
çevreleyen insan aurasıyla karışır [Tuella, 1940, 1942].
- Fiziksel Belirtiler: Bir kişi
"Tensor Işını"na maruz kaldığında veya yüksek frekanslı bir
telepatiye girdiğinde çeşitli fiziksel etkiler yaşayabilir. Bunlar
arasında mide bulantısı, başın etrafında sıkı bir bant varmış hissi, güneş
sinirağında (karın boşluğu) kramplar, kalp atışında hızlanma, vücudun
sallanması veya titremesi, aşırı sıcak veya soğuk hissi ve karıncalanma
bulunur. Tuella, bu etkilerin zararlı olmadığını, sadece bir "frekans
ayarlaması" olduğunu belirtir [Tuella, 1942].
3. Bilinç Seviyeleri ve "Hidrojen"
Teorisi
Colin Wilson, Gurdjieff ve Ouspensky'nin
öğretilerine atıfta bulunarak, evrenin ve bilincin titreşim seviyelerinden
oluştuğunu açıklar. Bu seviyeler, telepatinin hangi boyutta gerçekleştiğini
anlamak için kritiktir.
- Hidrojen Cetveli:
Gurdjieff'e göre, "Hidrojen 48" (Dünya seviyesi) ve
"Hidrojen 24" (Planetary seviye) gibi madde/enerji yoğunlukları
vardır. "Hidrojen 12" (Güneş seviyesi) ve "Hidrojen 6"
(Yıldız seviyesi) daha yüksek, daha hızlı titreşen enerjilerdir. Yüksek
telepati ve kozmik bilinç, bu daha ince enerjilerin (H12 ve H6)
kullanılmasıyla mümkün olur. John Lilly, LSD deneyimlerinde bu seviyeleri
(+12, +6) bilinçli olarak deneyimlediğini ve bu seviyelerdeyken
başkalarıyla telepatik bağ kurabildiğini iddia etmiştir [Wilson, 3393,
3397].
- Mobil Bilinç Merkezi: Andrija
Puharich, Beyond Telepathy eserinde, bilincin fiziksel bedenden
bağımsız hareket edebilen bir "Mobil Merkez" / Mobile Center
of Consciousness olduğunu belirtir. Bu merkez, "A Bilinci"
(gerçek benlik) olarak adlandırılır ve telepati sırasında ilgi duyulan
nesneye veya kişiye doğru uzanan bir "zihinsel plazma" / psi
plasma gibidir. Bu durum, kişinin 5. boyut (veya zaman/mekan dışı) bir
algılamaya geçmesini sağlar [Puharich, 1690, 170].
4. Uygulama: "Yüksek Benlik"
Tokalaşması
(Önceki yazılarımızda) bahsedilen rüya ve şifa
çalışmalarına ek olarak, yüksek boyutlu telepati için zihinsel bir
"uyumlanma" / attunement gereklidir.
- Pasiflik ve İzin Verme:
Tuella'ya göre, yüksek boyutlu iletişimde alıcı "aktif pasiflik"
durumunda olmalıdır. Zihin boşaltılmalı, ancak uykuya dalınmamalıdır.
"Kendi dışınızdaki boşluğu yayın." Entelektüel rasyonalizasyon
devreye girdiğinde telepatik iplik kopar. Mesajın içeriğiyle özdeşleşmeden
veya onu yargılamadan, kelimelerin "zihinsel ekrandan bir borsa
şeridi gibi geçmesine" izin verilmelidir [Tuella, 1941, 1952].
- Kutsal İletişim: Bu
seviyedeki telepati, kişisel çıkarlar veya ego tatmini için kullanılmaz.
Kaynaklar, bu iletişimin "Kozmik Zeka"nın veya "Tanrı'nın
İradesi"nin bir aracı olarak görülmesi gerektiğini vurgular. Hatalı
veya düşük seviyeli (astral) mesajlar, genellikle pohpohlayıcı, dogmatik
veya korku vericidir; yüksek kaynaklı mesajlar ise evrensel ve
aydınlatıcıdır [Tuella, 1954, 1956].
Hikaye: Komutan Anton ve Tensor Işını
Tuella'nın aktardığına göre, "Komutan
Anton" adlı dünya dışı bir zeka ile iletişim kurarken, Tuella teknik bir
soru sorar: "İletişim sürecimizde tam olarak ne oluyor?" Anton'un
cevabı, yüksek boyutlu telepatinin mekaniğini açıklar niteliktedir:
"Aldığınız
kelimeler, enerjilerimi size doğru yansıttığımda, kendi enerji alanınız
aracılığıyla beyninize indüklenmektedir (yerleştirilmektedir). İletişimimiz
zihinden zihinedir."
Anton, "Tensor Işını"nın, çatılardan ve
duvarlardan geçerek alıcıya odaklandığını, bir radar gibi çalıştığını açıklar.
Tuella, bu iletişimler sırasında sağ kulağında uzun süre "klik-klik"
sesleri duyduğunu, bunun bir tür uyarı sinyali olduğunu belirtir. Mesaj
gelmeden hemen önce, mor bir renkle birlikte "yanlamasına dokuma
titreşimleri" / side to side weaving vibrations hisseder. Mesaj
bittiğinde bu titreşimler ve renkler geri çekilir.
Kıssadan Hisse: Bu anlatı, telepatinin sadece
psikolojik bir olay olmadığını, aynı zamanda "ince enerji fiziği"ne
dayanan teknolojik bir boyutu olabileceğini gösterir. "5. Boyut
telepatisi", beynin belirli bir frekansa (Tensor) ayarlanması ve yüksek
bir bilincin (Komutan Anton gibi) bu frekans üzerinden veri aktarması
işlemidir. Fiziksel belirtiler (kulaktaki sesler, titreşimler), bedenin bu
yüksek voltajlı bilgi akışına uyum sağlama çabasıdır.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern
dünyada "channeling" (kanallık) veya "medyumluk" olarak
bilinen fenomenler, genellikle mistik bir dille anlatılır. Ancak bu kaynaklar,
sürecin aslında bir "kozmik radyo" yayını gibi teknik prensiplere
dayandığını öne sürer. İnsan beyni, uygun frekansa (bilinç düzeyine)
ayarlandığında, sadece diğer insanlardan değil, evrensel veri tabanından veya
yüksek zekalardan da bilgi indirebilen biyolojik bir alıcıdır.
Dua ve Niyet: Yüksek Uyumlanma İçin
Bu uygulama, zihni gündelik parazitlerden
arındırıp, yüksek boyutlu (kozmik) frekanslara uyumlanmak için Tuella'nın
önerdiği beş parmak tekniğine dayanır.
Uygulama: Sol elin parmakları sırayla
tutularak niyet edilir.
- Başparmak (Rahatlama):
"Sakin ol ve bil." (Zihni sustur).
- İşaret Parmağı (Işığı Çağırma):
"İlahi Işığı çağırıyorum. Koruma altındayım."
- Orta Parmak (Titreşimi Yükseltme):
"Enerjim yükseliyor, altın bir girdap gibi dönüyor."
- Yüzük Parmağı (Davet):
"Yüksek bilgeliği ve rehberliği hayatıma davet ediyorum."
- Serçe Parmak (Alıcıyı Açma):
"Aktif pasiflik halindeyim. Dinliyorum."
Arapça (Niyet): "Allahümme nevvir
kalbî bi-nûri marifetike veftah lî ebvâbe hikmetik." (Allah'ım,
kalbimi senin marifetinin nuruyla aydınlat ve bana hikmet kapılarını aç.)
Türkçe Olumlama: "Zihnim,
evrensel zekanın yayınına açıktır. Kendi egomu ve önyargılarımı bir kenara
bırakıyorum. Sadece gerçeği, ışığı ve yüksek hayrı kabul ediyorum. Aramızdaki
mesafe yoktur, zihinlerimiz birdir."
Kaynakça
- Frost, G., & Frost, Y. (1986). Astral
Travel.
- Puharich, A. (1973). Beyond Telepathy.
Anchor Press.
- ,,,,,,,, Tuella. (1983). The Dynamics of
Cosmic Telepathy. Guardian Action Publications.
- , Browne, S. (2008). Kehanetler
[Prophecies]. Berkley.
- ,, Wilson, C. (1978). Mysteries.
Cinsel Simya
"Cinsellik sadece biyolojik bir dürtü ve
üreme aracı mıdır, yoksa psişik durumlar, simya ve metafizik disiplinler
aracılığıyla bu enerji dönüştürülerek ruhsal güç, yüksek bilinç veya 'büyülü'
bir etki kazanmak mümkün müdür?", bu konuyu Colin Wilson'ın "Cinsel
Simya" ve "Fakülte X" analizleri, Susan Shumsky'nin Taoist
enerji teorileri ve Gurdjieff'in "Hidrojen" tabloları ışığında
incelemek gerekir.
Eldeki kaynaklar, cinselliğin sadece fiziksel bir
eylem olmadığını, doğru yönlendirildiğinde "titreşimleri yükselten",
"robotu" (otomatik bilinci) devre dışı bırakan ve kişiye yüksek
psişik yetenekler kazandıran çok güçlü bir enerji kaynağı (yakıt) olduğunu
vurgulamaktadır.
1. Cinsel Simya ve Titreşimlerin Yükseltilmesi
Colin Wilson, Mysteries (Gizemler) adlı
eserinde, simyanın / alchemy asıl sırrının kimyasal değil, cinsel
olabileceğini öne sürer.
- Büyük Sır: Wilson, simyacıların
metinlerinde geçen "ıslak" ve "kuru" yolların veya
"çifte cıva" / double mercury kavramının, aslında cinsel
birleşme sırasındaki enerjilere işaret ettiğini belirtir. Thomas
Vaughan gibi simyacıların, laboratuvar çalışmalarını eşleriyle ( soror
mystica / mistik kız kardeş) birlikte yürütmeleri ve "ilk
birleşme"nin doğanın sırrı olduğunu ima etmeleri, cinsel enerjinin
"Büyük Çalışma"nın / Magnum Opus (Felsefe Taşı'nı elde
etme) katalizörü olduğunu gösterir.
- Titreşim Yasası: Kardeş
Albertus'un tanımına göre simya, "titreşimlerin
yükseltilmesidir". Cinsellik, insan bilincini anlık olarak
"robot"tan (rutin, sıkıcı, otomatik benlik) kurtaran ve
"gerçek benliği" uyandıran bir şok etkisi yaratır. Bu yüksek
titreşim anında, kişi normalde erişemediği "yaşamsal rezervlere"
ulaşır. Bu, bir tür "içsel simya"dır [Wilson, 2919, 2930, 2933].
2. Tantra, Taoizm ve Enerji Dönüşümü
Susan Shumsky'nin El despertar del tercer ojo
(Üçüncü Gözün Uyanışı) ve Wilson'ın analizleri, Doğu disiplinlerinin bu gücü
nasıl kullandığını detaylandırır.
- Jing ve Ojas:
Taoistlere göre, "Jing" (öz/cinsel enerji) alt
"Dantian"da (göbek altı enerji merkezi) depolanır. Bu enerji,
boşalma yoluyla dışarı atılmazsa ve özel tekniklerle yukarıya, beyne doğru
yönlendirilirse, "Shen"e (ruhsal enerjiye) dönüşür. Hint yoga
geleneğinde ise bu dönüşüm, cinsel sıvıların "Ojas" adı verilen,
cilde parlaklık ve kişiye karizma veren süptil bir enerjiye evrilmesiyle
açıklanır [Shumsky, 294].
- Kundalini: Tantrik
gelenekte, omurganın tabanında uyuyan "Kundalini" enerjisi
(cinsel güç), omurga boyunca yükseltilerek beyni aydınlatır. Wilson, Gopi
Krishna'nın deneyimlerine atıfta bulunarak, bu enerjinin doğru kanalize
edilmediğinde tehlikeli olabileceğini, ancak doğru kullanıldığında kişiyi
"kozmik bilinç" seviyesine taşıdığını belirtir [Wilson, 3300].
3. İrade, Büyü ve "Cinsel Manyetizma"
Kaynaklar, cinsel enerjinin sadece kişisel
aydınlanma için değil, başkalarını etkilemek ve "büyü" / magick
yapmak için de kullanıldığını aktarır.
- Gurdjieff ve Hidrojenler: G.I. Gurdjieff, evrenin
maddelerinin yoğunluklarına göre sınıflandırıldığı bir
"Hidrojenler" tablosu sunar. Cinsel enerji (Hidrojen 12), doğru
bir "şok" ile daha yüksek bir enerjiye (Hidrojen 6)
dönüştürülebilir. Bu yüksek enerji, psişik ve yaratıcı yeteneklerin
yakıtıdır. Gurdjieff'in bakışlarıyla insanları etkileme veya "seks
merkezlerine vurma" gücüne sahip olduğu, bu enerjiyi manipüle
edebildiği iddia edilir [Wilson, 2936, 3069].
- Crowley ve Cinsel Büyü: Aleister Crowley,
cinselliği "irade doğrultusunda değişiklik yaratma" sanatı olan
büyünün merkezine koymuştur. Crowley'e göre, orgazm anında zihin boşalır
ve o anda odaklanılan bir niyet (imgelem), evrensel enerjiye doğrudan bir
emir olarak gider. Ancak
Wilson, Crowley'in bu gücü genellikle başkaları üzerinde hakimiyet kurmak
(psişik tecavüz) veya enerji emmek (vampirlik) için kullandığını, bunun da
onu nihayetinde tükettiğini belirtir [Wilson, 3070, 3072].
4. Tehlikeler ve Sapmalar
Cinsel enerji ile oynamak, yüksek voltajlı bir
kabloyu tutmak gibidir.
- Marquis de Sade Örneği: Wilson,
Sade'ın da cinsel enerjinin "canlılık" yaratma gücünü
keşfettiğini, ancak bunu şiddet ve acı yoluyla artırmaya çalışarak
(sapkınlık) enerjiyi düşürdüğünü ve kendini yok ettiğini belirtir.
"Robot"tan kurtulmak için sürekli daha aşırı uyaranlara ihtiyaç
duymak, enerjinin yanlış kullanımıdır [Wilson, 2941].
- Sıradanlaşma: Çoğu
insan için cinsellik, "robot"un (alışkanlıkların) eline
geçtiğinde gücünü yitirir. Wilson, Romeo ve Juliet evlenip 20 yıl
geçirseydi, o ilk "büyülü" uyanıklığın yerini alışkanlığın
alacağını söyler. Güç kazanmak, bu alışkanlığa karşı sürekli bir
"iradi dikkat" ve "yeniden odaklanma" gerektirir
[Wilson, 2930, 2933].
Hikaye: Simyacı Thomas Vaughan ve Eşi
Colin Wilson, Mysteries kitabında 17.
yüzyıl simyacısı Thomas Vaughan'ın (takma adı Eugenius Philalethes) hikayesini
anlatır. Vaughan, laboratuvarında yıllarca "Prima Materia"yı (ilk
maddeyi) ve felsefe taşını aramıştır.
Vaughan, 1651'de evlenir ve karısı Rebecca ile
derin bir aşk yaşar. Günlüklerinde, karısıyla birlikteyken, laboratuvarda
yıllardır aradığı sırrı, "Halcali'nin Yağını" (muhtemelen Prima
Materia'yı kasteder) elde etmeyi başardığını yazar. Vaughan, bu keşfi "bir
günde, karımın yardımıyla" yaptığını ve bunun kendisine "dünyadaki en
büyük sevinci" verdiğini belirtir.
Ancak
hikayenin trajik ve düşündürücü bir yanı vardır. Vaughan, karısı 1658'de
öldüğünde harap olur. Günlüklerinde, bu "büyük sırrı" keşfetmenin
bedeli olarak veya bu süreçteki bir hata yüzünden karısını kaybettiğine dair
suçluluk ve pişmanlık izleri vardır. Kenneth Rexroth'un analizine göre, Vaughan
ve eşi, "Seksüel Simya" veya Tantrik birleşme yoluyla, sadece
fiziksel değil, ruhsal bir dönüşüm yaşamışlar, ancak bu yüksek voltajlı
enerjiyi yönetmekte zorlanmış olabilirler.
Kıssadan Hisse: Bu hikaye, cinselliğin sadece
bedensel bir haz olmadığını, iki ruhun birleşmesiyle ortaya çıkan enerjinin,
maddeyi veya bilinci dönüştürebilecek bir "simya fırını" (Athanor)
işlevi görebileceğini gösterir. Ancak bu güç, saygı ve dikkatle yaklaşılmadığında
(Vaughan'ın suçluluğunda görüldüğü gibi) tehlikeli olabilir.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern
ilişkilerde çiftler genellikle cinselliği bir tüketim veya deşarj aracı olarak
görür. Vaughan'ın hikayesi, partnerlerin birbirlerini "kutsal birer
mabet" olarak gördüklerinde ve birleşmeyi bir meditasyon veya enerji
alışverişi olarak yaşadıklarında, ilişkilerinin sıradanlıktan çıkıp
"büyülü" bir boyuta taşınabileceğini hatırlatır. Cinsellik,
"robot"laşmış modern yaşamda, insanın "an"da kalabildiği ve
yüksek bilince (Fakülte X) erişebildiği nadir kapılardan biridir.
Dua: Enerjinin Saflaştırılması ve Yükseltilmesi
İçin
Bu dua, cinsel enerjiyi (Jing) sadece fiziksel
haz için tüketmek yerine, onu ruhsal güce (Shen/Ojas) dönüştürmek ve bilinci
yükseltmek niyetiyle okunur.
Okunuş Usulü: Sakin bir yerde oturun.
Dikkatinizi omurganın tabanına (kök çakra) verin. Nefes alırken enerjinin
omurganızdan yukarı, başınızın tepesine doğru yükselen beyaz veya altın bir
ışık olduğunu hayal edin.
Arapça
(Niyet): "Allahümme tahhir kalbî ve
hassin farcî ve nevvir basîretî. Yâ Muhavvilal-ahvâl, havvil hâlenâ ilâ
ahseni'l-hâl bi-kudretike yâ Azîz."
Türkçe Anlamı: "Allah'ım kalbimi temizle, iffetimi/enerjimi
koru ve basiretimi (iç görümü) nurlandır. Ey halleri değiştiren (Rabbim),
kudretinle halimizi en güzel hale dönüştür, ey Aziz (izzet sahibi) olan."
Ardından şu olumlama 3 kez tekrar edilir:
"İçimdeki yaşam enerjisi kutsaldır. Onu heba etmiyorum, dönüştürüyorum. Bu
güçlü ateş, şimdi omurgamdan yükselerek zihnimi aydınlatıyor, irademi
güçlendiriyor ve beni Yüksek Benliğimle buluşturuyor. Ben bedenimin
efendisiyim, kölesi değil. Enerjim ışığa, sevgiye ve yaratıcılığa
dönüşüyor."
Kaynakça
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
- Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your
Third Eye]. Ediciones Obelisco.
- Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.
Mega Yolculuk: Psişikten Mistiğe Geçiş
"'Mega Yolculuk' kavramı, parapsikoloji
literatüründe psişik yeteneklerden (durugörü, telepati) mistik birleşme ve
aydınlanma aşamasına geçişi nasıl tanımlar ve bu süreçte 'Üst-Ruh' / Over-soul
ile 'Giren Ruh' / Walk-in fenomenleri nasıl bir rol oynar?", bu
konuyu Veronica Vader'ın Journey to Mega (Mega'ya Yolculuk) adlı eseri,
Colin Wilson'ın "Benlikler Merdiveni" teorisi ve Susan Shumsky'nin
ruhsal gelişim tuzaklarına dair uyarıları ışığında incelemek gerekir.
Eldeki kaynaklar, "psişik" olmak ile
"mistik" olmak arasında kesin bir ayrım yapar. Psişik,
"görünmeyen" dünyayı algılar ve fenomenlerle (ruhlar, enerjiler)
ilgilenir; Mistik ise bu fenomenlerin kaynağına, yani Yaratıcı ile birliğe
ulaşmayı hedefler. "Mega Yolculuk", bu iki durak arasındaki geçiş
sürecidir.
1. Mega Yolculuk: Psişikten Mistiğe Geçiş
Veronica Vader'ın Journey to Mega: From
Psychic to Mystic eserinde, bu yolculuk, bireyin dışsal psişik
fenomenlerden (hayaletler, sesler, önseziler) sıyrılıp, kendi içindeki en
yüksek otorite olan "Üst-Ruh" / Over-soul ile tanışma süreci
olarak tanımlanır.
- "Mega" Nedir?: Vader,
meditasyon ve içsel çalışmalar sonucunda kendi Üst-Ruh'u ile tanıştığını
belirtir. Bu varlığın (veya yüksek benliğin) adı "Mega"dır
(okunuşu Meega). Vader sözlüğe baktığında kelimenin "Büyük, Kudretli,
Güçlü" anlamına geldiğini doğrulamıştır. Bu, psişik yeteneklerin
parçalı yapısından, ruhun bütünleşmiş ve güçlü haline geçişi simgeler
[Vader, 791].
- Benlikler Merdiveni: (Önceki
yazılarımızda) Colin Wilson'ın "Benlikler Merdiveni" / Ladder
of Selves teorisine değinmiştik. Wilson'a göre insan, tek bir
"ben"den oluşmaz. Psişik yetenekler (telepati, durugörü)
genellikle "robot"un (otomatik benliğin) devreden çıkmasıyla alt
basamaklarda ortaya çıkar. Ancak mistik deneyim, merdivenin en tepesindeki
"Yüksek Benlik" ile temas kurmaktır. Psişikler merdivenin
ortasında oyalanırken, mistikler zirveye tırmanır [Wilson, 2300, 2321].
2. Geçiş Sürecindeki Fenomenler:
"Walk-in" ve Kimlik Değişimi
Mistikliğe geçişte, kaynaklar bazen radikal bir
kimlik ve bilinç değişiminden söz eder. Veronica Vader, bu durumu
"Walk-in" fenomeniyle açıklar.
- Giren Ruh / Walk-in: Bu
kavram, bir bedenin orijinal ruhunun, yaşam planını tamamladığında veya
daha ileri bir görevi kaldıramayacak duruma geldiğinde, bedeni gönüllü
olarak terk etmesi ve yerine daha gelişmiş bir ruhun (Walk-in) geçmesi
durumunu ifade eder. Vader, kitabında anlatılan deneyimlerin tek bir
"kişilik" tarafından yaşanmadığını, bu değişimin bir parçası
olduğunu belirtir. Bu, mistik birleşme için gereken "vites
yükseltme" işlemidir [Vader, 790].
- Psikolojik Entegrasyon: Colin
Wilson, Doris Fisher vakası gibi çoklu kişilik durumlarında, bazen
"Ariel" gibi yüksek bir benliğin (koruyucu ruhun) ortaya
çıkarak, parçalanmış kişilikleri yönettiğini ve iyileştirdiğini aktarır.
Mistikliğe geçişte, "Mega" gibi bir üst kimlik, tüm alt
kimlikleri (günlük benlik, psişik benlik) bünyesinde eriterek
"Bir"lik sağlar [Wilson, 2666].
3. Mistikliğe Giden Yolda Tuzaklar: Rudra Granthi
Psişik yeteneklerden mistikliğe geçerken en büyük
tehlike, Susan Shumsky'nin Third Eye Meditations eserinde "Rudra
Granthi" olarak tanımladığı ruhsal düğümdür.
- Psişik Ego: Bir kişi
Üçüncü Göz'ünü açıp psişik güçler (Siddhis) kazandığında, egosu şişebilir.
Kendini "seçilmiş kişi" veya "üstün" hissetmeye
başlayabilir. Bu, mistik yolculuğun önündeki en büyük engeldir. Shumsky'ye
göre, gerçek mistik, güçlere (fenomenlere) takılmaz, onları sadece birer
yan ürün olarak görür ve nihai gerçeğe (Sat-Chit-Ananda /
Varlık-Bilinç-Mutluluk) odaklanır [Shumsky, 298, 307].
- Karanlık Varlıklar: Sylvia Browne, Prophecies
(Kehanetler) eserinde, mistik yoldan sapan ve güçlerini ego için
kullananların "Karanlık Varlıklar" / Dark Entities haline
gelebileceğini, bunların vicdandan yoksun narsisistik sosyopatlar olduğunu
belirtir. Mistikliğe geçiş, bu karanlık yoldan (güç tutkusundan) vazgeçip,
İlahi Kaynak ile "Birlik" bilincine (Sevgiye) teslim olmayı
gerektirir [Browne, 2049].
Hikaye: Mega ile Karşılaşma
Veronica
Vader, psişik yeteneklerini geliştirdikten sonra, hayatının bir noktasında daha
derin bir anlam arayışına girer. Meditatif bir haldeyken, kendi
"Üst-Ruh"u olan Mega ile karşılaşır. Bu varlık, Vader'ın o güne kadar
hissettiği her şeyden daha büyük, daha kapsayıcı ve "kudretli"dir.
Vader, Mega'ya o can alıcı soruyu sorar:
"Benimle tanışman neden bu kadar uzun sürdü? Neden daha önce
gelmedin?"
Mega'nın cevabı, insan deneyiminin ve psişik
aşamaların neden gerekli olduğunu özetler niteliktedir: "Diğerlerinin
(senin alt benliklerinin/önceki kişiliklerinin) dünyevi hayatı bu beden
aracılığıyla deneyimlemesini istedim. Ancak şimdi onlar deneyimlerini
tamamladılar, artık ben devralabilirim."
Kıssadan Hisse: Bu diyalog, "Mega
Yolculuk"un özünü anlatır. Psişik yetenekler, dünyevi deneyimin bir
parçasıdır ve ruhun olgunlaşması için gereklidir. Ancak "Mistik"
aşama (Mega'nın gelişi), ancak alt benlikler (ego, arzular, basit psişik merak)
doyuma ulaşıp kenara çekildiğinde gerçekleşir. Gerçek güç, fenomenleri kontrol
etmekte değil, Yüksek Benlik ile bütünleşmekte yatar.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern
spiritüel arayışta birçok insan "görmek", "duymak" veya
"bilmek" (psişik yetenekler) peşindedir. Oysa bu hikaye, asıl hedefin
bu yetenekleri aşarak "Olmak" (mistik hal) olduğunu hatırlatır.
İnsan, psişik güçleriyle şov yapmak yerine, içindeki "Mega"yı (İlahi
Özü) uyandırıp hayatının direksiyonunu ona teslim ettiğinde, gerçek huzura ve
güce kavuşur.
Dua ve Uygulama: Mistik Bütünleşme İçin
Bu dua, parçalanmış benliklerden ve psişik
karmaşadan sıyrılıp, içteki "Üst-Ruh" veya "İlahi Öz" ile
bütünleşmek niyetiyle okunur.
Okunuş Usulü: Sessiz bir ortamda, omurga dik
bir şekilde oturulur. Dikkati başın tepesine (Taç Çakra) odaklayın. Üzerinizde
parlak, altın rengi bir ışık (Mega/Üst-Ruh) olduğunu ve bu ışığın yavaşça
bedeninize inerek tüm küçük benliklerinizi içine aldığını hayal edin.
Arapça (Niyet): "Allahümme innî eûzü
bike min şerri nefsî ve min şerri külli dâbbetin ente âhizün bi-nâsiyetihâ. Yâ
Nûr, Yâ Hakk, Yâ Müheymin. İc'alni nûran min nûrike ve rûhan min rûhike."
Türkçe Anlamı: "Allah'ım, nefsimin
şerrinden ve perçeminden tuttuğun her canlının şerrinden sana sığınırım. Ey
Nur, Ey Hakikat, Ey Gözetip Koruyan! Beni nurundan bir nur, ruhundan bir ruh
kıl."
Türkçe Olumlama (Vader ve Murphy Tarzı): "Küçük
benliğimi ve sınırlı algılarımı şimdi serbest bırakıyorum. İçimdeki 'Büyük
Ben', Üst-Ruhum, şimdi bilincimin merkezine yerleşiyor. Ben O'yum. Ayrılık
bitti. Psişik gürültüler sustu, mistik sessizlik başladı. Artık ben değil,
içimdeki 'O' yaşıyor, görüyor ve biliyor. Bütünleştim ve tamamlandım."
Kaynakça
- Browne, S. (2008). Kehanetler
[Prophecies]. Berkley.
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika
[Telepsychics]. Popurri.
- Shumsky, S. (2014). El despertar del
tercer ojo [Awaken Your Third Eye]. Ediciones Obelisco.
- Vader, V. (2001). Journey to Mega: From
Psychic to Mystic. 1st Books Library.
- Wilson, C. (2024). Misterii
[Mysteries]. Diversion Books.
Evrensel Titreşim: Ses,
Bilinç ve Şifa
"Sesin ve musikinin insan psikolojisi
üzerindeki derin etkileri, psişik yeteneklerin uyanışındaki rolü ve evrensel
titreşim yasalarıyla bağlantısı kaynaklarda nasıl ele alınmaktadır?", bu
konuyu P.M.H. Atwater'ın "Gelecek Hafızası" / Future Memory
eserindeki biyolojik armoniler, Colin Wilson'ın bilinç durumu değişiklikleri ve
Susan Shumsky'nin "Nada" (içsel ses) öğretileri ışığında
detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, sesin sadece işitsel bir keyif
aracı olmadığını; maddenin yapısını değiştirebilen, şifa veren, psişik kapıları
açan ve evrenin temel yapı taşı olan bir enerji formu (titreşim) olduğunu
vurgulamaktadır.
1. Evrenin Müziği: Biyoloji ve Titreşim
P.M.H. Atwater, sesin ve müziğin fiziksel
gerçekliğimizin temelinde yattığını savunur. Ona göre müzik, aslında zihnimizde
oluşan işitsel bir illüzyondur; dışarıda sadece titreşimler vardır, onları
"müziğe" çeviren bizim algımızdır [Atwater, 822].
- DNA'nın Melodisi:
Kaliforniya'daki Beckman Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Susumu Ohno'nun
çalışmaları, sesin biyolojik temellerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.
Ohno, canlı hücrelerin kimyasal formüllerini müzik notalarına
dönüştürmüştür. Sonuç şaşırtıcıdır: Fare ribonükleik asidinin (RNA) bir parçası piyanoya
uyarlandığında, Chopin'in Nocturne eserine (Opus 55, No. 1)
ürkütücü derecede benzeyen bir vals ortaya çıkmıştır.
- Hastalığın Sesi: Daha da ilginci, Ohno
işlemi tersine çevirip Chopin'in Cenaze Marşını kimyasal
denklemlere dönüştürdüğünde, bunun insanlarda bulunan bir kanser geniyle
birebir örtüştüğünü görmüştür. Bu durum, sağlıklı bir bedenin
"biyolojik bir senfoni", hasta bir bedenin ise uyumsuz
(disonans) bir yapı sergilediğini gösterir. Müzik, kelimenin tam anlamıyla
yaşamın kodudur [Atwater, 823, 824].
2. Psişik Hallerde Müziğin Etkisi
Ses ve müzik, (Önceki yazılarımızda) değinilen
"Fakülte X" veya yüksek bilinç durumlarına geçişte bir anahtar görevi
görür.
- Eşik Durumu ve Hipnoz: Colin
Wilson, Super Consciousness (Süper Bilinç) eserinde, yorgun olduğu
bir akşam Richard Strauss'un Salome operasını dinlerken yaşadığı
deneyimi anlatır. Müzik onu uyku ile uyanıklık arasındaki
"alacakaranlık kuşağı"nda (hipnogojik durum) tutmuş ve bu sayede
zihinsel bir genişleme, derin bir rahatlama ve "kayma" / glide
hissi yaşamıştır. Müzik, zihnin rasyonel bekçisini (robotu) devre dışı
bırakarak bilinçaltına ve psişik algılara giden kapıyı aralar [Wilson,
2795].
- Şamanik Davul: Robert
Moss, Conscious Dreaming (Bilinçli Rüya Görme) eserinde, şamanik
davul ritimlerinin (genellikle saniyede 4-7 vuruş, teta dalga boyu),
rasyonel batılı insanlarda bile anında bilinç değişikliği yarattığını
belirtir. Bu ritmik ses, beyni transa sokarak "rüya yolculuğuna"
çıkmayı ve psişik vizyonlar görmeyi kolaylaştırır [Moss, 263].
- İşitsel Sezgi: Lauren Thibodeau, Natural
Born Intuition (Doğuştan Sezgi) kitabında, sezgilerin bazen
"işitsel" / auditory olarak geldiğini belirtir.
Zihninizde aniden çalan bir şarkı, duyduğunuz bir melodi veya kulak
çınlaması, bilinçaltınızdan veya "Bilen Benlik"ten gelen
sembolik bir mesaj olabilir. Örneğin, bir karar aşamasında zihninizde
neşeli bir marş duymanız "evet", hüzünlü bir ağıt duymanız
"hayır" anlamına gelebilir [Thibodeau, 977].
3. Şifa ve Enerji Aracı Olarak Ses
Concetta Bertoldi ve Billy Roberts, sesin sadece
bir iletişim aracı değil, aynı zamanda güçlü bir şifa ve enerji yönlendirme
mekanizması olduğunu vurgular.
- Ruhsal Kaynak:
Bertoldi, Do Dead People Watch You Shower? eserinde, tüm müziğin
aslında "Öteki Taraf"tan (ruhsal âlemden) geldiğini ve
bestecilerin birer kanal / channel olduğunu iddia eder. Ona göre,
her müzik türü (klasik, rock, caz) farklı ruhsal frekanslara hitap eder ve
hepsi, dinleyicinin ruhsal titreşimine uygun olduğu sürece
"şifa" amacı taşır. Beethoven ve Mozart gibi besteciler, bu
evrensel şifa enerjisini notalara dökmüşlerdir [Bertoldi, 276].
- Güç Konisi ve Çan Etkisi: Billy
Roberts, So You Want to Be Psychic kitabında, bir grup insanın
çember oluşturup ritmik olarak ilahi veya mantra söylemesinin (chanting)
muazzam bir psişik enerji yarattığını belirtir. Bu ses enerjisi, çemberin
merkezinde oturan kişiye şifa olarak yönlendirilebilir. Alıcılar bu
deneyimi, "dev bir çanın içinde oturmak" ve ağırlıksızlık hissi
olarak tarif ederler. Ses, fiziksel ve astral beden arasındaki bağı
gevşeterek şifanın nüfuz etmesini sağlar [Roberts, 1031, 1032].
4. İçsel Ses: Nada ve Mantralar
Susan Shumsky, El despertar del tercer ojo
(Üçüncü Gözün Uyanışı) ve Third Eye Meditations eserlerinde, sesin içsel
boyutuna dikkat çeker.
- Nada (Sessizliğin Sesi): Doğu
tradisyonlarında evrenin "OM" sesiyle yaratıldığına inanılır.
Meditasyon derinleştiğinde, kişi dışsal sesleri duymayı bırakır ve içsel
"Nada"yı (kozmik titreşimi) duymaya başlar. Bu sesler bazen çan,
arı vızıltısı, flüt veya okyanus uğultusu şeklinde tezahür eder. Bu,
ruhsal kanalların (nadilerin) açıldığının ve psişik algının (duruişiti / clairaudience)
başladığının işaretidir [Shumsky, 338, 358].
- Titreşimle Arınma: Israel
Regardie, The Middle Pillar (Orta Sütun) eserinde, kutsal isimlerin
veya mantraların sadece söylenmemesi, "titreştirilmesi" / vibrated
gerektiğini belirtir. Doğru titreşim, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında
hissedilen bir karıncalanma yaratır. Bu ses rezonansı, bedenin hücresel
yapısını değiştirir ve eski, hastalıklı enerjiyi dışarı atar [Regardie,
1096].
Hikaye: Mozart ve Masa Celsesi
John Chambers'ın Victor Hugo's Conversations
with the Spirit World (Victor Hugo'nun Ruhlar Dünyasıyla Konuşmaları) adlı
eserinde, sesin ve müziğin psişik kanallarla nasıl aktarıldığına dair ilginç
bir vaka anlatılır.
1854 yılında, ünlü yazar Victor Hugo ve
sürgündeki arkadaşları, Jersey adasında düzenli olarak ruh çağırma seansları
(masa celseleri) yapmaktadır. Bir akşam, masanın hareketleri (tıklamalar)
aracılığıyla Wolfgang Amadeus Mozart'ın ruhu ile iletişime geçtiklerini iddia
ederler. Hugo, Mozart'tan yaklaşan devrim için yeni bir marş (yeni bir Marseillaise)
bestelemesini ister.
Ancak bir sorun vardır: Masadaki medyumlar
müzisyen değildir ve Mozart'ın dikte ettirmeye çalıştığı karmaşık melodileri
notaya dökemezler. Ruh (Mozart), onların yetersizliğinden şikayet eder ve
"Sizin flütünüz benim orkestramı kaldıramaz!" der. Bunun üzerine
Hugo, Charles Bénézit adında yetenekli bir piyanist ve besteciyi seansa davet
eder.
Mozart'ın ruhu
(veya masa), Bénézit'e müzikal fikirler vermeye başlar. Ancak Mozart,
"İnsanlık devrimine uygun basit bir melodi" yerine, "okyanusun,
rüzgarın ve fırtınanın seslerinden oluşan, kainatın devasa orgunu
kullanan" metafizik bir senfoni tarif etmeye başlar. Bénézit ve diğerleri, bu kozmik
müziği notaya dökmekte zorlanırlar. Sonunda Mozart, "Bana siyah ve beyaz
tuşları olan bir piyano yetmez; bana gündüz ve gece olan, kuşlar ve ruhlarla
dolu iki tuşlu bir piyano getirin" diyerek müziğin sadece fiziksel
seslerden ibaret olmadığını, ruhsal bir lisan olduğunu ima eder.
Kıssadan Hisse: Bu olay, müziğin kaynağının
fiziksel dünyanın ötesinde, evrensel bir "ses okyanusu"nda olduğunu
gösterir. Büyük besteciler (Bertoldi'nin de dediği gibi), bu okyanustan kovayla
su taşıyan kişilerdir. Ancak psişik kanallar açıldığında duyulan "kürelerin
müziği", dünya enstrümanlarının kapasitesini aşan bir ihtişama sahiptir.
İnsan kulağı, bu sonsuz senfoninin sadece küçük bir kısmını
"duyabilir".
Günümüze Bakan Yüzü: Modern ses
terapileri ve binaural ritimler / binaural beats çalışmaları, belirli
frekansların beyin dalgalarını değiştirerek şifa, odaklanma veya yaratıcılık
sağladığını kanıtlamaktadır. Hugo'nun masasındaki "kozmik gürültü",
bugün kuantum fizikçilerinin "Sicim Teorisi"nde (evrenin titreşen sicimlerden
oluştuğu) bahsettikleri temel titreşim olabilir. Müzik dinlemek, aslında
evrenin temel kodlarıyla rezonansa girmektir.
Dua ve Uygulama: İşitsel Sezgiyi Uyandırmak İçin
Bu dua, içsel sesinizi (sezgilerinizi) daha net
duymak, dış dünyanın gürültüsünden sıyrılıp "hakikatin sesini" (Nada)
algılamak ve şifa verici titreşimlere uyumlanmak için okunur.
Okunuş Usulü: Sessiz bir ortamda oturun.
Ellerinizi kulaklarınızın üzerine (Shanmukha mudra benzeri bir şekilde veya
sadece kapatarak) koyun ve dış sesi kesin. İçinizdeki sessizliğe odaklanın. Derin bir nefes alıp
verirken "Hu" veya "Om" sesini titreştirerek çıkarın.
Arapça Dua: "Yâ Semî'u, yâ Basîr.
Es'elüke en teşfiye sem'î ve basarî. Ve'c'al lî nûran fî sem'î ve nûran fî
kalbî. Allahümme esmı'nî hakâika'l-eşyâi ve elhimnî savâbe'l-kavl."
Türkçe Anlamı: "Ey (her şeyi) işiten, ey
(her şeyi) gören (Allah'ım). Senden işitme ve görme duyularıma şifa vermeni
istiyorum. Kulağımda bir nur, kalbimde bir nur yarat. Allah'ım, bana eşyanın
hakikatlerini işittir ve sözün doğrusunu ilham et."
Ardından şu olumlama 3 kez tekrar edilir: "Evrenin
uyumu benim içimdedir. Ben, ilahi senfoninin bir notasıyım. Kulaklarım
yalanlara kapalı, hakikate ve şifaya açıktır. İçsel rehberimin sesini net bir
şekilde duyuyor ve güvenle takip ediyorum. Bedenimdeki her hücre, sağlık ve
sevgi frekansında titreşiyor."
Kaynakça
- Atwater, P. M. H. (2013). Future Memory. Hampton Roads.
- Bertoldi, C. (2008). Do Dead People Watch You Shower?.
HarperCollins.
- Chambers, J. (2011). Victor Hugo's Conversations with the Spirit
World. Inner Traditions.
- Moss, R. (2010). Conscious Dreaming. Harmony-Rodale.
- Regardie, I. (2004). The Middle Pillar. Llewellyn Publications.
- Roberts, B. (2012). So You Want to Be Psychic. Watkins Media.
- Shumsky, S. (2014). El despertar del tercer ojo [Awaken Your
Third Eye]. Ediciones Obelisco.
- Thibodeau, L. (2005). Natural Born Intuition. New Page Books.
- Wilson, C. (2019). Super Consciousness. Penguin Random House.
Kelimelerin Yaratıcı Gücü ve Titreşim
"Kelimelerin, harflerin ve seslerin psişik
yetenekler üzerindeki etkisi nedir; belirli sözcüklerin tekrarı, zihinsel
imgelerle birleştiğinde parapsikolojik fenomenleri nasıl tetikler ve bu süreçte
'alfanümerik' (harf ve sayı) verilerin algılanmasındaki zorluklar
nelerdir?", bu konuyu İsrael Regardie'nin titreşimsel formülleri, Joseph
Murphy'nin "Söz" / The Word kavramı ve Lyn Buchanan'ın Uzaktan
Görüntüleme / Remote Viewing (CRV) protokolleri ışığında detaylandırmak
gerekir.
Eldeki kaynaklar, kelimelerin sadece iletişim
aracı olmadığını; belirli bir niyet ve duyguyla yüklendiklerinde
"titreşimsel anahtarlar" olarak işlev gördüğünü, ancak paradoksal bir
şekilde, durugörü çalışmalarında harflerin ve sayıların en zor algılanan
veriler olduğunu ortaya koymaktadır.
1. Kelimelerin Yaratıcı
Gücü ve Titreşim
Ezoterik ve metafizik gelenekte, kelimeler
"donmuş enerji" veya belirli bir frekansa sahip güç kutuları olarak
görülür.
- Söz ve İrade: Joseph
Murphy, Telepsychics (Telepsişik) eserinde, "Başlangıçta Söz
vardı" ifadesine atıfta bulunarak, kelimenin (düşüncenin ifadesi)
yaratıcı bir güç olduğunu belirtir. Murphy'ye göre, düşünce içsel bir
eylem, söz ise bu eylemin dışavurumudur. Bir kelimeye (örneğin "Zafer",
"Huzur" veya "Güç") odaklanıldığında ve bu kelimeye
duygu yüklendiğinde, bu kelime bilinçaltında bir komut haline gelir ve dış
dünyada buna uygun koşulları yaratır. Buna "Telepsişik" yasa
denir [Murphy, 3802, 3889].
- Titreşimsel Formüller: İsrael
Regardie, The Middle Pillar (Orta Sütun) adlı eserinde, kelimelerin
ses değerlerinin psişik merkezleri (çakraları veya Sephiroth'u) uyandırmak
için kullanıldığını açıklar. Belirli "İlahi İsimlerin" (örneğin AHIH
- "Ehin-he-yehin" veya YHVH ALHIM) belirli bir ritim ve
tonla "titreştirilmesi" / vibrating, bedendeki enerji
merkezlerini aktive eder. Bu, kelimenin sadece anlamıyla değil, sesin
fiziksel ve eterik bedende yarattığı rezonansla etki etmesi prensibidir.
Bu teknikle, psişik, kendi aurasının rengini ve yoğunluğunu değiştirebilir
[Regardie, 1567, 1569].
2. Uzaktan Görüntülemede "Alfanümerik"
Sorunu
(Önceki yazılarımızda) ele alınan Uzaktan
Görüntüleme (CRV) tekniklerinde, kelimelerin ve sayıların algılanması konusunda
ilginç bir paradoks mevcuttur.
- Kelimeleri Görmenin Zorluğu: Lyn
Buchanan, The Seventh Sense (Yedinci Duyu) kitabında, CRV'nin en
büyük zayıflığının "alfanümerik" (harf ve sayı) bilgileri
algılamadaki yetersizliği olduğunu belirtir. Bir psişik casus, bir kasanın
içindeki belgeleri "görebilir", kağıdın dokusunu hissedebilir, ancak
üzerindeki yazıları okumakta büyük güçlük çeker. Bunun nedeni, sol beynin
(mantıksal/analitik taraf) harfleri ve sayıları hemen yorumlamaya
çalışması ve "Analitik Bindirme" / Analytical Overlay
(AOL) denilen bir hata üretmesidir. Örneğin, psişik zihin "H"
harfinin şeklini algıladığında, sol beyin hemen devreye girip "Bu bir
merdiven" veya "Bu bir hastane tabelası" diyerek görüntüyü
bozar [Buchanan, 1613].
- İleri Düzey Okuma:
Buchanan, belgelerin okunabilmesi için çok ileri düzey bir eğitim (Evre 8)
gerektiğini belirtir. Bu seviyede, psişik, kelimeyi bir bütün olarak
değil, harf harf, şekilsel bir desen olarak algılamaya çalışır. Bu, rüyada
gazete okumaya benzer; harfler sürekli değişir ve dalgalanır [Buchanan,
1613].
3. Otomatik Yazı ve Kelime Akışı
Kelimelerin psişik etkisinin en doğrudan
görüldüğü alanlardan biri "otomatik yazı" / automatic writing
fenomenidir.
- Bilinçdışı Kanallar: Sándor
Ferenczi ve diğer araştırmacılar, kalemin kağıda gevşekçe tutulup zihnin
serbest bırakılmasıyla, bilinçdışından veya dışsal bir zekadan gelen
kelimelerin kağıda döküldüğünü gözlemlemişlerdir. Ferenczi,
"Ruhçuluk" üzerine yazdığı makalesinde, elinin kendi kendine
hareket ederek anlamlı cümleler kurduğunu ve bilinçli zihninin bilmediği
yanıtlar verdiğini belirtir. Burada kelimeler, psişik enerjinin
"motor" (hareket) sinirleri üzerinden boşaldığı bir kanal görevi
görür [Pierri, 1304; Wilson, 3596].
- Telepatik Mesajlar: (Önceki
yazılarımızda) değinilen Upton Sinclair'in Mental Radio
deneylerinde, bazen şekiller yerine kelimelerin veya kavramların telepatik
olarak iletildiği görülmüştür. Ancak, zihin genellikle kelimeyi doğrudan
duymak yerine, o kelimenin çağrıştırdığı görsel imgeyi algılar. Örneğin
"yangın musluğu" düşüncesi, alıcı tarafından "tavus
kuşu" (benzer şekil) olarak algılanabilir [Sinclair, 1155].
4. İsimlerin ve Kelimelerin Büyüsü
Tarihsel ve okült kaynaklarda, bir şeyin
"gerçek ismini" bilmenin, o şey üzerinde hakimiyet kurmak anlamına
geldiği inancı yaygındır.
- Kabala ve Harfler: Arthur
Young ve diğer araştırmacılara göre, İbrani alfabesindeki harfler (veya
genel olarak ses sembolleri), evrenin temel yapı taşlarına (arketipsel
güçlere) karşılık gelir. Harflerin doğru kombinasyonu (kelimeler),
fiziksel gerçekliği etkileyebilecek bir enerji formülü oluşturur. Bu,
kelimelerin sadece "etiket" değil, "güç anahtarları"
olduğu anlamına gelir [Wilson, 3312, 3684].
- Telkin ve Hipnoz:
Kelimeler, hipnoz ve telepatide "tetikleyici" / trigger
görevi görür. Bir kişiye "uyku" kelimesi, belirli bir tonlama ve
niyetle söylendiğinde, bu kelime o kişinin sinir sisteminde fizyolojik bir
değişikliğe (transa) neden olur. Kelime, enerjinin taşıyıcısıdır [Roberts,
1483].
Hikaye: Dedektif ve "Kanıt" Kelimesi
Joseph Murphy'nin Telepsychics eserinde,
kelimelerin odaklanmış gücünün pratik bir sorunu nasıl çözdüğüne dair şu vaka
anlatılır:
Bir narkotik dedektifi, büyük bir uyuşturucu
şebekesini çökertmek üzeredir ancak kritik bir eksiği vardır:
"Kanıt". Şüphelileri bilmesine rağmen, uyuşturucuların nerede
saklandığını bulamazsa dava düşecektir. Mantıksal arama yöntemleri tükenmiştir.
Dedektif, Murphy'nin öğretisini uygulamaya karar
verir. Uyumadan önce, zihnini sakinleştirir ve tek bir kelimeye odaklanır: "Kanıt"
/ Evidence. Bu kelimeyi, sorununun çözüldüğü ve aradığı şeye ulaştığı
hissiyle, bir ninni gibi tekrar ederek uykuya dalar.
Rüyasında, şüphelilerden birini bir balıkçı
teknesinde görür. Adam, balık ağlarının ve şamandıraların içine gizlenmiş
paketleri kontrol etmektedir. Rüya o kadar nettir ki dedektif teknenin adını ve
liman numarasını görür.
Ertesi gün, dedektif ve ekibi rüyada görülen
tekneye baskın yapar. Uyuşturucular tam da rüyada "görüldüğü" gibi,
balıkçılık ekipmanlarının içine gizlenmiş halde bulunur.
Kıssadan Hisse: Bu hikaye, tek bir kelimenin
("Kanıt"), bilinçaltı için bir "arama motoru komutu" gibi
çalıştığını gösterir. Dedektif karmaşık dualar veya detaylı ricalar yerine,
sadece nihai hedefini temsil eden öz kelimeyi kullanarak psişik fakültelerini
(durugörü/önsezi) harekete geçirmiştir. Kelime, niyeti odaklayan bir mercek
görevi görmüştür.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern
dünyada zihnimiz binlerce kelime ve bilgiyle doludur ("bilgi
kirliliği"). Bu vaka, karmaşık sorunlar karşısında zihni susturup, sadece
çözümü ifade eden tek bir "güç kelimesine" (örneğin:
"Çözüm", "Şifa", "Başarı") odaklanmanın, dağınık
düşünmekten çok daha etkili olduğunu hatırlatır. Kelimeleri azaltıp niyet
yoğunluğunu artırmak, psişik verimliliğin anahtarıdır.
Dua ve Uygulama: Kelimelerin Gücünü Uyandırmak
İçin
Bu uygulama, ağızdan çıkan kelimelerin ve
zihindeki düşüncelerin psişik etkisini güçlendirmek ve "Söz"ün
yaratıcı gücünü aktive etmek içindir.
Okunuş Usulü: Sabahları güne başlarken,
sessiz bir yerde durun. Boğaz çakrasına (iletişim merkezi) odaklanın. Aşağıdaki
duayı, kelimelerin titreşimini tüm vücudunuzda hissederek, sesli ve kararlı bir
tonda 3 kez okuyun.
Arapça Dua: "Bismillâhirrahmânirrahîm.
Yâ Halıku, Yâ Bâri, Yâ Musavvir. İc'al kelimâtî nûran ve enfâsî şifâen. Ve
allimnî min ledünke ılmen, inneke aleemü'l-guyûb."
Türkçe Anlamı: "Rahman ve Rahim olan
Allah'ın adıyla. Ey Yaratıcı, ey Yoktan Var Eden, ey Şekil Veren! Kelimelerimi
nur (ışık), nefesimi şifa kıl. Ve bana kendi katından bir ilim öğret; şüphesiz
ki gaybı (gizlilikleri) en iyi bilen Sensin."
Ardından şu niyeti tekrar edin:
"Ağzımdan çıkan her söz, evrende bir etki yaratır. Bugün sözlerimi
bilgelik, sevgi ve güçle seçiyorum. 'Söz'üm, niyetimin kılıcıdır; engelleri
kaldırır ve gerçeği ortaya çıkarır. Düşündüğüm ve söylediğim iyilikler,
katlanarak bana döner."
Kaynakça
- Buchanan, L. (2003). The Seventh Sense. Pocket Books.
- Murphy, J. (2010). Telepsikhika [Telepsychics]. Popurri.
- Pierri, M. (2023). Occultism and the Origins of Psychoanalysis.
Routledge.
- Regardie, I. (1998). The Middle Pillar. Llewellyn Publications.
- Sinclair, U. (1962). Mental Radio. Charles C. Thomas.
- Wilson, C. (2024). Misterii [Mysteries]. Diversion Books.
İskandinav Kıyamet
Mitleri
"İskandinav mitolojisinde, evrenin sonu ve
tanrıların alacakaranlığı olarak bilinen Ragnarok olayından hemen önce
yaşanacağı kehanet edilen, kesintisiz devam eden o şiddetli kışın adı nedir ve
kaynaklar bu süreci nasıl tasvir etmektedir?", bu konuyu Sylvia Browne'ın Prophecies
(Kehanetler) adlı eserinde yer alan İskandinav kıyamet
mitleri ve Ragnarok tasvirleri ışığında detaylandırmak gerekir.
Eldeki kaynaklar, Ragnarok'un (Tanrıların
Kıyameti) bir anda gerçekleşen bir olay olmadığını, bunun öncesinde gelen ve
hem doğal düzeni hem de toplumsal yapıyı yok eden bir dizi felaketle
başladığını belirtir. Bu felaketler zincirinin ilk ve en önemli halkası,
"Büyük Kış" olarak da bilinen Fimbulvetr'dir.
1. Fimbulvetr: Ragnarok'un Habercisi
Fimbulvetr / Fimbulwinter (Büyük Kış),
İskandinav mitolojisinde dünyanın sonunun başladığını gösteren en kesin
işarettir. Kaynaklarda bu süreç, sıradan bir mevsim değişikliği değil, yaşamın
sürdürülebilirliğini ortadan kaldıran kozmik bir felaket olarak tarif edilir.
- Süresi ve Şiddeti: Efsaneye
göre Fimbulvetr başladığında, akla gelebilecek en vahşi kış şartları
ortaya çıkar. Bu kış, aralarında yaz mevsimi olmaksızın tam üç yıl
boyunca kesintisiz devam eder. Güneşin ısıtıcı etkisinin kaybolduğu, karın
her yönden yağdığı ve dondurucu rüzgarların durmaksızın estiği bir
dönemdir [Browne & Harrison, 2008].
- Toplumsal Çöküş:
Fimbulvetr sadece iklimsel bir felaket değildir; aynı zamanda insanlığın
ahlaki ve sosyal yapısının da donarak parçalandığı bir süreçtir.
Kaynaklar, bu dönemde insanların acımasız bir sefalet içine düşeceğini
belirtir. Bu sefalet ve çaresizlik nedeniyle, tüm ahlaki değerler terk
edilir. İnsanlar birbirleriyle kavga etmeye başlar, kardeş kardeşi öldürür
ve her türlü insani bağ kopar. Bu, fiziksel soğukluğun kalplere de
işlemesi ve dünyanın tam bir kaosa sürüklenmesidir [Browne & Harrison,
2008].
2. Fimbulvetr'i Takip Eden Olaylar
Fimbulvetr'in yaşanması, Ragnarok'un diğer
kıyamet alametlerinin tetikleyicisidir. Bu üç yıllık korkunç kışın ardından,
evrensel yıkım hızlanır:
- Göksel Yıkım:
Fimbulvetr'in ardından Skoll / Sköll adlı kurt gelir ve güneşi
yutar. Hemen ardından kardeşi Hati / Hati, ayı yakalar ve yutar.
Böylece dünya, kışın soğuğundan sonra mutlak bir karanlığa gömülür.
Yıldızlar gökyüzünden düşer ve yer yüzü ile gök yüzü arasındaki bağlar
kopar [Browne & Harrison, 2008].
- Yeryüzünün Sarsılması: Büyük depremler meydana
gelir, dağlar devrilir ve ağaçlar köklerinden sökülür. Bu sarsıntılar,
Loki'nin ve oğlu Fenrir'in (dev kurt) zincirlerinden kurtulmasına neden
olur. Denizler şiddetle çalkalanır ve Jormungand / Jormungandr
(Midgard Yılanı) karaya doğru hareket ederek havayı ve suyu zehriyle
doldurur [Browne & Harrison, 2008].
Özetle
Ragnarok'un habercisi olan ve üç yıl süren o
korkunç kışın adı Fimbulvetr'dir. Bu olay, sadece iklimsel bir donma
değil, aynı zamanda medeniyetin, ahlakın ve yaşamın donarak sona ermesini
temsil eden, mitolojik kıyamet senaryosunun başlangıç düdüğüdür.
Kaynakça
- Browne, S., & Harrison, L. (2008). Kehanetler
[Prophecies]. (Çev. Bilinmiyor). Berkley.
Deccal'in Gerçek Adı: İlgisizlik / Apathy
"Yazar, kehanetler ve dünyanın sonu ile
ilgili modern yorumlarında Deccal (Antichrist) kavramını nasıl ele almaktadır;
bu figürü belirli bir şahıs olarak mı yoksa soyut bir kavram olarak mı
tanımlamaktadır ve bu tanım insanlığın geleceği açısından ne anlama
gelmektedir?", bu konuyu Sylvia Browne'ın Kehanetler adlı eserinde
yer alan Deccal analizleri, Nostradamus'un öngörüleri ve yazarın
"İlgisizlik" kavramı üzerine yaptığı vurgular ışığında detaylandırmak
gerekir.
Eldeki kaynaklar, Deccal kavramının tarihsel
süreçte Napolyon ve Hitler gibi figürlerle somutlaştırıldığını, ancak
günümüzdeki asıl tehlikenin (Deccal'in) insani değerlerin yitimiyle ortaya
çıkan "İlgisizlik" olduğunu belirtmektedir.
1. Deccal'in Gerçek Adı: İlgisizlik / Apathy
Sylvia Browne, geleneksel kıyamet senaryolarında
beklenen, boynuzlu veya korkunç bir iblis figürü yerine, Deccal'in halihazırda
dünyada olduğunu ve insan formuna büründüğünü öne sürer. Yazara göre Deccal'in
bir adı vardır ve bu ad İlgisizlik'tir.
- Kötülüğün Kaynağı: Browne, "İyi insanlar
hiçbir şey yapmadığında kötülük hakim olur" prensibine atıfta
bulunarak, Deccal'in aslında eylemsizlik ve umursamazlık olduğunu
vurgular. Yoksulluk, açlık, adaletsizlik ve gezegenin suiistimal edilmesi
karşısında sergilenen duyarsızlık, Deccal'in en somut tezahürüdür.
- Toplumsal Yıkım: Yazar,
ilgisizliğin (Deccal'in) artık göze alınamayacak bir lüks olduğunu
belirtir. Bu durum, insanlığı ve dünyayı yok edecek olan asıl güçtür. Eğer
bu "İlgisizlik Deccali" uzaklaştırılmazsa, dünyanın yaşanmaz
hale gelmesi kaçınılmazdır,.
2. Tarihsel Bağlamda Deccal Figürleri
(Önceki yazılarımızda) değinilen Nostradamus'un
kehanetlerine atıfta bulunan yazar, tarihte Deccal olarak nitelendirilen üç ana
figürden bahseder. Bu, Deccal kavramının tarihsel gelişimini anlamak açısından
önemlidir:
- Birinci
Deccal (Napolyon):
Nostradamus'un dörtlüklerinde, İtalya yakınlarında doğacak, imparatorluğa
mal olacak ve "kasap" olarak anılacak bir prensten bahsedilir.
Bu tanımlamalar, Korsika doğumlu Napolyon Bonapart ile örtüşmektedir,.
- İkinci
Deccal (Hitler):
"Hister" olarak anılan (Tuna Nehri'nin eski adı Ister ile kelime
oyunu yapıldığı düşünülmektedir), fakir bir aileden gelen ve diliyle
kitleleri baştan çıkaran bir figür tarif edilir. Bu kişi, Almanya'nın
çocuğu olarak tanımlanan Adolf Hitler'dir,.
- Üçüncü
Deccal:
Nostradamus, üçüncü Deccal'in Ortadoğu kökenli olabileceğini, "mavi
türban" takacağını ve büyük bir terör estireceğini öngörür. 11 Eylül
saldırıları ve "büyük yeni şehir" (New York) referansları, bu
figürün modern terörizmle ilişkilendirilmesine neden olmuştur,.
3. Spiritüel Bakış ve Çözüm
Sylvia Browne, bu korkutucu tarihsel figürlerin
ötesinde, asıl mücadelenin bireysel ve toplumsal bilinçte verilmesi gerektiğini
savunur.
- Mesih ve Deccal Karşıtlığı: Yazar,
İsa'nın (Mesih bilincinin) zaten burada, insanların arasında ve kalbinde
olduğunu belirtir. Dolayısıyla Deccal'i (İlgisizliği) yenmenin yolu,
gökyüzünden bir kurtarıcı beklemek değil, içteki tanrısal kıvılcımı ve
"Mesih bilincini" eyleme dökmektir. İlgisizlik (Deccal), ancak
sevgi, şefkat ve eylemle (Mesih) yenilebilir,.
- Karanlık Varlıklar:
Kaynaklarda, vicdanı olmayan, sosyopat özellikler gösteren ve "Sol
Kapı"dan geçerek reenkarne olan "Karanlık Varlıklar" / Dark
Entities tanımı da Deccal kavramıyla ilintilidir. Bu varlıklar,
Tanrı'dan ve ışıktan bilinçli olarak yüz çeviren, başkalarının enerjisiyle
beslenen kişilerdir,.
Hikaye: Yanan Köy ve Sessiz Gözlemci
Bir zamanlar, uzak bir vadide, huzur içinde
yaşayan bir köy vardı. Bir gün, dağlardan inen haydutlar köyün kenarındaki bir
evi ateşe verdiler. Köyün meydanında oturan Bilge, olayı gördü ancak "Bu
benim evim değil, bana dokunmaz" diyerek kitabını okumaya devam etti.
Yangın yan eve sıçradı. Köyün demircisi,
"Benim dükkanım demirden, yanmaz" diyerek işine devam etti. Alevler
büyüdü, fırıncının dükkanına ulaştı. Fırıncı, "Benim fırınım zaten ateşle
çalışır, alışığım" diyerek umursamadı.
Yangın tüm köyü sardığında, insanlar kaçışmaya
başladı ama artık çok geçti. Herkes, "Neden kimse bir şey yapmadı?"
diye bağırıyordu. Sonunda, köy tamamen kül olduğunda, hayatta kalanlar
harabelerin arasında dolaşırken, yangını ilk başlatan haydutların lideriyle
karşılaştılar.
Köylülerden biri haykırdı: "Sen Deccal'sin! Evimizi
sen yıktın!" Haydut güldü ve şöyle dedi: "Ben sadece bir kıvılcım
çaktım. Evinizi yakan ben değilim; evinizi yakan, o kıvılcım bir yangına
dönüşürken izleyip de parmağını kıpırdatmayan 'ilgisizliğiniz'dir."
Kıssadan Hisse: Bu hikaye, Browne'ın
"Deccal İlgisizliktir" tezini somutlaştırır. Kötülük (yangın), kendi
başına büyük bir güç olmayabilir; ona asıl gücünü veren, iyi insanların
(köylülerin) eylemsizliği ve "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"
anlayışıdır. Felaketler, başkalarının sorunu olarak görüldüğü sürece, eninde
sonunda herkesin sorunu haline gelir.
Günümüze Bakan Yüzü: Modern
dünyada iklim krizi, savaşlar veya toplumsal adaletsizlikler karşısında
"ben tek başıma ne yapabilirim ki?" diyerek pasif kalmak, hikayedeki
köylülerin tavrıdır. Yazarın belirttiği gibi, Deccal bir şahıs olarak değil, bu
pasiflik ve duyarsızlık hali olarak zaten aramızdadır. Kurtuluş, her bireyin
kendi etki alanında sorumluluk almasıyla mümkündür.
Dua: Duyarlılık ve Harekete Geçme İçin
Bu dua, üzerimizdeki ataleti, ümitsizliği ve
çevremize karşı duyarsızlığı (ilgisizliği) atmak; yerine farkındalık, merhamet
ve eylem bilincini yerleştirmek niyetiyle okunur.
Okunuş Usulü: Sabahları güne başlarken veya
toplumsal bir olay karşısında çaresiz hissedildiğinde, el kalbin üzerine
konularak samimiyetle okunur.
Arapça Dua: "Allahümme innî eûzü
bike mine'l-hemmi ve'l-hazen. Ve eûzü bike mine'l-ajzi ve'l-kasel. Ve eûzü bike
mine'l-jubni ve'l-buhl. Ve eûzü bike min galebeti'd-deyni ve
kahri'r-ricâl."
Türkçe Anlamı: "Allah'ım! Keder ve
üzüntüden Sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten
(ilgisizlikten/eylemsizlikten) Sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten Sana
sığınırım. Borç baskısından ve insanların kahrına uğramaktan (zulüm altında
ezilmekten) Sana sığınırım."
Türkçe Olumlama (Niyet):
"Gözlerimi ve kalbimi gerçeğe açıyorum. İlgisizliğin sisini dağıtıyor,
vicdanımın sesini dinliyorum. Ben, dünyanın iyileşmesi için bir aracıyım. Küçük
de olsa yaptığım her iyilik, karanlığa karşı yakılmış bir mumdur. Bugün,
sevgiyle ve cesaretle harekete geçmeyi seçiyorum."
Kaynakça
- Browne, S. (2008). Kehanetler [Prophecies]. Berkley.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder