Özgür İrade
"Özgür irademiz" (local mind / yerel
zihin) ile eylemlerimizi yönlendirdiğimizi düşünsek de, kaynaklarda detaylıca
incelenen pek çok faktör, aslında bu iradenin sınırlarını daraltmakta ve bireyi
bütüncül bir düzenin, geçmişten gelen koşullanmaların ve toplumsal
beklentilerin boyunduruğu altında "daha az özgür" kılmaktadır.
Bu durum, esasen, bireysel eylemlerin yalnızca
bilincin yüzeyinde gerçekleşmediği, derinlerde yatan akausal/nedensiz,
psikolojik ve kalıtsal zorunluluklardan etkilendiği gerçeğinden
kaynaklanmaktadır. Bu kısıtlayıcı faktörleri üç ana başlık altında ele almak
yerinde olacaktır:
1. Kuşaklararası (Transgenerasyonel) ve Biyolojik
Kısıtlamalar
Kaynaklar, bireyin özgür seçimlerinin,
atalarından gelen çözülmemiş meseleler tarafından nasıl kısıtlandığını açıkça
göstermektedir.
A. Görünmez
Sadakat ve Tekrar Zorunluluğu
"Atalar Sendromu"nu inceleyen
çalışmalar, her bireyin bir nesiller zincirindeki bir halka olduğunu ve
bilinçli olarak seçilmese dahi, ataların yaşadığı travmaların ve olayların
kendi yaşamımızda başımıza gelmesi dışında bir seçeneğimiz olmayabileceğini
ortaya koyar.
- Görünmez Sadakat / Invisible Loyalty: Bu, kişinin ailesine karşı
duyduğu ve etik muhasebeye dayanan bilinçdışı bir yükümlülüktür. Aile
içinde adaletsizlikler, ödenmemiş borçlar veya haksız yere saklanan sırlar
varsa, bu durum sonraki nesli bu yükü taşımaya ve geçmişteki olayları tekrar
etmeye zorlar. Kişi, kendi yaşamını inşa etmek yerine, bilmeyerek
atalarının yazgısını canlandırır.
- Anniversaire Sendromu (Yıldönümü Sendromu):
Travmatik olaylar, nesiller sonra bile, olayın yaşandığı aynı yaşta veya
aynı tarihte (örneğin kaza, ölüm veya hastalık olarak) tekrar ortaya
çıkarak bireyin yaşamını sınırlar. Kişi, bu akausal/nedensiz örüntüye
uyduğu için, bilinçli bir seçim yapma yeteneğinden mahrum kalır.
B. Genetik ve
Biyolojik Miras
İkizler üzerine yapılan araştırmalar, kişiliğin,
zekânın (IQ) ve hatta küçük davranışsal eğilimlerin bile sanıldığından çok daha
büyük oranda genetik miras tarafından belirlendiğini düşündürmektedir.
- İkizler, aynı meslekleri, aynı hobileri ve hatta aynı isimdeki eşleri
seçerek, yaşam tarzlarının, coğrafi ayrılığa rağmen, kalıtsal bir
programa göre ilerlediğini gösterir. Bu durum, bireyin bir seçim
yaptığını düşünürken, aslında genetik yatkınlığının belirlediği yolda
yürüdüğünü ortaya koyar.
- "Krono-genetik" gibi yeni yaklaşımlar, genlerin sadece bir
karakteristiği değil, aynı zamanda bu karakteristiğin yaşam boyunca ne
zaman (hangi yaşta) ortaya çıkacağını da kontrol ettiğini öne sürer. Bu,
kader / yazgı (destiny) ve genetik arasında güçlü bir ilişki olduğunu
düşündürür.
2. Psikolojik ve Sosyal Kısıtlamalar
Özgür iradenin en büyük engeli, bireyin kendi
zihninin ve içinde yaşadığı topluluğun oluşturduğu "filtreler"dir / filters.
A. Ego'nun
Sınırlayıcı Rolü
Ego, bireyin dış dünyaya karşı kendisini
tanımladığı ve koruduğu bilinçli merkezdir. Ancak bu ego, aynı zamanda
özgürlüğümüzü kısıtlayan en önemli içsel güçtür:
- Bilinçsiz Niyetler: Kişi,
bilinçli olarak bir amaç edinse de, bilinçdışı arzuları ve korkuları,
niyetlerinin eylemlerini sabote etmesine neden olur. Nevrotik davranış,
bireyin psikolojik olarak gelişimini engelleyen, eski ve artık işlevini
yitirmiş savunma mekanizmalarını tekrarlama eğilimidir ("gerçekdışı
tarafından yenilgi").
- Koruma ve Kontrol İllüzyonu: Ego, kontrolü elden
bırakmaktan korktuğu için ("F.A.C.E.": korku, bağlılık, kontrol,
hak ediş/entitlement) sürekli olarak aynı davranış kalıplarına
(kompulsiyonlara) sıkışır ve yeni, yaratıcı yolları denemekten kaçınır. Bu
kontrol takıntısı, kişinin potansiyelini serbest bırakmasını engeller.
- Yansıtma / Transference:
Yetişkin ilişkilerimizde, geçmişteki (özellikle ebeveynlerle olan)
çözülmemiş duygusal meseleleri bilinçsizce şimdiki partnerlerimize
yansıtırız. Bu, yeni partnerimizi, eski dramalarımızın bir temsilcisi
olarak görme zorunluluğu doğurur, bu da onu olduğu gibi tanımamızı ve
özgürce yeni bir ilişki kurmamızı engeller.
B. Toplumsal
Mutabakat (Consensus) ve Bilgisizlik
Toplumsal çevre, bireyin özgürlük alanını
görünmez bir şekilde daraltır:
- Gözlemlenebilir Gerçekliğe Bağlılık: Çoğu
insan, olayları lineer / doğrusal (neden-sonuç) bir zaman diliminde, yani
herkesin kabul ettiği "olağan" gerçeklik içinde deneyimlemeyi
seçer. Bu "mutabakat", bilincin daha yaratıcı (non-local / yerel
olmayan) veya akausal/nedensiz bilgileri almasını engeller.
- Rastlantıya Yönelik İhtiyat: Birey,
tesadüfleri (eşzamanlılık) görmezden gelir ya da onları yalnızca
"şans" olarak adlandırır, çünkü bilinçdışı süreçlerin dış
dünyayı etkilediği fikri, rasyonel zihni huzursuz eder. Kaynaklar,
bilinçli bir "bilgisizlik" tercihi olduğunu ve zihnin, kaosu ve
akausal bağlantıları görme yeteneğini kısıtlamak için bir filtre görevi
gördüğünü savunur.
3. Kozmik ve Evrensel Kısıtlamalar
En temel düzeyde, özgür irade, evrenin kendisinin
bir parçası olduğu dinamik düzenin kurallarına tabidir.
A. Amaçlı
Düzenin Zorunluluğu
Eşzamanlılık (synchronicity), olayların nedensel
olmaksızın anlamlı bir şekilde bir araya gelmesi demektir. Bu akausal/nedensiz
düzen, bireyin amaçlarına hizmet eder, ancak yalnızca bireyin niyetleri
Evrensel Düzenin daha büyük, evrimsel hedeflerine uyum sağladığı sürece.
- Evrenin Niyeti: Deepak
Chopra'nın savunduğu "Senkrokader" / Synchrodestiny
fikrine göre, evren, kendini sürekli yenileyen yaratıcı ve düzenleyici bir
zekaya (nonlocal intelligence) sahiptir. Bireyin niyeti ancak bu
kozmik niyete hizmet ettiğinde (yani "yerel zihin" "yerel
olmayan zihin" ile uyum sağladığında) gerçekleşir. Bu, özgür eylemin
kapsamını, kozmik bütünün çıkarına uygunlukla sınırlar.
- Varoluşun Koşulu: Felsefi
açıdan bakıldığında, "var olmak" (ex-ister), zaten var olan
mükemmel bir uyumdan (coïncidence) kendiliğinden bir kopuş (dé-coïncidence)
demektir. Özgürlük, durağanlık ve kısırlık yaratan uyumun bozulmasından
doğar; bu da kişinin "özgürlüğe" kavuşmak için bile varoluşun
temel yasasına itaat etmek zorunda kaldığını gösterir.
Sonuç olarak,
birey görünmez ailesel borçlar, biyolojik miras, ego'nun nevrotik korkuları
ve kozmik düzenin kaçınılmaz zorlamaları tarafından dört bir yandan
kuşatıldığı için, özgür iradesini kullanma yeteneği, bu güçlü ve genellikle
bilinçdışı faktörler tarafından büyük ölçüde sınırlandırılmış durumdadır.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder