İsmet İnönü’nün Çocukluğu
1884’te İzmir'de doğmuşum. Bir adliye memuru olan babam
oradan, Sivas’a sorgu hâkimi olarak tayin olunmuş. Ben, hesapça, Sivas'a
gittiğim zaman yedi yaşında olacağım. Çocukluk devri olarak Sivas'ı hatırlarım.
Oturduğumuz ev geniş sofaları ve alaturka sedirleriyle bir meydanı andırırdı.
Yarım yüzyıl sonra evimizi Sivas’ta gördüğüm zaman, yeni usulde tertiplerle,
alışmadığım bir lüks kıyafette gözüme çarptı.
Babam Hacı Reşit Bey ahlak telakkilerinde her manası ile
titiz, samimi bir Müslümandı. Terbiyesi sertti. Ben Kolordu Kumandanı iken bile
babamla az çok resmi idim. Kendi çocuklarımı, arkadaş gibi muamele ederek
yetiştirmeye çalıştım. Her iki terbiye usulü de ailemizde müspet netice
vermiştir.
Babam iyi satranç oynardı. Ben belki on yaşından beri
satranç taşlarını tanırım. Babam sorgu hâkimi olarak vakitli vakitsiz tahkikata
gittiği için evde at beslerdi. Pek küçük yaştan beri atla tanışıklığım ve
alışkanlığım vardır. Spor olarak attan başka, gene tahsil zamanımızda bugünkü
oyunları bilmiyoruz. Ben futbolu binbaşı olarak oynadım.
Sivas’ta altı ay kadar Mahkeme Çarşısında bir ilkokula
gittim, sonra askeri rüştiyeye girdim. Rüştiye dört seneydi. Ben bir sene
sınıfta kalarak beş sene okudum. Bu tahsil zamanım parlak değildir. Sınıfta
kalmak gibi bir halden pek müteessir olmuştum. Bu, hayatımın ilk
muvaffakıyetsizliğidir. Beşinci sene, oldukça göze çarpar bir öğrenci haline
geldim. Beni bir sene sınıfta bırakan hesap öğretmeni Yüzbaşı Ömer Efendiyi rahmet
ve minnetle anarım. Bundan sonra Sivas İdadisine devam ettim. Beni
beşinci sınıfa aldılar. Bir sene kadar okudum, oldukça iyi bir talebe olarak
tanındım. Bu sınıflar benim yaşımın üstündeydi. Yaşla mütenasip olmayan sınıfta
bulunmanın yorgunluğundan çocuklarımı korumaya çalıştım. Rüştiye ve idadi
hayatından iyi hocalar tanırım. Askeri rüştiyede hesap hocamıza, mülkiye
idadisinde riyaziye ve edebiyat hocalarına ilk gelişmelerimi borçluyum. Mülkiye
idadileri için bir-iki şey söyleyeceğim. Bunlar yedi senelik olarak
açılmışlardı. Hesapça 1897 seneleri. Sınıflar on, on beş kişi. Hocaların çoğu
devlet memurlarından devşirme. Talebe çokluk itibariyle yaşlıca. Hocalarla
talebe arasında âdeta karşılıklı saygı hissederdim. Bu talebeden, devlet
hizmetinde devam edenler, büyük mevkilere ehliyetle çıkmışlardır. Programca
bugünkü liseler tabii daha ileridirler.
Sivas’ta bulunduğumuz zamanın kıymetli bir hatırası
dedemle tanışmamdır. Uzun boylu, zayıf bünyeli, abani sarıklı dedem Abdülfettah
Efendi insan güzeliydi. Malatya’dan Sivas'a geldi, görüştük. Sonra biz
Malatya’ya gittik, sünnet düğünümüzü yaptılar. Malatya’yı bu ilk görüşümde,
günlerce, geniş kayısı bahçelerinde koşup eğlendik. Dedem 1854 Rus Harbinde
bulunmuş; bize muharebe hikâyeleri söylerdi. Ailemiz içinde doktorluk hariç,
askeri mesleğe giren ben varım. Dedem 1854, babam 1877 harplerinde
çarpışmışlar, ben onları takip etmiş oluyorum.
1897 Yunan Harbini Sivas'ta izledik. Abdülezel Paşa,
Termopil Geçidi, Dömeke Savaşı rüyalarımıza girer, merak ve heyecanımız
yüreklerimizden taşardı.
Mülkiye idadisinin beşinci sınıfını bitirdikten sonra
İstanbul’a geldim, yani babam getirdi. (***) Mühendishane idadisine (topçu lisesi) kabulüm için müsabaka
imtihanlarına girdim. Mektebe alınan on iki kişi arasındaydım. Sonra sınıfımız,
İradei Seniyeyle kabul edilenlerle beraber yirmi kişi kadar oldu.
İdadi senelerim iyi geçmiştir. Askeri rüştiye üzerine bir
sene mülkiye idadisinde bulunmak, sonraki tahsilime beni hazırlamıştı. İdadiyi
en başta değil, fakat iyi dereceyle bitirdim. Topçu Harbiyesi sınıflarım
daha iyi geçmiştir. Artık hep sınıf başındaydım.
1903’te teğmen rütbesiyle Harbiye'yi bitirdik. Rumeli'de
ayaklanmalar olmuştu. Hadiseler genişleyerek, belki harp çıkacaktı. Piyade,
süvari ve topçu Harbiye son sınıflarını, acele mezun etmişlerdi. O zamana kadar
hususi ve umumi imtihanlarda kazanılan notlara göre şahadetname verirlerdi, iyi
bir derece ile teğmen oldum. Yaşım on dokuz. Askeri mesleğim sahra topçusu. O
zamanki usule göre Harbiye’den çıkanların baş taraftakilerini Erkânıharbiye
namzetliğine ayırırlardı. Bizi de ayırdılar. Pangaltı'da Erkânıharbiye
sınıflarına gittik. Sh:25-26
Kaynak: Ismet İnönü/ HATIRALAR: Hazırlayan: Sabahattin
Selek, 2009, İstanbul
(***) İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak Efendi sınıf arkadaşı idi. Annesi Ayşe Hanım razı olmayınca İstanbul’a gidemedi Duyunu Umumiyye de memur oldu.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar