Vakıf Sözlüğü
Akar |
: |
Gelir getiren arz, ev,
dükkan, ağaç gibi başka yere taşınmayan mallar, mülk, taşınmaz mallar. |
Batn (batın) |
: |
Karın, kuşak, nesil. |
Batnen bâ’de batnin |
: |
Soydan soya, kuşaktan
kuşağa; düzene ilişkin olarak evlâda şart kılınmış vakıfta ilk kuşakta kimse
varken ikinci kuşaktan olan ve ikinci kuşakta evlâd varken üçüncü kuşakta...
olanlar vakıftan yararlanamazlar. |
Ehl-i vakıf |
: |
Vakfın gallesinden (gelirinden) pay alan kimseler. |
Ehl-i vezaif |
: |
Vakfın gallesinden
(gelirinden) maaş ve erzak almaya hak kazanmış kişiler. |
Ekber evlât |
: |
Büyük evlat. |
Evlâdiyye vakıf (zürrî
vakıf) |
: |
Çocuklara, çocukların
çocuklarına ve onların çocuklarına özgülenmiş vakıflar. Ömer Hilmi Efendiye
göre “Binâenaleyh gallesi vâkıfın evlâdına ve evlâdı evlâdına meşrûta olan
vakfın gallesine vâkıfın batn-ı evvel ve sânide mevcud olan evlâdı
mutaasarrıflar iken vâkıfın batn-ı sâlisde dahi evlâdı hâdis olsa anlar dahi
galle-i vakfda batn-ı evvel ve sânide bulunan evlâda müşâkeret iderler.”
Yani “Bu bakımdan geliri vakfedenin çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına
şart kılınan vakfın gelirine vakfedenin ilk kuşakta ve ikinci kuşakta bulunan
çocukları yararlanırlarken vakfedenin üçüncü kuşakta dahi çocukları olursa
onlar dahi vakfın gelirlerine ilk ve ikinci kuşak çocuklarla birlikte ortak
olurlar.” Aynı görüşe katılan Ali Himmet Berki de “Veled lâfzı üç def’a
zikredildikte üç batına münhâsır olmayıp bil’umum batınlara şâmil olur.” Yani
“Çocuklar sözcüğü üç kez belirtildikte üç kuşağa sınırlanmış olmayıp tüm
kuşakları kapsar.” diyerek yoruma açıklık getirmiştir. Bu yorumlara
dayanılarak eski vakıf hukukunda düzenlenmiş bulunan zürrî vakıflar,
bir malın gelirlerinden yararlanma hakkının aile bireyleri arasında
vakfedenin dilediği biçimde geçmesini öngörüyordu. Bugünkü hukukumuzda zürrî
vakıfların yerini aile vakıfları almıştır. |
Galle-i vakf |
: |
Vakfın gelirleri, ürünleri,
kiraları, yararları. |
Haremeyn vakfı |
: |
Amacı ve koşulları sona eren
vakıfların gelirlerinin Mekke ve Medine yoksullarına tahsis edilmesi. |
Hayrat |
: |
Allah rızası için yapılan ve
vakfedilen hayır eserleri; cami, mescit, mektep, kütüphane, misafirhane,
cenaze için kazan, tabut gibi. |
İcâreteyn |
: |
Hem peşinen hem de ileride
alınacak kira ile kiralanabilen vakıf mülkü;iki kiralı vakıf. |
İcâreteynli vakıflar |
: |
Değerine eşit peşin ücret
ile yıllık kira alınmak suretiyle süresiz kiralanan vakıf yerler. |
İmâret |
: |
Yemek dağıtılan yer. |
Mukataalı vakıflar |
: |
Arsası mukataalı vakıf,
yapıları ya da ağaçları mülk ya da vakıf olan üstü örtülü binalar ile gelir
getiren bağ, bahçe gibi taşınmazlar. |
Mutasarrıf |
: |
Tasarruf eden, kendinde
kullanma hakkı ve yetkisi bulunan; icâreteynli vakıflar gibi devir niteliğini
haiz bir vakıf taşınmazını devir etmek yetkisine sahip kiracı. |
Mütevelli |
: |
Birinin yerine geçen,
yöneten; vakfın işleri ile işlemlerini şer’i kurallar ve vakfiyye hükümleri
içeriğinde yönetmek üzere atanan görevli. |
Neslen ba’de neslin |
: |
Bir kuşaktan sonraki kuşak,
kuşaktan kuşağa; süreklilik belirtir, tertibi (düzene koymayı, düzeni)
göstermez. |
Selâtin |
: |
Sultanlar. |
Şart-ı vâkıf |
: |
Vakfedenin vakfına ilişkin
isteklerini belirten sözü; vakfedenin şartları, gelirinin tahsisi ve vakfı
kimlerin yöneteceği gibi hususları içerir. Örneğin bir kimse birçok taşınmaz
malı vakfederek, bunların icâre-i vâhide ile kiralanarak elde edilecek gelirden
şu kadar liranın okuldaki yoksul çocukların kitap ve giyecek gereksinimlerine
ve fazla kalan paranın soydan soya çocuğuna verilmesini ve vakfının hayatta
oldukça kendisi ve ölümünden sonra büyük ve aklı başında çocuğu tarafından
yönetilmesini ikrar ve beyanla vakfının yönetim biçimine ve gelirinin
harcanmasına ve tevliyetin kimin tarafından yönetileceğine ilişkin
isteklerini belirtmiş olur. Bunlara benzer diğer çeşitli şartlar da
belirtilebilir. Vakfedenin şer’i kurallara, vakfın nitelik ve hükümlerine uygun
olan şartları ile işlem yapılması zorunludur. |
Ta’vîz bedeli |
: |
İcare-i vahideli,
icareteynli ve mukataalı vakıf yerlerin mütasarrıflarına temliki karşılığı
alınan ücret |
Tahsîsât kabilinden vakf |
: |
Hazine arazisi iken
yararlarının hazineden alacaklı bulunan kişiye bırakılması; irsadî biçimde
vakfedilmiş yerler |
Vakfiyye (vakfiye,
vakf-name) |
: |
Bir vakfın kuruluşuna, amaç
ve hizmetlerine, tahsis edilen malvarlığına, yönetim biçimine ilişkin olarak
vakfedenin beyanını, tanıkların tanıklığını ve hâkimin onayını içeren senet,
belge. Bugünün vakıf resmi senetleri, dernek tüzüklerinden dönme, hukuksal
noksanlık ve yanlışlarla sakat, dil, üslûp ve anlam bakımından yetersiz
metinler olarak düzenlenmektedir. Yeniden ve özgün metinler yerine kopya
metinler yeğlenmektedir. Oysa eski vakıf resmi senetleri ya da o zamanki
adıyla vakfiyyeler, hukuksal güçleri kadar edebî nitelikleri ile de insanları
tatmin ederlerdi. Özgün vakfiyyelerde yer alan konular aşağıda gösterildiği
gibi sınırlanırdı. 1) Yüce Tanrı’ya hamd ve Hz.Peygamber ile sevdiklerine dua ve selâm. 2) Vakfın anlam ve önemiyle ilgili âyet ve hâdisler. 3) Vakfedilen mallar. 4) Vakfedilen malların yönetim biçimi ve harcama yetkileri. 5) Vakfın kimler tarafından yönetileceği. 6) Hâkimin vakfın doğruluğu ve yeterliliği ile ilgili hükmü. 7) Vakfın mal varlığının amaç dışı kullanılmasına ilişkin beddular. 8) Vakfedenin, tanıkların ve hakimin mühür ve imzaları Ayet, hâdis ve iyi niyet
dileklerine örnekler sadeleştirilmiş bir dille aşağıda gösterilmiştir. “İyilik etmek ve
fenalıktan sakınmak konusunda birbirinizle yardımlaşın” “Yiyip tükettiğin, giyip
eskittiğin ve hayır yollarına verip geride bıraktığından başkası senin malın
değildir.” “İnsan öldüğünde işi biter
ve artık manevi defterine iyilik ödülleri yazılmaz olur. Ancak üç şeyden
doğan işleri bitmeyip ondan dolayı sonsuza dek manevi defterine iyilik
ödülleri yazılır .Bu üç şeyden birincisi kıyamet anına kadar kalır ki o da
vakfedilen hayır eserleridir. Çünkü hayatında esirgemeden malını karşılıksız
olarak verip hayır eserlerinin oluşturulmasında başarılı olan insan
öldüğünde, halk bunları kullanıp yararlandıkça daima hayır ve rahmet ile
anılacağından o insanın artık işi bitmeyip kıyamete kadar manevi defterine
iyilik ödülleri yazılır.” “İnsanların en çok
gereksinme duydukları şeyi vakfetmek vakıfların en hayırlısıdır.” “Her kim çok eker, kök ve
dalını da güzelleştirir, ekimini çoğaltırsa onu Tanrı yanında sevabın en
büyüğü ve azığın en verimlisi olarak mevcut bulur.” “Ne mutlu o kişiye ki güzel
iş yapıp bu dünyaya uzun iş bağlamamış” Beddualar örnekler ise
aşağıda gösterilmiştir. “Günlerin, ayların ve
yılların geçmesi ve sürmesi bu vakfı bozamaz. Tanrı ya ve elçisine ve ahret
gününe inanan halife, sulatan, melîk, vezir, kadı, vali, muhtesip, müftü ve
benzeri hiçbir kimse için bu vakfı bozmak ve değiştirmek ve yok etmek ve
savsaklamak ve döndürmek helâl olmaz. Vakfı bozmaya ve değiştirmeye ve yok
etmeye girişen kimse harâmı ve günahı işlemiş olur. Tanrı’dan korkan inançlı
bir kişi buna nasıl ters düşer?” “Bundan ötürü bunların tümü
olduğu gibi vakıf buyruğu oldu. Bunların kuralları, değiştirilmeksizin ve
koşulları değişikliğe uğratılmadan İslâm dini hükümleri gibi ,işler, gece ve
gündüz geçtikçe sürer. Tanrı’ya ve âhirete inancı olan hiçbir kimse için bunu
değiştirmeye çalışmak ve dönüştürmeye kast etmek helâl değildir. Bu vakfı yok
etmeye yada koşullarından birini ve kayıtlarından birini herkim ortadan
kaldırmaya çalışır ise Tanrının ve tüm meleklerin ve insanların lâneti o
kimsenin üzerine olsun.” “Artık ölenin vasiyetini
işittikten sonra onu değiştirenin günahı ölüye değil değiştirenin üzerinedir.
Kuşkusuz ki Tanrı vasiyet edenin vasiyetini işitici ve vasiyeti değiştirenin
işini bilicidir.” |
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar