Print Friendly and PDF

Ruhumu Serseri Eden Fidanlık




Güzellik meşalesi, gözleri sürmeli, şefkatli Leylam! 
Aşkından yaralı sevdalın sana selam ediyor.
Biliyor musun, gecelerden usandım.
Uykuyu bilmeden saatler geçiriyorum. Gözbebeklerim acıyla sabahlıyor, çok perişanım… Öyle ki, ne haldeyim bilmiyorum.
Hayatımı ne zamana kadar, keder ve  hüzün  arasında geçireceğim?
Biraz mutluluk  dilesem, kader  engelliyor, bir çok dileğimi, hiçbir arzumu gerçekleştiremediğim gibi ve bela  karanlıklarıyla sarıyor beni.
Ey sevgilim!
Varlığın hayatımı aşk delisine döndürdü. Güzelliğin, tatlılığın hatırına… bana merhamet et, kınama beni.
Seni hatırlayarak ağlıyorum. 
Korkaklaştım bir bilsen, yel esse kasırga, hışırtıyı şimşek çaktı zannediyorum. 
Aşkın sarstığı, hasta ettiği ve takatsiz bıraktığı kimseye  günah sorulur mu?
Her ne kadar acılar unutturmaya çalışsa da…doğduğum günde buluştuğumuz günü unutamam. O bana sarılan gizemli bakışların unutulur mu?
Aşka, sihir diyorlar ama bende zayıflıktan başka bir şey sağlamadı.
Anlarda bir bakışın olsun…uzakta oluşuna razıyım, Nazlanmana rağmen seni çok seviyorum.
Ah fidanlık, ruhumu serseri eden çalılar yurdu. Hayatımızdaki geceler nedeni…
Kalbime teselli olarak ölürsen belki buluşursun, diyorum.
 “Ey sevginin ilahı,
Bu gece  kendimi gül bahçesi koynunda gördüm de  o has kokunun esintisi ile sakinleştim.
Sen beni sevdin ya ceylanım
Beraber rüyalara dalarak günler geçirelim. 
He mi?
İsmail Hakkı Altuntaş

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar