Print Friendly and PDF

Dünya Sensiz Bir Zindan

Bunlarada Bakarsınız

 


CCXXXIII

Efendi, kali-mera, zahmetimizden ne haldesin? Ey temizlik canı nasılsın, ey vefa madeni,

A akıllıların övündüğü can, dünya sensiz bir zindan. A gönlünü aldırmış âşıka devâ, derman, nasılsın?

Ay, kulağını kaşır durur da huzurunda yüzlerce defa secdeye kapanır, güzelliğine karşı a güzel yüzlü der, nicesin?

Hele ben, çaresiz kaldım, kendimden geçtim gitti; hem de nasılsın diye bana sorduğun günden beri.

Senin havana kapılmışız, iki gözümüz sâkîlik ediyor sana; ey abıhayatımız, nasılsın bu suyla, nicesin bu havayla?

Ayrılığın acı, senden uzak düşmek pek kötü; kimsecikler uzak düşmesin, ayrılmasın senden; nasılsın?

Her zerre, sana karşı ömrün uzun olsun, var ol diyor, çünkü güneşsin sen; ey en büyük, en aydın yıldız, bu var ol seslerinden ne haldesin?

A birkaç Zenci’nin eline düşmüş ayna, a körlerin içine düşmüş Yusuf, ne âlemdesin?

Ey o meydanın Düldül’ü bu zindanda ne haldesin; ey o gül bahçesinin bülbülü, sağırlarla ne haldesin?

Ey cennete alışmış, huriler huyunu almış insan, ey bu gurbete düşen, zahmetlerle, meşakkatlerle ne âlemdesin?

A dünyanın altı bucağına da sığmayan, bütün bununla beraber gene de gidip aba altına giren, nasılsın?

Şu iki üç körün önüne konmuş bir mumsun, bir kandilsin sen, körlerin gürültüsüyle, sopalarının yarasıyla ne âlemdesin?

Ey seher yeli, gönüle haber götür, selâm söyle bizden de de ki: Bütün bunlarla beraber nasılsın ey Davud gibi güzel sesli dost?

Ben sustum, amma tamamını sen söyle; de ki; Ey yiyip içeceği bol mu bol susuz, Tanrı kadehiyle ne haldesin?

 

Kaynak: Cilt 2

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar