Yücelerden Aldım Ne aldımsa
CCII
O kişi değilim ben ki tutayım da onun
nimetlerinden bahsedeyim; nimetleri şöyle dursun, mihnetindeki lezzetten sarhoş
olmuşum, kendimden geçmişim.
Çeng gibi ağlayıp inliyorsam, bu ondan
şikâyet değil; çünkü çenge dönmüşüm, onun acıyış kucağındayım zaten.
Bir perdeden bir perdeye geçersem
kendiliğimden değil bu; her damarım, onun vuruşuna tâbi, ona uymuş gitmişim
ben.
Şekerim yok amma ney gibi sesim var ya;
nasıl olmasın ki onun lûtuf dudağından lezzetler tatmadayım.
Kızma sırasıysa şimdi, yahut lûtuf sırasıysa
hep o elden; onun nöbetine erişince ona uyarım, elimden başka ne gelebilir ki?
Güneşten bir renk çalarsam ayıp değil ya bu;
lâ’l de onun yüzünden bezenmede, ayıp mı ediyor yâni?
Lâ’l gibi ben de o güneşten ululuk çalmazsam
nasıl olur da kendi yaradılışımdan geçer, onun boyasına boyanırım?
Yankesici kara gözlerde ondan hırsızlık
etmiyor mu; gizlice ondan görüş, bakış nuru çalmıyor mu?
Yalnız insandan çalarsan aza kanaat et;
çünkü onun yaradılışına nekeslik eştir.
* Fakat ondan çalarsan dünyalara değer
inciler çal, onun lûtfundan, onun huyundan haberin varsa dediğimi yap.
Çünkü Tanrı, ancak aşağılık hırsızları
kahreder; geçici, yıpratıcı kumaşlar çalmaya düşenlere gazap eder.
Yazıklar olsun, anlatamıyorum ki, korkuyorum
anlatmaya; çünkü şeriatinde şeriat kılıcı kından sıyrılmış, parıl parıl
parlamada.
Sanılır ki o hırsızın suçu tamahtır; hayır,
asıl suçu aşağılık şeye tamah etmesidir.
Kaynak:
Cilt 3
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar