BİR YABANCILAŞMA TASARIMI OLARAK YAŞAR KEMAL
Mahmut ÇETİN
Yaşar Kemal’in vefatı
üzerine başsağlığı mesajları ardı ardına yayınlanıyor.
Sol ve
bölücülerin matemini anlıyorum.
Sağ seçkinlerin
başsağlığı mesajlarını dinliyorum. Mesajlarda Yaşar Kemal’in
barış sevdası’ndan eşkıya İnce Memed’in yüceltilmesine kadar
birbirinden saçma görüşler yer alıyor.
Bugün bize ışık tutan hocamız Cemil
Meriç…
Okuyoruz Cemil Meriç’i:
“Bizi helak eden ne ahlaksızlık, ne bencillik ne kafamızın ağır işlemesi.
Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu.”(Bu Ülke)
Buradaki ‘kültür yokluğu’nu
sıradan ‘kültürsüz’lükle karıştırmayalım.
Meriç’in söylemek
istediği bir nevi ‘kültür laikliği’ içinde oluşumuz. Sorun
inandıklarımızın yaşamaya dönüşmemesi. İnancı ayrı, hayatı ayrı
algılıyoruz.
Devam ediyor Cemil Meriç:
“Bir öğrenci kayıtsızlığı içindeyiz. Hoca tanımadığımız için yardım görmemize
imkan yok. Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz.
Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz.”(Bu Ülke)
Cemil Meriç, Abdülkadir
Gölpınarlı’yı anlatırken joker bir cümleyle hükmünü söyler: “Neyi
yıkacağını iyi görür!” (Cemil Meriç ile Sohbetler, Halil Açıkgöz, Doğu
Kütüphanesi)
Tersine iman sahibi Boğaz’daki
Aşiret, neyi yıkacağının farkındadır.
Yaşar Kemal, ‘neyi
yıkacağını’ sınıfsal olarak göremezdi. Ama Boğaz’daki Aşiret ona
yeni bir misyon biçti.Yaşar Kemal gün gün tasarlanmış
bir fenomen haline geldi.
Tarih boyunca Tevhid ile Şirk savaş
halindedir. Yaşar Kemal, Şirk’in kalemşörüdür ve Şirk cephesinin
beyniBoğaz’daki Aşiret’in tasarımıdır.
Yaşar Kemal, Çukurova’da
kendi halinde bir folklor derlemecisi iken ona ilk kancayı takan Boğaz’daki
Aşiret’ten Abidin Dino olmuştur.
Dinolar’ın Çukurova’da
büyük toprak gaspları vardır. Abidin Dino ile Yaşar
Kemal oradan tanışır.
Yaşar Kemal’in
dönüşümü Abidin Dino’nun el atmasıyla başlamıştır.
İsmet Özel; Adam
Sanat’ın Memet Fuat Özel Sayısı’nda, Nazım Hikmet’in
üvey oğlu eleştirmen Memet Fuat’ı Hegel’e benzetir. Bu
sıradan bir tespit değildir.
İsmet Özel’e
göre Hegel felsefede neyse Türk Edebiyatı’nda Memet
Fuat o.
İsmet Özel’in
işaretinden hareketle Memet Fuat’ın Yaşar Kemal yorumuna
geliyoruz.
Ne diyor Memet Fuat, Yaşar
Kemal için okuyalım: “Yaşar Kemal her şeyini, aralarından çıktığı
insanlara,kökleri binyılların ötesine ulaşan büyük bir kültürü ona
sebil eden halkına borçludur.”(Yazko Edebiyat s.9)
Bu satırları tercüme edince Yaşar
Kemal’e biçilen rolün Mezopotamya üzerinden ‘kökleri
binyılların ötesine ulaşan büyük bir kültür’ün yeniden inşası olduğunu
anlıyoruz. Bu sözler Yaşar Kemal’in: “Kürtlerin zengin bir
kültürleri vardır. Büyük Anadolu kültürlerinin kalıtçısıdırlar.”
Yaşar Kemal’in
dilinde Yörükler figüran rolündedir. Asıl Yaşar Kemal, Ahtamar
Kilisesi’nde fanileşen ve Yezidi interlandında eriyen Yaşar Kemal’dir.
Boğaz’daki
Aşiret sadece
akrabalık bağlarıyla birbirini yönlendirmez. Sol’un diğer isimleri
de onlarla birlikte, onların sayesinde kozasını örmüştür. Fuat Uğur’un
deyişiyle şebeke 2. el, 3. el türevlerini oluşturmuştur.
Akrabadan Rasih Nuri İleri bir
kartvizitle Yaşar Kemal’i Aybar’a gönderir. Yaşar
Kemal acemi er, Aybar yedek subaydır.
Aybar tanışmalarını
şöyle anlatır: “Kayseri Orduevi’nin bahçesinde güneşleniyordum. Posta, ‘Bir er
seni görmek istiyor’ dedi. Ve az sonra uzun boylu, esmer, zayıf, buruşuk
giysileri ile acemi bir er dikildi karşıma. Ne istiyorsun soruma yanıt yerine
koynundan bir kart çıkartıp uzattı. Kart, Rasih Nuri’dendi. Ve
karşımdaki delikanlının adı Yaşar Kemal’di. Ertesi gün Niğde’ye
sevk edilecekmiş, Kayseri’de kalmak istemiş. Neden Kayseri? Yörükler üzerinde
bir inceleme yapıyormuş. Pertev Boratav’la çalışıyormuş.”
Yaşar Kemal’e sevdiği
sanatçılar sorulduğunda “Nazım Hikmet’i severim” diyerek söze başlar.
Her işe Nazım Hikmet referansıyla başlamak Sol’un
ritüelidir.
Cemil Meriç, Yaşar
Kemal’i tasarlayan şebekenin farkındadır: “Bu zeki Anadolu çocuğunu, azgın
bir graphoman yapan mesuliyetsiz tenkitçilerle reklâm esnafı.”
Graphoman, yazma
hastası demek.
Cemil Meriç’in Yaşar
Kemal üzerine düşüncelerini özetleyelim. Cemil Meriç, ‘Demirciler
Çarşısı Cinayeti’ ve ‘Yusufçuk Yusuf’ romanları üzerinden hareketle
görüşlerini ortaya koyar: “Demirciler Çarşısı Cinayeti, gerçek bir cinayet:
Şuura, idrâke, zevke ve Türk diline karşı işlenmiş bir cinayet.” (Hüseyin
Tuncer)
Yusufçuk
Yusuf’un romanla
en uzak bir münasebeti olmadığını söyler.
(Mağaradakiler)
Yaşar Kemal’in eserleri
şimdi Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanıyor. Yapı
Kredi Yayınları’nın ilk sahibi Mehmet Emin Karamehmet. Şimdiki
sahibi ise Koç Ailesi.
Fikirsiz burjuvazi yabancılaşıyor.
Koç Ailesi’nin bir
yanı Kırımlı bir yanı Hacı Bayram soyu… Ama Karamehmet ve Koç
Ailesi, yabancılaşmaya kaynak sağlıyor.
Önceki yayıncılarından biri Adam
Yayınları idi. Adam Yayınları Ermeni kökenli Nazar
Büyüm’ün sahibi olduğu bir yayınevi idi. Nazar Büyüm, Yaşar
Kemal’i ayıya benzetir, ‘Büyük Ayı’ diye yüceltir: “Yaşar Kemal
bizim Büyük Ayı’mızdır. Yolumuzu aydınlatıyor.”
Yaşar Kemal de
değişik dönemlerde yayıncılık yapar. 12 Mart 1971 sonrasında Ant
Yayınları’nı Doğan Özgüden ile birlikte kurarlar. Yayınladıkları
popüler kitaplardan biri ‘Gerilla Günlüğü’dür. Şehir eşkıyalığını
özendirir.
Eğer Yaşar Kemal hakkında
olumlu bir şeyler bulmaya çalışırsak, bunlardan biri onun Nobel
Edebiyat Ödülü’nü ala-ma-masıdır.
Bu kadar ihanetle Nobel
Edebiyat Ödülü’nü alamamasının nedeni araştırılmalıdır.
O hep bir potansiyel Nobeladay
adayı olarak yaşadı ve öldü.
Yaşar Kemal’in
evlilikleri bile bir tasarım eseridir.
Yaşar Kemal’in ilk
eşi Tilda Hanım, Abdülhamit Han’ın sertabibi
musevi Jak Paşa’nın torunudur.
Yaşar Kemal, 1952
yılında eşiyle birlikte İsrail devletinin kuruluş yıldönümü
etkinliklerine katılmak için İsrail’e gider.
Yaşar Kemal’in ikinci
hanımı ise profesör Ayşe Baban’dır. Yabancı Sermaye Derneği’nin
genel sekreterliğini yapmıştır. Ayşe Baban, meşhur Babanzade ailesinden.
Babanzadeler, Osmanlı’ya
ilk isyan eden Kürt beyliklerindendir. Süleymaniyelidirler.
Yaşar Kemal, yazarlık
serüvenindeki iki ustasından birinin Charlie Chaplin olduğunu
söyler.
Charlie
Chaplin yani Şarlo.
Yaşar Kemal’in şovmen
yönünü Şarlo’dan aldığını kendisinden öğrenmiş oluyoruz.
Yaşar Kemal’in
eserlerinde başta İnce Memed olmak üzere eşkıyalar şov yaparken,
jandarma baskıcı sistemin zabitidir.
Aynı çarpık bakışla PKK’yı
rasyonalize eder: “Bir takım okumuş, üniversiteye bile gitmiş Kürt gençleri
dağa çıktılar. On yıllardır dağdalar. Dağdakilerle Türk Ordusu kıyasıya
savaşıyor.”
Devlet’in terör
örgütü PKK ile savaşını Yaşar Kemal şöyle
yorumlar: “Şimdi Türkiye’de dünyanın en aşağılık savaşı yapılıyor.
‘Aşağılık olmayan savaş da olur muymuş’ diyeceksiniz. Bana göre olmaz ya
bugünlerdeki Türk Devletiyle Kürt halkının savaşı dünyanın en aşağılık, en
kirli, en pis savaşıdır.”
Devlet, Kürt
Halkı’yla değil, terör örgütüyle savaşıyor.
Evet bu savaş dünyanın en aşağılık
savaşı. Ama aşağılık tarafı terörle mücadele eden Devlet değil,
elbette PKK terör örgütüdür.
İsyanın rasyonalize edilmesini
onaylamak intihardır!
Şu sözler Yaşar Kemal’in:
“Tarihimiz, coğrafyamız özellikle kanlı: Bizim yakın tarihimizde
kanlılık, Türklük ve müslümanlığın, kendi varlığından başka bir şeye
izin vermemesinden kaynaklanıyor.”
Yaşar Kemal, eşkıyayı
kahramanlaştırarak Devlet otoritesini yıkmaya çalışır. Ona
göre suçlu da Türklük ve İslam’dır.
Kemal Tahir’i Sol’dan
kopartan eşkıya yüceltmesi ve tarih düşmanlığıdır.
Tarık Buğra daha
serttir. Türkçe’nin yerel şive’yle söylenmesinin nereye varacağını
anlamıştır. Bu yüzden Sol’dan kopmuştur.
Kemal Tahir ve Tarık
Buğra gibi akıl sahiplerini örnek almazsak, Cemil Meriç’in
ifadesiyle kendimizi ‘yığın’ haline getirmiş oluruz.
Kendimizi ‘yığın’
getirdiğimiz sürece Bu Ülke’de bizi kendi kimliğimizle yaşatmazlar.
Ülkemizin bölünmesi bile, akıbetimiz
karşısında küçük mesele kalır.
Eğer kendilikbilgisi üzerinden
‘değişerek devam’ edemezsek, akıbetimiz mankurtlaşmak olur.
Virginia
Woolf buyurur:
“Hiçbir öncelik bizim kendimiz olma önceliğinden
daha öncelikli değildir.”
http://www.sondevir.com/medya/296294/bir-yabancilasma-tasarimi-olarak-yasar-kemal.html
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar