KIYAMET ALEMETLERİ ile KORANAVİRÜS/ (Bakır ve Demirin İlişkisi)
İnsanın unuttuğu hayal etmediği zamanları yaşayanlar arasına bizlerde
girdik. Savaşlar kıtlıklar bir nebze aklımıza gelirdi. Ancak zengini fakiri
ayırmayan dünyayı fesada uğratacak bir virüs için bu kadarını beklemezdik.
Zamanın dehşetinden dolayı içimizdeki hayal perdelerini aralamak
gerekiyor. Hayal bizim fırtınalı günlerde kurtarıcı
gemimizdir. Bu herkes için geçerlidir.
Allah Teâlâ hakikati olan her şeyin hayal mertebesinde bir benzerini
yarattığı gibi, zahirdede onun taklitlerini yalancılarını da
yaratmıştır. Bu belki bizlere uyarılar zinciri halkalarında
önceden tedbir almamıza işarette olabilir.
Kıyamet, insanlığın beklediği korkulu gerçeği.
Bu meyanda, kıyamet için maddi ve manevi cihetten birçok kişi yorumlar
getirmektedir. Biz bu yönün manevi açısından ele alıp
maddiyatçılara işaretler verelim diyorum.
Kıyamet için kutsal kitaplarda birçok ayet vardır. Ayrıca Efendimiz
salla'llâhü aleyhi ve sellemin de hadisleri rivayet olunmuştur.
Hadislerde gelen birçok rivayetler aslı ile anlatıldığı gibi teviline de
başvuranlar olur. Çünkü varsayımlar arttıkça şu mu bu mu demekten
kurtulamıyoruz. Çünkü gelecek meçhuldür. Sonuçta bilginin ve tevilin isabet
edip etmeme hususundan kararsız da
kalırız. Bazanda bunların bizler için ön uyarılar
olacağını düşünüp kendimizce tedbirler almaya çalışırız.
İlahiyatçıların kaleminin kırıldığı en meşhur süre Kehf süresidir. Akla ve
mantığa bir türlü oturtamazlar. Bazıları bu süreyi Kur'ân-ı Kerim’den çıkaralım
diye teklifte bulunmaya, tarihselcilik metoduyla nesh etmeye çalışırlar. Bu ise
beyhude bir gayrettir. Çünkü Kur'ân-ı Kerim bizim korumamızda değil, bizatihi
Allah Teâlâ’nın hıfz-ı emanındadır.
Efendimiz salla'llâhü aleyhi ve sellem Kehf Suresi için buyurdu ki ‘Allah
Musa’ya rahmet eylesin, isterdik ki sabretseydi de ikisinin serüvenini bize
anlatsaydı’[1] birçok
meselenin daha çok izahını işitmiş olurduk.
Kur'ân-ı Kerimi yorumlayan birçok kesim vardır. Benim üzerinde durmak
istediğim tasavvufi kesimdir. Onlar alemin varlığında insanı büyük
alem kabul ederler. Devranın ve hayatın her şeyiyle insan için
olduğunu ve bedeninde yaşandığını/yaşayacağını kabul
ederler. Konuyu daha iyi anlamak için bir örnek
olarak Niyâzî-i Mısrî kuddise sırruhu’l-azizin İrfan Sofralarındaki
50. Sofrayı buraya alıntılayalım.
ELLİNCİ SOFRA
Büyük kıyametlerin alametleri hakkındadır.
Bil ki:
“Büyük alemde bulunan her şey, küçük alem olan insanda da vardır.” Zira alem, büyük olmakla beraber insani hakikat üzerine
yaratılmıştır. Bunların manevi büyüklük ve küçüklüklerindeki
farkları, suretteki farklarının tersinedir. Rasûlüllah
salla'llâhü aleyhi ve sellem Efendimiz, büyük alemin (dünyanın) kıyamet
alametlerini söylediğine göre elbette insan fertlerinde de melekut, ceberut ve
lahut alemine süluk edenler için kıyamet alametleri
olacaktır. İnsanın ilmen ve zevken bilmesi lazım gelen
alametler vardır ki salik bunların hepsinden geçmedikçe büyük kıyamete eremez,
cennete giremez, Hak'kı da göremez. Böyle olursa ne
yazık.
Bunu bildinse bil ki:
Asfar Oğullarının hurucu, hayvani sıfatların çıkmasından
ibarettir. Çünkü insan aleminde salikin ilk defa yolunu kesen
eşkıyalar, bunlardır.
Ye'cuc-Me'cuc'un hurucu, eziyyet veren yedili (kötü) sıfatların
belirmesinden ibarettir.
Deccal'ın hurucu (çıkması), dev ve şeytan sıfatlarının çıkmasından
ibarettir ki bunlar riyaset, rübubiyyet (sahiplik, büyüklenmek), hile
hud'adir. Bunlar, dünya sevgisinden ileri
gelir. Bundan dolayı insanın, sağ gözü şaşı olur, ahireti hiç
görmez.
Dabbetu'l-Arz (Yer Hayvanı) ın çıkması, kalbde Nefs-i Levvame'nin
zuhurundan ibarettir. Yani kalbin kabrinde cennetlere bir
pencere açılır ve kendisinde Allah Teala'ya bir meyil belirir.
İsa Aleyhisselam'ın inmesi, Akl-i Maad'ın (ahiret aklının), yakin nuriyla
meydana çıkması, insanın dünyaya meyletmekten vazgeçerek ahirete yönelmesinden
ibarettir. O çıkınca Deccal öldürülür. Çünkü
yakin nurunun zuhuriyle cehalet karanlığı gider.
Mehdi'nin çıkması, tam fena ile Akl-i Kül'lün ve Büyük Ruh'un çıkmasından
ibarettir. Onun hükümranlık çağında mezhepler
birleşir ve onun zamanında yer yüzünde asla kafir
kalmaz.
Güneşin batıdan doğması, hakikat güneşinin, arifin hafi sırrının
matla'ından (tan yerinden) doğmasıdır. Bundan dolayı ariflerin
hayvanlarının nalları ters çakılmıştır denilir.
Rivayet edilmiştir ki: Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem
Efendimiz ahirette Rahman Suresini tefsir ettiği zaman alimler tefsirlerinden
utanacaklardır.
Bir görüşe göre de güneşin, battığı yerden doğması, ruhun bedenden
ayrılması demektir. Çünkü insandaki hayvani ruh, dünyadaki
güneş durumundadır. Bedene girince orada batmıştır.
Bedenden ayrılınca battığı yerden doğmuş olur.
Tevbe kapısının kapanması, insanın ömrünün sonu geldiğine
işarettir. Bu kapının genişliğinin yetmiş senelik mesafe
olmasına gelince: bu kapı, güneş battığı yerden doğuncaya kadar
kapanmaz. Yani bu kapı, insan ömrü kadar
geniştir. Ömür bitip, güneş (ruh) battığı yerden doğunca
(bedenden ayrılınca) bu kapı kapanmış olur.
Bu hususa Hz. Peygamber salla'llâhü aleyhi ve sellem
Efendimizin şu Hadisinde de işaret vardır:
"Ümmetimin ömürlerinin çoğu, altmış ile yetmiş arasındadır. " ve "Allah Teala, kulunun tevbesini, can boğaza gelmemiş
oldukça kabul eder." Tevbe kapısının genişliğinin zikredilip,
uzunluğunun söylenmemesi de şu sebepten dolayıdır: Genişlik, daima uzunluktan
azdır.
Allah Teala'nın haber verdiği üzere insanın iki eceli
vardır. Biri sonlu eceldir ki dünyadaki ömür
süresidir. Diğeri de sonsuz eceldir ki bu da uhrevi
ömrüdür.
Bil ki: Sen, bu alametleri geçip büyük kıyamette durmadıkça cennete girip
açıkça Hak'kı görmedikçe önce dediğimiz gibi bin kere de dünyaya gelsen ve her
gelişinde bin sene yaşasan, yine Cennete girip Hak'kı şifahen
göremezsin. Allah-ü Teala bizi ve sizi Kıyamet-i Kübraya
(Büyük Kıyamete) ve Büyük Müşahedeye ve yakınlığa erişenlerden eylesin
(AMİN). [2]
Koronavirüs
Yaşadığımız şu sıkıntılı günler nedeniyle bahsin yönünü koranaya
çevirirsek, olması ve olabileceği üzerinde şu yorum hasıl olmaktadır.
Tesadüfen dün bir doktorun beyanına göre bu virüs için ne türlü çalışılma
yapılırsa yapılsın veya aşı bulunsun mutasyona uğrayacak ve gayretler etkisiz
kalacak dedi. Bağışıklık sisteminin kuvvetli olması bir nebze çözüm olsa da,
bence asıl kurtarıcı olanın Allah Teâlâ olacağını üstü kapalı söyledi. Virüs
kendini iptal etmediği müddetçe bu sıkıntı bizi terk etmeyecek görünüyor. Covid
19, olanın Covid 21, olmayacağını kimse garanti edemez. 1918 den
beri faaliyette olduğunu düşünürsek.
Yukarıda Hz. Pirin işaret ettiği cihetle bizim için ışık olacak hususlar
şunlar olabilir.
Efendimiz salla'llâhü
aleyhi ve sellem kıyamet hadiseleri için birçok hadis söylemiştir.
Hazret-i Mehdi için:
“Allah’ın Resulü olarak
gönderildiğini iddia eden altmış yalancı çıkacaktır.” (İkdu’d-durer)
Taberani’nin bir rivayetinde bu yalancıların sayısının yetmiş olacağı da
haber verilmiştir.
Deccal için:
“Ümmetimden 27 tane yalancı Deccal çıkacak. Onlardan
4’ü kadındır. Ben ise peygamberlerin
sonuncusuyum. Benden sonra peygamber yoktur”. [3]
Yec’cüc, Mec’cüc için de muhakkak bazı sözler söylenmiştir.
Fakat bunların mahiyetini kavramak o zamane insanı için zor olmuş olabilir.
Çünkü mikrobun varlığı için ilk sözler Akşemseddin hazretlerinde olduğu gibi
çok daha geç zamanlara kalmıştır.
Demek oluyor ki, bahsedilenlerden anladığımıza göre yalancılar, benzerler
çıkacak.
Şimdi konuya tekrar dönecek olursak Kehf Süresindeki Yecüc Me’cüc
ayetlerininin dış manaları ile dünyada olabilme durumları için çok sözler
söylenmiş. Bu konuya girmeden Hz. Pir’in dediği gibi biz bunu insan ve hayatı
için düşünürsek ne olmalıdır?
Önce ayetleri hatırlayalım.
18. Kehf Süresi:
91. İşte Zülkarneyn’in durumu bundan ibarettir. Şüphe yok
ki biz onun bütün yaptıklarından ve sahib olduğu ilim ve salâhiyetten
haberdardık
92. Sonra bir yol daha tuttu
93. Nihâyet karşılıklı iki büyük set gibi yükselen
dağların arasına ulaşınca, onların önünde neredeyse hiçbir söz anlamayacak
kadar konuşma bilmeyen bir topluluğa rastladı
94. Onlar: “Ey Zülkarneyn! Ye’cûc ve Me’cûc dediğimiz hak
hukuk tanımaz kabileler, iki dağın arasındaki şu geçitten bize sürekli
saldırarak bu ülkede bozgunculuk yapıp duruyorlarSana bir miktar vergi versek
de, bizimle onların arasında aşamayacakları bir set yapsan olmaz mı?”
95. Zülkarneyn şöyle cevap verdi: “Rabbimin bana
bahşettiği nimet ve imkânlar, sizin vereceğiniz vergiye ihtiyaç bırakmayacak
kadar çok, yeterli ve benim için daha hayırlıdırHaydi siz bana bedenî
kuvvetiniz ve iş gücünüzle yardım edin de sizinle onlar arasında aşılmaz sağlam
bir set yapayım. ”
96. “Bana demir kütleleri getirin!” Zülkarneyn iki dağın
arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: “Şimdi
ateş yakın ve körükleyin!” dediDemir yığınlarını kor ateş hâline getirince de:
“Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim” dedi
97. Artık Ye’cûc ve Me’cûc ne seddi aşabildiler, ne de
onda bir delik açabildiler
98. Zülkarneyn: “Bu set, Rabbimin kullarına bir rahmetidirFakat
Rabbimin belirlediği vakit gelince onu yerle bir edecektirÇünkü Rabbimin va‘di
haktır ve mutlaka gerçekleşecektir” dedi.
21. Enbiya Süresinde ise:
96-Yecuc ve Mecuc’un önü
açıldığı zaman onlar her tepeden akın ederler.
97-Gerçek olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup
kalmıştır. “ Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz
zalimlerdik. ”
…..
Koronavirüsler 1960'larda keşfedildi. İlk keşfedilmiş virüsler
arasında tavuklarda görülen infeksiyöz bronşitis virüsü ile soğuk algınlığı
semptomları gösteren insan hastaların burun boşluklarından alınmış ve insan
koronavirüsü 229E ve OC43 olarak isimlendirilmiştir.
İlerleyen zamanlarda aralarında 2003'te keşfedilen SARS koronavirüsü,
2004'te belirlenmiş HCoV NL63, 2005'te teşhis edilmiş HKU1, 2012'de fark
edilmiş MERS-CoV ile Wuhan kökenli CoVID-19'un da yer aldığı pek çok yeni
koronavirüs türü keşfedilmiştir.
Daha önce ise varsayılan
bu virüs 1918 “İspanyol gribi” pandemisi bir yıldan kısa sürede, dört yıl süren
Birinci Dünya Savaşı’ndan katbekat fazla can kaybına, dünya genelinde tahminen
40–100 milyon ölüme yol açmıştı. Gerek tarihteki 1918 grip felaketinin gerekse
halihazırdaki COVID-19 asla küçümsenmemesi gerektiğidir. [Geniş Bilgi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1043358 ]
Ye’cüc ve Me’cüc,
Kur'ân-ı Kerim’de iki yerde adları geçer 18. Süre (Kehf) 21. Sure
(Enbiya).
Demek oluyor ki bu virüs
konusu bizleri daha çok yoracak.
Tavsiye olarak, iki garn sahibi demek olan Zülkarneyn, için
birçok manalar verilir. En tutarlısı bence maddiyat ve maneviyata aynı anda
sahibi olan demek daha doğru olacak kişi olmalıdır.
Ve ayette geçen bakır ve demir işaretlerine dikkat çekmek istiyorum. Bağışıklık için çinkodan bahsedilir. Fakat bu iki mineral için biraz
araştırma yaptım. Demir için sürekli bir şey duymuşsunuz. Ancak bakırın
eksikliği ile de çok rahatsızlıklar oluşmaktadır. Eskiden bakır kaplarda
yemekler hazırlanırdı, kalay yapmada dikkatsizlik oluyor diye alüminyum, çinko,
çelik kaplara geçiş yaptık. Dolayısıyla vücuda bakır alımında bir değişim olmuş
olabilir.
Bu nedenle bakır ve
demirin birleşiminden hasıl olan bir formülün hasta vücuda verilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Yaşam tarzımıza bakırın girişini de sağlamak lazım. Nerden çıktı bu
demeden…Araştırmacıların bu konuya el atmalarını tavsiye ediyorum.
Anladığım kadarıyla yeni
düşüncelere açık olmaları gerekmektedir. Tarihe bakınca 1918 ve ve günümüz
2020, yüz senede virüs dokunuyorsa, belki de Covid 19, Covid 21 olacaktır.
Böyleyken tedavide
virüsün yapısını bozarak, bulaşıcılığını kaldırmalı ve bağışıklık ve savunma
mekanizmasından çok, onun bünyesindeki saldırganlığı yok etmek gerekiyor.
Hulasa, ilahi kelamın
işaret ettiği mana üzerinden kalbime doğanlar bunlar oldu. Korana yok
edilmeyecek bir canlı türü, onu kendi duvarlarına hapsetmekten başka çaremiz
yok. Zülkarneyn’de bunu yapmış. Bizde öyle yapalım.
Allah Teâlâ daha
doğrusunu bilir.
İhramcızâde İsmail Hakkı
[2] Niyazi-i Muhammed Mısri, İRFAN SOFRALARI, NOTLARLA ÇEVİREN
Dr. Süleyman ATEŞ, EMEL MATBAASI 1971 — ANKARA
[3] [Müsned (5/396) Hadis sahihtir. Bak: “Cemiu’s-Sağır’in
Sahihleri” (4/97. Hadis no:4134). Heysemi
“Mecmau’z-Zevaid’te (7/532)şöyle diyor: “Hadisi Ahmed Taberânî ve Bezzar rivayet
etmiştir. Bezzâr’ın senedi sahihtir”
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar