Sana Bakmak Bile Kurtuluş
Gördüğünüz iki vâkı’anın
ta’birini soruyorsunuz.
Biri şudur: Dört ayağı üzerine düşmüş, henüz dişleri
çıkmamış bir çocuğun baş ucunda Serveri kâinât (aleyhi ve alâ alihi
efdalüssalavât ve eşmel-ül-berekât) durmuş ve:
“Bu çocuk
Cehennemliktir” buyurmuşlar. Bir an sonra çocuk titremiş, iki yanı sallanmış ve
yüzünü Resûl-i ekreme (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) dönüp gözlerini Onun
mubârek yüzüne dikmiş ve ağlamaya başlamış. Sonra tebessüm etmiş ve ardından
gülmüş. Herhâlde cemâl-i bâ kemâlini görmekle sevinmiş.
Biraz sonra O Server
(sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem):
“Bu Cennetliktir”
buyurmuş.
İnsanlar hayretler içinde kalmışlar...ilh.
Diyelim ki, çocuk insanın
nefsinden ibârettir. “Nefs çocuk gibidir” sözünü duymuşsunuz. Nefs bizzât
ahkâm-ı semâvîyi inkâr edici olduğundan ve Hak celle şânühüye düşmanlık üzere
bulunduğundan, nitekim:
“Nefsine düşman ol. Zirâ o bana düşmalık yolunu tuttu”
buyurulduğundan ve bu sebeble ateşe müstehak olduğundan, ona Cehennemlik
buyurdu. Ama o çocuk gözünü açıp, gaflet ve dalalet örtü ve perdelerinden
kurtulup, gözünü O Serverin kemâl ve cemâline dikince ve bu müşâhededen
zevklenince güldü ve ağzı gül gibi açıldı. Ya’nî razı olup zâhiren ve bâtınen
inkıyatla hazır oldu ve Cennetle müjdelenir oldu. Evet, nefs, emmâre olduğu
müddetçe haîb ve hâsırdır [mahrum ve zarardadır].
“Nefsini kötülüklerden
arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyân etmiştir” [Şems-9,10]
buna işârettir.
Mutmainne olup Rabbinden
râzı olur ve Rabbi de ondan râzı olunca:
Kaynak:Mektûbât-ı
Ma’sumiyye, trc: Süleyman Kuku, 2017, İstanbul, Cilt II, sh.83, 47. Mektup
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar