Sen Artık Hiçbir Sözü Kaldıramazsın
İma C. Özkan | 17
Ocak 2013 | Kategori : Deneme |
Okunma:9.743
İma
C. Özkan, dünyanın en hüzünlü temcit pilavı olan arabesk şarkıları anlattı.
***
Henüz
öğrenciyken; Dire Straits, Iron Maiden, Metalica dinleyen
arkadaşlarım vardı daha çok.“Yeni olan iyidir” mottosu
yerine; “Bitpazarına bir gün nur yağabilir”den hareketle, “eski’ye
rağbet” çok da burun bükülesi bir şey değildi. Galiba biz o
vakitler, “siz hâlâ annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?” diye
soran reklam dehâlarına “evet; hâlâ!” diye cevap veren
birileriydik. Bu yüzden de kahramandık biraz. Bunun yanısıra, Orhan
Gencebay ve başka bir-iki kişinin arabesk müziğine tutkun arkadaşlarım
da vardı. Benim kulaklarım da Orhan Gencebay’a aşinaydı. Fakat diğerlerini;
hele de O’nu hiç bilmezdim. Tüm o yıllar boyunca, sadece Schubert ya
da Chopin gibi “eskiden de eski” müziklere tutkun
arkadaşım hiç olmadı. Sanki onları sevmek, insanın gençliğine ihanet etmesiydi.
Belki bu yüzden, ben gençliğime tek başıma ihanet etmeyi öğrendim arada. Bazan
genç de oluyordum.
Bir yaz
tatilinde eve döndüğümde, yanımda arkadaşımın verdiği O’nun kaseti de vardı.
Gelgelelim evde, Münir Nurettin’den Cem Karaca’ya uzanan müzik
zevkiyle bir de babam vardı. O kaseti evdeki kasetçalara yerleştirip, ilk
dinleyişimde, babam oturma odasından balkona geçti. Bir sonraki
dinleyişimde “Ama olmaz ki; bu adam her kimse hep aynı şarkıyı söylüyor
yahu!” diyerek hafifçe gülümsedi. İzleyen günlerde ise
dayanamayıp: “N’olur, bari ben yokken dinle şu adamı. Gerçekten zevk
aldığına inanamıyorum!” demekten alıkoyamadı kendini. Babam varken o
kaseti yeniden dinlemedim. O zaman gerçekten zevk alıyor muyum diye de
samimiyetle sormadım kendime galiba. Ama bir süre daha iştahla dinlemeye devam
ettim. Sonra geçti.
O’nun
şarkılarından bazılarını yıllar içinde zaman zaman yine dinledim. Katıksız
arabesk sözler, estetiği had safhada şaibeli bir müzikalite; tüm bunları adım
gibi bilirken de dinledim. Hatta bazan ağladığım da oldu. Babamın sorduğu o
soruyu da böylelikle ilk defa samimiyetle sordum kendime: Gerçekten nasıl bir
zevk alıyordum?
Zannederim
en kaçamaklıktan uzak, en dolaysız yanıtı bugün verebildim. Hiçbir sözü
kaldıramayacağımı anladığım anlardan birinde, ansızın aklıma Ahmet Kaya’nın
şarkılarındaki sözlerden biri geldi. Evet babamın “hep aynı şarkıyı söylüyor”
dediği adam Ahmet Kaya. “Bazan bir uçurum kalır, bazan da martıların
ardından velvele koparan bir leş kalır; sırtını ağaca yaslar, sırtını duvara
yaslar ağlarsın: Sen artık hiçbir sözü kaldıramazsın!” Yusuf
Hayaloğlu’nun yazdığı sözlermiş. Şarkıyı bulup beş kere üstüste dinledim. Altı
ya da yedi de olabilir. Hep aynı yere gelip kulak kabarttım: “Sen artık
hiçbir sözü kaldıramazsın!”Şimdi soruyu yeniden düzenleyip, yanıtı
veriyorum. İnsan neden arabesk şarkılar dinler? İnsan arabesk
şarkılar dinler çünkü, o şarkılar insana yeni olan hiçbir şey söylemezler.
Mevcudu yineler dururlarken, herhangi bir ümit kapısına da işaret
etmezler. Dünyanın en hüzünlü temcit pilavlarıdır “fado”lar ve arabesk
şarkılar. Biri durmadan ısıtıp ısıtıp önünüze koyduğunda katharsise benzer
bir duyum yaşarsınız. Oysa Bach’ın sözgelimi her dinleyişinizde sizi götürdüğü
yer yeni bir ülkedir, bazan yeni bir âlem. Bach da Schubert de “iki kere
giremeyeceğiniz” nehirler gibidir. Hani bazan birinin, kendinizi kireç
kuyusunun içinde cızır cızır yanıyor hissettiğiniz bir anda “geçecek!” demesi
küfürden beter gelir ya size. Öyle anlarda “yanmışsın be!” diyen
bir ses umudun zehirini taşımaz en azından bütün edilgenliğine rağmen. Vaziyeti
kabul etmenize bile yarar. Bunun estetikle falan en ufak bir ilgisi
yoktur üstelik. Acıyla böğüren bir hayvan, önüne konan yiyeceği koklamaz bile.
Mutad bir teranedir ki arabesk şarkılar; yolun yanlış tarafına geçmek
üzereyken basbayağı bir duraksamadır. Bir ayak sürçmesi, dil sürçmesi, hatta
zihin sürçmesi işte. Bir sonraki aşama Tom Waits. Bir sonraki
aşama “Wrong Side Of the Road” Hermeneutiğe uğramış bir başka
arabesk; vücudunda muhtelif yanık lekeleri olan adamların şarkıları. ‘Yanan,
önünde sonunda yakar işte’ninşarkıları.
Bu yazı
“artık sen hiçbir sözü kaldıramazsın”ın kelimesi kelimesine başka dillere
çevrilemezliğine dairdir. Bu yazı, estetize edilmiş acılarla, kaba hatlı acılar
arasında seçim yapma zamansızlığına dairdir. Ve bu yazı; arabesk şarkılar
dinlediğime dairdir. İfşa ederim!
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar