Adem oldur ki, Ölümüne de kâdir olur
Akşemseddin
sık sık “Bu küçük oğlum, Muhammed Hamdi yetim ve zelil kalır; yoksa bu
mihneti çok dünyadan geçerdim. ” demekteydi. Bunu işiten Hamdi Çelebi’nin
annesi Akşemseddin’e;
“Göçerdim
dersin, yine göçmezsin” diye onu hafife almış ve şeyhi gücendirmişti. Hanımının bu
ifadesine Akşemseddin;
“Göçelim”; deyip Göynük’de yaptırdığı mescide gitmiş, sevenleri ve
çocuklarını da yanına çağırarak, vasiyetini yapmış ve oradakilerle helalleşmiş
sonra da orada bulunanlara bana Sure-i Yâsin okuyun diyerek, sünnet üzere sağ
tarafına yatıp ruhunu Allah’a teslim etmiştir.
Oğlu Muhammed Hamdi
Efendi, yazdığı Kıssa-i Yusuf’da bu konudan esinlenerek şöyle demiştir.[1]
Adem oldur ki, mevte
kâdir olur
Ancılayın kimse nâdir
olur
Diri sanursun ânı
ölmüşdür
Cânına cismi merkad
olmuştur
Cesedü cismü ruhı
vuslat-ı beyn
Olur ehl-i bekâya sûret-i
ayn
Hamdi ehl-i bekâyı yâd
eyle
Hâtırın yâd ile şâd eyle
Bülbül-i ve bustân-ı vefâ
Şehbâz-ı şikârgâh-ı bekâ
Ayni nûr-ı beyâz-ı
meşrîk-ı dîn
Kutb-ı irşâd Şeyh
Şemseddîn
Tıfl-ı ferzendim âna bu
fakîr
Olmuş idi zâif Hazret-i
Pîr
Bana eylerdi şefkatle
nazar
Ider idi bu oğlum olmasa
eğer
Gider idim, bu dâr-ı
mihnetten
Derd-i gamdan belâ-yı
gurbetten
Ah kim bu beytimi Yusuf
var
Kılıserdir cefâ-yı ihveti
zâr
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar