Mahmud Derviş ve Şiir
"Şiir, metafiziğe doğru bir yolculuktur. Arap şiirinde
eksik olan şey de metafiziktir. Arap şiiri realiteyle haddinden fazla meşgul
oldu. Onu gündelik şeylerden kurtarmak gerekiyor” s.75.
"Aristophanes neyi arıyordu? Düşler ülkesini!
Celâleddîn-i Rûmî neyi arıyordu? Tanrı'yı!
Peki benim aradığım nedir?
Ben de aynı yolculuğu yaptım, ben de aynı yoldan geçtim:
Grek kültüründen, Fars kültüründen destek aldım. Ben şiiri aradım. Bir vatan
aramadım.
Tanrı, şairler nezdinde, netice itibarıyla şiirdir. O,
büyük bir yaratıcıdır. Şair, Tanrı'nın gölgesidir. (...)
Ufuk açıktır. Şiire giden yol şiirin ta kendisidir. Tanrı’ya
giden yolda Tanrı'yı bulursunuz. Şiir de, şiiri bulma girişimidir" s.103-104.
"Kaybedenler safında yer aldığım kesin. Yaşadıkları
bozguna ait bir iz bırakma hakkından yoksun bırakılmış, bunu haykırma
olanağından mahrum kılınmış kaybedenler... Ben bu bozgunu dile getirme yanlışıyım.
Ama bunun, teslim bayrağı çekmekle hiç bir ilgisi yok. (...) Bozgunu haykırmak,
kaybettiğimizi kabul etmek ve söylemek, şair olarak en doğal hakkım. Ben
Truva'dan yanayım. Zira Truva bir kurbandır. Aldığım eğitim, varoluş biçimim ve
deneyimlerim açısından ben de bir kurbanım"s.30-31.
Kaynak:
Mahmoud Darwich, La Palestine comme métaphore. Entretiens, Sindbad, Paris 1997,
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar