Aşkım...Sen Beni Affet
بامن أنت نفس لكل
الأقوياء ، ويا واهب العطايا لكل المحتاجين.
لقد جعلت
فعلى طيبا فى نفسى، فأنت أكثر حنانا على من نفسى.
ولينست هناك حدود لرحتك، وليس هناك وسط
لنعمتك.
فاعط
العبد الدين من ضمن ما تعطيه إياه، واجعله قرينا لرضائك.
وجمل قلبى
بذكر قدس الدين، واضرم النار فى نسب ريحى وترابى.
فا لهيبة
والعطاء يكونان منك ومنى يكون السقوط والتعثر.
ولست أنا
يقظا فخذ سكرى، وأنا عاجز فخذ بيدى.
وأنا أعلم يقينا أننى مستور منك، وغطاء
سترك جعلنى مغرورا.
وأنا لا
أعلم من هو المطرود فى سابق علمك، ولا أدرى أيضا من هوال مستدعى فى العاقبة.
وأنا عاجز
عن غضبك وعن رضاك، وشكواى هى الأخرى لا تجدى نفعا.
وقد أصبح
القلب الضال باحثا عن الانابة، وصار إنسان العين غاسلا للجنابة.
فبين
الطريق للقلب الضال، وافتح بابا أمام إنسان العين.
-
ذلك أنه لا يكرم من ملكوتك، ذلك الذى يخاف من الاستغناء لديك.
ويا أيها
الراعى الرحيم هذا هو قطيعك، وأى حديث هذا يا من الكل أنت.
ويا أيها
الواحد الخلق كلها ( متوجهة ) لحظيرتك، والذئب ويوسف ( سواء ) لمنزل تصويرك.
فتجاوز عن
( سيئات ) جسدى وقلبى، فقد قل حزن القلب من أجسادنا.
فأنت
تكرمنى إذ يقسو على ا لآخرون، وأنت قابلى إذ نبذنى ا لآخرون.
وكيف أتهجد لمن هو سواك وهم موتى وحسبى
أنت صديقا.
ولماذا أتعب
نفسى بالخطاب بأنت والثنوية، وقد صاريقينا أن= أنا أنا=، و=أنت أنت= .
وماذا
أصنع بوجودك ليكن الفناء للجميع، فما دمت أنت لا كانوا جميعا.
ورياح
نعما ئك هى وجود الدنيا، يا من يكون الأذى منك خيرا من نفع الدنيا.
وأنا لا
أدرى أى شخص هذا الذى أصابته الحيرة منك كثيرا.
ولا يكون الشخص حيا إلا بعنايتك، ولا يستطيع أن محيا دون رعايتك.
ومتى
يحترق ذلك الذى معك، ومتى يجد الرزق من هو بدونك ؟
فقد شربت
ما أمرتنى بعدم شربه، وقد فعلت ما بيتنى عن فعله.
ومعك أكون
صحيحا ( كالسنبلة ) ذات ست حبات، وبدونك أكون ضائعا ( فى قبضة ) الطحان.
وأنا من
حزن الموت فى عذاب، فكن حبيبا لى حتى لا أموت.
فأى حديث وسيف أرسلتهما إلى، ومن أكون
منك يا من انت النجدة لى.
وأى خير
وشر يكونان فى قبضة التراب مع قبولك أنت يا منزها عن العلة.
وتكفى
قيمة التراب أن يكون له لسان من ثنائك.
وعزك رفع
ذل التراب، ورفع رأس التراب حتى العرش.
ولولم تعط الأذن بالكلام، فمن الذى ذكر اسلف
مع كل بعده عنك؟
وإذا لم تكن للخلق جرأة قط، لمدحوك دائما
على المجاز.
وأى شى ء
يفتح على عقلنا وسكرنا، إذ أننا صغار ووجودنا صغير.
فطهر
أنفسنا من الشرور، فاى شى ء تكون قبضة التراب أمام الطاهر.
وبالرغم
من أننى صغير أمام حكمتك، فمن أكون إلا طيب أو شرير.
ويكون
شرنا خيرا لو قبلته، ويكون خيرنا شرا إذا لم ترفعه إليك.
وخيرى وشرى كله أنت يا رب، وإن كان لا
يتأتى منك شر وهذا هو العجب.
فالشرير
هو ذلك الشخص الذى يفعل الشر دائما، والخير دائما جدير بك.
فأنت تريد
الخير بالعبيد جميعا، وليس لعبيدك عنك خبر.
فأعذر
جهلنا فى هذا الحجاب من الهوى والهوس وحسبك علمك.
فإذا كنا
قد قمنا بصفات الكلاب فى أعمالنا، فذلك لأفك لم تضع= الأسدية= فينا فاصفح عنا.
وعلى باب فضلك وحضرة جودك، ومن أجل انجاز
لطف موعودك.
-ما هو منسوب إليك فتوفير،وماهو من فعلنا
فتقصير.
**
Emniyette,
tüm güçlülerin ruhu ve tüm muhtaçlara armağan verenim.
Bana
kendimi iyi hissettirdin, çünkü bana kendimden daha şefkatlisin.
Rahmetine
sınır konmaz, lütfunda kesinti olmaz.
O
halde kula, verdiğin şeylerden borcunu ver ve onu hoşnut ettiğin bir yoldaş
yap.
Kalbimi
dinin kutsallığını zikretmekle güzelleştir, insan bedenimi toprağa ve kokumu
ateşe ver.
Merhamet
etmek ve bağışlamak senin, sendeleyip düşmek benim
Ayık
değilim, sarhoş olsam da beni kabul et; kaydım mı, tut elimi.
Beni
gizlediğini çok iyi biliyorum; Beni izlemen beni gururlandırdı.
Ezelden
beri reddedilmeye mahkûm olanın ne olduğunu bilmiyorum;
Sonunda
kimin arayacağını bilmiyorum.
Seni
kızdırmaya, uzlaştırmaya gücüm olmadığı gibi, iltifatım da Sana fayda sağlamaz.
Yoldan
sapan kalbim şimdi Sana dönmek için [ağlıyor]; insan gözü, pisliğin
temizleyicisi olmuştur.
Sapık
kalbime bir yol göster, gözümün önünde bir kapı aç ki, Senin işlerinden gurur
duymasın, Senin kudretinden korkmasın.
Ey
merhametinle bu sürüyü güden, ama bütün bunlar ne konuşmadır? Deme…hepsi
Sen'indir.
Bütün
mahlûkatı yaratan hepsi senin huzurundadır Kurt'ta Yusuf'ta müsavidir.
Ruhuma
ve bedenime merhamet et ki, kalbimin kederi içimde yatışsın.
Başkaları
sert olduğunda beni onurlandırıyorsun ve diğerleri beni reddettiğinde benimle
buluşuyorsun.
Senden
başkasıyla nasıl samimi olabilirim? Onlar benim için ölü, sen dost olarak
yetersin
Nefsim
seninle olduğuna inandığım sürece, "Ben ben" ve "Sen Sen",
ikilik söylemiyle neden uğraşayım ki?
Hepsi
varlığınla fenâ olmadığı, sürece, hepsinin yok olması için ne yapabilirim.
Ve nimetlerinin rüzgarları dünyanın
varlığıdır, Senden bana gelen ezası dünyanın faydasından daha hayırlı olanım..
Senin
kadar çok hayrete düşmüş birini tanımıyorum
Senin
yardımın olmadan bir insan hayatta kalabilir mi, yoksa Senin lütfundan ayrı
olarak var olabilir mi?
Sana
sahip olan nasıl üzülür; ya da Sensiz olan nasıl zenginleşebilir?
Yemeyin
dediğini ben yedim ve yasakladığın
şeyleri yaptım; Ve senin altı ciheti tutan zatınla sağlıklı bir tahıl (bir başak gibi) olurdum
ve sensiz değirmencinin (tuttuğunda) kaybolurdum.[ Sensiz, bir değirmenin
iniltisiyim]
Ölüm
korkusuyla ızdırap çekiyorum; sen benim aşığınım ol ki ölmeyeyim. Neden bana
sözünü ve kılıcını gönderiyorsun?
Ben
senden değil miyim..Senden başka kim bana yardım edecek?
Ey
hiçbir sebebe bağlı olmayan, bir avuç toprağın iyiliği veya kötülüğü ne fark
eder?
Toprağın
yüceliği budur ki, [Senâi] konuşması överek olmalıdır;
Senin
izzetin toprağın onursuzluğunu giderdi, başını Arş'a kadar yükseltti.
Sen
izin vermeseydin, senden bu kadar uzak olduğu için kim senin adını
söyleyebilirdi?
İnsanoğlu,
kusurlu konuşmalarında Seni övmeye cesaret edemezdi
Küçücük varlığımız aklımız veya sarhoşluğumuz neyi açar ki, gerçekten çok küçüğüz.
Senin
temiz avucunda bir avuç toprak olan bizi nefsimizin şerrinden bizi
arındır/temizle
Senin
hükmünün huzurunda, bilgeliğin özü olsam da, ben kimim ki, iyi mi yoksa kötü mü
sayayım?
Benim
kötülüğüm, kabul ettiğin zaman iyi olur; benim iyiliğim, kötülüğümü reddettiğin
zaman mı?
İyiliğim
de kötülüğüm ve her şey sendendir. Senden
bir kötülük gelmesine şaşarım
Sadece
şer olan kötülük yapar; Sadece tamamen sırf iyi olmak seninledir
Sen
her zaman kulların için iyilik istiyorsun, fakat kullar hayrın Senden olduğuna
dair bilgileri yoktur.
Bu
tutku ve şehvet perdesi içindeki cehaletimizi mazur gör, Fakat Sen her şeyi bilen'den
af dileyebilir.
Eğer
görevimizde köpekler gibi davrandıysak, içimize aslanların vasfını koymadığın
içindir, yine de bizi bağışla.
Cömertlik
Sarayının lütuf kapısında, vadettiğin lütfun gerçekleşmesini beklerken,
Sana
atfedilen bolluk ve berekettir; Bizim yaptığımız fiiller ise kusurlu/noksandır.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar