Tanrı ve Kusursuz İnsan Birdir, çünkü Varlık Birdir
Allah, insanı halifelik tahtına
yerleştirdi ve onu İlahi Vasfın ve Rab'bin Mabedinin suretinin bir aynası
kıldı.
Sonra kendi asli suretini bütün insan
suretlerinin ilksel zemini ve malzemesi yaptı.
…
Kısacası, herkesin sevgilisi,
Ayrı-Tecellinin ve Ayrı-Görüntünün Mükemmelliğidir, bunun bir sonucu olarak,
Kusursuz İnsan, Varlık'ta içkin olan her ontolojik mükemmelliğin tam yayılımını
kucaklayan bir ayna olur. Ve Kâmil'in sevgilisi de, kendisinden başka bir şey
olmayan bu kemaldir. Ama aynı zamanda Varlık'tan başka bir şey değildir, çünkü
Varlık Birdir ve bu konumda tüm çokluk Birlik'e yeniden entegre edilmiştir. Her
durumda Sevgili, Tanrı'nın mükemmelliğidir, daha doğrusu Tanrı'nın Kendisidir,
çünkü O'nun mükemmelliği O'nun Tek Varlığından başka bir şey değildir. Çember
Kendi üzerine kapanmıştır, Birlik gerçekleştirilmiştir, ama şimdi Varlığın mükemmelliklerinin
Dış Tezahürde topyekûn konuşlandırılması çerçevesindedir.
Tanrı hem Sevgidir hem de
Sevgilidir. Ve O'nun Tek Varlığından başka hiçbir şey olmadığına göre O, aynı
zamanda Aşıktır. Ama genellikle “sevgili” ile insan, mahlûk, ya da başka
bir deyişle, Tanrı'nın Tecellisinin henüz kendisinden perdelenmiş olarak ve
kendi potansiyel mükemmelliğini gerçekleştirmeden önce kastedilmektedir.
Bununla birlikte, insan aynı zamanda yukarıda belirtildiği gibi
"sevgili"dir, çünkü sadece o Kusursuz İnsan olabilir ve böylece
Tanrı'nın Sevgisinin nihai amacını gerçekleştirebilir.
Sadreddin Konevî şöyle yazar:
Sevgili, âşığı sever, çünkü o,
kendi kemalini kendi içindeki Belirgin Vizyonunun sebebi ve cemalinin hakim
gücünün tesirini icra ettiği ve özelliklerini yaydığı mahaldir. O halde (insan
da) maşuktur, (o) Âşığın aynasıdır. Tanrı, insanın içinde, Tefsir mahali (yani,
Kusursuz İnsan) somutlaştırılmadan önce Kendi Birliğinde saklı olan kendi
Güzelliklerini açıkça görür. Zira (Allah'ın İsminden türetilen kemalinin
tecellisinden önce), aşırı yakınlık ve benlik O'nu bundan (yani bu Mutlak
Görüşten) perdelemiştir. Sonra, bir tür mesafe ve farklılaşmanın gerçekleşmesi
nedeniyle, başka bir şeyde Kendinin Belirgin Vizyonunu kazandığında, ve zahirde
kendi güzelliklerini gördüğü zaman, yakınlık ve birliğin perde vazifesi görmesi
sebebiyle, onları, bahsi geçen mahal ve ayrım olmaksızın kendisine gelmeyecek
bir aşkla sevmiştir.
Tanrı'nın Sevgisinin nesnesi
Kendisidir; “Gizli Hazine” olarak bilinen, O'nun kendi güzelliklerinin ve
kemâllerinin tecellisidir. O halde Aşk Tanrı'dır, Seven Tanrı'dır ve
Sevgili Tanrı'dır. Hepsi Birdir. Üstelik yaratılışta bir âşık ve maşuk nerede
ortaya çıkarsa, bu birliği gösterirler. Her durumda, aşk, âşık ve sevilen
nihayetinde birdir, çünkü Varlık Birdir. O halde âşık, kendi sıfatlarının
tecellisini sever, tıpkı Allah'ın apaçık-tecelli ve apaçık-görüşün
Kusursuzluğunu sevdiği gibi. Her insan “Varlığın bir nüshasıdır” (nuskbet-i
vücûd yani onun içinde Allah'ın tüm Nitelikleri kucaklanmıştır. İşte bu
nedenle, o potansiyel olarak bir Kusursuz İnsandır. Dolayısıyla insan bir şeyi
sevdiğinde, sadece kendini sever. Yani kendi sıfatlarını ve ontolojik
mükemmelliklerini sevgiliye yansıdığı şekliyle Tanrı'da sevebilir -çünkü Tanrı
onun gerçekliğidir, bizzat Öz'dür- ya da insanın kendi gerçekliğini tecelli
eden yaratıklarda sevebilir,
Bu nedenle Konevî şöyle yazar: “Gerçekte
her âşık sadece kendini sever. Fakat sevgilinin sureti, tam bir yakınlık ve
manevî paralellik (mubadhat) bakımından kendini tasavvur ettiği bir ayna gibi
önünde durur. O halde âşık denilen şey, âşığın kendini sevmesinin ön şartıdır.”
Aşk, ancak âşık ile maşuk arasında var olan ve
her biri diğerini yansıtan karşılıklı paralellik ve yakınlıkla gerçekleşebilir.
Nihayetinde bunun nedeni, tüm sevgilerin ilk örneğinin -yani, Tanrı'nın
İsminden türetilen Kusursuzluğa olan sevgisinin temeline dayanmasıdır. Aşk,
ancak âşık ile maşuk arasında var olan ve her biri diğerini yansıtan karşılıklı
paralellik ve yakınlıkla gerçekleşebilir. Nihayetinde bunun nedeni, tüm
sevgilerin prototipinin, yani Allah'ın Kendi İsminden türetilen Kusursuzluğa
olan sevgisinin tam da böyle bir ikiliğe dayanmasıdır.
Ama aşkın sonu birliktir. Son
tahlilde, Tanrı ve Kusursuz İnsan Birdir, çünkü Varlık Birdir. Hatta,
"İç" olarak Tanrı'nın Öz veya bu haliyle Varlık olduğunu
söyleyebiliriz, oysa "Dış" olarak Tanrı Kusursuz İnsan veya
konuşlandırılan Varlıktır. Ve Tanrı “Zahir ve İçtir” (Kuran LVIL3).
Kaynak: SEYYED HOSSEIN NASR, FAKHRUDDIN
‘IRAQI DIVINE FLASHES, İlahi Parıltılar
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar