Print Friendly and PDF

Kaybolan Filistin

 

Yd. P. Tğm. İbrahim Sorguç'un Anılan
İSTİKLÂL HARBİ
HÂTIRATI

ÖNSÖZ

Bugüne kadar "Birinci Dünya Savaşı" ile "Türk Kurtuluş Savaşı" üzerine değişik nitelikte pek çok anı yayınlanmıştır.

ilgi ve görüşlerinize sunduğumuz bu kitapta da merhum babamın yu­karıda adı geçen savaşlara ait "Kaybolan Filistin" ve "istiklal Harbi Hatıratı" başlıkları ile kaleme almış olduğu anılarını bulacaksınız.

Ben yaşamı boyunca babamın bu savaşlarla ilgili pek çok açıklama ve sohbetlerine şahit olduğum halde onun bu kadar geniş kapsamlı ve yazılı anıları olduğunu bilmiyordum.

Vefatından sonra harp sandığında bulduğumuz ve "Zaman gelecek okunacaktır" diyerek saklamış olduğu bu anılarını çok geç de olsa tarihimize sunmakla büyük bir şeref ve gurur duyuyorum.

Birinci Dünya Savaşı Filistin Cephesi ile ilgili anıları diğer benzerleri gibi aradan zaman geçtikten sonra hatırlanarak yazılmıştır.

Buna karşılık Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi'ne ait anıları ise özel bir değer taşımaktadır.

Çünkü bu anılar okuduğumuz diğer anılar gibi sonradan hafızaya da­yanarak yazılmış değil, 1921, 1922, 1923 yılları boyunca cepte taşınan def­terlere hiç aksatmadan tam 736 gün not edilmiştir.

Belki de bir benzeri daha yoktur.

Bu defa alışılagelmişin dışında, üst kademeden bir kumandanın değil, alt kademeden bir piyade takım kumandanının gözü ile olayları izleyecek­siniz.

Şayet bu olayların içinde saklı kalmış bilmediğimiz bazı gerçekler orta­ya çıkar ve okuyanlar genel olarak bilgi sahibi olurlarsa bende emeğimin Karşılığını almış olurum.

Tarihe ve bilhassa gençlerimize hizmet amacı güden bu çalışmanın Türk İstiklal Harbi'ne gönül vermiş bir araştırıcı olarak beni mutlu ettiği kadar rahmetli babamın da ruhunu şad edeceğine inanıyorum.

Anı sahibinin kişiler, şehirler, olaylar vs. hakkındaki görüşleri günümüzden 73 yıl öncesine ait olup ona göre değerlendirilmelidir.

Filistin Cephesi ile Garp Cephesi'nde babamla birlikte yaşayabilmek için bu cepheler ile ilgili ne kadar kitap yazılmış ise onları tedarik etmeye ve onlara ulaşmaya çalıştım.

Bu kitabımı 65 yaşımda değil de daha önceleri yayınlamak ve arzu ettiğim, hayattaki birçok kişi ile de görüşmek isterdim, nasip değilmiş.

Kitabımızda eğer istemeyerek yapmış olduğumuz hatalarımız ve nok­sanlarımız varsa hepsinin iyi niyetimize bağışlanmasını dileriz.

Anılar okuyucuya içeriğine dokunulmadan aktarılmıştır. Yalnız genç kuşakların okuduklarını daha iyi anlayabilmeleri için bugün artık hiç kul­lanılmayan nısfılleyl, zeval, münhezim gibi bazı kelimeler bugünkü dile değiştirilmiş ve bazılarının da açıklanması ihtiyacı duyulmuştur.

Eski yazı ile yazılmış olan istiklal Harbi Hatıratı'nı bana gerçek bir özveri ile okuyarak bu kitabın yayınlanmasında büyük emeği geçen Yük. Mühendis Sayın Calip Yenal'a burada içten gelen teşekkürlerimi sunarım.

Vatanına ve ailesine karşı bütün görevlerini tamamlayarak huzur içinde hayattan ayrılan babamızın ve O'na bir ömür boyu eşlik eden anamızın aziz hatıraları önünde ailece saygı ile eğiliriz.

Erdoğan SORGUÇ

İzmir- Mayıs 1995

Osmanlı imparatorluğu toprakları içinde iken Filistin'de yapılan savaşlar hakkında bugün ülkemizin insanları ve bilhassa genç nesil hemen hemen hiç bilgi sahibi değildir.

Hangi gaye için akıtıldığı belli olmayan kanlar ve binlerce şehit uğruna, günümüz siyasi arenasında hala önemini koruyan Filistin elimizden nasıl kaybolup gitmiştir?

İnsanları ile dili ve kültürü ile örf ve âdetleri ile bize yabancı ve bizim olmayan bu Filistin topraklarında Türk askerleri acaba ne için savaşmışlardı?

Bu hususta ciltler dolusu kitaplar yazılmış, birbirini tutmayan fikirler ve cevaplar üretilmiştir.

Filistin'deki muharebeler ve Yıldırım Orduları üzerine yerli ve yabancı yazarların yayınladığı eserler çok kıymetli kaynaklardır.

Yukarıda sorduğumuz soruların cevaplarını, bu eserlerde de bulabilir­siniz.

Fakat en doğru ve kesin cevap anı sahibinin Türk istiklal Harbi'ne gi­derken söylemiş olduğu sözlerde saklıdır.

"Mamafih bu defa ne için harb edeceğimi biliyorum."

Bütün büyük muharebeler orta çağlardan beri dünya üzerindeki üç büyük dinin mücadele alanı olan bu Filistin topraklarında yapılmıştır.

Göç halindeki Yahudilere Filistin topraklarında oturma izni veren II.Abdülhamid Han 1897 Basel Siyonist Kongresinde alınan kararları acaba duymadı mı?

191 7 sonlarında anı sahibi Filistin topraklarına savaşmaya geldiği vakit, zamanın İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Balfour "Filistin'de Yahudi halkı için bir devlet kurulmasından yana olduklarını " bütün dünyaya ilan ederken, Türkleri Kudüs'ten ve Filistin'den çıkarmak için İngilizlere büyük destek ve­ren ve onlarla birlikte Türklere karşı savaşan Arapiar bu sözleri neden duy- mamazlıktan gelmişlerdi?

Filistin mağlubiyetinin bazı sebepleri de askeri literatürümüzde hep o zaman ki müttefikimiz Almanların üzerine yıkılmak istenmiştir.

Cephanenin hemen hemen tamamı Alınanlardan geldiği halde bizden cepheye ne yemek ne de elbise gitmiştir. İleriye dönük siyasi ve askeri görüşler çok hatalıdır. En önemli bir zamanda Filistin cephesi yerine Kaf- kaslar ile ilgilenilmiş, 1918 Eylül'ünde Türk kuvvetlerinin Bakü'ye girişlerinden birkaç gün sonra başlayan İngiliz taarruzu nedense gereği gibi değerlendirilmemiştir.

31

Bu taarruz ile oluşan Nablus Meydan Muharabesi sonucunda da koca Osmanlı İmparatorluğu tarihe gömülüp gitmiştir.

Yaklaşık bir ay kadar kısa bir zamanda ta Halep'in kuzeyine kadar perişan bir şekilde çekilen Türk Ordularının uğradığı bu tarifi imkansız fela­kette olaylar tam açıklıkla izlenememektedir. Felaket Mustafa Kemal Paşa'nın dirayeti sayesinde yine de ucuz atlatılmıştır. Albay Sedat Çınar yayınlanan bir makalesinde 1. Dünya Savaşı'na ittihatçıların körü körüne bir Alman hayranlığı neticesi değil İngiltere ve Fransa'nın ittifak tekliflerimizi reddedişleri üzerine, Rusya'nın Osmanlı imparatorluğu üzerindeki emelleri karşısında bilmecburiye girdiğimizi belirtmiş ve bazı Türk tarih yazarlarının çok defa siyasi baskılarla hakikatlara aykırı yazılar yazdıklarını beyan etmiştir. Kaynak eserlerde okuduklarımızla anılarda okuduklarımız da bazen çelişmektedir.

Şimdi zamanı biraz geriye alalım. 31 Ekim 1917 Üçüncü Gazze Mu­harebesi sonrası Filistin Cephesi'ne gelen anı sahibi aradan 35 yıl geçtikten sonra hafızasında kalan olayları bütün çıplaklığı ile bizlere aktarmaktadır.

Okuyacağınız bu anılar sizin Filistin üzerine olan ufkunuzu genişletecektir. Uğranılan bu felakette acaba bilinmeyen güçler de rol oynadı mı diye düşüneceksiniz.

Olayları şimdi bir de Piyade Takım Kumandanı İbrahim Ethem'in gözü ile izliyelim.

Bakalım, Filistin nasıl kaybolup gitmiş?






Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar