Deccal ve Şeytanın Savaşı 2
Tanrı'nın Ordusu 2 (1998) TheProphecy II
Yönetmen:GregSpence
Senaryo: GregoryWiden, MattGreenberg, GregSpence
Ülke:ABD
Tür:Fantastik, Korku, Gerilim
Vizyon Tarihi:27 Kasım 1998 (Finlandiya)
Dil:İngilizce, Almanca
Müzik:David C. Williams
Çekim Yeri:Los Angeles, California, ABD
Nam-ı Diğer:Ashtown: Prophecy II | God'sArmy II | Prophecy II:
Ashtown
Oyuncular:
ChristopherWalken,
RussellWong JenniferBeals,
Özet
Büyük Meleklerden Gabriel, kendisi gibi büyük bir melek olan
Daniel'den olma çocuğun doğmasını engellemek üzere dünyaya gelir. Çocuğu
doğuracak olan ise Tanrı'nın Maymunu adındaki Valerie adlı kadındır. Bu çocuğun
doğmak üzere olduğunu ise Thomas adlı bir keşiş haber vermektedir. Daniel,
Gabriel'in meleklerden oluşan tüm ordusunu yok edince Gabriel de daha yeni
intihar etmiş genç bir kız olan Izzy'den yardım ister. Onun hayatta kalmasını
sağlayarak birlikte inanılmaz bir savaşa başlarlar.
Alt yazı
Tanrım, gözlerimi gördüğüm bu hayallerle kör et.
Duyduğum bu çığlıklarla
sağır et.
Yoksa Tanrı'nın Ordusu'nun
düştüğünü göreceğim.
Ölen on bin meleğin
çığlıklarını duyacağım.
Elime rehberlik yap Tanrım.
Çünkü Cennet Alemi'nin sonu
yaklaşıyor.
TANRI'NIN ORDUSU 2
Cennet'in en karanlık saatinde, bu sayfaları koru, gözet ve bizi gözet.
Çünkü Cennet'in savaşı
Dünya'ya indi.
Thomas Dagget.
Saat sekizi beş geçiyor.
Şimdi hava durumuna bir göz
atalım.
San Fernandoda yaşayanlar bu
sabah camlarının buz tuttuğunu görerek
çok şaşırdılar.
Ama yetkililerin
bildirdiğine göre öğleden sonra hava açık olacak.
Hava sıcaklığı ise merkezde
yaklaşık 20 derece civarında sahil
bölgesinde ise yaklaşık 23 derece civarında olacak.
Saat kaç oldu?
Geliyorum.
Geliyorum.
Elimize yeni gelen bilgilere
göre, 405 Sunset Yolunda - Çabuk olun!
- Ne olmuş?
90l100 Otoyolu'nda araba
kazası geçirmiş.
Yoldan çekilin!
- Kapıyı açın!
- 40, 50.
- Sakın korkma.
- Ne?
Sakın korkma.
Onunla ben ilgilenirim.
Teşekkürler.
Ameliyata hazırlayın!
Durumu iyi değil!
Geliyor!
Gabriel!
O geliyor!
- Neler oluyor?
- Bilmiyorum Peder.
Birden bire çığlıklar atmaya
başladı.
Kapıyı açmaya çalıştım ama
içeriden kilitlemiş.
- Thomas!
- Thomas!
Thomas!
Thomas?
Thomas?
O geliyor William.
Başlamanın zamanı geldi
Gabriel.
Bu benim savaşım değil
ve Cehennem ikimize yetecek kadar büyük
değil.
Doktor Rose, lütfen 124 nolu
odaya gelin!
Lütfen 124 nolu odaya gelin!
Doktor Jawll,
ameliyathaneden bekleniyorsunuz!
Selam!
Kendini nasıl hissediyorsun?
- Bak, ben - Danyael.
Danyael mi?
Beni hatırladın mı
bilmiyorum.
Senden özür dilemek
istiyorum.
Seni öldürebilirdim.
Beni öldürebilmek için
bundan daha fazlası gerekir Valerie.
Konuş benimle.
Tanrım, bizi karanlıktan ve
karanlığın yaratıklarından koru.
Bizi senin yolundan ayırma.
Yolundan ayrılanların bize
zarar vermesine izin verme.
Tanrım, bizi karanlıktan ve
karanlığın yaratıklarından koru.
Bizi senin yolundan ayırma.
Yolundan ayrılanların bize
zarar vermesine izin verme Tanrım.
Maymunlar!
Hiçbir şeyi doğru dürüst
yapamazsınız.
"Karanlığın yaratıkları.”
değil, "Karanlığın varlıkları.”
olacak.
Beni nasıl buldun?
Yaşamak için güzel bir yer.
Şu vizyonlar da neyin nesi
Thomas?
Ne yapıyorsun sen?
Onları parşömen kağıtlarına
mı yazıyorsun?
Yoksa taştan tabletlere mi?
Bildiğim kadarıyla bunları peygamberler yapardı.
Yoksa resim mi yapıyorsun?
Belli birinin resmini.
Onu gördüğünü biliyorum
Thomas.
Evet?
- Kim o?
- İronik, öyle değil mi?
Bir baş melek, Tanrı'nın
gönderdiği vizyonu bir maymuna soruyor.
Evet.
Bir peygamber olmak için
atman gereken küçük bir adım daha var.
Buna dayanabilecek misin?
- Bunu imzalamanız gerektiği
söylendi.
- Daha sonra imzalasam?
Hazır mısınız?
Bir İki Üç!
- Oh!
Bu inanılmaz!
- Harika!
Şuna bakın!
Bunu nasıl yapıyorsun?
Çok iyi!
- Kendinize iyi bakın
çocuklar.
- Hoşça kal!
- Güle güle!
- Teşekkürler!
- Demek bugün çıkıyorsun.
- Geç bile kaldım.
Umarım seni ziyarete
gelmemden rahatsızlık duymamışsındır.
- En azından bunu yapayım
dedim.
- Özür dilemek zorunda
değilsin.
Evet ama sen de sürekli beni bağışlamak zorunda değilsin.
- Bu benim damarlarıma
işlemiş.
- Benimkine de suçluluk
duymak.
Beni yeniden gördüğüne
sevindin mi?
Oradaki çocukların çoğu ölümcül vaka.
İlk başlarda sürekli
iyileşeceklerini umut ediyordum.
Ama sonra bundan vazgeçtim.
- İnsan kendine "Ne
için?
" diye soruyor.
- Sence ne için Valerie?
Şimdi mi?
Haftada 472 Dolar, artı
sosyal haklar.
Bu çok üzücü.
Artık bu duruma üzülmeli
miyim bilemiyorum.
- Belki de üzülmelisin.
- Sen neden kendinden
bahsetmiyorsun?
Anlatacak fazla bir şey yok.
Aramızda ilginç olan sensin.
Öyle mi düşünüyorsun?
Bilemiyorum, bence şu oldukça
ilginç.
- Gençken yaptırdığım bir
şey.
- Öyle mi?
- Evli miydin?
- Evet.
Ne oldu peki?
Üç sene birlikte yaşadık.
Sonra evlendik ve sadece 3
ay sürdü.
Kredi kartlarımı
kullanmadığı zamanlarda, evde polisiye dizileri izlerdi.
Yeryüzündeki en çalışkan
insanlardan biri değildi.
Peki şimdi nerede?
- Gitti.
- Üzgünüm.
Önemli değil.
Sanırım böylesi daha iyi
oldu.
- Çok perişan durumdaydım.
- Valerie!
Aptalın tekiymiş!
Beni sadece eve bırakacağını
sanıyordum.
Burada olmam hoşuna gitmiyor
mu?
Emin değilim.
İyi bir zaman değil mi?
Evet.
İyi misin?
İyiyim.
Ne var?
- Beni kabul ediyor musun?
- Ne?
Ne?
Beni kabul ediyor musun?
Evet.
Valerie?
Kendine iyi bak Valerie.
Valerie?
Tamam mı?
Tamam.
- Çok uzun sürdü.
- Michael zorlamamamı
söylemişti.
Ama ağırdan almanı da
söylemedi.
Uzun zaman oldu Danyael!
Seni yeniden görmek güzel.
Güle güle kardeşim.
Derin bir nefes al Danyael!
Olanları düzeltmek için iyi
bir zaman.
Geri gel!
Şimdi!
Bana sorarsan hiçbir şey
olmadı.
Onunla olan sadece bir
denemeydi Danyael!
Onu bulacağım.
Kaçma!
Çocuklar!
Bu günlerde hiç söz
dinlemiyorlar.
Sen çocuk değilsin Raphael.
Şu maymun.
Kim o?
Nerede?
Neden bu işe burnunu
sokuyorsun Gabriel?
Asıl sen neden bu işe
burnunu sokuyorsun?
Bu benim savaşım!
Sen kendi savaşın yaptın.
Düşmanımın arkadaşı, benim
düşmanımdır.
Tatmin olman için daha kaç
dünyanın yok olması gerekiyor Gabriel?
Sadece bir.
Bu dünyanın!
Ben hırslı biri değilim.
Selam!
Acaba bana yardımcı olabilir
misiniz?
Bir arkadaşımı arıyordum
ve buraya gelmiş olabileceğini
düşündüm.
- Çok fazla sayıda
müşterimiz var efendim.
- Eğer bu şey ona ait
ise - Fiş.
- Evet fiş.
Eğer bu fiş ona ait ise nerede oturduğunu şu şeye bakarak bulabilir
misiniz?
- Şu şey her neyse.
- Tabii.
Pekala.
Bu giysi zaten geri alınmış.
Bu nedenle ona ait bilgi
veremem.
Sorun olmaz.
Biz akrabayız.
Arkadaş olduğunuzu
söylemiştiniz.
Beni yakaladınız.
Ben sadece Başının burası mı, yoksa burası mı ağrıyor?
Burası.
Peki ya miden?
Bulantı burada mı, yoksa
burada mı?
Sanırım burada.
- Sana yumurta yapayım.
- Gerek yok, cornflakes
yerim.
- Sen yumurta seversin.
Yumurta yapıyorum.
- Yumurta istemiyorum.
Her sabah benden yumurta
istersin.
Yumurta yapacağım!
- Nana, yumurta istemiyorum!
- Sıska olmak için mi
yemiyorsun?
- Öyle bir şey yok.
Canım yumurta istemiyor!
- Yoksa hamile misin?
Hamile mi?
Ah, hamileymişim!
Üşüttüm Nana, sadece
üşüttüm!
İşte ben bu yüzden hemşire
oldum Her midesi bulananın hamile
olmadığını sana ispatlayabilmek için!
Evet?
Büyükannenin tıp okuluna
gitmediğine emin misin?
- Bir hata olmalı.
- Hata yok Valerie.
Sen hamilesin.
Bu mümkün değil Kate.
Sadece bir erkekle birlikte
oldum.
- O da birkaç gün önceydi.
- Bir şey daha var.
Sadece hamile değilsin.
Test sonuçlarına göre sen
hamileliğinin 6.
haftasındasın.
Selam!
Bitti.
Oh!
Bu inanılmaz lzzy.
Bunu yapmak için daha iyi
bir gece olamaz Julian.
Bu sana sahip olabilmemin
tek yolu.
Çünkü başka türlü sana sahip
olamam.
Mektupta bunu da yazdım.
Bu çok güzel Julian.
- Hazır mısın?
- Hazırım.
Ben hazırım.
Cennet'te görüşürüz bebeğim.
Orada görüşürüz.
Gösteri zamanı!
Kimse yok mu?
Bu çok kötü.
Yoğun bakım tatlım.
Izzy?
Izzy!
Isabelle!
Geri dön.
Geri dön.
Orada olduğunu biliyorum.
Geri gel artık.
Kendine gel!
Kendine gel!
Selam!
Saçını beğendim.
- Julian?
- O gitti!
O öldü.
Yani nalları dikti.
Bak, yardımına ihtiyacım
var.
Bunun şu anda zor olduğunu
biliyorum.
Sakın başlama.
Sakın başlama!
Yapma lütfen!
O öldü.
- Julian!
- Darmadağın oldu.
- Julian!
- Haydi kızım, haydi!
- Haydi kızım, yapacak
işlerimiz var.
- Julian!
Julian!
Kendimi öldüremedim mi?
Hem evet, hem hayır.
Bunun cevabı bana bağlı.
Aman Tanrım!
- Onun yaptığını nereden
biliyorsunuz?
- Elleriyle kurbanın
kalbini çıkardığını gören bir tanık
var.
Ayrıca olay yerinde bunu
bırakmış.
Bu hasta kimlik numarasını
araştırdık ve ona ait olduğunu belirledik.
Bize onun hakkında neler
söyleyebilirsiniz?
- Hiçbir şey.
Onu pek iyi tanımıyorum.
- Şuna bir bakın.
Bu size bir şey
çağrıştırıyor mu?
Evet, onda da böyle bir
- Siz Valerie misiniz?
- Evet.
- Hemşire misiniz?
- Evet.
- İşiniz bitti mi?
- Evet, onu alabilirsin.
Benimle gelin.
- Size ne söyleyebilirim
bilmiyorum.
- Sus ve beni dinle!
Şimdi beni iyi dinle.
Her iki kulağınla birden.
Bu ofiste binlerce ceset
gördüm.
Buna kömürleşene kadar
yanmış paramparça olmuş, kim olduğu
tespit edilemeyecek durumda olanlar dahil.
Evet, anlıyorum ama bütün
bunların benimle ne ilgisi var?
Konuşma Val.
Doğranmış cesetler, derileri
yüzülüp masa örtüsü olarak
kullanılanlar.
- Bu sizin işiniz.
Yine konuşuyorsun.
Hayır!
Dinle!
4 yıl kadar önce buraya bir
ceset geldi.
Aynı şunun gibi bir dövmesi
vardı.
Aynı onun gibi dağılmıştı.
Gözleri yoktu.
Ama ben ofisime gelen bu
şeyin ne olduğunu kendim çözmeliydim.
Olay gittikçe
garipleşiyordu.
Beyaz hücreleri, optik
sinirleri yoktu.
Orada önümde yatanın hiçbir zaman doğmamış olduğunu anladım!
- Bu imkansız.
Ben de öyle düşünmüştüm.
Ama bir gece, kendi kendine
alev alıp yandı.
Böyle bir cesedin varlığını
gösteren tüm kayıtlar yok oldu.
O cesetle herhangi bir
ilgisi olan herkes ya öldü, ya da
delirdi.
Arkadaşım Thomas'dadahil.
- O kim?
- Bir polis.
Rahip olmuştu.
- Her Noel'de bana peynir
gönderirdi.
- Onu nerede bulabilirim?
Bulamazsın.
Öldü.
St. Gregory Manastırı'nda
yanarak kül oldu.
Yanarak kül oldu da ne
demek?
Sen iyi bir insana
benziyorsun Val.
Beni dinle ve yoluna git.
Bu işe bulaşma.
Selam Joe!
Güle güle kardeşim.
- Teşekkürler.
- Bayan Rosales, size başka
ne söyleyebilirim bilmiyorum ama onun
ölümü buradaki herkesi şok etti.
- Thomas tarikatımızın iyi
bir üyesiydi.
- Daha önce polis olduğunu
duydum.
Size hiç baktığı davalardan
bahsetti mi?
İlginç bazı vakalardan?
Bayan Rosales, gerçekten
size daha fazla bilgi veremem.
Anlıyorum Peder.
Ancak, bir süre önce bir
şeylere bulaşmış ve sanırım ben de bir
şekilde bu işin içine girmek zorunda kaldım.
Bu meleklerin kullandığı bir işaret.
Yahudilere göre Tanrı tüm meleklerini bir işaretle
damgalamış.
Bana da Thomas söylemişti.
O bu konularda uzmandı.
Neden peki?
Pekala, bu aslında pek konuştuğum bir konu değildir.
Ama sizin için çok
önemliymiş gibi görünüyor.
Gelin.
Thomas melekler konusunda
çok takıntılıydı.
Bazı hayaller gördüğünü
söylüyordu.
Dediğine göre, Tanrı insan
nesliyle çok fazla ilgilendiği için
meleklerden bazıları bunu kıskanmışlar ve insan neslini yeryüzünden silmeye karar vermişler.
Liderleri de baş melek Gabriel'miş.
Lütfen oturun.
Sorun şu ki, bu başkaldıran
melekler hala Tanrı'ya bağlı olan
meleklerle ters düşmüşler.
Bu da yukarıda bir çeşit
sivil savaş çıkmasına neden olmuş.
Thomas'ın dediğine göre son
bir çarpışma daha olacakmış.
Ve eğer iyiler kazanırlarsa,
sorun yok.
Peki ya kazanamazlarsa?
Eğer kazanamazlarsa İşte.
Ne anlama geliyor?
"Yanan Cennet'in
külleri yeryüzünü kaplayacak.”
Madem iyi bir kahindi, bu
savaşın nasıl biteceğini de söyledi mi peki?
Bu biraz metaforik.
Cennet'in ve Dünya'nın
birleşmesinden bahsediyor.
- Bir "Nefilim.” in
gelişinden.
- Neyin?
"Nefilim.”
Bir melek ve bir insandan doğan çocuk.
Yaratılış kitabında
bahsediliyor.
Açıkçası bunu ne yapacağımı
bilemiyorum.
Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladıklarında onların kız
çocukları doğmaya başladığında,
Tanrı'nın oğulları ne kadar güzel olduklarını
gördüler ve istediklerini seçerek kendilerine eş yaptılar.
Nefelimler o zaman doğmaya başladılar.
Tanrı'nın oğulları,
insanların kızlarına giderek onlardan çocuk yaptılar.
Onlar çok güçlü ve
ölümsüzdüler.
Yani bilgisayar kullanmayı
bilmediğin için mi beni hayatta tutuyorsun?
Numarası neydi?
3-3-6-6.
Tamam!
Bir şeyler oluyor.
- Bu o mu?
- Bilmiyorum.
Rosales.
Valerie.
Bu gelinlik o özel gününüzü
daha da özel yapacak.
Nana?
Düğün gününüzde nikah
masasına bu gelinlikle oturursanız uzun
süre akıllardan silinmeyen bir gelin olacaksınız.
- Bu gelinlikte en iyi
kalite saten ve dantel kullanıldı.
- Nana!
Bu doğru Jack.
Kumaşın kalitesi zaten
açıkça belli oluyor.
Carol, ayrıca bu gelinliğin fiyatı da çok uygun.
Bunu giyen gelin, düğün
gününde zarafeti ile göz kamaştıracak.
Nana?
Eğer bugün satın alırsanız
dört eşit taksitten de yararlanabilirsiniz.
Nana?
Nana?
Nana!
Nana!
Nana artık yaşamıyor.
Zaten fazla vakti de
kalmamıştı.
Ayrıca birazdan olacakları
görmek isteyeceğini de sanmıyorum.
Olaya şu açıdan bak:
Birazdan ona kavuşacaksın.
Karnında ne taşıdığın
konusunda hiçbir fikrin yok.
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Burada olan şey kesinlikle
kişisel değil.
Tamamen iş.
Bu en iyi yaptığım şeydir.
Kaç!
Ne istiyorsun?
Dans etmek mi?
Tek istediğim biraz saygı.
Bunu sana kimin yaptığını
sakın unutma.
Yürü!
Bu o!
Gaza bas!
Dur!
Geri git!
Geri git!
Canın yandı mı?
Köpeğe çarpma sakın.
Kimseyi öldüreceğimden
bahsetmemiştin.
Julian için yap.
Ona olan aşkın için.
Yap şunu!
Aferin kızım!
Hemen buradan defol.
Valerie!
Kimse yok mu?
Yardım edin!
Kimse yok mu?
- Kimsin sen?
- Bildiğini sanıyordum.
- Bana cevap vermedin.
- Özür dilerim.
- Yapabildiğimin en iyisi bu.
- Yapabildiğinin en
iyisiymiş!
Yapabildiğinin en iyisi
yeterince iyi değil!
Sana anaokulunda ne öğrettiler bilmiyorum ama en iyin bu
durumda yeterli değil!
Beni baştan çıkarıp yattın!
Büyükannem öldü!
Evime bir manyak girdi!
- Ve beni öldürmeye çalıştı?
Kimdi o?
- Gabriel.
- Sen aklını kaçırmışsın.
- Valerie, lütfen.
Anlamıyorsun.
Çok iyi anlıyorum.
Sen bir psikopatsın!
Ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsun.
Bu bir sır.
Ve bu sır bize verildi.
Bir çocuk doğacak.
Çocuk benim türümle, senin türünün bir karışımı olacak.
Bu çocuk bu savaştaki
kardeşlerimi bir araya toplayacak.
Bu çocuk sana verildi.
Sıyırmışsın!
Sen kafayı sıyırmışsın!
Sen kesin şu ortalıkta
ellerinde kutsal kitapla dolaşan
tiplerden olmalısın.
- Bana inanmalısın.
Kardeşlerim dediklerin,
kesin sürekli beyaz elbiselerle dolaşıyorlardır.
Ve bir de internet sayfanız
vardır.
Haftasonları toplanıp çikolatalı kek yiyorsunuzdur.
Korkma!
Bu akşam bu civarda garip
bir şeyler gördünüz mü bayım?
- Bir araba hırsızlığı rapor
edildi.
- Hayır memur bey.
Yani hiçbir şey görmediniz,
hiçbir şey duymadınız, öyle mi?
Aslına bakarsanız memur bey,
pek dikkat etmedim.
Kadınımla birlikteydim.
7 Charlie 63, lütfen cevap
ver!
Dorffman cevap ver!
- Evet ben Dorffman.
- Affedersiniz bir şey sorabilir miyim?
O aletle birbirinizle mi
konuşuyorsunuz?
- Evet, bu bir telsiz.
- Bu bir mucize.
63 beni duyuyor musun?
Dorffman, lütfen cevap ver.
63 orada mısın?
Peki, söyle bakalım.
Bu nedir?
- 63 cevap vermiyor.
Ne olduğuna bir bakın.
- Ve de bu?
7 Charlie 63 cevap
vermiyormuş.
En son bulunduğu yere
birileri gönderilsin.
Sanırım ufak bir iletişim
problemimiz var.
Ne dersin?
Sorun yok.
Gel buraya.
Gel buraya, haydi.
Korkma.
Haydi gel.
Otur.
Julian'la birlikte olmak istiyorum.
Lütfen!
Neden ölmeme izin
vermiyorsun?
Birbirimizi iyice anlayalım:
Ben yıldızların ilk doğdukları anı gördüm.
Ve adı Meryem olan genç bir
kadına karnında taşıdığı çocuğun kim
olduğunu haber verdim.
Nehirleri kana dönüştürdüm.
Kralları kötürüme.
Ve şehirleri kuma.
İşte bütün bunlardan
dolayı sana hesap vermek zorunda
olmadığımı düşünüyorum.
Bir çocuğun olacak.
Onu büyüteceksin.
Sonra okulun ilk gününde
onu okul servisine bindireceksin ve o
bir daha geri dönmeyecek.
Ya da genç bir erkek
olduğunda, bir nehre dalacak ve bir daha çıkmayacak.
Ve ben bunu kabul etmek
zorundayım, öyle mi?
Zaten hayat böyle değil mi?
Bu sana, beni kullanma
hakkını verir mi?
- Benim kararım değildi.
- Ama senin seçimindi.
Hiçbir zaman seçme şansım
olmadı Valerie.
Dinle seni Michael'a
götüreceğim.
- Michael mı?
O seni koruyabilir.
Diğerleri ile birlikte bir
yerdeler.
Nerede olduklarını
bilmiyorum ama onu bulmaya çalışacağım.
Bir kitap var.
Bir rahip verdi.
Sizin savaşınızla ilgili
vizyonların ve kehanetlerin kaydı var.
- İşine yarayabilir?
- Nerede?
Arabada.
Evimin orada.
Sana bir şey sorabilir
miyim?
Evet.
Benim şansım ne kadar?
Dürüst ol.
Bilmiyorum.
Burada kal.
Kilisede güvendesin.
Trinity Kilisesi'nden alarm!
2222 Western Yolu!
Tüm serbest birimler!
Tüm serbest birimler!
Gördün mü?
Bunu işte bu yüzden aldım.
Haydi yürü.
Gel!
Haydi gel!
Burası NM-19, Trinity
Kilisesi'ne gidiyorum.
Anlaşıldı NM-19.
- Efendim, buraya
giremezsiniz.
- Tamam.
Cennet Bahçesi.
Dikkatli ol!
Burada olduğunu biliyorum
Val!
Kokunu alıyorum!
Ve seni görüyorum.
Neden saklanıyorsun?
Sana bir yararı olmaz.
Danyael sana her ne söylediyse yanlış biliyor.
Ben bunu daha önce de
yaşadım.
Senin türün, benim
türümle Bu iyi bir karışım değil.
Bir meleğin gücü ve bir insanın özgür iradesi.
Anneler buna bayılırlar.
Ama başlangıçta Doğuma kadar
O şeyi içinden çıkarmak için kendini kesen kadınlar gördüm ben.
Çünkü içlerinde taşıdıkları
şeyin lanetini biliyorlardı.
Onları kimse sevmez.
Sert bir şey bul ve şu işi bitirelim.
Şimdi, burada olduğuna göre.
Yavaş ol ve benden özür
dile.
Kıpırdama!
Ellerini kaldır!
Yardım edin!
- Ateş etmeyin!
- Gabriel!
Yardım edin!
Olduğun yerde kal!
Elindekini yere bırak!
Hayır, durun!
Isabelle mi?
Izzy!
Izzy.
Bize doğruyu söylemelisin.
Onun kim olduğunu söyle.
Ölüm Meleği.
Sana kahve getireyim.
Güzel ceket.
- Kilisede ne işi vardı?
- İnsanlığın kurtarıcısını
öldürecekti.
Ona sorsanıza.
Nasıl.?
Uyursan, gemin batar.
Bakalım burada ne varmış?
O nedir?
Bu yarının gazetesi.
Gidelim, ölü maymun!
Haydi kalk.
İstemiyorum.
Pekala nerede olduklarını
bile bilmiyorsun.
- Ama nereye gittiklerini
biliyorum.
- Nereye?
- Cennet Bahçesi'ne.
- Nereye?
- Cennet'e.
Ben gidip başka bir araba
bulayım.
Burası.
Elimi tut.
Cennet burası mı?
İnsan burada yaratıldı.
Sadece o!
Michael onunla yalnız
görüşmek istiyor.
Merak etme.
Korkma!
Bu sizin geleneklerinizde de
var değil mi?
Ölüler için mum yakmak.
Michael mı?
Ne köhne yer!
Uzun zaman oldu.
Şefe geldiğimi haber verir
misin?
Onu sakın yeme!
Bana güven.
Şimdiye kadar çok mum
yaktım.
Bu benim için mi?
Hepimiz için olabilir.
Danyael beni koruyabileceğinizi söyledi.
Eğer bunu yapabilseydim, bu
savaş çok uzun zaman önce biterdi.
Bütün bu yolu boşu boşuna mı
geldiğimi söylüyorsunuz yani?
Eğer inanmak istediğin
buysa, o zaman evet.
Buna inanamam.
O zaman inanma.
Demek burada yaşıyorsun.
Seni zor tanıdım.
Çok değişmişsin.
Konuş benimle!
Neden savaşıyoruz?
Ben savaşmak istemiyorum.
Biz bir aileyiz.
Ne istediğimi biliyorsun.
Senin istediğin, seni
yürüyen bir trajedi haline getirdi kardeşim.
Lucifer bile seni kabul etmezdi.
Bu çok şaşırtıcı.
- Çünkü ikinizin çok ortak
yönünüz var.
- Ben ne yaptım?
Neden benimle bu şekilde konuşuyorsun?
Nasıl beni onunla
karşılaştırırsın?
Yaptığım her şeyi hepimiz
için yaptım.
Böyle olmasını istemiyorum!
Böyle olmasını istemiyorum!
Daha önce olduğu gibi
olmasını istiyorum!
- O zaman itaat et!
- Kime?
Konuşan maymunlara mı?
İtaat et Gabriel.
Yoksa şimdiye kadar bir
kulun çarptırıldığı en yüksek cezaya
çarptırılırsın.
- Hiç sanmıyorum.
Buradaki numaralar farklı
bir şey söylüyorlar.
Şöyle ya da böyle, bu
savaşın bitmesi gerek.
Bunun üstesinden
gelebileceğine inanıyor musun?
Gel o zaman.
Kardeşler izleyecekler ama
kimse sana karşı bir harekette bulunmayacak.
Söz veriyorum!
Michael lütfen!
Onu yakalamasına izin
veremezsin!
Yaşamak ya da ölmek onun
kendi seçimi, bizim değil.
Onun bu şekilde ölmesine
izin veremem.
Bana karşı gelmek pahasına
olsa bile mi?
Evet.
Bu taraftan!
Danyael!
Michael onun içeri girmesine
izin verdi!
Bu taraftan!
- Git haydi!
- Peki ya sen?
Önemli olan sensin.
Git haydi.
Ah!
Demek buradasın!
Özgürlüğün bedeli!
Ne yapman gerektiğini
biliyorsun.
Gel haydi!
Canımı sıkan bana karşı
gelip o maymunla yatmış olman değil.
Bundan hoşlanmış olman.
Yoksa ona aşık mı oldun?
Sen aşk hakkında ne bilirsin
ki Gabriel?
Ailene karşı geldin!
Her şeyin eskisi gibi
olmasını istiyorum.
Sen bizdensin.
Onlardan biri olmayı tercih
ederim.
Bu çok kötü.
Teşekkürler.
- Zamanı gelmişti.
- Evet.
Güzel hareket.
Julian'a selamını söylerim.
Julian'ın nerede olduğu konusunda hiçbir fikrin yok!
Valerie!
Bunun için Canın cehenneme!
Şimdi canın yanacak!
- Haydi gel, gitme zamanı.
- Eğer Tanrı ölmemi
isteseydi bunu yapmana çok daha önce
izin verirdi.
Bunun seninle bir ilgisi
yok.
Karnında taşıdığın şeyle
ilgisi var.
Bir meleğin gücü ve bir insanın özgür iradesi.
Ben sadece benim olanı
istiyorum!
Cenneti!
Anlıyor musun?
O benim Cennetim!
Pekala, şunu basitleştirelim.
Söyle!
Onun yanında olmadığını
biliyorsun.
Söyle!
O ve sen, en son ne zaman
konuştunuz?
Uzun zaman oldu.
Biliyor musun?
Aslında o seninle
konuşuyor ama onu dinlemeyen sensin.
- Nereden biliyorsun?
Onu duyabiliyorum.
Ne diyor?
Atla!
İşte cevabın kardeşim.
Sonunda, en çok korktuğun
şeye dönüşürsün.
Güle güle Gabriel.
Peki şimdi ne olacak?
Geleceği göremem Valerie.
Çocuğum doğduğunda, onu
benden alacaksın değil mi?
Onun için değerli olan tek
şey bu çocuktu.
Önem verdiği tek şeydi.
Çocuğu senden de daha
önemliydi.
O bende kalacak.
Onu ben büyüteceğim.
Belki bir gün okul servisine
binecek ve geri dönmeyecek.
Ya da belki bir gün, bir
nehre dalacak ve sudan çıkmayacak.
Bu riski göze alacağım.
Bu kararı sen veremezsin
Michael.
5 YIL SONRA Anne, tatil ne
zaman?
Daha bir ay var.
Ve sonra yaz gelecek.
- Şimdiden başlayamaz mıyız?
- Hayır.
Başlayamayız.
Ah, onu göndermeyi hiç
istemiyorum.
Bir şey olmaz.
İnançlı olman gerekiyor.
Bir saniye, şunu vereyim.
- Bu senin için.
- Nasılsın?
İyiyim.
Bu seni sıcak tutar.
- Teşekkür ederim.
- Kendine iyi bak.
- Neden bu adama iyi
davranıyorsun?
- Çok tatlı biri.
- Eskiden bir melek olduğunu
söylüyor.
- Telefon çalacak.
Kimin aradığını bileceksin.
Her şey daha iyi olacak.
Telefon çalacak.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar