Print Friendly and PDF

Abdülkadir Cami Baykurt



1877-1949 yılları arasında yaşamış asker ve siyaset adamı:
Abdülkadir Cami Baykurt, Osmanlı Devleti'nin son dönemine tanıklık etmiş. Milli Mücadelenin başarısı için önemli görevler üstlenmiş, benimsediği fikir ve görüşler doğrultusunda siyasî faaliyetlerde bulunmuş bir Türk aydınıdır.
Abdülkadir Cami Baykurt gençlik yıllarından itibaren kendini, dağılmakta olan bir devleti ayakta tutabilme çabaları içinde bulmuş, bu doğrultuda kendisiyle aynı endişeyi duyan öğrenci, memur ve sivil kesimin oluşturduğu İTC'nin çalışmalarına katılmıştır. Abdülkadir Cami Baykurt'un cemiyet içerisindeki faaliyetleri hakkında bilgiler oldukça sınırlıdır. Ancak cemiyetin kendisini, II. Meşrutiyetin ilanından sonra yapılan I. Meclis-i Mebusan seçimlerinde Fizan Sancağından aday göstermesi cemiyet içerisinde önemli mevkie geldiğini göstermektedir.
Abdülkadir Cami Baykurt, II. Meşrutiyetin ilk meclisinin çalışmalarına katılmasıyla askeri üniformayı üstünden çıkartmış ve yaşamının sonuna kadar siyasi saha da etkinlik göstermiştir. Bu dönemde 1TC ile anlaşmazlığa düşerek cemiyet ile bağlarını koparmıştır (Nisan 1910). Çalışmada, bu ayrılığın sebeplerine ulaşılmamıştır. II. Meşrutiyet döneminde Abdülkadir Cami Baykurt'un faaliyetlerinde plan ve programsızlık hissedilmekte, daha doğrusu siyasî açıdan düşünce yapısının tam şekillenmediğini görülmektedir Hizb-i Terakki gibi ÎTC'nin sol kanadını oluşturacağı söylemiyle hareket eden bir grubun içinde yer aldığı gibi Türk siyasî tarihinin ilk milliyetçi partisi olan Milli Meşrutiyet Fırkasının çalışmalarına da katılmıştır.
Balkan Savaşları’nın Türk milletinde yarattığı hüsran ve öfke Abdülkadir Cami Baykurt'ta da görülmekte, bu dönemde İJham gazetesinde yazdığı yazılarda Osmanlı Devleti içerisinde Müslüman unsurlara ağırlık veren bir politika takip edilmesini tavsiye etmektedir.  Bu görüşün mevcut durumun yarattığı bir fikir olduğu görülmektedir. Nitekim I. Dünya Savaşı sonunda Arap nüfusun yaşadığı toprakların elden çıkması sonucu, Abdülkadir Cami Baykurt bu sefer, Türk unsura ağırlık veren bir politika izlenilmesi gerektiği inanmakta, asgari düzeyde milliyetçi bir düşünceyle hareket etmektedir.
Mütareke dönemi olarak adlandırılan savaş sonrası süreç Abdülkadir Cami Baykurt’un siyasî alanda en faal olduğu yıllardır. Ayrıca yine bu dönemde, düşünce yapısında önemli değişikliklere neden olacak fikirlerle de tanışacaktır. Mütareke döneminin başında Abdülkadir Cami Baykurt, memleketi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak kaygısıyla bir takım teşebbüslerde bulunmuştur. Ancak önce manda ve himaye gibi bağımsızlığa aykırı faaliyetlerde bulunmuş sonra Milli Mücadele safına geçmiştir.
Milli Mücadele cephesinde yerini almasından sonra bu teşkilatın üst kademelerine kadar yükselmiş, TBMM'nin ilk hükümetinde Dâhiliye Vekili olmuştur. Vekilliği döneminde Meclis ve hükümet başkanı Mustafa Kemal Paşa ile hükümet ve vekâletin yetkileri üzerine anlaşmazlık yaşamış ve istifa etmiştir. Bu hadise Abdülkadir Cami Baykurt'un Mustafa Kemal Paşa'ya karşı cephe almasına neden olmuş, siyasî temsilci olarak gönderildiği Roma'da, İTC önde gelen isimlerinin Mustafa Kemal Paşa'yı mevkiinden uzaklaştırmak için tasarladıkları planlarına destek vermiştir. Oysa II. Meşrutiyet döneminin başında İTCden istifa ederek muhalefet safına geçen Abdülkadir Cami Baykurt, Mütareke döneminde de İTC muhalifliğiyle bilinmektedir. Bu durum siyasette safların çok çabuk değişebileceğini göstermektedir.
Abdülkadir Cami Baykurt, Roma'da Ankara Hükümeti'nin temsilciliği döneminde Milli Mücadelenin sesini Batı kamuoyuna duyurmuş, orduya askerî malzeme temin etmiş ve hükümeti adına diplomatik ilişkilerde bulunmuştur. Temsilcilik görevine Celaleddin Arif Beyin atanması üzerine TBMM'nin çalışmalarına katılması için geri çağrılmış, ancak dönmesini geciktiren bir takım sebepler ileri sürmesi üzerine 21 Ekim 1922'de müstafi sayılmıştır.
1923 yılında yurda dönen Abdülkadir Cami Baykurt II. Dünya Savaşı sonuna kadar siyasetle uğraşmamış, derin bir sessizlik içinde inkılâp sürecini izlemiştir.
Öğretmenlik, dergilerde köşe yazarlığı ve tercümanlıkla yaptığı bu yıllarda mütareke döneminde tanıştığı sosyalist ideoloji düşünce yapısını biçimlendirmiştir.
II. Dünya Savaşı sonrası tüm dünyada esen demokrasi rüzgârından Türkiye de nasibini almış, Mecliste ve basında iktidara karşı muhalif sesler yükselmiştir. Abdülkadir Cami Baykurt bu dönemde basın alanında faaliyet göstererek benimsediği görüş doğrultusunda kamuoyunda etkinlik sağlamak istemiş, siyasî tarihimizde çok partili hayata geçiş süreci olarak adlandırılan 1945-1950 yılları arasında sol camiada adından söz ettirmiştir.
Abdülkadir Cami Baykurt bu dönemde siyasî alanda etkinlik sağlamak isterken Mondros Mütarekesi döneminde elde ettiği şöhretten yararlandığı görülmektedir Ayrıca onun bu şöhretinden başta Sabiha-Zekeriya Sertel olmak üzere dönemin sol/sosyalist camiası da faydalanmak istemiş, bu kişiler Abdülkadir Cami Baykurt ile birlikte siyasî faaliyetlerde bulunmuştur. Aslında bu durumu danışıklı dövüş olarak
Abdülkadir Cami Baykurt bu dönemde siyasî alanda etkinlik sağlamak isterken Mondros Mütarekesi döneminde elde ettiği şöhretten yararlandığı görülmektedir Ayrıca onun bu şöhretinden başta Sabiha-Zekeriya Sertel olmak üzere dönemin sol/sosyalist camiası da faydalanmak istemiş, bu kişiler Abdülkadir Cami Baykurt ile birlikte siyasî faaliyetlerde bulunmuştur. Aslında bu durumu danışıklı dövüş olarak değerlendirmek daha doğru olur. Abdülkadir Cami Baykurt siyasî çevrelerce tanınmakta. Celal Bayar ve Fevzi Çakmak gibi dönemin önde gelen şahsiyetleriyle dostluğu bulunmaktadır. Buna nazaran Serteller ise Tan gazetesi gibi yüksek tirajlı bir yayın organına sahiptir. Söz konusu bu şartlar aynı siyasî ideoloji benimseyen Abdülkadir Cami Baykurt ve Sertel çiftinin birlikte hareket etmesini sağlamıştır.
Abdülkadir Cami Baykurt’un sosyalizmi İslamiyet yoluyla topluma yayma fikri ise oldukça dikkat çekicidir. Kendisi Türk milletinin büyük çoğunluğunun dindar olduğunu söylemekte, din yoluyla bu ideolojinin halka benimsetilebileceğini düşünmektedir. Ayrıca İslamiyet ile sosyalizm arasında benzerlikler olduğunu da iddia etmektedir. Ancak Abdülkadir Cami Baykurt bu düşüncesini kamuoyunda ifade edememiş, bu dönemde giriştiği siyasî faaliyetlerde başarı sağlayamamıştır.
Abdülkadir Cami Baykurt'un yukarıda anlatılan bu faaliyetleri aynı zamanda yakın dönem tarihimizin önemli siyasî gelişmeleridir. 72 yıllık yaşamı boyunca kendisi bu gelişmelere tanıklık etmiş, bazılarında da aktif rol oynamış ve her dönem de muhalif kimliği ile ön plana çıkmıştır.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar