Print Friendly and PDF

Ahmet Cevat Ahundzade

Bunlarada Bakarsınız



1892-1937 yılları arasında Azerbaycan’da yaşayan ve bütün ömrünü  vatan ve milletine adayan, ömrünün sonuna kadar da insanına milli duygu ve milli düşünceyi  anlatmayı gaye haline getirmiş hayatının sonuna kadar Rus zülmü altında inim inim inleyen bir şairdir.  Asıl ilhamını Kur’an ve hadislerden alan Cevat, hür düşünen ve bu düşüncesinin başkalarıyla  paylaşmaktan çekinmeyen bir insandı. Bundan dolayıdır ki, Rusların bütün yasakçı baskılarına  boyun eğmeyerek, milli ruh ve milli düşünceyi bir takım sembollerle şiirlerinde ifade ederek,  milletine hak olan davasını anlatmayı başarmıştır.
Ahmet Cevat AHUNDZADE, 5 Mayıs 1892 yılında Şemkir İlinin Seyfeli kasabasının  Mehirli köyünde dünyaya gelmiştir. Anası Yahşı hanım, babası ise İmam Muhammed Ali’dir.  Ahmet Cevat vatanı ve milleti uğrunda her türlü çile ve ızdıraba katlanmış bir şairdir.  Bunun  yanında değişik tercümeleriyle  de  Azerbaycan edebiyatına da büyük hizmetleri olmuş birisidir.
 Ahmet Cevat, ilk tahsilini 1906-1912 yılları arasında Gence medreselerinde almıştır.  Tahsilini  tamamlayan Cevat, sırasıyla Gence, Guba şehirlerinde öğretmenlik hayatına başlar.  Yaşam şartlarının olumsuzluğuna rağmen, şerefli bir meslek olan öğretmenliği hakkıyla yerine  getirmiş,  ömrünün  29 yılını bu şerefli mesleğe atamıştır. Bunun yanında çeşitli hayır  cemiyetleri kurarak, I. Dünya savaşında Ermeni zülmüne maruz kalan insanlara yardıma  koşar. Birinci Dünya savaşında Türkiye’nin yaşadığı zorlukları gören Cevat, ‘Kafkas  Gönüllüleri Birliği’  terkibinde gönüllü olarak  Balkan savaşlarında  Türk ordusu içinde bir  nefer gibi savaşır. 
Ölümünden kısa bir süre önce 1937 yılında evi talan edilerek, bütün kıymetli eserleri  yakılarak imha edilir. 1925 yılında  yayınlanan  ‘Göy Göl’ şiirinde Ahmet Cevat, Türkçülük  yapıyor gerekçesiyle ilk defa tutuklanır.  Ahmet Cevat’ın bundan sonraki hayatı hapislerde,  zindanlarda  çilehanelerde  geçer. İşkenceyle geçen yılları 12 Ekim 1937 yılında Bakü’de  kurşuna dizilerek son bulur. Ne acıdır ki, Onun mezarı hakkında hala ne resmi bir belge ne de  bir bilgi vardır. 1955 yılında Sovyet mahkemelerinin hakkında vermiş olduğu beraat kararına  kadar geçen sürede, kitaplarının okunması ve bastırılması yasaklanır.  Onun şu anda elimizde  olan eserlerinin çoğu, yakınlarına bıraktığı nüshalardan ibarettir. Bu eserler şu anda Bakü’de  bulunan  Azerbaycan Milli Akademisi Fizuli adına Elyazmaları Enstitusunda bulunmaktadır.
Ahmet Cavat’ın Hayat Kronolojisi
1892 : Ahmed Cavat’ın doğumu ( 5 Mayıs 1892 )
1900 : Şairin Babası Muhammet Ali’nin vefatı.
1906-1912 : Gence Medresesinde eğitimine başlaması ve bitirip, birincilikle mezun olması.
1912: Azerbaycan için maddi yardım toplama heyetinin içerisinde Türkiye’ye gitmesi.
1912: Balkan şavaşlarıyla  alakalı İstanbul’da kurulan “ Kafkaz Gönüllüler Alayı’na’’
katılarak Balkan savaşlarında Türkiye ordusu içinde savaşa katılması.
1913: Kafkaz Müftüsüne imtahan verrek Şerefli Türkçe ve Farsça dilleri öğretmenlik
diplomasını alması.
1914: Birinci Dünya savaşında Osmanlı devletinin iştirak etmesi sebebiyle “Çırpınırdı
Karadeniz’’ şiirini kaleme alması. (15 Kasım 1914 )
1914: 1. Dünya savaşında müslüman Türklere yardım amaclı kurulan “Cemiyeti Hayriye’’
nin hem katibi hemde başkan yardımcısı olarak Batum, Gürcistan, Dağıstan, Kars, Ardahan,
Erzurum, İstanbul’ cepherinde hem yardım etmiş hemde değişik gazetelere yazılar göndererek
milleti ruhlandırmıştır.
1915: Sarıkamış faciasında ve Erzurum ve diğer illerdeki Rus mezalimine karşı buralardaki
halklara büyük yardımlar göstermiştir.
1916: Türkiye’ye giden heyette resmi bir numayende olarak iştirak etmesi ve “ Koşma’’
adlı şiir kitabını Türkiye’de neşr ettirmesi.
1916: Şükriye Hanım ile evlenmesi.
1918: Bu yılda yaşanmış 31 Mart facıasının önünü almak için Resmi heyetin başında
Türkiye’ye gitmesi.
1919: Şairin “ Dalga’’ adlı kitabının yayınlanması.
1919: Üzeyir Hacibeyovla birlikte Azerbaycan Demokratik Respublikasının İstiklal marşını
hazırlaması.
1920: Gence Maarif müdürlüğünün emriyle Guba şehrine Rusça ve Türkçe öğretmeni
olarak tayın edilmesi.
1922: Guba’da öğretmen, Okul müdürü ve Maarif müdürü olarak çalışması.
1922: Azerbaycan Yüksek Pedagoji Üniversitesi Edebiyat ve Tarih fakültesine girmesi.
1923: Mirza Bala Muhammedzadenin Türkiye’ye kaçmasına vesile olduğu için ilk defa
hapsedilmesi..
1924: Dostu Hüseyin Musayev’in yardımıyla hapisten çıkarılması.
1925: “Göygöl’’ şiirine göre tekrar hapse atılması.
1927: Azerbaycan Yüksek Pedagoji Üniversitesi Edebiyat ve Tarih fakültesini bitirmesi.
1928: Türkiye’de musavatçılar “İstiklal “ mecmusının bastırırması ve bu mecmuada Şairin
16 şiiri yayınlanması.
1929-30 : İki yıl bu mecmuada yazdığı şiirlerine göre sürekli tehdit alması ve eleştirilmesi.
1930: Gence Azerbaycan Kent Tasarrufatı Fakültesine Türk Dili ve Rus dilleri bölümünün
müdürü ve bu üniversiteden docentlik ünvanını alması..
1933: Şaire Profesörlük ünvanının verilmesi.
1934: Azerbaycan Gazeteci ve Yazarlar Vakfına üyesi seçilmesi.
1934: “Azerneşr’’ de tercüme şübesinin müdürü olarak tayın edilmesi.
1935: “Azerbaycanfilm’’ stüdyosunun milli filmler şübesinin müdürü olarak tayın edilmesi.
1937: İlk büyük hacimli nesr eseri olan “ Sedef “ romanını bitirmesi ve müzakereye takdim
etmesi.
1937: Azerbaycan Gazeteci ve Yazarlar Vakfından vatan haini ilan edilerek atılması.
1937: Sovyet devrinde son defa haps edilmesi.
1937: 12 Eylülü 13 Eylüle bağlayan gece bir vatan haini! olarak Bakü’de kurşuna dizilmesi.
1938: Ailesi Şükriye hanım 8 yıllık Kazakistan’a sürküne gönderilmesi.
1937-55: Şairin adı ve eserlerinin yasak edilmesi.
1955: Şairin şuçsuz olduğu kabul edilerek iadeyi itibarının verilmesi.
1958: Sovyet devrinde ilk defa şairin orjinal eserlerinden ibaret “ şiirler” kitabının neşr
edilmesi.
1961-91: Şairin değişik eserleri neşredilir.
BEN KİMİM ?
Soranlara ben bu yurdun
Anlatayım nesiyim:
Ben çiğnenen bir ülkenin
HAKK bağıran sesiyim.
Ben şairim, doğru amma
Başka dilim, dileğim.
Bu gördüğüm viranede
Ne neşide söyleyim .?
Dokundu mu yazdıklarım,
Kalbin ince teline ?.
Bak ne haksız bir akın var,
Yoksulların eline.?
Sen ne dersin bu sevdalı,
Hem bu dertli gidişe ?
Ey yarimin hasretiyle,
Boynu bükük menekşe?
Ben kızamam yar gelirken
Salladığım mendile.
Ah ! ey felek ağlar isem,
Göz yaşımı kim siler ?
**
ÇIRPINIRDI KARADENİZ
Çırpınırdı karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına,
Ah diyordun hiç ölmezdim
Düşebilsem ayağına !
Ayrı düştüm dost elinden
Yıllar var ki, çarpar sinen...
Vefalıdır geldi, giden
Yol ver Türk’ün bayrağına!
İnciler dök, gel yoluna
Sırmalar diz sağ-soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün bayrağına !
Herkes diyor o Türk kanı
Hiç birinin bitmez şanı
“Kazbek” olsun ilk kurbanı,
Selam Türk’ün bayrağına!
Dost elinden esen yeller
Bana şiir .... selam söyler.
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk’ün bayrağına

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar