BİZ SEVENLERDENİZ
**
Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
— Ya Ali!
Senin yüzüne nazar etmek ibadettir, dünya ve âhiretin seyyidi ve serveri
sensin. Her kim seni severse, beni sevmiş olur. Beni seven Allah’ın dostudur.
Ya Ali, senin düşmanın benim düşmanımdır, benim
düşmanım Allah’ın düşmanıdır. Vay o kimsenin haline ki, sana düşmanlık ede.
**
— Ehl-i
Beytime buğz eden münafıktır.
**
İmam Muhammed Şafii rahmetullâhi aleyh diyor ki:
“(Ehl-i Beyti)
sevmek Rafizilik ise insanlar, cinler, şahit olsun ki, ben de Rafiziyim.)
Yine İmam Şafii buyuruyor:
“Ali’nin muhabbeti kalkandır Cehennemle Cenneti kısmet
eder (böler). Hakikaten Mustafa’nın vârisidir. İnsanların ve cinlerin
İmamıdır.”
Yine İmam Muhammed Şafi’i diyor ki:
“Ehl-i Beyti sevmek bizim üzerimize Farzdır. Bu büyük
zatlara hürmet etmeyen Selevat-ı Şerife okumayanların Namazı yoktur.”
(Not:
Sözler Maârif isimli eserinden alınmış ve numaralar da bulunduğu
sayfalardır.)
“ Sevgi bilgisi Tanrı'ya aittir; kimden
Tanrı sevgisi bilgisini duyarsan bil ki o, Tanrı dostudur”.
(s.41)
" Şevk, sevgi ağacının çiğidir; aşk
da meyvasıdır” (s.20)
“ Zikir korkunun üstünlüğüyle ve
sevginin şiddetiyle gaflet meydanından müşâhede genişliğine çıkmaktır.” (s.66)
" Ne mutlu o kişiye ki gözü uyur da
gönlü uyumaz.” (s.64)
“Bilgi, maarifet bilgisidir. Hiçbir şey
bilmesen bile, kendini tanıdın, bildin mi, bilginsin, arifsin" (s.18).
“Akıllar, yaratılışta noksan olabilir.
Fakat çalışmakla bir yere varır, olgunluğa kavuşur." (s.22)
"
İnsan, halkla ne kadar karışır, uzlaşırsa o kadar Hakk’a yaklaşır.” (s.63)
“ Sağa sola selam vermenin manası da
şudur: Ey inanan kardeşlerimiz benim şerrimden hainliğimden eminsiniz.” (s.
7)
"Şeyh, kendi varlığından ve
benliğinden kurtulmalıdır ki, başkalarını görsün, gözetsin.” (s.37)
"Baş koyan, başlara tâç olur;
kendisini aşağı gören, bütün âleme üst kesilir.” (s.43)
" Allah beni aziz etmiş; ben
kendimi horlatamam ki, Böyle iş yaparsam bu zulüm olur." (s.53)
" Kimde hakikat derdi yoksa,
hakikati istemiyor demektir.” (s.21)
" Her şeyde, kaçmak kolay da kendi
nefsinden kaçmak pek zordur.” (s.69)
“ İbadetin özü, nefsin erimesidir; geri
kalanın hepsi de ibâdetin kabuğudur.” (s.I9)
“İsteğine, şehvetine uydukça rezil olur gidersin.” (s.45)
“ Sen, yalnız şu şarabı haram sandın;
nice şehvetler vardır ki adamı sarhoş eder.” (s.48)
“
Kim, kendi dileğine bağlanmışsa, yaptığı işler, küle benzer, savrulur gider.
" (s.71)
“Haset, nefis köpeğinin sıfatıdır." (s.59)
" Din ağacı, terbiye vasıtasıyla
kuvvetlenir. Şimdi daha tazedir, küçüktür (henüz kuvvetlenmemiştir). " (s.25)
" Suçu terk etmek, itaatin ta
kendisidir." (s.25)
“İnsanlar, kötü gönüllü oldular mı? Küçücük
bir derede boğulurlar; ama cesaretle, erlikle koskoca denizleri aşarlar.” (s.42)
" Birinin ayıbını, hünerini
araştırmak istersen, bir bahane bul, önce onu konuştur.” (s.42)
“ Ey genç, bilgiyle malı bir arada elde
et. Bunlar olmadıkça ömür, adamı kör ve rezil eder." (s.40)
"Zenginlik, gönül zenginliğidir
nefis ve mal zenginliği değil.” (s.24)
“Yılan balığına benziyorsun, ne
yılansın, ne balık; sen bir münafıksın; ne yapıyorsun? Ya yılan ol, ya
balık." Maârif, s.54 (Bu beyit Senâinin Divânında
da geçmektedir, bk. Dîvân-ı Senâi. Tahran.1320 hş. S.531).
"Kendisine Allah Teâlâ tarafından
kesin delil verilen, aydınlatılan kişi, Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve
sellemin sünnetine uyar.” (Maârif
(Tefsir-i Sure-i Muhammed). 81.
"Denizi, denizdeki canavarı görüp de
şaşma, kendi içindeki nefis canavarını gör de şaş. " (s.21)
"İnsafı, insaf sahibine buyurmak
gerek; insafsıza söylemek, hikmete uymaz." (s.56)
"İnsanoğlu meşguluyetsiz duramaz;
şayet meşgul değilse, ölmüş demektir." (s.72)
"Mücâhede, Hakk'ın rızasında, nefsi
harcamaktır.” (s.20)
“Zikri göbekten yukarıya doğru, içten,
candan çıkar.” (s.
62)
"Beden yok olur ve ölür gider; ruh
yok olmaz, ölmez. Bu dünyada akıl ve iman esastır. Bedenin ölmesi, ruhun
doğmasıdır.” (s.17)
“Şeyh aynı zamanda gayretli ve olgun
kimsedir "Sen ne kadar başkalarından bağları koparır, onlardan nazarını
kesersen, şeyh daha fazla seni görür. Şeyh aşın gayretli ve kıskançtır. Şeyhin
saçı tamamıyla ağırmış, hiçbir siyah kıl (halk) kalmamıştır.” (s.35)
“İnsanlar, kötü gönüllü oldular mı,
küçücük bir derede boğulurlar; ama cesâretle, yiğitlikle koskoca denizleri bile
aşarlar, geçerler. Kötü gönüllü olmamak gerek. " (s.42-43)
Kaynak:
Seyyid
Burhâneddin, (Tirmizî), Ma’ârif (Mecmua-i Mevâiz ve Kelimât-ı Seyyid
Burhâneddin Muhakkak-ı Tirmızî be Hemrâh-ı Havâsî ve Ta’likat, Tefsir-i Sûre-i
Muhammed ve Fetih), nşr. Bedı el-Zaman Furûzânfer, Tahran. 1339 hş. trc.
Abdülbûkî Gölpınarlı, Ankara, thz.Sh: 80-81
Kaynak: Seyyid Burhaneddin Muhakkık-i Tirmizi, Prof.
Dr. Ahmet Sevgi,1995, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar