Print Friendly and PDF

Bu “Manyak” Nereden Geldi



Türk “kamı”, Avrupa veya Amerikalıların dediği gibi adlandıracak olursak, Türk Şamanı, mevsimlik veya inanç ağırlıklı merasimlerin yanı s ıra, sadece tedavi ve ruhsal sıkıntılardan kurtulmak isteyenlere uyguladığı merasimlerde, çok özel giysiler giyinir. Türk Şamanlarının sözü edilen bu merasimler için giyindikleri ve kuşandıkları özel eşyalar ana hatlarıyla beş parçadan oluşmaktadır.
Bunların en önemlisi Altay Türkleri tarafından “manyak” olarak adlandırılan Şaman çuhasıdır. Bu çuhayı, sırasıyla Şaman başlığı veya tepeliği, yüze geçirilen veya takılan maske, ayağa giyilen ayakkabı veya dize kadar çekilen çekme, demir veya çeşitli metallerden kesilerek “manyak”ın üzerine dikilmiş mistik değeri ve manası olan semboller. Şaman giysisinin en önemli parçası, tabak edilmiş geyik veya keçi derisinden dikilmiş “manyak”tır.
Bir şamanın halk arasındaki itibarı, üzerine giydiği çuhanın görkemli olup olmamasıyla ölçülmektedir. Şaman çuhasının üzerinde ne kadar çok metalden kesilmiş şekil, insan figürü veya küçük bebekler ve deriden sicim varsa, şaman o kadar itibar kazanır. Şaman’ın çuhasının üzerinde taşıdığı bu mistik değeri olan şekiller ve semboller, Şaman’ın ruhlarla olan ilişkilerine de ışık tutar. Bir Şaman için bu çok önemlidir. Ne kadar çok ruhun yardımını alırsa, kendisine gelen hasta insanların derdine o kadar çabuk çare bulur. Halk bu durumu böyle değerlendiriyor. Bu sembollerle temsil edilen ruhlar, Şaman çuhasının üzerine yerleşirler. Şaman ölünceye kadar bu çuhanın üzerinden ayrılmazlar. Her zaman Şamanla beraber ve onun çok yakınında olurlar.
Şamanlar her zaman bu görkemli çuhayı giymezler. Bazı önemsiz tedavi ve merasimlerde Şaman’ın çuhasını giymediği görülür. Daha önemli merasim ve çözümü zor vakalarda Şaman’ın büyük ve güçlü ruhların yardımına ihtiyacı olur. Bu mistik yardımı elde edebilmek için, Şaman güçlü ruhların gezindiği çuhasını giymek mecburiyetinde kalır. Bu Şaman çuhası olmadan, Şaman, kötü ruhlarla vereceği savaşa girmez.
Gerekmediği zamanlarda Şaman, köy içerisinde halkın giydiği normal günlük kıyafetiyle dolaşır. Şaman, köyün ahalisinden kopmuş, daha yüksek bir sınıfa mensup olan bir fert değildir. Seyitlik, mollalık, papazlık veya keşişlik gibi bir unvan taşımaz. Halkından böylesine yapmacık bir makamla ayrılmaz. Şaman olarak ruhlar tarafından seçilmiş kişi, köy veya yaşadığı yöre halkı tarafından bilinir ama bir rütbe veya makamla onlardan ayrılmaz. Kendi geçimini kendi alın teriyle kazanır; tarlasında, bahçesinde çalışır.
Rusya’da Bolşeviklerin hâkimiyeti ele geçirmesinden sonra Orta Asya Türk Şamanlığına ve toplumu kendi tarihine, kültürüne bağlayan değerlerine karşı savaş açılmasından dolayı, şaman kültürü temelinden sarsılmış ve şamanlar halk düşmanı ilan edilmiş, büyük zarar görmüştür.
Türk Şamanizmi’ne ait değerler Bolşevikler tarafından yıkılmadan önce Rus bilim adamı Potanin yapmış olduğu saha araştırmalarında genel olarak Şaman’ın kıyafetini üç ana madde etrafında değerlendirmiştir. Potanin’e göre, Şaman’ın giydiği çuha dize kadar uzanan kumaştan dikilmiş bir giysidir. Bu çuhayı, başa takılan tepelik veya papak denen başlık tamamlamakta ve bunlar ayakkabı veya çekmeden (çizmeden) oluşmaktadır.
Altay, Tuva ve Hakas Şamanlarına göre, onların ruhlar âlemine yaptıkları önemli seyahatlerde kendilerine yardım eden ruhlar Şaman’ın çuhasında yaşar. Şaman ölünceye kadar onlar şamanı terk etmezler. Şaman’ın varlığı sınıf farkı yaratmaz ama, şamanın çuhası onun toplumdaki mevkisini ve prestijini belirler. Halkın arasında ona itibar kazandırır.
Altay Türk Şamanları kendilerine Şamanlık verilinceye kadar mevsimlik merasimlere ve törenlere “manyak” giymeden çıkar. Bunu, kendilerinin alçak gönüllülüklerini ve halktan kopmadıklarını göstermek için böyle yaparlar. Daha sonraki yıllarda “manyak”larını giyerler. Kadın Şamanlar, iyilik sahibi ruhlara yakın gitmezler.
Kadın Şamanlar sadece karanlık dünyanın, yer altı dünyasının karanlık işlerinin hakimi Erlik’le temasta olurlar ve onun karanlıklar içinde yaşayan ruhundan yardım isterler, onun için ayinler yaparlar. Kadın Şamanlar, Bay Ülgen’e yakarmaz ve ondan yardım dilemezler, ona ruhsal anlamda ayin düzenlemezler.
Altay şamanı kendisini koruyan ruhun yol göstermesine ve onun öğütlerine uygun hareket etmezse, sözü edilen yardımcı ruh tarafından cezalandırılır. Eğer Şaman çok ciddi şekilde hastalanırsa, bu, Şaman’ın koruyucu ruhu tarafından işlemiş olduğu herhangi bir hatasından dolayı cezalandırılmış olduğunu gösterir. Anohin konuyla ilgili olarak saha araştırmaları sırasında hatırasını şöyle nakletmektedir:
“Katın Nehri’nin ana kollarından biri olan Kuyum Nehri’nin kıyısında yaşayan Sürtüş adlı bir şaman, kendisine emredil- diği hâlde “manyak” diktirmediği için kendi koruyucu ruhu olan Palas’ın çok sinirlendiğini ve kendisinden yüz çevirdiğini anlattı. Şaman Sürtüş cezalandırıldığı için, yerde ölü gibi cansız yatarmış. Onu Şaman Bendiri çalarak kendine getirmişler.”  Altay Türk Şamanlarının zenginliği ve değerli mal-mülkleri yoktur. Onlar toplum içinde manevi makama sahip, aslında yoksul insanlardır. Onlar toplum tarafından beslenmediği için, kendi tarla ve bahçesinde çalışıp, kendi geçimlerini temin etmek zorundadırlar. Şamanlar iyileştirdikleri hastalarından herhangi bir ücret talep etmezler. Hastası iyileşen şahıs eğer isterse Şaman’a koyun, dana veya gönlünden ne koparsa bir hediye verir. Şaman’ın geliri eğer varsa, bunun gibi hediyelerden ibarettir.
Halk arasında şöhreti olan ve tanınmış Şaman’ın “manyak” denilen çuhasını dikiş bilen mahir kadınlar ve genç kızlar dikerler. Manyak dikilirken “kirli” ve temiz olmayan kadınlar ve kızlar “manyak”a yakın gelmezler ve yakın bırakılmazlar. Eğer bir Şaman zenginse, hâli-vakti yerindeyse, onun “manyak”ının dikimi üç ayda tamamlanır. Fakir ve yoksul Şamanların “manyak”larının hazırlanması üç yıl sürer. Kızlar, “manyak”ın zor olmayan kısımlarını hazırlarken, yaşlı ve tecrübeli kadınlar Şaman gelenek ve kurallarına göre hazırlanması gereken kısımlarını tamamlayarak “manyak”ı dikerler. Manyak ilk önce parçalar hâlinde hazırlanır, sonra “toplanır”. “Manyak”ın dikimi için gereken malzemelerin çoğu Şaman’ın akrabaları, komşuları ve yakın arkadaşları tarafından temin edilir. Şaman’ın yakın aile üyeleri, yakın komşularından oluşan kadınlar, “manyak”ın dikiminde ilk sırada görev alırlar.

Şamanların “Manyak” ve Çuhalarının Süsleri

Potanin, Altay Şamanları’nın giydikleri “manyak” veya çuhanın Sibirya’nın diğer bölgelerindeki Şamanların çuhalarına kıyasla daha iyi ve tekmil bir durumda olduklarını kaydetmektedir. Araştırmacı, Altay Şaman’ın çuhasının geyik veya keçi derisinden yapıldığına dikkati çekmektedir.
Altay Şamanı’nın giydiği “manyak”ın kollarından ve sırtından aşağıya doğru deriden kesilmiş sicimler sallanmaktadır. Kalınca olan bu sicimler Şaman’ın koruyucu ve yardımcı ruhlarını temsil etmektedirler ve yılan şeklindedirler.
Deri sicimlerin aşağıya uzanan ucunda yılan başı şeklinde semboller vardır. Bunlar ağızları açık, başın iki yanında gözleri olan yılan şeklinde hazırlanmıştır. Bazen üç yılanın tek bir başı olduğunu kaydeden Potanin, güçlü bir şamanın “manyak”ında 1070 yılanı sembolize eden deri sicim saydığını nakletmektedir. Altay Şamanları’nın giydiği “manyak”ın sırtına deriden kesilmiş bazı hayvanların şekilleriyle iki tane demirden kesilmiş diskin dikilmiş olduğunu belirtmektedir. “Manyak”ın yakasına siyah ve kahverengi baykuş tüyleri dikilmiştir. Altay Şamanları’ndan birisinin yakasına her birinin tepesinde bir baykuş tüyü bulunan yedi tane deri bebek dikildiği nakledilmektedir. Bu yedi bebeğin Bay Ülgen’in yedi semavi kızını “manyak”ın yakasına dikilen yedi küçük çıngırağın ise, bu yedi kızın semavi ve mistik sesi olduğu anlatılmaktadır.
Orta Asya ve Sibirya Türk topluluklarının Şamanizm’i üzerine araştırma yapan Avrupalı araştırmacılar, kendi topluluklarına ilginç gelen bilgiler elde etmişlerdir. “Altay Şamanları’nın giydiği “manyak”lar üzerine dikilen deriden bebeklerin sayısı dokuzdur ve bunların, Bay Ülgen’in dokuz kızını temsil ettiklerine inanırlar.”
Baykal Gölü’nün kuzeyinde, Saha Sire topraklarına doğru uzanan ve Tunguslar arasında yaşayan Şamanların iki tür çuha giydikleri göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi “yaban ördeği” ikincisi ise, “ren geyiği” şeklindedir. Bu şaman çuhasının üzerine dikilen demir diskin bir yüzüne “at” şekilleri çizilmiştir. Çuhanın arka kısımlarından sarkan ve “Kulin” denen şeritler, yılanı temsil etmektedir.
Abakan bölgesinde yaşayan ve Abakan Tatarları olarak bilinen Türk topluluğunun Şamanlarının manyaklarının üzerinde bulunan sembol ve şekiller de Avrupalıların dikkatini çekmiştir.
“Şaman karanlık dünyaya seyahat ettiğinde sözü edilen bu yılan ve attan yararlanmaktadır, bunlar Şaman’a yardım etmektedirler. Tungus Şamanları’nın çuhalarında yer verdikleri “ay”, “güneş”, “yıldız” şekilleri, Saha Sire şamanlarının tesirinde kalınarak çuhalarda şekil bulmuştur. Çuhalara şerit şeklinde işlenmiş “yılan” şekilleri Türklerden ve Buryatlardan, “at” şekilleri ise yine Buryatlardan alınmıştır.”
Agapitov ve Kangalov yaptıkları araştırmayı beraberce bir kitapta toplamışlardır. Bu araştırmadan anladığımız kadarıyla, Buryat Şamanları’nın giysilerinde üç önemli kısım dikkati çekmektedir.:
“Bunlardan birincisi: Bir Buryat Şamanı iyi huylu ruhlardan yardım alıyorsa “beyaz”, kötü huylu ruhlardan yardım alıyorsa,”siyah” kürkten dikilmiş bir çuha giyer. Kürk kullanılarak dikilmiş çuhanın üzerinde “at”, “kuş” ve diğer hayvanlardan bazılarının demirden kesilmiş şekilleri dikilmiş olmalıdır. İkincisi: Başında “vaşak” şeklinde bir başlığı olmalıdır. Şaman ilk ciddi merasiminin ardından beşinci merasimini de başarıyla tamamlarsa, demirden yapılmış başlığını takmağa hak kazanır. Üçüncüsü: Demir veya ağaçtan yapılmış “çubuktan at” olmalı. Çubuktan yapılan at, şamanın ilk merasimini icra edeceği günden bir gün önce yapılır. Çubuktan atın yapıldığı çubuğun kesildiği kayın ağacının merasime kadar kesilmemesine ve ölmemesine dikkat edilir. Demirden yapılan “çubuk at”ın bir başına at şekli verilir, etrafı küçük çıngıraklarla donatılır ve Şaman’a, onun beşinci başarılı merasiminden sonra verilir. 
P.S. Pallas üç ciltten oluşan eserinde Şamanlarla ilgili konularda detaylı bilgiler vermektedir. Özellikle kadın şamanlar konusunda Buryatlı bir kadın şamanın çuhasını ve üzerindeki mistik süsleri anlatmaktadır. Pallas’a göre Buryat’lı bir kadın şaman şöyle görünmektedir: “Elinde, birer başı at şeklinde, etrafı küçük zillerle bezenmiş iki çubuk tutmaktaydı. Omuzlarından eteğine kadar deriden kesilmiş ve “yılan”ı sembolize eden beyaz ve siyah sicimler sallanıyordu. Başında, üç sivri ucuyla geyiği sembolize eden bir başlığı vardı.”

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar