Hermes ve Hermetizm
“Şimdi
sen bu sırları öğrenmiş olduğuna göre,
Söz
vermelisin sessiz kalacağına
Ve
asla açıklamamaya
Tekrar
doğuşun nasıl aktarıldığını.
Bu
öğretiler, özel olarak kaydedilmiştir
Yalnızca
Atum’un bilmelerini istediği
Kişiler
tarafından okunsun diye.
Bulunmaz
hiçbir ahenksizlik
Mekânı
gökyüzünde olanlar arasında.
Tek
amacı vardır hepsinin, tek zihin, tek his;
Çünkü
bağlanmıştır sevgi büyüsüyle onlar
Tek
ahenkli bütüne.” (Hermetika)
Batı
Uygarlığını derinden etkileyen en önemli öğretilerden biri Hermetizm’dir. Bu
ezoterik felsefenin simgesi de Hermes veya Thoth’dur. O, “Ermişlerin
Ermişidir”. Hermes, kendinden sonra gelen dinleri, akımları, sanatı, bilimi ve
felsefeyi etkilemiştir.
Yunanlılar,
“Hermes” için hem kral, hem büyük rahip, hem de din kurucu olması nedeniyle, üç
kere büyük ya da üç kere bilge anlamına gelen "Trismegistus" sıfatını
kullanmışlardır. Sais'de bir tapınak inşa eden Hermes için, Mısır'ın
"Ölüler Kitabı"nda, "ilahi kelamın efendisi ve ilahi sırların
sahibi" denilmektedir.
Hermes
mitolojide, ayaklarında kanatlar bulunan ve elinde çift tarafı yılanlı bir asa
(Kadüs) tutan, miğferli güzel bir delikanlı olarak temsil edilmiştir.
Yunanlılar “Hermes”, Romalılar ise “Merkür” derler. Hermes aynı zamanda Zeus'un
postacısı, habercisi, elçisidir. En büyük büyücüdür. Elindeki sopasıyla
insanları uyutur, uyandırır. Ruhları yeraltı dünyası olan Hades'e gönderir ve
onlara eşlik eder. Platon eserlerinde Hermes'in Mısırlı bir Tanrı ya da
Tanrı-insan olduğunu ve Mısırlıların ona “Thoth” adını verdiklerini
belirtmiştir.
Hermes
Yunan mitolojisinde Zeus ve Maia’nın oğludur. Tanrıların en hızlısıdır.
Mitolojide haberci Hermes ölülerin ruhlarını yeraltına götürür, onlara
rehberlik eder; çobanlarla, yolunu şaşıran yolculara kılavuzluk eder. Kimi
başarılı ruhları, eğitip yükseltecek Osiris’e getirir, başarısız ve maddi
âlemin sıradan duygu ağırlıklı çekimlerine körü körüne bağlı ruhları ise
amenti’nin (öteâlem) geri düzeyli ortamlarında arınma işlemi geçirmelerinden
sonra aynı seviyede yeni bir doğuma sevk eder. Eril öğenin temsilcisi olarak
kabul edilir. Güneş'e en yakın gezegene onun adı verilmiştir. Mısır ilahı
Hermes, Osiris’in habercisidir. Tüm kültürlerde habercilik, aydınlatıcılık,
rehberlik ve aracılık fonksiyonları olan bir ilahtır.
Hermes’in
yani Thoth'un terziliği ise dış anlamıyla değil, daha çok iç anlamıyla
benimsenmiştir; yani o insanlara "inisiyasyon" yoluyla “Hal elbisesi”
giydirmektedir. Hermes sözcüğü Anadolu Türkçesine de “Ermiş” olarak girmiş ve
Tanrıya kavuşma halinin bir adı olarak benimsenmiştir. Hermes'in öğretisi Antik
Mısır'da Theb ve Menphis tapınaklarında halka kapalı ve yalnızca inisiye olmuş
kendi üyelerine derece derece sunulmaktaydı.
Hermetizm
bilgiye çok önem verir. Geniş halk kitleleri çoğunlukla her konuda bilgi sahibi
olmadan, konuşur ve fikir yürütmeye kalkışırlar. Victor Hugo bu konuda şöyle
söz alır: “Bilgisi olmayanın, fikri de olamaz”.
Tüm
ezoterik sistemlerde olduğu gibi Hermetizm’in de temel kurallarından biri,
bilginin kuşaktan kuşağa, bir inisiyatik zincir ile iletilmesini sağlamaktır.
Kişi öğretilenleri putlaştırmadan sembollerle yorumlayarak öğrenir. , Tarih
boyunca ezoterik sistemlerde bilginin ehil olmayanlarca maddi kazanç, şöhret ve
kişisel egonun tatmini için kullanılmasından dolayı, kitleler ile paylaşılması
sakıncalı görülmüştür. Sadece belirli bir ruhsal tekamül düzeyine erişen ve
kültürel altyapısı sağlam kişilerce anlaşılabilmesi, ezoterik öğretilerde
kapalılığı zorunlu kılmıştır.
Hermestizm
bu konuda şöyle der: "Her us büyük gerçekleri kavrayamaz. Çoğunluk ya
aptal, ya kötüdür. Aptalsalar, gerçek karşısında akıllarını büsbütün
yitirirler. Kötüyseler, bu gerçeği kötüye kullanarak, büsbütün kötülük ederler.
Gerçeği gizlemekten başka yol yoktur. Bulmak, bilmek, susmak gerek..."
Prof.
Dr. Mahmud Erol Kılıç‘ın “İslam Kaynakları Işığında Hermes ve Hermetik Düşünce”
isimli eserinde farklı kültürlerde Hermes’in izdüşümlerini görmek mümkündür.
Değişik isimler altında tezahür eden bu figür daha çok “Hermes” ismiyle
anılmaktadır. Eski Mısır dinindeki “Thoth”u, İbranî dinindeki “Uhnuh”u,
Budizmdeki “Buda”yı, Zerdüştlükteki “Hûşeng”i ve İslâm dinindeki “İdris”i hep
“Hermes” karşılığı olarak düşünülmüştür. Hermes’in tüm kültürlerde geçen ortak
yaşam özellikleri şöyledir; adı, Tufan’la beraber anılır ve seçkin, bilgili bir
kişiliği vardır. O, yüce bir makama çıkmış ve ölmemiştir. Rivayetlere göre ilk
defa mabet inşa edip içerisinde Allah’a ibadet eden, Tıp bilimi hakkında ilk
konuşan ve Tufan’ın geleceğini de ilk haber veren bu O’dur. Haberci yönü birçok
efsanede ön plana çıkmıştır.
Yahudi,
Hıristiyan ve Müslüman âlimlere göre Hermes ve Enok, Hanuk ve İdris aynı
kişilerdi. Hermes'in Mısırların Tanrısı Thoth ile aynı kişi olduğu söylenir.
Platon'a göre o; bilimleri ve yazıyı ilk ortaya çıkaran kişiydi. Bazı görüşlere
göre üç Hermes vardı. İlk Hermes Tufandan önce yaşıyordu, ikincisi Nuh'tu ve
üçüncüsü Mısır'da birinci Hermes'in tabletlere yazdığı bilgileri bulan ve
açıklayan Hermes'ti.
Farklı
zamanlarda yaşamış birden çok “Hermes” ’ten birçok kaynakta bahsedilmektedir.
Bu görüşe göre “Hermes” bir özel isim değil, bir sıfat, hatta bir lakaptır ve
tek bir kişiye değil; otorite olan bir takım şahsiyetlere verilen ortak bir
unvandır.
Hermes
şöyle demektedir: "Yükseklerde ve enginlerde bütün dünyayı araştır. Yalnız
iki şey bulacaksın: Yaratan ve yaratılan".
Hermes
için birçok şey söylenir. İnsanlığa gökler hakkında ve tıp konusunda bilgiler
veren, harflerin ve yazının mucidi, insanlara giyinmeyi öğreten terzi, Allah’a
ibadet için evler bina eden, Nuh tufanından haber veren hep odur. Mısır
medeniyetinde kutsal sayılan; Gramer, Mantık, Hitabet, Aritmetik, Geometri,
Müzik ve Astronomi’den oluşan Yedi Serbest İlimi Hermes-Thoth’un bulduğu
rivayet edilir. “Corpus Hermeticum” Hermes’in Külliyatı tüm külliyatıdır.
“Hermetik
Külliyat” başlıca şu eserlerden oluşmaktadır: 1-) “Corpus Hermeticum”,
2-)
“Asclepius”, 3-) Stobaeus’un “Anthologium”, 4-) “Nag Hammadi” metinleri.
İskenderiyeli
Clemens'in vermiş olduğu bilgilere göre Hermes'in önemli olan kitaplarının
sayısı 42'dir. Bunlardan 36'sı Mısırlıların bütün felsefelerini içerir. Geriye
kalan 6 kitap da taşıyıcıları olan rahipler tarafından aynı şekilde ezbere
bilinirler. Bu altı kitap vücudun yapısı, hastalıklar, organlar, ilaçlar ve
diğer tıbbi bilgiler içermektedirler.
Hermes'e
göre Tanrı'nın niteliği "Yaratmak ye her şeyi yapmaktır. Tanrı yaratıcı
bir irade gücüdür". “Tanrı, akıl değildir, O aklın var oluşunun
müsebbibidir. O, ruh değildir, ruhun var oluşunun müsebbibidir. O, ışık
değildir, ışığın var oluşunun müsebbibidir."
Hermes’in
öğretisi üç temel üzerine inşa edilmiştir:
Birincisi
kavramsal olup akla hitap etmekteydi, ikincisi simgesel olup sezgiye, üçüncüsü
mistik olup iç görüye ve iç deneyime hitap etmekteydi.
Hermetizm’de
üçgen özel bir simge olarak kullanılmaktadır. Bunun nedeni anlayış, vicdan ve
irfan gözünün açılması için birbirini bütünleyen kavramların üçlü bir dizge
olarak kullanılıyor olmasıdır. Hermes'e göre amaç, insanın beş duyu bağından
kurtarılması ve özgürlüğüdür. Bu özgürlük, insanın nefsi arzulardan arınarak
asıl kaynağa ilahi nura kavuşarak şuurlanmasıdır.
Hermes
şöyle der:
"Asıl
insan Nur’dur (Ra, güneş, ışık). İnsanlar bu nuru tanımazlar ve onu fark
edemezler; ancak hakikat budur. Nur her yerde, her kayada ve her taşta vardır.
Bir insan nur olan Osiris (ışık) ile birleştiğinde, tümle birleşmiş olur ve o
zaman nuru, o perdeler arkasında gizlense de yine her şeyi görür. Başka her şey
geçicidir, ancak nur süreklidir. Nur insanın hayatıdır. Her insan için bu nur
kendisine her şeyden daha yakındır. Bir insan; bilgi ile törenlerin ve
ayinlerin üstüne yükselir ve Osiris'e ererse, Nur’a, o her şeyin başlangıcı ve
sonu olan ve baştanbaşa nur ile çağlayan Amon-Ra'ya varır."
Hermes'in
öğrencilerine öğüdü ise şöyledir:
"İlim
kuvvetin, iman kılıcın, sukut da delinmez zırhın olsun. Hakikati herkesin
anlayış derecesine göre açıkla. Ruh, üstü örtülü bir nurdur ki ancak aşk ile
ebedi olarak parlar; aşksız ise sönüp gider."
Hermes
şöyle der: " Bir olan şeyin gizemini bulmak ve tek bir şeyin mucizesini
gerçekleştirmek için aşağıdaki olan yukarıdakine eşittir ve yukarıda olan
aşağıda olana eşittir". Bu bakış açısı mikro ve makro kozmosa dolayısıyla
insan ve evrene bir arada bakmayı ve incelemeyi gerektirir.
Hermes’e
göre Evren’in yedi katı vardır ve yedinci ve son kat ölümsüzlüğe kavuşulan
büyük aydınlıktır.
İnsanın
her yönden olgunlaşıp yetkinleşmesi yoluyla Tanrı’ya yaklaşabileceği inancı tüm
gizemci ekollerden yer almıştır. Hermetizm öğretisinin temel öğelerinden biri
olan “ışık-karanlık” diyalektiği de, sonradan çağlar boyunca birçok din ve
inanç sistemine esin kaynağı olmuştur.
Hermetik
düşünce, çevremizde olup bitene; “mikro” ve “makro” boyutta “diyalektik
yaklaşım” ile bakar. Bu felsefi yaklaşım, “Her şeyin birbirine zıt fakat aynı
oranda da birbirinden ayrılamayan bir ikili düzen üzerine kurulduğu” kabulünü
benimser. Bu düşünce sistemine göre, kavramların her biri karşıtını kendi
içinde barındırır. Düşünce, bir tezden onun içindeki karşıtına yani antiteze,
bundan da yeniden karşıtına yani ilk kavrama dönmekle, iki kavramın birliğini
oluşturan üçüncü kavrama yani “sentez”e ulaşılır. Bu düşünce, her şeyde iki
kutup veya iki yön olduğunu, zıtların gerçekte sıcak ve soğuk gibi yalnızca
aynı şeyin iki ucu olduğunu ve bu uçlar arasında o şeyin çeşitli derecelerinin
var olduğunu açıklar. Benzer şekilde “madde” ve “ruh” ta aynı şeyin iki
kutbundan başka bir şey değildir. Hermetik öğreti, zıtlıktan tamamlayıcılığa
geçişe dayanır.
Hermes
diyor ki: "Osiris semadadır, fakat Osiris aynı zamanda her insanın
kalbindedir. Kalpteki Osiris, semadaki Osiris’i tanırsa o zaman insan tanrısal
bir ermiş olur ve parçalanan Osiris tekrar toplanır."
Hermes
için en son gaye nura kavuşmaktır. Hermes, konuşmalarının sonunda şöyle
demektedir:
"İnsanlar
ölümlü tanrılar, tanrılarsa ölümsüz insanlardır. Nur sizsiniz ve bu nur daima
parlasın."
Hermes
veya Thoth, nurlanmış kişi anlamında kullanılan bir sıfattır, Buddha gibi var
olan hakikati bulmuş ve kendini aşmış, kendini gerçekleştirmiş kişi olarak
karşımıza çıkar. Amon Ra; sevgi varlığı olan, kalpte parlayan nur, ateş
anlamındadır. Amon Ra’ya kavuşulunca “ Varlığın Birliği” ne kavuşulur. Birliğin
sırrı ise aşktır.
Orfeik
öğretiye göre ise tüm Tanrıların en büyüğü olan Zeus, tüm evrenin kendisinden
var olduğu Tanrıdır. Diyonizos ise, onun oğlu, yani tezahür etmiş “İlahi
Kelam”’dır. İnsanlar, Diyonizos'dan birer parçadır. İnisiyeler ise,
insanoğlunun Hermes'leri, yani ikincil tanrılarıdır. Orfeus, "Tanrılar
bizde ölür, bizde dirilir" demiştir.
Mısır’da
Amon Ra Rahipleri inisiyelere şöyle demektedirler: “ Tanrı nurdur ve her
zerrede vardır! Bu yaşamda da Tanrı’ya kavuşmak mümkündür”.
Hermes
ise şöyle vurgular: “İç ile dış, küçük ile büyük birbirinin aynı olduğuna göre,
doğanın gözlerini çözerek saltık gerçeği öğrenmeden evvel, kendi küçük
evrenimize dönüp, öz varlığımızın gizlerini öğrenme gereksinimini duyuyoruz.”
Hermetizm’in
temel öğretisine göre madde karanlık ile özdeştir; ışık ise ruhtur ve aydınlık
ruhtadır. Yeryüzündeki yaşam ruhun madde ile savaşından oluşan bir sınav
evresidir. Gerçeğe ulaşabilmek, bu sınavdan başarı ile çıkabilmeye bağlıdır.
Eğer ruh, maddeye ya da bireysel bağlılığa yenilerek bu sınavı kaybederse
karanlığa tutsak olarak varlığını yitirir.
Hermetizm’in
temel amacı hakikatin araştırılmasıdır. Bu bakımdan Hermetizm akıl ve
bilimsellik taşır. Hermetizm zihinleri gelişmemiş ya da gelişmeye elverişli
olmayan kişileri, gerçekleri ya anlayamayacakları, ya da kaldıramayacakları
için sistemine kabul etmez. Özeleştiri yapamayan, bireysel tutku ve
bağımlılıklarından sıyrılamayanlar için ezoterik sistemlerde yer yoktur.
Hermes:
"Nedenler nedeni daima gizlidir. Çünkü sonsuzluk, pek kısa bir son olan
zaman ve yine pek kısa bir son olan mekân içinde anlaşılamaz ve anlatılamaz.
Çünkü yaşarken zaman ve mekânla sınırlıyız. Sınırsızlık sınırlılık içinde
kavranamaz. İsis tapınağında bulunan İsis heykelinin yüzü örtülüdür. Heykelin
altında şöyle bir yazı yer alır:”Yüzümdeki örtüyü hiçbir ölümlü
kaldıramaz”."
Hermes
binlerce yıl önce, "İnsan varoluşun aynası ve özetidir. Aşağıda olan da
yukarıda olan gibidir. Evren ise, büyük çapta bir insandır. İşte birlik
mucizesi budur" demiştir. Hermes’in, “Yukarıda ne varsa, aşağıda da o var”
mottosu, bireylerin tekâmülünü, bütünün tekâmülü için talep eder.
Hermetizm
gibi ezoterik ve inisiyatik sistemler bireyin “Nasıl düşünmeli” sorusuna yanıt
verir. Hür düşünülmesini ve düşünceye saygı gösterilmesini öğütler. Amaç, bir
sıra ve düzen içerisinde sistemli olarak, makro ve mikro kozmos bakış
açısından; insanın Tanrısal özelliklerle donanıp, Evrenin ahenk ve güzelliğine
ulaşmasıdır.
Hermes’in
dediği gibi; “Her parça bütünün temsilcisidir”. Ve parça bütüne ait olduğu
müddetçe, parçadaki değişim, bütünü de değiştirir. Bireyin tekâmül
seviyesindeki artış insanlığın tekâmül seviyesine olumlu olarak yansıyacaktır.
Büyük
inisiyeler, kendi gibi olmuşlardır ve herkesten farklılaşmışlarıdır. Bize düşen
gelişim yolunda düşünmek ve çalışmaktır. En önemlisi, erdemlerin ve
düşüncelerin eyleme geçirilmesi; teoride kalmamasıdır. Denildiği gibi: “Gelişim
önemlidir, mükemmeliyet değil”.
Hz.
Süleyman şöyle bitirir: "Ne var idi ise, olacak odur ve ne yapıldı ise
yapılacak odur. Güneş altında yeni bir şey yoktur."
Berk
Yüksel
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar