Print Friendly and PDF

İKTİSADÎ SİSTEMLER VE KURALLARI

Bunlarada Bakarsınız



Piyasada mal ve hizmetlerin fiyatlarının nasıl belirleneceği, millî gelir ve servetten bireye düşecek payın belirtilmesi, bireyin satın aldığı malların miktarının enflâsyon veya deflasyon (fiyat düşmesi) etkisiyle nasıl bir seyir takip edeceği, işsiz mi kalınacağı yoksa iş koşulları düzelerek daha yüksek bir gelir mi elde edileceği soruları iktisadî hayata üretici ve tüketici olarak katılan her bireyi bütünüyle ilgilendirmektedir. Bütünüyle ilgilendirmektedir. çünkü maddî hayatımızın devamı, iyileşmesi veya kötüleşmesi ancak bu soruların çözümüne bağlıdır. Bundan dolayı demokratik bir toplumda, bu kadar hayatî bir sorunun çözüm yollarının belirlenmesinde bireye istediği iktisadî sistemi serbestçe seçme hakkı tanınmalıdır. Birey dilerse liberal sistemi, dilerse sosyalist sistemi seçebilmelidir.
Bireyin iktisadî faaliyetlere katılmasıyla kendiliğinden ortaya çıkan bu sorunların çözümü, her iki iktisadî sistemin de görevidir. İlki, çözüm yolu olarak iktisadî alanda piyasa mekanizmasını ve hukukî alanda serbest teşebbüslerin özel mülkiyette oluşunu; ikincisi ise iktisadî alanda plânlamayı ve hukukî alanda da işletmelerde devlet mülkiyetini kabul etmektedir. Kapitalist-liberal sistemi tutanlar, özel mülk sahibi serbest teşebbüsün fiyatların göstergesi altında, piyasa için en uygun malları üreteceklerine inanmaktadırlar.
Sosyalist sistemi savunanlar ise, devletin sahip olduğu işletmelerin, fiyat göstergesine bağlı olmadan, hazırlanacak ekonomi çapındaki plânlara göre, üretimi yürüteceklerine güvenmektedirler. Bilinen bir şey varsa, o da her iki sistem, ayrı yollardan olsa bile, bireyi ilgilendiren iktisadî sorunların çözümünde başarı sağlayabilir. Bundan dolayı, demokratik ülkelerde, hangi iktisadî sistemin seçileceği bir tek seçicinin kişisel kararlarına bırakılamaz. Ancak halkın kişisel siyasal eğilimleri seçilecek iktisadî sistemi belirleyebilir.
Her iktisadî sistemin gözetmek zorunda olduğu kurallar vardır. Kapitalist- liberal sistemde bireycilik, serbest rekabet ve özel mülkiyet oyununun kurallarındandır. Bu sistemi uygulamak isteyen siyasal organ, denilen kurallara uymazsa, sistemin sağlıklı olarak işleyeceğini ummak boşunadır. Kâr amacına göre hareket etmekte olan müteşebbisin ürettiği malın fiatına konulan narh, malı piyasadan kaçırır, karaborsada ortaya çıkarır. Piyasada beliren emek fiatının üstüne çıkarılan bir ücret düzeyi müteşebbisi bir kısım işçilere yol vermek durumunda bırakır. İşsizlik artar. Kapitalizm kendi kurallarını bozan bir müdahaleciliğe düşmandır, onunla bağdaşamaz.
Sosyalist sistemin de kendine has kuralları vardır Sosyalistleştirilmiş sanayi dallarında güdülen amaç, genel bir plâna göre hazırlanmış, ülkenin iktisadî çıkarlarıdır. Bu amaç unutulup, firmalar piyasada kârlılık esasına göre davranırlarsa, kurulan plânın allak bullak olacağı aşikardır. Sosyalistleştirilmiş firmalar liberal bir ortam içinde yaşayamaz. Memleketin iktisadî çıkarlarını sağlayacağı umulan yatırımlar dururken, eldeki tasarrufların liberal esaslara göre başka üretim alanlarına aktarılması ülkenin yatırım fonunu zayıflatır, plânın gerçekleştirilmesi önlenir. Bütün bu söylenenlere başka bir sürü sebep daha eklenirse, sosyalist sistemin liberalizmle bağdaşamayacağı açıkça gözükecektir.
Demokrasiyi benimsemiş bir ülkede, halkın çoğunluğunun oyuyla iktidara gelen bir hükümetin, seçilen iktisadî sistemin kurallarına uyması şarttır. Bu kurallar çiğnenemez, aksi halde sistem intikam alır. Halk Partisi'nin «beşyıllık plânları» arkasında bir sözde  sosyalizmin gizli oluşu, Demokrat Parti'nin «serbest teşebbüs» efsanesinin arkasında da bir sözde liberalizmin saklı oluşu bilinen bir durumdur. Fakat bu iki ayrı sistemin her iki parti tarafından soysuzlaştırılarak uygulanışı Halk Partisi'ni bozuk bir devletçiliğe, Demokrat Parti'yi ise ne idüğü belirsiz bir müdahaleciliğe götürmüştür. Tartışmasız kabul edilen ve on yıllık evrelerle arka arkaya yürütülen bu sözde iktisadî sistemlerin başarısızlığı, kısacık ömürleriyle önümüzdedir. Hangi yoldan olursa olsun, Halk Partisi iktidarını Demokrat Parti'ye, Demokrat Parti de iktidarını geçici hükümete devretmek zorunda kalmıştır.
Bütün bu söylenilenlerden salt iktisadî sistemlerin liberal ya da sosyalist olsun başıboş bırakılmasının gerekli olduğu sonucunun çıkarılması hatalıdır. Her partinin, seçilen iktisadî sistem içinde kalması koşuluyla, bir iktisat siyaseti izleyeceği doğaldır. Fakat bu iktisat siyaseti izlenirken verilen kurallardan ayrılmamak gerekir. Halk Partisi'nin sanayileşme iktisat politikasını tarım kesiminin sömürülmesi ile gerçekleştirdiği, Demokrat Parti'nin enflâsyonla kalkınma siyasetinin de işçi ve orta sınıf halkın ezilmesi pahasına elde edildiği bir gerçektir. Bundan dolayı geçici evrim (inkılâp) hükümetinin de, kabul ettiği iktisadî sistem sınırları içinde, sistemin kurallarına uyması lüzumuna işaret etmek isteriz. Bir aylık bir geçmişiyle izlediği ve izleyeceği iktisat siyasetinin niteliği hakkında henüz bir bilgimiz yoksa da şimdiki para, kredi ve vergileme alanında aldığı kararlarla, geleceğe ait plânlama siyasetinde atacağı adımların pek hesaplı olması gerekmektedir. Oyunun kurallarının bozulması halinde oyun yanlış oynanmış olur. (Dünya Gazetesi, 6 Temmuz 1960. ) sh:912

Kaynak: Sencer DİVİTÇİOĞLU, Geçivermiş Gelecek, Bağlam Yay, Kasım, 1991, İstanbul


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar