Print Friendly and PDF

İsmailî İbn Haldun


( ö. 808/1405 ) 1

Kendisi de bir dönem tasavvufa intisap eden İbn Haldun, tasavvufa gayr-i Sünnî kaynaklar tayin eden İslam âlimlerinin ilklerindendir. Amelî tasavvufla pek ilgilenmemesine rağmen sultanın görevlendirmesiyle Baybars tekkesi şeyhliğine atanan ve bu görevi bir dönem sürdüren İbn Haldun;[1] kutb ve onunla birlikte giden meratibin, tasavvufa İsmailiyye mezhebinden geçmiş olduğu şeklindeki genel kanaatin mimarıdır.
İbn Haldun tasavvuftaki hırka giyme[2], kutb ve abdala inanma [3] ve vahdet düşüncesi [4] gibi hususların kaynağının, Şia akidesi[5] olduğunu savunur. Hatta daha da ileri giderek şöyle der: “Bütün bunlar Şia ve Rafızîlerin sözlerinden ve mezheplerine dair yazdıkları kitaplarından alınmıştır.”[6]
Başta sosyoloji olmak üzere birçok aklî ilimlerde zamanının zirvesi olan İbn Haldun; tasavvuf konusundaki yukarıdakilere benzer birçok görüşünden ötürü tenkidi hak etmektedir.[7] Nitekim bir öğrencisi onun hakkında “Şer’i ilimlerde sıfırdır, aklî ilimlerde bilgisi vardır.”[8] [9] demektedir. Gerçi İbn Haldun gibi büyük bir âlime ‘Şer’i konularda bilgisizdir’ demek pek yakışık almasa da; onun tasavvuf hakkında ortaya attığı yukarıdaki çok sert ifadeler bu tezi doğrular niteliktedir. Şu çok açıktır ki; kendisi de bir dönem Fatımîlere intisap etmiş bulunan İbn Haldun’un11 tasavvuftaki birçok hususu Şii inanca bağlaması, onun büyük bir âlim oluşu sıfatına asla yakışmamaktadır.
Gerçi İbn Haldun’un sevmediği topluluklarla ilgili olumsuz gördüğü hususları aşırı derecede genelleyerek ve abartarak aktardığı bilinen bir durumdur. Onun bütün bir Arap milleti için söylediği şu ifadeleri bu durumu açıkça göstermektedir:
 “Araplar vahşi bir millettir. Arapların tabiatı yağma ve talandır. Arapların ele geçirdikleri memleketler, hızla harap olmaya yüz tutar.”
“Mülk siyasetinden en uzak olan millet Araplardır.”[10]


[1]  İbn Haldun’un tasavvuf konusundaki görüşleri için bkz: İbn Haldun, Tasavvufun Mahiyeti, Haz:
Süleyman Uludağ, Dergâh Yay. , İstanbul , 1998; İbn Haldun, Mukaddime, Haz: Süleyman Uludağ, Dergâh Yay. , 2 C, İstanbul , 1982, c I, s. 392-395, 769-780, c II, s. 1113-1132; Süleyman Uludağ, “İbn Haldun ve Mukaddime”, Mukaddime, İbn Haldun, Haz: Süleyman Uludağ, Dergâh Yay. , 2 C, İstanbul , 1982, c I, içerisinde, ss 15-195:77-83.
[2] İbn Haldun, Mukaddime, c I, s. 769, c I, s. 1126.
[3] İbn Haldun, a.g.e., c I, s. 769, c II, s. 1126.
[4] İbn Haldun, a.y.
[5] İbn Haldun, a.y.
[6] İbn Haldun,a.g.e. , c II, s. 1127.
[7] İbn Haldun’un tenkidi için bkz: Uludağ, “İbn Haldun ve Mukaddime”, s. 62-66.
[8]  Uludağ, a.g.m., s. 63.
[9]  Uludağ, a.g.m., s. 65.
[10] İbn Haldun, Mukaddime, c I, s. 470.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar