KUZGUN (RAVEN)
Yazan: Hülya Reis
Kuzgun
(Raven) Simyada, “Nigredo aşaması”nın sembolüdür.
Bir Hint
Atasözü; “Kuzgunun başında bilgelik vardır” der.
Kara Karga ,
bazen de Kuzgun,
Ruh
Simyasının Yüce Çalışmasının başlangıcıdır.
Bu sembol,
simyacının
meditasyonda dış duyular dünyasından çekilip,
başlangıçta
kendini ruhun karanlık iç dünyası olarak gösteren
içsel uzayla
karşılaşmasının ilk aşamalarını anlatır.
Bu süreç
simya metinlerinde
ayrıca
kararma, nigredo tecrübesi olarak
ve caput motuum,
ölülerin
başları veya başka bir simya resminde gösterildiği haliyle
imbiğin
içinde simyasal ölüm olarak,
sık sık bir
ölüm süreci şeklinde resmedilmiştir.
Demek ki
Kara Karga sembolünde
bilinçte
fiziksel duyuların dünyasından,
bizi
fiziksel bedene bağlayan sınırlamalarından dışarı atma anlatılır.
————————————————
Analitik
psikolojide ise
bireyin
gölgesi ile yüzleştiği
“Ruhun Karanlık Gecesi” için bir
metafordur.
Bizi ayakta
tuttuğunu düşündüğümüz zemin
kaymaya
başlayınca
varlığımızın
daha önce gözden geçirmemiş olduğumuz parçaları
ile yüzleşip
halleşeceğimiz süreçtir bu “Ruhun Karanlık Gecesi”
Kişiye göre
değişen bir dönemi anlatan,
ruhun
karanlığın içinden geçtiği,
bazılarının
içinde kaybolduğu
ama yine de
geçilmeden olmayan
zamansız
zaman kesitinin adı olan
“Ruhun
Karanlık Gecesi”,
hem ölüm hem
de doğumu birlikte yaşadığımız
bir
zamandır.
O ana kadar
ötelediğimiz karanlığımızla
başka bir
düzeyde karşılaşırız.
Bunu farklı
kılan ise ,
karanlıkta
kalan parçalarımızı
artık
ötelemek, dışlamak , görmezden gelmek tutumunun
işe
yaramaması,
ve
kendimizle gerçek anlamda yüzleşiyor olmamızdır.
Bir anlamda
Gün ışığı
doğmadan önceki ,
ardından
ışığı getirecek olan karanlıktır bu…
Bütünleşmek
pozitif olmak gibi algılansa da
her iki
kutbun
kutupsuz
teklikte yeniden buluşması ile ilgilidir.
Öncelikle
karanlığı
yok saymamak
gerekiyor.
Başkalarının
olumsuz gördüğümüz taraflarından ziyade
kendimizdeki
bastırılmış karanlığa yönelmek
karanlığın
daha fazla büyümemesini
ve bu
karanlık geceden
artık
çıkabilmeyi sağlamakta…
Marianne
Williamson’ın dediği gibi
“En derin korkumuz yetersiz olmak
değildir.
En büyük korkumuz ölçülemeyecek
kadar güçlü olmamızdır.
Bizi asıl korkutan karanlığımız
değil, ışığımızdır”.
En zor ve en
son ders,
varlığımızı
doldurması için Işık’a izin vermektir,
çünkü o
hiçbir yere izinsiz girmez.
Yani her şey
tek
başınalık cesareti ile,
derin dibe
dalmakla ,
karanlıktaki
parçayı bulmakla,
şefkatle ,
kendini
sevmekle mümkündür.
Kendi
özümüzden
yine
kendimize doğru…
————————————————
“Ruhun
Karanlık Gecesi”nden uyanmak
İyileştirici
yılan zehri gibi nitelenen
” Kundalini ” uyanışı ile
ilişkilendirilir.
————————————————
Simyada
Siyah aşama,
ya da
maddenin öldürülmesi aşaması Nigredo olarak adlandırılır.
Maddenin
ölümü,
bir sonraki
aşamada maddenin diriltilmesi olarak da bilinen
beyaz aşama,
yani Albedo
ya,
oradan da
Kırmızı aşama,
yani
maddenin beslenmesi,
Rubedo
aşamasına geçecektir.
Hıristiyan
felsefesindeki
yaşamın
ölümden doğma diyalektiği,
simyacıların
çoğunu, İsa örneğinden hareketle etkilemiş olmalıdır.
Maddenin
ölümü,
yani tüm
özelliklerinden arındırılması
onun
içindeki ilahi kıvılcımı,
ilk
koşullandırıcıyı, ya da ilkten öncekinin açığa çıkmasını sağlayacaktı.
Serbest
kalan ilahi kıvılcım,
simyacının
avuçlarına düşecekti.
————————————————-
Simyacının
ulaştığı
ölümsüzlük
aşamasının temel maddesi olan felsefe taşı,
çileli bir
yolculuğun sonucudur.
Simyacı için
asla bir ayrıcalık değildir,
ölümle
kesilmemiş bir yaşam bütünlüğü
simyacı için
daha sistematik bir bilgi olanağına açılan bir kapıdır.
Bu anlamda,
kişisel hayatını zengin ve muhteşem kılacak
“felsefe
taşı formülüne” sahip olmasına karşın,
gerekli
gördüğü haller dışında onu,
adi
madenleri altına dönüştürme yolunda kullanmaz.
Simyacı için
felsefe taşı,
maddi
bedenin engellerinin aşılması yolunda kullanılır.
Bunun en
önemli aşaması ise,
yaşlanmayı
ve çürümeyi engelleyen ab-ı hayat iksiri kullanımıdır.
Sahip olduğu
bilgi, simyacıyı yeraltına iter.
Gölgede
kalmak,
evrenin
sırlarını isteyenin ayrıcalığıdır,
ona göre.
Popüler
olmamaya özen gösterir,
sıradan,
herkes gibi bir hayat oluşturarak dikkat çekmemeye çalışır.
Paracelsus, St. Germain Kontu gibi
yarı mistik şahsiyetlerin yanı sıra,
Locke,
Newton gibi, bilim ve felsefe dünyasının popüler isimlerinin de
yer aldığı
“simyacı” listeleri inandırıcılıktan uzaktır.
Çok sayıda
hermetik disiplin gibi,
simya da,
öğretmen öğrenci ilişkisi temelindeki
gizlici ve
dışa kapalı bir yöntem olarak, kuşaktan kuşağa aktarılır.
http://www.felsefetasi.org/kuzgun-2/
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar