ÇOĞUL KUTSALLAR ARASINDA: ŞAMANİZM
Alıntı
GİRİŞ:
Şamanlik kendisini taşidigi cografyalarin çeşitliligi ve pratikleriyle
besledigi din ve din benzeri bir çok kuramsal yapiya yakinligi nedeniyle bir
araştirmanin nesnesi olarak alindiginda araştirmaciyi “bir oda” ve “kirk
anahtar” çelişkisine kadar vardiriyor ve
bu nedenle “hangi anahtarla” sorusu
araştirmanin kapsami açisindan büyük önem taşiyor.
Şamanlik,
ritüel ve tören toplumlarinin içinde gösterişli aksesuarlari olan bir “şamanin”
yaptiklari etrafinda degerlendirilebilir.Ya da şamanil yapinin hangi
özelligiyle “eşitlige ve sinifsiz topluma” hizmet ettigi de
araştirilabilir.Veya şamancil topluluklar üzerinde bir antropolog titizligiyle
farkli topraklarda şamani kalintilari derleyen bir çalişmaya da
girişilebilir.Ancak bu kadar geniş sorunsallar edinmenin, şamanizmin taşindigi “mesafeler”
kadar geniş bir okumayi ve zamani da gerektirdigi açik.
Elinizdeki
araştirmada sorunsal olarak şamanlik pratiklerinin “din” olarak adlandirdigimiz
pratiklerle olan ilişkisi şöyle bir sistematikten geçerek
incelendi.Ilk olarak kendi “kutsallik” iddialariyla şamanlik ve şaman üzerinde
degişik noktalarda yorumlar biraraya getirildi.Bu bölüm şamanin “duruşunu”
tarihsel bir perspektiften sunmaktan çok,sosyolojik izahini ve “farkli
tanimlanmalarini” sebebleriyle biraraya getirdi.Araştirmanin ikinci evresinde
şamanligin bir “din” olarak kabul edilip edilmedigi farkli görüşler etrafinda
bir sorunsala dönüştürüldü.Bunun ardindan özellikle tek tanrili dinlerin “din
adamlari” şamanlarla karşilaştirildi.
Son olarak günümüzde dünya üzerinde, şaman tekniklerine
duyulan ilgi sebebleriyle incelenirken bir yandan da tekillik gayretlerine
vurguda bulunuldu.Ayrica Anadolu dinsel
düşünüşünün de şamani kalintilara sahip oldugu iddiasi da dile getirildi.
1)KUTSALIN PEŞINDE:ŞAMANIZM VE ŞAMAN
Şamanizm insanin ve dünyanin öznel bir tasarimini içerir.Insanlar ile “tanrilar”
arasinda özel bir bag oldugunu varsayar.Şamana, her türlü dengesizligi önleme
ve her türlü talihsizlige karşi koyma işlevi yükler.Şaman insanlarin başlarina
gelen talihsizlikleri açiklamakla,bu sikintilarin önüne geçmekle, ya da
acilarini yatiştirmakla yükümlüdür.Bu anlamda şamanizm bir dizi eylemin altinda
yatan bir fikirler bütünüdür.Şamanizm insanin ve dünyanin düalist bir yorumunu
sunar.Insanoglu bir yandan bedene diger yandan ruha sahiptir.Dünya da
çifttir:Bir yanda görünür,gündelik ve kutsal olmayan bu dünya diger yan da ise
siradan insanlarin göremedikleri öteki dünya vardir. Şamanizmin bu yorumunda
kutsal olmayanla kutsal arasindaki ayrimin muglaklaşmasinda dogada varolan bir
mübadele çevrimi ya da uzun yillar boyunca ruhlarin hiç ölmeden yeniden dirilerek
gerçeklik düzeyine geçmelerinin getirdigi bir düzen varsayimi etkilidir.
Bu düalist
yapıyla kurulan şamancıl dünyada bazı insanların öteki dünyayla rastlantıya
bağlı olmaksızın kendi iradeleriyle iletişim kurabildiklerine inanılır.Öteki
dünya tarafından atanmış ve seçilmiş olduklarına inanılan bu insanlara şaman*
denir
Perrin, şamanizmin
felaketleri insanlar ile görünmez dünyanin varliklari arasinda bir ilişki
olarak gördügünü söyler.Insanlar bu ugursuzluklarin kurbanidir,görünmez
dünyadaki varliklar ise tetikçileri.Şamanlar bu baglamda arabuluculuk görevi
üstlenirler.
Şamanizmde
arti deger üretilmeyen ve sinifsiz bir
toplum modelinin görece varoldugu ileri sürülebilir.Ancak yerleşik hayata
geçilmesiyle beraber şamanizmin yokolma süreciyle karşi karşiya oldugu ya da
ilksel veya marjinal bir konuma yerleştirildigi görülür.Artik şamanlik bir
bütünsel pratigin adlandirdigi bir kuram olmaktan çok iyileştirme ya da kehanet
özelligiyle sinirlandirilmiştir.
Ancak uygarlıklar
ilerledikçe ve medeniyetler yerleştikçe şaman kendisini ve toplumsallığını ifade etmekte eski
özgüllüğünü kaybetmiştir.Dinsel,büyüsel tüm görevleri tek başına yerine
getiren,hastaları tek başına iyileştiren şaman yeni ortamda “laik”
sağaltıcılarla yanyana işlev görmeye başlamıştır.
2)KUTSALLAR ARASINDA: ŞAMANIZM BIR DIN MI?
Şamanizmin
ilk din biçimlerinden biri mi yoksa insanlarin karşilaştiklari sikintilarin
nedenlerini kavrayip,onlarin ortadan kaldirilmalarini saglayici özel bir yöntem
midir? Ya da totemizm hakkindaki olgularin derlendigi yalnizca antropolojik bir
derlemeden mi ibarettir? Bu sorulara etnologlar,din tarihçileri,filozoflar ve
diger araştirmacilardan farkli yanitlar almak olasidir.Burada araştirmacilarin
şamanizmle din arasinda kurduklari ilişki dile getirilecek.Bu çerçevede
şamancil pratikler din ile karşilaştirilacak.
Evrimci anlayışa göre toplumların geçmeleri gereken tarihsel aşamalar
vardır.Şamanizm kendine özgü “büyüsel pratiklere”bağlanan dinlerin gelişmesinin
bir evresidir. Bu görüş açısından şamanizm, totemizmden sonra gelen animizmin
bir aşaması olarak değerlendirilmiştir. Bu
görüşe göre şamanist inançlar,şamanist tapınç,kısacası bir şaman dini
olamaz;çünkü bu sözcük bir gelenekler topluluğuyla kendini gösteren bir inanç
sistemini belirtmez. Sadece ve sadece “dinsel ve toplumsal işleve sahip bir tür
insanın” varlığına işaret eder.Bu savlar şaman dininden değil “animistik,totemci
v.s dinlerin içindeki bir “şamandan”sözedilebilir iddiasındadırlar.
Eliade şamanligi
normal olarak “din” denen şeyden yana degil de daha çok mistikligin bir boyutu
olarak ifade eder.Ona göre çok sayida
dinin içinde şamancil ögeler bulmak mümkündür.Çünkü belli bir seçkinler
grubunun kullanabilecegi ve bir anlamda
adi geçen dinin mistigini oluşturan bir “esrime teknigi” her zaman el altinda
bulunur.Şamanlik bir din olmaktan çok bir çok dinin içinde uygulanagelen
pratiklerin benzetilebildigi “iyileştirici,gizemci” bir sistematikten
ibarettir.
Abdülkadir İnan’a göre şamanizm
Türklere atfedilmiş ,ilk halini Altay ve Yakutlarda alan Türklerde
gelişmiş halini bulan bir “din”dir.Ona göre şamanizm bir toplumsal sistemi
,özel ruh isimleri, din adamları,ayin ve ritüelleri ile bir dinden farksızdır.
Erdoğan Aydın’a göre ise “Türklerin de diğer kavimlerin olduğu gibi bir “dini”
olarak şamanizm vardır.İslamiyet nasıl ki Arapların toplumsal kültürü ve
gereksinimleri ile biçimlenmiş ise şamanizm de işte öyle göçebe Türklerin
toplumsal kültürü ve gereksinmelerince biçimlenmiş bir “din” idi. Aydın’ın “din”
olarak şamanlığa ilişkin vurgusu tıpkı bunu Türklerin kavim olarak şamanlığın
tek sahibi oldukları şeklindeki vurgusunda olduğu gibi herhangi bir dayanakla
kuvvetlendirilmiyor
Hikmet
Kıvılcımlı, Morgan’ın sosyolojik sınıflandırmasının yardımıyla şamanlığı Aşağı
Barbarlık Konağındaki Anahanlık düzenine giren inançlar sisteminin parçası
olarak tanımlar ve bir “din”dir der.O da şamanlığın ilk Türk dini olduğunda
ısrar eder:”İlk Türk dini,ilk Türk toplumu gibi eşitliğin ve mutluluğun
dinidir.Çünkü içine sınıf ve imtiyaz kurdu girmemiştir.” Ocak için ise ortada iki yanlış vardır.Birisi şamanlığın
ilk Türk dini olduğuna ,diğeri ise şamanizmin bir “din” olduğuna dair
inançtır.Ona göre şamanlık bir din
olmaktan ziyade bir büyü sistemi mahiyeti gösterir.
Perrin’e göre “şamanizm bir dindir,yeter ki din ,inancin gerektirdigi
eylemlerin ayrilmaz bir parçasi olan
dünyayi tasarimlama biçimi olarak
algilansin”.Perrin bunu hristiyanligin kutsal metinlere döktügü tasarimlarin
sonucu olarak gördügü dua,günah çikarma,ayinler,hac gibi Tanri rizasi için
yapilan geleneklere benzetir.Şamanizmin
tasarimlari ise dünyanin kökenini ve
dönüşümlerini anlatan ,öteki dünyayi betimleyen mitlerle verilir. Şamanizmden
kaynaklanan işlemler arasinda da ayni şekilde Tanri rizasi için yapilan ayinler
,iyileştirme gelenekleri ve kehanet sayilabilir.
3)ŞAMANLAR VE DIN ADAMLARI
Şamanizmin kuramsal olarak kendilerini bütüncül bir düzlemde kurmuş dinlerden farkli bir nitelik gösterdigini ileri sürmek mümkün
oldugu gibi şamanin da şamanist pratikler etrafinda konumlanişinin halihazirdaki "din adamlarindan"
ayrildigi iddia edilebilir.Bu iddia kendisini din adamlarinin işlevlerine gözattigimizda şu şekilde
kuruyor.
Din adamlarına
sahip inanç sistemleri ,din adamlarını öteki dünyaya ait varlıkların dostluğunu
kazanma göreviyle yüklerler.Böylece sözkonusu varlıkların mutsuzluk yaratmaktan
kaçınmaları ya da mutsuzluk yaratmaya bir son vermeleri hedeflenir.Ancak tek
tanrılı dinlerde din adamı şamanlıkta olduğundan farklı olarak bu varlıklarla doğrudan ve
kişisel bir ilişki kurmaz.
“Din adamlarını”
içeren dinlerle şamanlık arasındaki farkı burada şöyle iddia edebiliriz.Din
adamları olan dinler bu dünya ile öteki dünyayı,görünmez olan ile görüneni
kökten ayırır.Bu bizi aşkınlık ve içkinlik sorunsalına götürür.Aşkınlıkta ,yüce
bir ilkenin müdahalesiyle ortaya çıkan bir “gerçek” vardır ve bu nedenle
insanlar ile öteki dünya arasındaki ilişkiler dolaylıdır.Bunlar vasıtaları
kullanan din adamlarınca gerçekleştirilir .Oysa “içkinlik” “herşeyin herşeyin
içinde” olduğunu ,öteki dünyanın bu dünyanın içinde bulunduğunu varsayar.Bu
dünya ile öteki dünya arasında karşılıklı dolaysız bir ilişkiyi
içerir.Şamanlıkta işte bu şekilde iki gerçeklik arasında bir ayrım
gözetilmez.Şaman da görev başındayken “araf”tadır ve bu dünyadayken aynı
zamanda öteki dünyanın da insanıdır.
İmamlar,papazlar gibi din adamları yetkilerini kurumsallaştırmışlardır
ve bireysel olarak “olağan dışı” elde etmemişlerdir.Bunlar “kutsal metinlerinin”
okuyucusu ya da yorumcusu olarak genellikle “alışagelmiş hareketlere” sahip
bir nevi memurlaştırılmış kişilerdir.Şaman ise insanlarla etkin ilişkiye girer
,öteki dünya ile ilişkisi “kendiliğinden”,tehlikeli,rastlantısal ve
kestirilemez bir özellik gösterir.Ayrıca
şamanlığın yazılı metinlerle uzlaşmadığı ve böyle “kutsallara” da sahip
olmadığı ortadadır.O bir okuyucu değil olsa olsa bir söyleyicidir
Diğer yandan
şamanlar düzenli bir ayin adamı değildirler.Şamanlık işlevini kendilerinden
yardım isteyenlerin talebi üzerine üstlenirler. Belli sürelerde öngörülen
seansları yoktur ve halihazırda görev yapmazlar.Oysa din adamları her an dua ve
“tesbihat” içindedir.Ancak bazı yörelerde şamanın bir papazı ya da imamı “oynadığını”
söylemek mümkündür.
4)TEKİL DÜNYALARDA YENİ ESRİME
TEKNİKLERİ
Şamanizmin ilk olarak geçerli oldugu
topraklarda şaman, bilinmeyenin bilgisine sahip ve hem kendini hem de
başkalarini iyileştirme hususunda da olagandişi bir " kutsal kişiyi"
çagriştiriyordu.Şamanizmin bu ilk halinden bu yana şamani kalintilarin bir çok
din üzerinde varligi açikça ifade edilebilir.Günümüz Anadolusunda bir çok din
temelli davraniş ve ritüeller böyle izlerin açik bir göstergesi olarak hala
devam etmektedir.Melikoff,Eröz ve Birge gibi yazarlar bu benzerligi özellikle
Alevi-Bektaşi inanç ve pratikleri açisindan örnekleriyle ileri sürmüşlerdir.
Günümüz Anadolusunda da hastalık,iyileştirme seanslarının dini işlemlere göre
yapıldığı (ya da sanıldığı)bir çok durumla karşılaşırız.Okuyup üflemek,muska
yapmak,ip bağlamak, gibi usulleri kullanan bu kimselerin şaman kalıntısı
kimseler olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Şamanizmin,
dünya üzerindeki birçok bölgede iyileştirmeyi bilen ve “öbür tarafin"
bilgisine sahip insanlar yetiştirmek üzere meditasyon gruplari oluşturulmak
suretiyle “eskinin” defterleri kariştirilarak yeni bir inşa süreciyle karşi
karşiya oldugunu söylemek de mümkün.Trans danslari ve kendi “dilleriyle” birçok cografyada ortak ritüelleri paylaşan
bu yeni “müminler” grubu neo-şamanistler olarak adlandiriliyor.
Perrin neo-şamanlik
ya da postmodern şamanizm olarak adlandirilan bu idealist yaklaşimlarin giderek
ticari hale geldigini ve bu yolla müritlerin ya kendi başlarina ya da grup
halinde tinsellik kurduklarini söyler.
Bu yeni şamanlikta herkesin kendisi için bir şaman olabilecegi kabul
edilir.Bireycilik ve yalnizlik yaninda giderek artan bir materyalizm yeni bir
anlam arayişini ve yeni mitlerin üretimini teşvik etmektedir.Bu yeni şamanligin
peygamberleri “psikolojik güçlerini” ve “gizli yeteneklerini” geliştirecek
olaganüstü “içsel yolculuklar “ vaadeden trans ya da esrime teknikleri
üretmekteler ve buna nörolojik ve psikolojik ögeler içeren dilbilim
sözcükleriyle katkida bulunmaktalar.
DEĞERLENDİRME
Şamanlik,
tarih boyunca bir çok cografyada diger dinlerle beraber ve bazen de onlarin
pratiklerinin içinde kendisini göstermiştir ve halen de göstermektedir.
Tekillik vurgusu ve “kendine dönme”
taleplerinin güçlü ifadesine sahip pratikler ve zihni düşsel gezilere olanak
tanidigi için “çogul kabulleri” ve
uzlaşimlari sunan dinler dünyasindan siyrilmiş ve kendi başina asirlardir bir “dişarisi”
kurmuştur.
Şamanligin
diger dinlerden ayrildigi hususlarin irdelendigi,bu mihvalde din adamlari ile
şamanlarin karşilaştirildigi ve nihayet şamanizmin günümüz toplumlarina
yansiyan ve israrla takip edilen pratikleri ,ayrica“yeni şamanlik “
iddialarinin dile getirildigi bu araştirma bu sistematigini daha geniş bir
düzleme taşima konusunda bir arzuyu da
beslemektedir.
Modern hayat
içerisinde maruz kalınan birçok durumun mağduru insanoğlunun, modern hayatın “transparan
“yanı içerisinde kendisine ait alanlar yaratma çabasına şamanlık benzeri
yapılar kurarak ulaşma gayretleri görülmektedir. Materyalizm ve yabancılaşmanın
beslediği “dine dönüş” taleplerinin yanında bu
yeni arayışın daha “kendiliğindenlik” üretme kaygısı taşıdığı açık.
KAYNAKÇA:
1) Aydın, Erdoğan: Nasıl Müslüman Olduk, Doruk Yay, 1996, Ankara
2) Birge, John
Kingsley: Bektaşi Tarihi, Çev: Reha
Çamuroğlu, Ant Yay.,1991, İstanbul
3) Eliade, Mirceade: Şamanizm: Ilkel Esrime Teknikleri, Çev:İsmet
Birkan, İmge Yay.,1999, Ankara
4) Eröz, Mehmet:Türkiyede Alevilik Bektaşilik, Kültür Bak.Yay., 1990, Ankara
5) Fığlalı, Ethem Nuri: Türkiye'de Alevilik-Bektaşilik, Selçuk
Yay., 1990, Ankara
6) İnan, Abdülkadir: Tarihte ve Bugün Şamanizm,Türk Tarih
Kurumu Yay.,1986, Ankara
7) Kıvılcımlı, Hikmet: Dinin Türk Toplumuna Etkileri ,Yön
Yay.,1980,İstanbul
8) Mélikoff,Iréne: Uyur İdik Uyardılar, Çev: Turan
Alptekin, Cem Yay., 1994, İstanbul
9) Ocak, Ahmet Yaşar: Alevi ve Bektaşi Inançlarinin Islam Öncesi
Temelleri, İletişim Yay., 2000, İst.
10) Perrin Michel: Şamanizm, Çev:
Bülent Arbaş, Iletişim Yay., 2001, Istanbul
11) www.shamancenter.dk
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar