Print Friendly and PDF

NUŞÛZ MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ /Kadını Dövmek


Nuşûz, yükseklik ve tümseklik anlamından kaynaklanarak, kadının kocasına kafa tutup, isyankâr bir davranış içine girmesidir. Kendisini kocasından üstün görerek ona itaati bırakmasıdır. [Mehmet Yaşar Soyalan, Elmalılı Tefsirinde Kur’ani Terimler ve Deyimler, Ağaç Yayınları: 259. (1351)]
1. Kadının kocasına isyan/itaatsizlik etmesi
"Nüşûzlarından korktuğunuz (kocalarına isyan/itaatsizlik ettiklerini bildiğiniz) kadınlara nasihat edin, (isyandan/itaatsizlikten vazgeçmezlerse) onları yataklarında yalnız bırakın, (yine vazgeçmezlerse) onları dövün. Size itaat ettikleri takdirde artık aleyhlerine bir yol aramayın! Şüphe yok ki Allah çok yücedir, çok büyüktür." [Nisâ: 4/34]
2. Kocanın eşlerinden birini diğerine/diğerlerine tercih etmesi
"Şayet bir karı, kocasının nüşûzundan yahut yüz çevirmesinden korkarsa (diğer kadınlarını kendisine tercih ettiğini bilirse), sulh yolu (mal) ile sulh yaparak aralarını düzeltmelerinde kendileri için bir günah yoktur."[ Nisâ: 4/128]
3. Ayağa kalkmak için doğrulmak
"Size, "Ünşuzû" (doğrulun, oturduğunuz yerden kalkın) denildiğinde, fenşuzû (hemen oturduğunuz yerden doğrulup kalkın)..." [Mücâdele: 58/11]
4. Hayat vermek/canlandırmak
"Kemiklere bak: onları nasıl nüşûz ediyoruz (hayat veriyoruz)." [Bakara: 2/259. Mukâtil b. Süleyman, Kur’an Terimleri Sözlüğü, İşaret Yayınları: 357-358.]
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ
 فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ
 وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا
**
Nisa, 34- Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür. Diyanet Meali

Rivayet edilir ki: Ensârın ileri gelenlerinden Sa'd ibn-i Rebia' karısı Habiybe bint-i Zeyd ibn-i Züheyr'e serkeşlik etmiş; o da, ona bir tokat atmıştı. Babası Zeyd, kızını beraberine alarak Resûlül-lah'a şikâyet etii. Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem:
«Her hâlde ondan kisas'ını alırız.»  buyurdu.
Bunun üzerine,' bu Âyet-i kerime nazil oldu. Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem de:
«Biz, bir emir irâde, ettik. Allah da diğer bir emir irâde buyur­du. Şübhe yok ki hayır, Allah'ın irâde ettiğidir.» dedi.
**
Fahreddin-i Râzi Tefsiri’de, Hz. Ömer (radıya'llâhu anh)'in, "Ey Kureyşliler, erkeklerimiz kadınlarına hâkimdi. Medine'ye geldiğimizde, onların kadınlarının erkeklerine hâkim olduğunu gördük. Kadınlarımız onların kadınları ile içli-dışlı oldular. Bundan dolayı da kocalarına karşı serkeşlik edip baş kaldırdılar. Bunun üzerine Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve selleme gelip, "Kadınlar, kocalarına baş kaldırıyorlar" dedim. O da, kadınları dövmeye müsaade etti. Derken Hz. Peygamber'in hanımlarının odalarının etrafında, kocalarından şikayet eden birçok kadın görünmeye başladı. Bunun üzerine Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem "Yemin olsun ki bütün gece Muhammed ailesinin etrafında, herbiri kocasını şikayet eden, yetmiş kadın dönüp dolaştı.  Halbuki sizler,  o kadınlarını dövenlerin, hayırlılarınız olduğunu göremezsiniz" buyurdu ki bu, "Hanımlarını dövenler, dövmeyenlerden daha hayırlı değillerdir" demektir.
Başka bir hadis de bu hususu teyit etmektedir. "Biriniz karısını köle döver gibi dövüyor, sonra da günün sonunda onunla aynı döşekte mi yatıyor!.."
[Çelişkili ifadeler]
**               
[Kurtubi Tefsirinde] Ebu Mansur el-Lüğavî der ki: Nüşûz, eşlerden her birisinin ötekinden hoşlanmaması demektir. Burada "ze" harfi yerine "sad" harfi geldiği takdirde, o zaman geçimi kötü olan kadın hakkında kullanılan bir fiil olur. İbn Faris der ki: Kadının nüşûz etmesi, kocasına karşı sert ve zorlu bir hal alması demektir Erkeğin nüşûz etmesi ise karısını dövmesi ve ona ağır davranması, ondan uzak durması demektir.
İbn Cüreyc der ki, bu fiilin kadın hakkında kullanılıp, son harfinin "ze" olması da "sad” olması da aynı anlamı ifade der.

TEZ MAHİYETİNDE BİR YORUM

Yukarıda kısaca değindiğimiz nuşûz meselesindeki sıkıntı, Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellemin razı olmadığı bir husus hakkında Allah Teâlâ’nın aksi bir emir göndermiş gibi olan beyânın çözümünde çeşitli zorlamalar vardır. Bu konuda orta yolu bulmak için şu düşünceler zikredilmek istendi.
a-    Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem hevasından konuşmadığına, fiil işlemediğine göre inen bu ayet onun muradına uygun olmalıydı. [Bedir savaşından sonraki esirlerin fideye meselesinde uyarı yapılmıştı.]
b-    Eğer bu ayet emir olsaydı ilk uygulayıcısı Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem olması gerektiğinden, O’nunda hanımlarını dövmesi gerekirdi. Halbuki Tahrim Suresine konu olan vakıaya istinaden, böyle bir şey olmamış ve Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem bir ay uzlete çekilmiştir. Bu meyanda ayetin ifadesinde sahabe ve sonraki nesilde noksan anlamaya bir düştüğümüz görülmektedir.
Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellemin yapmadığı bir hususu, ümmetin uygulaması dinle alakalı olmayıp fıtrat, töre ve kültür ile alakalı olduğu üzerinden yorumlar yapılmalıdır. Yani dinle alakalı bir husus olarak kabul edilmemelidir.
c-     Ayrıca ayetin  وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ üzerinde siyak ve sibak itibarıyla belagat ve dil dilimi üzerinden yeniden inceleme yapılması ile manadaki emirin bilgi mahiyetinde olup olmadığı üzerinde tartışma yapılmalı, gizlenmiş olan kaideler varsa açığa çıkarılmalıdır. Ayetin manasında belki kadınlara uyarı şeklinde,  “eğer siz kadınlar serkeşlik ederseniz, erkekler size konuşurlar, olmadı mı yataklarınızı uzaklaştırırlar, o da olmadı mı sizleri dövmeye kalkışırlar, haberiniz olsun” gibi manaya geldiği söylenilebilmektedir. [Bu mana nereden çıktı diyenler olabilir.] Eğer bu şekilde bir mana verilebilecek kaidelerin eski arap dil kullanımında benzerlerini bulunursa, ayetin ve Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellemin sebebi nüzuldeki irade-i ilâhiyyenin var gibi görünen açmazları da kapanmış olacaktır. Yukarıdaki şekilde bir mana veya benzerinin bulunmasıyla “darb” fiilinin unutulmuş manalarını bulup çıkarmak yerine, erkek fıtratının kadın üzerindeki tahakkümünün sert yüzünü açığa çıkarılmış olur. Bu şekilde ayet reformist kafadan da rahata erer.
d-    Şimdiye kadar bu tür bir açıklama olmadı şimdi eski köye yeni adet getirildi mesabesinde olan bu tür düşünce tarzı içinde söylenecek söz ise Stanley Milgram deneyindeki  “Otoriteye boyun eğmek” ve “sıradanlık” ilkesi ile bir önceki kültür ve bilgiye karşı uyum adına susmak, teyit ederek, aşmaya cesaret bulamamaktır. Bu nedenle ayetin şaz okumaları, sarf, nahiv ve belagat yönünden inceden inceye ehlince tekrar ele alınmalıdır. Çünkü Allah Teâlâ ve rahmet nebisi efendimiz salla’llâhu aleyhi ve sellemin gelecek nesillerde aşırı tenkite maruz kalacak   bir emir tebliğ etmeyeceğini bilmekteyiz. Bu nedenle dinin taabbudi ibadetleri yanında ahlaka yönelik hususlar arasında fahiş manayı andıracak durumların İslâm’ın temel dinamiklerini sarsacağını herkesten önce Allah Teâlâ bildiğine göre ayetin içerik ve manasında bizlerin yanlış anladığı apaçık ortadadır.
Bize göre ümmi kaynaktan gelen bir habere göre ayetin manasında erkeklerin zarar vericiliği haber verilmiş, emir derecesinde mana gözetilmemiştir.
İhramcızâde İsmail Hakkı


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar