ASTRAL SEYAHAT
□ GENEL TANIM
İnsan vücudu, birden fazla
bedenin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bedenlerimizden ilki gözle görünen, et
ve kemikten mevcut olan, fizik dünyada kullandığımız bedenimizdir(Fiziki
Beden), Astral ayrılmayı yaptıktan sonra kullandığımız bedenimiz ise enerjiden
meydana gelen Astral Beden'imizdir.
Astral bedenimizle ayrılmayı
yaşadıktan sonra duyu organlarımız fiziki bedenimizdekiler değil astral bedenimizde var olanlardır. Yani fizik bedende olduğu gibi Astral bedenin de
kendine has duyu organları mevcuttur. Bu yüzden görme, işitme ve hissetme
yetilerimiz eskisi gibi, hatta çok daha iyi olarak çalışacaktır. Bunun nedeni
fiziki bedendeki aksaklıkların Astral bedene taşınmaması ve astral boyutta
cisimlerin değil frekans ve hislerin astral gözle görülebilir olmasıdır.
Kısaca Astral seyahat, günlük
bedenimizden sır bedenimizin bilinçli olarak ayrılması, Cisimlerden uzakta ve
düşünce gücünün hakim olduğu bir boyutta varolmaktır.
□ DÜŞÜNCELER
Kimi gruplara göre astral
seyahati istekli olarak yapmak doğa kanunlarına aykırı, bazılarına göre bir
ilim, bazılarına göre ise insan beyninin oynadığı küçük oyunlardan biridir.
□ ASTRAL BEDEN YAPISI
Astral beden için iki ayrı
inanış vardır, hangisinin gerçek olduğunun kararına varmak güç olacağından
burada her ikisine de değineceğim. Astral beden, vücudumuzu saran auranın
katmanlarından biridir. Hislerimizi, korkularımızı, sevinç ve üzüntü gibi
olağan düşüncelerimizi oluşturduğumuz kısmımızdır. Düşünce hızıyla hareket
eder, et ve kemikten yapılmış bedenimizin tersine besin, hava yada suya ihtiyaç
duymaz ve bu yüzden çok daha hızlı ve serbest hareket edebilir. Günlük
vücudumuza bir kordon ile bağlı olduğu idda edilse bile kordonu görmeyenler de
vardır. Günlük bedenimizi rahatlatmak ve yorgunluğunu kaybetmek için her uykuya
daldığımızda otomatik olarak bedenimizden bir kaç karış yada 1 -2 metre kadar
uzağa ayrılır, bunun amacı, astral ve fizik bedenin ayrıldıklarında hislerin
astral bedenle birlikte fizik bedenden geçici olarak ayrılması ve fizik bedenin
rahatlamasıdır. Fakat uyku sırasında insan bilincini kaybettiği için bunu
algılayamaz ama bu ayrılmanın eseri olarak rüya görür. Astral beden gözle
görülmez fakat bazı deneylerle varlığını anlayabiliriz.
Los bir ortamda, elinizi diğer
elinizin üzerine avuç içlerini birbirine bakacak ve değmeyecek şekilde getirin
ve yoğunlasın, çok kısa süre içersinde iki elinizin arasında bir işi (sıcak
yada soğuk) hissedeceksiniz, bazen bu işi hareket eder, elinizin değişik
bölgelerinde gezer. Eğer bunu deneyi başka bir şahısla yaparsanız sonuçlar daha
tatminkar olur, hatta eğer pşisik özellikleriniz varsa aradaki ışığı
görebilirsiniz. (Ben görmüştüm) Yoğunluğu tam olarak yakalayabilen şahıslar
birbirlerine dokunmadan bu sayede birbirlerinin ellerine baskı yapabilirler.
fakat bu deney astral bedeni değil de aura yada herhangi bir enerji bedenin
varlığını da gösteriyor olabilir.
İkinci fikire göre astral beden
aslında yoktur, astral seyahat için beden dışında fizik bedenimizin bir
kopyasını düşünce gücüyle oluşturduktan sonra bilincimizi fizik bedenden
oluşturduğumuz sanal bedenimize aktarılır. Oluşturduğumuz beden bir nevi araç
olarak kullanılmaktadır.
□ ASTRAL SEYAHATLE YAPABİLECEKLERİMİZ
Astral seyahat sırasında
ayrılmanın derecesine göre yapabileceklerimiz astral dünya kademeleri kısmında
tam olarak anlatılmıştır. Bunun haricinde, islamiyet dahil her semavi dinde
farklı isimlerle bahsedilen ama parapsikolojlde AKASA kayıtları olarak bilinen,
evrenin kuruluşundan itibaren farklı bir kayıt sistemiyle tüm olayların saklandığı,
büyük ihtimalle astral boyutun çok ileri kademelerinde bulunan ve her isteyenin
kolaylıkla ulaşamayacağı, bu amacı güden insanların fazlaca çalışması gereken
yere gidebilir, çok deneyiminiz varsa gezegenler arası yolculuk yapabilir, yada
sevdiğiniz insanların yanlarına gidebilirsiniz. Çok eskiden okuduğum bir
kitapta ileri zamanlarda teknikleriniz ve deneyimleriniz geliştikçe dünyaya ait
nesneleri yanınızda taşıyabileceğinizi idda ediyordu. Eğer gördüklerimizi bir
hayal ürünü olarak düşünsek bile, hayaller insanı rahatlatan olgulardır, ve hiç
hayal görmemekten daha iyidir...
DÜNYAMIZ
İçinde bulunduğumuz saat ve
tarih dilimidir. Düşünce hızıyla hareket edildiğinden bir yerden bir yere
gitmek saniyeler alır. Bu tip astral ayrılmalarda yaşanan olaylar ve görülen
şahıslar gerçektende o anda yaşanmakta olan şeylerdir. Örneğin uzaktaki bir
yakınınızı düşündüğünüzde bir anda kendinizi onun yanında bulabilirsiniz. Eğer
yanına gittiğiniz insanın pşisik güçleri ilerlemişse, geldiğinizi anlayabilir.
Astral ayrılma ile bulunduğumuz
zaman diliminde gezebildiğimiz ve her şey düşünce hızına bağlı olduğundan, daha
fazla yükseklere çıkıp gezegenler arası astral seyahat yapmak olasıdır. Fakat
bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene bağlayan kordonu gevşetebilmek
gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça fazla
olması gereklidir.
DÜŞLER BÖLGESİ
İlkel dinlerden günümüze kadar
gelmiş tüm dinlerde de varlığı kabul edilen, insanın yalnızca rüyalarında gidip
gezebileceği bir düşler dünyası vardır. Kimine göre cinler bu bölgede
yaşamaktadır. İnsanın korkularıyla yada düşünceleriyle yüzyüze kalabileceği tek
yerdir. Herşey düşünce hızına dayalı olduğundan, korktuğunuz herhangi bir şey
aklınıza geldiği anda onu karşınızda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir şey yok
çünkü aklımıza gelipte vücut bulan herşeyi o anda yok olduğunu düşünerek ondan
kurtulabiliriz. Bu dünyanın bir değişik özelliği ise kendinizi olduğunuzdan çok
daha farklı olarak görebilmenizdir. Farklı bir insan, hatta farklı bir yaratık...
Günlük hayatta tasarladığınız
ve hayata geçirmeye çalıştığınız her düşünceyi orada kontrol edebilirsiniz.
Astral boyutta düşler bölgesi, bir nevi düşüncelerinizin bedenlendiği yerdir.
PARALEL EVRENLER BÖLGESİ
Zaman içinde yolculuk
yapılabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptığımızı zannettiğimiz fakat
düşler dünyasından öteye geçemediğimiz bir yer de olabilir. Paralel evrenler
bölgesinde gördüğümüz yerler bulunduğumuz dünya ile çok benzerlik gösterir
hatta rüyalarımızda görüpte (evimizi gördüm ama daha farklıydı) dediğimiz bazı
görüntüler, rüya sırasında paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerlerdir. Bu
bölgede kendimizinkine benzettiğimiz farklı insanların hayatlarını inceleme
fırsatımız vardır. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki
hipnoz ile yapılan astral ayrılmalarda gidilen yer, içinde bulunduğumuz dünya
değil paralel evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir.
Astral seyahatin tehlikelerini
iki bölüme ayırmak daha doğru olacaktır.
1) Astral seyahati yapan insanların gündelik yaşamlarındaki
değişimleri
2) Astral seyahat sırasındaki tehlikeler
Astral seyahat pşisik olaylar
arasında belkide tehlikesiz olan tek şeydir. Astral ayrılma sırasında geri
dönememek, kaybolmak yada zarar görmek imkansızdır. Zaten her gece uyuduğunuzda
astral bedeniniz vücudumuzu otomatik olarak terk edip istem dışı gezmekte ve
bunun sonucunda rüya görmekteyiz. Amaç her gece bilinçsiz olarak yaşadığımız bu
çok doğal olayı, beynimizi uyutmadan bilinçli olarak yapabilmektir. Tehlikeli
yada korkutucu olarak gördüğünüz en ufak olay karşısında yapmanız gereken tek
şey oradan uzaklaşmak olmalı, emin olun bunu düşündüğünüz anda zaten farklı bir
yerde olacaksınız. Unutmayın ki ani korkular hızla bedeninize geri dönmenizi
sağlayacaktır. Bu ani dönüşler ise size baş ağrısı olarak geri gelecektir.
Elinizden geldiğince korkuyu üzerinizden atarak deneyimlerinizi yaşamaya
çalışın. Unutmayın ki bedene geri dönmek çok kolay fakat terk etmek en zor
iştir.
SORUNLAR : Uyku sorunu
Astral seyahat denemeleri
sırasında ve Astral çıkış gerçekleştirildikten sonra her kişide olmasada bazı
insanlarda iki değişik uyku sorunu yaşanmıştır, birincisi sık sık uyku
bölünmesi (sık uyanmalar) Bu uyku uyanıklık arasında olduğumuzu gösterdiği için
sorun teşkil etmez, çünkü astral ayrılma zaten uyku uyanıklık arasında
gerçekleşmektedir. Bu gibi zamanlarda uyanmak çok doğaldır. Diğer sorun ise
bunun tam tersidir, bilinçaltı gerçekleştirilen Astral Seyahati daha güzel
bulduğundan devamlı uyumak isteyecektir ve yeni başlayan kişilerde 24 saat
uyuma isteği gibi sorunlar gözlemlenmektedir.
SAĞLIK SORUNLARI :
Eğer Kalp hastalığı, sınır
hastalığı, astım, sara yada hiper tansiyon hastalıklarından şikayetçiyseniz,
heyecan kaldıramıyorsanız kesinlikle bu tür bir deneyime girmeyiniz. Denemeler
sırasında irkilerek uyanma, aşırı korku yada panik gibi olaylarla çok
karşılaşılmaktadır.
ASTRAL ALEMDE KARŞILAŞILABİLECEK VARLIKLAR :
Başlangıçta astral seyahati
çıkabilmek için niyetin pozitif olması, gerekmektedir. Kötü niyetle yapılmaya
çalışılan Astral Seyahat sonuçsuz kalacağı gibi, bu işte ustalaşmış insanlar,
eğer yapacakları olayın iyiliğine gerçekten inanıyorlarsa, kötü niyetle bile
Astral ayrılmayı yaşayabilirler. Korumasız çıkılan Astral Seyahatte bu tarz
ınsanlar ve düşük frekanstaki diğer bedensiz varlıklar ile karşılaşılması
mümkündür.
Bu tarz varlıklardan
korunabilmenin bir yolu, insan olarak onlardan üstün olduğunuzu bilmektir.
Astral Seyahat deneme ve
uygulama safhaları sırasında bilinen gerçek bir tehlike yoktur fakat, deneme
aşamasında bedenden rahat çıkmayı amaçlayarak kullanılan
ALKOL ve UYUŞTURUCU maddeler bilinci
zayıflattığı ve kontrol mekanizmasını olumsuz etkilediği için gerçekten
sonuçları psikolojik olarak kötü olacak tehlikelere yol açmaktadır.
Eğer uzun zamandan beri
projeksiyon yapmaya uğraşıp da sonuç alamadıysanız tekniklerinizi gözden
geçirmeli ona göre davranmalısınız. Aşağıda, astral projeksiyon yapmaya
çalışırken insanların yaptığı en genel hatalar bulunmaktadır. Bunlar gerçekte
''hatalar'' olmamasına rağmen -çünkü bazı insanlar için ise yaramaktadır-
gelişmeyi yavaşlatmaktadırlar.
1 - Gece denemek: Eğer gece
projeksiyon yapmaya çalışıyorsanız, özellikle yatağa gitmeden önce onda dokuz
ihtimalle uyuyup kalırsınız. Uzun bir gün geçirmişsinizdir, vücudunuz
yorgundur, o halde nasıl Focus 10 veya 12 (vücut uykuda, zihin uyanık) hale
geçmeyi düşünebilirsiniz? Ya öğlen erken saatte denemeli veya rahatça
uyuyabildiğiniz haftasonları denemelisiniz.
2- Korku: Öleceğinizden
mi korkuyorsunuz? birilerinin kordonunuzu keseceğinden? Ele geçirileceğinizden?
Bu korkulardan herhangi biri bunun hakkında düşünmenizi sağlayacak ve
projeksiyon yapmanızı engelleyecektir. Herhangi bir sonuç beklemeden önce
korkularınızı açığa çıkarın.
3- İçsel dialog: Sürekli konuşuyor musunuz? Şunun gibi şeyler mi
söylüyorsunuz? ''Bu doğru mu?'' veya ''Acaba yakın miyim?''Titreşimleri
oluşturmak için hiçbir düşüncenizin olmaması gereklidir. Düşünceleriniz tek bir
çizgi oluşturacak şekilde daraltılmalıdır. Vücudunuzu uyutmak istiyorsanız
kendi kendinize konuşmayı kesin ve ''dinleyin'. Kafanızın içindeki hafif
çınlamayı dinleyin ama analiz etmeyin. Dinleyin ama
konuşmayın. Ne zaman
titreşimleri oluştursam vücudum uykuya dalar, kafamdaki çınlama durur (çünkü
artık uykudayım) ve yavaşça üçüncü gözüm üzerine konsantre olurum. Tüm düşüncelerim
gider. Bunun tam olarak öğrenilmesi zaman alabilir ama gereklidir. Ayrıca eğer
zihniniz başka düşüncelere doğru kayarsa, bırakın kaysin. ama yavaşça
düşüncelerinizi yeniden tek bir çizgiye çekin ve üçüncü göz üzerine konsantre
olmaya devam edin.
4- Rahatlamayı ve vücudu uykuya yatırmayı anlamamak: Sürekli,
gözleri açık projeksiyon yapmaya çalıştığını anlatan insanlardan mailler
alıyorum! Bedeninizden ayrılmak için manyetik çekimi, ayrılmanın olacağı
noktaya kadar azaltmalısınız. Tüm elektrikli şeyler manyetik bir çekim yaratır.
Düşünmek bile elektronik
atımlar gönderir ve manyetizma oluşturur. Atım ve kalp atış hızı da ayrıca
enerji oluşturur. ''Rahatlamayı'' Focus 10 ile karıştırmayın. Focus 10, vücudun
uykuda olduğu durumdur. Fiziksel olarak uykuya dalarken bilincinizin rüyaya
dalmasını önlemeyi öğrenmelisiniz.
Vücut uykuya daldığında herşey,
vücudunuzun manyetik çekişini azaltacak şekilde yavaşlar. Sonra eğer ''Düşünce
yok'' kısmını öğrenirseniz titreşimler gelecektir. Ve geldiklerinde hala
düşüncelerinizi minimumda tutmalısınız çünkü heyecan, kalp ve atım oranını
arttırır ve sizde bana sadece astral kollarınızı ve bacaklarınızı
kaldırabildiğinizi söyleyen mailler gönderirsiniz! Birincil çakraların pekçoğu
baş bölgesinde bulunmaktadır bu yüzden baş en son ayrılan kısımdır. Heyecanlı
duygular da bunu zorlaştırır. Rehberimin bana dediği gibi ''Başından dışarı
çık'. Vücudunuzun uykuda olduğunu anlamak için onu artık hissetmiyor, hiçbirşey
işitmiyor olmalısınız ve hipnogogik imajınasyonların görünmeye başlaması
gerekmektedir. Görüntülere karşı savaşmayın, sadece sizi ele geçirmelerine izin
vermeyin yoksa rüya görmeye başlarsınız. Sürekli bilincinizi uygulamakta
olduğunuz projeksiyona yöneltin.
5- Sabırsızlık. Astral projeksiyonu başarmak aylar hatta yıllar alabilir:
Birkaç gün veya haftada sonuç bekliyorsanız büyük ihtimalle bırakacak veya
varlığından kuşku duyacaksınız. Astral projeksiyon; disiplin, adanmışlık ve bir
ton sabır gerektirir. Olacaktır ama uzun sürecek çekişe kendinizi hazırlayın.
Beklemeye ve çabaya değer.
Bu beşi en çok görülen
sebeplerdir ama şunlar da eklenebilir: dikkat dağıtıcı şeylerden uzak duramamak
(çocuklar, evcil hayvanlar, telefon, eş), Uykuya daldığında kütük gibi uyumak
ve zihni uyanık tutamayacak kadar uykusuz olmak.
Burada yeni başlayanların en çok merak ettikleri ve sordukları soruların
cevaplarını bulacaksınız.
Soru : Astral Seyahat sırasında gördüklerimiz Rüya mı? gerçek mi?
Cevap : Aşatral Seyahatin 3
kademesi vardır bunlardan biri Rüyalar Alemidir, eğer bu tarafta geziyorsanız
gördükleriniz çok mantıklı ve gerçekçi şeylerin haricinde olağan dışı olaylar
yada cisimlerde görebilirsiniz ama bunlar rüya değil sizin bilinçaltınızdaki
korkuların, isteklerin, beğeni, arzu istek, hatta seçimlerinizin bedenlenmiş
halidir, kısacası gördükleriniz düşüncelerinizin görünür halde olmasıdır. Bu da
zaten Astral Seyahatin en ayırt edici özelliğidir.
Soru : Astral Seyahat tehlikelimidir?
Cevap : Her insan uyuduğunda
astral bedeni vücudundan ayrılır, bilinçsizce rüyada gezmek işlek bir caddede gözleri
bağlı olarak gezmek gibidir (yinede bir tehlikesi yoktur) Astral Seyahat
sırasında bilincimizle gezdiğimiz için seçme hakkımız vardır ve aynı caddede
gözleri açık ve kendini koruyarak gezmek kadar güvenlidir. Sonuçta fizik
dünyada da bir çok tehlike mevcuttur, bunların bilincinde olduğumuz ve korunma
yöntemlerini bildiğimiz zaman kolay kolay tehlikelere maruz kalmayız. Fakat şık
olmasa da bizim dışımızda gelişen olaylar sonucu zarar gördüğümüz gibi, astral
boyutta da korunmayı bilmeigimiz ve yerine göre korunamayacağımız olaylar
karşısında zarar görmemiz mümkündür.
Soru : Ayrılmayı yaşıyorum ama fazla uzağa gidemiyorum neden?
Cevap : Vücudumuzla astral
bedenimizi birbirine bağlayan bir kordon olduğu ileri sürülür, bazılarına göre
gümüş renkli bir kordon, bazılarına göre vücuda doğru bir çekim alanı, sonuçta
astral beden vücudunu bulabilmesi için bir bağ mutlaka olmalıdır. İşte bu
kordon yada çekim alanı bazı insanlarda gayet gevşek bazılarında ise gergindir,
gergin olması hızla vücuda geri dönmeye yada fazla uzağa gidememeye yol açar.
Sık denemeler sonucunda zamanla kordon yada çekim alanı genişler ve istediğiniz
uzaklıklara gidebilirsiniz.
Soru : Astral Seyahat sırasında kordon koparsa ne olur?
Cevap : Kordonun kopması sadece
ölüm anında olur, ama kordona dışarıdan müdahale etmek mümkün değildir, yani
istesek de Astral Seyahat sırasında kordonu kopartamayız.
Soru : Astral Seyahat sırasında farklı insanlarla karşılaşıyorum bunlar
kimler?
Cevap : Seyahat sırasında
gördüğünüz insanların kimler oldukları gittiğiniz kademeye göre değişir, eğer
rüya kısmında iseniz muhtemelen o insanlar sizin bilinçaltınızın oluşturduğu
görüntülerdir, Şimdiki zaman diliminde iseniz gördükleriniz gerçek insanlardır.
Paralel Evrenler Dünyasında ise zaten bu dünyanın bir kopyası olduğundan
gördükleriniz normalde yaşayan insanların kopyası olan insanlardır.
Soru : Astral Seyahat sırasında herhangi bir etkiyle vücudumuza dönememek
diye birşey varmıdır?
Cevap : Astral Seyahat
sırasında görülsün yada görülmesin, vücuda bağlantıyı yapan kordonun kopması
yada dışardan bir etki ile vücuttan tamamen ayrılıp geri dönememe, yada
dönmemeyi gerektirecek hiç bir etken bulunmamaktadır. Aradaki bağ sadece ölüm
sırasında kopar buna ise astral seyahat sırasında kimse müdahale edemez, sırf
Astral Seyahat sırasında olduğu için vücuda geri dönmemek diye birşey yoktur.
Soru : Astral Seyahat tekniklerini tam olarak denememe rağmen sonuca
ulaşamıyorum, neden?
Cevap : Tekniklerin hepsi her
insanda aynı sonucu vermez, önemli olan her tekniği defalarca deneyip
hangisinde daha farklı sonuçlar aldığınıza bakmaktır çünkü sonuca
ulaşamasanızda her denediğinizde bir adım öteye geçtiğinizi hissedeceksiniz,
hangi teknikte daha rahat ve daha hızlı sonuç alıyorsanız o teknikte
yoğunlasın, hatta bu denemeler sırasında bir çok insan kendine en uygun tekniği
kendisi geliştirmiştir.
Soru : Vücudumda karıncalanma, uyuşma, terleme yada kalp atışlarımda
hızlanma hissediyorum acaba doğru yoldamıyım?
Cevap : Normal zamanlarda
yatağınıza yattığınızda olmayan tüm bu bedensel tepkiler olmaya başladıysa evet
doğru yoldasınız. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir durum var, eğer bir
hastalık geçiriyor ve bedeninizin verdiği tepki bu hastalığınızı hızlandıracak
gibiyse vazgeçmek en doğru seçimdir. Örneğin kalp hastası bir insanın kalp atışları
hızlanıyor yada nefesi tıkanıyorsa yapacak en iyi şey bundan vazgeçmeli, hatta
bu tarz ciddi hastalığı olanların hiç denemelere girmemesi daha sağlıklıdır.
Soru : Bahsedilen hastalıklardan birini taşıyorum fakat her gece uykumda
zaten astral ayrılmayı yaşıyorsam bilinçli yaptığımda da sağlığımla ilgili bir
problemle karşılaşmamam gerekmez mi?
Cevap : uyku sırasında bilinç
tam kaybedildiğinden ayrılmayı zorlaştırılacak hiçbir etken olmayacaktır. Bu
nedenle ayrılmadan fiziki bedenin neredeyse hiç haberi olmaz. otomatikman
fiziksel bir rahatsızlığa yol açmaz. fakat bilinçli ayrılma çalışmalarında
ister istemez fizik beden durumun farkındadır ve başta beyin olmak üzere hemen
her organ alışık olmadığı bu duruma farklı tepkiler verecektir, bu da sağlıklış
olmayan organ üzerinde ters etki yapacaktır.
2.TEKNİKLER
Teknik-1
□ PRATİK ASTRAL SEYAHAT TEKNİKLERİ
□ HAZIRLIK
□ KLASİK YÖNTEM
□ TERS DÜŞÜNME
□ KENDİLİĞİNDEN VE ŞOK ETKİ İLE
□ BİLGİSAYAR YAZILIMLARI
□ GRUP ASTRAL SEYAHAT
□ HİPNOZ YOLUYLA
□ ŞU ALTI YÖNTEMİ
□ HEDEF VE ARZU FAKTÖRÜ
□ MEDİTASYON VE MUM YÖNTEMİ
□ ODAKLANMA YÖNTEMİ
HAZIRLIK : Düşünceyi Kontrol ve
Bedeni Hazırlama
1. Vücudunuzu rahatsız eden ve hissettiğiniz tüm aksesuarları'
çıkartın. (saat, yüzük, kolye)
2. Göz kapaklarınıza direkt ışık gelmeyecek şekilde odayı
kararlin.
3. Başınız kuzeye gelecek şekilde kuzey-güney aksisine göre sırt
üstü yatın.
4. Tüm elbiselerinizi çıkartın, fakat vücut işinizi normal
seviyede tutacak şekilde ayarlayın.
5. Nerede ve hangi zamanda olursa olsun mutlaka rahatsız
edilmeyeceğinizi bildiğiniz bir yerde olun.
6. Rahatlama durumuna geçin.
7. Nefesinizi yarım açık dudaklarınızdan alıp verin.
KLASİK YÖNTEM : Rahatlama ve
Uçma İsteği
1. Ayağınızdan alnınıza kadar vücudunuzu nokta olarak düşün ve
zihinsen gücünüzle bedeninizin 1 metre yukarıda olduğuna odaklanın.
2. Astral bedeninizin alın kısmini vücudunuzun ayak hizasına
gelecek şekilde ileriye gittiğine odaklanın.3. Ayaklarınız sabit bir noktada
kalacak ve yüzünüz 90 derece dik gelecek şekilde yukarı ve ileri doğru kalktığınızı
ve ayaklarınızın üzerinde doğrulduğunuzu düşünün ve buna odaklanın.TERS DÜŞÜNME
: Beyin Aldatmacası 1. Hazırlık bölümündeki aşamaların tümü gerçekleştirilir.2.
Kuzeye doğru yatış pozisyonunuzu, güneye doğru yatmış gibi düşünerek beyninizi
aldatmaya çalışın.
3. Beyniniz devamlı kuzeye doğru olduğunuzu ispatlamaya
çalışacaktır. Beyninizi inandırdığınız anda titreşimlerle birlikte yükselmeyi
gerçekleştirin
4. Yükselmede zorluk çekiliyorsa her nefes verişinizde biraz daha
hafifleyip yükseldiğinize odaklanın.
5. Yükselmenin diğer yolu ise yukarıda asılı bir ipi çektiğinizi
düşünmektir.
6. Eğer titreşimler halen oluşmamışsa ipi her çektiğinizde belli
bir rahatlama ve titreşimler meydana gelecektir.
7. Uğraşılar sırasında birden fazla tekniği kullanmaktansa her
adıma tam konsantre olmak akla başka şeyleri getirmeyeceğinden mutlak başarıya
kolayca gitmenizi sağlayacaktır.
8. Ayrılma tam olarak gerçekleştiğinde görüntüler ve uğultular
başlayacaktır. (herkes için aynı olmayabilir)
9. Artık yapmanız gereken tek şey düşüncelerinize hakimiyet ve
uçuş provalarıdır.
KENDİLİĞİNDEN VE ŞOK ETKİ İLE :
Yan Etkenler ve Beyin Gücü
Bayılma, ağır hastalık, ağır uyku hali, ani şoklar ve trafik kazası gibi
etkiler sonucunda istem dışı olan astral ayrılmalardır. Kişiler genelde bu
durumlarda bir anda kendilerini beden dışında bulurlar fakat durumun farkına
varamadan bedenlerine geri dönerler. Normal uyku halinde de bu ayrılma
yaşanması sonucunda rüyalar görülür. Uyku sırasında düşme, uçma gibi etkiler
istem dışı yapılan astral seyahatlerin belirtisidir.
BİLGİSAYAR YAZILIMLARI :
Yardımcı Etkenler Robert MONROE
Astral Seyahat Araştırma Merkezinin yaptığı araştırmalar sayesinde binlerce
kişi onların verdiği kasetleri ve cd'leri dinleyerek OOBE (Out Of Body
Experience) olarak da adlandırılan beden dışı deneyimleri
gerçekleştirmişlerdir.İnternette de bulabileceğiniz bwgen.exe (Brain Wawe
Generatör) programıyla sizde beyin dalgalarınızı yavaşlatarak amacınıza daha
hızlı ulaşabilirsiniz. Bwgen programını indirmek ve nasıl kullanılacağını öğrenmek
için DOWNLOAD kısmına girin.Binlerce insan bu yolla ilk astral deneyimlerini
yaşamıştır.
https://www.bwgen.com/
https://www.amadeux.net/sublimen/demo/popsoundcloud.html
Teknik-2
□ OTOMATİK ÖNERME
□ UÇMA
□ SELF TRANS OTOMATİK ÖNERME
Bu teknikde bir çalar saate
ihtiyacınız var. Alarmı her zamanki uyanış vaktinizden iki saat daha erkene
kurun, normal vaktinde yatmaya gidin. Sabahleyin alarm sizi uyandırdığında
yeniden uykuya dalacak kadar yorgun olacaksınız. Uyumadan önce, kendinize
şunları deyin: "Uykuya daldığımda bedenimden ayrılacağım" veya
"Bir dahaki sefere uyuduğumda beden dışı deneyimi yaşayacağım" Uykuya
dalana kadar bunu tekrar tekrar söyleyin. Uykuya daldıktan sonra kendinizi
projekte olmuş bulabilirsiniz.
UÇMA
Eğer kuvvetli tahayyül etme
gücünüz varsa ve karışık tekniklerden hoşlanmıyorsanız bu sizin için uygun
teknik olablir. Uzanın, rahatlayın ve kendinizi uçarken (süpermen stili)
tahayyül edin. Evinizin ikinci katının bir penceresinden dışarı yürümenin veya
pencere eşiğinin üstüne çıkıp kendinizi muazzam manzaranın genişliğine
fırlatmanın nasıl birşey olduğunu tahayyül edin. Havayı yararak çatıların ve
civardaki kirlik alanların üstünden uçtuğunuzu yapabileceğiniz en canlı
şekliyle hayal edin. Serin havanın yüzünüze çarptığını ve giysilerinizin
rüzgarda çırpındığını hissetmeye çalışın. Vücudunuzun hava akımını en iyi hissedebileceği
bir noktaya yerleştirebileceğiniz bir vantilatör (sessiz bir tane) sayesinde
uçuş esnasında dışarıdaki havayı yarma hissinizi kuvvetlendirebilirsiniz. Bu
vizüalizasyonun uzun süre kullanımı astral bedeni ayrılmaya teşvik eder.
SELF TRANS
Rahat bir pozisyon alın ve
zihin içindeki hayali bir kapıya konsantre olun.
Nefes, derin ve ritmik olmalı,
gözler kapalı ve yukarı bakar vaziyette olmalıdır. Biraz sonra ayaklarda
başlayıp yukarı, bacaklara doğru çıkan ve en sonunda tüm vücudu kaplayacak olan
bir uyuşukluk hissedeceksiniz. Bir kaş sertleşmesi hissedilecek aynı zamanda
kafada yapay bir baskı oluşacaktır.
Bir süre sonra kapalı göz
kapaklarının ardından görme etkisini elde etmiş olacaksınız ve oda solgun,
altın rengi bir parıltıyla aydınlatılmış gibi olacaktır. Bu noktada,
varlıkların belirmesine ve korkunç sesler duymaya maruz kalabilirsiniz. Bunlar
konsantrasyonunuzu bozmada ve trans halini kırmada çok etkili oldukları için
yapılabildiği kadarıyla kaale alımamalıdırlar.
Ve şimdi iki bedene sahip
olmanın tuhaf hissini deneyimliyor olacaksınız. Acı verici fiziksel olan ve,
onun içinde hapsolmuş akışkan beden. Bir sonraki adım bu seyyal bedeni kuvvetli
bir irade gayretiyle zihninizdeki hayali kapıdan dışarı çıkarmak olacaktır.
Eğer başarılı olursanız kapıdan geçişin olağandışı hissini ve arkanızdan bir
klik sesi (Bunun niye duyulduğu bilinmemektedir) duyacaksınız. Burdan sonra
fiziksel bedenden dışarı adım atıp uzaklaşabilirsiniz.
Teknîk-3
UZUN SÜRE BAKMA YUKARI ÇEVRİLMİŞ GÖZLER
UZUN SÜRE BAKMA
Bu teknik için bir koltuğa,
muma, yaklaşık 4 santim çapında kavunici renkli bir kartona ve duvara asılı
geniş bir aynaya ihtiyacınız vardır.
Koltuğu aynanın önüne
yerleştirin ve kartonu alnınızın ortasına yapıştırın. Mumu yaktıktan sonra
(yakında bir yerde bulunmalı), ışıkları söndürün ve koltuğa oturun, böylece
aynaya dönük vaziyette olacaksınız. Rahat ve gevşemeye hazır bir halde olun.
Şimdi aynadaki görüntünüzü
görebildiğinize göre alnınızdaki diske bakmaya başlayın. Bunu göz kırpmaksızın
en az 5 dakika yapmalısınız. Eğer göz kırparsanız baştan başlayın. Bu ilk başta
başlamak için zor bir zaman gibi görünebilir ama düzenli pratikle bu zamanı bir
dakikadan iki dakikaya, üç dakikaya, ve daha uzun bir süreye doğru arttıra
bilirsiniz.
Bunu bir süre denedikten sonra
bilincinizin aynadaki görüntünüzle kendiniz arasında gidip geldiğini
göreceksiniz. Bir an kendinizi koltukta otururken diğer bir anda ise aynanın
içinde hissedeceksiniz. Eğer buna birkaç dakika devam edebilirseniz kendinizi
eninde sonunda aynanın içine oradan da diğer taraftan duvarın dışına projekte
olmuş olarak bulacaksınız.
YUKARI ÇEVRİLMİŞ GÖZLER
Bu metod yatar vaziyette veya
bir koltuğa oturarak uygulanabilir.Rahat ve tamamen gevşemiş olduğunuzdan emin
olun, gözleriniz kapalı ve nefesiniz derin ve ritmik olsun.
Yukarı doğru bakın öylek
gözleriniz alnınızın ortasındaki bir noktaya odaklanmış olsun. Eğer bir müddet
bu durumu koruyabilirseniz bu bölgede bir bilinç artışının oluştuğunu ve
vücudunuz geri kalanında da duyuların azaldığını hissedeceksiniz.
Bunu yapmaya, varlığınızın
tamamı alın merkezinde toplanana ve artık vücudunuzu hiç hissetmeyecek bir hale
gelene kadar devam edin. Bu durumu oluşturduğunuzda yoğun bir irade gücüyle
bilinç merkezini kafanızdan dışarı çıkarmalısınız.
Bu teknik gözlerde rahatsız
edici bir gerilim yaratmasına rağmen çok etkili bir teknik olarak
bilinmektedir.
Teknik-4
ŞEKİL VİZÜALİZASYONU
Bu teknik en iyi bir koltuğa
rahatça oturarak uygulanır. İyi bir boyun desteğiyle dik oturur ve kollarınızı
koltuğun kollarına dayarsanız, uzun bir süre uykuya dalmadan ve rahatsız
olmaksızın oturabilirsiniz.
Kapalı gözlerinizin önündeki
uzaya basit bir çemberin çizildiğini hayal edin. İlk başta görüntü biraz titrek
olabilir ama zihinsel olarak mükemmel bir çember çizene kadar pratik yapın. Sonra
çemberi zihninizde başka bölgelerde çizmeye başlayın. Gözlerinizi hareket
ettirmek zorunda değilsiniz -- sadece doğrudan karşıya bakın (tabii ki gözler
kapalı olarak) -- Çizim yapacak koca bir evrene sahipsiniz.
Biraz pratikle bu çemberi
istediğiniz her yere muntazam bir şekilde çizebilecek hale geleceksiniz.
Bu teknik çok pratik gerektirir
ama güçlü görseliğe sahip kişiler için çok uygundur. Çemberi iyice öğrendikten
sonra ortasına bir artı işateti ekleyin. Dört parçalı çember Kuzey Amerika Hopi
halkının kadim sembolüdür. Bu işareti Hopi halkı sizinkiyle aynı amaç için
kullanmışlardır. Bu işaret onların, evrensel birliğin samanık işaretidir.
Zihninizde bu çemberi muntaza
olarak istediğiniz yere çizebildiğinizde piramit şekline geçebilirsiniz. Basit
bir üç boyutlu piramitle başlayın. Bunu mükemmeleştirdiğinizde zihninizde birkc
dakika tutun ve dondurun. Tersyüz etmeye çalışın, dondurun, renklendirin, içini
açın, büyütün veya küçültün, Katı veya saydam hale sökün, değişik
materyallerden yapılmış hale getirin, iki tane daha ekleyin ve onların üzerinde
oynayın.
İstediğiniz heran zihinsel
piramitlerle oyanyabilecek safhaya ulaştığınızda artık ''kendinizi'' çizmeye
başlayabilirsiniz.Aynı prensipleri kullanarak kendinizi zihnen istediğiniz
yerde çizin. 3 boyutlu bir taslakla işe başlayın. Bunu başardığınızda
''kendinizi'' doldurabilirsiniz, ete bürüyebilir ve canlı nefes alan bir hale
sokabilirsiniz. Kendinizi, kendinizin dışında dururken hayal edin. Kendinizi
büyütüp küçültebilir veya yaklaştırıp uzaklaştırabilirsiniz. Bunu
başardığınızda kendinizi hayal ettiğiniz ''sizin'' dışardaki siz olduğu bir
halde bulabilirsiniz.
Bazı insanlar bu tekniği çok
uzun veya çok karmaşık buluyorlar veya yeterli azme sahip değiller. Öbür yandan
diğerleri bu tekniğin onlar için ise yarar tek teknik olduğunu söylüyorlar. Bu
teknik, sanatçılar ve tasarımcılar gibi görsel ve yaratıcı insanların ilgisini
çekiyor.
Teknik-5
ŞOKLAMA YÖNTEMİ
Tekniğin adı kendi hakkında
herşeyi anlatıyor. Bu metodda konsantrasyona veya derin rahatlama prosedürlerine
gereksinim duyulmaz ama diğerlerinin aksine ikinci br kişinin yardımına ihtiyaç
vardır.
Uyarı: Bu metod kalbi zayıf
insanlar için tehlikeli olabilir, dolayısıyla akıllıca karar verin.
Bu teknikte size yardımcı
olacak kişinin bir miktar sabırlı olması lazım çünkü sizi sakinlik evresinden
neredeyse uykuya dalma evresine kadar izlemek zorundadır.
Metod gayet basit. Tek yapmanız
gereken şey sırtüstü yatmak ve kollarınızdan birinin dirsekten yukarı kısmını
havada tutmak, sonra bu pozisyonda uykuya dalmayı denemek. Yakınınızda sizi
izleyen yardımcınızın kolunuz düşerken uykuya dalışınıza ve bilincinizi
kaybederken kolun sallanışına dikkat etmesi gerekmektedir.
Kolunuz yatağa düşer düşmez o
kişi kulağınıza bağırmalıdır. ' ÇIK DIŞARI!" veya 'DIŞARI ZIPLA!"
Buradaki ana fikir sizi
kelimenin tam anlamıyla bedeninizden dışarı fırlatmak. Eğer o esnada evde
başkası da bulunuyorsa örneğin aile fertleri, başlamadan önce yapacağınız
denemeyi onlara da söyleseniz iyi edersiniz!
Teknik-6 MUM TEKNİĞİ
Öncelikle karanlık ortamda bir
mum ve tütsü yakılmalıdır, tütsü koku itibariyle konsantreyi tamamlayacaktır,
arzu edilirse çok hafif klasik müzik yada içimizdeki mistisizmi uyandıracak bir
müzik de eşlik edebilir. Oturduğumuz yerden çok yakınımızdaki muma gözlerimizi
kırpmadan ve hiçbirşey düşünmeden bakılmalıdır. Zaman geçtikçe gözler
yaşarabilir, bu durumda ovalamadan sadece ellerin bileğe yakın kısmini çok
hafif gözlerimize bastırarak 2 dakika kadar beklemeli ve tekrar muma konsantre
olup düşüncelerden arınarak bu tekniğe devam etmeliyiz. edeninizden dışarı
fırlatmak. Eğer o esnada evde başkası da bulunuyorsa örneğin aile fertleri,
başlamadan önce yapacağınız denemeyi onlara da söyleseniz iyi edersiniz!
Her teknik gibi bu tekniği de
belirli aralıklarla tekrarlamalı ve her gün bir önceki güne nazaran ne
değişiklikler yaşandıysa ona göre tekniğe kendinize göre kolaylaştırıcı ekler
yapılabilir.
SELF HİPNOZ TEKNİĞİ
Bu tekniği uygulamadan önce
öncelikle Hipnozu ve tehlikeli olup olmadığını bilmek gerekir. Öncelikle en çok
sorulan soruyu ele alırsak "Hipnoz olduktan sonra uyanamama gibi birşey
sözkonusu mu?" Böyle birşeyin olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz,
hipnozun hangi çeşidinde olursa olsun, hatta hipnozu bayka biri yaptırdığında
bile hasta rahatsız olduğunu hissettiği anda uyanacaktır, çünkü hipnozun
derinliği ne olursa olsun kesinlikle tam bir uyku modu değildir, ve bilinç
derinliğe göre yerindedir.
self hipnozda ise zaten bunu
deneyen kişi hem hipnozitör, hem hasta konumuda olmduğu için zaten başından
sonuna kadar olayları akif olacak ve istediği an uyanabilecektir.
Öncelikle diğer Astral Seyahat
Tekniklerinde olduğu gibi bu tekniği de denerken rahat los ve sessiz bir
ortamda olmak, rahatsız edilmemek, işi kontrolünün yapılabildiğ, ne çok sıcak
ne çok soğuk bir mekanda olmak ve mümkünse çıplak olmak yada sırf bu işler için
giyilen ve haricinde giyilmeyen bir elbisenin olması gerekir. Bunun sebebi ise
günlük hayatta yaşadığımız en küçük olay bile negatif yada pozitif olarak
giysilerimizde ve bedenimizde kalmaktadır. Denemelere başlamadan önce ne kadar
bu etkenlerden kurtulabilirsek o kadar fazla yom katedebiliriz. Gerekirse yeni
banyo yapılmış olması çok daha iyidir.
Brain Wave Generatör
programında beyin dalgalarını yavaşlatıp self hipnozu kolaylaştıracak sesler
mevcuttur, bu tekniği denemeden önce bir süre bu sesleri dinlemek çok yararlı
olacaktır.
1) Gerekli ortam sağlandıktan sonra rahatlamak amacıyla uzanılır,
ilk olarak kişi yattığı yeri ve vücudunu dinlemelidir, rahatsız olduğu birşey
varsa hemen halledilmelidir.
2) Tam bir rahatlama sağlandıktan sonra hiç kıpırdamadan ve
sadece Astral Seyahate odaklanarak beyindeki diğer düşünceleri silmeli ve bir
kaç dakika böylece yatılmalıdır.
3) Artık kişi kendi kendine telkinler vermeye başlar,
"rahatlıyorum, bedenim tamamen uykuya geçiyor, artık bedenimi kontrol
etmiyorum" gibi.
4) Bu sırada bedeni eklem yerleri yokmuş ve tek parçaymış ve
artık bedene hkmedemeyekmişiz gibi düşünmek gerek. Böylece bedenin
ağırlaştığını hissedeceksiniz.
5) Nefesinizi kontrol altında tutun ve uzun aralıklarla derin
nefesler alıp verin.
6) Yattığınız yeri ve mekanı mutlaka unutmalısınız, belli bir
süreden sonra bedeninizi de hissetmeyecek ve yumuşakmı yoksa sert bir yerdemi
yattığınızı bile farkedemeyeceksiniz.
7) Dikkatinizi Ayak parmaklarınızda yoğunlaştırın ve sadece
onları düşünün.
8) Tüm hücrelerinizin çalışmayı bırakıp her verdiğiniz nefesle
birlikle ayak parmaklarınızıdan karın boşluğunuza kadar gelip orada
toplandıklarını düşünün, bu şekilde karınh boşluğunuzdan aşağıda kalan tüm
bedeniniz katılaşacak ve hişsizleşecektir. Hücreleri haretek halinde tahayyül
ettiğiniz andan itibaren ayak ucunuzdan itibaren bir uyuşma olacaktır. Bunlar
olması gerekenlerdir ve hiç bi korkuya gerek yoktur.
9) Daha sonra aynı işlemi elleriniz ve başınız için uygulayın,
tüm vücudunuzdaki hücrelerin karın boşluğunuzda toplandığını hissedin.
10) Artık vücudu tam uyku moduna geçirmek için derin nefesler alıp
verin, her nefes alışta bir miktar hücreyi karın boşluğundan ciğerlerinize
çekin, nefesi verdiğinizde bu hücreler vücudunuzu terkedecek. Tüm hücreleri
atana kadar bu işlemi tekrarlayın.
11) Artık uyku modundasınız ve bilinciniz yerinde, şimdi gözünüde
bir yol canlandırın ve yürüyün, çevrede hiç birşey yok ve ileride bir kapı
göreceksiniz, bu kapıya doğru ilerleyin, olabildiğince yolu uzun tutun ve
kapıya varmayı düşünün.
12) Kapının önündesiniz ve içeri girmek istiyorsunuz, içeri girin,
hiçbir engellemeyle karşılaşmayacaksınız. Artık derin uyku modundasınız.
13) Şimdi yine bir yol ve yine bir kapı, aynı şeyleri uygulayın ve
ikinci kapıdan da geçin, artık trans halindesiniz.
14) Son yol ve son kapı, üçüncü kapıdan da geçin, her seferinde
kapıları birbirinden farklı ve daha büyük olduklarını göreceksiniz. Üçüncü
kapıdanda geçtiğiniz andan itibaren en derin uyku modundasınız.
15) Buradan itibaren çevrenize bakınmaya başlayın olabildiğince
bölük hayal edin ve yükselme isteğiyle dolacaksınız, burada dalgalanmalar
hissedebilirsiniz, sanki şu üzerinde yada havada dalgalanma gibi.
Buradan itibaren
istediklerinizi yapabilirsiniz, ama tavsiyem öncelikle bulunduğunuz mekanı
kontrol edin ve olabildiğince burayı gezmeye çalışın, görecekleriniz bu
bahsettiğim yolları ne kadar doğru uyguladığınızla doğru orantılı, eğer
hiçbisey görmüyor yada olaylar anlattığım gibi gelişmiyorsa birşeyleri yanlış
yaptığınız anlamına gelir. Yaşayacaklarınız ne kadar derin hipnoz olduğunuza da
bağlıdır. Her insanın hipnoz derinliği aynı olmadığı gibi az da olsa hipnoz
olamayacak insanlar olduğu unutulmamalıdır.
Bu metodu iki farklı şehirde ve
birbirini tanımayan 3 değişik insanla farklı zamanlarda denediğimde, görülen
yerlerin ve şahısların aşırı benzerlik gösterdiğine şahit olduk.
3. LUSİD RÜYA
Lusid Rüya Nedir?
LUSİD RÜYALAR : Rüyada
Farkındalık
Kime sorarsanız sorun mutlaka
bir çok kez kabus gördüğünde bunun bir kabus olduğunun farkına varıp
uyandığını, tekrar tekrar aynı rüyayı gördüğünü söyleyecetir. Rüyada gördüğümüz
bazı inanılması güç olaylar ve görüntüler genelde bize o anda rüyada olduğumuzu
hissettirir, bu şekilde ya rüyadan uyanır yada farklı bir rüyaya atlarız. Her
gece yüzlerce rüya gördüğümüzü ve bunlardan bir yada iki tanesini
hatırladığımızı varsayarsak, rüyada farkındalığı belkide bir gecede onlarca kez
yaşama ihtimalimiz yükselir. Belkide bir çok rüya görmemizin en büyük sebebi bu
tarz olaylar karşısında bilincimizi kısa bir süre için kazanıp farklı rüyaya
geçmektir.
Astral Seyahatin en kolay ve en
başarılı yolu Lusid Rüyalardır, fakat Astral Seyahatte gidebileceğimiz yerleri
Rüyalar Alemi, Paralel Evrenler Bölgesi ve İçinde Bulunduğumuz Zaman Dilimi
olarak üçe ayırırız, normal tekniklerle çıkılan Astral Seyahatte bu üç
bölgeyide gezmek mümkündür fakat Lusid Rüyalarla yalnızca Rüyalar Aleminde
bulunulmaktadır. Bunun sebebi ise, uykuya daldığımızda otomatik olarak astral
bedenimiz vücudumuzu terkeder ve bilincimiz yerinde olmadığından Rüyalar
Alemine geçiş yapar. Bu otomatik geçiş yaşandığından lusid rüya ile bilinç
kazanıldığından zaten rüya aleminde olunduğu bilinmektedir. Şimdiye kadar
yöntemini bulamasak da rüya kısmından diğer iki bölgeye geçişin mümkün olduğu
ise başka bir gerçektir. Lusid Rüya görmekteki amaç, en zor şey olan bilinçli
Astral çıkışı Astral Beden yaptıktan sonra, bilincimizi kazanıp belkide bir
nevi "hazıra konmak'tır.
LUSİD RÜYA TEKNİKLERİ :
1) Gün boyunca ve gece yatmadan önce "rüyamda göreceğim
inananılması güç yada ilginç herhangi bir olay karşısında bilincimi
kazanacağım" telkini belkide bu iş için en uygun ve en kolay yoldur.
2) Ya gerçekten su ihtiyacınız varken yatıp uyuyun yada
susadığınızı ve mutfakta bir bardak buz gibi şu olduğunu (hatta belli bir yere
şu koyarak yatın) düşünün ve şu bardağına ulaştığınızda bilincinizi
kazanacağınızı düşünün, rüyada eğer bu bardağa ulaşırsanız (çok susadığınız
için mutlaka olacaktır) bilinciniz mutlaka yerine gelir.
3) Belli bir müziği dinlerken yine aynı telkinleri yapın ve
bilgisayarınızı o parçayı belirli bir saatte çalacak şekilde ayarlayın (bunu
yapacak programı download kısmından indirebilirsiniz. (lucid.zıp) Açıklaması
DOWNLOAD bölümünde) gece uykunuzda bu müziği duyduğunuzda bilincinizi
kazanabilirsiniz.
4) Devamlı aynısını gördüğünüz rüyalar varsa bu rüyayı tekrar
gördüğünüzde bilincinizi kazanacağınızı telkin ederekte başarıya
ulaşabilirsiniz.
UNUTULMAMASI GEREKEN BİR
AYRINTI : Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsanız bu teknikleri denedikten
sonra mümkünse kendi tekniğinizi geliştirmeniz daha faydalı olacaktır.
T E L K İ N L E R : Günlük
yapılan telkinler otohipnoz gibidir...
Astral Seyahat yapabilmeyi
hedefleyen ve yapmakta zorlanan herkese bir tavsiyem oldu, öncelikle klasik
çıkış yöntemlerinden önce, uykuda farkındalık (Lusid Rüyalar) yöntemini
denemeleri. İster Astral çıkışı klasik yöntemlerle yapın isterseniz uykuda
farkındalık yöntemini deneyin, en başta yapmanız gereken, belkide en etkili yol
telkin metodudur.
TELKİN METODU : Her gün
aklınıza geldikçe ve özellikle yatağa yatmadan önce "rüyada ilginç bir şey
görürsem bunun rüya olduğunu hissedeceğim ve bilincimi kazanacağım" diye
tekrar eder hatta buna yoğunlaşarak uyursanız kısa bir süre içersinde bunu gerçekleştirebilirsiniz.
Sonuç olarak rüyadayken olağandışı gördüğünüz birşey olursa gündüz yaptığınız
ve bilinçaltınıza yerleşen bu telkinler devreye girecek ve bunun rüya olduğu
konusunda sizi uyaracaktır. Rüyada olduğunuzu farkettiğiniz andan itibaren
yapmanız gerekenler, öncelikle heyecan yada panik yapmamak, unutmayın ki bunun
olmasını uzunca bir süredir istiyorsunuz, ardından da uçmayı yada o anda
bulunduğunuz ortamdan uzaklaşmayı istemek olmalı, bunu gerçekleştirdiğiniz anda
artık Astral Dünya kademelerinden "Rüyalar Alemi" kısmında geziyor
olacaksınız. Belkide bu yol en az uğraştıran ve en çok kullanılan yoldur.
Unutmayın ki telkinlerden
günlük hayatımızda da yararlanabileceğimiz gibi Astral çıkışı yaşadıktan sonra
klasik paniklemeleri ve korkuları engellemek içinde yararlanabiliriz.
4.MAKALELER
ASTRAL SEYAHATTE CİNSİYET
FAKTÖRÜ
Arzu faktörü Astral Seyahatte
güçlü bir faktörse, bazı arzuların cinsellikten ilham alması kaçınılmazdır.
Uygun görülmese de bu durumla ilgili bir çok örnek vardır. Fakat cinsel
niyetlerle yapılan projeksiyonu sonuçsuz sırakan bir faktör de mevcuttur.
Bütün erkekler, rüya
hayatlarının, sık sık cinsel temalarla dolu olduğunu bilirler. Ayrıca cinsel
temanın sonucu UYANMADAN tamamlanmaz. Rüya aleminin astral plandaki duyumsal
hissedisin kesinliği, fizik qplanda hissedilecek derecede, incelik ve şiddet
sınırına hiçbir yerde bu kadar yakın değildir. Kişi cinsel tecrübesini
tamamlamak için fiziksel uyanıklığa felmek zorundadır.
Bu ayrıntılar önemlidir, zira
Astral Seyahat yapan deneycilerin raporuna göre bu kışkırtıcı duruma karşı
konulmadığı takdirde , fiziksel bedene süratli bir dönüş olmaktadır.
DİNLERE GÖRE ASTRAL SEYAHAT
Hint öğretilerinde insanın üç
bedenden oluştuğu öğretilmektedir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir.
Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin
depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu öğretilir. Bu ruhsal
enerji, eğitim ve öğrenim sonucunda fizik beden dışına çıkabilir.
EŞİKTE BEKLEYENLER
insan, düşünce ve duygularıyla
astral alemde yaratıcı olduğu hususu bir gerçektir. Bu en üstün ekilde yaratıcı
olabileceğimizi ve astral projeksiyon vasıtasıyla iç alemlerde insanın neler
yapabileceğini görme ve hatta deneme şansını elde edebileceğimizi gösterir.
Orada yollar, güzel evler, kenar mahalleler, insanlar, darağaçları, mahkumlar,
fabrikalar, hayvanlar, ağaçlar görebiliriz. Fakat ister istemez başka bir
gerçeği de orada görürüz. insan astral alemde istemeyerek de olsa nefret
ettiği, korktuğu ve ya arzu ettiği şeylerin bir kopyasını oluşturabilir. Ve
kendisine ait bu oluşumlar ruhani bir bağ ile insana bağlıdırlar.
Kişi örümceklerden korkuyorsa.
korktuğu bu varlıklarla astral alemde karşılaşma olasılığı çok yüksektir. işin
en ilginç yanı ise kişinin oluşturduğu bu varlıklar, şahsın korkularıyla
beslenip büyüyecek ve çevresinden hiç ayrılmayacaktır. Kişi eğer korkularını
yenemezse bu varlıklardan rahatsız olacaktır. Oluşturduğu bu tarz varlıkların
hepsi birleştiğinde "EŞiKTE BEKLEYENLER"i oluşturur.
Okült yazar Bulwer LYTTON
meşhur klasiği "ZONONİ' de bir kişinin eşikteki bekleyeni ile
karşılaşmasını anlatır. Hiç kimsekendi eşikteki bekleyeni ile yu yüze gelmeden
astral seyahatin son bölümüne geçemez. Korkularıyla karşılaşmalı ve onu yok
etmelidir. Onun ne olduğunu anladığı zaman, kendi korkularından dolayı meydana
geldiğini anladığı zaman onu yok eder.
İSLAMİYET'TE RUH VE BEDEN
İLİŞKİSİ
İslamiyet dininde ruhun varlığı
temel inançlardandır. Kurani Kerim'de ruhun Rabbin emrinde olduğu ve bu ilahi
bilginin çok azının insanlara verildiği belirtilir. (isra Suresi, Ayet 85).
Fecr Süresi' nin 27-30. ayetlerinde Allah doğrudan ruha hitap eder. Hadis
tefsirlerinde Hz. Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemin ruh ile alakalı
değişik açıklamaları görülür. Buharı Hadisleri'nin Enbiya Kısmı'nda, Hz.
Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemin şöyle dediği yazar: Ruhlar, cinsler ve
topluluklar halinde yaşarlar, bazılar birbirini tanır, bazıları tanımazlar.
Mevlana Celalettin Rumi, ruhun
uykuda bedenden ayrıldığını söyler ve Mesnevi'sinde özellikle belirtir: Can
atlarını eyersiz koyar, bu sır ölümün kardeşidir, sırrıdır. Ama gündüzün geri
gelmesi açısından ayaklarını uzun bir bağla bağlar. Can boşlukta astar gibi
gizlidir, bedense yorganın altında döner durur. Sen bedensiz bir bedene
sahipsin." ibni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Beden
nefsin çalışmasına uygun bir duruma gelince, ruh bedene gönderilir ve de sonsuzluk
kazanır. istenirse bedenden ayrılır, tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz.
Bir başka mutasavvıf, imam
Gazali, insanda, bedende başka bir varlığın daha olduğunu, onun asıl ve sabit
varlık olan ruh olduğunu anlatır. Gazali'ye göre ruh bedenin içinde değildir,
zaman ve yerle sınırlandırılamaz.islamiyet'te ve tasavvufta ruhun varlığına
kesin olarak inanıldığı için, ruh ve beden ilişkisinin üzerinde özellikle
durulur.
PARALEL EVREN TEORİSİ
Görülebilir evrenin ötesinde,
bu evrene paralel başka evrenler de var mıdır? Mistikler ve filozoflar böyle
olduğunu öne sürüyorlar. Bilim adamları ise yakında zamanlara değin böyle bir
şeyin olanaksız olduğunu düşünüyorlardı. Fakat bugün fizikçiler paralel
evrenlerin olabileceğini matematiksel olarak ortaya koyabiliyorlar.
Paralel Evrenler kavramı, bugün
bilimsel terimlerle açıkça bir şekilde tartışılabilmektedir. Bilim adamları
içinde bulunduğumuz evrenin varlığını bir takım neden-sonuç bağıntılarıyla
açıklayabiliyorlar.
Aslında bu açıklama, üç boyutlu
uzayın tümüyle onun yapısını oluşturan fizik nesnelerden ibaret olduğu esasına
dayanır.
3 KOORDİNAT BELİRTİLMELİDİR
İkinci nokta, paralel evrenler
tartışmasının odak noktasını oluşturuyor. Herhangi bir nesnenin konumunu
kavrayabilmek için öncelikle üç koordinatını belirlememiz gerekir. Bunun en
somut örneği havacılıkta görülür. Bir uçağın pilotu, yerdeki hava trafik
kontrolörüne havadaki konumunu bildirmek için 3 rakam vermek zorundadır. Bu
değerler uçağın havada bulunduğu yerin enlemini boylamını ve yere olan
uzaklığını belirtir.
Evren ile ilgili ölçümler de
böyle yapılır. Gökbilimciler, sözgelimi bir gezegenin uzaklığını belirlemek
için, yukarı- aşağı, sağ-sol, on-arka gibi kavramlar kullanarak sonuca
varırlar.
Peki, üç boyutun ötesi var
mıdır? Matematikçiler diğer boyutları idrak etmenin sanıldığı kadar zor
olmadığını belirtiyorlar. Diğer boyutlar gerçekten de matematiksel olarak
kavranabilir, fakat bu durum üç boyutlu insan beyni için de söz konusumudur?
Tüm kavramlarımızla birlikte üç boyutlu bir mekanda yaşadığımız için bu pek
mümkün değildir. Fakat şu örnekler, bunu anlamamıza biraz yardımcı olabilir.
NOKTA, KAĞIT VE MASA ÖRNEKLERİ
Uzaydaki tek bir noktayı ele
alalım.Bu noktanın herhangi bir yöne doğru uzanan hacmi yoktur. Dolaşıyla bir
matematikçi için o nokta boyutsuzdur. Düz bir çizgiyi alalım. O da sadece bir
yöne doğru uzar. Genişliği ve yüksekliği yoktur, sadece uzunluğu vardır. Bu
bakımdan o çizgi de bir matematikçi için tek boyutludur. Bir kağıt parçasını
düşünün. Genişliği ve uzunluğu vardır ama derinliği yoktur. Dolayısıyla o da
iki boyutludur. Bir masayı ele alalım. Genişliğiyle, uzunluğuyla ve
derinliğiyle üç boyutlu bir nesnedir. Örneklerimizi bir kez daha inceleyelim:
Boyutsuz, tek boyutlu, iki boyutlu ve üç boyutlu. Burada durmamız için herhangi
bir neden var mı? Neden bundan sonraki boyutları keşfe çıkmayalım?
EİNSTEİNİN YAKLAŞIMI
Her ne kadar bilimsel düzeyde
şimdilik bir varsayım olarak kabul ediliyorsa da, bir takım bilimsel on
bilgiler öne sürülmemiş olsaydı, paralel evrenler felsefi bir kavram olmanın
ötesinde hiçbir şey ifade etmeyecekti. Paralel evrenler konusuyla ilgili ilk
kapıyı açan kişinin Albert EiNSTEiN olduğu biliniyor. Einstein'ın ünlü genel
rolativite teorisinde paralel evrenleri birbirine bağlayan
"köprülerden" söz edilir.
EİNSTEİN-ROSEN KÖPRÜSÜ
Einstein ve yakın çalışma
arkadaşı Nathan Rosen'in bu kara delik tünelletini matematiksel olarak kabul
ettikleri ve inceledikleri biliniyor. Einstein ve Rosen, bu çalışmalarının
sonucunda şaşırtıcı bir şey keşfettiler: Kara Delik tünellerinin dibi yoktur! yani
sonu yoktur.Burada, uçlarından birbirlerine bağlı iki huni söz
konusudur.Birleştikleri nokta, tünelin "boğaz" kısmını oluşturur.
Dolayısıyla tünelin bir ucundan giren bir nesne, merkezdeki ya da boğazdaki
olağanüstü çekimin etkisiyle, tünelin öbür ucundan dışarı fırlatılır. Öyleyse
öbür yanda ne vardır? Öbür yan, yeni bir evrendir, ilkinden tamamıyla farklı
bir evrendir bu. işte bu iki evreni birbirine bağlayan tünele Einstein- Rosen
köprüsü adı verilir.
ROBERT MONROE
Robert A. Monroe, kitle
haberleşmesi üzerine çalışan bir iş adamı, kendisi, gazete ve derilere
makaleler yazmış; televizyon ve elektronik alanlarında da çalışmaları var. Bu
alanlarda çalışmalar yapan iki şirketi yönetiyor, ailesiyle birlikte, Virginia
' da, Blue Ridge de yaşamakta.
MONROE 1958 yılında ilk Astral
Seyahatini bilinçsiz olarak gerçekleştirmiş, daha sonra araştırmalar yaparak bu
konu ile ilgili deneyimlerini bir kitapta anlatmış, ayrıca Amerika da Monroe
enstitüsü adı altında astral seyahatla ilgili araştırmalar yapan bir merkez
kurmuştur.
1958 yılında geçirdiği ilk
astral seyahat deneyiminden bu yana, MONROE, binden fazla beden dışı yolculuk
yapmıştır. Fiziksel bedenden ayrılabilen ikinci bir bedene, bu konularla
uğraşanlar astral beden diyorlar. Bu beden duvarlardan, katı maddelerden
kolaylıkla geçebilmekte, ancak elektrik alanları tarafından bir ölçüde
durdurulmaktadır. Düşünülen, istenilen şekli alabilmektedir. Bazı yetenekli
kişiler, bu bedeni görebilmektedirler. Beden dışı yolculuklar hakkında
ayrıntılı bilgi edinmek ilk kez Monroe'nun araştırmaları sayesinde mümkün
olmuştur.
.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar