Print Friendly and PDF

ASTRAL SEYAHAT

  

 

         GENEL TANIM

İnsan vücudu, birden fazla bedenin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bedenlerimizden ilki gözle görünen, et ve kemikten mevcut olan, fizik dünyada kullandığımız bedenimizdir(Fiziki Beden), Astral ayrılmayı yaptıktan sonra kullandığımız bedenimiz ise enerjiden meydana gelen Astral Beden'imizdir.

Astral bedenimizle ayrılmayı yaşadıktan sonra duyu organlarımız fiziki bedenimizdekiler değil astral bedenimizde var olanlardır. Yani fizik bedende olduğu gibi Astral bedenin de kendine has duyu organları mevcuttur. Bu yüzden görme, işitme ve hissetme yetilerimiz eskisi gibi, hatta çok daha iyi olarak çalışacaktır. Bunun nedeni fiziki bedendeki aksaklıkların Astral bedene taşınmaması ve astral boyutta cisimlerin değil frekans ve hislerin astral gözle görülebilir olmasıdır.

Kısaca Astral seyahat, günlük bedenimizden sır bedenimizin bilinçli olarak ayrılması, Cisimlerden uzakta ve düşünce gücünün hakim olduğu bir boyutta varolmaktır.

         DÜŞÜNCELER

Kimi gruplara göre astral seyahati istekli olarak yapmak doğa kanunlarına aykırı, bazılarına göre bir ilim, bazılarına göre ise insan beyninin oynadığı küçük oyunlardan biridir.

         ASTRAL BEDEN YAPISI

Astral beden için iki ayrı inanış vardır, hangisinin gerçek olduğunun kararına varmak güç olacağından burada her ikisine de değineceğim. Astral beden, vücudumuzu saran auranın katmanlarından biridir. Hislerimizi, korkularımızı, sevinç ve üzüntü gibi olağan düşüncelerimizi oluşturduğumuz kısmımızdır. Düşünce hızıyla hareket eder, et ve kemikten yapılmış bedenimizin tersine besin, hava yada suya ihtiyaç duymaz ve bu yüzden çok daha hızlı ve serbest hareket edebilir. Günlük vücudumuza bir kordon ile bağlı olduğu idda edilse bile kordonu görmeyenler de vardır. Günlük bedenimizi rahatlatmak ve yorgunluğunu kaybetmek için her uykuya daldığımızda otomatik olarak bedenimizden bir kaç karış yada 1 -2 metre kadar uzağa ayrılır, bunun amacı, astral ve fizik bedenin ayrıldıklarında hislerin astral bedenle birlikte fizik bedenden geçici olarak ayrılması ve fizik bedenin rahatlamasıdır. Fakat uyku sırasında insan bilincini kaybettiği için bunu algılayamaz ama bu ayrılmanın eseri olarak rüya görür. Astral beden gözle görülmez fakat bazı deneylerle varlığını anlayabiliriz.

Los bir ortamda, elinizi diğer elinizin üzerine avuç içlerini birbirine bakacak ve değmeyecek şekilde getirin ve yoğunlasın, çok kısa süre içersinde iki elinizin arasında bir işi (sıcak yada soğuk) hissedeceksiniz, bazen bu işi hareket eder, elinizin değişik bölgelerinde gezer. Eğer bunu deneyi başka bir şahısla yaparsanız sonuçlar daha tatminkar olur, hatta eğer pşisik özellikleriniz varsa aradaki ışığı görebilirsiniz. (Ben görmüştüm) Yoğunluğu tam olarak yakalayabilen şahıslar birbirlerine dokunmadan bu sayede birbirlerinin ellerine baskı yapabilirler. fakat bu deney astral bedeni değil de aura yada herhangi bir enerji bedenin varlığını da gösteriyor olabilir.

İkinci fikire göre astral beden aslında yoktur, astral seyahat için beden dışında fizik bedenimizin bir kopyasını düşünce gücüyle oluşturduktan sonra bilincimizi fizik bedenden oluşturduğumuz sanal bedenimize aktarılır. Oluşturduğumuz beden bir nevi araç olarak kullanılmaktadır.

         ASTRAL SEYAHATLE YAPABİLECEKLERİMİZ

Astral seyahat sırasında ayrılmanın derecesine göre yapabileceklerimiz astral dünya kademeleri kısmında tam olarak anlatılmıştır. Bunun haricinde, islamiyet dahil her semavi dinde farklı isimlerle bahsedilen ama parapsikolojlde AKASA kayıtları olarak bilinen, evrenin kuruluşundan itibaren farklı bir kayıt sistemiyle tüm olayların saklandığı, büyük ihtimalle astral boyutun çok ileri kademelerinde bulunan ve her isteyenin kolaylıkla ulaşamayacağı, bu amacı güden insanların fazlaca çalışması gereken yere gidebilir, çok deneyiminiz varsa gezegenler arası yolculuk yapabilir, yada sevdiğiniz insanların yanlarına gidebilirsiniz. Çok eskiden okuduğum bir kitapta ileri zamanlarda teknikleriniz ve deneyimleriniz geliştikçe dünyaya ait nesneleri yanınızda taşıyabileceğinizi idda ediyordu. Eğer gördüklerimizi bir hayal ürünü olarak düşünsek bile, hayaller insanı rahatlatan olgulardır, ve hiç hayal görmemekten daha iyidir...

 

DÜNYAMIZ

İçinde bulunduğumuz saat ve tarih dilimidir. Düşünce hızıyla hareket edildiğinden bir yerden bir yere gitmek saniyeler alır. Bu tip astral ayrılmalarda yaşanan olaylar ve görülen şahıslar gerçektende o anda yaşanmakta olan şeylerdir. Örneğin uzaktaki bir yakınınızı düşündüğünüzde bir anda kendinizi onun yanında bulabilirsiniz. Eğer yanına gittiğiniz insanın pşisik güçleri ilerlemişse, geldiğinizi anlayabilir.

Astral ayrılma ile bulunduğumuz zaman diliminde gezebildiğimiz ve her şey düşünce hızına bağlı olduğundan, daha fazla yükseklere çıkıp gezegenler arası astral seyahat yapmak olasıdır. Fakat bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene bağlayan kordonu gevşetebilmek gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça fazla olması gereklidir.

DÜŞLER BÖLGESİ

İlkel dinlerden günümüze kadar gelmiş tüm dinlerde de varlığı kabul edilen, insanın yalnızca rüyalarında gidip gezebileceği bir düşler dünyası vardır. Kimine göre cinler bu bölgede yaşamaktadır. İnsanın korkularıyla yada düşünceleriyle yüzyüze kalabileceği tek yerdir. Herşey düşünce hızına dayalı olduğundan, korktuğunuz herhangi bir şey aklınıza geldiği anda onu karşınızda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir şey yok çünkü aklımıza gelipte vücut bulan herşeyi o anda yok olduğunu düşünerek ondan kurtulabiliriz. Bu dünyanın bir değişik özelliği ise kendinizi olduğunuzdan çok daha farklı olarak görebilmenizdir. Farklı bir insan, hatta farklı bir yaratık...

Günlük hayatta tasarladığınız ve hayata geçirmeye çalıştığınız her düşünceyi orada kontrol edebilirsiniz. Astral boyutta düşler bölgesi, bir nevi düşüncelerinizin bedenlendiği yerdir.

PARALEL EVRENLER BÖLGESİ

Zaman içinde yolculuk yapılabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptığımızı zannettiğimiz fakat düşler dünyasından öteye geçemediğimiz bir yer de olabilir. Paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerler bulunduğumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarımızda görüpte (evimizi gördüm ama daha farklıydı) dediğimiz bazı görüntüler, rüya sırasında paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerlerdir. Bu bölgede kendimizinkine benzettiğimiz farklı insanların hayatlarını inceleme fırsatımız vardır. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki hipnoz ile yapılan astral ayrılmalarda gidilen yer, içinde bulunduğumuz dünya değil paralel evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir.

Astral seyahatin tehlikelerini iki bölüme ayırmak daha doğru olacaktır.

1)       Astral seyahati yapan insanların gündelik yaşamlarındaki değişimleri

2)       Astral seyahat sırasındaki tehlikeler

Astral seyahat pşisik olaylar arasında belkide tehlikesiz olan tek şeydir. Astral ayrılma sırasında geri dönememek, kaybolmak yada zarar görmek imkansızdır. Zaten her gece uyuduğunuzda astral bedeniniz vücudumuzu otomatik olarak terk edip istem dışı gezmekte ve bunun sonucunda rüya görmekteyiz. Amaç her gece bilinçsiz olarak yaşadığımız bu çok doğal olayı, beynimizi uyutmadan bilinçli olarak yapabilmektir. Tehlikeli yada korkutucu olarak gördüğünüz en ufak olay karşısında yapmanız gereken tek şey oradan uzaklaşmak olmalı, emin olun bunu düşündüğünüz anda zaten farklı bir yerde olacaksınız. Unutmayın ki ani korkular hızla bedeninize geri dönmenizi sağlayacaktır. Bu ani dönüşler ise size baş ağrısı olarak geri gelecektir. Elinizden geldiğince korkuyu üzerinizden atarak deneyimlerinizi yaşamaya çalışın. Unutmayın ki bedene geri dönmek çok kolay fakat terk etmek en zor iştir.

SORUNLAR : Uyku sorunu

Astral seyahat denemeleri sırasında ve Astral çıkış gerçekleştirildikten sonra her kişide olmasada bazı insanlarda iki değişik uyku sorunu yaşanmıştır, birincisi sık sık uyku bölünmesi (sık uyanmalar) Bu uyku uyanıklık arasında olduğumuzu gösterdiği için sorun teşkil etmez, çünkü astral ayrılma zaten uyku uyanıklık arasında gerçekleşmektedir. Bu gibi zamanlarda uyanmak çok doğaldır. Diğer sorun ise bunun tam tersidir, bilinçaltı gerçekleştirilen Astral Seyahati daha güzel bulduğundan devamlı uyumak isteyecektir ve yeni başlayan kişilerde 24 saat uyuma isteği gibi sorunlar gözlemlenmektedir.

SAĞLIK SORUNLARI :

Eğer Kalp hastalığı, sınır hastalığı, astım, sara yada hiper tansiyon hastalıklarından şikayetçiyseniz, heyecan kaldıramıyorsanız kesinlikle bu tür bir deneyime girmeyiniz. Denemeler sırasında irkilerek uyanma, aşırı korku yada panik gibi olaylarla çok karşılaşılmaktadır.

ASTRAL ALEMDE KARŞILAŞILABİLECEK VARLIKLAR :

Başlangıçta astral seyahati çıkabilmek için niyetin pozitif olması, gerekmektedir. Kötü niyetle yapılmaya çalışılan Astral Seyahat sonuçsuz kalacağı gibi, bu işte ustalaşmış insanlar, eğer yapacakları olayın iyiliğine gerçekten inanıyorlarsa, kötü niyetle bile Astral ayrılmayı yaşayabilirler. Korumasız çıkılan Astral Seyahatte bu tarz ınsanlar ve düşük frekanstaki diğer bedensiz varlıklar ile karşılaşılması mümkündür.

Bu tarz varlıklardan korunabilmenin bir yolu, insan olarak onlardan üstün olduğunuzu bilmektir.

Astral Seyahat deneme ve uygulama safhaları sırasında bilinen gerçek bir tehlike yoktur fakat, deneme aşamasında bedenden rahat çıkmayı amaçlayarak kullanılan

 ALKOL ve UYUŞTURUCU maddeler bilinci zayıflattığı ve kontrol mekanizmasını olumsuz etkilediği için gerçekten sonuçları psikolojik olarak kötü olacak tehlikelere yol açmaktadır.

Eğer uzun zamandan beri projeksiyon yapmaya uğraşıp da sonuç alamadıysanız tekniklerinizi gözden geçirmeli ona göre davranmalısınız. Aşağıda, astral projeksiyon yapmaya çalışırken insanların yaptığı en genel hatalar bulunmaktadır. Bunlar gerçekte ''hatalar'' olmamasına rağmen -çünkü bazı insanlar için ise yaramaktadır- gelişmeyi yavaşlatmaktadırlar.

1 - Gece denemek: Eğer gece projeksiyon yapmaya çalışıyorsanız, özellikle yatağa gitmeden önce onda dokuz ihtimalle uyuyup kalırsınız. Uzun bir gün geçirmişsinizdir, vücudunuz yorgundur, o halde nasıl Focus 10 veya 12 (vücut uykuda, zihin uyanık) hale geçmeyi düşünebilirsiniz? Ya öğlen erken saatte denemeli veya rahatça uyuyabildiğiniz haftasonları denemelisiniz.

2-      Korku:          Öleceğinizden mi korkuyorsunuz? birilerinin kordonunuzu keseceğinden? Ele geçirileceğinizden? Bu korkulardan herhangi biri bunun hakkında düşünmenizi sağlayacak ve projeksiyon yapmanızı engelleyecektir. Herhangi bir sonuç beklemeden önce korkularınızı açığa çıkarın.

3-      İçsel dialog: Sürekli konuşuyor musunuz? Şunun gibi şeyler mi söylüyorsunuz? ''Bu doğru mu?'' veya ''Acaba yakın miyim?''Titreşimleri oluşturmak için hiçbir düşüncenizin olmaması gereklidir. Düşünceleriniz tek bir çizgi oluşturacak şekilde daraltılmalıdır. Vücudunuzu uyutmak istiyorsanız kendi kendinize konuşmayı kesin ve ''dinleyin'. Kafanızın içindeki hafif çınlamayı dinleyin ama analiz etmeyin. Dinleyin ama

konuşmayın. Ne zaman titreşimleri oluştursam vücudum uykuya dalar, kafamdaki çınlama durur (çünkü artık uykudayım) ve yavaşça üçüncü gözüm üzerine konsantre olurum. Tüm düşüncelerim gider. Bunun tam olarak öğrenilmesi zaman alabilir ama gereklidir. Ayrıca eğer zihniniz başka düşüncelere doğru kayarsa, bırakın kaysin. ama yavaşça düşüncelerinizi yeniden tek bir çizgiye çekin ve üçüncü göz üzerine konsantre olmaya devam edin.

4-      Rahatlamayı ve vücudu uykuya yatırmayı anlamamak: Sürekli, gözleri açık projeksiyon yapmaya çalıştığını anlatan insanlardan mailler alıyorum! Bedeninizden ayrılmak için manyetik çekimi, ayrılmanın olacağı noktaya kadar azaltmalısınız. Tüm elektrikli şeyler manyetik bir çekim yaratır.

Düşünmek bile elektronik atımlar gönderir ve manyetizma oluşturur. Atım ve kalp atış hızı da ayrıca enerji oluşturur. ''Rahatlamayı'' Focus 10 ile karıştırmayın. Focus 10, vücudun uykuda olduğu durumdur. Fiziksel olarak uykuya dalarken bilincinizin rüyaya dalmasını önlemeyi öğrenmelisiniz.

Vücut uykuya daldığında herşey, vücudunuzun manyetik çekişini azaltacak şekilde yavaşlar. Sonra eğer ''Düşünce yok'' kısmını öğrenirseniz titreşimler gelecektir. Ve geldiklerinde hala düşüncelerinizi minimumda tutmalısınız çünkü heyecan, kalp ve atım oranını arttırır ve sizde bana sadece astral kollarınızı ve bacaklarınızı kaldırabildiğinizi söyleyen mailler gönderirsiniz! Birincil çakraların pekçoğu baş bölgesinde bulunmaktadır bu yüzden baş en son ayrılan kısımdır. Heyecanlı duygular da bunu zorlaştırır. Rehberimin bana dediği gibi ''Başından dışarı çık'. Vücudunuzun uykuda olduğunu anlamak için onu artık hissetmiyor, hiçbirşey işitmiyor olmalısınız ve hipnogogik imajınasyonların görünmeye başlaması gerekmektedir. Görüntülere karşı savaşmayın, sadece sizi ele geçirmelerine izin vermeyin yoksa rüya görmeye başlarsınız. Sürekli bilincinizi uygulamakta olduğunuz projeksiyona yöneltin.

5-      Sabırsızlık. Astral projeksiyonu başarmak aylar hatta yıllar alabilir: Birkaç gün veya haftada sonuç bekliyorsanız büyük ihtimalle bırakacak veya varlığından kuşku duyacaksınız. Astral projeksiyon; disiplin, adanmışlık ve bir ton sabır gerektirir. Olacaktır ama uzun sürecek çekişe kendinizi hazırlayın. Beklemeye ve çabaya değer.

Bu beşi en çok görülen sebeplerdir ama şunlar da eklenebilir: dikkat dağıtıcı şeylerden uzak duramamak (çocuklar, evcil hayvanlar, telefon, eş), Uykuya daldığında kütük gibi uyumak ve zihni uyanık tutamayacak kadar uykusuz olmak.

 

Burada yeni başlayanların en çok merak ettikleri ve sordukları soruların cevaplarını bulacaksınız.

Soru : Astral Seyahat sırasında gördüklerimiz Rüya mı? gerçek mi?

Cevap : Aşatral Seyahatin 3 kademesi vardır bunlardan biri Rüyalar Alemidir, eğer bu tarafta geziyorsanız gördükleriniz çok mantıklı ve gerçekçi şeylerin haricinde olağan dışı olaylar yada cisimlerde görebilirsiniz ama bunlar rüya değil sizin bilinçaltınızdaki korkuların, isteklerin, beğeni, arzu istek, hatta seçimlerinizin bedenlenmiş halidir, kısacası gördükleriniz düşüncelerinizin görünür halde olmasıdır. Bu da zaten Astral Seyahatin en ayırt edici özelliğidir.

Soru : Astral Seyahat tehlikelimidir?

Cevap : Her insan uyuduğunda astral bedeni vücudundan ayrılır, bilinçsizce rüyada gezmek işlek bir caddede gözleri bağlı olarak gezmek gibidir (yinede bir tehlikesi yoktur) Astral Seyahat sırasında bilincimizle gezdiğimiz için seçme hakkımız vardır ve aynı caddede gözleri açık ve kendini koruyarak gezmek kadar güvenlidir. Sonuçta fizik dünyada da bir çok tehlike mevcuttur, bunların bilincinde olduğumuz ve korunma yöntemlerini bildiğimiz zaman kolay kolay tehlikelere maruz kalmayız. Fakat şık olmasa da bizim dışımızda gelişen olaylar sonucu zarar gördüğümüz gibi, astral boyutta da korunmayı bilmeigimiz ve yerine göre korunamayacağımız olaylar karşısında zarar görmemiz mümkündür.

Soru : Ayrılmayı yaşıyorum ama fazla uzağa gidemiyorum neden?

Cevap : Vücudumuzla astral bedenimizi birbirine bağlayan bir kordon olduğu ileri sürülür, bazılarına göre gümüş renkli bir kordon, bazılarına göre vücuda doğru bir çekim alanı, sonuçta astral beden vücudunu bulabilmesi için bir bağ mutlaka olmalıdır. İşte bu kordon yada çekim alanı bazı insanlarda gayet gevşek bazılarında ise gergindir, gergin olması hızla vücuda geri dönmeye yada fazla uzağa gidememeye yol açar. Sık denemeler sonucunda zamanla kordon yada çekim alanı genişler ve istediğiniz uzaklıklara gidebilirsiniz.

Soru : Astral Seyahat sırasında kordon koparsa ne olur?

Cevap : Kordonun kopması sadece ölüm anında olur, ama kordona dışarıdan müdahale etmek mümkün değildir, yani istesek de Astral Seyahat sırasında kordonu kopartamayız.

Soru : Astral Seyahat sırasında farklı insanlarla karşılaşıyorum bunlar kimler?

Cevap : Seyahat sırasında gördüğünüz insanların kimler oldukları gittiğiniz kademeye göre değişir, eğer rüya kısmında iseniz muhtemelen o insanlar sizin bilinçaltınızın oluşturduğu görüntülerdir, Şimdiki zaman diliminde iseniz gördükleriniz gerçek insanlardır. Paralel Evrenler Dünyasında ise zaten bu dünyanın bir kopyası olduğundan gördükleriniz normalde yaşayan insanların kopyası olan insanlardır.

Soru : Astral Seyahat sırasında herhangi bir etkiyle vücudumuza dönememek diye birşey varmıdır?

Cevap : Astral Seyahat sırasında görülsün yada görülmesin, vücuda bağlantıyı yapan kordonun kopması yada dışardan bir etki ile vücuttan tamamen ayrılıp geri dönememe, yada dönmemeyi gerektirecek hiç bir etken bulunmamaktadır. Aradaki bağ sadece ölüm sırasında kopar buna ise astral seyahat sırasında kimse müdahale edemez, sırf Astral Seyahat sırasında olduğu için vücuda geri dönmemek diye birşey yoktur.

Soru : Astral Seyahat tekniklerini tam olarak denememe rağmen sonuca ulaşamıyorum, neden?

Cevap : Tekniklerin hepsi her insanda aynı sonucu vermez, önemli olan her tekniği defalarca deneyip hangisinde daha farklı sonuçlar aldığınıza bakmaktır çünkü sonuca ulaşamasanızda her denediğinizde bir adım öteye geçtiğinizi hissedeceksiniz, hangi teknikte daha rahat ve daha hızlı sonuç alıyorsanız o teknikte yoğunlasın, hatta bu denemeler sırasında bir çok insan kendine en uygun tekniği kendisi geliştirmiştir.

Soru : Vücudumda karıncalanma, uyuşma, terleme yada kalp atışlarımda hızlanma hissediyorum acaba doğru yoldamıyım?

Cevap : Normal zamanlarda yatağınıza yattığınızda olmayan tüm bu bedensel tepkiler olmaya başladıysa evet doğru yoldasınız. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir durum var, eğer bir hastalık geçiriyor ve bedeninizin verdiği tepki bu hastalığınızı hızlandıracak gibiyse vazgeçmek en doğru seçimdir. Örneğin kalp hastası bir insanın kalp atışları hızlanıyor yada nefesi tıkanıyorsa yapacak en iyi şey bundan vazgeçmeli, hatta bu tarz ciddi hastalığı olanların hiç denemelere girmemesi daha sağlıklıdır.

Soru : Bahsedilen hastalıklardan birini taşıyorum fakat her gece uykumda zaten astral ayrılmayı yaşıyorsam bilinçli yaptığımda da sağlığımla ilgili bir problemle karşılaşmamam gerekmez mi?

Cevap : uyku sırasında bilinç tam kaybedildiğinden ayrılmayı zorlaştırılacak hiçbir etken olmayacaktır. Bu nedenle ayrılmadan fiziki bedenin neredeyse hiç haberi olmaz. otomatikman fiziksel bir rahatsızlığa yol açmaz. fakat bilinçli ayrılma çalışmalarında ister istemez fizik beden durumun farkındadır ve başta beyin olmak üzere hemen her organ alışık olmadığı bu duruma farklı tepkiler verecektir, bu da sağlıklış olmayan organ üzerinde ters etki yapacaktır.

2.TEKNİKLER

Teknik-1

□        PRATİK ASTRAL SEYAHAT TEKNİKLERİ

□        HAZIRLIK

□        KLASİK YÖNTEM

□        TERS DÜŞÜNME

□        KENDİLİĞİNDEN VE ŞOK ETKİ İLE

□        BİLGİSAYAR YAZILIMLARI

□        GRUP ASTRAL SEYAHAT

□        HİPNOZ YOLUYLA

□        ŞU ALTI YÖNTEMİ

□        HEDEF VE ARZU FAKTÖRÜ

□        MEDİTASYON VE MUM YÖNTEMİ

□        ODAKLANMA YÖNTEMİ

HAZIRLIK : Düşünceyi Kontrol ve Bedeni Hazırlama

1.       Vücudunuzu rahatsız eden ve hissettiğiniz tüm aksesuarları' çıkartın. (saat, yüzük, kolye)

2.       Göz kapaklarınıza direkt ışık gelmeyecek şekilde odayı kararlin.

3.       Başınız kuzeye gelecek şekilde kuzey-güney aksisine göre sırt üstü yatın.

4.       Tüm elbiselerinizi çıkartın, fakat vücut işinizi normal seviyede tutacak şekilde ayarlayın.

5.       Nerede ve hangi zamanda olursa olsun mutlaka rahatsız edilmeyeceğinizi bildiğiniz bir yerde olun.

6.       Rahatlama durumuna geçin.

7.       Nefesinizi yarım açık dudaklarınızdan alıp verin.

KLASİK YÖNTEM : Rahatlama ve Uçma İsteği

1.       Ayağınızdan alnınıza kadar vücudunuzu nokta olarak düşün ve zihinsen gücünüzle bedeninizin 1 metre yukarıda olduğuna odaklanın.

2.       Astral bedeninizin alın kısmini vücudunuzun ayak hizasına gelecek şekilde ileriye gittiğine odaklanın.3. Ayaklarınız sabit bir noktada kalacak ve yüzünüz 90 derece dik gelecek şekilde yukarı ve ileri doğru kalktığınızı ve ayaklarınızın üzerinde doğrulduğunuzu düşünün ve buna odaklanın.TERS DÜŞÜNME : Beyin Aldatmacası 1. Hazırlık bölümündeki aşamaların tümü gerçekleştirilir.2. Kuzeye doğru yatış pozisyonunuzu, güneye doğru yatmış gibi düşünerek beyninizi aldatmaya çalışın.

3.       Beyniniz devamlı kuzeye doğru olduğunuzu ispatlamaya çalışacaktır. Beyninizi inandırdığınız anda titreşimlerle birlikte yükselmeyi gerçekleştirin

4.       Yükselmede zorluk çekiliyorsa her nefes verişinizde biraz daha hafifleyip yükseldiğinize odaklanın.

5.       Yükselmenin diğer yolu ise yukarıda asılı bir ipi çektiğinizi düşünmektir.

6.       Eğer titreşimler halen oluşmamışsa ipi her çektiğinizde belli bir rahatlama ve titreşimler meydana gelecektir.

7.       Uğraşılar sırasında birden fazla tekniği kullanmaktansa her adıma tam konsantre olmak akla başka şeyleri getirmeyeceğinden mutlak başarıya kolayca gitmenizi sağlayacaktır.

8.       Ayrılma tam olarak gerçekleştiğinde görüntüler ve uğultular başlayacaktır. (herkes için aynı olmayabilir)

9.       Artık yapmanız gereken tek şey düşüncelerinize hakimiyet ve uçuş provalarıdır.

KENDİLİĞİNDEN VE ŞOK ETKİ İLE :

Yan Etkenler ve Beyin Gücü Bayılma, ağır hastalık, ağır uyku hali, ani şoklar ve trafik kazası gibi etkiler sonucunda istem dışı olan astral ayrılmalardır. Kişiler genelde bu durumlarda bir anda kendilerini beden dışında bulurlar fakat durumun farkına varamadan bedenlerine geri dönerler. Normal uyku halinde de bu ayrılma yaşanması sonucunda rüyalar görülür. Uyku sırasında düşme, uçma gibi etkiler istem dışı yapılan astral seyahatlerin belirtisidir.

BİLGİSAYAR YAZILIMLARI :

Yardımcı Etkenler Robert MONROE Astral Seyahat Araştırma Merkezinin yaptığı araştırmalar sayesinde binlerce kişi onların verdiği kasetleri ve cd'leri dinleyerek OOBE (Out Of Body Experience) olarak da adlandırılan beden dışı deneyimleri gerçekleştirmişlerdir.İnternette de bulabileceğiniz bwgen.exe (Brain Wawe Generatör) programıyla sizde beyin dalgalarınızı yavaşlatarak amacınıza daha hızlı ulaşabilirsiniz. Bwgen programını indirmek ve nasıl kullanılacağını öğrenmek için DOWNLOAD kısmına girin.Binlerce insan bu yolla ilk astral deneyimlerini yaşamıştır.

https://www.bwgen.com/

https://www.amadeux.net/sublimen/demo/popsoundcloud.html

Teknik-2

□        OTOMATİK ÖNERME

□        UÇMA

□        SELF TRANS OTOMATİK ÖNERME

Bu teknikde bir çalar saate ihtiyacınız var. Alarmı her zamanki uyanış vaktinizden iki saat daha erkene kurun, normal vaktinde yatmaya gidin. Sabahleyin alarm sizi uyandırdığında yeniden uykuya dalacak kadar yorgun olacaksınız. Uyumadan önce, kendinize şunları deyin: "Uykuya daldığımda bedenimden ayrılacağım" veya "Bir dahaki sefere uyuduğumda beden dışı deneyimi yaşayacağım" Uykuya dalana kadar bunu tekrar tekrar söyleyin. Uykuya daldıktan sonra kendinizi projekte olmuş bulabilirsiniz.

UÇMA

Eğer kuvvetli tahayyül etme gücünüz varsa ve karışık tekniklerden hoşlanmıyorsanız bu sizin için uygun teknik olablir. Uzanın, rahatlayın ve kendinizi uçarken (süpermen stili) tahayyül edin. Evinizin ikinci katının bir penceresinden dışarı yürümenin veya pencere eşiğinin üstüne çıkıp kendinizi muazzam manzaranın genişliğine fırlatmanın nasıl birşey olduğunu tahayyül edin. Havayı yararak çatıların ve civardaki kirlik alanların üstünden uçtuğunuzu yapabileceğiniz en canlı şekliyle hayal edin. Serin havanın yüzünüze çarptığını ve giysilerinizin rüzgarda çırpındığını hissetmeye çalışın. Vücudunuzun hava akımını en iyi hissedebileceği bir noktaya yerleştirebileceğiniz bir vantilatör (sessiz bir tane) sayesinde uçuş esnasında dışarıdaki havayı yarma hissinizi kuvvetlendirebilirsiniz. Bu vizüalizasyonun uzun süre kullanımı astral bedeni ayrılmaya teşvik eder.

SELF TRANS

Rahat bir pozisyon alın ve zihin içindeki hayali bir kapıya konsantre olun.

Nefes, derin ve ritmik olmalı, gözler kapalı ve yukarı bakar vaziyette olmalıdır. Biraz sonra ayaklarda başlayıp yukarı, bacaklara doğru çıkan ve en sonunda tüm vücudu kaplayacak olan bir uyuşukluk hissedeceksiniz. Bir kaş sertleşmesi hissedilecek aynı zamanda kafada yapay bir baskı oluşacaktır.

Bir süre sonra kapalı göz kapaklarının ardından görme etkisini elde etmiş olacaksınız ve oda solgun, altın rengi bir parıltıyla aydınlatılmış gibi olacaktır. Bu noktada, varlıkların belirmesine ve korkunç sesler duymaya maruz kalabilirsiniz. Bunlar konsantrasyonunuzu bozmada ve trans halini kırmada çok etkili oldukları için yapılabildiği kadarıyla kaale alımamalıdırlar.

Ve şimdi iki bedene sahip olmanın tuhaf hissini deneyimliyor olacaksınız. Acı verici fiziksel olan ve, onun içinde hapsolmuş akışkan beden. Bir sonraki adım bu seyyal bedeni kuvvetli bir irade gayretiyle zihninizdeki hayali kapıdan dışarı çıkarmak olacaktır. Eğer başarılı olursanız kapıdan geçişin olağandışı hissini ve arkanızdan bir klik sesi (Bunun niye duyulduğu bilinmemektedir) duyacaksınız. Burdan sonra fiziksel bedenden dışarı adım atıp uzaklaşabilirsiniz.

Teknîk-3

UZUN SÜRE BAKMA YUKARI ÇEVRİLMİŞ GÖZLER

UZUN SÜRE BAKMA

Bu teknik için bir koltuğa, muma, yaklaşık 4 santim çapında kavunici renkli bir kartona ve duvara asılı geniş bir aynaya ihtiyacınız vardır.

Koltuğu aynanın önüne yerleştirin ve kartonu alnınızın ortasına yapıştırın. Mumu yaktıktan sonra (yakında bir yerde bulunmalı), ışıkları söndürün ve koltuğa oturun, böylece aynaya dönük vaziyette olacaksınız. Rahat ve gevşemeye hazır bir halde olun.

Şimdi aynadaki görüntünüzü görebildiğinize göre alnınızdaki diske bakmaya başlayın. Bunu göz kırpmaksızın en az 5 dakika yapmalısınız. Eğer göz kırparsanız baştan başlayın. Bu ilk başta başlamak için zor bir zaman gibi görünebilir ama düzenli pratikle bu zamanı bir dakikadan iki dakikaya, üç dakikaya, ve daha uzun bir süreye doğru arttıra bilirsiniz.

Bunu bir süre denedikten sonra bilincinizin aynadaki görüntünüzle kendiniz arasında gidip geldiğini göreceksiniz. Bir an kendinizi koltukta otururken diğer bir anda ise aynanın içinde hissedeceksiniz. Eğer buna birkaç dakika devam edebilirseniz kendinizi eninde sonunda aynanın içine oradan da diğer taraftan duvarın dışına projekte olmuş olarak bulacaksınız.

YUKARI ÇEVRİLMİŞ GÖZLER

Bu metod yatar vaziyette veya bir koltuğa oturarak uygulanabilir.Rahat ve tamamen gevşemiş olduğunuzdan emin olun, gözleriniz kapalı ve nefesiniz derin ve ritmik olsun.

Yukarı doğru bakın öylek gözleriniz alnınızın ortasındaki bir noktaya odaklanmış olsun. Eğer bir müddet bu durumu koruyabilirseniz bu bölgede bir bilinç artışının oluştuğunu ve vücudunuz geri kalanında da duyuların azaldığını hissedeceksiniz.

Bunu yapmaya, varlığınızın tamamı alın merkezinde toplanana ve artık vücudunuzu hiç hissetmeyecek bir hale gelene kadar devam edin. Bu durumu oluşturduğunuzda yoğun bir irade gücüyle bilinç merkezini kafanızdan dışarı çıkarmalısınız.

Bu teknik gözlerde rahatsız edici bir gerilim yaratmasına rağmen çok etkili bir teknik olarak bilinmektedir.

Teknik-4

ŞEKİL VİZÜALİZASYONU

Bu teknik en iyi bir koltuğa rahatça oturarak uygulanır. İyi bir boyun desteğiyle dik oturur ve kollarınızı koltuğun kollarına dayarsanız, uzun bir süre uykuya dalmadan ve rahatsız olmaksızın oturabilirsiniz.

Kapalı gözlerinizin önündeki uzaya basit bir çemberin çizildiğini hayal edin. İlk başta görüntü biraz titrek olabilir ama zihinsel olarak mükemmel bir çember çizene kadar pratik yapın. Sonra çemberi zihninizde başka bölgelerde çizmeye başlayın. Gözlerinizi hareket ettirmek zorunda değilsiniz -- sadece doğrudan karşıya bakın (tabii ki gözler kapalı olarak) -- Çizim yapacak koca bir evrene sahipsiniz.

Biraz pratikle bu çemberi istediğiniz her yere muntazam bir şekilde çizebilecek hale geleceksiniz.

Bu teknik çok pratik gerektirir ama güçlü görseliğe sahip kişiler için çok uygundur. Çemberi iyice öğrendikten sonra ortasına bir artı işateti ekleyin. Dört parçalı çember Kuzey Amerika Hopi halkının kadim sembolüdür. Bu işareti Hopi halkı sizinkiyle aynı amaç için kullanmışlardır. Bu işaret onların, evrensel birliğin samanık işaretidir.

Zihninizde bu çemberi muntaza olarak istediğiniz yere çizebildiğinizde piramit şekline geçebilirsiniz. Basit bir üç boyutlu piramitle başlayın. Bunu mükemmeleştirdiğinizde zihninizde birkc dakika tutun ve dondurun. Tersyüz etmeye çalışın, dondurun, renklendirin, içini açın, büyütün veya küçültün, Katı veya saydam hale sökün, değişik materyallerden yapılmış hale getirin, iki tane daha ekleyin ve onların üzerinde oynayın.

İstediğiniz heran zihinsel piramitlerle oyanyabilecek safhaya ulaştığınızda artık ''kendinizi'' çizmeye başlayabilirsiniz.Aynı prensipleri kullanarak kendinizi zihnen istediğiniz yerde çizin. 3 boyutlu bir taslakla işe başlayın. Bunu başardığınızda ''kendinizi'' doldurabilirsiniz, ete bürüyebilir ve canlı nefes alan bir hale sokabilirsiniz. Kendinizi, kendinizin dışında dururken hayal edin. Kendinizi büyütüp küçültebilir veya yaklaştırıp uzaklaştırabilirsiniz. Bunu başardığınızda kendinizi hayal ettiğiniz ''sizin'' dışardaki siz olduğu bir halde bulabilirsiniz.

Bazı insanlar bu tekniği çok uzun veya çok karmaşık buluyorlar veya yeterli azme sahip değiller. Öbür yandan diğerleri bu tekniğin onlar için ise yarar tek teknik olduğunu söylüyorlar. Bu teknik, sanatçılar ve tasarımcılar gibi görsel ve yaratıcı insanların ilgisini çekiyor.

Teknik-5

ŞOKLAMA YÖNTEMİ

Tekniğin adı kendi hakkında herşeyi anlatıyor. Bu metodda konsantrasyona veya derin rahatlama prosedürlerine gereksinim duyulmaz ama diğerlerinin aksine ikinci br kişinin yardımına ihtiyaç vardır.

Uyarı: Bu metod kalbi zayıf insanlar için tehlikeli olabilir, dolayısıyla akıllıca karar verin.

Bu teknikte size yardımcı olacak kişinin bir miktar sabırlı olması lazım çünkü sizi sakinlik evresinden neredeyse uykuya dalma evresine kadar izlemek zorundadır.

Metod gayet basit. Tek yapmanız gereken şey sırtüstü yatmak ve kollarınızdan birinin dirsekten yukarı kısmını havada tutmak, sonra bu pozisyonda uykuya dalmayı denemek. Yakınınızda sizi izleyen yardımcınızın kolunuz düşerken uykuya dalışınıza ve bilincinizi kaybederken kolun sallanışına dikkat etmesi gerekmektedir.

Kolunuz yatağa düşer düşmez o kişi kulağınıza bağırmalıdır. ' ÇIK DIŞARI!" veya 'DIŞARI ZIPLA!"

Buradaki ana fikir sizi kelimenin tam anlamıyla bedeninizden dışarı fırlatmak. Eğer o esnada evde başkası da bulunuyorsa örneğin aile fertleri, başlamadan önce yapacağınız denemeyi onlara da söyleseniz iyi edersiniz!

Teknik-6 MUM TEKNİĞİ

Öncelikle karanlık ortamda bir mum ve tütsü yakılmalıdır, tütsü koku itibariyle konsantreyi tamamlayacaktır, arzu edilirse çok hafif klasik müzik yada içimizdeki mistisizmi uyandıracak bir müzik de eşlik edebilir. Oturduğumuz yerden çok yakınımızdaki muma gözlerimizi kırpmadan ve hiçbirşey düşünmeden bakılmalıdır. Zaman geçtikçe gözler yaşarabilir, bu durumda ovalamadan sadece ellerin bileğe yakın kısmini çok hafif gözlerimize bastırarak 2 dakika kadar beklemeli ve tekrar muma konsantre olup düşüncelerden arınarak bu tekniğe devam etmeliyiz. edeninizden dışarı fırlatmak. Eğer o esnada evde başkası da bulunuyorsa örneğin aile fertleri, başlamadan önce yapacağınız denemeyi onlara da söyleseniz iyi edersiniz!

Her teknik gibi bu tekniği de belirli aralıklarla tekrarlamalı ve her gün bir önceki güne nazaran ne değişiklikler yaşandıysa ona göre tekniğe kendinize göre kolaylaştırıcı ekler yapılabilir.

SELF HİPNOZ TEKNİĞİ

Bu tekniği uygulamadan önce öncelikle Hipnozu ve tehlikeli olup olmadığını bilmek gerekir. Öncelikle en çok sorulan soruyu ele alırsak "Hipnoz olduktan sonra uyanamama gibi birşey sözkonusu mu?" Böyle birşeyin olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz, hipnozun hangi çeşidinde olursa olsun, hatta hipnozu bayka biri yaptırdığında bile hasta rahatsız olduğunu hissettiği anda uyanacaktır, çünkü hipnozun derinliği ne olursa olsun kesinlikle tam bir uyku modu değildir, ve bilinç derinliğe göre yerindedir.

self hipnozda ise zaten bunu deneyen kişi hem hipnozitör, hem hasta konumuda olmduğu için zaten başından sonuna kadar olayları akif olacak ve istediği an uyanabilecektir.

Öncelikle diğer Astral Seyahat Tekniklerinde olduğu gibi bu tekniği de denerken rahat los ve sessiz bir ortamda olmak, rahatsız edilmemek, işi kontrolünün yapılabildiğ, ne çok sıcak ne çok soğuk bir mekanda olmak ve mümkünse çıplak olmak yada sırf bu işler için giyilen ve haricinde giyilmeyen bir elbisenin olması gerekir. Bunun sebebi ise günlük hayatta yaşadığımız en küçük olay bile negatif yada pozitif olarak giysilerimizde ve bedenimizde kalmaktadır. Denemelere başlamadan önce ne kadar bu etkenlerden kurtulabilirsek o kadar fazla yom katedebiliriz. Gerekirse yeni banyo yapılmış olması çok daha iyidir.

Brain Wave Generatör programında beyin dalgalarını yavaşlatıp self hipnozu kolaylaştıracak sesler mevcuttur, bu tekniği denemeden önce bir süre bu sesleri dinlemek çok yararlı olacaktır.

1)       Gerekli ortam sağlandıktan sonra rahatlamak amacıyla uzanılır, ilk olarak kişi yattığı yeri ve vücudunu dinlemelidir, rahatsız olduğu birşey varsa hemen halledilmelidir.

2)       Tam bir rahatlama sağlandıktan sonra hiç kıpırdamadan ve sadece Astral Seyahate odaklanarak beyindeki diğer düşünceleri silmeli ve bir kaç dakika böylece yatılmalıdır.

3)       Artık kişi kendi kendine telkinler vermeye başlar, "rahatlıyorum, bedenim tamamen uykuya geçiyor, artık bedenimi kontrol etmiyorum" gibi.

4)       Bu sırada bedeni eklem yerleri yokmuş ve tek parçaymış ve artık bedene hkmedemeyekmişiz gibi düşünmek gerek. Böylece bedenin ağırlaştığını hissedeceksiniz.

5)       Nefesinizi kontrol altında tutun ve uzun aralıklarla derin nefesler alıp verin.

6)       Yattığınız yeri ve mekanı mutlaka unutmalısınız, belli bir süreden sonra bedeninizi de hissetmeyecek ve yumuşakmı yoksa sert bir yerdemi yattığınızı bile farkedemeyeceksiniz.

7)       Dikkatinizi Ayak parmaklarınızda yoğunlaştırın ve sadece onları düşünün.

8)       Tüm hücrelerinizin çalışmayı bırakıp her verdiğiniz nefesle birlikle ayak parmaklarınızıdan karın boşluğunuza kadar gelip orada toplandıklarını düşünün, bu şekilde karınh boşluğunuzdan aşağıda kalan tüm bedeniniz katılaşacak ve hişsizleşecektir. Hücreleri haretek halinde tahayyül ettiğiniz andan itibaren ayak ucunuzdan itibaren bir uyuşma olacaktır. Bunlar olması gerekenlerdir ve hiç bi korkuya gerek yoktur.

9)       Daha sonra aynı işlemi elleriniz ve başınız için uygulayın, tüm vücudunuzdaki hücrelerin karın boşluğunuzda toplandığını hissedin.

10)     Artık vücudu tam uyku moduna geçirmek için derin nefesler alıp verin, her nefes alışta bir miktar hücreyi karın boşluğundan ciğerlerinize çekin, nefesi verdiğinizde bu hücreler vücudunuzu terkedecek. Tüm hücreleri atana kadar bu işlemi tekrarlayın.

11)     Artık uyku modundasınız ve bilinciniz yerinde, şimdi gözünüde bir yol canlandırın ve yürüyün, çevrede hiç birşey yok ve ileride bir kapı göreceksiniz, bu kapıya doğru ilerleyin, olabildiğince yolu uzun tutun ve kapıya varmayı düşünün.

12)     Kapının önündesiniz ve içeri girmek istiyorsunuz, içeri girin, hiçbir engellemeyle karşılaşmayacaksınız. Artık derin uyku modundasınız.

13)     Şimdi yine bir yol ve yine bir kapı, aynı şeyleri uygulayın ve ikinci kapıdan da geçin, artık trans halindesiniz.

14)     Son yol ve son kapı, üçüncü kapıdan da geçin, her seferinde kapıları birbirinden farklı ve daha büyük olduklarını göreceksiniz. Üçüncü kapıdanda geçtiğiniz andan itibaren en derin uyku modundasınız.

15)     Buradan itibaren çevrenize bakınmaya başlayın olabildiğince bölük hayal edin ve yükselme isteğiyle dolacaksınız, burada dalgalanmalar hissedebilirsiniz, sanki şu üzerinde yada havada dalgalanma gibi.

Buradan itibaren istediklerinizi yapabilirsiniz, ama tavsiyem öncelikle bulunduğunuz mekanı kontrol edin ve olabildiğince burayı gezmeye çalışın, görecekleriniz bu bahsettiğim yolları ne kadar doğru uyguladığınızla doğru orantılı, eğer hiçbisey görmüyor yada olaylar anlattığım gibi gelişmiyorsa birşeyleri yanlış yaptığınız anlamına gelir. Yaşayacaklarınız ne kadar derin hipnoz olduğunuza da bağlıdır. Her insanın hipnoz derinliği aynı olmadığı gibi az da olsa hipnoz olamayacak insanlar olduğu unutulmamalıdır.

Bu metodu iki farklı şehirde ve birbirini tanımayan 3 değişik insanla farklı zamanlarda denediğimde, görülen yerlerin ve şahısların aşırı benzerlik gösterdiğine şahit olduk.

3.        LUSİD RÜYA

Lusid Rüya Nedir?

LUSİD RÜYALAR : Rüyada Farkındalık

Kime sorarsanız sorun mutlaka bir çok kez kabus gördüğünde bunun bir kabus olduğunun farkına varıp uyandığını, tekrar tekrar aynı rüyayı gördüğünü söyleyecetir. Rüyada gördüğümüz bazı inanılması güç olaylar ve görüntüler genelde bize o anda rüyada olduğumuzu hissettirir, bu şekilde ya rüyadan uyanır yada farklı bir rüyaya atlarız. Her gece yüzlerce rüya gördüğümüzü ve bunlardan bir yada iki tanesini hatırladığımızı varsayarsak, rüyada farkındalığı belkide bir gecede onlarca kez yaşama ihtimalimiz yükselir. Belkide bir çok rüya görmemizin en büyük sebebi bu tarz olaylar karşısında bilincimizi kısa bir süre için kazanıp farklı rüyaya geçmektir.

Astral Seyahatin en kolay ve en başarılı yolu Lusid Rüyalardır, fakat Astral Seyahatte gidebileceğimiz yerleri Rüyalar Alemi, Paralel Evrenler Bölgesi ve İçinde Bulunduğumuz Zaman Dilimi olarak üçe ayırırız, normal tekniklerle çıkılan Astral Seyahatte bu üç bölgeyide gezmek mümkündür fakat Lusid Rüyalarla yalnızca Rüyalar Aleminde bulunulmaktadır. Bunun sebebi ise, uykuya daldığımızda otomatik olarak astral bedenimiz vücudumuzu terkeder ve bilincimiz yerinde olmadığından Rüyalar Alemine geçiş yapar. Bu otomatik geçiş yaşandığından lusid rüya ile bilinç kazanıldığından zaten rüya aleminde olunduğu bilinmektedir. Şimdiye kadar yöntemini bulamasak da rüya kısmından diğer iki bölgeye geçişin mümkün olduğu ise başka bir gerçektir. Lusid Rüya görmekteki amaç, en zor şey olan bilinçli Astral çıkışı Astral Beden yaptıktan sonra, bilincimizi kazanıp belkide bir nevi "hazıra konmak'tır.

LUSİD RÜYA TEKNİKLERİ :

1)       Gün boyunca ve gece yatmadan önce "rüyamda göreceğim inananılması güç yada ilginç herhangi bir olay karşısında bilincimi kazanacağım" telkini belkide bu iş için en uygun ve en kolay yoldur.

2)       Ya gerçekten su ihtiyacınız varken yatıp uyuyun yada susadığınızı ve mutfakta bir bardak buz gibi şu olduğunu (hatta belli bir yere şu koyarak yatın) düşünün ve şu bardağına ulaştığınızda bilincinizi kazanacağınızı düşünün, rüyada eğer bu bardağa ulaşırsanız (çok susadığınız için mutlaka olacaktır) bilinciniz mutlaka yerine gelir.

3)       Belli bir müziği dinlerken yine aynı telkinleri yapın ve bilgisayarınızı o parçayı belirli bir saatte çalacak şekilde ayarlayın (bunu yapacak programı download kısmından indirebilirsiniz. (lucid.zıp) Açıklaması DOWNLOAD bölümünde) gece uykunuzda bu müziği duyduğunuzda bilincinizi kazanabilirsiniz.

4)       Devamlı aynısını gördüğünüz rüyalar varsa bu rüyayı tekrar gördüğünüzde bilincinizi kazanacağınızı telkin ederekte başarıya ulaşabilirsiniz.

UNUTULMAMASI GEREKEN BİR AYRINTI : Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsanız bu teknikleri denedikten sonra mümkünse kendi tekniğinizi geliştirmeniz daha faydalı olacaktır.

T E L K İ N L E R : Günlük yapılan telkinler otohipnoz gibidir...

Astral Seyahat yapabilmeyi hedefleyen ve yapmakta zorlanan herkese bir tavsiyem oldu, öncelikle klasik çıkış yöntemlerinden önce, uykuda farkındalık (Lusid Rüyalar) yöntemini denemeleri. İster Astral çıkışı klasik yöntemlerle yapın isterseniz uykuda farkındalık yöntemini deneyin, en başta yapmanız gereken, belkide en etkili yol telkin metodudur.

TELKİN METODU : Her gün aklınıza geldikçe ve özellikle yatağa yatmadan önce "rüyada ilginç bir şey görürsem bunun rüya olduğunu hissedeceğim ve bilincimi kazanacağım" diye tekrar eder hatta buna yoğunlaşarak uyursanız kısa bir süre içersinde bunu gerçekleştirebilirsiniz. Sonuç olarak rüyadayken olağandışı gördüğünüz birşey olursa gündüz yaptığınız ve bilinçaltınıza yerleşen bu telkinler devreye girecek ve bunun rüya olduğu konusunda sizi uyaracaktır. Rüyada olduğunuzu farkettiğiniz andan itibaren yapmanız gerekenler, öncelikle heyecan yada panik yapmamak, unutmayın ki bunun olmasını uzunca bir süredir istiyorsunuz, ardından da uçmayı yada o anda bulunduğunuz ortamdan uzaklaşmayı istemek olmalı, bunu gerçekleştirdiğiniz anda artık Astral Dünya kademelerinden "Rüyalar Alemi" kısmında geziyor olacaksınız. Belkide bu yol en az uğraştıran ve en çok kullanılan yoldur.

Unutmayın ki telkinlerden günlük hayatımızda da yararlanabileceğimiz gibi Astral çıkışı yaşadıktan sonra klasik paniklemeleri ve korkuları engellemek içinde yararlanabiliriz.

4.MAKALELER

ASTRAL SEYAHATTE CİNSİYET FAKTÖRÜ

Arzu faktörü Astral Seyahatte güçlü bir faktörse, bazı arzuların cinsellikten ilham alması kaçınılmazdır. Uygun görülmese de bu durumla ilgili bir çok örnek vardır. Fakat cinsel niyetlerle yapılan projeksiyonu sonuçsuz sırakan bir faktör de mevcuttur.

Bütün erkekler, rüya hayatlarının, sık sık cinsel temalarla dolu olduğunu bilirler. Ayrıca cinsel temanın sonucu UYANMADAN tamamlanmaz. Rüya aleminin astral plandaki duyumsal hissedisin kesinliği, fizik qplanda hissedilecek derecede, incelik ve şiddet sınırına hiçbir yerde bu kadar yakın değildir. Kişi cinsel tecrübesini tamamlamak için fiziksel uyanıklığa felmek zorundadır.

Bu ayrıntılar önemlidir, zira Astral Seyahat yapan deneycilerin raporuna göre bu kışkırtıcı duruma karşı konulmadığı takdirde , fiziksel bedene süratli bir dönüş olmaktadır.

DİNLERE GÖRE ASTRAL SEYAHAT

Hint öğretilerinde insanın üç bedenden oluştuğu öğretilmektedir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu öğretilir. Bu ruhsal enerji, eğitim ve öğrenim sonucunda fizik beden dışına çıkabilir.

EŞİKTE BEKLEYENLER

insan, düşünce ve duygularıyla astral alemde yaratıcı olduğu hususu bir gerçektir. Bu en üstün ekilde yaratıcı olabileceğimizi ve astral projeksiyon vasıtasıyla iç alemlerde insanın neler yapabileceğini görme ve hatta deneme şansını elde edebileceğimizi gösterir. Orada yollar, güzel evler, kenar mahalleler, insanlar, darağaçları, mahkumlar, fabrikalar, hayvanlar, ağaçlar görebiliriz. Fakat ister istemez başka bir gerçeği de orada görürüz. insan astral alemde istemeyerek de olsa nefret ettiği, korktuğu ve ya arzu ettiği şeylerin bir kopyasını oluşturabilir. Ve kendisine ait bu oluşumlar ruhani bir bağ ile insana bağlıdırlar.

Kişi örümceklerden korkuyorsa. korktuğu bu varlıklarla astral alemde karşılaşma olasılığı çok yüksektir. işin en ilginç yanı ise kişinin oluşturduğu bu varlıklar, şahsın korkularıyla beslenip büyüyecek ve çevresinden hiç ayrılmayacaktır. Kişi eğer korkularını yenemezse bu varlıklardan rahatsız olacaktır. Oluşturduğu bu tarz varlıkların hepsi birleştiğinde "EŞiKTE BEKLEYENLER"i oluşturur.

Okült yazar Bulwer LYTTON meşhur klasiği "ZONONİ' de bir kişinin eşikteki bekleyeni ile karşılaşmasını anlatır. Hiç kimsekendi eşikteki bekleyeni ile yu yüze gelmeden astral seyahatin son bölümüne geçemez. Korkularıyla karşılaşmalı ve onu yok etmelidir. Onun ne olduğunu anladığı zaman, kendi korkularından dolayı meydana geldiğini anladığı zaman onu yok eder.

İSLAMİYET'TE RUH VE BEDEN İLİŞKİSİ

İslamiyet dininde ruhun varlığı temel inançlardandır. Kurani Kerim'de ruhun Rabbin emrinde olduğu ve bu ilahi bilginin çok azının insanlara verildiği belirtilir. (isra Suresi, Ayet 85). Fecr Süresi' nin 27-30. ayetlerinde Allah doğrudan ruha hitap eder. Hadis tefsirlerinde Hz. Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemin ruh ile alakalı değişik açıklamaları görülür. Buharı Hadisleri'nin Enbiya Kısmı'nda, Hz. Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemin şöyle dediği yazar: Ruhlar, cinsler ve topluluklar halinde yaşarlar, bazılar birbirini tanır, bazıları tanımazlar.

Mevlana Celalettin Rumi, ruhun uykuda bedenden ayrıldığını söyler ve Mesnevi'sinde özellikle belirtir: Can atlarını eyersiz koyar, bu sır ölümün kardeşidir, sırrıdır. Ama gündüzün geri gelmesi açısından ayaklarını uzun bir bağla bağlar. Can boşlukta astar gibi gizlidir, bedense yorganın altında döner durur. Sen bedensiz bir bedene sahipsin." ibni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Beden nefsin çalışmasına uygun bir duruma gelince, ruh bedene gönderilir ve de sonsuzluk kazanır. istenirse bedenden ayrılır, tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz.

Bir başka mutasavvıf, imam Gazali, insanda, bedende başka bir varlığın daha olduğunu, onun asıl ve sabit varlık olan ruh olduğunu anlatır. Gazali'ye göre ruh bedenin içinde değildir, zaman ve yerle sınırlandırılamaz.islamiyet'te ve tasavvufta ruhun varlığına kesin olarak inanıldığı için, ruh ve beden ilişkisinin üzerinde özellikle durulur.

PARALEL EVREN TEORİSİ

Görülebilir evrenin ötesinde, bu evrene paralel başka evrenler de var mıdır? Mistikler ve filozoflar böyle olduğunu öne sürüyorlar. Bilim adamları ise yakında zamanlara değin böyle bir şeyin olanaksız olduğunu düşünüyorlardı. Fakat bugün fizikçiler paralel evrenlerin olabileceğini matematiksel olarak ortaya koyabiliyorlar.

Paralel Evrenler kavramı, bugün bilimsel terimlerle açıkça bir şekilde tartışılabilmektedir. Bilim adamları içinde bulunduğumuz evrenin varlığını bir takım neden-sonuç bağıntılarıyla açıklayabiliyorlar.

Aslında bu açıklama, üç boyutlu uzayın tümüyle onun yapısını oluşturan fizik nesnelerden ibaret olduğu esasına dayanır.

3 KOORDİNAT BELİRTİLMELİDİR

İkinci nokta, paralel evrenler tartışmasının odak noktasını oluşturuyor. Herhangi bir nesnenin konumunu kavrayabilmek için öncelikle üç koordinatını belirlememiz gerekir. Bunun en somut örneği havacılıkta görülür. Bir uçağın pilotu, yerdeki hava trafik kontrolörüne havadaki konumunu bildirmek için 3 rakam vermek zorundadır. Bu değerler uçağın havada bulunduğu yerin enlemini boylamını ve yere olan uzaklığını belirtir.

Evren ile ilgili ölçümler de böyle yapılır. Gökbilimciler, sözgelimi bir gezegenin uzaklığını belirlemek için, yukarı- aşağı, sağ-sol, on-arka gibi kavramlar kullanarak sonuca varırlar.

Peki, üç boyutun ötesi var mıdır? Matematikçiler diğer boyutları idrak etmenin sanıldığı kadar zor olmadığını belirtiyorlar. Diğer boyutlar gerçekten de matematiksel olarak kavranabilir, fakat bu durum üç boyutlu insan beyni için de söz konusumudur? Tüm kavramlarımızla birlikte üç boyutlu bir mekanda yaşadığımız için bu pek mümkün değildir. Fakat şu örnekler, bunu anlamamıza biraz yardımcı olabilir.

NOKTA, KAĞIT VE MASA ÖRNEKLERİ

Uzaydaki tek bir noktayı ele alalım.Bu noktanın herhangi bir yöne doğru uzanan hacmi yoktur. Dolaşıyla bir matematikçi için o nokta boyutsuzdur. Düz bir çizgiyi alalım. O da sadece bir yöne doğru uzar. Genişliği ve yüksekliği yoktur, sadece uzunluğu vardır. Bu bakımdan o çizgi de bir matematikçi için tek boyutludur. Bir kağıt parçasını düşünün. Genişliği ve uzunluğu vardır ama derinliği yoktur. Dolayısıyla o da iki boyutludur. Bir masayı ele alalım. Genişliğiyle, uzunluğuyla ve derinliğiyle üç boyutlu bir nesnedir. Örneklerimizi bir kez daha inceleyelim: Boyutsuz, tek boyutlu, iki boyutlu ve üç boyutlu. Burada durmamız için herhangi bir neden var mı? Neden bundan sonraki boyutları keşfe çıkmayalım?

EİNSTEİNİN YAKLAŞIMI

Her ne kadar bilimsel düzeyde şimdilik bir varsayım olarak kabul ediliyorsa da, bir takım bilimsel on bilgiler öne sürülmemiş olsaydı, paralel evrenler felsefi bir kavram olmanın ötesinde hiçbir şey ifade etmeyecekti. Paralel evrenler konusuyla ilgili ilk kapıyı açan kişinin Albert EiNSTEiN olduğu biliniyor. Einstein'ın ünlü genel rolativite teorisinde paralel evrenleri birbirine bağlayan "köprülerden" söz edilir.

EİNSTEİN-ROSEN KÖPRÜSÜ

Einstein ve yakın çalışma arkadaşı Nathan Rosen'in bu kara delik tünelletini matematiksel olarak kabul ettikleri ve inceledikleri biliniyor. Einstein ve Rosen, bu çalışmalarının sonucunda şaşırtıcı bir şey keşfettiler: Kara Delik tünellerinin dibi yoktur! yani sonu yoktur.Burada, uçlarından birbirlerine bağlı iki huni söz konusudur.Birleştikleri nokta, tünelin "boğaz" kısmını oluşturur. Dolayısıyla tünelin bir ucundan giren bir nesne, merkezdeki ya da boğazdaki olağanüstü çekimin etkisiyle, tünelin öbür ucundan dışarı fırlatılır. Öyleyse öbür yanda ne vardır? Öbür yan, yeni bir evrendir, ilkinden tamamıyla farklı bir evrendir bu. işte bu iki evreni birbirine bağlayan tünele Einstein- Rosen köprüsü adı verilir.

ROBERT MONROE

Robert A. Monroe, kitle haberleşmesi üzerine çalışan bir iş adamı, kendisi, gazete ve derilere makaleler yazmış; televizyon ve elektronik alanlarında da çalışmaları var. Bu alanlarda çalışmalar yapan iki şirketi yönetiyor, ailesiyle birlikte, Virginia ' da, Blue Ridge de yaşamakta.

MONROE 1958 yılında ilk Astral Seyahatini bilinçsiz olarak gerçekleştirmiş, daha sonra araştırmalar yaparak bu konu ile ilgili deneyimlerini bir kitapta anlatmış, ayrıca Amerika da Monroe enstitüsü adı altında astral seyahatla ilgili araştırmalar yapan bir merkez kurmuştur.

1958 yılında geçirdiği ilk astral seyahat deneyiminden bu yana, MONROE, binden fazla beden dışı yolculuk yapmıştır. Fiziksel bedenden ayrılabilen ikinci bir bedene, bu konularla uğraşanlar astral beden diyorlar. Bu beden duvarlardan, katı maddelerden kolaylıkla geçebilmekte, ancak elektrik alanları tarafından bir ölçüde durdurulmaktadır. Düşünülen, istenilen şekli alabilmektedir. Bazı yetenekli kişiler, bu bedeni görebilmektedirler. Beden dışı yolculuklar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek ilk kez Monroe'nun araştırmaları sayesinde mümkün olmuştur.

 .

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar