Print Friendly and PDF

Niccolö Paganini

 (1782-1840)

Gelmiş geçmiş en büyük keman virtüözü olan Paganini, baş döndürücü çevikliği, son derece duygusal yorumuyla inanılmaz bir müzisyendir. Yeteneği öylesine olağanüstüdür ki, şeytanla işbirliği yaptığı inancı yayılmıştır. Teknik olarak çağının çok ilerisindedir. Bugün bile eşliksiz kem an için yazdığı 24 Caprices’i (kapris) tek resitalde seslendirecek ustalıkta kemancı sayısı çok azdır. Özellikle 24. Kapriçyo’nun teması, üstüne en çok çeşitleme yapılmış tem a olarak müzik tarihine geçmiştir. Brahms, Rahmaninov, Blacher, Lutoslavvski, Şnitke, Ernst ve Rochberg gibi besteciler kendi çağlarına, kendi akımlarına göre Paganini temasını çeşitlemişlerdir. Paganini, ne Berlioz gibi büyük orkestraların bestecisidir, ne de Chopin gibi minyatür müziğin ustasıdır. Oysa tarih boyu yaşamış her türlü çalgı yorumcusunun en üstünüdür. Tem elde virtüozitesi yaratıcılığa dayanır. Müziğinin dış görünüşündeki buzlu pırıltılar, Romantik armonideki sıcakkanlı yapının ters çevrilmişi gibidir. Romantik ısıyı şeytansı bir çerçeveye yaraştırır. Piyanonun gündem e geldiği, en duyarlı çalgı olarak saygı gördü­ ğü günlerde kem anla cambazlık yapan bir besteci, büyük ilgiyle karşılanır. Bu nedenle onun kem an yapıtlarını, örneğin 24 Caprices’ini (Kapriçyo) Schum ann ve Liszt piyanoya uyarlamışlardır. Liszt’in Etudes d ’exé­ cution transcendante adlı yapıtları, Paganini’nin çalışmalarını örnek alır, piyanoda onlara koşut gelişir. Her birinde yaratıcı enerji, parlak bir teknik, soluksuz bir yorum egemendir,

Niccolö Paganini, 27 Ekim 1782’de Genoa’da doğar. Babası tersane işçisidir; aynı zam anda kem an çalar ve oğluna ilk dersleri verir. Niccolö on bir yaşına geldiğinde usta bir kemancı olmuştur. Çevresindeki tüm ünlü kem an öğretmenleri ona parasız ders verirler. İlk turnesini on üç yaşında yapar. Bu arada kendi yeteneğine uygun, zor yorumlanacak yapıtlar besteler. Yalnız kem an değil, gitar, viyola ve mandolin de çalar. 1805-1813 arasında Lucca Prensesi’nin müzik yönetmeni olur. Paganini’nin içkisi ve kumarı da ünlüdür. Elde ettiği büyük başarılar, onu kumara ve içkiye alıştırır. Kumarda her şeyini, hatta kemanını bile yitirir. Zengin bir işadamı, ona Guarnerius yapımı bir keman armağan eder. Sonradan Stradivarius ve Amati yapımı kemanlara da sahip olur. Bu kemanlar onun hâzinesidir. Yirmi üç yaşına geldiğinde konserlerini azaltır. 1824’te bir başka bunalıma girer. 1827’de iyileşip Avrupa turnelerine çıkar. Avusturya, Almanya, Fransa’ya gider. Paris ve Londra’da ilk sahneye çıkışı 1831’dedir. 1833’te Paris’te Berlioz’a, içinde viyola solo olan bir senfonik yapıt ısmarlar. Sonuç, Harold en /fa//e’dir. Ancak Paganini bu yapıtı hiçbir zam an seslendirmez. 1834 ’ten sonra konserlerini çok azaltır. Gırtlak kanserine yakalanır ve 27 Mayıs 1840 günü ölür. Paganini’nin müziği, kendi yorum una göre yazılmış çok zor yapıtlardan oluşur. Bu yapıtlar öylesine kıvraklık, dinamizm ve üstün bir hüner gerektirir ki halk, onun bedenine şeytanın girdiğine inanmıştır. Fiziksel görünümü de, kemikli yapısı ve sinirli davranışlarıyla, şeytansı bir imgeyi çağrıştırır. Paganini’nin bestelerinin çoğu teknik beceri gösterisidir. Konçertoları, kaprisleri ve oda müziği çalışmaları vardır. Yapıtlarının çoğu zam anında basılmamıştır. Paganini’nin çalış tekniğindeki şeytansı tılsım, uzun yıllar çözülememiştir. Armonikleri kullanmaktaki öncülüğü, kemanını değişik tınılar elde etm ek için akort edişi, yay tekniğindeki ustalığı, staccato (sesleri bağlam adan noktalı çalmak) ve pizzicato (yaylı çalgıları yayla değil, tellerini parmakla çekerek çalmak) yöntemleri Paganini’ye özgü, onun yaygınlaştırdığı ve daha önce hiç duyulmamış yeniliklerdir. Kemandaki doğru tonlaması, net ve temiz sesleri ünlüdür. Keman Konçertosu’nun son bölüm ünde pzzicato’lar, en alımlı şekliyle canlanır.

Paganini’n Mezarı

Paganini 58 yaşında Nice'te ölür. Ölüm dö­ şeğinde başucuna gelen rahibin onu kutsamasını reddeder. Bu nedenle. Katolik Kilisesi cesedinin kutsal Latin topraklarına gömülmesine izin vermez. Derhal mumyalanır ve bir binanın (yağ fabrikası) bodrumunda üç yıl kadar korunur. Oğlunun çabalarıyla Kilise, doğduğu kent Genoa'ya getirilmesine ve ancak oğluna ait bir araziye gömülmesine izin verir. Çevre halkı hâlâ onun içinde şeytan taşıdığını. Bu yüzden genel mezarlığa gömülmediğini söylemektedir. Bir süre sonra mezarından çıkarılıp Parma kentine götürülür. Orada da aynı söylentiler nedeniyle üç kez mezar değiştirir. En sonunda 1876'da. ölümünden 36 yıl sonra, Parma'daki Della Villetta Mezarlığı’na kesin olarak gömülür. Ve burada kendisine bir anıt mezar yapılır

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar