Print Friendly and PDF

Kötü Ruh


Kötü ruhlara Altaylarda kara neme, Yakutlarda ise abası denir. Bazen bunlara, çoğunlukla da Uygurca da Yekler de denilir. Bu sözcük Uygurcada aynı zamanda şeytan sözcüğünün de karşılığıdır. Umay’la ilgili olan Albastı, Al Ruhu, Al karısı, Al, Al Ana gibi isimlerle anılan ruh, muhtemelen Umay’ın sonradan gelişen ikinci ilkelere göre olumsuz anlamda başkalaşmış şeklidir; başka bir deyişle ondan türetilmiş bir ruh ya da ilahtır. Ancak bu durumda kötü ruhlar zümresindendir; çünkü o lohusalara eziyet eder ve lohusa hummasına (albastı) neden olur. Bunun dışında bazen Albastı’yla özdeşleştirilen ancak ayrı bir ruh da sayılabilecek Albıs veya Albın da cinler ya da şeytanlar taifesindendir.

Kara Koncolos, Roux’un iddiasına göre Yunanca Kalikantzaros sözünden gelir ve özellikle kış aylarında yakalandığı herkese çeşitli sorular sorup bilemediği takdirde onları bir tarakla öldüren kötü bir varlıktır. Bütün bu şeytan ya da cin taifesi günümüze kadar ulaşmış eski tasavvurlardan oluşur. Kara Koncolos, Çarşamba Karısı (çarşambaları insanlara zararı dokunur) ve Kara-Kura (bir keçiye benzeyen ve erkekleri boğmak için üzerine atlayan kedi büyüklüğünde bir yaratık) denilen bir takım kötü ruh ya da yaratıklarsa geç dönemlerde türetilmiş olmalıdır. Kara-Kura’ya benzer bir yaratık Harput’ta karşımıza çıkan ve Erlik taifesinden olan Körmös’lerle ilişkisi olabileceği ileri sürülen Komos’tur. Bununda birtakım hastalıklar veren faaliyetleri yanında, insanı boğarak öldürdüğüne inanılır.

Uykuyla uyanıklık arasında olan kişi o geldiği zaman geldiğini hissetmekle birlikte kurtulmak için herhangi bir harekette bulunamaz. Türk- İslam kültüründe cinler-şeytanlar, kötü yaratıklar temelde eski Türk, Hint, İran mitolojileri ve inanışlarıyla bunların bir karmasından oluşur. Özellikle Türklere ait ortaçağ ve daha geç dönemlerin yazma kitaplarında bu türden varlıkları çok görürüz. Osmanlı dönemine ait Metâliü'l- Saâde isimli bir yazmadaki minyatürde humma hastalığını yapan kötü ruh ya da cin tasvir edilmektedir. Bu minyatürde ortada bir dişicin mavi renkli gövdesiyle üst yarısı çıplak olarak dizleri üzerinde oturmaktadır. Sivri azı dişi yanağından çıkmakta ve alevli soluğu görülmektedir. (Soluk mavinin hastalık ve yas rengi olduğu bilinmektedir.) Bunun iki yanında birisi keçi başlı diğeri boynuzlu insan şeklinde başlı ve gövdeli iki başka cin daha vardır. Ortadaki humma hastalığı, ayaklarından kaldırdığı yeni doğmuş bir bebeği tutmaktadır. Bu tasvir bize eski Türklerdeki Umay ana kültünü ve albastı ruhunu hatırlatmaktadır; belki de burada kastedilen loğusa hummasıdır.

Gök mavisi dışındaki mavi, genel anlam da dişil su unsurunun da rengidir. Türklerden farklı olarak mavi Çin’de daha çok olumsuz anlamlar ifade eder; örneğin şeytan krallarından birinin mavi yüzlü ve kırmızı saçlı olarak resminin yapıldığı ve tarif edildiği belirtilmektedir. Mavi yüzlü adamlar genellikle kötü karakterli kişiler ya da hayalet olarak kabul edilir. Gök rengi genellikle olumlu anlamları ifade eder. Bu unsura bu renk izafe edildiğinde o şey saygın bir öğe haline gelir; örneğin eski Türkçe metinlerde geçen gök kurt, gök böri terimi bu hususa işaret eder. Gök renkli erkek kurt, gök tanrının bir simgesidir. Bu ifade içerisinde çok eski güneş kültü ya da güneş tanrısı inanışlarının izlerini de görmekteyiz.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar