Bisikletle Hacc Yolu
alıntı
“Bisikletiyle hududu kaçak olarak geçen ve hacı olan takkeli ve aksakallı Mehmet Neşet Öz, seyyar bir vaiz, dönüşte Cilvegözü sınır kapısından tevkif edilmiştir.” yazıyor eski bir gazete kupüründe. Hemen dikkat kesiliyorum!
Bisikletle uzun mesafeleri aşmak hakkında yazmak isterken denk gelen bu haberi ilginç kılan asıl detaya geliyorum. 1964 yılına dair bu haberin devamında Sakarya ili Kargalıhanbaba köyünden olan Neşet Öz’ün bilgileri yer alıyor.
1911 yılında Bolu- Düzce Aziziye köyünde doğan Mehmet Neşet Öz; Çanakkale’ye Bolu’dan giden Çanakkale şehitlerinden Esat Öz’ün oğlu. Annesi Aişet, 3 aylıkken vefat ediyor. Mehmet Neşet Öz’ün babası da Çanakkale savaşına katılıyor. Yaklaşık 3 yaşlarındayken hem öksüz hem yetim kalıyor. Mehmet Neşet Öz, yakın akrabalarının ellerinde büyütülerek, Osmanlıca, Arapça ve Türk alfabesi eğitimlerini tamamlıyor. Memleketinde imam olarak görevine başlıyor.
1952 yıllarında İzmit vilayetine bağlı Adapazarı ilçesinin Çökekler köyünde imamlık yaptığı sırada Türkiye’den hacılık için yasaklar kalkıyor. Hacılık kapısı açılıyor. Mehmet Neşet Öz bu kapının açılmasıyla birlikte hacca bisiklet ile gitmeye karar veriyor ve hazırlığını yapıyor.
Bir firma kendisinin hacca gideceğini duyuyor, hacca götürmek istiyor. Üsküdar’dan kalkan gemi ile Cidde’ye bırakalım, oradan Mekke’ye devam edersin diyorlar. Mehmet Neşet Germany markalı bisikleti ile Üsküdar’a gidiyor.
Hacılık görevi sırasında orada Kabe’yi tavaf ettiren kişinin oğlu bisikletini çok seviyor. Mehmet Neşet kendisine bisikletini veriyor.
Hacılık vazifesinden sonra arabalar ile Cidde limanına gelerek tekrar aynı gemi ile Üsküdar limanına oradan da evine dönüyor.
O yıllarda ülkede Germany marka bisikletler var. Dönünce kendisine yeni bir bisiklet alıyor.
İlerleyen yıllarda Adapazarı Hendek Kargalıhanbaba köyüne yerleşiyorlar. Müftülüğün görevlendirmesi üzerine şehir şehir gezerek çeşitli bölgelerde vaaz hocalığı yapıyor. Vazifeleri sırasında bisikleti ile bir kaza geçiriyor, kamyonu sollama yaparken arkasından gelen taksiyi görmüyor, sadece bisikleti parçalanıyor.
Bu kaza onu bisiklet sevgisinden vazgeçirmiyor. Hercules marka yeni bisiklet alıyor. Bu görevi esnasında Türkiye’nin dörtte üçünü bisikleti ile gidiyor. Bisikletin tüm tamir işlerini kendisi yapıyor. Anlatılanlara göre sürati ve çevikliğiyle bisikletine bindiği zaman birden gözden kayboluyor.
Aradan yıllar geçiyor… 1964 yılında bisikletiyle tekrar hacca gitmek istiyor. Bu kez kimseye duyurmuyor. Görevi gereği ülke içindeki seyahatlerinden birinde iken Tokat’ta görev yapan rahmetli oğlu Aydın Öz’e uğruyor. Kendisine sıcak ülkelere gidiyorum diyerek bisikleti ile yola çıkıyor. Cebinde sadece 66 lirası var. Yollarda paraya ihtiyacı çok olmuyor. Vaaz verdiği yerlerde ülkemizin misafirperverliği çok üst düzeyde olduğundan kendisinin önüne sofralar kuruluyor.
Tokat’tan bisikleti ile Cilvegözü’ne gidiyor. 1952 yılının pasaportunu gösteriyor. Fakat 5000 lira döviz alması gerektiğini söylüyorlar, parası olmadığından geçemiyor.
Yolundan vazgeçmiyor. Tel örgülerden yol arkadaşı olan bisikletini atıyor. Ardından kendisi de atlıyor. Bu kez üstünde geldiği yol arkadaşı olan bisikletini kucağına alıyor. Mayın tarlasından geçip Suriye asfaltına çıkıyor. Bisikletine binerek hızla ilerliyor. Amman’a varıp mola verdiği sırada tanıdıkları ile karşılaşıyor.
Otobüsteki tanıdıklar yolda Amman’a doğru ilerlerken yolda bir karartı görüyorlar. Gidiyorlar gidiyorlar yetişemiyorlar. Otobüsün şoförü “gaza basıyorum ama yetişemedim” diyor. Amman’a varınca mola veriyorlar bakıyorlar ki Hacı Enişte Mehmet Neşet Öz.
“Hacı enişte buradan öteye zorlanırsın, bizle gel” diyorlar. Başta kabul etmiyor ama zorla ikna ediyorlar. Tanıdıklarının otobüsüne biniyor bisikletini Amman’da bir vatandaşa emanet ediyor. Otobüsle Mekke’ye varıyorlar ve hacılık görevini tamamlıyor.
Dönüşte Medine’ye vardıklarında otobüste bir cenaze varmış. Şoför cenazenin evraklarını yaptırmak için otobüsten uzaklaştığında, bir hacı arkadaşına su almak için otobüsten iniyor. İndiğinde suyu alıp geliyor bir bakıyor, otobüs yok ve otobüsü kaçırıyor.
Yol arkadaşı bisikletiyle yeniden buluşmak üzere arabadan arabaya Amman’a bisikletine doğru gidiyor, bisikletini alıyor. Nasılsa memleketime gidiyorum diyor ve bisikleti ile Hudut’a uğruyor. 5000 liralık döviz almadan ve kaçak geçtiği için tutukluyorlar.
Mehmet Neşet, konuyla ilgili savcıya “bu suçsa ben Beytullah’ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim ya, ne yaparsanız yapın” diyor. Cezasına razı oluyor.
Savcının o döneme göre Mehmet Neşet’in bisiklet ile yaptığı yolculuğu çok dikkatini çekiyor. Savcının talebiyle bisikleti ile birlikte fotoğrafı çekiliyor. O yılların Hürriyet Gazetesi’nde fotoğrafı basılıyor. Ailesi haberi gazeteden öğreniyor. Yanına gidiyorlar. Alıp getiremiyorlar.
Yargılanarak 27 gün Hudut’ta cezaevinde yatıyor sonra beraat ediyor yol arkadaşı olan bisikletiyle birlikte otobüs ile evine gönderiyorlar.
Hacı Mehmet Neşet Öz için; uzak akrabaları ve köylüleri yıllarca bisikleti ile
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar