Print Friendly and PDF

Şeytan ve Muaviye Benzerliği


Şeytan, Âdem’e secde etmediği için cennetten kovuldu. Sonra Âdem ve Havva’yı kandırarak cennetten kovulmalarına sebep oldu. Asıl adı Azâzil’dir. İtikada göre kıyamete kadar insanları doğru yoldan azdıracaktır. Şeytan, Âdem yaratılmadan önce Allah’a ibadet eden meleklerin hocası idi.  Muaviye’de Vahiy katibi idi.

Veled Çelebi İzbudak “İblis zahiren hakka arka vermemiş ve Hakk’tan başkasına secde etmekten utanmış iken ictihadına mağlup olduğundan yüzünü Hakk’a ters addederek asî olmuştur” [Veled Çelebi İzbudak, Mevlana’nın Yedi Öğüdü, Bozkurt Basımevi, İstanbul, 1937, s. 145 ] diyerek İblis’in bir ictihad hatası yaptığından söz etmektedir. Muaviye’yi savunanlardan Said Nursi de İçtihat hatasından bahseder.

Allah da, İblis’i şeytan kılığına sokmuş ve lanetlemiştir. Bunun üzerine şeytan Allah’a yalvardı ve “Beni kıyamete dek yaşat ki iyi kullarından başka bütün kullarını azdırayım” dedi. Allah da bunu kabul ederek ona Sûr üfürülünceye kadar ömür verdi. Şeytan Allah’tan kulları azdırmak için birçok şeyler istedi. Yalan, kibir, çalgı şehvet, içki kumar vs. bunlardandır. Tefsirlerde şeytan hakkında İsrailiyyattan olmak üzere çok değişik bilgiler verilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de otuz sekiz yerde şeytandan ve yaptıklarından bahsedilir.

Bu meyanda Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemin şu hadisi:

“Ashabıma sövmeyin. Vallahi sizden biri Uhud dağı kadar olan altınını Allah için tasadduk etse, ashabımın tasadduk ettiği bir avuç buğday kadar kıymetli olmaz.” (Müslim, Fedâilu's-Sahâbe, 54; Ebû Dâvûd, Sünnet, 11; Tirmizî, Menâkıb, 59)

Hakkında, burada bahsedilen sahabe, ehlibeyte sadık kalanlardır. Sahabe için sınıflama yapanlar bu gerçeği biraz üstü kapalı dilemi getirdiler.

Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemin damadına ve torunlarına eziyet edenlerin sahabi olmaları mümkün mü?

Eğer onlar sahabe sayılıryorsa şeytanı nereye koyacağız o zaman?

Fi’ldir asl-i rızâ-yı Hakk ne kim asl ü neseb

Hâk-i ferman-ber beşer âsî melek şeytân olur

Fuzûlî

  1- "Amma, Hazret-i İmam-ı Ali'nin Vak'a-i Sıffin'de Hazret-i Muaviye'nin taraftarlarıyla muharebesi ise, hilâfet ve saltanatın muharebesidir. Yani, Hazret-i İmam-ı Ali, ahkâm-ı dini ve hakaik-i İslâmiyeyi ve âhireti esas tutup, saltanatın bir kısım kanunlarını ve siyasetin merhametsiz mukteziyatlarını onlara feda ediyordu. Hazret-i Muaviye ve taraftarları ise, hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeyi saltanat siyasetleriyle takviye etmek için azimeti bırakıp ruhsatı iltizam ettiler, siyaset âleminde kendilerini mecbur zannedip ruhsatı tercih ettiler, hataya düştüler."

 "Amma Hazret-i Hasan ve Hüseyin'in Emevîlere karşı mücadeleleri ise, din ile milliyet muharebesi idi. Yani, Emevîler, devlet-i İslâmiyeyi Arap milliyeti üzerine istinad ettirip, rabıta-i İslâmiyeti rabıta-i milliyetten geri bıraktıklarından, iki cihetle zarar verdiler."

 "Birisi: Milel-i saireyi rencide ederek tevhiş ettiler."

 "Diğeri: Unsuriyet ve milliyet esasları, adaleti ve hakkı takip etmediğinden, zulmeder, adalet üzerine gitmez. Çünkü, unsuriyetperver bir hâkim, millettaşını tercih eder, adalet edemez."( Mektubat, On Beşinci Mektup.)


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar