Mevlana'da Hikaye Gerçeği
Mesnevî Hikâyelerinde Tahkiye Ve Gerçeklik
Hazırlayan: Prof. Dr. Adnan KARAİSMAİLOĞLU
Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu güne kadar “Mesnevî Hikâyeleri” adıyla çok
sayıda makale ve kitap yayınlanmıştır. Bunlardan birçoğu iyi niyetle araştırma,
inceleme ve hikâyelerden yararlanma amacıyla yazılmıştır. Ancak bu tür başlık
koymalar bazılarının Mesnevî'yi bir hikâye kitabı gibi tasavvur etmelerine yol
açmıştır. Ayrıca bazıları da geçmişte ve günümüzde küçümseme amacıyla
Mesnevî'yi “Hikâye kitabı” olarak nitelemiş ve nitelemektedir.
Mesnevî, hakikat yolunun yolcuları için söylenmiş ve yazılmış yol gösterici
ve kılavuz bir kitaptır. Hikâyeler, kıssalar ve temsiller Mesnevî'ye Mevlana
tarafından bu amaçla yerleştirilmiştir. Bu makalede Mesnevî'nin tahkiye
üslubunun ve hikâyeli anlatımının günlük olaylarla ve de hayatın sorunlarıyla
ne tür bir irtibatı bulunduğunu araştırmak arzumuzdur.
Mesnevî'de hikâyelerin arasında canlı bir kahramandan söz eden beyitler
vardır, şu şekilde:
یک حکایت هست اینجا ز اعتبار لیک عاجز شد بُخاری ز انتظار
Burada ibret almak için bir hikâye var; ancak Buharalı beklemekten âciz
kaldı
Sanki Buharalı âşık hikâye anlatılırken o anda beklemekte ve Mevlana ona
acıyarak hikâyeye devam etmektedir. Aciz âşığın daha aciz olmamasını
istemektedir. Mevlana başka bir yerde de kendine hitap etmektedir:
قصّه کوته کن که قاضی شد شکار از مقال و از جمالِ آن نگار
Hikâyeyi kısa kes, çünkü hâkim o güzelin konuşmasına ve güzelliğine
avlandı.
Mevlana burada da sanki hikâyedeki kadıyı seyretmekte ve işin nereye
vardığını görmekte, sabırsızlığa ve kötü bir duruma neden olmamayı
istemektedir.
Bu, hikâyeyle eş zamanlı oluş Mevlana'ya aşağıdaki beyitlerde hikâyenin
kahramanına söz söyleme ve hatta hikâyenin kahramanlarından biri olma fırsatını
vermektedir:
ای ایاز از عشق تو گشتم چو موی ماندم از قصه تو قصۀ من بگوی
بس فسانۀ عشق تو خواندم به جان تو مرا کافسانه گشتستم بخوان
Ey yaz ! Senin aşkınla kıl gibi oldum. Hikâyeden geri kaldım. Sen, benim
hikâyemi söyle.
Canla senin aşkının efsanesini çok okudum; sen, efsane olmuş olan beni oku
.
Bu örneklerden Mevlana'nın geniş, zaman ve mekândan daha yukarıda bir
anlatıma sahip olduğu anlaşılmaktadır. O, hem hikâyenin zamanında, hem
dinleyicilerin zamanında, hem de okuyucuların zamanında diri gibidir. Bugün
okuyucuyu etki altında bırakması belki de bundan dolayıdır.
Mevlana zaman zaman hikâyelerin başında veya sonunda hayret dolu ifadeler
kullanır. Mesela Mesnevî'nin ilk hikâyesi olan “Padişah ile cariye” hikâyesinin
başında şöyle demektedir:
بشنوید ای دوستان این داستان خود حقیقت نقد حال ماست آن
Ey dostlar! Dinleyiniz. Bu hikâye
bizzat bizim gerçek durumumuzu ortaya koymaktadır.
Başka bir yerde hikâyeyi şöyle niteler:
این حکایت را که نقد وقت ماست گر تمامش می کنی اینجا رواست
Bizim şimdiki hâlimiz olan hikâyeyi burada tamamlarsan münasiptir.
Şu beyti de hikâyelerin önemiyle ilgilidir:
حاش لله این حکایت نیست این هین نقد حال ماست و تست این خوش ببین
Allah'a sığınırım, bu hikâye değildir. Dikkat et! Bu bizim ve senin hâlinin
kendisidir. Güzelce bak.
Bu arada Mesnevî ile ilgili olarak okuyucunun dikkatini çekmektedir:
هر کِش افسانه بخوانْد افسانه است وآنکه دیدش نقدِ خود مردانه است
Ona efsane diyen, efsanedir; onu kendi hâli gören, bizzat erdir.
Bu bakış ve görüşü kabul edersek hikâyecinin hayal gücünden kaynaklanan
hikâye, artık bir gerçeği ihtiva etmektedir. Bir hikâyeye ara verip sonra geri
döndüğünde Mevlana'nın kullandığı şu ifade bu yakınlaşma ve bütünleşmenin
farklı bir ifadesidir:
بارِ دیگر ما به قصّه آمدیم ما از آن قصّه برون خود کی شدیم
Tekrar hikâyeye geldik. Biz o hikâyeden zaten ne zaman çıktık ki?
Mevlana hikâyelerle bütünleşip onların içerisinde yer alırken,
dinleyicilerin de dikkatli ve duyarlı olmasını beklemektedir. Dinleyicinin, bu
hikâyelerden yararlanabilmesi için dikkat ve özen sahibi olması gerektiğini
sıkça dile getirmektedir:
این سخن پایان ندارد هوشدار هوش سویِ قصّۀ خرگوش دار
گوشِ خر بفْروش و دیگر گوش خر کین سخن را در نیابد گوشِ خر
Bu sözün sonu yoktur. Dikkat et, aklını tavşan hikâyesine ver
Eşek kulağını sat, başka kulak satın al. Çünkü bu sözü eşek kulağı anlamaz.
یک حکایت گویمت بشْنو به هوش تا بدانی که طَمَع شد بندِ گو
هر که را باشد طَمَع اَلکَن شود با طَمَع کی چشم و دل روشن شود
Sana bir hikâye söyleyeceğim; tamahın, kulağı kapadığını bilmen için
akıllıca dinle.
Kimin tamahı varsa, dili peltek olur. Tamahla göz ve gönül nasıl aydın
olur?
Eğer dinleyici hikâyeden yararlanmıyorsa, ibret gözüyle bakmıyorsa, bunun
bir nedeni olmalıdır. Şu beyitlerde bu durumu sorgulamaktadır
تو نخواندی قصّۀ اهلِ سبا یا بخواندی و ندیدی جز
Sen Sebâlıların hikâyesini okumadın veya okudun ama sesten başka bir şey
görmedin
قصّۀ اصحابِ ضَروان خواندهای پس چرا در حیلهجویی ماندهای
Darvanlıların hikâyesini okudun, öyleyse niçin hile aramada kaldın?
Kısaca Mesnevî'nin amaç ve hedefinde hikâye ve temsillerin önemli bir yeri
vardır. Eğer bunlar sadece hikâye şeklinde görülürse, büyük hata yapılır ve
neticede bunlardan yararlanma imkânı kalmaz.
بازگونه کردهای معنیش را کفر گفتی مستعد شو نیش را
Hikâyenin anlamını tersine çevirdin, inkâr ettin; cezaya hazır ol.
Dolayısıyla hikâyedeki öze, manaya ulaşmaya engel olan duruş ve tavırlar
terk edilmeli, öz aranmalıdır:
Konuyu burada başlığımızı daha çok hatırlatacak bir noktaya taşıyalım.
Hikâye onun ifadeleriyle iki yüze sahiptir; biri olay ve kahramanlar, diğeriyse
hikâyenin amacı. Bu iki yapı Mevlana'nın ifadesiyle معنی حکایت (ma'ni-yi hikâyet; hikâyenin
manası) ve صورت حکایت (sûret-i hikâyet; hikâyenin
şekli) şeklinde tanımlanabilir. Hikâyede özü kavramaya engel olabilecek
unsurlar vardır.
Mesnevî'deki şu başlık Mesnevî'nin nasipsiz dinleyicisini ya da okuyucusunu
anlatmaktadır:
بسته شدنِ تقریرِ معنیِ حکایت به سببِ میلِ مستمع به استماعِ ظاهرِ صورتِ حکایت
“ Dinleyicinin, hikâyenin dış yüzünü dinlemeye yönelmesi nedeniyle
hikâyenin manasının anlatılmasının engellenmesi”
Bu ifadenin altında Mevlana şöyle demektedir
این زمان بشْنو چه مانع شد مگر مستمع را رفت دل جایِ دگر
خاطرش شد سویِ صوفیِ قُنُق اندر آن سودا فرو شد تا عُنُق
لازم آمد باز رفتن زین مقال سویِ آن افسانه بهرِ وصفِ حال
صوفی آن صورت مپندار ای عزیز همچو طفلان تا کی از جوز و مَویز
جسمِ ما جوز و مَویز است ای پسر گر تو مردی زین دو چیز اندر گذر
ور تو اندر نگْذری اکرامِ حق بگْذراند مر ترا از نُه طَبَق
بشْنو اکنون صورتِ افسانه را لیک هین از کَه جدا کن دانه را
Şimdi dinle; ne engel oldu? Galiba dinleyicinin gönlü başka yere gitti.
Gönlü konuk sûfîye doğru gitti; boynuna kadar bu sevdaya battı.
Durumu açıklamak için bu söyleyişten o hikâyeye dönmek gerekli oldu
Ey aziz!
Sûfîyi o suret sanma. Çocuklar gibi ne zamana kadar ceviz ve
kuru üzüm?
Ey oğul! Bizim cismimiz ceviz ve kuru üzümdür. Sen adamsan bu iki şeyden
vazgeç.
Sen geçmezsen, Hakk'ın ikramı seni dokuz kat gökten geçirir
Şimdi hikâyenin suretini dinle, ama dikkat et! Taneyi samandan ayır.
Mevlana'nın şu beyti onun hikâye ve temsilleri anlatmadaki üslubunu ve
amacını ortaya koymaktadır:
یک فسانه راست آمد یا دروغ تا دهد مرراستیها را فروغ
Doğruluklara ışık vermesi için doğru veya yalan bir hikâye hatıra geldi.
Mevlana, hikâyeli anlatımı reddedenleri ve şu beyitte olduğu gibi hikâye
hakkında olumsuz sözler söyleyenleri tavsif eder, onlara cevap verir:
ابلهان گویند کین افسانه را خط بکش زیرا دروغ است و خطا
Ahmaklar, “Bu hikâyeyi çiz, çünkü yalan ve yanlıştır” der.
Mesnevî'de aynı sayfalarda daha sonra Hz. Meryem'den bahis açarak, konuyu
şu noktaya taşır:
ور ندیدش نز برون نز اندرون از حکایت گیر معنی ای زبون
نی چنان کافسانهها بشْنیده بود همچو شین بر نقشِ آن چفسیده بود
تا همیگفت آن کلیله بیزبان چون سخن نوشد ز دمنه بیبیان
ور بدانستند لحنِ همدگر فهمِ آن چون کرد بینطقی بشر
در میانِ شیر و گاو آن دمنه چون شد رسول و خواند بر هر دو فسون
چون وزیرِ شیر شد گاوِ نَبیل چون ز عکسِ ماه ترسان گشت پیل
این کلیله و دمنه جمله افتراست ورنه کی با زاغ لکلک را مِری ست
Ey âciz! -Meryem - onu ne içten ve ne dıştan görmediyse de, hikâyeden mana
al.
Efsaneler dinleyip, Şîn harfi gibi nakşına yapışmış olan kişiye benzer
olma.
O diyordu: “O dilsiz Kelile , anlatması olmayan Dimne'nin sözünü nasıl duyar?
-Ayrıca- birbirinin dilini bildilerse beşer, konuşma olmadan onu nasıl
anladı?
O Dimne, aslan ve öküz arasında nasıl elçi oldu ve her ikisine efsun okudu
Akıllı öküz, nasıl aslanın veziri oldu? Fil, ayın aksinden nasıl korktu?
Bu Kelile ve Dimne , bütünüyle iftiradır; yoksa karga leylekle nasıl boy
ölçüşür.
Mevlana şu beyitlerde muhataplarına hikâye ve temsillerden yararlanma
yollarını göstermektedir:
ای برادر قصه چون پیمانه ایست معنی اندر وی مثال دانه ایست
دانۀ معنی بگیرد مرد عقل ننگرد پیمانه را گر گشت نقل
ماجرای بلبل و گل گوش دار گرچه گفتنی نیست آنجا آشکار
Ey kardeş! Hikâye bir ölçü kabı gibidir, içindeki mana da tahıl tanesi
gibi.
Akıllı kişi mana tanesini alır, götürülse de ölçü kabına bakmaz
İçerisinde açık bir konuşma yoksa da bülbül ile gülün macerasına kulak
ver.
O, daima bu hikâye ediş ve anlatımla okuyucu ve dinleyicinin zamanına
ulaşmakta, okuyucu ve dinleyicileri gerçeklerle yüz yüze getirmektedir. Her
dönemde insanlara doğrudan hitap etmektedir:
ذکرِ موسی بندِ خاطرها شدست کین حکایتهاست که پیشین بُدست
ذکرِ موسی بهرِ روپوش است لیک نورِ موسی نقدِ تست ای مردِ نیک
موسی و فرعون در هستیِ تست باید این دو خصم را در خویش جُست
Bu hikâyeler öncelerde olmuştur diye Musa 'yı anış gönüllere bağ
olmaktadır.
Musa 'yı anış, gizlemek içindir; ama Musa 'nın nuru senin için hazırdır. Ey
iyi adam
Musa ve Firavun senin varlığındadır; bu iki düşmanı kendinde aramalısın.
Mevlana bu son örnekte görüldüğü gibi bireyleri yaşanan zamanla ve
olaylarla gerçekçi bir şekilde ilgilenmeye hikâyeler aracılığıyla davet
etmektedir. Dünyanın Mevlana'yı 800. doğum yılında anma ihtiyacı duyması, bu
davetin ne derece gerçekçi olduğunu ortaya koymaktadır
* Bu makale Tebriz'de “Uluslararası Mevlana'nın 800. Doğum Yılını Anma
Kongresi”nde okunmuştur (31 Ekim 2007).
Mesnevî-i Ma'nevî (ber-esâs-i nüsha-i muverreh 677/1278 Konya), I-VI, hz.
Adnan Karaismailoğlu , Derya Örs , Şehrdârî-i Konya, 1384hş.; Mevlânâ, Mesnevi,
I-III, çev. Adnan Karaismailoğlu , Ankara: Akçağ Yay., 2007; 3. defter, 4602.
beyit.
Mesnevî , 6, 4453.
Mesnevî , 5, 1896-1897
Mesnevî , 1, 35.
Mesnevî , 4, 37.
Mesnevî , 1, 2899.
Mesnevî , 4, 32.
Mesnev , 1, 1510.
Mesnevî , 1, 1028-1029.
Mesnevî , 2, 575-576.
Mesnevî , 3, 282.
Mesnevî , 3, 474
Mesnevî , 3, 2807.
Mesnevî , 2, 194-200.
Mesnevî , 2, 1042.
Mesnevî , 2, 3593.
Mesnevî , 2, 3601-3607.
Mesnevî , 2, 3608-3610.
Mesnevî , 3, 125 0-1252.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar