Aşk Denizi
Aşkta meydana gelen şaşılacak
durumlardan birisi de sevenin sevgilisine boyun eğmesidir. Âşık, kendi
şahsiyetini, karakterini sevdiğinin karakterine zorla bağlar.
Nice hırçın, söz anlamaz, dik kafalı, inatçı, gururlu, huysuz kimseler aşk rüzgarlarını
içlerine çeker çekmez aşk denizine daldılar, içinde dolaştılar.
Bükülmez huylan yumuşadı, zorlukları kolaylaştı; keskin bıçaklan köreldi; kibirleri
alçakgönüllülüğe dönüştü. Bu konuda bir şiir yazdım (Mütekârib):
"Kavuşmak bize nasip
olacak mı?
Kılıç kılıcın kölesi oldu; esir ceylan aslan kesildi."
Zamanın değişkenliği son bulacak mı?
Gene şöyle dedim (Tavîl):
"Usta bir ayar memurunun elinde, düşük ayarlı paranın değerini
kaybetmesi gibi,
Beni ayıplasan da, senin için kendimi harab etsem ne önemi var. Senin aşkın uğruna kendimi
ölüme atmam benim için bir zevktir. Kendi ölümünden bile
zevk duyabilen bir adamın durumu ne tuhaftır değil mi?"
…
Kimi zaman sevgili, yakınmalardan, şikâyetlerden nefret eder, aşktan söz
edildiğini duydukça öfkelenir. O zaman aşkı üzüntüsünü saklar, umutsuzluğunu ve
sıkıntısını içinde, en derin yerinde gizli tutar. Sevgili haksız suçlamalarla
aşığını bunaltır, ona göz açtırmaz. Âşık ise, bütün kusur ve kabahatlerinden
özür diler; suçunu itiraf eder.
Oysa masumdur, suçsuzdur; bütün yaptığı sevgilisinin istediği gibi olmak ve
ona karşı gelmemek içindir. Ben böyle birini tanıyorum: Sevgilisi durmadan işlemediği suç ve
günahlarla onu suçlayıp duruyordu; onu sitemlere boğuyordu; ona karşı duyduğu
öfkeyi yüzüne karşı hissettiriyordu. Oysa aşığı tertemizdi. Arkadaşlarından
birinin isteği üzerine, bunun tam aynısı olmayan fakat buna yakın bir konu
hakkında bir şiir yazdım. Birkaç dizesini aşağıya yazıyorum (Tavil):
"Sevimli bir yüzle karşılıyordun beni; sana yaklaştıkta daha net
görüyordum yüzündeki sevinci, senden uzaklaştıkça yüzün değişiyor, öfkeli bir
şekil alıyordu.
Böyle basit bir kızgınlığa darılmam, karakterim böyledir benim; gerçi
ağarmaya yüz tutan saç yavaş yavaş değerden düşer.
Ama kimi zaman olur, insan kendi kendine bile kızabilir; yüzü kimi zaman
benler, kimi zaman sinekler güzelleştirir.
Fakat bunlar yüzde az olduğu zaman yüz güzeldir; çok olursa yüzü
çirkinleştirir; aşırılık herşeyde bir kusurdur."
Gene aynı şiirden:
"Gel imdadına yetiş, çünkü onun o kadar çok derdi var ki kağıt,
mürekkeb ve yazı onun için ağlamakta!"
Biri kalkıp da, bir aşık için, sevgilisinin kendisine çektirdiği küçültücü
işkencelere sabretmesi bir aşağılıktır demesin. Bu büyük bir yanlışlık olur.
Hepimiz biliriz ki, sevgili aşığının ne dengi ne de benzeridir; dolayısıyla ona
karşı misillemede bulunmaz ve eziyetine katlanır. Sevgilisinin küfürleri, sövüp
saymaları, aşığına karşı yaptığı kabalıkları kesinlikle onur kırıcı değildir;
çağlar boyunca, kuşaklarca bir hakaret sayılmamıştır asla. Ayrıca bu konu gerek
halifelerin meclislerinde, gerek büyüklerin meclislerinde geçmez; böyle aşın bir
hoşgörülülük ve sabır küçültücü, böyle bir boyun eğme değer düşürücü olsun, yok
öyle birşey. Kimi zaman bir adamın, üzerinde mutlak efendilik hakkı kurduğu,
kölelerinden birine tutulduğunu görürüz. O zaman ona zor kullanmasına hiçbir
şey engel olamaz. Peki nasıl olur da onun hakkında zor kullanılabilir?
Hayır! Sövüp saymaların gerçekten insanı öfkelendirmesi için başka birşey gerek.
Bu ancak nefeslerini sayılı kullanan, sözlerine büyük bir değer vermek için iki
ölçüp bir biçerek, gayet ölçülü konuşan yüksek düzeyde insanlar arasında
olabilir; çünkü onların ağızlarından boş söz çıkmaz ve olur olmaz yerde
lüzumsuzca konuşmazlar. Oysa sevgili hem sağlam bir kargı, hem de dayanıksız
bir kamış gibidir. Durumuna göre, hiç anlamsız yere, bazen çok soğuk bazen çok
sıcak davranır. Bu konu ile ilgili olarak aşağıdaki dizeleri yazdım (Kamil):
"Aşkta aşağılanmak hiç de kusur değildir; en kibirli insan dahi aşkta
boyun eğer. Beni aşağılanmış bir halde görürseniz şaşmayın; benden önce
Mustansır’da aynı durumda kalmıştı. Sevgili sevenin ne dengi ne benzeridir;
öyleyse bu durumda sabretmek hiç de aşağılanmak değildir. Bir elma yere
düştü; düşüşü seni üzdü; onu kesip yerken büyük bir zafer kazandığını iddia
eder misin ?"
(İbn-i Hazm, G.G)
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar