Print Friendly and PDF

Küçücük Kalbimi Kime Vereyim?



İran Edebiyatından Bir Öykü: Nâdir-i İbrahimî Türkçesi: Kadir Turgut

Benim küçücük bir kalbim var, çok küçük, minnacık. Büyükannem diyor ki:

“İnsanın kalbi boş kalmamalı. Eğer boş kalırsa, tıpkı boş bir vazo gibi çirkinleşir ve insanı rahatsız eder.”

 İşte bunun için, bir süredir bu küçücük kalbimi kime vermeliyim diye düşünüyorum. Yani kalbimi kime vereyim ki herkesten iyi olsun. Yani aslında nasıl söyleyeyim, gönlüm bu mini minnacık, güzel bir ev gibi kalbimin tümünü çok sevdiğim birine vermek istiyor. Yada bilmiyorum… Çok iyi olan ve bu tertemiz, küçücük kalbimde yuva kurmaya gerçekten hakkı olan birine.

Doğru söylüyorum, değil mi?

Babam diyor ki:

“Kalp otel değil ki insanlar gelip iki üç saat yada iki üç gün kalıp gitsinler. Kalp, serçe yuvası da değil ki baharda kurulsun, güzün rüzgar uçursun.”

Doğrusu bilmiyorum kalp nedir. Yalnız şunu biliyorum, kalp çok iyi insanların yeridir, her zaman için. Böyle bir zaman düşündükten sonra kalbimi anneme vermeye karar verdim. Bütün kalbimi, tamamen hepsini anneme vereyim dedim ve verdim de. Ancak… Ancak kalbime bakınca gördüm ki benim güzel annem kalbime yerleşmiş, oldukça da rahat, ama yine de kalbimin yarısı boş kalmış.

Evet doğru ya, baştan aklıma gelmeliydi; kalbimi her ikisine, anneme ve babama vermeliydim. Bunu da yaptım. Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Evet, doğru. Gördüm ki yine de kalbimde biraz yer boş kalmış. Birden kalbimin bu boş köşesini çok sevdiğim birkaç kişiye vermeye karar verdim. Ve bunu da yaptım. Abime, kardeşime, büyükbabama, büyükanneme, bir şefkatli dayıma ve bir de iyi huylu amcama kalbimde yer verdim.

Sanırım kalbim yeterince kalabalık oldu. Bunca insan bu kadar küçük kalbe sığar mı hiç?

Ama bir de baktım, aman Allah’ım, o da ne! Ne gördüm biliyor musunuz?

Gördüm ki bütün bu insanlar kalbimin tam yarısını kaplamışlar. Hem de yayılmışlar, konuşup gülüşüyorlar. Hiç de yer darlığından şikayetleri yok.

Madem öyle şimdi sıra kimdeydi?

Evet doğru bildiniz. Kalbimin kalanını, yani boş olan yarısını seve seve mahallemizdeki bütün iyi insanlara, iyi akrabalarıma, bütün arkadaşlarıma ve çocukları seven bütün öğretmenlere verdim. Tahmin edersiniz sonra ne olduğunu.

Allah’ım bu kadar küçük bir şey bu kadar büyüyebilir mi?

Aramızda kalsın, babamın bir amcası var, çok çok zengin. Bütün iyi insanları kalbime yerleştirdiğimi görünce babamın bu amcasını da kalbime almaya, ona da bir köşe vermeye çalıştım. Ama sığmadı, ne yaptıysam sığmadı…

Yüreğim sızladı, ama ne yapayım sığmadı işte. Benim suçum değil ki, kesinlikle kendi suçu. Aslında kendisini güç bela sığdırsam da kocaman para kasaları dışarıda kalıyordu. O da kalbimden çıkıp kasalarını almaya koşuyordu. Evet, yavaş yavaş küçücük bir kalbin ne kadar büyüyebileceğini anlıyordum.

Bunun için, o büyük ve çetin savaş günlerini hatırladığım bir akşam birden çığlık attım:

“Kalbimin kalanını savaşarak kötü düşmanı toprağımızdan, ülkemizden, evimizden atanlara bağışlıyorum.”

Artık kalbim koca bir şehir kadar olmuştu. Okulu, hastanesi, kışlası, mahallesi, caddesi, sokağı vardı. Ama yine de bir dünya boş yeri vardı. Böyle olunca ‘Artık seçmek yeter.’ dedim. ‘Kalbim baştan başa Dünyanın bütün iyi insanlarının olsun, Dünyanın bir ucundan öbür ucuna.’

Siz de görüyorsunuz ya, artık kalbimde çok küçük bir boş yer kaldı. Biliyor musunuz orayı kimin için ayırdım?

Evet, doğru. Bütün kötü insanlara. Ama kendilerini düzeltmeleri ve kötülükten alıkoymaları, çocukları üzmemeleri, denizleri kirletmemeleri, canlıları öldürmemeleri ve kimseye haksızlık etmemeleri şartıyla.

Kötü insanlar da iyi olurlarsa kalbimde küçük bir ev hak ederler, değil mi? Başka kötü insanlar da iyi olup gelseler kalbime, sanırım yine biraz boş yer kalacak. Belki ormanlar, kuşlar, dağlar, balıklar, ceylanlar, filler ve daha bir çok şey için. Garip değil mi?

Bu kalp mi okyanus mu belli değil. Bu kadar küçük kalp niye hiç dolmuyor?

Ne dersiniz? Aslında bu beni ilgilendirmez. Belki büyüyünce anlarım, niye böyle olduğunu. Ama şimdi kalbimde boş yer varken orasını iyi ve sevgili insanlara bağışlamalıyım.

İşte kalp bununu içindir, öyle değil mi?

İranlı yazar. 1936’da doğdu. Çocuk ve gençlik hikayeleri ile tanınmıştır.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar