Dün Gece Dudaklarını Açtın Da Ballar, Şekerler Saçtın
Yel, yüzündeki örtüyü
kapıp açtı mı nerde bir ölü varsa canlanır, harekete gelir.
Ey pilisini, pırtısını,
pılımızdan, pırtımızdan ayıran, savaşı bırak da uzlaşma yoluna gel, nazdan,
öfkeden vazgeç artık.
*
Ey bize kutlu talih gibi doğan, muradımızı
veren; bir neşe sabahı o Keykubad kadehini, o koca sağrağı bize sundun da
içtik;
Derken düşünce, ayrılık
vadilerine düştü, sarhoş oldu, kendinden geçti, tortulu şarabın bile böylesine
olur, cana canlar katarsa arı duru şarabın nasıldır acaba?
Sen bizim güneşimizsin,
doğup da dağ ardından çıktın mı şu donmuş, buz kesmiş dünya nasıl da coşar,
nasıl da köpürür.
Dün gece dudaklarını
açtın da ballar, şekerler saçtın, bir güzel vaadde bulundun, biz de günleri
saymaya koyulduk.
Aşkının
verdiği sarhoşluk şaraptan da üstün, afyondan da; yüzün güneşten de parlak,
aydan da.
Ey her avı
avlayan arslan, ayıplarını arayıp da gönlü çerçöp gibi ateşlere yakmayı revâ
görmezsin elbette.
Şu
dünyadayım amma tamaha düşüp de yarım yufka ekmeğini yassıltıp yuvarlak hale
getirmeye, çekip uzatarak büyütmeye fetva vermedi gönlüm.
Ey dost, ne
vakte dek neden yüzün sarı deyip duracaksın? Mizacım safrâvî, coşup kaynıyorum
da kendi coşkunluğumdan zerde gibi sararıyorum.
Ne vakit o
zaman gelecek ki kötü gözlülerin inadına o simsiyah, kıvırcık saçlarını, ey
gönlünü bize veren, sana bağışlıyorum bunları diye yüzüme, gözüme dökeceksin?
Ne seninleyim, ne de ayrılığa tahammülüm
var; bu iki hal, canı harap ediyor, perişan ediyor.
Gene de sen söyle, sen
söyle ki sözlerin taşa kazılmış yazılar gibi durdukça durur, unutulmasına imkân
yoktur, bizim sözlerimizse çabucak gönüllerden silinir gider.
Kaynak: Cilt 1
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar