Print Friendly and PDF

Dün Gece Dudaklarını Açtın Da Ballar, Şekerler Saçtın

Bunlarada Bakarsınız

 


XCII

Yel, yüzündeki örtüyü kapıp açtı mı nerde bir ölü varsa canlanır, harekete gelir.

Ey pilisini, pırtısını, pılımızdan, pırtımızdan ayıran, savaşı bırak da uzlaşma yoluna gel, nazdan, öfkeden vazgeç artık.

*           Ey bize kutlu talih gibi doğan, muradımızı veren; bir neşe sabahı o Keykubad kadehini, o koca sağrağı bize sundun da içtik;

Derken düşünce, ayrılık vadilerine düştü, sarhoş oldu, kendinden geçti, tortulu şarabın bile böylesine olur, cana canlar katarsa arı duru şarabın nasıldır acaba?

Sen bizim güneşimizsin, doğup da dağ ardından çıktın mı şu donmuş, buz kesmiş dünya nasıl da coşar, nasıl da köpürür.

Dün gece dudaklarını açtın da ballar, şekerler saçtın, bir güzel vaadde bulundun, biz de günleri saymaya koyulduk.

Aşkının verdiği sarhoşluk şaraptan da üstün, afyondan da; yüzün güneşten de parlak, aydan da.

Ey her avı avlayan arslan, ayıplarını arayıp da gönlü çerçöp gibi ateşlere yakmayı revâ görmezsin elbette.

Şu dünyadayım amma tamaha düşüp de yarım yufka ekmeğini yassıltıp yuvarlak hale getirmeye, çekip uzatarak büyütmeye fetva vermedi gönlüm.

Ey dost, ne vakte dek neden yüzün sarı deyip duracaksın? Mizacım safrâvî, coşup kaynıyorum da kendi coşkunluğumdan zerde gibi sararıyorum.

Ne vakit o zaman gelecek ki kötü gözlülerin inadına o simsiyah, kıvırcık saçlarını, ey gönlünü bize veren, sana bağışlıyorum bunları diye yüzüme, gözüme dökeceksin?

Ne seninleyim, ne de ayrılığa tahammülüm var; bu iki hal, canı harap ediyor, perişan ediyor.

Gene de sen söyle, sen söyle ki sözlerin taşa kazılmış yazılar gibi durdukça durur, unutulmasına imkân yoktur, bizim sözlerimizse çabucak gönüllerden silinir gider.

Kaynak: Cilt 1

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar