Tek Din İslâmdır
Hüküm Allah Teâlâ’nındır
44.
Hiç şüphesiz, içinde doğruya rehberlik ve nur (ahkâm ve öğütler) bulunan
Tevrat’ı biz indirdik. Kendilerini (Allah’a) teslim etmiş (olan) peygamberler,
yahudilere onunla hüküm verirlerdi. Allah’ın Kitabı’nı korumaya memur
edilmeleri ve o(nun doğruluğu)na şahit olmaları itibariyle Rabbe gerçek bağlı
kullar (ihlaslı bilginler) ve din âlimleri (hahamlar) da (onun gerektirdiği
gibi hüküm verirlerdi). Artık siz, insanlardan korkmayın; benden korkun ve
benim âyetlerimi az bir değere (rüşvet ve dünya makamına) satmayın. Kim (elinde
imkân olduğu halde inkâr ederek veya beğenmeyerek) Allah’ın
indirdiği/bildirdiği (hükümleri) ile (ve yeniden tekrar bildirdiği bütün
hükümler)iyle (veya ona uygun olarak) hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta
kendileridir.
45.
Biz, onda (Tevrat’ta) kendilerine yazdık ki, cana can, göze göz, buruna burun,
kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralamalar için karşılıklı (misliyle) kısas
(var)dır. Kim bu (kısas hakkı)nı hayır olarak bağışlarsa, o da kendi
(günahları) için kefârettir. Kim (inkâr etmese bile) Allah’ın
indirdiği/bildirdiği (hükümleri) ile (veya ona uygun olarak) hükmetmezse, işte
onlar zalimlerin ta kendileridir.
46.
Daha sonra da (o peygamberlerin) izleri üzerine, kendinden önceki (asıl)
Tevrat’ı tasdik edici olarak Meryemoğlu İsa’yı gönderdik. Ona da içinde doğruya
rehberlik ve nur bulunan, kendisinden önceki Tevrat’ın tasdikçisi, takvâlı olan
(Allah’ın emirlerine aykırı hareketten sakınan)lara bir yol gösterici ve öğüt
olmak üzere İncil’i verdik.
47.
Öyleyse İncil’e inananlar Allah’ın onun içinde indirdiği ile hükmetsin. Kim
Allah’ın indirdiği ile (veya ona uygun olarak) hükmetmezse, işte onlar fâsıklar
(yoldan çıkmışlar)dır (demiştik).
48.
(Ey Resûlüm!) Sana da kendinden önceki (ilâhî) kitap(ların asılların)ı tasdik
edici ve onlara gözcü/koruyucu olmak üzere hak olan Kitab’ı (Kur’an’ı)
indirdik. O halde (seni hakem yaparlarsa,) sen de aralarında Allah’ın indirdiği
(Kur’an) ile hüküm ver ve sana gelen gerçek varken onların hevâ ve heveslerine
(ve ona göre verdikleri hükümlere) uyma! Biz, sizlerden her biriniz(in zaman
içinde tekâmülü) için bir “şeri‘at ve minhâc” koyduk. Allah dileseydi, elbette
sizi (bir şeri‘ata bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği
(birinden sonra diğerine tâbi olacağınız şeri‘atler) ile sizi imtihan etmek
için (peygamberler gönderdi). Artık (son şeri‘at İslâm’da toplanıp) hayır
işlerinde yarışın. Hepinizin dönüşü ancak Allah’adır. Hakkında ayrılığa
düştüğünüz şeyleri size O haber verecek (ve sizi hesaba çekecektir).
49.
(Resûlüm! Yine sen) aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların arzularına
uyma! Allah’ın sana indirdiği şeylerin bir kısmından (İslâm dışı/tâğûtî
grupların seni) caydırmalarına (şaşırtmalarına/saptırmalarına) karşı onlardan
çekin. Eğer (onlar, İslâm dışı arzularına uymamandan dolayı) yüz çevirip
dönerlerse, bil ki Allah, (bu) günahlarının (daha) bir kısmıyla onları (kanunu
gereği dünyada veya âhirette) musibete/azaba uğratmak ister. Şüphe yok ki
insanlardan çoğu (Allah’ın hükümlerinin kendi arzularına göre olmasını
istemelerinden dolayı) fâsık (yoldan çıkmış)tırlar.
50.
(Yoksa onlar) câhiliye (devrinin, İslâm dışı/batıl) hükmünü mü istiyorlar?
Kesin inanan (ve bilen) bir toplum için, hükmü Allah’tan daha güzel olan kim
vardır?!
51.
Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları velî (sırdaş, dost ve idareci)
edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yâr ve yardakçısı (İslâm’ın da
düşmanı)dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) velî edinirse, o da
onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve müslümanlara) zulmeden
toplumu doğru yola eriştirmez.
52.
Kalplerinde (şüphe, nifak ve dünyevîlikten) bir hastalık bulunanların: “(Devir
aleyhimize dönüp) başımıza bir felaket/kötülük gelmesinden korkuyoruz.” diyerek
(dost olmak için) o (gayrimüslim ve küfre sapa)nların aralarında koşuştuklarını
(hatta onlara tâbi olmak ve dünyalık bir pay/mevki elde edebilmek için onlara
velayet/başkanlık vermek istediklerini) görürsün. Ama Allah, (kendisine
sığınan, onlarla uzlaşmayan ve onlara yapışmayan müslümanlara) zafer nasip
edecek veya kendi katından emrini (takdirinin bir tezahürünü)
gerçekleştirecektir. O zaman o (koşuşa)nlar, içlerinde gizledikleri (korku veya
umdukları dünyalık) şeyler yüzünden pişman olacaklardır.
53.
(Böylece kalbi hastalıklı olanların hali ortaya çıkınca) mü’minler birbirine:
“(Sözde) sizinle beraber olduklarına dair, olanca kuvvetleriyle Allah’a yemin
edenler onlar değil miydi?” diyecekler. (Resûlüm!) Onların bütün yaptıkları
boşa gitti; böylece onlar, hüsrana uğrayan kimseler oldular.
54.
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, o zaman Allah, (sizin yerinize)
kendisinin onları, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı gayet alçak
gönüllü/yumuşak, kâfirlere karşı da oldukça onurlu ve sert bir toplum getirir
ki onlar (her türlü gücüyle) Allah yolunda cihad ederler, hiçbir kınayanın
kınamasından korkmazlar. Bu Allah’ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah
lütfu geniş olandır, (her şeyi) bilendir.
(İslâm’ı
küçümseyip hükümlerini beğenmeyenler ve onlara göre yaşamaktan utananlar,
dinden çıkmış veya sapmış kimselerdir. Buna karşılık Allah, İslâm milletleri
arasında İslâm’ı hâkim kılmada liderlik ve hâkimiyeti, İslâm’a gönül veren, ona
sahip çıkan ve ona hizmet eden milletin eline geçirir ve bu şekilde Allah’ın sünneti
devam eder.)
55.
(Ey mü’minler!) Sizin gerçek dost ve yardımcınız ancak Allah ve O’nun
Resûlü’dür; bir de (Allah’ın emirlerine) boyun eğerek namazı dosdoğru kılan ve
zekât veren mü’minlerdir.
56.
Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve mü’minleri velî (ve dost) edinirse, işte Allah
taraftarı onlardır; mutlaka galip geleceklerdir.
57.
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi eğlence
ve oyun (konusu) edinenleri ve inkârcıları ‘dost ve idareciler’ edinmeyin. Eğer
gerçekten inanmışsanız Allah’ın emirlerine uygun yaşayın, karşı gelmekten
sakının.
58.
Siz (ezanla) birbirinizi namaza çağırdığınız zaman, onu bir eğlence ve bir alay
(konusu) edinirler. Bu, onların gerçekten düşünmez bir topluluk
olmalarındandır.
59.
(Resûlüm!) De ki: “Ey Ehl-i Kitab! Biz ancak Allah’a, bize indirilene ve bizden
önce indirilen(ler)e inandığımız için mi bizden (hoşlanmıyor) intikam
alıyorsunuz? Halbuki sizin çoğunuz fâsık (Allah’ın emrinden çıkmış)
kimselersiniz.”
60.
De ki: “(Ey yahudiler!) Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber
vereyim mi? Allah’ın kendilerine lanet ettiği, gazabına uğrattığı ve içlerinden
maymunlar, domuzlar haline getirdiği kimselerle, tâğûta (Allah’tan uzaklaştıran
ve Allah’ın emirlerini yapmaktan men edip kendisini ilâhlaştıranlara) kulluk
edenlerdir ki işte onlar makamı en kötü ve (Hakk’a giden) doğru yoldan en çok
sapmış olanlardır.”
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar