Print Friendly and PDF

Rüyalar Nasıl Hatırlanır ?



Bazıları rüyalarını yıllarca hatırlamaz, bazıları da rüya gördüğünü hatırlamaz. Bu onların rüya görmediği ya da rüyalarını hatırlamayacaklarını göstermez.

Cayce, normal, sağlıklı ve gelişen insanların rüyalarını, beyni ya da asabî endokrin sistemi hasar görmüş olanların rüyalarından ayırırdı. Normal insan hatırlasa da, hatırlamasa da rüyalarını muntazam olarak görürdü.

Modern rüya laboratuarlarından çok daha önce Cayce, hızlı göz hareketleri (REM) başladığında, rüya görmediğini sanan kişi uyandırılırsa, gördüğü rüyayı hatırlayacağını söylemişti. Ayrıca o, istek üzerine, rüya gören için gördüğünü, hatta gece boyu bütün gördüklerini hatırlatırdı ve bu şekilde rüya görenin belleğini hızlandırıp güçlendirirdi. Bu tecrübelerden sonra, kişi rüya gördüğünü, hem de çok gördüğünü hatırlardı.

Cayce'in eğittikleri, bu işi akıllarına koyduktan sonra, rüyalarını hatırlamayı öğrenmede güçlük çekmediler. Ama önce rüyalarında ne olursa olsun, karşılaşmaya hazır olmak ve bu konuda bir şeyler yapmak kararında olmalıydılar. Sonra da bilinçaltına, şu ya da bu şekilde, rüyaların uyandırılacak kadar canlı olmasını ya da sabahları bilinçte kalmasını kabul ettirmeliydiler.

Bazıları bunu, uykuya dalmadan önce rüya göreceklerini ve hatırlayacaklarını kendilerine telkin ederek yaptılar. Aynı sabah altıda kalkacaklarını aklına koyup da o saatte gerçekten kalkanlar gibi... Bazıları da rüyalar aracılığıyla rehberlik dileyerek... Ve bazıları da rüyalar konusunda okuyarak ya da konuşarak, yani kendilerini sürekli istim üzerinde tutarak başardılar bunu.

Ayrıca Cayce kendi rüyaları üzerine yaptığı bir okumada bedenin rüyaları hatırlamada rolü olduğunu söyledi. Rüyadan sonra uyanıldığında beden kımıldatılmazsa, görülen rüya daha iyi anımsanabilirdi. Yeterince istirahat etmek de önemliydi. Cayce eğittiği insanlara sürekli bunu hatırlatırdı. Ne var ki, yalnızca dinlenmek de insanın istirahatini sağlayamazdı. Gevşeme, egzersiz, eğlence ve kendini Yaratan'ın ellerine teslim etmekten gelen rahatlık ve huzur da dinlenme sebebiydiler.

Bir başka usûl de, rüyaları akılda korumaya çalışmak ve sık sık bu kayıda dönmekti. Kendisi de rüyalarını akılda korumayı başaramadığında, aklını rüyalar için kullanamadığından dolayı kendisini eleştirirdi. "Araştırıcı akıl" yeteri kadar araştırmıyordu! Cayce, yaşamının sonuna doğru canlı rüyaları dostları ile tartışmayı adet haline getirmişti.

Okumalar rüya göreni, küçük bir bölümü bile olsa, gördüğü rüyayı hatırlamaya özendirirdi. Bulanık yerleri düzeltirdi.

Uyanıldığı sıradaki ruh hali önemliydi. Okumalara göre, insanın önceki eylemleri ve yaşamının o andaki dönemi rüyalarda en derin iç halleriyle kıyaslanırdı. Kötü bir ruh haliyle ve huzursuz uyanan insan dönüp yaşamına ve rüyalarına bakmalıydı. Açık ve huzurlu bir ruh haliyle uyanan biri ise, rüyalarını hatırladığında, ciddi bir iç çatışma içinde olmadığını görecekti.

Aslında rüyaların gidişi (sınıflama olarak) uyanık haldeki yaşamın gidişinden farklı değildi. Geleceği açan duyular dışı algılamayı kullanan bir rüya, uyanık bir sezgi, bir izlenim ya da bir iç sesin yaptığını yapardı. Bir rüya, rüya görenin kişiliğini, zayıflığını açarken, derinlemesine içe bakış da aynı işi yapardı, bir rüya bilincin yasaları üzerine bir tecrübe yaşatırken, derin bir inceleme ya da istiare (düşüncenin sürekli yoğunlaşması) aynı şeyi gerçekleştirirdi.

Bir rüya bir mesaj naklederken, rüya görenin geçmişinden bir imaj kullanırken, uyanık belleğin imajları ve ona eşlik eden düşünceler de aynı işi yapardı. Alışkanlık halindeki sözcük seçimleri ve dil sürçmeleri de öyleydi. Bu yüzden Cayce rüya görenleri yalnızca rüyalarını anlatmaları için değil, bilinçaltının kontrol ettiği günlük yaşamda olan biteni de anlatmaları için zorladı. Uyanıklık ve rüya hallerini inceleyerek onlara yardımcı oldu, onları da kendi kendilerine yardımcı olmaya zorladı.

Son olarak da, rüyaları hatırlamada önemli bir adım, görülen rüyaların gereğini yapmaktı. Rüyaları yaratan bilinçaltı aktivitesine bilinç katma işi, rüya görenin aklının sınırları içinde, eğilimlerini harekete geçirirdi. İşte bu yararlı eğilimler bir dahaki rüyanın hatırlanmasını kolaylaştırır ve gerçekten de rüya yorumunda yardımcı olurdu.

Ayrıca rüyayı bir kere kaydetmek, başkalarına anlatmak ya da akılda tekrarlamak hatırIamayı kuvvetlendirir. Çünkü rüya bilince ulaştıkça, bilinçle birçok kez ilişki kurar ve giderek bilincin dikkatinden yararlanır. Eğer rüya bir ikaz rüyası ise, tekrarlamak ikazın tepkisini kuvvetlendirir. Bir alarm rüyası ise, rüya görenin uyanıklığını ve hassaslığını arttırır. Bir ders rüyası ise, rüyayı tekrarlamak egzersiz yapmak gibi olacaktır.

Eğer olabiliyorsa, hatırlanan rüyalardan yararlanılmalıdır. Çünkü bilinçaltı, iyi kullanıldığında, akan ama görülmeyen bir orman kaynağına benzer. Cayce rüyalar için "kristalize edilebilir vizyonlar" der. Rüyalardan yalnızca başıboş istekler değil, gerçek umut ve istekler de biçimlenir ve insanı zorlayıcı olurlar.

Rüyayı yorumlamaya çalışmakta, rüyayı hatırlamak kadar önemlidir, çünkü hiç bir şey bilince vurmaktan daha hatırlatıcı olamaz.

Yorumlama, Cayce'e göre, rüya içeriğini rüya görene daha yakın gelen kendi yaşam ve düşünceleriyle "tartma" işidir. İnsanın anlayışı her zaman kıyaslama ile ilerler. Yorumlamada iki ana adım rüyanın neyi gösterdiğini, neden sözettiğini kavramak ve rüyanın eğilimini hissetmektir. Rüya neyi değiştirmeye çalışıyor ya da neye yeni bir anlam veriyor? ... Rüya yorumlanırken, dışta olan biten şeyler kıyaslanırken, içteki düşünce, duygu ve niyetler de kıyaslanmalıdır. Bazen aynı rüya ikisini birden gösterir. Rüya yorumunda gelişme, rüyaları kolayca ve beceriyle kıyaslama yeteneğinin, bağlantıları hissetmenin, mesajı ya da rüyayı yaratıcı eğilimin anlaşılmasıdır ki, rüya ile ilgili eğitiminin büyük bir bölümü bu gerçeği ele alır.

Kısa Bir Özet

Yaşamımıza yön veren bu çok önemli konuyu özetlersek; rüyaları hatırlamak için:

1.       Hazırlanmak ve Karar Vermek

Rüyalarda, ne olursa olsun karşılamaya hazır olmak ve bu konuda bir şeyler yapmak kararını vermek.

2.       Dilemek

Rüyalarla rehberlik dilemek.

3.       Bilinçaltına Tekin Yapmak

a)       Yatarken rüyayı hatırlamayı kendine telkin etmek.

b)       Rüyadan sonra uyanacağını kendine telkin etmek.

c)       Rüyaların uyandıracak kadar canlı olacağını telkin etmek.

4.       Bedeni Hazırlamak

a)       Bedenin istirahat ve huzurunu sağlamak.

b)       Uyandıktan sonra hareket etmemek.

5.       Aklı Rüyalar İçin Kullanmak

a)       Görülen rüyaları kaydetmek.

b)       Başkalarına anlatmak.

c)       Rüyayı akılda tekrarlamak.

d)       Rüyaları incelemek, kıyaslamak.

e)       Rüyayı mutlaka yorumlamaya çalışmak.

6.       Uygulamak

Rüyanın gereğini yapmak.

a)       Bir mesajı, bir uyarıyı değerlendirmek.

b)       Eyleme dökmek, istenileni yapmak.

İnsan rüyanın bilinçaltı eylemine bilinçli bir destek vererek rüyalarını hatırlamayı geliştirebilir. Bunun yollarından biri de, incelemektir. Rüyada, rüya görende ve ilişkilerinde ortaya çıkan yasa ve süreçleri incelemek gibi... Büyük ayı yıldız kümesinin son iki yıldızını izleyerek nasıl kutup yıldızı bulunuyorsa, iki ya da daha çok rüya izlenerek, gerektiğinde uyanık haldeki düşünceleri ve olayları da gözden geçirerek bu yasa ve süreçler bulunabilir. Akıl düzeylerinin farklı etkileşimler içinde oluşu, sevginin sevgiyi çekmesi, korku ve kuşkunun insanı kötürümleştirmesi, konsantrasyonun ESP'yi (Duyular dışı algılamayı) geliştirmesi, hizmet ve görevin hem bu hem öte dünyanın yardımını çekmesi, duanın bilinci geliştirmesi buna örnektir.

Okumak da bu konuda yardımcı olabilir. Gerçekten de Cayce rüya görenlere bazı kitaplar tavsiye etti ve bu kitaplardaki güç pasajlara açıklamalar getirdi. Ouspensky'nin "Tertium Organum"u ve William James'in "Dinsel Tecrübe Çeşitleri" bunlar arasındaydı. Ne var ki esas inceleme konusu tecrübelerdi ve herşeyin üstünde, rüya görenin ruhunun yavaş ama sürekli açılışıydı ki, insan dikkatli bir kıyas ve incelemeyle doğaya ve çevredeki ruhsal alana hükmeden iş başındaki bütün yaratıcı süreçleri görebilirdi. Hatta denilebilir ki, insan yaratılışının geri kalanına karşılık verdikçe, kendi içinde iş görürken bulacağı Tanrı'nın bütün işlerini anlayabilirdi.

İncelemeler, rüyalara bilinç katmada büyük bir adım olduğundan daha net rüyalar ve daha net hatırlamalar için yardımcıdırlar. Ne var ki yalnızca inceleme yeterli değildir. Rüyalara verilen aktif bir karşılık rüyaları hatırlamayı geliştirmede eş derecede önemlidir. Cayce bu eyleme "uygulama" der ve her rüya okumasına bir bölüm uygulama ekler. İnceleme elbette bir uygulamadır, ne var ki uygulama bundan fazlasıdır...Rüya gören rüyasındaki iç görüyü, öğüdü ya da hızlandırıcı ikazı kas ve sinirleriyle eyleme dökmelidir. Tam bir anlayışa varmak ve rüyaların sunduğu rehberliği kazanmak için bunları tecrübe ederek sınamalıdır. Cayce tekrar tekrar rüyalarıyla haşırneşir olanlara şunu der: "Yapın, yapın, yapın!"

Ve iki tür eylem uygulama repertuarına girer: Uyum ve hizmet. İnsan rüya tecrübelerini en yüksek benliğiyle, rüyalarında bulunan Tanrı ile uyum için bir rehber olarak kullanabilir. Bu tür uygulama yorumlanan rüya malzemesi ile hergün yapılmalıdır.

Uygulamanın ikinci büyük şekli vermek, hizmet etmektir. İnsanın kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmesi Önemlidir. Ne var ki, daha da önemlisi, temel ihtiyaçlar karşı[andığında, daha az şanslı olanlara el uzatmaktır. Hizmet ağır bir görev ya da hayatın hoş bir yanı değil, gerçeğin işaretidir, ruhun yoludur. Hizmet insanın dünyada ulaştığı en güzel ve en büyük şeydir, şükrün en iyisi ortaya koyuştur. Hizmet maddî yardım, tıbbi yardım, fikir vermek, buluş yapmak, güzellikler sunmak, adaleti sağlamak gibi bir çok şekillerde olabilir.

Cayce, inceleme ve planlı eylemlerin ötesinde, rüyaları hatırlamayı kolaylaştıran bir başka şeyin de sürekli tekrarlar olduğunu söyler. Eğer rüya eşe karşı bir sevecen davranış başlatıyorsa, insan yalnızca bunu anlamakla yetinmeyip, bu eylemi eşiyle günlük ilişkilerinde ortaya koymalıdır. Yalnızca rüyalarla uğraşmak değil, rüya için her şeyi yapmak rüyalara bilinç katma da daha sonra atılacak adımlardır.

Rüyaları hatırlamak ve yorumlamak her zaman hoş olmayabilir. Eğer insanlar bu yardımları değerlendiremez ve yaşamlarının yönünü tayin edip kim olduklarını çözemezlerse, kendi sıkışmış ruhlarının eylemleriyle bunalımlara sürüklenirler, bu da eninde sonunda kendileriyle yüzleşmelerini gerektirir. Bu bir hastalık dolayısıyla olabilir, bir evliliğin ya da bir işin sonu dolayısıyla olabilir. Depresyon ya da içe kapanmış olabilir... Bu sert disiplinin yasalarına "karma" veya "bir ya da daha çok yaşamın düşünce ve eylem ekiminin hasadını biçme" denir.

Hatırlanmayan Rüyalar Ne Olur?

En kararlı insanlar bile bütün rüyalarını hatırlayamazlar. Bunu ummak boşunadır. Bazı rüyalar bilince ulaşmadan rüya görenin gelişime yardımcı olurlar. Hatırlanamayan bu türdeki rüyalarda ruh, bilinçaltının daha geniş perspektifinden ya da canın ya da evrensel güçlerin (yüksek varlıkların) daha da geniş perspektifinden boy göstermektir.

Bazı rüyalar da bilinç üzerine kısmen etki yapar ve kısmen hatırlanırlar. Eğer rüya gören hatırlamaya çalışıyor ve rüyalarından yararlanıyorsa, bu parçalarla ilgilenmesine gerek yoktur, çünkü bazı bölümler bilinçaltının yarattığı yararlı cevaplar olmayıp, bilinç ve ona yakın akıl düzeyiyle sınırlı endişelerden kaynaklanan rüyalardır.

Yine bazı bölümler, az da olsa, sesleri ve bedenin ritmini maskeleyip rüya görenin uykuya. devamını sağlarken, bazı bölümler de tersini yapar, gizemli bir içerikleri olmadığı halde, uyanması gerektiğinde, rüya göreni uyandırırlar.

Bundan başka yenilenlerden kaynaklanan kolay hatırlanamayan rüyalar vardır. Canlıdırlar, ancak başları ve sonları yoktur, güçlü kabuslar gibi insanı uykudan sıçratmazlar.

Genel kurallar şudur: Anlamı olup da, anımsanmayan rüyalar, ilgi ve amaçlarını değiştirmeden, varyasyonlarla tekrarlanırlar.

Cayce rüyalarındaki "SANSÜR" olayını Freud kadar vurgulamadı. (Freud'a göre, zihnimiz hoşa gitmeyen şeyleri henüz bilince varmadan sansür etmektedir ki, bu sav başlangıçta tutulmamıştır. Ne var ki, psikofizyolojinin günümüzdeki buluşlarıyla uyuşum içindedir. Ç.N.) Sansür, sadece yorumladığı rüyalarda değil, rüya görenlerin inceledikleri ilk rüyalarında, hoşlanmadıkları ya da toplumca kabul edilmeyecek yanların ortaya çıkmasını engelleme biçiminde de açıkça işleyiş halindeydi.

Cayce çoğu zaman rüyalarda başkalarına yansıtılan küçüklüklere önem verirdi: Hırs ve zalimliğin, aslında rüya görenin bir niteliği olduğu bunu da başkalarına yansıttığını ifade ederdi. Rüya görenlerin hoş olmayan ya da gizliliklerine dokunan rüya bölümlerini, öteki bölümlerden daha çok unuttukları ya da söz etmediklerine dikkati çektiği bu tür bir sansür biçimiydi.

Ayrıca rüya görenler, eğer sorumluluk duygularına karşıysa, bunları da unutmak eğilimindeydiler.

Hatırlanmayan rüyalara ek olarak Cayce, rüya görenin aklından çok, beden ve duygularının eylemiyle tanıdığı rüya sorunlarını ele aldı... Rüya gören uykusunda ağladığında ya da bağırdığında, yürüdüğünde ya da debelendiğinde sağlığıyla ilgilenmeliydi. Rüyaları sürekli gerçekdışı ve tatsız olduğu zaman da sağlığı tehlikedeydi. Böylesi bozukluklar sinir sistemi ağının ya da bedensel heyecanları kontrol eden otonom sinir sisteminin ya da her ikisinin fiziksel yetersizliğinden doğardı. Ayrıca endokrin bezinin işleyişi hemen her zaman işin içine girer, bedendeki zehirlerin hareketi, dolaşım yetersizliği gibi şeyler rüyaları değiştirirdi. O türden rüyaları yorumlamak gereksizdi.

Rüyalarla İlgilenmenin Sakıncaları Var Mıdır?

Bazen rüyaları hatırlayıp, onlardan yararlanma bazı tehlikeler yaratabilir. Temel sakınca aklın güçlü enerjisinden doğar. Ne var ki, bu enerjinin henüz yorumda ustalaşmamış rüyacının, ne de dua, artistik yaratma, doğru yaşama, çalışma gibi faaliyetleri denge içinde tutan daha tecrübeli kişinin kontrolünden çıkması mümkün değildir. Ancak rüyalar aracılığıyla bilinçaltının güçlü enerjilerini uyandırıp ehlileştirmek isteyenler ve de zaman içinde ölçülü bir yaşam tutturamayanlar için tehlike vardır.

Cayce, rüya görenlere tekrar tekrar, rüyalar ülkesini keşfederken, akıllarını güçlü tutmaları için ikaz ederdi. Günlük kararlarından devamlı sorumluydular, rüyalarına çok fazla güvenmemeliydiler, hüner ve bilgi kazanmayı sürdürmeliydiler. Her ne kadar rüyalarla yeni gelişmelere davet edilseler de, erkek kendini sürekli olarak çalışma ve düşüncelerine, kadın da ilgi ve sevgisine vermeliydi.

Rüya tecrübesinin daha geniş alanları açısından daha büyük bir tecrübe ve denge gereklidir. Aşırının her türlüsünden kaçınılmalıdır. ister yeme içme, ister düşünme, ister rüya inceleme olsun... Aksi halde, bir vakit hayra işleyen güçler, başka vakit yıkıcı olup çıkıverirler.

Öte yandan, rüya gören rüyalardaki rehberliği ve gelişme şansını kaybetmemeye çalışırken, ayrıca içindeki dinamik enerjiyi de hızlandırmalıdır. Eğer bu enerji ihmal edilir, ya da uygun şekilde kullanılmazsa, insanı ciddî şekilde bozar ve rahatsız eder. Bir kersinde Cayce ciddî bir ihtarda bulundu: "Eğer rüya tecrübeleri bencilce kötüye kullanılırsa, o enerji büyüyüp ruhta bir momentum yaratır ve rüya görene zarar verebilecek tehlikeli güçleri çözer. Sözü edilen enkarne olmamış bir varlık değil, rüya görenin ruhsal haline doğal, doğal olduğu kadar da ağır gelen güçlerdir.

Rüyalar, genelde rüya göreni kendini en iyi ele alacak şekilde hazırlarlar. Onlar kendi kendilerini ayarlayıcı ve düzenleyicidirler. Örneğin, Rüya gören gördüklerine çok fazla önem veriyorsa, o zaman dikkatini günlük işlere çekerler. Rüyanın bir yanına büyülenip kalmışsa (öte dünyada yapılan bir gezi gibi) meseleyi açıkça anlayana kadar, rüya göreni bir aptal olarak gösterecektir. Ne var ki rüyaların kendilerini ayarlama ve düzenlemelerinin de bir sınırı vardır. Örneğin, rüya gören, beden ve ruh dengesini bozarsa, otomatik olarak rüyaların düzenleyici fonksiyonunu da bozar ve onları tutarsız kılar. Ayrıca aşırı bencillik de rüyaların düzelme fonksiyonunu bozan bir şeydir.

Ve insan belli türde bir rüya görmek için de kendini asla zorlamamalıdır... Önce yürüme öğrenilir sonra koşulur. İnsan kendine gerekli olanı rüyalarında göstermesi için kendi canına ve Yaratıcı’sına güvenmelidir. Öte yandan, rüyalardan sorumluluk duymak, onları yaşamın yerini almaya zorlamak anlamına gelmez.

Bütün bu uyarılara karşın, Cayce'in en seçkin süjelerinden biri, bir zihinsel hastalıkla dengesini (bu arada iş ve eşini de) kaybetti. Onu bir başkası izledi. Ne var ki ölümünü gören ve ne zaman öleceğini soran o insan dahil, hepsi ikaz edilmişti. O gün yapılan okuma uyarının yanı sıra son derece yücelticiydi:

"...O halde çocuğum, çarığı bağla, doğru tut!.. İnancını koru, onu koru... Vadedilen senin içinde... Birçok camn yol aradığı içindeki o ışığı koru!...

Bilgi seni aşmasın! Verilenleri yapmakta aşırıya kaçma, onu yapmamazlık da etme!.. Ancak iradesini O'nun iradesiyle bir edebilen gittiği yöne özel bir dikkat gösterebilir. Benliğini O'na yakın tut... Çünkü tökezletici engeller gitgide büyüyen ve başkalarıyla ilişkide yanlış kullanılan benlikte gelir. "

Bu öğüt etkili olamadı. Beş yıldır rüyanın her türlü derinliğine dalmış olan rüya görücü bir süre sonra ailesine sırt çevirdi ve yaşayabilmek için boncuk satarak geçinmeye başladı...

Kısaca, rüyalarla uğraşmak insanın her işinde olduğu gibi, tehlikeler taşır. Tehlike vardır, çünkü tehlikeyi yaratan insan vardır. İnsan anlaşılamamış potansiyeli ve anlaşılamamış iradesi ile bir uyum içindedir. Zihinsel denge bozulunca, onunla bağlantılı olan bilinçaltının işleyişi de bozulur. Cayce'ın rüyalarla ilgili olarak çizdiği tehlike tablosu budur.

Kaynak:Edgar Cayce, RÜYALARIN DİLİ, Çeviren Acar Doğangün, 1998,İstanbul 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar